peygamberin evlatlığının karısıyla evlenmesi ayeti / Yaşar Nuri Öztürk İslam Felsefesi | AHZAP 37 ZEYD KONUSU ve UYDURMA BOMBARDIMANI :

Peygamberin Evlatlığının Karısıyla Evlenmesi Ayeti

peygamberin evlatlığının karısıyla evlenmesi ayeti

kaynağı değiştir]

Ana madde: Zeyd bin Harise

Muhammed, Zeyd bin Hârise'yi evlat edinmişti. Ona Muhammed'in oğlu Zeyd denilmekteydi.

Zeyneb bint-i Cahş, ilk iman edenlerdendi. Muhammed O'nu azatlığı ve evlatlığı Zeyd bin Hârise ile, Hicret'in 5. senesi Zilkade ayında evlendirdi.[5]

Zeyneb'in asil bir aileye mensup, kocası Zeyd'in ise daha önce bir köle ve sonradan hürriyetine kavuşan biri olması; eşler arasında statü farklılığı oluşturmuş, Zeyneb bint-i Cahş eş olarak Zeyd bin Hârise’ye ısınamamış, ailede şiddetli geçimsizlik baş göstermişti. Zeyneb bint-i Cahş, bu evliliği sürdürmek istemiyor, Muhammed'in isteği üzerine sabrediyordu. Zeyd bin Hârise, evliliklerinin birinci yılı dahi dolmamışken Muhammed'e, "Yâ Resûlallah! Ben, ailemden ayrılmak istiyorum" dedi.[6] Muhammed “Hanımını tut ve Allah’tan kork.”[7][8][9] diye cevap verdi.

Ancak Zeyd, Zeyneb’i boşadı.[10]

Muhammed ile evliliği[değiştir

Ahzab 37 Peygamberimiz evlatlığının eşi ile neden evlendi?

Hicretin 5. Senesi, Zilkâde Ayı.
Hz. Zeynep binti Cahş, Resûl-i Ekrem Efendimizin halası Ümeyme binti Abdülmuttalib&#;in kızı idi. Daha önce Peygamber Efendimizin evladlık edindiği Hz. Zeyd bin Hârise ile evlenmişti. Bu evliliğin dünürlüğünü de bizzat Resûl-i Ekrem Efendimiz yapmıştı.1
Hz. Zeynep ve ailesi böyle bir evliliği istemedikleri hâlde, sırf Peygamber Efendimizin ısrarı üzerine rıza göstermişlerdi.
Hz. Zeyd, izzetli zevcesi Hz. Zeynep&#;i kendisine mânen küfüv (denk) bulmuyordu. Bu durum mânevî imtizaçsızlığa sebep oluyordu. Nitekim evliliklerinin birinci yılı henüz bitmişken, Hz. Zeyd, Peygamber Efendimize gelerek, &#;Yâ Resûlallah! Ben, âilemden ayrılmak istiyorum.&#; dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.)&#;in cevaben, &#;Zevceni tut, boşama! Allah&#;tan kork.&#; buyurdu.2
Fakat Hz. Zeyd, ferasetiyle Hz. Zeynep&#;in yüksek bir ahlâkta yaratılmış olduğunu ve bir peygamber hanımı olacak fıtratta bulunduğunu hissetmişti. Kendisini de ona zevc olacak fıtratta mânen küfüv bulmadığı için boşadı.
Peygamber Efendimiz, mânevî geçimsizlik sebebiyle Hz. Zeyd ve Hz. Zeynep arasındaki evliliğin son bulmasından son derece üzüldü. Çünkü, bu evliliği kendisi arzu etmişti. Durumun düzeltilmesi, mahzun Zeynep (r.a.) ile hâdiseden dolayı üzülen akrabalarının gönlünün alınması gerekiyordu.
Hz. Zeynep&#;in iddeti (boşandıktan sonra beklemesi gereken müddet) dolmuştu.
Resûl-i Ekrem Efendimiz bir gün Hz. Âişe Validemizle oturmuş sohbet ediyordu. Bu esnada kendisine vahiy geldi. İnen âyetlerde Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyordu:
&#;Zeyd o hanımla alâkasını kesince Biz onu sana nikâhladık tâ ki evlâtlıklarının boşadığı hanımlarla evlenmenin mü&#;minler için günah olmayacağı anlaşılsın. Allah&#;ın emri işte böylece yerine getirilmiştir.&#;
&#;Allah&#;ın kendisi için takdir ettiği şeyi yerine getirmesinde Peygamber için bir vebâl yoktur. Daha önce geçen peygamberler hakkında da Allah&#;ın kanunu böyledir. Allah&#;ın emri, tâyin edilmiş ve değişmez bir hükümdür.&#;3
Vahiy hali sona erince, Kâinatın Efendisi Peygamber Efendimiz (a.s.m.) gülümsedi, &#;Allah&#;ın, onu bana gökte nikâhladığını, Zeynep&#;e, kim gidip müjdeler?&#; buyurdu.
Âyet-i kerimelerden açıkça anlaşılacağı gibi, Cenâb-ı Hak, Hz. Zeynep&#;i zevceliğe alması için Peygamberimiz (s.a.v.)&#;e emir vermiştir. Resûl-i Ekrem Efendimiz de bu emre uyarak Hz. Zeynep&#;i zevceliğe almıştır. Âyet-i kerimedeki &#;Biz onu sana zevce yaptık&#; beyanı, bu nikâhın bir akdi semavi olduğuna açıkça delâlet ediyor. Demek ki, bu nikâh, harikulâde, örf ve zahiri muâmelelerin üstünde sırf Allah&#;ın emriyledir ki, Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Allah&#;ın emrine boyun eğmiştir. Nefsî arzularla hiçbir ilgisi yoktur.
Bu Evliliğin Mühim Bir Hikmeti
Cenâb-ı Hakkın emriyle, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ile Hz. Zeynep arasında kurulan bu evliliğin ehemmiyetli bir şer&#;i hükmü olduğu gibi, bütün mü&#;minleri ilgilendiren bir hikmet ve fayda tarafı da vardı. Bu da konu ile ilgili gelen vahyin: &#;Tâ ki, evlâtlıklarını, kendilerinden alâkalarını kestikleri zevcelerini almakta mü&#;minler üzerine günah olmasın.&#; meâlindeki kısmında beyan buyurulmuştur.
Çünkü, Cahiliyye Devrinde, bir kimse birisini evlât edindiği zaman, halk, evlâtlığı, onun adıyla anar ve evlâtlık, öz evlât gibi o kimsenin mirasından faydalanırdı. Haliyle bu inanca göre, evlâtlığın boşadığı kadını, onu evlât edinen kimse alamazdı, bu haramdı.
İşte, Peygamber Efendimizin, Allah Teâlânın emrine uyarak, Hz. Zeynep&#;i zevceliğe almasıyla Cahiliyye Devrinin bu inanç ve âdetinin bâtıl olduğunu ortaya kondu. Böyle bir durumda mü&#;minler için de vebâl ve günahın söz konusu olamayacağı belirtildi.
Münafıkların Dedikoduları
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) Hz. Zeynep&#;le evlenince, her meselede fırsat kollayıp, Müslümanlar arasında fitne ve fesatı çıkarmaya can atan münafıklar, bu meselede de ileri geri konuşmaya başladılar. Cahiliyye Devri inancına göre, evlâtlığın boşadığı karısını almayı haram sayıp, bunu Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) aleyhinde dedikodu vesilesi yapıp, &#;Muhammed, evlâdın karısıyla evlenmeyi haram kıldı. Kendisi ise oğlu Zeyd&#;in boşadığı karısıyla evlendi.&#; diyerek yaygaraya başladılar.4 Gelen vahiy bu hususa da açık bir şekilde şöyle cevap veriyordu.5
&#;Muhammed hiçbirinizin babası değildir; o Allah&#;ın Resûlüdür ve peygamberlerin sonuncudur. Allah ise her şeyi hakkıyla bilir.&#;6
Peygamberlerin, ümmetlerine bir baba gibi nazar ve hitapları risâlet vazifesi itibariyledir, beşeri şahsiyetleri itibariyle değildir. Bu bakımdan, elbette onlardan zevce almanın uygun olmayacağından bahsedilemez. Kur&#;ân-ı Kerim, zihinlerde bu hususta uyanacak herhangi bir istifhamı bertaraf etmek maksadıyla, meâlini aldığımız son âyet-i kerime ile mânen şöyle demektedir:
&#;Peygamber rahmeti İlâhiye hesabıyla size şefkat eder, pederâne muâmele eder ve risâlet namına siz Onun evlâdı gibisiniz. Fakat şahsiyeti insaniye itibariyle pederiniz değildir ki, sizden zevce alması münasip düşmesin! Ve sizlere &#;oğlum&#; dese, ahkâmı şeriat itibariyle siz onun evlâdı olamazsınız!&#;7
Böyle bir çok cihetlerden hikmetleri bulunan ve hayırlara vesile olan bu pâk ve nezih evliliğe toz kondurmak ve bununla da Resûl-i Kibriyâ Efendimizin yüce şahsiyetine gölge düşürmek niyetiyle çırpınıp duranların, hüsni niyetten ne kadar uzak ve maksadı hareket ettikleri, elbette ki, bu izahlarımız neticesinde, basiret ve feraset sahibi mü&#;minlerin gözünden kaçmaz.
Düğün Ziyafeti ve Bir Mu&#;cîze
Evliliklerinde ashabına düğün ziyafeti tertiplemek, Resûl-i Ekrem Efendimizin bir âdeti idi. Bu âdet, Müslümanlar arasında da günümüze kadar sünnet olarak devam edip gelmiştir.
Fahr-i Kâinat Efendimiz, Hz. Zeynep&#;le evlendiği gün, Enes bin Mâlik&#;in annesi Ümmü Süleym, kendilerine yağda kavrulmuş biraz Medine hurması gönderdi. Gönderilen hurma küçük bir kap içinde, ancak Peygamber Efendimiz ve Hz. Zeynep&#;e kâfi gelebilecek kadardı.
Hâdiseyi, bu bir avuç hurmayı getiren &#;Hâdimi Nebevî&#; ünvaniyle şöhret bulan Hz. Enes bin Mâlik şöyle anlatır:
&#;Nebî (a.s.m.) götürdüğümü kabul etti ve &#;Bana, Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali&#;yi (r.a.) çağır.&#; diye emretti. Bu arada daha birçok kimsenin ismini zikretti. Resûlullahın azıcık bir yiyecek için birçok kimseyi çağırmayı bana emretmesine şaştım. Ama emrine aykırı hareket edemezdim. Onların hepsini çağırdım.
&#;Bu sefer, &#;Bak, Mescid&#;de kim varsa, onları da çağır.&#; dedi. Öyle yaptım. Mescid&#;e gidip, orada namaz kılan kimi buldumsa onlara, &#;Resûlullahın düğün ziyafetine buyurunuz.&#; dedim.&#;
&#;Geldiler. Nihayet sofra doldu. Bana, &#;Mescid&#;de kimse kalmadı mı?&#; diye sordu. &#;Hayır!..&#; dedim.
​Bu sefer, &#;Bak, yolda kim varsa, onları da çağır.&#; dedi.
&#;Çağırdım. Odalar da doldu. &#;Gelmeyen kimse kaldı mı?&#; diye sordular.
&#;Hayır, yâ Resûlallah!&#; dedim.
&#;&#;Haydi çanağı getir.&#; buyurdu
&#;Getirip önüne koydum. Elini çanağın üzerine koyup bereket duâsında bulundu. Bundan sonra, &#;Onar onar halkalansınlar ve herkes kendi önünden yesin.&#; buyurdu.
&#;Dâvetliler emredilen şekil üzere oturarak doyuncaya kadar yediler. Böylece bütün dâvetliler bölük bölük gelip yiyip gittiler.
&#;Ben çanaktaki hurmaya bakıyordum. Sofada ve odalarda bulunanların hepsi ondan doyuncaya kadar yedikleri hâlde çanaktaki hurma getirdiğim gibi duruyordu.
&#;Resûlullah bana, &#;Ey Enes! Kaldır.&#; diye emretti.
&#;Ben de çanağı kaldırdım. Sonra da annemin yanına vardım. Hâdiseyi olduğu gibi anlattım. Annem de bana,
&#;Hiç hayret etmene gerek yok! Eğer, Allah ondan bütün Medinelilerin yemesini dilemiş olsaydı, hepsi de yer ve doyarlardı.&#; dedi.&#;8
Peygamberimiz Hz. Muhammed&#;in (a.s.m.) dini, dâveti ve risaleti umumî olduğu için, hemen hemen kâinatın her nevinden mucîzelere mazhar olmuştur. Duâsıyla yemeklerin bereketlenmesi hususunda da birçok mucîzeler göstermiştir. Mevzu ile ilgisi bakımından bu mucîzeyi burada naklettik. Ve, duâ ediyoruz:
&#;Yâ Rab! Resûl-i Ekremin (a.s.m.) bereketi hürmetine, bize ihsan ettiğin maddî ve mânevî rızkımıza bereket ihsan eyle!&#; Âmin&#;
Dipnotlar:

1. Tabakât,
2. A.g.e., ; Tirmizî, Sünen, ; ibn-i Kesir, Tefsir,
3. Ahzab Sûresi,
4. Cahiliyye Devrinin bu evlâd edinme âdeti Kur&#;ân-ı Kerîmin şu mealdeki âyet-i kelimeleriyle ortadan kaldırılmıştır. &#;&#; Allah evlâtlıklarınızı, oğullarınız hükmünde kılmamıştır. Bunlar sizin ağzmızdaki mânâsız bir sözden ibarettir. Allah ise hakkı bildiriyor ve kullarını doğru yola iletiyor.
&#;Onları kendi babalarına nisbet edin; Allah katında doğru olan budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, zâten onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Bu hususta unutarak veya bilmeyerek yaptığınız hatadan dolayı sizin için bir günah yoktur; siz ancak kasten yaptıklarınızdan mes&#;ulsünüz. Allah ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.&#; (Ahzab, 33/)
5. Tirmizî, Sünen,
6. Ahzab Sûresi,
7. Mektûbat, s.
8. Müslim,
Ayet

Arapça okunuş

Meal

kaynağı değiştir]

Eleştiriler: Bu sure ve ayetlerle ilgili olarak vahyin Allah'ın arzularından ziyade Muhammed'in arzularını yansıttığı şeklinde eleştiriler yapılmıştır.[11][12][13][14][15]

İslami yorumlar: Dini açıdan "Biz onu sana zevce yaptık" ayetiyle bağlantılı olarak, bu nikâhın Arap geleneklerini bozan ilâhi bir emir ve şer'î hüküm olduğuna inanılır.[16] Bu hükmü toplumda yerleştirmek için Muhammed'in, Allah tarafından Zeynep ile evlendirildiğine inanılır.[6][17]

İslam öncesi dönemde evlatlık, öz evlat gibi görülür, öz evladın bütün haklarına tabi tutulurdu. Bir evlatlığın hanımıyla evlenmek, geleneğe göre babaya yasaktı. Bu döneme ait evlat edinme anlayışını İslamiyet ortadan kaldırarak, evlatlık olanı sadece bir din kardeşi olarak kabul etmiş ve evlatlığın boşadığı kadını / kadınları nikâhlama hususunu manevi babalara helal kılmıştır. (Ahzab Suresi: )

Allah, evlâtlıklarınızı öz oğullarınız olarak tanımadı. Bu, mücerret sizin ağızlarınızdan çıkan bir sözden ibarettir. Hâlbuki Allah hak söyler ve kullarını doğru yola sevkle hidayette kılar. Evlat edindiğiniz kimseleri babalarına nispet edin”(Ahzab Suresi: )

Ölümü[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir