Genel Kültür
Tarih, Sanat
Osmanlı Tarihini İyi Anlamak İçin Okunması Gereken 21 Kitap
Vakanüvis Osmanlı döneminde, zamanın olaylarını saptayıp tarihe geçirmekle görevli devlet tarihçisi anlamına gelir. Vakanüvisler, sadece kendi dönemlerinin olaylarını yazmakla kalmamış, olayların kesintisiz tespiti için devrin tarihini tamamlamakla da görevlendirilmiştir. Osmanlı'da resmi tarihçiler için kullanılan bir unvan olan vakanüvisin son temsilcisi Abdurrahman Şeref Bey iken; ilk resmi vakanüvis olarak ise Naima Efendi seçilmiştir. İşte Naima Efendi hakkında bilgiler
Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Osmanlı döneminde vakanüvislik ne durumdaydı?
Vak'a-Nüvis, Osmanlı İmparatorluğu zamanında saltanatıntarihî olaylarını kaydetmekle görevlendirdiği kişilere verilen isimdir.
Vakanüvîsân devlet görevlisidir. Her yılın sonunda saraya o yıl içinde ölen önemli şahısların biyografilerini vermekle yükümlüdürler. Osmanlıların tarihi kayda geçirmekteki özeni, Osmanlı tarihinin vakanüvisler tarafından detaylı olarak korunmasını ve saklanmasını sağlamıştır.
Osmanlı tarihine ait bilgilerin en önemli bölümü vakanüvisler aracılığıyla günümüze ulaşmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde resmi bir kurum halini almıştır. Divan-ı Hümayun'a bağlı ilk resmi vakanüvis Halepli Mustafa Naima, sonuncusu ise Abdurrahman Şeref olup Osmanlı'nın yetiştirdiği en büyük vakanüvis Ahmed Cevdet Paşa olarak kabul edilir. yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi ve Halepli Mustafa Naima önemli vakanüvisler arasındadır. Naima tarihi, Keşfüz Zunun, Miratü'l Memalik dönemin en önemli eserleridir. Ayrıca Fatih Sultan Mehmet devrinin meşhur vak'anüvisi Tursun Bey'dir.
Osmanlı İmparatorluğunun gerileme sürecine girdiği, siyasi ve sosyal bakımdan türlü sorunların yaşandığı yüzyıl bilim, sanat ve edebiyatta çok verimli bir dönemdir. Edebiyatımız da bu yüzyılda hem nazım, hem de nesirde olgunlaşma dönemine girmiştir.
Kaside üstadı Nefî birçok kaside şairini gölgede bırakmıştır. Gazelde ise Şeyhülislam Yahya, Neşâti, Nâili, Nâbi gibi üstatlar yetişmiştir. Düz yazı alanında ise Evliya Çelebi, Naima, Kâtip Çelebi, Peçevi, Koçi Bey, Nergisî, Veysî gibi ünlü yazarlar vardır. Divan edebiyatında görülen hikemî tarz, Nâbînin öncülüğünde bu yüzyılda başlamıştır. Yine bu yüzyılda Sebk-i Hindî (Hint üslubu) denilen yeni bir anlatım tarzı geliştirilir.
Ayrıca seafoodplus.info-i Hindi Akımı
Dönemin özellikleri
Divan edebiyatımız, İran etkisinden kurtularak kendi benliğine kavuşma yolunda büyük gelişme göstermiştir. Divan edebiyatımız, oldukça sade, kolay ve güzel bir şiir diline kavuşmuştur. Özellikle kaside ve gazel türlerinde parlak bir dönem yaşanmıştır. Bu yüzyıl düz yazı alanında da önemli verimlerin ortaya konduğu bir dönem olmuştur. Bu yüzyılda âşık edebiyatı da büyük gelişme göstermiştir. Başta Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Âşık Ömer, Gevheri gibi büyük saz şairleri bu dönemde yetişmiştir. Âşık tarzı Türk şiiri, bu yüzyılda yetişen Karacaoğlanla altın çağını yaşamıştır. Gevherî, Âşık Ömerin şiirlerinde ise divan edebiyatının etkileri belirgin bir biçimde görülmeye başlamıştır. Halk hikâyelerinin en güzellerinden biri olan Kerem ile Aslı da bu yüzyılın anonim ürünlerindendir.
Asıl adı Ömer olan Nefî Erzurumludur. İyi bir öğrenim görmüştür. Nefî, padişahlara ve döneminin devlet büyüklerine yazdığı kasidelerle, ayrıca hicivleriyle tanınmıştır. Nefî, divan edebiyatının en önemli kaside şairidir. Kasidelerin nesib bölümlerinde kendine özgü tasvirleri ve hayal gücünün zenginliği ile başarısını ortaya koymuştur. Şiirlerinde sözün güçlü olmasına özen göstermiştir. Şiirlerinde ses öğesi çok önemlidir.Şiirlerinden kılıç şakırtılarının sesini duymak veya bahar manzaralarının kokusunu hissetmek mümkündür. Şiirlerinde dil oldukça ağır, ama akıcıdır. Şiirlerinde iç ahenge dikkat eden şair, tantanalı, mûsıkîli, ihtişamlı bir şiir dili oluşmuştur. Nefî övgülerinde ve yergilerinde ölçüsüzdür; mübalağa onun sanatını açıklamada anahtar sözcüktür.Övdüklerini idealize ederek gök-lere çıkarır, yerdiklerini yerin dibine geçirir. Daha önce övdüğü birini, belli bir süre sonra hiç çekinmeden hicveder. Kendisinden birazcık zarar gördüğü herkesi hicvetmiştir. Babasından sadrazama kadar herkesi hicvetmiştir. Babasını, Peder değil, başıma belâyı siyahtır bu. sözleriyle hicveder. Sivri dilinin cezasını canıyla ödemiştir; kementle boğularak öldürülmüştür. Kaside şairi olarak tanınan Nefînin gazelleri de başarılıdır. Türkçe ve Farsça divanı vardır. Hiciv türündeki şiirlerini Siham-ı Kaza adlı bir kitapta toplamıştır. Mesnevisi yoktur.
Ayrıca bkz ⇒ Nefi
İyi bir öğrenim gören şair İstanbulda, Halepte çeşitli görevlerde bulunmuştur. Şiirlerinde düşünce ön plandadır. Toplum yaşamında aksayan yönleri eleştirmiş; din ve töreyle ilgili öğütler içeren didaktik şiirler yazmıştır. Şiirlerinde hikmetli sözlere yer vermiştir.
Toplumcu bir şair olan Nâbî, güzellikten çok iyi ve doğrunun peşindedir. Şiirlerinde rindâne, âşıkâne duygular, şarap ve sevgili heyecanları değil, düşünce esastır. Bu yüzden şiirlerinde lirizm bakımından kuruluk ve durgun-luk vardıseafoodplus.infoden sonraki şairler üzerinde önemli bir tesiri olmuş, böylece edebiyatımızda Nâbi Ekolü diyebileceğimiz bir edebiyat çığırı meydana gelmiştir.
Şairin divanından başka Hayriyye ve Hayrabad adlı mesnevileri, mektuplarından oluşan Tuhfetül-Harameyn ve Münşeat adlı kitapları vardır.
Hayriye, oğluna dair yazılmış bir ahlak ve öğüt kitabıdır.
Hayrâbad, eserin asıl yazarı İranlı F. Attardır. Bir aşk ve macera öyküsüdür.
Ayrıca bkz ⇒ Nabi
Gazelde başarılıdır. Şiirlerinde anlam derinliğine önem vermiştir. Sebk-i Hindi temsilcisidir. Divanı vardır.
Ayrıca bkz ⇒ Nâilî
Asıl adının Süleyman veya Ahmed olduğu sanılmaktadır. Yaşamıyla ilgili bilgiler sınırlı. Gelibolu Mevlevihanesinde Şeyhi Ağazâde Mehmet Efendinin dervişi oldu. Şeyhinin ölümünden sonra bir süre Konyada bulundu. te Edirne Mevlevihanesinde Osman Dededen boşalan şeyhliğe getirildi. Dört yıl kadar bu görevde kaldı. 17nci yüzyılın usta şairi Neşati, büyük ölçüde Nefî ve Urfînin etkisinde kaldı. 20 sayfalık Şerh-î Müşkilât-ı Urfî adlı eseri hem Farsçaya olan hakimiyetini hem de Urfîye hayranlığını gösterir. Sultan IV. Murat, Sultan İbrahim, IV. Mehmed gibi padişahlarla; Köprülü Mehmed Paşa, Köprülüzâde Fâzıl Ahmet Paşa gibi devlet büyüklerine kasideler yazdı. Kaside de yazmış olmakla birlikte, esas ününü gazelleriyle kazanmıştır. Kasidelerinde Nefînin etkisi görülür. Divan edebiyatının Sebk-i Hindî tarzının öncülerindendir.
Ayrıca bkz ⇒ Neşati
Zekeriyazade Yahya Efendi, yüzyılın son yarısında ve yüzyılın ilk yarısında çok uzun yaşıyan, Sultan I. Mustafa, Sultan IV. Murat ve Sultan I. İbrahim devirlerinde üç defa Şeyhülislam olarak yüksek devlet görevi yapmıştır. seafoodplus.infoın Revan ve Bağdat seferlerine katıldı. Bakinin ölümünden sonra gazelde üstat sayılmıştır. Dili temiz, hayalleri incedir, lirizmde derindir. Divanı vardır.
Ayrıca bkz ⇒ Şeyhülislam Yahya
Asıl ismi Atâullah olan Nevîzâde Atâyî, Nevî Yahyâ Efendinin oğlu olduğu ve şiirlerinde Atâyî mahlâsını kullandığı için böyle anılmıştır. Öncelikle babasından daha sonra dönemin bazı önemli isimlerinden ders aldı. Eğitimi sonunda müderris oldu. Daha sonraları çeşitli beldelerde kadılık yaptı ve sonunda te İstanbulda vefat etti. En önemli manzum eseri Hamse-i Atâyîdir. Bu eser beş uzun manzumeden oluşmuştur. Birçok önemli divan şairinden övgü almıştır. Bunun dışında Heft-hân ve Nefhatül-Ezhâr isimli iki manzumesi vardır.
Ayrıca bkz ⇒ Nevîzâde Atâyî
Asıl adı Mustafa Fehim dir. Fehime yüzyıl başlarında yaşayan diğer divan şairi Fehim dolayısıyle Fehim-i Kadim ünvanı sonradan verilmiştir. yılında vefat etmiştir. İran edebiyatını yakından izlemiştir. Lirik bir söyleyişi olan şairin karamsar bir yapısı vardır. Leskofçalı Galib, Namık Kemal, Hersekli Arif Hikmet, Kazım Paşa, Avni Bey, Üsküdarlı Hakkı Bey, Fehim-i Kadimin takipçileri olmuşlardır.
Doğum ve ölüm tarihleri kesin değildir. Hatta yüzyılda yaşamış olduğunu öne süren araştırmacılar da vardır. Aşık tarzının önde gelen isimlerindendir. Çukurova ve Toroslar bölgesinde, Varsak Türkmenleri arasında yetiştiği söylenir. Anadoluyu Balkanları, Kafkasyanın bir bölümünü, Suriyeyi dolaştığı şiirlerinden anlaşılmaktadır. Dindışı aşkı, gurbet, güzellik, ölüm gibi temaları işlediği koşma, semai, varsağı biçimli şiirleri halk arasında yayılmış olup günümüzde de çalınıp söylenmektedir. Sade, canlı, özlü bir Türkçesi, coşkulu ve duygulu (lirik) bir üslubu vardır.
Ayrıca bkz ⇒ Karacaoğlan
Doğum ve ölüm tarihleri, hayatı hakkında esaslı bir bilgi yoktur. Kırımlı olduğu, lu yıllara kadar yaşadığı söylenmektedir. Bir ara Rumeli sınır boylarında bulunduğu, İstanbula gelerek bir padişahın divan katipliğini yaptığı bilinmektedir. Aşık Ömer gibi, medrese tahsilinden geçtiği, Divan tarzında şiirler de yazdığı bilinmekle birlikte, asıl ününü koşma, semai, varsağı, türkü biçimli şiirleriyle yapmıştır. Halk şiir zevkine uygun, akıcı bir dili vardır. Yabancı sözcük ve tamlamaları oldukça az kullanır.
Ayrıca bkz ⇒ Gevheri
Konya-Karaman yöresine doğup yetişmiş bir ordu ozanıdır. Birçok sefere katılmış, sınır boylarında bulunmuş İstanbulda da uzun süre kalmış, de (İstanbulda) ölmüştür.Aşık tarzının en ünlü ve usta ozanlarındandır. Gerçek ününü koşma, semai ve varsağı biçimli şiirleri ile yapmıştır. Aruz ölçüsüyle kaside ve gazeller de denemiştir. Doğal ve coşkun bir dili vardır. Dilindeki yabancı sözcük sayısı Karacaoğlana göre daha fazladır
Ayrıca bkz ⇒ Âşık Ömer
Deniz seferlerine de katılmış bir yeniçeri ozanıdır. Koşma ve semai biçimli bazı şiirleri ile Bağdat Seferi ile ilgili bir destanı günümüze kadar gelmiştir.
Ayrıca bkz ⇒ Kayıkçı Kul Mustafa
Gerçek adı Mehmed olan Esrar Dede (Hicri ) yılında İstanbulda doğdu. Doğum tarihi üzerinde bir ihtilaf mevcuttur. Babasının isminin Ahmed-i Bîzebân olduğu bilinmektedir, fakat ailesine dair pek bir bilgi yoktur. Çok iyi bir eğitim gördüğü eserlerinden kolayca anlaşılabilmektedir. Arapça ve Farsça başta olmak üzere Rumca, Latince ve İtalyanca bilirdi. Dile olan ilgisi ve kabiliyetini, Lûgat-ı Tilyan isimli bir Türkçe İtalyanca sözlük yazmış olmasından da anlıyoruz. Karakterinin güzel olduğu, özellikle çok cömert olduğu söylenmiştir. Galata Mevlevîhânesinde tanıştığı Şeyh Gâlip ile ömür boyu dost kalmıştır. Esrâr mahlasını da, Şeyh Gâlipe arz edip talebelerinden olunca almıştır. Şeyh Gâlip ile tanıştıktan sonra Şeyh Gâlipin eğitimine girdi. Hayatı boyunca Mevlevilik dairesinden çıkmadı. Daha sonraları tezkireci ve meşîhat makamlığını kazanmasına rağmen Şeyh Gâlipin yanından ayrılmadı. Ömrü boyunca Galata Mevlevîhânesinde kendisine ayrılan odada yaşadı, eserlerini burda kaleme aldı ve (Hicri ) yılında burada vefat etti.
Aruz ve hece ölçüsü ile yazdığı şiirlerini Divân-ı İlâhiyat isimli eserinde toplamıştır. Tasavvuf konulu eserlerinin yanında tefsir kitapları da kaleme almıştır. Yunus Emreye hayranlık duyan şair, Yunus tarzı tasavvuf şiirinin bu yüzyıldaki en önemli temsilcisidir.
Ayrıca bkz ⇒ Niyazi Mısrî
Evliya Çelebi yalnız yüzyılın değil Türk edebiyatının en önemli Seyahat yazarıdır. 10 ciltlik Seyahatnâme adlı eserinde Osmanlı imparatorluğu içindeki bütün yerleri, ayrıca Almanya, Avusturya, Rusya, Kafkasya ve İranı anlatmıştır.
Evliya çelebi, gezip gördüğü bütün ülkeleri, köy köy, kasaba kasaba anlatmıştır. Her ülkenin nesi meşhur, ne gibi adetleri var, nasıl giyinirler geçim ve yerleşme durumları nasıldır; kale, çeşme, çarşı, pazar ve mimari eserlerinin yeri ve sayısı, tasviri sevimli, hoş bir üslupla anlatmıştır. Tarihi ve coğrafi bilgiler vermesi, toplumsal yaşamı yansıtması yönüyle Seyahat-nâme önemli bir eserdir.
Evliya çelebinin dili sadedir. Tasvirleri canlı, benzetmeleri orijinaldir. Mizah ve mübalağaya düşkündür. Son derece samimidir.
Kısaca; tarih, coğrafya, etnografya, folklor, dil sosyoloji ve hukuk açısından çok kıymetli ve orijinal malzemeyi içeren, meraklı, eğlenceli, sürükleyici, çok hoş bir eserdir Seyahatnâme.
Ayrıca bkz ⇒ Evliya Çelebi
Birçok dili bilen değişik alanlarda eserleri olan bir bilgin ve fikir adamıdır. Yaşamını kitaplarla ve bilime adamıştır.
Batılıların Hacı Kalfa olarak tanıdıkları bilim adamıdır. Eserleri sade ve orta nesrin özelliklerini göseafoodplus.infoelerin gerilik ve taassubuna karşı ilk şuurlu tepkiyi göstermiş olan adamdır. Bir milletin yükselmesi ve ayakta durabilmesi için bilimin rehberliğine kesinlikle inanmıştı.
Arapça yazdığı Keşfüz Zünûn birçok bilim dalı ile ilgili kitabı tanıtır. Bu eser Batı dillerine de çevrilmiştir.
Cihan-nüma adlı eseri dünya ve Osmanlı ülkeleri coğrafyası kitabıdır.
Fezleke ve Takvimüt-Tevarih tarih alanındaki eserleridir.
Denizcilikle ilgili olarak yazdığı Tuhfetül-Kibar Fi-Esfâr-il-Bihar büyük deniz savaşlarını anlattığı kitabıdır.
Mîzânül-Hak tarih felsefesi üzerine bir eserdir. Dini ve sosyal meseleleri müspet bir görüşle inceler.
Ayrıca bkz ⇒ Katip Çelebi
yılında Halepte doğmuştur. Asıl adı Mustafadır. Genç yaşta İstanbula gelerek Atik baltacılar ocağına girdi. Divan-ı Hümayun katibi oldu. Bu görevi esnasında tarih incelemelerinde bulundu. Amcazade Hüseyin Paşanın kendisine verdiği görevle tarih müsveddelerine dayanarak Vakanüvis olarak kitabını yazmaya başladı. yılında defter eminliği görevi ile atandığı Morada hastalanarak vefat etti. Kabri oradadır.
Tarihçi Nâimânın Nâimâ Tarihi olarak bilinen altı ciltlik eseri, hem tarih, hem de edebiyat açısından önemli bir kaynaktır. Yazar, yılları arasındaki olayları tarafsız bir biçimde anlatır. Devletin aksayan yönlerini eleştirir, oldukça başarılı tasvirleri vardır.
İbrahim Peçevi veya Peçuyli İbrahim Efendi (d. ö. ), Türkmen kökenli Macaristanda doğmuş Osmanlı tarihçisidir.
Macarlarca (vakanüvis) adıyla tanınır. Annesi Ünlü Boşnak ailesi Sokulluya (Sokolovic) mensup olan ve soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Peçevî 14 yaşında babasını kaybedince, akrabası olan Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmet Paşaya bağlanmış ve onun korumasında eserler vermiştir. Pek çok kez Osmanlı-Avusturya savaşlarına katılan Peçevî, Anadolu ve Rumelide defderdarlık görevlerinde de bulunmuştur.
yılında devlet görevinden çekilerek tarihini yazmaya başlamıştır. Bu tarih eserinden ozellikle dönemini incelemiştir. Pecevi bu eserinde kullandığı kaynakları gayet açık belirtmiştir ve eserini yazarken daha önce yazılmış pek çok tarih kitabını incelemiştir. Böylece Osmanlı tarihçilerinin arasında ilk defa olarak Avrupalı tarihçilerin eserlerine, özellikle Macarca yazılmış tarih eserlerine kaynak vermiştir. Yazdığı iki ciltlik Tarih-i Peçevi yüzyıl ve öncesi Osmanlı tarihinin en önemli kaynaklarından biridir.
Nergisî, süslü nesrin örneklerini vermiştir.
Veysî, süslü nesrin örneklerini vermiştir.
Ayrıca bakınız ⇒
Divan Edebiyatı