paylı mülkiyet davası neden açılır / Paylı Mülkiyet (Müşterek Mülkiyet)

Paylı Mülkiyet Davası Neden Açılır

paylı mülkiyet davası neden açılır

Ortaklığın giderilmesi davası nedir, nasıl ve nerede açılır? Ortaklığın giderilmesi davası ne kadar sürer

Haberin Devamı

Tapuda birden çok kişinin hisse sahibi kabul edildiği gayrimenkule paylı mülkiyet veya hisseli gayrimenkul adı verilmektedir. Paydaşlardan birinin veya bütününü kendi hissesini ayırmayı arzu etmesi durumundaysa ortaklığın giderilmesi davasının açılması gerekmektedir. İzale-i şuyu şeklinde de bilinen ortaklığın giderilmesi davası, bütün paydaşlara hak ettikleri hakları verebilen bir prosedürdür. Bir başka deyiş ile davayı tek bir paydaş, öbür hissedarlara karşı açmış olsa dahi dava neticesinde hak sahibi olunmuş hisseler oranında bahsedilen mülkiyet taksimi yapılmaktadır.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Nedir?

 Ortaklığın giderilmesi davasına İzale-i Şuyu adı da verilmektedir. Ortaklığın giderilmesi davası, paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu olan taşınır ya da taşınmaz mallarda ortaklar arasında yer alan paydaşlığa son verip kişisel mülkiyete geçişi sağlamakta olan bir dava türünü ifade etmektedir. Ortaklığın giderilmesi davası, çok taraflıdır ve davanın bütün tarafları için benzer neticeler doğuran bir dava türüdür.

Haberin Devamı

 Örnek olarak; ortaklığın giderilmesi davası açmış olan bir davacı, yargılama esnasında davadan feragat etse dahi, davalılardan herhangi bir tanesi davayı takip edebileceğini mahkemeye bildirerek davanın neticelendirilmesini sağlayabilmektedir.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Ne Kadar Sürer?

 Şayet anlaşma sağlanmamış ise ve ortaklığın satış sureti ya da aynen taksim tarafınca mevcut karar verilmiş ise mahkemenin yoğunluğuna ya da yapılacak araştırmaların neticesine göre davanın süresi belirlenmektedir. Bu sebepten dolayı taraflara yapılacak olan taksim için taşınmazın satılması veya ihale neticesinde paylaşımın gerçekleşmesi gerekmektedir.

 Ayrılmak istemeyen taraf veya taraflar bu ihale kapsamında yeniden taşınmazlarını alabilmektedirler ancak satış sırasında bütün taraflara eşit miktarda olan hisseleri verilmektedir. Bahsedilen paylaşımın ardından dava karara bağlanmaktadır. Dolayısıyla net bir süre söylenemeyeceği gibi bu ortaklığın giderilmesi davaları süresi de yargıda belirlenmiş hedef süre bakımından 300 gün ile 360 gün şeklinde belirlenmiştir.

Haberin Devamı

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Şartları Nelerdir?

 Ortaklığın giderilmesi davasının görülebilmesi için gayrimenkulün yer aldığı bölgedeki yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine başvuru yapmak gerekmektedir. Davayı bir tane hissedarın açması yeterli olmaktadır. Davalı taraf ise öbür hissedarlardır. Paylı mülkiyette hakkı bulunan herkesin dava sürecine dahil olması gerekmektedir. Hissedarlardan bir tanesinin vefat etmesi durumunda mirasçı olarak belirtilen birey davaya dahil olmaktadır.

 Davacı taraf ortaklığın giderilmesi davasından feragat edebilmektedir. Bunun dışında feragat etmiş olsa bile daha sonra yeniden ortaklığın giderilmesi davası açabilmektedir. Bu davalar sonucunda tarafların mal ya da emtia paylaşımı gerçekleştirilmektedir. Davanın bütün taraflar için benzer neticeler doğurması amaçlanmaktadır.

Haberin Devamı

Ortaklığın Giderilmesi Davası Kime Karşı Açılır?

 Ortaklığın giderilmesi davası, gayrimenkule ya da menkule ortak olan bütün paydaşlara karşı açılabilmektedir. Herhangi bir paydaş taşınır ya da taşınmaz mal üzerindeki ortaklığa son verilerek mevcut ortaklığın bitirilmesini talep edebilmektedir. Paydaşlar, kendi aralarında olan malı nasıl pay edecekleri konusunda bir anlaşma yapıp ortaklığa son verebilmektedirler.

 Anlaşma yolu ile ortaklık sonlandırılamazsa, paydaşlardan biri diğer bütün paydaşlar aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açarak dava yolu ile ortaklığın giderilmesini isteyebilmektedir. Bütün paydaşların ortaklığın giderilmesi davası içerisinde yer alması zorunlu olmaktadır. Paydaşlardan birinin vefatı durumunda mirasçılık belgesinde adı geçen bütün mirasçıların davaya dahil olması gerekmektedir. Bütün ortaklar davaya dahil olmadan davanın sonuçlandırılması olanaklı değildir.

Paylı Mülkiyet (Müşterek Mülkiyet)

Paylı Mülkiyet (Müşterek Mülkiyet) Nedir?

Paylı mülkiyet, diğer bir deyişle müşterek mülkiyet; birden çok kimsenin, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olmasıdır. Başka türlü belirlenmedikçe paylı mülkiyette paylar eşit sayılır. Örneğin, bir arsanın 5 eşit hisseye ayrılarak tapuya kaydedilmesi halinde başka türlü bir anlaşma yoksa her bir hissedar arsanın tamamı üzerinde 1/5 oranında hisseye sahip olacaktır. Her paydaş kendi payı açısından malikin hak ve yükümlülüklerine sahiptir.

Paylı mülkiyet, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 688 ila 700’üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Paydaşlar, müşterek (paylı) mülkiyete tabi eşyanın tamamı, bütünleyici parçaları ve eklentileri üzerinde mülkiyet hakkına sahiptir.

Paylı Mülkiyetin Niteliği ve Özellikleri

Bir eşya üzerindeki mülkiyet hakkı, bir kişiye ait ise “bireysel mülkiyet”, birden fazla kişiye aitse “birlikte mülkiyet” söz konusu olmaktadır. Birlikte mülkiyet ise “paylı mülkiyet” ve “elbirliği mülkiyeti” olmak üzere iki şekilde tesis edilebilir.

Paylı mülkiyetin temel özellikleri şunlardır:

Paylı mülkiyette her bir paydaşın pay oranı belirlenmiştir. Aksine anlaşma yoksa pay oranları eşit olarak kabul edilir. Paydaşlar, pay oranlarını diledikleri gibi farklı oranlarda belirleyebilirler.

Paylı mülkiyete konu eşya maddi olarak bölünmüş değildir. Bu nedenle paydaşlar eşyanın tamamı üzerinde belli paylarla maliktirler. Ancak, paylı mülkiyette, taşınmaz paydaşlar arasında taksim edilmişse, bu paylaşıma değer vermek iyi niyet kuralları gereğidir. Fiili paylaşıma uygun olarak zilyetlik altındaki taşınmazın tescili mahkemeden istenebilir. Bu tür davaların görülebilmesi için paydaşların dava açma konusunda anlaşması veya diğer paydaşların katılım ve icazeti şart değildir. Paydaşlar, bölünebilen hak ve yükümlülüklere payları nispetinde sahiptir. Örneğin, paylı mülkiyete tabi taşınmaz kiraya verildiğinde her paydaş kendi payı oranında kira alacağına sahip olacaktır. Paydaşlar bölünemeyen hak ve yükümlülüklere ise müştereken sahip olurlar.

Paylı mülkiyete konu eşya maddi olarak bölünemediği için tek mülkiyet söz konusudur, o mülkiyet de bir “birlikte mülkiyet” şekli olan paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet)’tir. Ancak, paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir (TMK m.688/3).

Paylı mülkiyet, en az iki kişinin aynı eşya üzerinde birlikte mülkiyet hakkına sahip olmasıdır. Tek kişi paylı mülkiyete sahip olamaz. Örneğin, önce bir taşınmazın 1/2 payını satın alarak paylı mülkiyette paydaş olan kişi daha sonra diğer 1/2 payı da satın aldığında birlikte mülkiyetten bireysel mülkiyete geçiş yapmış olur.

Paydaşlar, kendi aralarında oybirliği ile anlaşarak paylı mülkiyete konu maldan yararlanma , malı kullanma ve malın yönetimine dair hususlarda kanun hükmünden farklı bir düzenleme yapabilirler. Paydaşlar tarafından birlikte imzalanan sözleşmenin yine oybirliğiyle feshi gerekir.

Paylı Mülkiyet İle Elbirliği Mülkiyetinin Farkı

Mülkiyet hakkı, ancak Medeni Kanun’da düzenlendiği biçimiyle kullanılabilir. 4721 sayılı Medeni Kanun’da birden fazla kimsenin birlikte mülkiyet hakkına sahip olabilmesi için paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) veya elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) türlerinden herhangi birini seçmesi gerekir. Bu iki seçenek dışında birlikte mülkiyet tesis edebilmek mümkün değildir.

Elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet), kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler çerçevesinde oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olunmasıdır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır (TMK m.701).

Paylı mülkiyette, ortaklık mülkiyet hakkının kazanılmasıyla birlikte kurulur. Elbirliği mülkiyetinde ise, ortaklık mülkiyetten önce ya kanunda öngörülen bir sözleşmeyle ya da kanun hükmüyle kurulur. Örneğin, Medeni Kanun’a göre mirasçılar tereke üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hakkına sahiptir. Görüldüğü üzere, elbirliği mülkiyetinden önce ortaklar arasında kanundan kaynaklanan kişisel ilişki mevcuttur. Elbirliği mülkiyeti, kişiler arasında yapılan ihtiyari bir sözleşme ile kurulamaz. Yani, X ve Y şahısları kendi aralarında anlaşarak (sözleşme yoluyla) elbirliği mülkiyeti kuramazlar. Paylı mülkiyet ise, iki veya daha fazla kişiyle birlikte sözleşme yapılarak tesis edilebilir. Elbirliği mülkiyeti kaynağını kanundan almaktadır, ya bir hukuki olayla ya da bir hukuki işlem ile vücut bulur. Örneğin, adi şirket kanunda öngörülen bir hukuki işlem ile kurulur. Adi şirketin malları elbirliği mülikiyeti esaslarına tabidir.

Paylı mülkiyette her ortağın üzerinde tasarruf edebileceği kendi payı vardır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların tasarruf edebileceği kendilerine ait bir payları yoktur. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır (TMK m.701/2).

Paylı mülkiyette devir, işlemin resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Halbuki elbirliği mülkiyetinde devir adi yazılı şekilde de yapılabilmektedir. Örneğin, TMK m.677/1’e göre; terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.

Paylı mülkiyette, her ortak kendi payına bağlı hakları tek başına kullanabilir. Elbirliği mülkiyetinde ise, herhangi bir ortak diğer ortakların tamamının icazeti olmadan sınırlı sayıda bazı hakları tek başına kullanabilir.

Paylı Mülkiyette “Olağan”, “Önemli ve “Olağanüstü” Yönetim İşleri

Tüm paydaşlar paylı mülkiyet konusu taşınmaza ilişkin ivedi ve zorunlu tedbirleri almaya yetkilidir. Bunun için diğer paydaşların izni gerekli değildir. Paydaşlar paylı mülkiyet konusu eşyanın kullanılabilirliğinin ve değerinin korunması için zorunlu olan yönetim işlerini yapmak ve gerektiğinde mahkemeden buna ilişkin önlemlerin alınmasını istemek hakkına sahiptir. Her paydaş eşyayı bir zarar tehlikesinden veya zararın artmasından korumak için derhâl alınması gereken önlemleri bütün paydaşlar hesabına alma yetkisine de sahiptir (TMK m.689).

Paylı mülkiyette, taşınmaza ilişkin “olağan” , “önemli” ve “olağanüstü” işlerin paydaşlar tarafından yapılması farklı usullere tabi kılınmıştır:

1. Olağan Yönetim İşleri: Paydaşlardan her biri olağan yönetim işlerini yapmaya, özellikle küçük onarımları yaptırmaya ve tarımsal işleri yürütmeye yetkilidir. (TMK m.690). Olağan yönetim işleri, herhangi bir zorunluluk veya ivedilik arz etmeyentaşınmaza dair olağan işlerdir.

