kaynağı değiştir]
Ayrıca bakınız: Kavuklu ve Pişekar
Orta oyununda yer alan bütün tipler Karagöz oyununun tipleri gibidir; ancak Karagöz perdesinde gösterilme olanağı olan doğaüstü yaratıklarla, hayvanlar, sandal, araba gibi binek araçları orta oyununda yer almaz. İki ana kahramanı vardır: Pîşekâr hem oyuncu hem sahneye koyucu, hem yazar gibi davranır. Kültürlüdür; saray ağzını ve Farsça sözcüklerle bezenmiş bir elit dili konuşur.[2] Kavuklu ise oyunun baş komiğidir. Pişekar’ı yanlış anlayarak komik durumu ortaya çıkarır. Pişekâr ile Kavuklu gölgeoyunundaki Hacivat ve Karagöz'ün karakter olarak aynısıdır. Ama Pişekâr ile Kavuklu canlı kişiler olduklarından sözlerini vücut hareketleriyle, yüz mimikleriyle güçlendirmek olanağına sahiptirler. Karagöz metne daha çok bağlı kalmak zorundayken orta oyunu oyuncuları oyunun akışına göre metinde çeşitli değişiklikler yapabilirler ve yeni espriler üretebilirlerdi.
Orta oyununda kadın rolünü de erkekler oynar; buna Zenne ya da oyun argosunda Gaco denir. Kadınlar, hiçbir oyunda olumlu özellikler göstermezler.[5]
Orta oyunu; Karadenizli, Rumelili (muhacir), Kayserili, Ermeni, Rum, Yahudi, Balama (Rum, Frenk) Arap, Acem, Arnavut, Türk (Hırbo), Sarhoş, Bekçi, cüce, kekeme, kambur, sağır büyücü gibi tipler kendi şiveleri ve kılıklarıyla oyunda rol alır. Bu tipler, kılıkları, davranışları ve konuşmalarıyla hemen tanınır; daha meydana girerken çalınan müzikle belli olurlar.[1]Kayserili, kurnaz, pişkin ve açıkgöz; Laz çok çabuk ve soluksuz konuşan, sorduğu sorunun yanıtını almadan konuşmaya devam eden, çabuk kızan çabuk yatışan; Kürt ise saf ve sakin kişiliğiyle ön plana çıkarlar. İstanbul ağzı ile konuşan Çelebi ise Sürekli bilgili ve kültürlü geçinir; Arapça, Farsça kelimeleri bolca kullanır. İşleri biten oyuncular meydanda bir kenara çekilip otururlar.[5]
Orta oyunu (Kol oyunu, meydan oyunu, meydân-ı sühan, zuhûrî, zuhûrî kolu olarak da adlandırılır[1]), ana karakterleri Kavuklu ve Pişekar olan, açık alanda halkın ortasında yazılı bir metne bağlı kalınmadan oynanan müzikli ve danslı Türk halk tiyatro oyunu.
Gerçek kişilerle ve kalabalık bir kadroyla icra edilen orta oyunundan ustadan çırağa intikal ederek gelen konular tekrarlanır. Bir gölge oyunu olan Karagöz’ün canlandırılması olarak kabul edilmiştir. Toplumun ve çevresinin sorunlarını yansıtan oyun, eleştiriden komediye yönelir. Dekor ve kostüm en aza indirilmiştir. yüzyıl sonunda ortaya çıkan tulûat tiyatrosu ile benzer özellikler gösterir.
Batı etkisinde bir tiyatro anlayışının benimsenmesi sonucu önemini kaybeden orta oyunu, İsmail Dümbüllü’nün ’te ölümüyle son temsilcisini de kaybetmiştir.
Kol oyunu, meydan oyunu, meydan-ı sühan, zuhuri ve zuhuri kolu gibi isimlerle de anılan orta oyunu; açık alanda doğaçlama olarak icra edilen, müzikli ve danslı bir Türk halk tiyatro oyunudur.
Orta oyununun ilk ortaya çıkışıyla ilgili birbirinden farklı görüşler vardır. Ancak ilk defa, II. Mahmud’un kızı Saliha Sultan’ın yılında düzenlenen düğün töreni için kaleme alınan Lebib’in Surnamesi’nde söz edilmiştir. Buna göre orta oyununun yüzyılın ilk yarısında ortaya çıktığı ve sonrasında yaygınlık kazandığı söylenebilir.
Bazı araştırmacılar ise, Osmanlı’da kol oyunu, meydan oyunu ve zuhuri kolu gibi isimlere sahip, orta oyunu ile benzer karakterlerin yer aldığı tiyatroların ‘orta oyunu’ ismi ortaya çıkmadan önce sahnelendiğini belirtmektedir.
Ayrıca orta oyununun yüzyıllardır sahnelenen Mimus (Yunanistan), Commedia dell’Arte (İtalya) ve Auto (İspanya ve Portekiz) oyunları ile büyük benzerlik taşıdığını ifade eden araştırmacılar da vardır.
Karagöz gölge oyununun canlandırılması olarak kabul edilen orta oyunu, kalabalık bir kadroyla icra edilir.
Oyuncular usta-çırak ilişkisiyle yetişir.
Doğaçlama icra edilen oyunda, toplumun sorunları mizahi ve eleştirel bir dille ele alınır ve her oyunda benzer konular işlenir.
Kavuklu: Büyük dilimli kavuk. Uçları beline sokulmuş kırmızı bir binişi. Şam kumaşından entari. Bel kuşağı. Cüppenin renginde bir çakşır. Çedik pabuçlar.
Pişekar: Dört renkli, dört dilimli külah. Yakalı ve kürklü (4 parmak genişliğinde) cüppe. Cüppenin altında aynı renkli bir çakşır, entari ya da mintan. Çedik pabuçlar.
Mukaddime (Giriş): Oyun alanına çalgı eşliğinde Pişekar girer. Baş çalgıcı kabul edilen zurnacıyla kısa bir konuşma yapar ve ardından oyunun adını söyleyerek oyunu başlatır.
Muhavere (Karşılıklı Konuşma): Zurna Kavuklu havasını çalmaya başlayınca, alana Kavuklu ve Kavuklu Arkası olarak anılan cüce, kambur veya denyo gelir ve böylece ikinci bölüm olan muhavere başlar.
Muhavere, arzbar ve tekerleme olarak kendi içinde ikiye ayrılır.
Fasıl: Asıl oyunun yer aldığı bölümdür. Kavuklu hep oyun alanındadır. Oyunun konusuna göre sahneye farklı karakterler çıkar ve konuşmalar yaparlar. Kavuklu diğer karakterlerle kavga eder. Pişekar oyuna karışır ve anlaşmazlıkları çözer.
Bitiş: Oyunun çok kısa olan son bölümüdür. Pişekar ve Kavuklu birkaç söz söyler, ardından Pişekar oyunun son bulduğunu açıklar, işlemiş oldukları kusurlardan ötürü özür diler ve gelecek oyunun adı, yeri ve zamanını açıklar.
Kavuklu ve Pişekar müzik eşliğinde oyun alanından çıkarlar.
…
Her oyunda hem çalgıcılar hem de dansçılar vardır. Bölüm geçişlerinde, karakterlerin oyun alanına girişinde şarkılar çalınır ve halk dansları yapılır.
Tuluat oyuncusu ve tiyatro yöneticisi olan Kel Hasan Efendi, güldürü geleneğinin nişanesi olan kavuğu öğrencisi İsmail Dümbüllü’ye vermiştir.
İsmail Dümbüllü’nün Münir Özkul’a devrettiği kavuk bundan sonra sırasıyla Ferhan Şensoy’a ve ondan da Rasim Öztekin’e devredilmiştir.
Kapak Görseli
Bu içeriği beğendiniz mi? Bunun gibi daha fazla içerik üretebilmemiz için bize Patreon´da destek olun. 🙂