peygamberimizin borç ile ilgili hadisleri / ​Doç. Dr. Recep Özdemir: ​Borç vermek iyiliktir

Peygamberimizin Borç Ile Ilgili Hadisleri

peygamberimizin borç ile ilgili hadisleri


Sual: Borcu ödemeyip geciktirmek günah mıdır?
CEVAP
Borcunu vaktinde ödemeyen kimsenin, gelip mühlet istemesi gerekir. Ödeme imkanı olduğu halde, borcunu geciktirmek günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Herhangi bir kimse, imkanı olduğu halde, borcunu vermeyip geciktirirse, [borcunu verinceye kadar] her gün amel defterine zulmetme günahı yazılır.) [Taberani]

(Ödememek niyetiyle borçlanan, Kıyamete hırsız olarak gelir.)
[İ. Mace]

(Aldığı borcu ödemek istemeyene Allahü teâlâ, kıyamette,
“Bu kimsenin hakkını sende bırakacağımı mı zannettin?” buyurarak, o kimsenin iyi amellerini alıp diğerine verir. Eğer borcunu vermeyenin iyi ameli yoksa, borç verenin kötü amellerini, günahlarını borçluya yükler.) [Taberani]

(Zenginin
[ödeme imkanı olanın] borcunu ödemeyip, oyalaması zulümdür.) [Buhari]
[Borcu vaktinde ödememeye zulüm, ödemeyene de zalim denmiştir.]

(Allahü teâlâ zalim zengini sevmez, ona buğzeder.)
[Bezzar]

Borcu olan, borcunu ödemeden sadaka vermemelidir. Çünkü hadis-i şerifte, (Borcu var iken verilen sadaka kabul olmaz) buyuruldu. (Buhari)

Verilmeyen zekât da borçtur. Borcu ödemek, zekât vermek farzdır. Zekât borcu olanın verdiği sadaka kabul olmaz. Önce bu borçları ödemek gerekir. Bunun gibi farz borcu olanın nafile namazları da kabul olmaz. Sünnetler de nafile demektir. (N. Fıkhıyye)

Borçlanmamaya çok dikkat etmelidir! Hazret-i Lokman Hakim, (Borç yükü altında ezilmektense, taş taşımayı tercih ederim) buyuruyor. Çünkü borçlanmak, insanı küfre kadar sürükler. Peygamber efendimiz, (Ya Rabbi, küfre düşmekten ve borca girmekten sana sığınırım) buyurarak, borçlanmanın çok kötü olduğunu bildirmiştir. (Nesai)

Sual: Müteahhit yapacağı evi, anlaşma tarihinde teslim etmezse, geciken her gün için belli bir gecikme tazminatı vermesini şartnameye koymak ve geciktiği takdirde gecikme tazminatı almak caiz midir?
CEVAP
Evet caizdir. Ancak, vaktinde ödenmeyen alacak için caiz olmaz. Çünkü alacak, evi teslim etmeye benzemez. Alacağını tehir ederek fazla istemek faiz olur. Alacaklının zarar etmemesi için, paranın o günkü kıymeti altın olarak hesaplanır. Ödeneceği gün, altın olarak verilir. Dolara veya herhangi bir eşyaya göre hesaplanmaz. Kıymet denilince, altın anlaşılır, başka mal ve para anlaşılmaz. Çünkü eşyanın kıymeti altın ile anlaşılır. (Keşfi rümuz-i gurer)

Sual: (Elektrik, doğalgaz, su parasını geciktikten sonra ödenince alınan fazlalık faizdir, büyük günahtır. Kredi kartlarını zamanında ödemeyince de alınan fazlalık da böyledir) deniyor. Unutulduğu için veya elde para olmadığı için ödenemezse, verilecek fazlalık faiz olur mu?
CEVAP
Bunlar gecikme cezasıdır. Kırmızı ışıkta geçince ceza yazarlar, adına faiz dense de cezadır. Bir malı belli bir kârla satan kimse, (Şu kadar kâr alıyorum) yerine (Şu kadar faiz alıyorum) dese faiz olmaz. Zaruretsiz gecikme cezasına çarpılmak da günahtır. O ayrıdır. Gecikme cezalarına faiz denilse de, faiz olmaz.

Sual: Bir arkadaşa verdiğim ödünç parayı almak için çok sıkıntı çekiyorum. Verme imkânı olduğu hâlde, alışkanlığından mıdır nedir, kaç kere istedimse de vermiyor, her gün bir başka güne erteliyor. Hep oyalıyor. Borcu yokmuş gibi davranıyor. Oğlu da, babası gibi herkesten para almış, vermiyormuş. Acaba bu kötü huyun, irsiyetle [kalıtımla] ilgisi var mıdır?
CEVAP
Soya çekenler olabilir, ama (Babam borcuna sâdık değil, ben de onun gibi yapmalıyım) demek çok yanlış olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Borç, dindarlığın lekesidir.) [Kudaî]

(Borç, gece kaygı, gündüz zillettir.)
[Deylemî]

(Borç, din ve şerefi eksiltir.)
[Deylemî]

(Borçlu, kabrinde hapistedir.)
[Taberanî]

(Borçlu, kabrinde zincirlerle bağlıdır.) [Deylemî]

(Müminin ruhu, borcu ödeninceye kadar bağlıdır.) [Tirmizî]

(Borçlanarak korku içine girmeyin!)
[Beyhekî]

(Ölülerinizin borçlarını ödemede acele ediniz!) [İbni Mace]

Âcil verilmesi gereken borcu ödemeden, sadaka vermemeli.

Taksitli borçlar, bundan müstesnadır. Taksitlerin ödeme günü geldikten sonra mazeretsiz ödenmezse, o zaman bu hükme girer.

Gecikme zammı
Sual: Elektrik, su faturalarını zamanında ödemeyince, verilen gecikme zammı faiz mi oluyor?
CEVAP
Faiz değil, cezadır, ama mazeretsiz, zamanında ödemeyip ceza vermek haram olur. Bir mazeretle olursa haram olmaz. Mesela unutulmuşsa, para bulamamışsak günah olmaz.

Borç Hakkında Hadis-i Şerifler

Tarih: 23 &#;ubat HAYATIMIZİş HayatımızCemiyet Hayatımız

Müslüman, sırf Allah rızâsı için mü’min kardeşlerinin sıkıntısını gidermeyi gâye edinmelidir.

Böylelerine hadîs-i şerîfte şu müjde verilmektedir:

  • “Bir kimse, bir mü’minden dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da kıyâmet gününde o mü’minin sıkıntılarından birini giderir.
  • Bir kimse darda kalana kolaylık gösterirse, Allah Teâlâ da ona dünya ve âhirette kolaylık gösterir.
  • Bir kimse, bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve âhiretteki ayıplarını örter.
  • Mü’min kul, din kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah Teâlâ da o kulun yardımındadır Amelinin kendisini geride bıraktığı kişiyi, nesebi öne geçirmez.” (Müslim, Zikr, 38; İbn-i Mâce, Mukaddime, 17)

"SADAKA VERMEK" Mİ DAHA ÖNEMLİ YOKSA "BORÇ VERMEK" Mİ?

Darda kalmış olan muhtâca borç vermek, mühim ve fazîletli bir ameldir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Mîrac gecesinde cennetin kapısı üzerinde şu ibârenin yazılı olduğunu gördüm:

«Sadaka, on misliyle mükâfatlandırılacaktır. Ödünç para ise onsekiz misliyle»

Ben:

«–Ey Cibrîl! Ödünç verilen şey, niçin sadakadan daha üstün oluyor?» diye sordum.

Cebrâîl -aleyhisselâm-:

«–Çünkü yoksul, (ekseriyetle) yanında az çok para bulunduğu hâlde sadaka ister. Borç isteyen ise, ihtiyâcı sebebiyle talepte bulunur.» cevâbını verdi.” (İbn-i Mâce, Sadakât, 19)

Bununla birlikte borçlulara elden geldiğince kolaylık göstermeli; bilhassa borçlu samîmî bir şekilde ödemeye gayret ettiği hâlde buna muvaffak olamıyorsa, ona mühlet vermelidir. Cenâb-ı Hak şöyle

buyurur:

“Eğer (borçlu) darlık içinde ise, bir kolaylığa çıkıncaya kadar ona mühlet vermek (gerekir). Eğer (gerçekleri) anlarsanız bunu sadakaya (veya zekâta) saymak sizin için daha hayırlıdır.” (el-Bakara, )

BORÇ VERMEK HAKKINDA HADİS-İ ŞERİFLER

Hadîs-i şerîflerde buyrulur:

“Kim bir borçluya mühlet verirse, her gün için bir sadaka sevâbı kazanır. Kim onun borcunu vâdesi geldikten sonra tehir ederse, tehir ettiği müddetçe, her geçen gün (alacağı mal kadar) sadaka yazılır.” (İbn-i Mâce, Sadakât, 14)

“Satışta, alışta ve borcunu istemekte kolaylık gösteren kimseye Allah rahmet etsin.” (Buhârî, Büyû, 16; İbn-i Mâce, Ticârât, 28)

“Allah Teâlâ sizden önceki ümmetlerden bir kişiyi bağışladı. Çünkü o sattığında kolaylaştırır, aldığında kolaylık gösterir ve borçludan alacağını isterken kolaylığı tercih ederdi.” (Tirmizî, Büyû, 75/; Nesâî, Büyû, ; İbn-i Mâce, Ticârât, 28)

“Allah Teâlâ’nın kendisini, kıyâmet gününün sıkıntılarından kurtarmasını isteyen kimse, borcunu ödeyemeyene mühlet tanısın veya ondan bir bölümünü bağışlasın.” (Müslim, Müsâkât, 32; Ahmed, II, 23)

BORÇLUNUN GÖREVLERİ

Lâkin borçlu da bu iyiliği suistimâl etmemelidir. O da samîmî bir şekilde borcunu ödeme niyet ve gayreti içinde olmalıdır. Aksi takdirde toplumdaki iyilik hislerini söndürür ve pek çok insanın zarar görmesine sebep olur. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz sizin hayırlınız, borcunu en güzel şekilde ödeyendir.” (Buhârî, İstikrâz 4, Vekâlet 6, Hibe 23; Müslim, Müsâkât )

“Zenginin borcunu ödemeyi ertelemesi zulümdür” (Buhârî, Havâlât 1, 2, İstikrâz 12)

İmâm-ı Rabbânî -kuddise sirruh- da şöyle der:

“Borcundan bir kuruşunu sâhibine vermen, pek çok altın sadaka vermenden daha hayırlıdır.”

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Erkam Medya © islam&ihsan

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.