2. Önemli Yönetim İşleri: İşletme usulünün veya tarım türünün değiştirilmesi, adi kiraya veya ürün kirasına ilişkin sözleşmelerin yapılması veya feshi, toprağın ıslahı gibi önemli yönetim işleri için pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesi gerekir. Olağan yönetim sınırlarını aşan ve paylı malın değerinin veya yarar sağlamaya elverişliliğinin korunması için gerekli bakım, onarım ve yapı işlerinde de aynı çoğunluk aranır (TMK m.691).

3. Olağanüstü Yönetim İşleri: Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır (TMK m.692/1).

4. Eşyanın Korunmasına Dair İşler: Eşyanın bir zarar tehlikesinden veya zararın artmasından, kullanılabilirliğinin ve değerinin zarar görmesinden korunmasını sağlamak üzere her paydaş gerekli önlemleri alabilir. Gerekli önlemlerin alınması kapsamında dava da açabilir. Örneğin, ortak arazi üzerine üçüncü kişiler tarafından inşaat malzemesi konarak bir yapıya başlanılacağını gören paydaş tek başına elatmanın önlenmesi davası açabilir.

21.06.1944 tarihli ve 13/24 sayılı İnançları Birleştirme Kararında ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 689. maddesinde düzenlendiği üzere paydaşların anlaşma ile dahi sınırlandırılamayacak hak ve yetkileri, 1. fıkrada “Paylı mülkiyet konusu eşyanın kullanılabilirliğinin ve değerinin korunması için zorunlu olan yönetim işlerini yapmak ve gerektiğinde mahkemeden buna ilişkin önlemlerin alınmasını istemek”, 2. fıkrada “Eşyayı bir zarar tehlikesinden veya zararın artmasından korumak için derhâl alınması gereken önlemleri bütün paydaşlar hesabına almak” şeklinde düzenlenmiş olup, paylı mülkiyette paydaşlardan birisi taşınmazın korunması amacıyla elatmanın önlenmesi davası açabilir. Bunun için tüm paydaşların birlikte hareket etmesi zorunlu değildir. Davanın konusu davacıların 346 ada 13 parsel sayılı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Dava, tapu kaydına dayanarak pay maliki ve bir kısım pay maliki mirasçıları tarafından taşınmazın tamamı için açılmış el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Taşınmaz ister paylı ister elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olsun bir kısım pay maliki ya da mirasçının üçüncü şahsa karşı açtığı taşınmazın korunmasını amaçlayan el atmanın önlenmesi davasından diğer tüm pay malikleri ve mirasçıları yararlanırlar. Türk Medeni Kanunu’nun 688 maddesi 3. fıkrasına göre, “Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.” Ayrıca TMK’nin 702. maddesinin son fıkrasına göre, “Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” Başka bir anlatımla, bu tür davalarda pay maliki ya da mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur (Y8HD-K.2019/3839).

Paylı Mülkiyette Ortaklığın Giderilmesi Davası

Paylı mülkiyet, bir birlikte mülkiyet çeşidi olduğundan, ortaklığın giderilmesi davasının amacı bireysel mülkiyetin kurulmasını sağlamaktır. Her ortak bireysel mülkiyetin kurulması için diğer ortakları davalı göstererek ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Ortaklığın giderilmesi davasında mahkeme aynen taksim veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verecektir.

Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının ve harcın taraflardan hangi oranlarda tahsil edileceğinin hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Satışına karar verilen taşınmaz;

a) Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin ve harcın paydaşların tapudaki payları oranında,

b) Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin ve harcın mirasçılık belgesindeki paylar oranında,

c) Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin ve harcın tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına ve tahsil edilmesine karar verilmesi gerekir (Y7HD-K.2021/1109).

Paylı Mülkiyette Ecrimisil Davası ve Kira Bedelinin Talep Edilmesi

Paylı mülkiyette, payından yararlanamayan paydaş engel olan diğer paydaş veya paydaşlara karı hem müdahalenin önlenmesi davası hem de ecrimisil davası açabilir. Ancak paydaşın payına karşılık nizasız kullandığı bir yer varsa açacağı ecrimisil davası reddedilir. Paydaş, payına müdahale eden üçüncü kişilere karşı da müdahalenin önlenmesi ve payı oranında tazminat talepli ecrimisil davası açabilir.

Paydaşın, diğer paydaşlar aleyhine ecrimisil davası açabilmesi intifadan men koşulunun gerçekleşmesine bağlıdır. Yani, ecrimisil davası açacak olan paydaş davadan önce diğer paydaşlara paylı mülkiyete konu taşınmazdan veya gelirinden yararlanma isteğini bildirmiş olması gerekir. Bildirime rağmen taşınmazdan veya gelirinden yararlanma isteği karşılanmayan paydaş diğer paydaşlara ecrimisil davası açabilir. Çünkü, ecrimisil davasından önce diğer paydaşlar bildirim yapılmak suretiyle intifadan men edilmişlerdir.

Paylı mülkiyette, her paydaş kendi payı oaranında kira bedeli talep edebilir, payı oranında kira alacağının tahsili için dava açabilir, icra takibi yapabilir. Ayrıca, paydaş payı oranında kira bedelinin tespiti davası da açabilir.

Özellikle belirtelim ki, paylı mülkiyete konu taşınmazın kiraya verilmesi halinde kira sözleşmesinin geçerliliği için pay ve paydaş çoğunluğu gereklidir (TMK m.691/1).

Paylı Mülkiyet ve Şufa Hakkı (Önalım Hakkı)

Önalım hakkı payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren yenilik doğuran bir haktır. Paylı mülkiyet ilişkisinin kurulmasıyla birlikte paydaşların önalım hakkı da doğmuş olur. Ancak, bu hak diğer paydaşların payını üçüncü kişilere satması halinde kullanılabilir hale gelir.

Bir paydaşın payını üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlar önalım davası açarak satılan payın kendi adlarına tescilini talep edebilirler. Birden fazla paydaşın önalım hakkını kullanması halinde üçüncü kişiye satılan taşınmazın tapusu iptal edilerek önalım hakkını kullanan paydaşlar adına payları oranında tescil edilir.

Paylı mülkiyete konu taşınmazda önalım hakkının kullanılması halinde önalım bedeli, satış bedeli ile davalı/alıcı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.

Paylı Mülkiyette Paydaşlıktan Çıkarma Şartları

Paylı mülkiyette belli şartların sağlanması halinde bir paydaşın paydaşlıktan çıkarılması mümkündür. Paydaşlıktan çıkarma şartları TMK m.696’da düzenlenmiştir:

Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir. Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır.

Hâkim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar verir.

Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadırlar. Hâkim, hüküm vermeden önce re’sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir. Davanın kabulü hâlinde payın istemde bulunan adına tesciline hükmolunur.

Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hâkim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Satış kararı, cebrî icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir.

Mahkemece TMK’nın 696. maddesinde paylı mülkiyette paydaşlıktan çıkartılma hali düzenlenmiş olup, bu maddeye göre davanın açılabilmesi için pay ve paydaş çoğunluğunun kararı gerekmektedir. Davaya konu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde; arsa vasfındaki taşınmazın 1/6’şar hissesinin E., N. ve C. adına, 1/2 hissesinin ise K. adına kayıtlı olduğu, taşınmazın yarısına sahip olan davacının pay ve paydaş çoğunluğunun kararı olmaksızın dava açmış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması hukuka uygundur. (Y20HD-K.2018/3554).

Paydaşlıktan Çıkarma Davasında Görevli Mahkeme:Birbirine benzerlik bulunan bu davalardan ortaklığın giderilmesi davalarında görevli mahkemeyi belirleyen kanun koyucu, paydaşlıktan çıkarma davalarında görev konusunda bir düzenleme getirmemiştir. Ancak, uyuşmazlığın çözümü için izlenecek yol ve yapılacak araştırma, hakkın ve taşınmazın paylaştırılması ve satış aşamaları açısından benzerlikler taşımakta olduğuna göre daha kapsamlı olan ortaklığın giderilmesi davalarında görevli olan sulh hukuk mahkemesinin, daha dar kapsamlı olan paydaşın ortaklıktan çıkarılması davasında da görevli olması gereklidir (HGK-K.2016/797).

Paylı Mülkiyet Yargıtay Kararları

Paylı Mülkiyet (Müşterek Mülkiyet) Yargıtay Kararları


Paylı Mülkiyette Ecrimisil

Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir, ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı ya da kullanabileceği bir kısım yer varsa, açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı) (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi - 2020/1090 E. , 2021/5170 K.).

Paylı Mülkiyette Kira Bedelinin Tespiti

Davacı dava konusu taşınmazda paydaş olup, paylı mülkiyette her paydaş kendi payı oranında kira bedelinin tespitini isteyebilir. Davacı da dava dilekçesinde payı oranında kira bedelinin tespitini talep etmiştir. Bu durumda Mahkemece, paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda paydaşın sadece kendi payı için kira tespiti davası açabileceği gözönünde bulundurularak davacının payı oranında kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerekirken taşınmazın tamamı için kira bedelinin tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir (Y3HD-K.2019/4738).

Paylı Mülkiyette Önalım (Şufa) Hakkının Kullanılması

Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda, bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde, diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, paylı mülkiyet ilişkisinin yargılama süresince devam etmesi gerekir. Buna göre, davacı paydaşın önalım davasını açtıktan sonra kendi payını herhangi bir nedenle yitirmesi ya da taşınmazdaki paylı mülkiyet ilişkisinin sona ermesi halinde önalım hakkı da sona erer (Y14HD-K.2021/3190).

Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir (Y7HD-K.2021/3330).

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 732. maddesi uyarınca, önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde, diğer paydaşa o payı öncelikle satın alma hakkını verir. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve o payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Paydaşın paydaşa satış yapması halinde ise önalım hakkı kullanılamaz. Ayrıca satış dışındaki işlemlerde de önalım hakkı doğmaz. Ne var ki, satış dışındaki pay edinimlerinde muvazaa iddiası ileri sürülebilir. İşlemin tarafı olmayan paydaşlar bu iddiayı her türlü delille kanıtlayabilirler (Y7HD-K.2021/2829).

Paylı Mülkiyette Ortaklığın Giderilmesi

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.

Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK’nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir (Y7HD-K.2021/3298).

Paylı Mülkiyette Ortaklığın Giderilmesinde Satış Bedelinin Paylaşılması

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.

Satışına karar verilen taşınmaz;

a) Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında,

b) Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında,

c) Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir.

Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazların hem paylı, hem de elbirliği mülkiyetine konu olması nedeniyle, satış bedelinin tarafların tapu kaydındaki ve mirasçılık belgesindeki payları nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporundaki tevzi tablosuna göre paylaştırılmasına dair hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (Y7HD-K.2021/2695).

Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Çevrilmesi

TMK’nın 644. maddesi gereğince bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder.

Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.

Mirasçılara gönderilecek davetiyede “belirlenen süre içinde elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya paylaşma davası açılmadığı takdirde istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verileceğinin” bildirilmesi zorunludur (Y7HD-K.2021/2184).

Paylı Mülkiyette Kullanma ve Yararlanma Hakkının Tespiti Davası

Dava, paylı mülkiyet üzere tapuda kayıtlı taşınmazlarda TMK’nin 693. maddesine dayalı kullanma ve yararlanma hakkının belirlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yapılan belirlemenin kanuna uygun olduğu söylenemez. TMK’nin 693. maddesine göre, “Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir.” Buna göre, paydaşlar arasında, paylı malı kullanma ve bu maldan yararlanma şekliyle ilgili olarak ortaya çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde hakimin yetkili olduğu; bu bölünmenin paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle bölünme biçiminde mümkün olacağı belirlenmiştir. Maddede hakime tanınan yetki, paylı malın mümkün ise yer itibariyle olduğu kadar, zaman bakımından da bölünebileceği esasına dayandırılmıştır. Taksim, taşınmazların sürekli özgülenmesi şeklinde yapılamaz.

Yasanın paylı mülkiyete ilişkin hükümleri bütün olarak incelendiğinde, 688. maddeden, 695. maddeye kadar, paylı taşınmazda yönetim, tasarruf, yararlanma, koruma, giderlere katılma ve bu konularda paydaşlarca verilen kararların etkisi düzenlenmiş, bu suretle paydaşların mülkiyet haklarını bir çekişmeye meydan vermeden, uyum ve düzen içerisinde kullanmaları amaçlanmıştır. Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde, sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (Mad. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sona ermesi (Mad. 698-699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu, öncelikle, kimi halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş, paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır. Yasa’nın bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır. O halde hakim, paydaşlık ilişkisinin devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde, paydaşların sicilden kaynaklanan haklarını ihlal etmeksizin, diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde, somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetlerini, tarafların ihtiyaç ve gereklerini gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek durumundadır. Bunun için de, taşınmazlar başında keşif yapılarak, uzman bilirkişilerden açıklanan ölçütleri yansıtan, paylı taşınmazların zaman ve yer olarak bölünme biçimini belirleyen, çeşitli seçenekleri içeren rapor alınması, bunlardan en uygun olanına hükmedilmesi gereklidir.

Somut olayda; çekişme konusu 305 ada 5 parsel ve 306 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar taraflar arasında paylı mülkiyet üzere kayıtlı olup davacıların payının kendi murislerinden, davalıların payının ise kendi murislerinden intikalen oluştuğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahalli bilirkişi …; dava konusu taşınmazın tam ortasında bulunan duvar ve hendeğin sınır kabul edilerek hak sahipleri arasında ikiye bölünmek suretiyle kullanıldığını belirtmiş ise de taşınmazın kullanılması hususunda murazaanın bulunduğu açıktır. Bu nedenle, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır. Hal böyle olunca, Mahkemece, taşınmazlar başında keşif yapılarak, uzman bilirkişilerden açıklanan ölçütleri yansıtan, paylı taşınmazların zaman ve yer olarak bölünme biçimini belirleyen, çeşitli seçenekleri içeren rapor alınması, her bir paydaşın kullanıp yararlanacağı bir yerin bulunması halinde, dahi zaman olarak bölünmesi, kullanım şeklinin taşınmazların sürekli özgülenmesi şeklinde yapılamayacağı gözetilerek bunlardan en uygun olanına hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi - 2020/1059 E. , 2021/4912 K.).

Paylı Mülkiyet Resmi Şekilde Devredilebilir

Dava konusu taşınmazlar 1969 yılında yapılan tapulama sırasında tarafların murisleri … ve … … adına paylı olarak tespit edilmiş olup, miras payı devir sözleşmesinin yapıldığı 1971 yılında paylı mülkiyet hükümlerine tabidir. Mirasçılar arasındaki miras payının yazılı sözleşme ile devri, kural olarak elbirliği şeklinde mülkiyet devam ettiği sürece olanaklıdır. TMK’nin 677. maddesinin (yazılı şekilde devir) paylı mülkiyete uygulanması mümkün olmayıp, paylı mülkiyet esasında devrin resmi şekilde yapılması gerekir. Bu durumda, davacıların miras payı devri sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi - 2019/6668 E. , 2021/4603 K.).

Paylı Mülkiyette (Müşterek Mülkiyette) Pay Oranında Tapu Kaydının İptali

Bu durumda, dayanak tapu kaydı müşterek mülkiyet (paylı mülkiyet) hükümlerine tâbidir. Paylı mülkiyette paydaşlar paylarını devredebilecekleri gibi, müşterek menfaatlerin korunmasına yönelik davaları açabilirler, payları oranında tapu kaydının iptalini talep edebilirler (TMK 688 vd. maddeleri, YİBK 21.06.1944 tarih ve 13/30-24). (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/15057 E. , 2013/4105 K.).

Paylı Mülkiyetin Kapsamı

Türk Medeni Kanunu’nun 688. maddesine göre; paylı mülkiyette birden çok kimse, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olup, paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malikin hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Kural olarak bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarının da malikidir. Bununla birlikte paydaşlar, kendi aralarında oybirliği ile anlaşarak yararlanma , kullanma ve yönetime ilişkin konularda kanun hükümlerinden farklı bir düzenleme yapabilirler (HGK-K.2005/608).

Paylı Mülkiyette Kira Sözleşmesinin Yapılması ve Feshi

Türk Borçlar Kanunu’nun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak kiralayan tarafından açılması gerekir. Ancak kiralayan olmayan malik de kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Kiralayanlar birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Kiralayan durumunda olmayan malik ve kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerekir. Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulmalıdır.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.2010 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapuda paylı mülkiyet hükümlerine tabi olarak kayıtlı bulunan taşınmazın kiraya verilmesi önemli yönetim işlerinden olup, TMK.nun 691/1.maddesi gereğince hüküm ifade edebilmesi pay ve paydaş çoğunluğu ile gerçekleştirilmiş olması koşuluna bağlanmıştır. Dosya kapsamından taşınmaz maliki olan davacıların hem ihtarnamede hem de dava açarken pay ve paydaş çoğunluğunu sağladıkları anlaşılmaktadır. Açıklanan bu olgu karşısında işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/2521 E. , 2015/3800 K.).

Arsa Payı Karşılığı Kat Yapım Sözleşmesinin Yapılması

Dava, davalıların arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapmaya icbarı ve tazminatın tahsili istemine ilişkindir.

TMK’nın olağanüstü yönetim işleri ve tasarruflar başlıklı 692. maddesine göre paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Anılan hüküm uyarınca olağanüstü yönetim işlerinden olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanması için sözleşmeyi imzalamayan arsa paydaşlarının zorlanması mümkün değildir (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/9230 E. , 2014/2759 K.).

Müşterek Mülkiyet (Paylı Mülkiyet) TMK 688-700. Maddelerin Metni


C. Birlikte mülkiyet

I. Paylı mülkiyet

1. Genel kurallar

Madde 688- Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir.

Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır.

Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.

2. Yönetim ve tasarruf

a. Anlaşmalar

Madde 689- Paydaşlar, kendi aralarında oybirliğiyle anlaşarak yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda kanun hükümlerinden farklı bir düzenleme yapabilirler. Ancak, böyle bir anlaşmayla paydaşların aşağıdaki hak ve yetkileri kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz:

  1. Paylı mülkiyet konusu eşyanın kullanılabilirliğinin ve değerinin korunması için zorunlu olan yönetim işlerini yapmak ve gerektiğinde mahkemeden buna ilişkin önlemlerin alınmasını istemek,

  2. Eşyayı bir zarar tehlikesinden veya zararın artmasından korumak için derhâl alınması gereken önlemleri bütün paydaşlar hesabına almak.

Taşınmazlarla ilgili anlaşmalar imzalarının noterlikçe onaylanması koşuluyla paydaşlardan birinin başvurusu üzerine tapu kütüğüne şerh verilebilir.

b. Olağan yönetim işleri

Madde 690- Paydaşlardan her biri olağan yönetim işlerini yapmaya, özellikle küçük onarımları yaptırmaya ve tarımsal işleri yürütmeye yetkilidir.

Zorunlu ve ivedi işlerin yapılmasına ilişkin kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, paydaşların çoğunlukla alacağı kararla olağan yönetim işlerinde yetkiyle ilgili farklı düzenleme getirilebilir.

c. Önemli yönetim işleri

Madde 691- İşletme usulünün veya tarım türünün değiştirilmesi, adî kiraya veya ürün kirasına ilişkin sözleşmelerin yapılması veya feshi, toprağın ıslahı gibi önemli yönetim işleri için pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesi gerekir.

Olağan yönetim sınırlarını aşan ve paylı malın değerinin veya yarar sağlamaya elverişliliğinin korunması için gerekli bakım, onarım ve yapı işlerinde de aynı çoğunluk aranır. Pay ve paydaşların eşitliği hâlinde hâkim, paydaşlardan birinin istemi üzerine bütün paydaşların menfaatini gözeterek hakkaniyete uygun bir karar verir; gerekli gördüğü işlerin yapılması için paydaşlar arasından veya dışarıdan bir kayyım atayabilir.

d. Olağanüstü yönetim işleri ve tasarruflar

Madde 692- Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır.

Paylar üzerinde taşınmaz rehni veya taşınmaz yükü kurulmuşsa, paydaşlar malın tamamını benzer haklarla kayıtlayamazlar.

3. Yararlanma, kullanma ve koruma

Madde 693- Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir.

Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir. Paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir.

4. Giderler ve yükümlülükler

Madde 694- Paylı mülkiyetten doğan veya paylı malı ilgilendiren yönetim giderleri, vergiler ve diğer yükümlülükler, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paydaşlar tarafından payları oranında karşılanır.

Payına düşenden fazlasını ödemiş bulunan paydaş, diğerlerine payları oranında rücu edebilir.

5. Kararların bağlayıcılığı

Madde 695- Yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda paydaşların yaptıkları düzenleme ve aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararlar, sonradan paydaş olan veya pay üzerinde aynî hak kazanan kimseleri de bağlar.

Taşınmazlarda yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin kararların sonradan paydaş olan veya pay üzerinde aynî hak kazananları bağlaması için, bunların tapu kütüğüne şerh edilmesi gerekir.

6. Paydaşlıktan çıkarma

a. Paydaşın çıkarılması

Madde 696- Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir. Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır.

Hâkim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar verir.

Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadırlar. Hâkim, hüküm vermeden önce re’sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir. Davanın kabulü hâlinde payın istemde bulunan adına tesciline hükmolunur.

Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hâkim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Satış kararı, cebrî icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir.

b. Diğer hak sahiplerinin çıkarılması

Madde 697- Bir paydaşın çıkarılmasına ilişkin hükümler, kıyas yoluyla, pay üzerinde intifa veya diğer bir aynî ya da tapuya şerh edilmiş kişisel yararlanma hakkı sahipleri hakkında da uygulanır. Ancak, devri caiz olmayan bir hakkın uygun bir tazminat karşılığında sona ermesine karar verilir.

7. Paylı mülkiyetin sona ermesi

a. Paylaşma istemi

Madde 698- Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.

Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmî şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir.

Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.

b. Paylaşma biçimi

Madde 699- Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir. Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

c. İntifa hakkı sahibinin durumu

Madde 700- Bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması hâlinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder.

Gayrimenkul hukukunda müşterek mülkiyete ilişkin uyuşmazlıklar oldukça karmaşık dava süreçlerine neden olduğundan davaların bir avukat vasıtasıyla takip etmek yararlı olacaktır.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere [email protected] adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ (İZALE-İ ŞÜYU) DAVASI (NEDİR, KİME KARŞI HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR)

Eski adı ile izale-i şüyu yeni adıyla ise ortaklığın giderilmesi davası, paylı ya da elbirliği mülkiyete konu olan taşınır ya da taşınmaz bir malın üzerindeki birlikte mülkiyeti sona erdirip ferdi (şahsi) mülkiyete çeviren bir dava türüdür.

Bu dava türünü ayrıntılı olarak değerlendirmeye geçmeden önce açıklamada kullanılan elbirliği ve paylı mülkiyetin ne olduğunu belirtmekte fayda vardır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu elbirliği mülkiyeti şu şekilde tanımlamaktadır:

II. Elbirliği mülkiyeti

1. Kaynakları ve niteliği

Madde 701- Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, elbirliği mülkiyet ile sahip olunan mülk paylara bölünmemektedir. Böylece o mülk üzerinde paydaşlık değil ortaklık söz konusudur.

Günümüzde en çok miras ilişkilerinde elbirliği mülkiyete rastlarız. Genel kurallar uyarınca miras bırakanın malları üzerinde mirasçılar arasında kendiliğinden elbirliği mülkiyet kurulur. Bu yüzden de mirasçılar elbirliği mülkiyeti sona erdirmeden o miras üzerinde ferdi olarak tasarrufta bulunamazlar.

Yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu paylı mülkiyeti şu şekilde tanımlamaktadır:

I. Paylı mülkiyet

1. Genel kurallar

Madde 688- Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.

Paylı mülkiyet, el birliği mülkiyetten farklı olup her paydaşın o mülk üzerindeki payı bellidir ve o pay üzerinde malik haklarına sahiptir. Örneğin bir kimse bir taşınmaz üzerinde %25 paya sahipse, diğer maliklerin rızasını almadan o payını satabilir, bir hukuki ilişkiye konu edebilir, o payı üzerine haciz konulabilir.

Paylı ve elbirliği mülkiyetin kısaca tanımları bu şekildedir. Davanın diğer özellikleri aşağıdaki gibidir.

1-ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ (İZALE-İ ŞUYU) DAVASI KİM TARAFINDAN KİME KARŞI AÇILIR (DAVANIN DAVACISI VE DAVALISI KİMDİR)

Ortaklığın giderilmesi davasının konusu, üzerinde ortaklık bulunan taşınır ya da taşınmaz bir maldır. Bu malın ortaklarından(paydaşlarından) herhangi birisi tek başına ya da birkaçı birlikte bu davayı açabilir. Yani davanın davacısı tek bir ortak ya da paydaş olabileceği gibi birden fazla ortak ya da paydaş da olabilir.

Ortaklığın giderilmesi davasının davalısı(davalıları) ise, o mal üzerinde pay sahibi olan ve davacı olmayan herkestir. Yani tek bir ortak ya da paydaş bu davayı açmış ise geri kalan tüm ortak ya da paydaşlar davanın davalısı olmalıdır. Eğer bu davalılardan birisi ya da birkaçı vefat etmiş ise o vefat eden kişi ya da kişilerin mirasçıları davalı sıfatı ile davaya dahil edilmelidir. Aksi halde bu davanın devam ettirilmesi söz konusu değildir.

Miras yolu ile bir ortaklık kurulmuş ve mirasçılardan herhangi birisi bu ortaklığa son vermek istiyorsa, diğer tüm mirasçılara karşı bu davayı açmalıdır. Basit bir örnek vermek gerekirse, A ve B evli, C ve D adında iki tane çocukları var. A vefat ediyor, çocuk olan C A’dan kendisine kalan mallarda ferdi olarak hak sahibi olmak istiyor, bu durumda C bu davanın davacısı B ve D de bu davanın davalıları olacaktır. Eğer D evli ise ve A’dan sonra vefat etmişse ve C bu vefatın ardından ortaklığın giderilmesini istemişse, davanın davalıları B ve D’nin mirasçıları olacaktır.

2-ORTAKLIĞIN GİDERİLME ŞEKİLLERİ (AYNEN TAKSİM SURETİ İLE VE MALIN SATILMASI İLE ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ)

Ortaklığın giderilmesi için o mülke ortak olan kişiler, malın nasıl paylaşılacağına karar vermiş iseler mahkemeye başvurarak hakimden verdikleri karara göre ortaklığın giderilmesini isteyebilirler. Bu yöntem, hem uzun yıllar yargılamayı gerektirmemesi hem de satış gibi malın değerini düşüren unsurların bulunmaması düşünüldüğünde son derece kolay bir yöntem olarak göze çarpmaktadır.

Ancak bizim toplumuzun sosyolojik yapısı göz önüne alındığında, problemlerin anlaşma yolu ile çözümlenmesi oranları son derece düşüktür. Bu sebeple ortaklığın giderilmesinde de genellikle bir veya birkaç ortak ya da paydaş kendi hakkının tam olarak verilmediğini düşünerek mahkemeden satış ya da taksim sureti ile ortaklığın giderilmesini talep etmektedir. Bu talebin dayanağı 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun aşağıdaki maddesidir.

b. Paylaşma biçimi

Madde 699- Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.

Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.

Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.

Bu maddeden de anlaşılacağı üzere, tarafların kendi arasında anlaşamaması üzerine ortaklık iki şekilde giderilebilir. Bunlardan birisi ortaklığın aynen taksim ile sonlandırılması diğeri ise satış sureti ile sonlandırılmasıdır.

A-ORTAKLIĞIN AYNEN TAKSİM YOLU İLE SONLANDIRILMASI

Hisseli bir taşınmaza sahip olan hissedarların, dava açarak malın aynen taksim edilmesini talep etmelerine aynen taksim işlemi denir.

Davaya konu olacak mal üzerinde ortak ya da paydaş olan kişilerden sadece birisi dahi ortaklığın aynen taksim yolu ile giderilmesini mahkemeden talep edebilir. Bu durumda mahkeme ortaklığın aynen taksim ile bitirilip bitirilemeyeceği hususunda bir araştırma yapar.

Örneğin ortaklık bir taşınmaz üzerindeyse ve taraflardan birisi ortaklığın aynen taksim yolu ile sonlandırılmasını talep etmişse, mahkeme aşağıdaki kriterleri araştıracaktır:

-Taşınmazın miktarı

-Taşınmazın niteliği

-Pay ve paydaş durumu

-İmar mevzuatı kapsamında taksimin mümkün olup olmadığı

-Tarım arazisi ise mevzuatın bölünmeye müsaade edip etmediği

-Ortaklığın aynen taksim ile sonlandırılması durumunda aynen taksim sonucunda taşınmazın önemli bir değer kaybına uğrayıp uğramadığı vb.

Mevcut şartlarda taşınmazın taksimi mümkün ise, mahkeme hakimi fen bilirkişisine bir taksim projesi düzenlettirir. Bunun ardından ise proje kapsamında tarafların anlaşıp anlaşmadığına bakılır. Eğer taraflar anlaşırsa davaya konu mülk anlaşma kapsamında göre dağıtılır. Eğer taraflar anlaşamaz ise kura çekilerek hüküm tesis edilir.

Bir diğer unsur da taksim yapıldıktan sonra her parça aynı değerde olmayabilir. Bu durumda değerli olan yeri alan kişinin ya da kişilerin daha az değerli olan yeri alanlara aradaki farkın bedelini ödemesi yolu ile problem çözülebilir. Ancak burada unutmamak gerekir ki verilecek karar ortaklardan bir kısmına külfet yüklerse, bu durumu tarafların kabul etmesi gerekir.

Hakim, ortaklığın aynen taksim sureti ile giderilmesinde tarafların rızası olmadan taraflara külfet yükleyemez.

Eğer ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulması ihtimali varsa mahkeme tarafından kat mülkiyeti kurulması için gerekli çalışmaların yaptırılması gerekir.

Yine mahkeme tarafından kat mülkiyeti kurulmasını talep eden tarafa, yeterli süre ve yetkiler verilerek kat mülkiyeti kurulması için gerekli işlemleri yapmasına müsaade edilmelidir. Kat mülkiyeti kurulabilecek bir taşınmazda ortaklığın satış sureti ile giderilmesi bir hata olacak ve bu hata kanun yolu mahkemeleri tarafından yerel mahkemenin kararının bozulması ile sonuçlanacaktır.

Dava konusu taşınmazın ortakları arasında Vakıflar Müdürlüğü, Hazine ya da bir başka kuruluşun bulunması durumunda ortaklığın aynen taksim sureti ile giderilmesinde herhangi bir problem bulunmamaktadır.

Belediye sınırları içinde imar planı yapılarak imar parseli oluşturulmuş ise artık bu yerlerin aynen taksimi yapılamaz. Bunun nedeni ise imar planı ile oluşturulan yüzölçümünden daha küçük parsel oluşturulamaz.

