paradiğma / İk’da yeni̇ paradi̇gma ve yeni̇ ‘ölçme’ yöntemleri̇

Paradiğma

paradiğma

Paradigma

Paradigma (isim ([paɾadi'gma]) Helenceden gelir) Türk Dil Kurumu sözlüğü anlam karşılığı ; "Değerler dizisi" olarak tanımlanmıştır.

1960'lardan beri paradigma kelimesi bilimsel disiplinlere veya başka epistemolojik içerikteki düşünce kalıplarına göndermede bulunur. Başlangıçta kelime gramere özgüydü: 1900 Merriam-Webster sözlüğü, gramerin içeriğinde sadece onun tekniksel kullanımını veya onu retorikte bir mesel veya masal (anlamını) açıklayıcıları için bir terim olarak tanımlar. Dilbilimde, Ferdinand de Saussure paradigmayı, benzer özellikteki öğelerin bir sınıfı için kullandı. Ek olarak, model ya da kuramsal çerçeve anlamında kullanılabilen bir terimdir ve göstermek, anlaşılır kılmak, örnek teşkil etmek, sınırları belli olan ön bulgu ve genel anlamında da dünya bakışı anlamlarına gelir.

Bilimsel paradigma[değiştir
Amaç- Vergi idaresi 2000’li yıllarda küresel olarak Endüstri 4.0’ın izinde kağıt esaslı ve kısmen manüel süreçlerden dijitalleşmekte ve idarenin ve devletin mükelleflerle daha fazla bilgi paylaşımı ve ileri analitik araçların kullanımıyla bütünleşmektedir. Çalışmanın amacı Türk vergi sisteminin e- dönüşümü projesinin OECD Vergi Dairesi 3.0 projesi kriterlerine göre değerlendirme projesinin başlatılması ve daha ileri ve yerleşik dönüşüm sistemleri olan ülkelerle karşılaştırılmasıdır. Yöntem- OECD Vergi İdaresi 3.0 araştırma projesinin sistematik yöntemi kullanılarak vergi idarelerinin dijital dönüşümünün altı yapı taşı (Dijital vergi kimliği, mükellefle temas noktaları, veri yönetimi ve standartlar , mevzuat yönetimi ve uygulamalar, yeni yetkinlik setleri ve yönetişim çerçeveleri) ve 13 belirleyici özelliği üzerinden yapılmış olan çalışmaların Türk vergi sisteminin dönüşüm projesinin olgunluk seviyesinin değerlenmesine yönelik olarak daha yerleşik ve gelişmiş sistemi bulunan ülkelerin çalışmaları ele alınması ve Türkiye’ye özgü bir metodoloji önerisi yapılmasıdır. Bulgular- Vergi idarelerinin dönüşümü yönetiminde acil bir değişim ihtiyacı mevcut istikrarsız durumun yönetilmesini gitgide güçleştirmektedir. OECD projesinin ele aldığı dijital dönüşüm yol haritası çıkarmış olan 48 ülkenin bazılarının Türkiye’den daha olgunluk düzeyi yüksek (yerleşik) dijitalleşmiş sistemlere sahip olduğunu göstermektedir. Ancak 2010’lu yıllarda başlamış olan sistemimizin özellikle son beş yıl içinde hızlı gelişim içinde olduğu gözlemlenmiştir. Türk Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi sisteminin dijitalleşmesinde ciddi adımlar atmış, sistemin sektörler bazında geliştirilmesi ve e-belge sisteminin kapsamının genişletilmesinin yanısıra Türkiye Dijital Vergi Dairesi gibi avangard projeler uygulamayı planlamaktadır. Sonuç- Çalışmamız vergi idaresinin mükellef ve meslek mensuplarının sisteme gönüllü uyumunu sağlayarak daha iyi performans kaydedebileceğini ortaya koymaktadır. Dijital dönüşümün entegre yaklaşımlarla devlet ve vergi idaresinin müşterek sistemler geliştirmelerini gerektirdiği sonucuna ulaşmaktadır. Türk vergi idaresinin geleceğin vergi idaresinin gerek durduğu temel yetkinlikleri geliştirmesi ve dönüşümün taraflara olan maliyetlerini gözönüne alması gerekmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığının, Türk dijital dönüşüm olgunluk düzeyini geliştirebilmek için, yeni sistemin kapsamını genişletmek ve çeşitlendirmekten ziyade, sistemi yeni stratejilerle geliştirerek devlet ve özel sektör ihtiyaç ve çıkarlarını bütünleşik bir dijital sistem içinde uyumlaştırması gerekmektedir.

 

Purpose- In the 2020’s the tax management is following the footprints of Industry 4.0, tax Office processes which were originally paper-based and partly manual have been digitalised globally, also allowing greater sharing of data within the administration and within government, the incorporation of third party data and the use of enhanced analytical tools. We proposed to start the assessment of the level of the maturity of Turkish tax office’s e- transformation project under the criteria of OECD and compare with similar countries with more advanced and established systems. Methodology- Based on the systematic of OECD Digital Transformation Project Tax Office 3.0 the study planned to cover the six building blocks (tax identity, touchpoints, data management, tax rule and applications, analytic capacity and asssesment and governance frameworks and related 13 indicative attributes and to propose an approach to apply to the Turkish tax Office. Findings- Change in management of tax offices is urgently needed and the sytem is increasingly difficult to manage since the current position is inherently unstable. Some of the 48 countries studied by the OECD Project that have a road map to digital transformations appear to have more mature (established) digitalised tax systems than Türkiye, but we observed that our system which has only started in 2010’s has progressed rapidly especially during the last five years. Turkish Ministry of Treasury and Finance, which has taken substantial steps in the tax system, is now aiming to develop the process that has started with the e-document by expanding the comprehenesiveness of the industries as well as establishing new vanguard projects as the “Turkey Digital Tax Office”. Conclusion- Our findings provide evidence that the tax office can perform better with taxpayer and accountant’s voluntary compliance to system. The study concluded that digital transformation requires integrated approaches and a new approach to co- develop the different systems of government with the tax Office. Turkish Tax Office has to improve the core capabilities necessary to facilitate future tax administration, and fit them together taking into account the mutual costs of change. It is recommended to the Turkish Ministry of Treasury and Finance in order to improve the maturity of the Turkish digital transformation, to develop new strategies to harmonise the needs and interests of government and private sector actors within an integrated digitalized system rather than expanding and diversifying the existing system.

 

Paradiğma Nedir?

Paradigma, olaylara ve hayata bakışımızın genel çerçevesidir. Daha da basitleştirecek olursak, dünyaya ve olaylara bakarken takındığımız bir gözlüktür.  

Paradigma kavramı, günlük dilde sıkça kullanılan bir kavram olmakla birlikte, ilk olarak bilimsel literatürde Amerikalı fizikçi ve felsefeci Thomas Kuhn ile yaygınlaşmaya başlamıştır. 

Kuhn, paradigmayı “Bir problemin çözümüne ilişkin bilimsel topluluğun kabul ettiği ve belirli bir zaman dilimi için geçerli olan varsayımlar” olarak tanımlar. Daha basit açıklayacak olursak paradigma, bir alandaki mevcut ve geçerli modeldir. 

Örneğin, bir zamanlar güneşin dünya etrafında döndüğüne yönelik genel bir kabul ve inanış vardır. “Dünya Merkezli Evren Modeli” olarak bilinen bu inanış, dünya tarihinin büyük bir bölümünde bu konuya ilişkin hakim paradigma olmuştur. 

Ancak, Nicolaus Copernicusla başlayan dönemde dünyanın güneş etrafında döndüğüne ilişkin bulguların ortaya çıkmasıyla, bu paradigma yıkılmış ve yerini “Güneş Merkezli Evrem Modeli” olarak adlandırılan yeni bir paradigmaya bırakmıştır. 

Bu durum “paradigma değişimi”, “paradigma dönüşümü” ya da “Paradigma Kayması” olarak ifade edilir.

Paradigma değişimi için verilebilecek bir diğer örnek, 1900’lerin başına kadar hakim olan Newton fiziğine dayalı paradigmanın, Albert Einstein‘ın çalışmalarıyla birlikte terkedilmesi ve yerini yeni bir paradigmaya bırakmasıdır. 

Paradigma kavramını kısaca tanımladıktan sonra şimdi de, bu kavramın Sosyal Bilimler ve Doğa Bilimlerinde nasıl yer ettiğine bakalım. 

Yukarıda örnek verdiğimiz “evren modellerine” ilişkin paradigma değişimlerinde görüleceği üzere, doğa bilimlerinde yeni bilimsel gelişmeler sayesinde paradigma değişimleri hızlı ve net bir şekilde ortaya çıkabilmektedir. 

Ancak sosyal olayları ve insan davranışlarını açıklamaya çalıştığımız sosyal bilimler alanındaki paradigma değişimlerinin bu kadar kesin ve net bir şekilde gerçekleştiği söylenemez. 


Sosyal bilimlerde genellikle yeni bir paradigma ortaya çıkması, eski paradigma tamamen yıkılmasına ya da terk edilmesine yol açmaz.

Sosyal bilimlerde bir paradigma popüler olabilir, daha fazla ilgi görebilir veya ilgili bilim topluluğu içinde egemen hale gelebilir, ancak tamamen kabul görmesi nadir bir durumdur.

Örneğin, doğa bilimlerinde hali hazırda güneşin dünya etrafında döndüğüne inanan bir gök bilimci bulunamaz. 

Ancak sosyal bilimlerde en eski paradigmaların bile çok yoğun ilgi görmeseler de hala varlıklarını sürdürdükleri söylenebilir.

Bunun temel nedeni, sosyal bilimlerin doğası gereği mutlak doğrular ortaya koyamayan bir alan olmasıdır. 

Bu bağlamda, sosyal bilimler alanında, farklı paradigmaların bir arada var olması ve  sosyal gerçekliğin incelenmesi sürecinde birden çok paradigmadan yararlanılması, istenen bir durumdur.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.