Ayçiçeği topraktan fazla besin maddesi kaldırdığı için yüksek verim açısından ve özellikle toprağın yapısının iyileştirilmesi, hastalık, zararlı ve parazit bitkilerin populasyonlarının kontrol altında tutulması için ayçiçeğinde ekim nöbeti uygulanmalıdır. Ana ürün ekilişlerinde hububat, yem bitkileri, pancar veya baklagiller; ikinci ürün ekilişlerinde ise diğer ikinci ürünlerle (mısır, soya, susam) ekim nöbetine girebilir. Ekim nöbeti bazı hastalık, zararlı ve özellikle orobanşla mücadelede etkin olur.
Ayçiçeğinin gireceği bazı münavebe modelleri şu şekilde olabilir;
1. Model: Buğday +Ayçiçeği + Fiğ + Mısır
2. Model: Şeker Pancarı + Ayçiçeği + Buğday +Fiğ
3. Model: Çeltik + Ayçiçeği + Kavun-karpuz +Pamuk
4. Model: Pamuk + Buğday + Ayçiçeği + Baklagil
Toprak hazırlığına sonbaharda ön bitki hasadını takiben başlanır. Tarla pullukla 20-25 cm derinlikte sürülür. Ancak her yıl bu şekilde derin sürüm yerine, değişen derinlikte yapılacak sürüm maliyeti azaltacağı gibi daha da önemlisi pulluk tabanı olarak adlandırılan sert toprak tabakasının oluşmasını önleyecektir.
Toprak yüzeyinin kışa sürülmüş olarak girmesiyle su alınımı artar, donma ve çözülmelerle toprağın fiziksel özellikleri düzelir. İlk sürümü takiben sonbahar yağışları nedeniyle tarlada otlanma olursa, kışa girmeden önce toprak kazayağı ile 10-15 cm derinlikte işlenerek otların derine gömülmesi sağlanır. İlkbaharda derin toprak işlemeden kaçınmalı, toprak tava geldiği zaman, toprak tavının kaçmasını önlemek amacıyla, yüzeysel olarak pullukla sürüm yapılır.
Genel olarak, toprak otlanmamış ve sert değilse kültivatör ile, kaba ise diskaro ile yüzeysel olarak 10-15 cm derinlikte işlenebilir. Toprak, rototiller tipi kombine aletlerle de yüzeysel olarak işlenebilir. Bu şekilde toprağın hem alttan yarılarak işlenmesi, parçalanması ve hem de belli bir seviyede düzlenmesi mümkün olacaktır.
Kanola (kolza), arpa ve buğday hasadı sonrası anız yakılmamalıdır. Ekin sapları oldukça dipten kesilmiş, sap-saman ve yabancı otları tırmıkla uzaklaştırılmış olan tarlada sulama için bölmeler (tavalar) yapılarak toprak yeterince sulanır. Hava sıcaklığına bağlı olarak 4-5 gün içinde tava gelen toprak 18-20 cm derinliğinde sürülür, diskaro çekilir.
Eğer ekim kombine mibzerlerle yapılmayacaksa, ekimde verilecek gübreler santrifüj gübre makinasıyla toprağa saçılır, yabancı ot veya toprak zararlıları için ilaçlama gerekiyorsa uygulanır, gübre ve ilaç diskaro ya da tırmık ile ekim derinliğinde toprağa karıştırılır. Daha sonra sürgü çekilerek toprak bastırılır ve ekime hazır hale getirilir. Uygulanan tırmık toprağı belli ölçüler içinde tesfiye etmesi bakımından da faydalıdır.
Ayçiçeği ekimi çok geniş bir zaman periyodu içinde yapılabilmektedir. Ancak, ana (birinci) ürün ekim zamanını hava sıcaklığı ve toprak tavı belirlemektedir. Buna göre mart ortalarından temmuz ortalarına kadar ana ve ikinci ürün ayçiçeği ekimi yapılabilmektedir. Ekim; Ege, Güney ve Güneydoğu Bölgelerinde mart, nisan; Marmara, Orta Anadolu, Karadeniz Bölgelerinde nisan; Doğu Anadolu Bölgesinde mayıs ayında yapılmaktadır.
İyi bir ekim için tohum yatağı yeterli rutubete sahip, iyi işlenmiş olmalı; fazla kabarık ve gevşek olmamalı; anız artıkları ve yabancı otlar temizlenmiş olmalıdır. Bu durumda en uygun ekim derinliği 3-4 cm’dir. Toprak tavı açısından gerekli olduğunda 7-8 cm derinliğinde bile ekim yapılabilir. Ancak gerekenden derin yapılan ekimlerde topraktan çıkış zamanında olmayacağı gibi dalgalı ve bozuk olur. Ayçiçeği ekiminin serpme, pulluk çizilerine, ocak usulü yapıldığı bilinse de; iyi hazırlanmış bir tarlada ekim makinesi ile yapılacak ekim en uygun olanıdır.
Ayçiçeği ekiminde hassas havalı (pnomatik) mibzerler kullanılmaktadır. Bu tip havalı ekim makineleri kullanıldığında sıra arası, sıra üzeri ve ekim derinliği kolaylıkla ayarlanabilmekte, sıra üzerindeki bitkileri seyreltme (tekleme) işlemi ortadan kalkmakta, bir dekara kullanılan tohum miktarından da önemli tasarruf sağlanarak (300-350 gr/da) mütecanis bir çıkış elde edilmektedir.
Ayçiçeği ekiminde sıra arası mesafe 70 cm ve sıra üzerindeki bitkiler arasındaki mesafe ise toprak verimliliği ve yağış durumuna bağlı olarak 25-35 cm arasında olabilir. Kısa boylu çeşitlerde sıra üzeri bitkiler arasındaki sıklığın mesafesi yaklaşık 25 cm, orta boylularda 30 cm, uzun boylularda 35 cm olmalıdır. Kurak ve az verimli toprak koşullarında sıra üzeri mesafe 35-40 cm, sulanan, yağışlı ve verimli toprak koşullarında 25 cm olabilir. Çeşit ve toprak koşullarına göre yüksek verim alabilmek için bir dekar alanda istenen yaklaşık bitki sayısı 4000-5500 arasında olabilir.
Ekim derinliği toprak nemi ile ilgilidir. Ekim derinliği, iyi hazırlanmış tavlı tohum yatağında ve erken ekimlerde 5-6 cm olabilir. Buna karşın toprak tavının yetersiz olduğu ve özellikle geç ekimlerde tohumun nemli toprak tabakasına düşebilmesi için ekim derinliğinin 6-7.5 cm arasında olması uygundur. 8 cm den fazla derine ekimde ayçiçeğinin toprak yüzeyine çıkışı zorlaşır ve dekarda istenen bitki sıklığı elde edilemez.
Ayçiçeği tarımında tohumluğun önemi büyüktür. 1980’ li yıllarda daha önce üretilmekte olan açık tozlanan çeşitin (Vniimk-8931) yerini hızla hibrid (melez) ayçiçeği çeşitleri almıştır. Son yıllarda yağ oranı yüksek, yağında oleik ve linoleik asit oranları yüksek çeşitler üreticilerin hizmetine sunulmuştur. Ülkemizin Trakya gibi bazı bölgelerinde ayçiçeği üretiminde büyük sorun olan orobanş (Orobance cumana) parazitinin bugün için görülen a, b, c, d, e, f ırklarına dayanıklı çeşitler ıslah çalışmaları sonucu üretime alınmıştır. Ayrıca genetik çalışmalar sonucu orobanşa ve yabancı otlara karşı mücadelede imidaziolin (IMI) grubu imazofil herbisetlere dayanıklı ayçiçeği çeşitleri geliştirilmiştir.
Üreticiler bölgelerine uyan, yüksek verimli ayçiçeği tohumluklarını gerek kamu ve gerekse özel sektör tohumculuk kuruluşlarından temin edebilirler. Üreticiler bu tohumların seçiminde şu noktalara dikkat etmelidirler.
Ayçiçeği çiçeklenme döneminde tozlanma (döllenme) için çeşitin kendine tozlanmasının az veya çok olmasına bağlı olarak yüksek oranda bal arılarına ihtiyaç duyar. Bu nedenle çiçeklenme dönemindeki süre de ayçiçeği üretim tarlaları yakınında arı kovanı bulunması tablalardaki döllenme yetersizliğinden ileri gelen boş dane oranını azaltır.
Bal arılarının ayçiçeğinin döllenmesindeki payı %90’nın üzerindedir.
Öncelikle en doğru bir gübreleme için toprakların analiz yaptırılması şarttır. Genel bir bilgi vermek amacıyla ayçiçeği üretiminde yeterli ve dengeli bir gübreleme için kuru koşullarda uygulanabilecek gübre form ve dozlarının çeşitli seçenekleri aşağıdaki çizelgede belirtilmiştir.
Azotlu, fosforlu ve potaslı gübrelerin tamamı ilkbaharda ilk toprak işlemesinden önce tarlaya santrifüjlü gübre dağıtma makinesi ile saçarak verilip arkasından kazayağı ile ekim derinliğine karıştırılabileceği gibi ekimde tarlaya kombine ekim makinesi ile de banda tohumun 5 cm sağına (veya soluna) ve altına gelecek şekilde verilebilir.
Azotlu gübrelerin tamamı ekimle birlikte verilebileceği gibi yarısı ekimle, diğer yarısı da ara çapasından önce sıra aralarına, bitkilerin yaprak ve büyüme noktalarında kalmayacak şekilde uygulanabilir.
Ayrıca bitki yapraklarını gübrenin yakmaması için sulama yaparken veya yağmur çiselerken yapraklar yaş olacağından kesinlikle azotlu gübre uygulanmamalıdır.
Sadece fosfor içermesi yönünden ayçiçeği tarımında en çok kullanılan gübre triple süpe rfosfat (% 43-46)’ tır. Eğer toprak analizi sonucu bu gübreye ihtiyaç duyulursa tamamı ekim öncesi toprağa verilip karıştırılmalıdır. Yapılan araştırmalarda saf olarak 7-8 kg/da fosforun yani 15-18 kg/da triple fosfatın dekardan en yüksek verimi almada yeterli olduğu görülmüştür.
Toprağa verilen fosforun bitkiler tarafından alınmayan kısmı toprakta birikmektedir. Diğer bir deyişle yağmur suları ile fosforun topraktan yıkanması çok az olmaktadır. Bu nedenle toprak analizi yaptırmadan her yıl gereksiz fosforlu gübre kullanımından ve gereksiz masraftan kaçınılmalıdır.
Genelde Türkiye toprakları potasyum besin maddesi açısından zengindir. Bu nedenle toprak analizleri sonucu tavsiye edilmedikçe potasyumlu gübre kullanmaya gerek yoktur. Eğer toprakta potasyuma gerek duyulursa potasyum sülfat (%50K2O) gübresinden toprak analizi sonucuna göre ekim öncesi veya ekimle birlikte gübreleme yapılabilir.
Kompoze gübreler azot, fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından yapılmıştır. Türkiye’ de en çok kullanılan kompoze gübreler; 20-20-0, 18-46-0, 26-13-0 ve 15-15-15’ tir. Burada kompoze gübre içerisinde birinci rakam azot, ikinci rakam fosfor ve üçüncü rakam ise potasyum miktarını % olarak ifade etmektedir.
Özellikle ayçiçeği tarımında toprağımızın fosfora ihtiyacı varsa 20-20-0 gübresi ekim öncesi veya ekimle birlikte dekara 30-35 kg olmak üzere kullanılabilir. Yalnız kompoze gübrelerin her yıl kullanılması sonucu bazı üretici tarlalarında fosfor birikimi olmaktadır. Bu nedenle toprak analizi sonucunda fosforlu gübreye ihtiyaç yok ise kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerin kullanılması gerek üretici ve gerekse ülkemiz açısından daha ekonomik ve verimli olacaktır.
Yaprak gübreleri, son yıllarda Ülkemizde de tarla tarımında kullanılmaya başlanmıştır. Çoğunlukla sıvı olarak pazara sunulan yaprak gübreleri içerisinde bir veya birden fazla besin maddesi elementi bulunmaktadır. Bitkinin yetişme döneminde tarla toprağında molibden, çinko gibi bazı mikro besin maddelerinin noksanlığı görülebilir. Söz konusu bu besin maddelerinin ayçiçeği kökleri ile yeterince topraktan alımı mümkün olmayacağından bitkilerde gelişme geriliği, yaprak renklerinde sararma ve morarmalar görülebilir.
Besin maddesi noksanlığından emin olunan ayçiçeği tarlalarına, Bakanlık kullanım iznine sahip ihtiyaç duyulan besin maddesi noksanlığını karşılayacak yaprak gübreleri temin edilerek, kullanma talimatına göre doğru oranda su ile karıştırılarak uygun bir pülverizatörle verilmelidir. Tavsiye edilen yaprak gübresinin uygun dozunu, akşamüzeri güneşin yakıcı olmadığı saatlerde uygulanması bitkide yanmaları önler.
Yaprak gübrelerini tek başına, ayçiçeği tarımında ekim öncesi ve makineli çapa öncesi sıra arasına verilen mineral gübrelere alternatif olarak kullanmak dekardan istenen verim artışını kesinlikle sağlamaz. Unutulmamalıdır ki bitkinin esas besin maddesi ve su alması ile toprakta dik durmasını sağlayan kökleridir. Dolayısıyla normal koşullar altında bitki doğal olarak topraktan besin maddelerini almaktadır. Ancak toprakta bitki yetişme döneminde bazı bitki besin maddelerinin noksanlığı görülürse, fotosentez organı olan yapraktan bitkiye zorunlu olarak uygun bir yaprak gübresi ile noksan olan besin maddesi verilebilir.
Tarlaya gitmeden önce yapılması gereken ayardır.
Traktör çalıştırılır, pulluk kaldırılıp düz bir yere çekilir ve yere bırakılır bu durumda çok az ileri çekilir. Yan bağlantı kolları tekerleklerden eşit uzaklıkta ve tekerleğe değmeyecek şekilde ayarlanır.
-Birinci gövdenin taban demiri ile ikinci gövdenin uç demiri arası ölçülür.
-Traktör sağ arka tekerinin iç kenarından arkaya düz bir çizgi çizilir veya bu düzgün bir çıta
da olabilir.
-Birinci gövdenin uç demiri ucu ile traktör sağ arka tekeri arası mesafenin; Birinci gövdenin
taban demiri ile ikinci gövdenin uç demiri ucu arasında kalan mesafeden beş parmak kadar
fazla olması sağlanır. Bu iş daha önce cıvataları gevşetilen aks mili bu ölçüye göre, sağa, sola
kaydırılarak yapılır ve cıvatalar tekrar sııştırılır. Bu şekilde yapılan ayardan sonra traktör
tekerleği tarlada çizi duvarını tırmalamaz ve dolayııyla lastik daha az aşınır.
-Tarlaya giderken traktörün her iki yan tespit zincirleri gerdirilir. Daha sonra pulluk
kaldırılarak, hidrolik düzen yolda taşıma durumuna getirilir. Tarlaya fazla sarsmadan ve çok
hızlı olmamak üzere gidilir.
-Tarlada, traktörün üzerindeki yol kilidi açılır.
-Pulluk yere indirilir.
-Traktörün hidrolik sistemi çeki durumuna alınır.
-Yan gerdirme zincirleri gevşetilir. Gevşetme alt bağlantı kolları tekerleklere 4-5 parmak
kalıncaya kadar devam etmeli ve tekerlekler bağlantı kollarına değmemelidir.
-Pullukla ilk çizgi açılıp arka sağ tekerlek pulluk çizgisine girince pulluğun sağ-sol paralellik
ayarı, ayarlı askı kollarından yapılır.
-Ön arka paralellik ayarı; pulluğun çatısı tarla düzeyinde ön ve arkada paralel olmalıdır. yani
pulluk yere tam oturmalıdır. Bu ayar üst bağlantı kolundan yapılır.
-Derinlik ayarı; derinlik ayarı ikinci çizgiden sonra belirli bir gazda ve hızda yapılmalıdır.
Derinlik ayarı hidrolik indirme kolu ile yapılır. İstenilen derinlik bulununca, hidrolik kolu
tespit kelebeği ile belirlenir ve sabitleştirilir. Derinlik ayarı üst bağlantı kolu ile yapılmalıdır.
Üst bağlantı kolu, pulluk çizide iken yere paralel veya traktöre doğru biraz eğik olmalıdır.
Aynı çiziden gidip gelerek düz sürüm yapan pulluklara döner kulaklı pulluklar denir.
Özellikleri;
1. Düz sürüm yaptıklarından tarla yüzeyi düzgün bir şekilde sürülür.
2. Erozyon engellenir.
3. Dönüşlerde kısalıktan dolayı yakıt ve zaman tasarrufu sağlanır.
Döner Kulaklı Pullukların Ayarı:
Normal kulaklı pulluklarda olduğu gibidir.
İyi Yönleri: Toprakta dönerek çalıştıkları için engellere takılmazlar.
Kesme işlemini diskin çevresi yapar, disk dönerken kendi kendine bilenir.
Diskler bombeli olduğu için darbelere karşı daha çok dayanırlar. Diğer pulluklarda uç demiri kör ise taban sertliği yapar. Diskli pulluklarda bu söz konusu değildir.
Sakıncalı Yönleri: Kulaklı pullukta olduğu gibi iyi bir devirme ve kapama yapamaz. Toprağı şerit halinde bıraktığı için ağır ve yaş toprakları iyi parçalayamaz. Kendi kendine toprağa batar. Derinlik arttırmak için üzerine ağırlık bağlanmalıdır. Çizi tabanı dalgalı olur.
Derinlik ayarı, hidrolik kumanda kolundan yapılabildiği gibi üst bağlantı kolu uzatıp
kısaltılarak da yapılabilir. İş genişliği ayarı, arka çizi tekerinin sağa-sola alınması ile gerçekleştirilir. Sağa alınırsa geniş, sola alınırsa dar sürüm yapılır. Ayrıca, diskin durumundan dolayı sahip olduğu açı ile gidiş yönüne göre sahip olduğu açı alet üzerinde değiştirilerek toprağın parçalanması artırılıp azaltılabilir.
Diğer ekipmanlar gibi pulluklarda, kapalı bir yerde korunmalıdır. Açıkta güneş altında veya kapalı nemli yerlere konulmamalıdır. Bir tahta veya takoz üzerine alınmalıdır. İş mevsimi dışında uç demiri, kulak, taban demiri ve aks başları paslanmaya karşı muhakkak greslenmelidir. Uç demiri ile ökçe demiri aşınmışsa yenileriyle değiştirilmelidir. Gevşemiş cıvatalar, yaylı rondela konarak sıkılmalı ve eğilmiş çatı araları doğrultulmalıdır.
Alınacak pulluk traktörünüze uygun olmalıdır. Bunu biraz daha açıklarsak;
Traktörünüzün beygir gücüne göre pulluk 2-3 veya 4 soklu olmalıdır. Pulluğu traktör rahatlıkla zorlanmadan istenilen hızda çekebilmelidir.
Pulluk ölçüleri traktör iz genişliğine ve hidrolik düzenine uygun olmalı, hidrolik kolayca kaldırılıp, indirilmelidir. Pulluk yapı itibariyle sağlam, bilhassa ön aks mili ve işleyici parçalardan uç demiri ve kulak, sertleştirilmiş çelikten olmalıdır. Pulluğun üst ağlantısında2-5 delik olmalıdır. Tek delik pullukları traktörün hidroliği iyi kumanda edemez. Bu sebeple düzgün ve eşit derinlikte sürüm yapılmaz. Hatta sürümde güç ve yakıt sarfiyatı da artar.
Pullukta işleyici gövde yani kulak şekli çalışacağı toprağın yapısına, cinsine, yapılan
ziraat çeşidine uygun olmalıdır. Hiç olmazsa çevrede imal edilen ve çevre şartlarına göre
uygun olanı tecrübe ile tespit edilmiş olmalıdır. Bunun içinde özel durumlar dışında yarı
bükük veya orta dik kulak tipinde pulluk satın alınmalıdır. Pulluğun bir gövdedeki iş
genişliği, traktörün arka tekerlek taban genişliğine uygun olmalıdır.