osman bey in oğluna vasiyeti / Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye Vasiyeti - Hukuki Haber

Osman Bey In Oğluna Vasiyeti

osman bey in oğluna vasiyeti

OSMAN GAZİ’NİN VASİYETİ

YAZAR: KURTULUŞ YAHŞİ

 

Anadolu Selçuklu Devleti zamanında Ertuğrul Gazi önderliğindeki Kayı Boyu’nun Söğüt’e yerleşmesi, dünya tarihini yeniden şekillendirecek gelişmelerin de başlangıcı oldu. Osmanlı İmparatorluğu’na adını veren Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Gazi, ’da hâkimiyetini ilan ederek Osmanlı Beyliği’ni kurdu. Osmanlılar çadırlık göçebe bir boy iken, nasıl olup da dünyaya hükmeden dev bir imparatorluk haline gelmiştir diye hayranlık ve merak duyanlar araştırmaları sonucunda genellikle Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatini bulur. Ama devletin kurucusu olan Osman Gazi’nin, oğlu Orhan Gazi’ye vasiyet ve nasihatleri de yükselişin kanunlarını göstermesi açısından bunun kadar önemlidir. Osman Gazinin, oğlu Orhan Gazi’ye son sözleri şöyleydi:

“Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerinde dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, halale-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere devlet idaresinde görev verme. Zira Yaratan’dan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz!

Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadâkat olmaz. Böyle kişilerin sadâkati olsa, ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan’ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer’i şerifin dışına çıkmazdı.

Zulümden, bid’atten sakın. Zulme ve bid’ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale (devletin zayıflayıp yıkılmasına) uğratmış olurlar.

Daima cihad ile devletini genişlet. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin şecaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve mâlumatına fütur ve nakısa (ağırlık ve noksanlık) gelir. Böylece sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir. Bu yüzden de birçok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür.

Beytü’l Mal-i Müslimin’i (devletin hazinesini) koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış! Şer’i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın.

Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için; milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.

Allah rızası için sadâkatle çalışan devlet erkânını koru! Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk - çocuğuna bak, onlarla yakından ilgilen, ihtiyaçlarını karşıla.

İdaren altında bulunanlardan hiç kimsenin malına – mülküne saldırıda bulunma! Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarıyla da ilgilen sıkıntıdan kurtar.

 Askeri erkânı iyi koru. Âlimler, fazıllar (bilginler, salihler, zahidler, sağlam karakterli kimseler), edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur. Dirlikler ver ve ihsanda bulun (ki irşad faaliyetlerini sıkıntısız yapsın.) Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın. Böylece hükümet, siyaset ve din işleri nizam bulsun!

Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip hak etmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye’ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi’yi müdafaa et. Ve sana tâbi olanları koru. Allah (c.c)’ın hakkını ve kulların hukukunu gözet.

Benim öğütlerime uymakla yetinme ve sen de kendinden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam et. Her bir işe giriştiğinde Allah’ın yardımına güven. Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru! Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma! Halkı taltif et, hepsinin hoşnutluğunu kazanmaya çalış.”1

Osman Gazi’nin bu vasiyeti yüzlerce yıl harfiyyen uygulandı. Osmanlı tahtında saltanat süren padişahlar çok iyi yetiştirildi. Kuvvetli birer devlet adamı oldukları kadar devrin en iyi müderrisleri (hocaları) tarafından yetiştirilen aydın-âlim ve tecrübeli birer komutan haline geldiler. Böylece idare ettikleri Osmanlı Devleti, örnek ahlâk ve adalet duygusuyla, topraklarında yaşayan her türlü halklar için tebaası olmak istenen devlet olmuştu. Kendi dininden ve milletinden imparatorlukların zulmünden bıkan toplumlar, Osmanlı’nın himayesine girmeyi bizatihi kendileri istemiştir. Çünkü Osmanlı, Batı’nın zulmüne karşılık adalet götürmüştür. Batı’nın engizisyon işkencelerine karşılık, insanca yaşam ortamı ve selamet sağlamıştır.2 Bu durum ve bu yükseliş Kanuni Sultan Süleyman’a kadar devam etmiştir.

Küçük bir ot belki sağlam köklere sahip olmasa da yaşar ama büyük bir çınar ağacı ayakta durmak, yıkılmamak ve daha da büyümek için çok sağlam köklere ihtiyaç duyar. Büyük bir bina yapmak isteyen sağlam bir temel atmak zorundadır. İşte Osmanlılar da Allah’a dayanarak, O’nun yolunda mücadele ederek, O’nun yardım ve ihsanıyla devletin temellerini böyle sağlam atmışlardır. Çünkü Allahu Teâlâ: “Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder”3 buyurmaktadır. Şüphe yok ki O (c.c.) asla vaadinden dönmez.

1- İslam Tarihi, Yrd Dç Dr Hüseyin Algül

2- Kıl Çadırdan İmparatorluğa: Osmanlılar, Münevver Düver

3- Muhammed suresi, 7. ayet

 

Osman Gazi'nin Orhan Gazi'ye vasiyeti

Orijinali[değiştir]

Âkıbet-i kâr budur herkese,
Bâd-ı fena pir ve civana ese
Azmi-bekâ eylersem ben bu dem,
Devlet-i ikbal ile ol muhterem!
Çünkü, senin gibi halef koymuşum,
Rihlet edersem bu cihândan ne gam,
Lîk vasiyyet ederim gûş kıl!
Gayri gam-ı denî ferâmûş kıl.
Dilerim ey sâhib-i ikbâl-câh!
İtmeyesin cânib-i zulme nigâh!
Adl ile bu âlemi âbâd kıl!
Resm-i cihâd ile beni şâd kıl!
Râh-ı cihâd içre edip fütûhat,
Memleket-i Rûm’da kıl adl-ü dâd!
Eyle riâyet ulemâya temâm.
Tâ ki bula, emr-i şerî’at nizâm!
Her nerede işidesin ehl-i ilm,
Göster ona rağbet-ü ikbâl ü hilm!
Asker ve mal ile gurur eyleme!
Şer’i şerif ehlini dûr eyleme!
Şer’dir mâyeşi şâhi ve bes!
Şera muhalif işe etme heves!
Matlabımız dîn-i Hudâdır bizim!
Mesleğimiz râh-ı Hudâdır bizim.
Yoksa kuru mihnet ve gavga değil,
Şâh-ı cihân olmaya dâva değil!
Nusret-i din oldu çû maksad bana,
maksadıma kasd yaraşır sana.
Âleme in’âmını âm ide gör.
Memleket emrini temâm ide gör!
Hıfz-ı re’âyâ çalış rûzü şeb!
Tâ ki karîn ola sana lutf-i Rab!

Günümüz Türkçesiyle[değiştir]

Allah-u Teâlâ’nın emirlerine muhalif bir iş işlemeyesin! Bilmediğini şeriat ulemâsından sorup anlayasın; iyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerine inâmı (nimeti), ihsanı (ikramı) eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir ve cihadı terk etmeyerek beni şâd et! Nerede bir ilim ehli duyarsan ona rağbet, ikbâl (ilgi) ve yumuşaklık göster. Askerine ve malına gurur getirip müminlerden uzaklaşma. Bizim mesleğimiz Allah yolu ve maksadımız Allah’ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır Daima herkese ihsanda bulun Memleket işlerini noksansız gör! Hepinizi Allahu Teâlâ’ya emânet ediyorum!

Allah-u Teâlâ’nın emirlerine muhalif bir iş işlemeyesin! Bilmediğini şeriat ulemâsından sorup anlayasın; iyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerine inâmı (nimeti), ihsanı (ikramı) eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir ve cihadı terk etmeyerek beni şâd et! Nerede bir ilim ehli duyarsan ona rağbet, ikbâl (ilgi) ve yumuşaklık göster. Askerine ve malına gurur getirip müminlerden uzaklaşma. Bizim mesleğimiz Allah yolu ve maksadımız Allah’ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır Daima herkese ihsanda bulun Memleket işlerini noksansız gör! Hepinizi Allahu Teâlâ’ya emânet ediyorum!*

kaynağı değiştir]

Osman, yılında Söğüt'te doğdu.[10]

Yaşamının erken dönemleri konusunda güvenilir kayıtlar yoktur. Osman Bey'in soyuna ve boyuna ait bilgiler gelenekseldir ve en eskisi ölümünden yıl sonra yazılmıştır. Bu eserler arasında en eskiden başlayarak Ahmedî (ö. ), Dâstân ve Tevarih-i Mûlûk-i Âl-i Osman, Şükrullah (ö. ), Behçetu't-Tevarih ve Âşıkpaşazâde (ö. ), Tevarih-i Âl-i Osman adlı eserler bulunur. Dönemine ait tüm çağdaş eserler büyük ölçüde ya da hemen sonrasına tarihlendirilen ve artık var olmayan ama özgün bir metinden türemiş oldukları savlanmaktadır.[11] Bazı tarihçilere göre, Osman Gazi'nin yaşam ve savaşları tarihsellikten çok, masalsı, destansı bir örüntü içinde, halk söylentileri, ermişlik öyküleri ve söylencelerle renklendirilmiştir.[10]

Babası Ertuğrul Gazi Batı Anadolu’da Söğüt Ovası ile Domaniç Yaylasında yaşayan Oğuz Türkleri'nin Bozok boyununKayı kolundan olan büyük kalabalık bir obaya beylik etmekteydi. Osman Gazi onun küçük oğlu idi. Tarihçi Kemalpaşazâde (ö. ) Tevarih-i Al-i Osman adlı eserinde Ertuğrul Bey'in Anadolu'ya geldiğinde iki oğlu bulunduğunu, Söğüt'te göçebe yaşamını sürdürürken 'de "aslan yapılı ay yüzlü" küçük oğlu Osman'ın doğduğunu bildirir.[12] Halk söylentilerine göre babaannesi, Hayme Hatun'dur.[13]

Yine tarihçi Kemalpaşazâde, Osman'ın gençliğinde "yiğitler arasına girdiğini" ve "vurmada tutmada ve durmada ve oturmada herkesi kendine uydurduğunu" belirtir ve kardeşlerden (Gündüz Bey ve Saru Batu Savcı Bey) en küçüğü olmakla birlikte "şimşir (kılıç) ve tedbirle cümlesinden evvel olduğunu" bildirir.[12] Bu anlatımın Oğuz destanının temalarına benzer biçimde işlenmiş olduğu apaçıktır.

yılında 23 yaşındayken Ömer Abdulaziz Bey'in kızı Malhun Hatun ile evlendi. Bu evlilikten daha sonra Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan Orhan Gazi doğdu.

Beyliği ele geçirme çabaları[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir