polyannacılık oynamak / Polyanna İlkesi - Vikipedi

Polyannacılık Oynamak

polyannacılık oynamak

Polyanna İlkesi

Polyanna () Lobi Kart Seti. Elle incelenmiş. Boyut: yükseklik: 27,9 cm; genişliği: 35,5 cm

Pollyanna () Lobi Kart Seti. Elle incelenmiş. Boyut: yükseklik: 11 inç (27,9 cm); genişliği: 14 inç (35,5 cm) Polyanna ilkesi (Polyannacılık veya olumluluk önyargısı olarak da adlandırılır.), insanların hoş öğeleri hoş olmayanlardan daha doğru hatırlama eğilimidir.[1] Araştırmalar, bilinçaltı düzeyde, zihnin iyimser olana odaklanma eğiliminde olduğunu, bilinç düzeyinde ise olumsuza odaklanma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu bilinçaltı önyargısı, Forer etkisine benzer.[2]

Gelişimi

Adı, Eleanor H. Porter'ın tarihli Pollyanna romanından türetilmiş ve her durumda mutlu olacak bir şeyler bulmaya çalışan "mutluluk oyunu" oynayan bir kızı anlatıyor. Roman, en ünlüsü ve 'ta olmak üzere birçok kez filme uyarlanmıştır. 'da Boucher ve Osgood tarafından ruh bilimsel kaynakta "Polyanna" adının erken kullanımı, Polyanna varsayımını iletişimde olumsuz kelimelerden daha sık ve farklı bir şekilde olumlu sözcükler kullanma eğilimi olarak tanımladı. Bu eğilimin deneysel kanıtı, büyük metin yapısının hesaplamalı çözümlemeleri ile sağlanmıştır.[3]

Polyanna ilkesi, 'de Margaret Matlin ve David Stang tarafından Polyanna kök örneği kullanılarak, insanların geçmişi düşünürken sahip oldukları olumlu önyargıyı betimleyen ruh bilimsel bir ilke olarak tanımlandı. Polyanna ilkesine göre beyin, hoş olan ve hoşa giden bilgileri, hoş olmayan bilgilere kıyasla daha kesin ve kesin bir şekilde işler. Aslında geçmiş deneyimleri gerçekte meydana geldiklerinden daha pembe hatırlama eğilimindeyiz. İnsanların kendilerini olumlu uyaranlara maruz bıraktıklarını ve olumsuz uyaranlardan kaçındıklarını, neyin hoş ve güvenli olandan daha rahatsız edici veya tehdit edici olduğunu fark etmelerinin daha uzun sürdüğünü ve olumlu uyaranlarla gerçekte olduğundan daha sık karşılaştıklarını bildirdiler. Matlin ve Stang ayrıca seçici hatırlamanın, hatırlama ertelendiğinde daha olası bir olay olduğunu belirlediler: Gecikme ne kadar uzun olursa, daha seçici hatırlama meydana geldi.[4]

Polyana ilkesi çevrimiçi sosyal ağlarda da gözlemlendi. Örneğin, Twitter kullanıcıları tercihen daha fazla paylaşımda bulunur ve olumlu bilgilerden duygusal olarak daha sık etkilenir.[5][6]

Bununla birlikte, Polyanna ilkesi, daha depresif gerçekçiliğe veya olumsuz bir önyargıya sahip olma eğiliminde olan bunalım veya kaygıdan muzdarip bireyler için her zaman geçerli değildir.[7]

Ayrıca Bakınız

Kaynakça

  1. ^Matlin, Margaret W.; Stang, David J. (). The Pollyanna Principle: Selectivity in Language, Memory, and Thought (İngilizce). Schenkman Publishing Company. s.&#; ISBN&#; Erişim tarihi: 24 Ocak &#;
  2. ^Forer, Bertram R. The Fallacy of Personal Validation: A Classroom Demonstration of Gullibility (İngilizce). Ardent Media. ss.&#; Erişim tarihi: 24 Ocak &#;
  3. ^Dodds, Peter Sheridan; Clark, Eric M.; Desu, Suma; Frank, Morgan R.; Reagen, Andrew J.; Williams, Jake Ryland; Mitchell, Lewis; Harris, Kameron Decker; Kloumann, Isabel M.; Bagrow, James P.; Megerdoomian, Karine (24 Şubat ). "Human language reveals a universal positivity bias"(PDF): 16 Aralık tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 24 Ocak &#;
  4. ^Matlin, Margaret W.; Stang, David J. The Pollyanna Principle: Selectivity in Language, Memory, and Thought (İngilizce). Schenkman Publishing Company. ISBN&#; Erişim tarihi: 24 Ocak &#;
  5. ^Ferrara, Emilio; Yang, Zeyao (30 Eylül ). "Quantifying the effect of sentiment on information diffusion in social media" (İngilizce). PeerJ Computer Science. 8 Kasım tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak &#;
  6. ^Ferrara, Emilio; Yang, Zeyao (6 Kasım ). Bauch, Chris T. (Ed.). "Measuring Emotional Contagion in Social Media" (İngilizce). 10 (11). PLoS ONE. 14 Şubat tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak &#;
  7. ^Carr, Alan (). Positive Psychology: The Science of Happiness and Human Strengths (İngilizce). Psychology Press. s.&#; ISBN&#; Erişim tarihi: 24 Ocak &#;

Olumlu Düşünce

Zihindeki olumlu duygular vücutta mutluluk hormonu salgılatır. Araştırmalar da ağrının az şiddetli olmasını bekleyenlerin ağrıyı az hissettiğini gösteriyor.

 

Evrende her şey karşılıklı etkileşim halindedir; tıpkı zihinle beden gibi. Zihindeki olumlu duygular vücutta mutluluk hormonu salgılatır. Bu sayede kişinin ruhsal ve fiziksel sıkıntıları azalır. Araştırmalar da ağrının az şiddetli olmasını bekleyenlerin ağrıyı az hissettiğini gösteriyor.

 

Olumlu düşünmek veya olumsuz bir olayın pozitif yönünü görmeyi başarmak, uzaktan belki Polyannacılık oynamak gibi görünebilir. Ancak bunu hayatına katmayı başarmış mutlu insanların, iş ve özel yaşamlarında diğer kişilere oranla daha başarılı olduğu defalarca kere kanıtlanmıştır. Yapılması gereken ilk şey, olumlu düşüncenin sizi gerçekten iyi yönde etkileyeceğine inanmak ve duygularınızı bu yönde yönetmektir. Evrende bulunan herşey karşılıklı etkileşim halindedir, tıpkı zihin ile bedenin olduğu gibi. Zihinde oluşan olumlu duygular, vücuda endorfin denilen bir madde salgılanmasını sağlar. Endorfin, doğal bir morfin görevi görür. Dolayısı ile, kişinin fiziksel ve ruhsal sıkıntılarının azalmasını, varolanları da hissetmemesini sağlar. Yapılan klinik araştırmalar, bir ağrının daha az şiddetli olmasını bekleyen kişinin, ağrıyı daha az hissettiklerini göstermiştir. Hatta uzmanlar son zamanlarda, ağrı konusunda psikoterapi yöntemini geliştirme üzerinde çalışmaktadırlar.

 

Duygusal Zekanızı Kullanın

 

Ne yazık ki insanoğlu, olumsuz düşünmeye daha çok eğilimlidir. Bir insan zihninden günlük olarak ortalama 60 bin düşünce geçer ve bunların yarısından fazlası olumsuz yöndedir. İçsel olarak bunu kırdıktan sonra sıra, kendi duygularımızı yönetme yetisini kullanabilmeye gelir. Son zamanların gözde psikolojik alanlarından olan 'Duygusal Zeka (EQ:Emotional Intelligance)' nızı kullanmak, bu yolda ilk adımı atmanızı sağlayabilir. Duygusal Zeka kavramı ile ilgili söylenebilecek en önemli şey, kişinin duygusal yapısıyla veya akıl seviyesi ile ilgili olmadığıdır. Bu kavram, kişinin öncelikle kendi duygularının ve sonra iletişimde bulunduğu kişinin duygularının farkında olması, onları özümsemesi, tepkisini vermeden önce içsel duygularını yönetmesi ile en sağlıklı iletişimi kurması anlamına gelir. Duygusal zekasını kullanabilen kişi, kendini iyi tanıdığından geliştirmesi gereken yönünü bilir ve ilişkilerini bu yönde yönetebilir, fevri davranışlara olabildiğince az yer verir. İlişkileri yapıcı olur.

 

İş yaşamını da etkiliyor

 

Duyguları olumlu yönde yönetebilmenin önemi, önceleri sadece özel ilişkiler için benimsenmişti ancak son yüzyılda çalışma psikolojisi alanının da bir parçası olmaya başaran pozitif düşüncenin, kişilerin iş yaşamlarını da son derece üst düzeyde etkilediği görülmeye başlandı ve üzerinde klinik çalışmalar dahi yapıldı. Californiya Üniversitesi'den Dr. Lyubomirsky, kişi üzerinde yaptığı araştırma sonucunda gördü ki, iş hayatı ile ilgili iyi duygular taşıyan kişiler, daima yükselen bir kariyer profili çiziyorlar. Bu yükselişin sebebi şudur; gerçekliğini kaybetmeden ve abartmadan iyiyi uman, gören ve düşünen kişi, kendine daha güvenli ve daha enerjiktir. Cesurdur ve inisiyatif sahibidir. Dolayısı ile beyinleri daha açıktır, hedefe giden yolu net bir şekilde görebilirler. Umut ve güven eksiklikleri yok denecek kadar azdır..

 

Takımın parçası olmak

 

Tüm bunları gerçekleştirebilmek, aşırıya kaçmadan optimist olabilmek, işe alım ve yükselme kriterlerinden olan, 'bir takımın parçası olabilmek', 'hızlı ve stratejik düşünmek' gibi kriterleri edinmenizi de sağlayacaktır. Hayatı boyunca şiddet ve terörizmi reddeden düşünür Mahatma Gandhi'nin de söylediği gibi; 'Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü düşünceleriniz sözleriniz, sözleriniz davranışlarınız, davranışlarınız alışkanlıklarınız, alışkanlıklarınız değerleriniz, değerleriniz ise kaderiniz olur'..

 

Daha olumlu düşünebilmek için

 

Hiç kimse kötü anılar içermeyen bir iş yaşamına sahip olamaz. Ancak yaşanılan her olumsuz duygu da insan eksik bir yönünü tamamlar. Amerikan edebiyatının önemli mizah yazarı Mark Twain "Olumsuzluklar insanın kendisini tanımasını sağlar" der. Bu sebeple kendimizi daha iyi tanıma ve tamamlama yönünde bize yardım eden olumsuz olayları, hiçbir zaman isyan sebebi olarak görmeyin. İşyerinizde, kendinize bir hedef koyun ve o hedef ulaşmak için gerekenleri sakin bir şekilde gerçekleştirin.

 

Mizahi tarafını bulun

 

Daha çok düşünün, risk alın ve eylemde bulunun. İş yaşamında, mizahi yönünüzü asla kaybetmeyin. Her olayın gülümseten kısmını da görün. İşyeriniz için yaptığınız fedakarlıkları değil, o işyerinin size kazandırdıklarını düşünün. Hedefi görmek ve ona yönelmek çok daha kolay olacaktır. Yaptığınız işlerden gurur duyun, keyif alın. İşinizi, sadece bir görev olarak görmeyin, sizin yaşamınızı devam ettirmeniz için gerekli olan şeyi yani çalışmayı, en iyi şekilde yapıyor olmanın zevkine varın. Ve siz izin verin ki, yolunuz istediğiniz yere çıksın.   Kaynak: seafoodplus.info

YASAL UYARI: Bu yazı/haber/makalenin bütün yayın ve çoğaltma hakları VESTİYER YAYIN GRUBU'na aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen iktibas edilmesi yasaktır.

Polyannacılık, yaşama devam edebilmek için, gerektiğinde sıkıntılarla baş edebilme sanatıdır.

SABAH SABAH AĞAÇ OLMAK( Gerçek bir öykü)

Büyük kızım küçükken -sanırım anaokuluna gidiyordu sabahları yatağında beş dakika otururdu, ben de karşısına otururdum.
Küçük, spontan bir oyun oynardık. Ben, bir hayvan, eşya veya bitki rolüne girerdim, o kendisi olurdu ve karşılıklı bir drama veya fabl diyebilecegimiz bir şey sergilerdik. Bir sabah uyandı, oturup battaniyeye sarıldı ve &#;Hadi bana bir ağaç ol&#; dedi. O sabah, canım sıkkındı, keyfim yoktu; son günlerde irili ufaklı bir çok olay moralimi bozmuştu.

İçime baktım, oyun oynamak istemedigimi hissettim ve dürüstçe bunu kızıma söylemeye karar verdim. &#;Canım benim&#; dedim
&#;bu sabah keyfim yok, canım sıkılıyor, ağaç olmak istemiyorum. &#; Bir an durdu ve parmağını uzatarak &#;Baba tamam&#; dedi &#;o zaman üzgün bir ağaç ol. &#; Tekrar içime baktım,neşeli bir ağaç olmak istemiyordum, ama üzgün bir ağaç olabilirdim.
Ve üzgün ağaç oldum. Birilerinin meyvelerimi taşladığını, insanların canımı sıktığını anlattım. Anlattıkça, hafifledim,
ferahladım. Beş dakika bittiğinde rahatlamıştım. (ifade edilen sıkıntı, çoğunlukla bizi rahatlatır.)

Kıssadan hisse: Yaşamın her zerresi kutsaldır, değerlendirilmelidir. Güzelliklerden güzellikler çıkar; ama sıkıntılardan da güzellikler çıkarmak mümkündür.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir