ELİF KÜÇÜK - Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Öner Özdoğan, hipertansiyonun erken evrelerinde, yaşam tarzındaki bazı değişikliklerle ilaç kullanımına ihtiyaç duyulmadan yeterli tansiyon değerlerine ulaşılabileceğini belirterek, "Bu yaşam tarzı düzenlemeleri hipertansiyonun ilaçla tedavisinin gerektiği durumlarda da tedavinin önemi bir parçası olmaya devam edecektir." dedi.
Doç. Dr. Özdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hipertansiyonu, felç, kalp krizi, kalp ve böbrek yetmezliği rahatsızlıklarına yol açan sinsi bir rahatsızlık olarak tanımlarken, hayatın erken döneminde yaşanan hafif tansiyon yüksekliklerinin bile ilerleyen yaşlarda birçok probleme neden olabileceğini ifade etti.
Hipertansiyonun erken evrelerinde, ayrıca şeker ve kalp gibi riskli hastalığı olanlar hariç, yaşam tarzındaki bazı değişikliklerle hastalığın tedavisinde ilaç kullanımına ihtiyaç duyulmadan yeterli tansiyon değerlerine ulaşılabileceğini aktaran Özdoğan, "Bu yaşam tarzı düzenlemeleri (kişinin yaşam biçimine, özellikle beslenme özelliklerine dikkat etmesi gibi) hipertansiyonun ilaçla tedavisinin gerektiği durumlarda da tedavinin önemi bir parçası olmaya devam edecektir." diye konuştu.
Kilo vermenin, tuz ile alkol alımını azaltmanın ve beden hareketlerini arttırmanın dahi toplumdaki hipertansiyon sıklığı oranını yüzde 20'den yüzde 10'a düşürdüğünü dile getiren Özdoğan, hayat tarzındaki düzenlemeler sayesinde kolesterol ve şeker düzeylerinde de belirgin düzelmeler görüleceğini ifade etti.
Yaşam tarzı değişikliklerine ilişkin çeşitli tavsiyelerde bulunan Özdoğan, sağlıklı beslenmenin ve kilo vermenin önemini vurguladı.
Öner Özdoğan, fazla kilo ve hipertansiyon arasında anlamlı bir ilişki olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Obez hipertansiyon hastalarında şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve insülin direnci daha sık görülmektedir. Sadece 5 kilogram zayıflama bile kan basıncının düşmesine yardımcı olur. Meyve, sebze, balık yağı, lifli gıdalardan zengin diyet ile büyük tansiyon dediğimiz sistolik kan basıncında yaklaşık 5 mmHg, küçük tansiyon yani diyastolik kan basıncında yaklaşık 3 mmHg düşme sağlanabilmektedir.
Lifli gıdalar daha fazla potasyum ve daha az sodyum içermektedir. Rafine edilmiş şekerlerin kan basıncını arttırma eğiliminde olduğunu ileri süren çalışmalar var ancak bulgular kesin değil. C vitamininin, sarımsak ve soğanın kan basıncını sürekli düşürücü etkisi kesin olarak saptanamamıştır."
"Günde 6 gramdan az tuz tüketilmeli"
Doç. Dr. Özdoğan, hipertansiyon hastalarına günde 6 gramdan az (1 tatlı kaşığı) tuz tüketmelerini önererek, "Tuz alımı 6 gram ile kısıtlandığında büyük tansiyonda yaklaşık 5 mmHg, küçük tansiyonda 3 mmHg düşme görülmüştür. Diyetle alınan tuzun önemli bir kısmı hazır gıdalardan gelir. Bu tür gıdalardan kaçılmalı ve sofrada tuzluk kullanılmamalıdır." dedi.
Bu hastaların sigara kullanımından da kaçınmaları gerektiğinin altını çizen Özdoğan, sigara içtikten sonra dakika süren akut kan basıncı yükselmeleri olduğuna ve sigaranın kalp hastalığı riskini kat arttırdığına dikkati çekti.
Sedanter yaşam süren kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin, düzenli ve aktif hayat yaşayan kişilere kıyasla daha yüksek olduğuna işaret eden Özdoğan, "Hipertansiyonu olanlar, haftada en az kez dakikalık hızlı yürüyüşler yapmalıdır. Düzenli egzersiz yapanlardaki arter sertliği azalmakta ve insülin duyarlılığı artmaktadır. Bu mekanizmalar tansiyonun düşmesinde rol oynamaktadır. Fakat ağırlık kaldırma gibi egzersiz hareketleri hipertansif hastalar için uygun değildir." diye konuştu.
Özdoğan, stres seviyesinin azaltılmasının da önemli olduğunu çünkü stresin tansiyonda ani yükselmelere yol açabileceğini söyledi. Yoga, meditasyon, psikoterapi gibi davranışsal yaklaşımların kan basıncında kısa süreli düşme sağlayabileceğini anlatan Özdoğan, "Ancak bu yöntemlerin uzun süreli faydalı etkileri bilinmemektedir. Öte yandan, sakinleştirici bazı ilaçların tansiyonu düşürdüğüne yönelik bilgiler yeterli değildir." ifadesini kullandı.
"Tansiyon ilacı kullananlar potasyum alımına dikkat etmeli"
Hastaların diyetlerindeki taze meyve ve sebzelerden aldıkları potasyumun tansiyonu düşürdüğünü aktaran Özdoğan, "Fakat bazı tansiyon ilacı kullananlarda ve böbrek yetersizliği olanlarda potasyum alımı için dikkatli olunmalıdır. Öte yandan, kalsiyum ve magnezyum verildiğinde büyük tansiyonda çok az düşme olabilir ancak bu etki hipertansiyondan korunma ya da tedavi amacıyla kalsiyum ve magnezyum alımının arttırılmasını gerektirecek düzeyde değildir." değerlendirmesinde bulundu.
SBÜ Öğretim Üyesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Öner Özdoğan, kahve ve alkol tüketimiyle ilgili de uyarılarda bulunarak, şunları kaydetti:
"Kahve içimi tansiyon değerlerini birkaç saat süreyle mmHg yükseltebilir. Ancak ardından alınan kafein ile bu ani kan basıncı yükseltici etkiye karşı hemen tolerans gelişir. Kahvenin tansiyonu yükseltici etkisi her hastada kan basıncı ölçülerek kontrol edilmelidir. Anlamlı kan basıncını yükseltici etki saptanırsa kafeinsiz içecekler önerilmelidir. Alkol kullanımı hipertansiyon sıklığını arttırır. Özellikle ani kan basıncı yükselmelerine yol açabilir. Zayıf insanlarda ve kadınlarda alkolün etkisinin daha fazla olabileceği göz önüne alınmalıdır. Ağrı kesicilerin de kullanımının azaltılması önemlidir. Ayrıca, uyku apnesi denilen horlama ve uykuda solunum durmasına bağlı olarak da hipertansiyonun gelişebileceği ve bunun tedavisinin mümkün olduğu bilinmelidir."
Bu haber toplam defa okunmuştur
Günlük hayatınızda “potasyumdan zengin” veya “potasyumdan fakir” diyet cümlelerini sık sık duymuşsunuzdur. Peki gerçekte nedir bu potasyum? Ne işe yarar biliyor musunuz? Özellikle kalp ve damar hastalıklarında daha sık konuşulsa da , kas sağlığı için elzem olan ve daha birçok sağlık yararı olan potasyum mineralini daha yakından tanımak ister misiniz?
Potasyum vücutta en çok bulunan üçüncü mineraldir. Bir elektrolit gibi davranarak vücudun sıvı dengesini sağlar, sinir sinyalleri ve kas kasılmalarının düzenlenmesinde önemli rol oynar. Potasyum açısından zengin bir diyet kan basıncının dengelenmesine yardımcı olur. Kalp atışlarının düzenlenmesi, kemik erimesine karşı da koruyuculuğu ve böbrek taşlarını da önlemeye yardımcı olması da diğer faydaları arasında sayılabilir.
Yüksek tuz tüketiminin yüksek kan basıncı ve buna bağlı olarak yüksek tansiyon ile ilişkili olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Peki potasyum kan basıncında nasıl rol oynuyor? Çalışmalar yüksek tansiyonu olan kişilerin potasyum alımını arttırmasının kan basıncını düşürerek kalp ve damar sağlığına olumlu etkileri olduğunu söylüyor. Evet doğru duydunuz, potasyumdan zengin bir diyet kan basıncını düşürerek kalp ve damar dostu etki sağlıyor.
Sağlıklı bir yetişkinin diyet ile miligram potasyum alması gerekmekte. Sporcular, yüksek tansiyon, böbrek taşı, osteoporoz ve kalp hastalıkları olan bireylerde gereksinimler artabilir. Böbrek yetmezliği olan bireylerde ise gereksinimi daha azdır.
Potasyumun sağlığa birçok faydası olsa da diğer bütün vitamin ve mineraller gibi hem eksikliğinin hem de fazla alınmasının bir takım sağlık sorunlarına yol açabileceğinin altını çizelim.
Kas ağrıları, kabızlık, yorgunluk tükenmişlik gibi semptomlar düşük potasyum seviyelerini işaret ediyor olabilir!
Potasyum kas ve sinir hücrelerinin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi ve kalp sağlığı için oldukça önemli. Bu nedenle eksikliği de bir o kadar tehlikeli. Değişen kan potasyum seviyeleri sinir sistemi sinyallerini etkileyerek kas kasılmalarında ve kalp atışında düzensizliklere neden olabilir, dikkat.
Kusma, ishal ve diüretik ilaçlar gibi sıvı kaybını arttıran durumlar, potasyumdan fakir beslenmek, böbrek hastalıkları ve magnezyum eksikliği potasyum kaybına neden olabilir. Kan potasyum seviyesinin 3,5 mEq/L altına düşmesi hipokalemi yani düşük potasyum olarak tanımlanır.
Kas yorgunluğu, kalp çarpıntısı, mide bulantısı, yorgunluk, nefes darlığı gibi semptomlarınız varsa kan potasyum seviyeniz yükselmiş olabilir. Yüksek potasyum yani hiperkalemi, kanınızdaki potasyum düzeyinin normalden yüksek olması olarak tanımlanır. Normalde kan potasyum seviyesi mEq/L olmalıyken 5’in üstünde olması hiperkalemidir.
Sağlıklı bireylerde fazla potasyum idrar ve ter ile uzaklaştırılırken böbrek hastalığı, bazı ilaçlar, fazla potasyum alımı hiperkalemiye neden olabilir. Bu sebeple yüksek potasyum semptomlarınız varsa mutlaka doktorunuza ve beslenme uzmanına danışın.
Saydığım semptomları yaşıyorsanız ve potasyumu seviyenizin yüksek veya düşük olduğundan şüpheleniyorsanız kan potasyum seviyenizi kontrol ettirmenizde fayda var. Uzman hekim kontrolünde potasyum seviyesi kan örneği alınarak ölçülebilir.
Tatlı Patates
Ispanak, lahana, brokoli, maydanoz kıvırcık gibi yeşil yapraklılar
Patates
Avokado
Muz
Kivi
Portakal
Ananas
Kuru meyveler
Fasulye mercimek gibi kuru baklagilleri potasyum içeren besinlere örnek verebilirim.
Potasyum birçok gıdada özellikle meyve ve sebzelerde yaygın bulunur. Yetişkin bir bireyin günlük potasyum gereksinimi yeterli ve dengeli bir diyet ile rahatlıkla karşılanır. Bu nedenle dengeli bir beslenmede yetersizliğine sık rastlanmaz. Bu sebeple tek çeşit beslenmemeyi vurguluyor, ne kadar renkli tabak o kadar iyi diyorum!
Günümüzde sık konuşulan potasyum nitrat, potasyum ve nitrat maddelerinden oluşmaktadır. Güherçile olarak da duyabileceğiniz potasyum nitrat doğada kayalarda ve mağaralarda beyaz kabuğumsu şekilde bulunur. Güherçile, gübre olarak bitkilerde kullanılır. Kaliteli ürün verimi alınmasına yardımcı olur, depo kayıplarını azaltır. Özellikle meyvelerin kalitesini ve miktarını arttırırmaya yardımcı olur.
SONRAKİ YAZIÖNCEKİ YAZI