B-ORTAKLIĞIN SATIŞ SURETİ İLE GİDERİLMESİ

Tarafların kendi arasında anlaşarak ya da aynen taksim usulü ile ortaklığın giderilmesini isteyebileceklerini yukarıda belirttik. Eğer taraflar kendi arasında anlaşamamış ve ortaklığın aynen taksim sureti ile giderilmesi için gerekli koşullar sağlanamamışsa (yukarıda bu koşullara da değindik) ortaklığın satış sureti ile giderilmesi söz konusu olacaktır.

Burada önemli bir ayrıntı bulunmaktadır. Taraflar paylı mülkiyete konu malların sadece aynen taksimini talep etmişlerse mahkeme ya aynen taksim yönünde karar verecek ya da davayı reddedecektir. Ancak davacı ya da davacıların aynen taksim istemesine karşılık davalı ya da davalılar satış isteminde bulunursalar, yapılan inceleme sonucunda aynen taksimin mümkün olmaması halinde davalının talebine uygun şekilde satış sureti ile ortaklık giderilebilir. Ayrıca malın aynen taksimi mümkün iken tarafların doğrudan satış sureti ile ortaklığın giderilmesini dava etmeleri durumunda da davanın reddi sonucu ortaya çıkacaktır.

Kanun maddesi uyarınca satış işleminin sadece taraflar arasında gerçekleşmesi mümkündür. Ancak satış işleminin sadece taraflar arasında gerçekleşmesi tarafların hepsinin rıza göstermesi ile mümkündür.

Satış, ortaklığın giderilmesi davasına bakan Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından değil satış memurluğu ya da icra müdürlüğü tarafından yapılır. Satış açık artırma usulü ile yapılır.

3-ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR (İZALE-İ ŞÜYU DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME)

Ortaklığın giderilmesi davası, taşınmazın bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesinde açılır.

Örneğin taşınmaz İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesinde ise davada görevli ve yetkili mahkeme Büyükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi olacaktır.


SONUÇ

Ortaklığın giderilmesi kimi zaman çok fazla tarafı olan kimi zaman da ortaklığın giderilmesinde doğru hukuki yollar seçilmediği zaman birçok zaman ve hak kaybına yol açabilen davalardır. Bu sebeple ortaklığın giderilmesi davasını mutlaka bir gayrimenkul avukatı yardımı ile açmak ya da takip etmek gerekir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

-TARAF TEŞKİLİ SAĞLANMADAN İŞİN ESASINA GİRİLEMEZ

T.C YARGITAY 8.Hukuk Dairesi

Esas: 2016/ 20950 Karar: 2019 / 341 Karar Tarihi: 15.01.2019

ÖZET: mahkemece, ortaklığıngiderilmesi dava dosyası getirtilip incelenerek, dava konusu muhdesatları davacıların yaptığını açıkça kabul edenler dışındaki hissedarlar yönünden taraf teşkilinin sağlanması konusunda davacı tarafa süre ve imkan tanınması, taraf teşkili tamamlandıktan ve taraf delilleri toplandıktan sonra dosya içeriğine ve toplanacak delillere göre uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, kamu düzeninden sayılan taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca, hükmün az yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekirken, düzelterek onama ilamındaki gerekçelerle onanmasının maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle, davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile onama ilamının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

-DAVAYA KONU PARSELİN SATIŞINA KARAR VERİLMESİ GEREKİR. PAYIN SATIŞINA KARAR VERİLEMEZ

T.C YARGITAY 14.Hukuk Dairesi

Esas: 2018/ 2439 Karar: 2018 / 9117 Karar Tarihi: 17.12.2018

ÖZET: Somut olaya gelince; ortaklığıngiderilmesi davalarında dava konusu parselin tümüyle satışına karar verilir. Payın ortaklığının giderilmesine karar verilemez. Bu nedenle dava konusu 466 parsel sayılı taşınmazda 1/4 oranındaki hissenin satışına karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece belirtilen husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmediğinden, hükmün bozulması gerekmiştir.

-ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINI BİR HİSSEDARIN ALACAKLISI AÇTIYSA, HİSSEDARLARIN KENDİ ARASINDA SATIŞA MUVAFAKAT ETMESİ YETERLİ DEĞİLDİR

T.C YARGITAY 14.Hukuk Dairesi

Esas: 2016/ 3726 Karar: 2018 / 8982 Karar Tarihi: 12.12.2018

ÖZET: Mahkemece, davalıların tamamının muvafakati ile “hissedarlar arasında” satışa karar verilmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Her ne kadar hissedarlar arasında açılan ortaklığıngiderilmesi davalarında hissedarların tamamının muvafakati ile hissedarlar arasında satışa karar verilebilirse de bu dava İİK'nun ilgili maddesine dayanılarak alacaklı ... tarafından alacağına kavuşmak amacıyla açılan bir ortaklığıngiderilmesi davasıdır. Dolayısıyla hissedarların kendi aralarında satışa muvafakati yeterli değildir. Bu durum alacaklının hakkını haleldar edeceğinden ve alacaklının böyle bir satışa usulüne uygun rızası alınmadığından bozulması gerekmiştir.

-TAŞINMAZLARIN TOPLAM DEĞERİNİN NE KADARININ ARZA NE KADARININ MUHDESATA İSABET ETTİĞİNİN YÜZDELİK ORAN KURULMAK SURETİYLE BELİRLENMESİ GEREKİR

T.C YARGITAY 14.Hukuk Dairesi

Esas: 2018/ 2682 Karar: 2018 / 8505 Karar Tarihi: 03.12.2018

ÖZET: Somut olaya gelince; davacılar ile davalı tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlarda hak sahibi oldukları ileri sürülmüş olup yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca mahkemece, tarafların bu hususta ittifak edip etmedikleri üzerinde durulmamış, ittifak etmiyorlarsa bu konuda taraflara dava açmak üzere süre verilmemiştir. O halde yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle davacılar vekili muhdesatların müvekkiline ait olduğunu söylemiş ise de, davacıların 3 kişi olduğu gözetilerek muhdesatların hangi bölümünün hangi davacıya ait olduğunun açıklattırılması, bu açıklamalara göre muhdesat iddiasında bulunan taraflar bakımından muhdesat iddialarına ilişkin ihtilaf varsa bu konuda dava açmak için süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, muhdesatın aidiyeti konusunda ihtilaf yok ise gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle taşınmazların tespit edilen toplam değerlerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve bu oran uyarınca satış bedelinin paydaşlara dağıtılması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir