Periyodik ateş sendromları (PAS), herhangi bir provake eden etmen, enfeksiyon ve otoantikor oluşumu olmadan, tekrarlayan multisistemik inflamasyon ile karakterize geniş bir otoinflamatuar hastalık grubudur. Periyodik ateş sendromları, tek gende meydana gelen patojenik varyantlar veya daha karmaşık genetik mutasyonlar nedeniyle oluşabilir. Bu hastalıklar arasında en yaygını PFAPA sendromudur. PFAPA sendromu genellikle kompleks genetik değişiklikler sonucu ortaya çıkar. 1,2
PFAPA kelimesi; perdiyodik ateş, aftöz stomatit, farenjit ve adenit kelimelerinin ingilizce karşılıklarının baş harflerinden türetilmiştir (Periodic Fever, Aphthous stomatitis, Pharyngitis, and Adenitis). Gerçek insidansı bilinmemektedir. PFAPA sendromu çocukluk çağının en yaygın periyodik ateş sendromudur.
Ateşli hastaların özellikle de çocukların genellikle ilk başvuru yaptıkları sağlık kuruluşları acil servislerdir. Özellikle beş yaşın altındaki çocukların öyküsünde tekrarlayan ateş yakınmaları mevcutsa ayırıcı tanıda mutlaka PFAPA sendromu da yer almalıdır. Aftöz stomatit, servikal adenit ve farenjit olmak üzere üç ana semptomdan en az biriyle ilişkili, her haftada bir tekrarlayan, gün süren ateş atakları ile karakterizedir. Çoğu hastada ataklar tipik olarak 10 yaşında sona erer. Bununla birlikte, hastaların küçük bir kısmında ataklar ileri yaşlarda da devam eder. Bazı hastalarda ise ateş atakları erişkin yaşta başlayabilir.3,4
Otoinflamatuar sendromlar, otoreaktif T lenfositlerden veya harici tetikleyici ajanlardan bağımsız olarak ortaya çıkan inflamatuar ataklar ile karakterize bir hastalık grubudur. Bu sendromlarla ilişkili genlerin yaygın olarak sonlanması, interlökin (IL)-1β aktivasyonudur. PFAPA sendromunun patogenezi tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte otoinflamatuar sendromlar içerisinde değerlendirilmektedir. Çalışmalar, proinflamatuvar sitokinlerden IL-1β, IL, tümör nekroz faktörü-α, interferon (IFN)-γnın ateşin erken fazında, IL-6nın ise geç fazda hızla arttığını göstermiştir. Buna karşılık, T-hücresi ile ilişkili sitokinler IL-7, IL ve antiinflamatuar sitokinler, IL ve IL-4 seviyeleri alevlenme sırasında azalır. Hastalarda monositlerden IL-1 üretiminin bozulduğu gösterilmiştir. Ayrıca atak sırasında inflamasyonla ilişkili genlerin (AIM2, CASP1) ve IL-1 ekspresyonunda artış olduğu gösterilmiştir. Ateş ataklarında Th1 yanıtında artış ve Th2 yanıtında azalma ile birlikte doğal immünitedeki düzensizlik sitokin düzeylerinde değişikliklere yol açar. Alevlenmeler sırasında monosit düzeylerinde artış, eozinofil ve lenfosit düzeylerinde azalma gözlenir.5
Genetik arka plan, bu sendromun en tartışmalı özelliklerinden biridir. Genel olarak sporadik bir hastalık olarak kabul edilse de ailesel kümelenme olası bir kalıtsal bileşenin varlığını düşündürmektedir. Diğer otoinflamatuar hastalıklarla ilişkili genlerle olan bağlantı araştırılmıştır. Spesifik olarak, PFAPA hastalığı aktivasyonunda modifiye edici rol oynayan ailesel Akdeniz ateşi geni (MEFV) mutasyonu gözlenmiştir. MEFV mutasyonları olan vakalarda atak sürelerinin daha düzensiz ve kısa olduğu, aftöz stomatit sıklığının ve glukokortikoid tedavisi ihtiyacın daha az olduğu gösterilmiştir.5
Büyük bir kohort çalışmada, PFAPA sendromunun genetik yönelimini aydınlatmak için 68 birey ve 14 aile değerlendirilmiştir. PFAPAnın monogenik bir hastalık olmadığı, poligenik olduğu ve/veya genetik olmayan faktörlerden etkilendiği öne sürülmüştür.5
PFAPAlı hastaların çoğunda, daha önce MEFV, mevalonat kinaz, TNF reseptörü üst aile üyesi 1A (TNFRSF1A) veya NLR ailesi pirin alanı 3 (NLRP3) gibi monogenik periyodik ateş sendromunda yer alan genlerde mutasyon yoktur. Bu genlerdeki varyantların, özellikle MEFV varyantlarının yüksek prevalansına sahip popülasyonlarda, PFAPAnın klinik sunumunu değiştirmesi mümkündür. PFAPA klinik tanısı olan MEFV mutasyonu taşıyıcılarının başlangıç yaşının daha erken olduğu, daha kısa ve daha düzensiz ataklara sahip olduğu ve tonsillektomiye tam olarak yanıt verme olasılığının daha düşük olduğu bulunmuş; ancak, bu sonuçlar bağımsız kohortlarda tekrarlanmamıştır.1
Bulgular düzensiz olarak ortalama bir aylık aralarla eğer müdahale edilmez ise günlük süreler ile ortaya çıkar. Ataklar sırasında bir prodromal dönem söz konusu değildir. Ataklar aniden ortaya çıkar. Atakların oluşumu mevsimsel farklılık göstermez, bu da hastalığın üst solunum yolu enfeksiyonları ile ilintili olmadığını gösteren önemli bir veri olarak kabul edilebilir.
Ateş aniden başlar ve genellikle titreme ile birlikte olur. Önceki gün boyunca halsizlik, sinirlilik veya duygu durum değişikliği, boğaz ağrısı veya aftöz ülserlerin prodromal semptomları ortaya çıkabilir. Ateş 38,5 – 41,0ºC arasında değişir ve ardından aniden normale döner. Ateş genellikle nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlara iyi yanıt vermez. Antibiyotik tedavisinden fayda görülmez. Genellikle gün sürmekle birlikte nadiren yedi günden fazla sürer. Uzun süreli ateş atakları diğer ayırıcı tanıları düşündürtmelidir.
PFAPA sendromunun en önemli bulgularından birisi de ateşin yüksek olduğu dönemlerde çocuğun genel durumunun çoğunlukla bozulmamasıdır.
Ateş atakları tipik olarak her iki ila sekiz haftada bir meydana gelir. Çoğu zaman, atak aralarının düzenliliği nedeniyle bir sonraki atağın başlangıcı tahmin edilebilir. Bazı hastalarda, ataklar arasındaki aralık yaklaşık olarak aynıdır, ancak ataklar, bir sonraki başlangıç tarihinin kesin olarak tahmin edilmesini sağlayacak kadar mükemmel bir düzenlilikte oluşmaz. Son derece düzensiz atak zamanlaması, alternatif tanılar için değerlendirmeyi teşvik etmelidir. Ateşli ataklar arasında, PFAPAlı çocuklar sağlıklıdır ve normal büyüme ve gelişime sahiptir.
Aftöz ülserler, genellikle iç dudaklarda veya yanak mukozasında, hastaların yaklaşık %inde ataklar sırasında ortaya çıkar. Nadiren posterior farinkste de ülserasyonlar görülebilir. Küçük yaştaki çocuklarda aftlara kandidiyazis de eşlik edebilir. Küçük yaştaki çocuklar kendini ifade edemeyebileceğinden fizik muayenede aftlar gözden kaçabilir. Bu nedenle, alevlenmeler sırasında ülserleri tanımlamak için dikkatli bir fizik muayene gereklidir. PFAPAdaki aftöz ülserler, Behçet sendromundaki ülserler kadar büyük, ağrılı değildir ve iz bırakmazlar. Ateşin düşmesiyle birlikte aftöz stomatit bulguları hızlıca kaybolur.
Hastaların hemen hemen tümünde tonsiller hipertrofiktir ve üzerinde yer alan kriptler ile birlikte oluşan tipik bir kriptik tonsillit tablosu vardır. Eksudalar tek taraflı olabilir ve tonsillerdeki ülserasyonlarla ilişkili olabilir.
Farenks üzerinde ise belirgin bir farenjit tablosu yer alır. Hastalardan alınan boğaz kültürü ve hızlı streptokok testleri negatiftir. Hastalardaki tonsillit tablosu kullanılan antibiyotik tedavilerine yanıtsızdır. Kortikosteroid tedavisi ardından kriptlerin hızla kaybolması tipiktir.
Servikal adenopati, hastaların tamamına yakında mevcuttur. Boynun her iki yanında zincir şeklinde ağrılı ve iri lenfadenopati şeklinde görülür. Genellikle vücudun başka bölgelerinde lenfadenopati olmaz.
Karın ağrısı, eklem ağrısı, kusma ve baş ağrısı sık karşılaşılabilen semptomlardandır. İshal, öksürük, nezle ve döküntü daha az yaygın olarak bildirilmektedir. Orofarenks dışındaki semptomların belirgin olması, artrit ve belirgin döküntü gibi atipik semptomlar, diğer monogenik periyodik ateş sendromlarını düşündürmelidir.
Düzenli olarak ortaya çıkan ve sistemik glukokortikoidlere yanıt veren, ancak ataklar sırasında farenjit, adenit ve aftöz stomatit olmayan stereotipik ateş atakları olan hastalar nadir de olsa görülebilir. Ancak bu durumda PFAPA sendromu tanısı için öncelikle diğer ayırıcı tanılar ekarte edilmelidir.
PFAPAlı yetişkin hastalarda ataklarla gelen eksüdatif farenjit diğer belirtilere göre daha sık görülmektedir. Ayrıca ataklar sırasında göğüs ağrısı, baş ağrısı, artralji, miyalji, oküler belirtiler ve döküntülerin olduğu vakalar bildirilmiştir.3
PFAPA sendromuna özgü bir laboratuvar testi yoktur. Atak dönemlerinde hastalarda lökositoz, trombositoz görülebilir. Eritrosit sedimantasyon hızı ve C-reaktif proteinde yükselme ataklar sırasında görülebilir ancak prokalsitoninde artma beklenmez.
PFAPA sendromu aslında dışlama sonucu ulaşılabilen tanıdır. Ateş ataklarının dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi ve ataklar sırasında fizik muayene tanı için önemlidir. Hastaların ateş ataklarının tarihlerinin, ateş yüksekliklerinin ve beraberindeki semptomların not edildiği bir günlük tutulması tanıya büyük katkı sağlar.
Orjinal PFAPA kriterleri yılında aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır:
PFAPA kriterlerinin yılında tanımlanmasından bu yana PFAPA ile ilgili yapılan çalışmalar; atakların yetişkin yaşta başlayabileceği ve ataklar sırasında ateş haricinde yakınması olmayan hastalar gibi yukarıdaki kriterleri karşılamayan hastaların varlığını göstermiştir. Bu nedenle alternatif kriterler ortaya çıkmıştır. Aşağıdaki sekiz kriterden yedisine sahip kişilerin PFAPA sendromu olarak değerlendirilmesi önerilmiştir;6,7
Tanı için önerilen bazı klinik kriterler ise şunlardır:3
Tanısal değerlendirmenin bir parçası olarak ateşin başlangıcında 1 2 mg/kg (maksimum doz 60 mg) prednizon / prednizolon tek bir oral doz verilmesi önerilmektedir. Bu ilk prednizon/prednizolon dozundan 12 ila 48 saat sonra hastalarda semptomlar tekrarlayabilir ve bu sırada ikinci bir doza ihtiyaç duyulabilir. Başlangıçta 1 mg/kg prednizon/prednizolon dozu verildiyse, 12 ila 48 saat sonra ateş tekrarlarsa ikinci bir 1 mg/kg doz verilebilir. Hasta atak başına toplam 2 mg/kg prednizon/prednizolon aldıktan sonra ateş tekrarlarsa tanı yeniden gözden geçirilmelidir.3
Nötropeni, atipik semptomlar, ataklar arasındaki yüksek akut faz reaktanları, bir veya iki doz glukokortikoidden sonra atağın düzelmemesi durumunda PFAPA sendromu tanısından önce diğer tanılar için ileri araştırmalar yapılmalıdır.
Çocukluk Artriti ve Romatoloji Araştırma Birliği (CARRA) PFAPA çalışma grubu yılında PFAPA için dahil etme ve dışlama kriterlerini şöyle belirtmiştir;8
Hasta Özellikleri (Tüm kriterler sağlanmalıdır)
• 3–7 günlük ateş (her atak için 3 gün boyunca minimum ateş 39 °C)
• Düzenli olarak meydana gelen ≥ 6 atak
• Düzenliliğin Tanımı:
• Ateş döngüsü 2–4 hafta ise 1 haftalık değişkenliğe izin verilir. Ateş döngüsü 5–8 hafta ise, 2 haftalık değişkenliğe izin verilecektir.
• Eşlik eden farenjit olmalıdır. Farenjit yokluğunda hastada hem aftöz stomatit hem de servikal adenopati bulunmalıdır.
• Normal büyüme ve gelişme
• Steroide duyarlı (bir atakta kortikosteroid tedavisi verilirse)
Steroid yanıtının tanımı şöyledir; tek bir doz halinde veya 2 doza bölünerek verilen 2 mg/kg (maksimum 60 mg) maksimum steroid dozundan sonra ateş 24 saat içinde düzelirse hasta steroid yanıtlı olarak kabul edilecektir.
Hastalar aşağıdakilerden herhangi birine sahip OLMAMALIDIR
• Bilinen başka otoimmün/otoinflamatuar bozukluk
• İmmün yetmezlik (örn. siklik nötropeni)
• Malignensi
• Enfeksiyon
CARRA PFAPA çalışma grubu yılında; hastalığın olumlu seyri göz önüne alarak dört farklı tedavi stratejisi ortaya koymuştur;8
Hasta ve ebeveyn(ler)/hasta bakıcı(lar) diğer tedavileri istemiyorsa, PFAPAnın bilinen uzun süreli sekelleri olmayan kendi kendini sınırlayan bir hastalık olduğu göz önüne alındığında, gözlem veya tek başına ateş düşürücülerle tedavi kabul edilebilir. Tipik olarak antipiretikler ateş dışındaki PFAPA semptomlarına etki etmez.
Oral mg/kg prednizon (maksimum 60 mg) gibi glukokortikoidler , PFAPA ataklarında ortaya çıkan ateşi genellikle birkaç saat içinde hızla rahatlatır. Aftöz stomatit ve servikal adenopati gibi diğer semptomların düzelmesi daha uzun sürebilir. Gecikmeli uygulama etkinliği azaltabileceğinden, glukokortikoid dozu atak başladıktan sonra mümkün olan en kısa sürede uygulanmalıdır. Hastaların çoğunda tek doz glukokortikoid ile atak düzelir, ancak yaklaşık yüzde 20 ila 25inde ateşin tekrarlaması nedeniyle 12 ila 24 saat sonra ikinci bir doz gerekir. PFAPAda glukokortikoid tedavisinin en büyük dezavantajı, ataklar arasındaki aralığın kısalmasına neden olabilmesidir. Glukokortikoid tedavisinin kesilmesiyle, atak sıklığı tipik olarak başlangıç hızına döner.
Simetidin; atak aralığını artırabilir, atak şiddetini azaltabilir veya PFAPA ataklarının sonlanmasına yol açabilir. PFAPA için randomize, kontrollü simetidin profilaksisi çalışması yapılmamıştır, ancak bazı küçük vaka serilerinde ve vaka raporlarında simetidin ile profilaktik tedavinin yararlı etkileri bildirilmiştir. Simetidin genellikle her 12 saatte bir bölünmüş dozlar halinde 20 ila 40 mg/kg/gün olarak verilir (maksimum doz mg/gün). Simetidin, tekrarlayan ateşlerin sıklığını azaltır veya tamamen ortadan kaldırırsa, 6 ila 12 aylık sürekli kullanımdan sonra ilacı kesmeye çalışmak uygundur.
Kolşisin profilaksi için başka bir seçenektir. Hedef doz, yaş arası çocuklarda 0,5 1,2 mg/gün ve 6 yaşın üzerindeki çocuklarda 1 1,8 mg/gün’dür.
Tonsillektomi, PFAPAlı birçok hasta için, özellikle tıbbi tedaviye (antipiretik veya profilaktik tedavi olsun veya olmasın glukokortikoidler ile yapılan tedavi) yanıt vermeyen veya atak sıklığı nedeniyle yaşamlarında önemli ölçüde kesintiye uğrayan hastalarda etkili bir cerrahi tedavidir. PFAPA tanı kriterlerini tam olarak karşılamayan hastalar tonsillektomi geçirmeden önce PFAPA konusunda deneyimli bir uzman tarafından değerlendirilmelidir. Yönetim stratejisine karar verilirken cerrahinin riskleri ve PFAPAnın uzun vadeli iyi huylu doğası da dikkate alınmalıdır. PFAPAlı hastaların çoğunda tonsillektomi sonrası aftöz stomatit devam eder.
1.
Manthiram K, Lapidus S, Edwards K. Unraveling the pathogenesis of periodic fever, aphthous stomatitis, pharyngitis, and cervical adenitis through genetic, immunologic, and microbiologic discoveries: an update. Current Opinion in Rheumatology. Published online September doi/bor
2.
Vanoni F, Theodoropoulou K, Hofer M. PFAPA syndrome: a review on treatment and outcome. Pediatr Rheumatol. Published online June 27, doi/s
3.
. Manthiram K. Periodic fever with aphthous stomatitis, pharyngitis, and adenitis (PFAPA syndrome). In: Post TW, ed. UpToDate in Waltham, MA; In: . ;
4.
Perko D, Debeljak M, Toplak N, Avčin T. Clinical Features and Genetic Background of the Periodic Fever Syndrome with Aphthous Stomatitis, Pharyngitis, and Adenitis: A Single Center Longitudinal Study of 81 Patients. Mediators of Inflammation. Published online doi//
5.
Paç Kısaarslan A, Kabakoğlu Ünsür E, Sözeri B. Current Diagnosis and Treatment Models of Periodic Fever, Aphthous Stomatitis, Pharyngitis and Cervical Lymphadenitis Syndrome. jpr. Published online June 15, doi/jpr
6.
Takeuchi Y, Shigemura T, Kobayashi N, et al. Clinical features and new diagnostic criteria for the syndrome of periodic fever, aphthous stomatitis, pharyngitis, and cervical adenitis. Int J Rheum Dis. Published online May 27, doi/x
7.
Gattorno M, Hofer M, Federici S, et al. Classification criteria for autoinflammatory recurrent fevers. Ann Rheum Dis. Published online April 24, doi/annrheumdis
8.
Amarilyo G, Rothman D, et al. Consensus treatment plans for periodic fever, aphthous stomatitis, pharyngitis and adenitis syndrome (PFAPA): a framework to evaluate treatment responses from the childhood arthritis and rheumatology research alliance (CARRA) PFAPA work group. Pediatr Rheumatol. Published online April 15, doi/sx
ÇOCUKLARDA PERİYODİK ATEŞ SENDROMLARINA DİKKAT
Aileleri endişelendiren genellikle 41 dereceyi bulan ateşle belirti veren periyodik ateş sendromlarına, yaş arası çocuklarda rastlanıyor. Bu periyodik ateş sendromları içinde en sık görülenlerden birisi de ağız içinde aft, boyunda şişlik, faranjit ve döngüsel (periyodik) ateşin görüldüğü PFAPA sendromudur. Bu sendromun en belirgin özelliği döngüsel ateş ataklarıdır. Çocuklarda ateş aniden başlar, dereceye kadar yükselir, gün sürer ve kendiliğinden düşer. ateş döngüsü günde bir tekrar eder ve yılda ortalama ateş atağı görülür. Çocukta ateş ile birlikte ağız içinde aftöz lezyonlar, boğazda faranjit ve boyunda şişlik görülebilir. PFAPA atakları genellikle üst-solunum yolu enfeksiyonları ile sık karıştırılır. Bu çocuklar genellikle sık bağaz enfeksiyonu geçiriyor diye antibiyotik tedavisi alırlar. PFAPA sendromu tanısı klinik olarak konulur, tanı için özgül bir test mevcut değildir. Üç ateş atağının gözlenmesi veya tedavide kullanılan tek doz steroid uygulaması ile ateşin düşmesi tanı koydurucudur. PFAPA sendromunda tedavide atak sırasında tek doz steroid uygulaması önerilmektedir. Tek doz steroid uygulaması ile ateş düşer ancak bu tedavi bir sonraki ateş atağını önlemez. Bazı olgularda bademciklerin alınması tedavi için önerilmektedir. PFAPA sendromu çocuk büyüdükçe kendiliğinden düzelir, çocuklarda kalıcı bir hasar bırakmaz. Bu hastalığın ayırıcı tanısında diğer periyodik ateş hastalıkları düşünülmelidir. Bu hastalıklar içinde ülkemizde sık görülen ailesel akdeniz ateşi (FMF) mutlaka düşünülmelidir.
PFAPA sendromu nedir?
PFAPA sendromunun açılımı; "periyodik ateş, aftöz stomatit, farenjit, adenit"tir. Erkek ve kızlara aynı derecede etki eden bir çocukluk hastalığı olan bu sendrom; tekrarlayan ateş atakları, boğazdaki lenf düğümlerinin şişmesi, boğaz ağrısı ve ağız ülseri belirtileri ile karakterizedir. yaş arası, sıklıkla görülen çocukluk çağıdır.
PFAPA sendromu nedenleri nedir?
PFAPA sendromuna etki eden faktörlerin kaynağı bilinmemektedir. Ailesel vakalar tanımlanmış olup, bugüne dek genetik bir nedene rastlanılmamıştır.
PFAPA sendromu belirtileri nelerdir?
PFAPA sendromunun başlıca belirtileri; boğaz ağrısı, ağız ülserleri ve boyundaki lenf düğümlerindeki büyümenin eşlik etmesiyle tekrar eden ateşlerdir. Ateş atakları birden başlayarak, ortalama gün kadar sürer. Bu ataklar bazen olabildiği kadar düzenli, her haftada bir tekrar eder. Atak aralıklarında çocukların aktiviteleri normaldir ve bu sürede gayet sağlıklıdırlar.
PFAPA sendromunun tanısına özel bir tetkik ya da görüntüleme işlemi bulunmaz. Bu hastalığın tanısı; fiziksel muayene ve bazı laboratuvar testlerinin değerlendirilmesiyle konur. Bu tanı doğrulanmadan önce hastalıklara benze belirtiler seyreden diğer tüm olası hastalıkların elenmesi gerekir.
PFAPA sendromunun tedavisi nasıldır?
PFAPA sendromuna tam olarak etki edeni iyileştiren; hastalığa özel bir tedavi bulunmamaktadır. Yapılması gereken; ateş atakları esnasındaki belirtilerin kontrol altına alınmasıdır. Vakaların çok büyük bir kısmında görülen belirtiler zamanla azalır ve birden yok olur. Ateş ataklarının görüldüğü esnada ateş düşürücü ilaçlar, bir miktar ateşin düşmesine yardımcı olabilir. Belirtiler ilk açığa çıktığında tek doz prednisonun verilmesiyle ateş düşecek ve atağın süresini kısaltacaktır. Bu konu yine de uzman hekim ile görüşülmelidir. Fakat, bu tedavi ile ataklar arasındaki süre kısalırken, bir sonraki ateşli atak beklediğimizden çok daha erken de ortaya çıkabilir. Tekrar eden ateş ataklarından dolayı çocuk ve ailesinin yaşam standartları önemli ölçüde etkilenmiş ise eğer, bazı durumlarda bademciklerin alınması ihtimali olabilir.