Sahaftayız. Sonrasında yazar olduğunu öğrendiğim yaşlı bir adam yaklaşıyor. Kucağımda ki bebeği güldürüyor ve ekliyor; ‘bu yaşta çocukların kitap görmesi bile güzel. Okuma yazma bilmiyor önemli değil, görmesi yeter.’ Ardından kitapları gezerken altı çizilecek birkaç söz daha söylüyor:
Kitabın bu kadar ucuz, ulaşılabilir olduğu başka bir devir yok.
*
Okuyacağın kitabı al, kitap çok ama ömür az. Vakit değerli. Sizden sonra ona -bebeğinize- kalacak bunlar, iyi seçin.
*
Adam kitap yazmış ama Türkçe bilmiyor. Kitabın ismine bakın, 'Yemek Yapma’. Yapma da yemesinler o zaman. Yemek Yapmak olmalıydı.
*
Türkçe dünyanın en zengin dili ama bilinmiyor artık. Unutuldu.
Düşünüyorum. Evden çıkarken, 'hayırlı insanlarla karşılaştır ve beni de hayırlı kimselerden eyle Allah'ım’ duasının kabulü müdür bu?