reçetesiz dikkat eksikliği ilacı / Ritalin Nedir? Ne İçin Kullanılır?

Reçetesiz Dikkat Eksikliği Ilacı

reçetesiz dikkat eksikliği ilacı

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve çocuk kalbi 

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çocuklarda % oranında görülmekte olup bu da kişilik bir sınıfta en az bir ya da iki tane DEHB olan çocuk görülebileceği anlamına gelmektedir. Toplum tarafından yeni tanınmaya başlayan bir durum olmasına rağmen aslında uzun zamandan beri bilinmekte olup her yıl hastalık ve tedavisi hakkında yüzlerce yeni araştırma yayınlanmaktadır. 

Çoğunlukla genetik olduğu düşünülen, beynin belli fonksiyonları düzenlemesi ve yönetmesiyle ilgili olan beyin tabanlı bir sendromdur. Bu kısımlar beynin genellikle dikkat, konsantrasyon, hafıza, motivasyon, dürtüsellik, hiperaktivite, organizasyon ve sosyal yetenekler gibi çok önemli fonksiyonları içeren bölgeleridir. 

DSM-V (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders = Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı)’e göre 17 yaşından küçüklerde en az 6 adet semptom, 17 yaş üstünde en az 5 adet semptomun var olması tanı için gerekmektedir. Çocuklarda bu belirtilerin 6 ay ve daha uzun süredir ve yaşıtlarından bariz bir şekilde bulunması gerekmektedir. İki klinik tipi vardır; seafoodplus.info eksikliği baskın tip seafoodplus.infoktif/dürtüsellik baskın tip. 

DEHB olan çocuklar çocuk psikiyatri hekimi, pedagog, çocuk gelişimi uzmanı, klinik psikolog, okul rehber öğretmeni, anne ve baba, çocuk hekimi, lüzum halinde çocuk nöroloji hekimi ile birlikte multidisipliner olarak değerlendirilmeli, gereken tetkikleri tamamlandıktan sonra klinik lüzum halinde çocuk psikiyatri hekimince DEHB’ye yönelik özel reçete ile yazılabilen birtakım ilaçların kullanımı gerekebilmektedir. 

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçlar nelerdir? 

1.Kısa etkili amfetamin uyarıcılar: Adderal (Amfetamin) >3 yaş ve üzeri Dexedrine (Dextroamfetamin) >3 yaş ve üzeri Dextrostat (Dextroamfetamin)>3 yaş ve üzeri 

2.Kısa etkili metilfenidat uyarıcılar: Ritalin (Metilfenidat) >6 yaş ve üzeri Focalin (Dexmetilfenidat) >6 yaş ve üzeri Methylin (Metilfenidat) >6 yaş ve üzeri 

seafoodplus.info etkili metilfenidat uyarıcılar: Metadat (Uzun salınımlı metilfenidat) >6 yaş ve üzeri Ritalin LA 

seafoodplus.info etkili amfetamin uyarıcılar: Vyvanse (Uzun etkili lisdexamfetamin) >3 yaş ve üzeri Adderal XR Dexedrine (Dextroamfetamin) 

seafoodplus.info etkili metilfenidat uyarıcılar: Concerta (Uzun etkili metilfenidat) >6 yaş ve üzeri Daytrana (Transdermal metilfenidat) >6 yaş ve üzeri Focalin XR (Dexmetilfenidat) Quillivant XR 

seafoodplus.info etkili uyarıcı olmayanlar: Intunive (Guanfazine, uzun etkili alfa-2 agonist) yaş Kapvay (Klonidin) Atomoksetin (Straterra) >6 yaş ve üzeri 

seafoodplus.infoğer ilaçlar: Pemolin, Bupropion, Venlafaksin, Modafinil, Karbamazepin, Antidepresan ilaçlar 

DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri nelerdir? 

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçlar, dikkat eksikliği tedavisi için etkili ancak yan etkileri de olabilen ilaçlardır. Zorunlu olmadıkça dikkat eksikliği veya hiperaktivite ilaçları kullanımı önerilmemektedir. Bu ilaçların iyi bilinen yan etkileri şunlardır; uyku problemleri, iştahta azalma, kilo kaybı, artmış kan basıncı ve kalp hızı, baş dönmesi, baş ağrısı, karın ağrısı, rebound etki, irritabilite , sinirlilik.

DEHB tedavisi başlanmadan önce kalple ilgili neler yapılmalıdır? 

DEHB tanısı alan bir çocuğa medikal tedavi başlanması planlanıyor ise öncesinde mutlaka ailedeki kalp hastalığı olan (ani ölüm gibi) bireylerin öyküsü alınmalı, detaylı bir fizik inceleme yapılmalı, çocukta göğüs ağrısı, bayılma, çarpıntı, baş dönmesi sorulmalı ve doğumsal kalp hastalığı öyküsü sorgulanmalıdır. Çocuk hekimi tarafından kalp hızı ve kan basıncı bakıldıktan ve fizik incelemesi tamamlandıktan sonra (dinlemekle ritim bozukluğu veya üfürüm varlığı) ilaç başlanmadan önce hasta elektrokardiyografi (EKG)’si çekilerek çocuk kardiyoloji hekimine danışılmalıdır. 

DEHB ilaçları kullanırken görülebilecek muhtemel kardiyak yan etkiler nelerdir? 

Klinik pratikte en yaygın kullanılan ilaçlardan birisi olan Metilfenidat (Ritalin, Concerta) kalp hızı ve kan basıncında artış veya azalma, özellikle çarpıntı, göğüs ağrısı, ritim bozukluğu gibi potansiyel kardiyak yan etkileri olabilen bir ilaçtır. FDA (Food and Drug Administration) DEHB ilaçlarının kullanımı ile felç, inme, kalp krizi ve ani kardiyak ölüm gibi kardiyovasküler yan etkiler arasında net bir ilişki gösterilemese de bu ilaçları kullanacak ve kullanmakta olan hastaların kalp hızı, kan basıncı, kalp ritmi açısından yakın monitorize edilmesini önermektedir. Üç yaş ve üzerinde kullanılan Adderall’in özellikle 21 yaş altında ani kardiyak ölüm ile ilişkisini bildiren klinik çalışmalar mevcuttur. 

Bu grup uyarıcı ilaçlar kan basıncı ve kalp hızını artırabilir. Örneğin Adderall XR (dextroamfetamin) çocuk ve erişkinlerde 20 ani kardiyak ölüme, 12 inme ve felce neden olduğu için Kanada’da yılında marketlerden kaldırılmıştır. DEHB ilaçlarını kullanmakta olan hastaların ilaç yan etkilerinin kayıt altına alındığı sistemde kişide ani ölüm görüldüğü bildirilmiş ve bunların 25 tanesinin ilaç ile ilgili olduğu belirtilmiştir. Bu 25 vakanın bir kısmının otopsisinde de yapısal kalp hastalığı saptanmıştır. 26 vakada ilaçla ilişkili göğüs ağrısı, kalp krizi atağı, inme veya felç, kalpte ritim bozukluğu olduğu rapor edilmiştir. Yani bu grup ilaçların kullanımı öncesinde ve kullanımı sırasında mutlaka çocuk kardiyoloji hekiminin yakın takibi önerilmektedir. 

Son yıllarda DEHB tedavisinde kullanıma giren ve uyarıcı olmayan yeni bir ilaç olan atomoksetin (Strattera) kullanımı sırasında ritim bozuklukları ve kalp ritminde düzensizlik olabileceği belirtilmiştir (Medicines and Healthcare Products Regulatory Agency, İngiltere). Güney Kore’de DEHB nedeniyle ilaç tedavisi olarak metilfenidat kullanmakta olan <17 yaş altındaki çocuk hastanın 4 yıl boyunca takibinin yapıldığı kayıtlara göre metilfenidat kullanan çocuklarda, kalp ritim bozukluklarında normale göre kat risk artışı olduğu bildirilmiştir. Özellikle yapısal ya da doğuştan kalp hastalığı varlığında bu riskin tedavi başlanan ilk 3 günde en yüksek olduğu, bu hasta grubunda kalp krizi ve hipertansiyona daha da yatkınlık olduğu gösterilmiştir. 

Tüm dünyada geçerliliği olan AHA (American Heart Association, ) ve American Academy of Pediatrics (APA) kılavuzlarına göre DEHB nedeniyle ilaç kullanan çocuklarda EKG taraması (Sınıf IIA öneri, kanıt düzeyi C) önerilmekte olup yapısal kalp hastalıkları açısından dikkatli bir fizik muayene ile kalpte üfürüm duyulması, ailede kalp hastalığı öyküsü olması, hipertansiyon, çarpıntı, ritim bozukluğu, bayılma veya Marfan sendromu bulgusu varlığında mutlaka çocuk kardiyoloji hekimi değerlendirmesi ve ekokardiyografi yapılması önerilmektedir. 

DEHB ilaçları kullanmakta olan hangi çocuklar ne zaman çocuk kardiyoloji hekimine yönlendirilmelidir? 

Artmış kan basıncı, kalp hızı olan, ritim bozukluğu olduğu düşünülen, çarpıntı, bayılma, göğüs ağrısı, baş dönmesi yakınması olan, ailesinde kalp hastalığı öyküsü olan, ailesinde özellikle birinci derece yakınlarında ritim problemi olan çocuklar tedavinin başlanmasından evvel ve başlandıktan sonra çocuk kardiyoloji hekimi tarafından değerlendirilmelidir. Aslında yapılan klinik çalışmalar ve ilaç yan etkilerinin kayıtlarına bakıldığında DEHB’li tüm çocuklar kalp kontrolünden geçmeli ve yakın kardiyak takipleri yapılmalıdır. Hatta bu takipler en az 3 yıllık çocuk kardiyoloji deneyimi olan ve bu hasta grubu çocukları izleyen deneyimli uzman hekimler tarafından yapılmalıdır. Hekim hastayı değerlendirdikten sonra aileyi detaylı olarak bilgilendirmeli ve çocuğun tedavisi süresince neler yapması gerektiğini uzun uzun aileye anlatmalıdır. İlaç başlanması planan çocuk hastayı DEHB yönünden değerlendiren çocuk psikiyatrisi uzman hekimi, çocuk kardiyoloji hekimi ile yakın işbirliği ve iletişim halinde kalarak olguyu izlemeli ve aile her vizitte aydınlatılmalıdır. 

DEHB tedavisinde kullanılmakta olan ilaçların olası kardiyak yan etkileri ve önerilen kardiyak monitorizasyonu

   İlaçlar  

        Etki mekanizması

    Kardiyak     etkiler

Önerilen kardiyovasküler monitorizasyon

   Sınıf I öneri,      Kanıt düzeyiC

  Sınıf IIA öneri,    Kanıt düzeyi C

Metilfenidat (Ritalin)

Dexmetilfenidat (Focalin)

Katekolaminlerin salınım ve/veya gerialımını inhibe eder, sinapsta nörotransmiter düzeyini artırır

Kalp hızı ve kan basıncını artırır, EKG’de değişiklik yapmaz

Kalp hızı, kan basıncı

İlk vizitte EKG

Amfetamin (Adderall), dextroamfetamin (Dexedrine), lisdexamfetamin (Vyvanse)

Katekolaminlerin salınım ve/veya gerialımını inhibe eder, sinapsta nörotransmiter düzeyini artırır

Kalp hızı ve kan basıncını artırır, EKG’de değişiklik yapmaz

Kalp hızı, kan basıncı

İlk vizitte EKG

Atomoksetin (Strattera)

Selektif nörepinefrin gerialım inhibitörü etki

 

Kalp hızı ve kan basıncını artırır, çarpıntı

Kalp hızı, kan basıncı

İlk vizitte EKG

Klonidin

(Catapres)

Alfa 2 adrenerjik agonist etki

Kalp hızı ve kan basıncını azaltır, EKG’de değişiklik yapmaz, ani kesilirse hipertansiyona yolaçar  

Kalp hızı, kan basıncı (ilaç başlanırken ve kesilmesi sırasında)

İlk vizitte EKG

Guanfazin

(Tenex)

Alfa 2 adrenerjik agonist etki

Kalp hızı ve kan basıncını azaltır, EKG’de değişiklik yapmaz

Kalp hızı, kan basıncı

İlk vizitte EKG

Desipramine (Norpramin), imipramine (Tofranil)

Dopamin ve nörepinefrin geri alımında blokaj

QTc, PR, QRS süresinde uzama, taşikardi, nadiren ani ölüm

Kalp hızı, kan basıncı

İlk vizitte EKG ve doz artırılırken EKG

Bupropion (Wellbutrin)

Nöronlarda serotonin ve nörepinefrin salınma hızında azalma

 

Kan basıncında artış, aşırı dozda kardiyak toksisite

Kalp hızı, kan basıncı

İlk vizitte EKG

Tanım ve Genel Bilgiler

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk döneminde en sık rastlanan nörogelişimsel bozukluklardan birisidir. Sıklıkla ilgili veriler, kullanılan yönteme göre değişmekle birlikte, çocuk ve ergenlerde sıklığı % arasında bildirilmektedir. Erkeklerde kızlardan daha sık görülür, bu fark klinik örneklemlerde daha belirgindir.

DEHB, iki temel belirti kümesinden oluşur: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite/dürtüsellik.

Bu şekilde, DEHB üç alt tipi ortaya çıkar: Dikkat eksikliğinin baskın olduğu tip, hiperaktivite/dürtüselliğin baskın olduğu tip ve bileşik tip. En sık rastlanan bileşik tiptir.

DEHB, olguların %80’inde bir diğer psikiyatrik sorun ile beraberlik gösterir. En sık beraber görülen bozukluk olguların yaklaşık yarısında görülen karşıt olma karşı gelme bozukluğudur. Davranım bozukluğu, anksiyete bozuklukları, duygudurum bozuklukları, öğrenme sorunları, tik bozuklukları ile birlikte görülebilir. DEHB olanlarda riskli davranışlara ve dikkat sorunlarına bağlı olarak daha fazla kaza geçirmenin yanı sıra, daha erken ve daha sık sigara içme, alkol kullanma gibi davranışlar gözlenebilir.

DEHB etiyolojisinde, tam olarak açıklığa kavuşmamış olmakla birlikte, genetik ve çevresel etkenler olduğu belirtilmektedir. Çevresel etkenlerden özellikle düşüm doğum ağırlığı, gebelik döneminde annenin sigara içmesi, kurşun zehirlenmesi önemli görünmektedir. DEHB olgularında monoamin sistemlerinde, özellikle de dopaminerjik sistemde, bozukluk olduğuna dair birçok yayın vardır. Beyin görüntüleme çalışmaları, DEHB olgularının beyin gelişiminde gecikme olduğunu, birçok beyin bölgesinin sağlıklı kontrollere göre küçük hacimde bulunduğunu ve bunun izlemde de devam ettiğini göstermiştir. DEHB, özellikle kısa dönemde, tedaviye iyi yanıt veren bir bozukluktur, ancak tedavinin uzun dönemli etkinliği tam olarak belli değildir. Olguların önemli bir kısmında DEHB belirtileri yetişkinlikte de devam eder ve sosyal, akademik, mesleki sorunlara neden olur. DEHB, yetişkinlikte antisosyal kişilik bozukluğu ve madde kötüye kullanımı ile birlikte görülebilir, bu dönemde sıklıkla duygudurum ve kaygı bozuklukları ile beraberdir ().

1. Tanı Prosedürleri

DEHB tanısı klinik bir tanıdır. Tanı için esas olan anamnez bilgileri ve psikiyatrik muayenedir. Tanı ölçütleri arasında birden fazla ortamda belirtilerin gözlenmesi gerekliliği yer aldığı için, hem anne babadan hem de öğretmen(ler)den bilgi alınması gereklidir. Bu bilgilerin toplanması için kullanılan birçok standart ölçek bulunmaktadır. Tam bir DEHB değerlendirmesi için, eşhastalanım durumlarının mutlaka değerlendirilmesi gereklidir. Bunun için klinik değerlendirmelerin yanı sıra, genel belirti tarama listeleri veya her bir bozukluğa daha özgül ölçekler kullanılabilir. Özellikle akademik başarısızlık olan çocuklarda, öğrenme bozukluklarının, uygun zeka testleri ve çocuğun okuma, matematik, yazma gibi becerilerini değerlendiren testlerle değerlendirilmesi gereklidir; ancak bu testler sırasında çocuğun ilaçlı olup olmadığının test sonuçlarını belirgin olarak etkileyeceği unutulmamalıdır. Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarda, özellikle de hiperaktivite/dürtüsellik belirtileri olmadığında, ders dışında ciddi sıkıntı olmayan durumlarda tanı konulurken çok dikkatli olunmalıdır. Öğrenme güçlüğü yaşayan bireyler, zorluk yaşadıkları alanda dikkat sorunları gösterirler. Bu nedenle sadece ders sırasında, özellikle de belirli derslerde veya konularda dikkat sorunları yaşayan, ancak dağınıklık, düzensizlik, unutma, organize olamama, kaybetme, dinlemezmiş gibi görünme gibi belirtileri olmayan olgularda ayırıcı tanıda dikkatli olunmalıdır. Öğrenme bozukluğu olan ve DEHB olmayan olgularda, öğrenmeye yönelik girişimlerden sonra hem dikkatte hem de davranışlarda olumlu değişiklikler olduğu unutulmamalıdır.

Okul öncesi çocukların değerlendirilmesinde, DSM-IV ölçütleri geçerlidir, ancak altgrupların geçerliliği tartışmalıdır. Bu yaştaki çocuklarda ev dışında değerlendirme fırsatları kısıtlı olabilir, anne babadan alınan bilginin yeterli olmadığının düşünüldüğü durumlarda çocuğun önce uygun bir eğitim kurumuna başlaması ve sonra tekrar değerlendirilmesi önerilebilir. Bu dönemdeki çocuklarda anne baba eğitimi şarttır, bu eğitim sırasında da anne babanın çocukla ilişki kurma şekilleri değerlendirilmelidir.

Ergenlerin değerlendirilmesinde çok sayıda öğretmen olduğundan öğretmen bildirimleri daha kısıtlı bilgi verebilir, bu nedenle en az iki öğretmenden bilgi alınmalıdır; ergenlerde anne babalar da çocukları ile daha az zaman geçirirler. Ergenlerin öz bildirimleri genellikle anne baba ve öğretmenlerle uyumlu olmaz, ancak ergenlerin bildirimleri nesnel ölçümlerle daha iyi korelasyon da gösterebilir. Ergenlik dönemine kadar DEHB bulgularıyla hiç başvurmamış olmak, en azından yeterli hizmetin sunulabildiği bölgelerde, çok sık rastlanan bir durum değildir. Daha önceden başvurusu olmayan olgularda, anksiyete, depresyon, madde kullanımı çok iyi değerlendirilmelidir. Bir diğer sorun da, özellikle eğitim almaya devam eden gençlerde ilacın yanlış kullanımına ve dağıtımına bağlı olarak, bazı ergenler ve genç yetişkinlerin DEHB ilaçlarını performans arttırma amacıyla kullanmak istemeleridir. Öte yandan, bu dönemde riskli davranışlardaki belirgin artış nedeniyle, tanısı olan olgulara uygun tedavinin mutlaka sağlanması gerekmektedir. Ergenlerde madde kullanımı saptanırsa, tedavi önceliği bu duruma verilmelidir.

DEHB değerlendirmesi sırasında tam bir fizik muayene yapılması önemlidir. Fizik muayenede ve anamnezde patolojik veya şüpheli bir bulgu olmayan olgularda beyin görüntülemesi, elektroensefalogram gibi ileri tetkikler gerekli değildir. Amerikan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Akademisi Uygulama Rehberi’ne göre, her çocukta mental değerlendirmenin bir parçası olarak DEHB taranmalıdır; değerlendirme çocuk ve anne baba ile görüşmeyi, okuldan bilgi almayı, komorbid psikiyatrik durumları değerlendirmeyi ve hastanın tıbbi, sosyal ve aile hikayelerinin gözden geçirilmesini içermelidir.

2. Tedavi

Kılavuzlardaki tedavi önerileri incelendiğinde, tüm kılavuzlarda stimulanlar birinci tedavi seçeneğidir. Atomoksetin kullanımına dair kılavuzlar uyum içerisinde değildir.

Kullanım Prosedürleri:

Stimulanlar: Stimulanlar hiperaktivite tedavisinde ’dan beri kullanılmaktadır. Stimulanların içerisinde metilfenidat, dekstroamfetamin, karışık amfetamin tuzları ve ön ilaç lizdeksamfetamin dimesilat (LDX) yer alır. Bu maddelerin kısa ve uzun etkili formları bulunmaktadır. Türkiye’de şu anda stimulan olarak sadece kısa ve uzun etkili metilfenidat preparatları mevcuttur. Yasal düzenlemelere göre metilfenidat kontrollü kullanımı olan bir maddedir ve kırmızı reçete ile reçetelenmesi gereklidir. Uzun etkili preparatların kullanımları daha kolaydır, günde bir kere alınmaları yeterlidir, bu durum okulda kullanımı gereksiz kılar ve hem damgalanmayı azaltır hem de gün içerisinde daha sabit ilaç kan seviyesi elde edilmesine izin verir, bu nedenle kötüye kullanım potansiyelleri de daha düşük olabilir. Öte yandan, kısa etkili preparatların kullanımı daha esnektir, dozlamaları daha ince yapılabilir ve daha ucuzdurlar. Bu nedenle bazı uygulama rehberlerinde uzun etkili preparatlara öncelik verilmesi önerilmektedir.

Doz ve kullanım: Kısa etkili metilfenidat preparatlarının etki süresi saat olduğu için günde iki veya üç defa kullanılması gerekir. Normalde 5 mg günde iki veya üç kez başlanır ve günde 60 mg’a kadar çıkılabilir. Concerta için 72 mg üzerindeki dozlarda dikkatli olunmalıdır. Genel olarak stimulanlarda doz ile yanıt arasında lineer bir ilişki vardır ancak her hasta için farklı bir doz-yanıt eğrisi izlenir, bu nedenle olguların üçte biri, en azından başlangıçta, düşük dozlara (<15 mg/gün) yanıt verebilir, ancak hastaların çoğunda izlemde dozun arttırılması gerekir. İlaç başlandıktan sonra, belirtiler tamamen düzelene, belirgin yan etkiler görülene veya üst doza erişene kadar, her haftada bir ilacın dozu arttırılmalıdır. Uzun etkili metilfenidat preparatları ilk önce kısa etkili preparatlar gibi bir salınım yaptıktan sonra kontrollü salınıma geçerler ve etkileri saat kadar sürer, bu nedenle günde bir kez alınmaları yeterlidir. Uzun etkili preparatlara direk başlanabilir, kısa etkili preparatlarla titrasyona gerek yoktur. 16kg’dan daha düşük ağırlıklı çocuklarda kısa etkili preparatlar kullanılmalıdır.

Atomoksetin: Bağımlılık potansiyeli yoktur ve stimulan değildir. Atomoksetin uzun yarı ömrü nedeniyle genelde günde bir kere kullanılır, ancak bazı hastalarda ilacın sabah ve akşamüzeri olarak ikiye bölünmesi ile daha iyi uyum ve belirti kontrolü sağlanabilir. Atomoksetin oral alımdan sonra hemen hemen tam olarak emilir ve yaklaşık saat içerisinde maksimum plazma konsantrasyonuna ulaşır. Başlangıç dozu mg/kg olarak önerilmektedir, ilacın önerilen üst dozu mg/kg/gün veya mg/gündür. Atomoksetinin etkinliği hafta içerisinde başlar, ancak tam etkisinin görülmesinin 6 haftaya kadar uzayabileceği unutulmamalıdır. Atomoksetinin etki göstermesi için her gün alınması gerektiği özellikle daha önceden stimulan kullanmış olan hastalara hatırlatılmalıdır. İlacın her gün alınmasının gerekli olması, özellikle stimulan kullanırken ilaç doz ve saatlerini tamamen kendisi ayarladığı için yeterli tedavi etkinliği sağlanmayan hastalarda tedavinin daha düzgün kullanılmasına yardımcı olabilir.

Atomoksetine bağlı yan etkiler bulantı, öksürük, iştah azalması, dispepsi, kusma, asteni, sersemlik hissi, kaşıntı, somnolans, yorgunluk, döküntü, sinirlilik ve duygusal labilitedir. İlacı kesmenin en sık nedenlerinden birisi, bazı hastalarda ciddi işlev kaybına yol açabilen duygusal dalgalanmalardır.

İlaç Tatili: İlaç tatilinin genel olarak birkaç nedeni vardır. İlk olarak, ilacın etkisi azalmaya başladığı zaman, olası tolerans gelişimini engellemek için ilaç tatili verilebilir. İkinci olarak, ilaca ara verilerek hastanın ilaca hala gereksimi olup olmadığı veya ilaç almadığı durumda ne kadar farklı olduğu değerlendirilebilir. Üçüncü olarak, bazı hastalar ilaç kullandıklarında kendilerini farklı hissederler (bazen aileleri de) ve ilaca ara vererek “normal” hissetmek isterler. Bir diğer sebep de yan etkileri kontrol etmek için ilaca ara vermektir. Türkiye’de yıllık ilaç kullanım sayılarına bakıldığı zaman, Mart-Mayıs dönemi ile Haziran-Ağustos dönemi arasında stimulanlarda %’a varan, atomoketinde ise %35 civarında bir fark olduğu görülmektedir (24). İlaç kesilmesinin ne kadarının doktor tavsiyesi ile, ne kadarının ise ailenin kendi kararı ile olduğu belli değildir. İlaç tatilinin yan etkiler üzerine olan etkisi ve bu uygulamanın risk-kazanç dengesi sistematik bir biçimde yeteri kadar incelenmemiştir (23).

Okul Öncesi DEHB: NICE kılavuzuna göre (7), okul öncesi çocuklarda ve okul çağındaki orta-hafif şiddetteki DEHB olgularında ilaç tedavisi önerilmemektedir. Bu kılavuza göre, ilaç tedavileri belirgin sorunları olan (hiperkinetik sendrom) çocuklarda kullanılmalıdır, her zaman bir uzman tarafından başlanmalıdır ve mutlaka bütüncül bir tedavi planının (bireysel, aile ve okula yönelik girişimlerle birlikte) parçası olmalıdır. Uygulanabilecek en faydalı ve pratik yöntemlerden birisi, grup anne baba eğitimidir. Anne baba eğitiminde amaç çocuğun komutlara daha iyi uymasının sağlanması ve anne babanın davranışçı prensipleri öğrenmesidir. Okul öncesi çocuklarda ilaç başlanması için, belirtilerin en az 9 aydır devam ediyor olması, en az iki ortamda belirgin işlev bozukluğu olması ve uygun bir şekilde uygulanan davranış müdahalelerine yanıt alınamamış olması gereklidir (4). İlaç başlanmazsa çocuğun okulda ve evde karşılacağı sorunlar (okula devam edememe gibi) göz önünde bulundurulmalıdır.

PATS (Preschool ADHD Treatment Study), ,5 yaşları arasındaki DEHB olgusunda metilfenidat tedavisinin kısa süreli etkinliğinin ve uzun süreli güvenirliğinin incelendiğini çok merkezli bir çalışmadır. Çalışma karmaşık bir desene sahiptir; 8 fazlı, 70 haftalık, tarama, ebeveyn eğitimi, tedavi öncesi, açık etiket güvenlik dönemi, çift kör titrasyon, çift kör paralel etkinlik, açık etiket idame ve çift kör kesme fazlarını içermektedir. Çalışmanın çift kör plasebo kontrollü kısmında olgu yer almıştır. İlacın dozu giriş ve titrasyon bölümünde ortalama mg/gün, paralel etkinlik döneminde ise mg/gün (± mg) olarak ayarlanmıştır. mg t.i.d kullanımından itibaren, metilfenidat tedavisinin etkinliği plasebodan daha iyi bulunmuştur; 5 ve mg t.i.d tedavilerinde etkinlik daha belirgindir, ancak yine de etki büyüklüğü okul çocuklarında bildirilenden daha düşüktür. Ayrıca, olguların sadece %20 kadarı tedavi ile tam remisyona girmiştir (25). Olguların %30’unda anne babalar kendiliklerinden orta-ciddi yan etkiler bildirmişlerdir; bunların arasında duygusal patlamalar, uykuya geçmede güçlük, tekrarlayıcı davranışlar/düşünceler, iştahsızlık ve iritabilite yer almaktadır. 40 haftalık idame döneminde iştahsızlık, uyku ve kaygı sorunları devam ederken diğer yan etkiler azalmıştır. Kardiyovasküler yan etkilere plasebodan daha sık rastlanmamıştır (26). İlacın başlanması ile birlikte büyüme yavaşlar ve tedavinin uzun süre devam edildiği olgularda boy uzaması yaklaşık %20 (yılda cm) kilo alımı ise yaklaşık %55 (yılda kg) yavaşlar (27). Hastaların %11’inde ilaç yan etkiler yüzünden kesilmiştir, ilacın kesilmesinin en sık nedeni aşırı duygusallık/iritabilitedir (26). Bu oran, MTA çalışmasında okul çağı çocuklarında yan etkilerden dolayı ilaç kesme oranından (<%1) oldukça yüksektir. 6 yıllık izlem çalışmasında, ortalama 10,5 yaşında, orijinal çalışma grubundaki orta-ağır DEHB belirtileri gösteren olguların çok büyük bir kısmının (yaklaşık %90) tanısının okul öncesi dönemdeki tedaviye rağmen devam ettiği gösterilmiştir; bu durum bu yaş grubunda daha etkin tedavi yöntemleri geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır (28).

Yan Etkiler ve Takibi

DEHB tedavisine bağlı yan etkiler genellikle kısa sürelidir, doz ve ilacın veriliş şeklinin değiştirilmesi ile kontrol edilebilirler. Psikoz gibi ciddi yan etkiler çok nadir görülür ve genellikle ilacın kesilmesiyle geri dönüşlüdür. Genel olarak, kısa ve uzun etkili metilfenidat preparatları arasında belirgin yan etki farkı yoktur.

İştahsızlık, kilo kaybı ve gelişme geriliği:

Kilo kaybı ve gelişme geriliğinin esas nedeni iştahsızlık sonucu kalori alımında azalmadır. Stimulanlara ve atomoksetine bağlı iştahsızlığın sıklığı tartışmalıdır, ancak stimulan alanların yaklaşık %10’unda belirgin iştah kaybı belirtilmiştir. Stimulan kullananlarda gelişim geriliği saptanabilmektedir. Atomoksetin ile ilgili bir meta analizde, 2 sene kullanımda, boy gelişiminin beklenenden 2,7 cm, kilo artışının ise beklenenden 2,5 kg daha az olduğu ve bu geriliğin ilk 18 ayda en belirgin olduğu bildirilmiştir.

DEHB tedavisine başlanmadan önce boy, kilo ve vücut kitle endeksi ölçülmelidir. İzlemde, her ayda bir bu ölçümler tekrarlanmalı ve persentil eğrileri üzerinde işaretlenmelidir. İlaçların yemekten sonra alınması ve akşam yüksek kalorili ve besleyici değeri yüksek gıdalar almak iştahsızlıkla başa çıkmak için önerilen yöntemler arasındadır. İlaç tatillerinin büyüme üzerine olumlu bir etkisi olup olmadığı açık değildir; bazı çalışmalarda ilaç tatilleri sırasında büyüme hızının arttığı bildirilmiştir.

Uykusuzluk:

Uyku bozukluklarının tedavisinde ilk adım uyku hijyeninin sağlanmasıdır. Uyku sorunları bazen stimulanların etkisinin geçmesinden sonraki rebound belirtilere bağlı olduğundan, bu olasılık araştırılmalıdır. Gerekli görülürse ilaç daha erken bir saate çekilebilir veya kısa etkili bir preparata geçilebilir. Atomoksetine geçilerek, veya tedaviden önce belirgin uyku sorunları tarif edilen olgularda direk atomoketin başlayarak uyku sorunları azaltılabilir. İlacın değiştirilmesi düşünülmeyen olgularda tedaviye melatonin eklenebilir.

Madde kötüye kullanımı, ilacın hatalı kullanımı ve dağıtımı: Madde kötüye kullanımı ile ilgili bilgiler eşhastalanım kısmında verilmiştir. Çok önemli diğer bir konu ise stimulanların yanlış kullanımı ve dağıtımıdır. DEHB tanısı olmayan birçok çocuk ve ergen DEHB tedavisi alırken, tanısı olan birçok kişi de tedavi almamaktadır. Stimulanların yanlış kullanımının en önemli nedeni bilişsel güçlendirmedir ve ilacı bu amaçla kullananların ilacın güvenli olduğuna inandıkları bildirilmiştir. Diğer önde gelen nedenler uyku ihtiyacını azaltmak, duygudurumunu yükseltmek ve kilo vermektir. Üniversite öğrencilerinde reçetesiz ilaç kullanma sıklığı % arasında bildirilmiştir. Stimulanların sağlıklı yetişkinlerde bilişsel etkileri üzerine yapılan çalışmalar, sitmulanların öğrenilen bilgileri hatırlamayı kolaylaştırdığını düşündürmekle birlikte, yürütücü işlevler üzerine olan etkileri karmaşıktır ve doz, kişinin genetik yapısı ve beceri seviyesi ile göreve bağlıdır. Bu bulgular, sağlıklı bireylerde stimulanların etkisinin bilişsel performans artışından çok motivasyon artışı ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.

Kardiyolojik yan etkiler:

Kardiyolojik yan etki olarak en korkulacak yan etki ani ölümdür. Metilfenidat, atomoksetin veya amfetamin kullanan olgularda, ani ölüm sıklığı / olarak bulunmuştur ve bu ilaç kullanmayan olgulardan belirgin olarak farklı değildir. Bu konuda devam eden büyük ölçekli çalışmalar bulunmaktadır ve bu çalışmaların sonuçları, DEHB tedavisi ve ani ölüm riski hakkında daha kesin bilgiler sağlayacaktır. DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların QTc aralığını klinik olarak anlamlı bir şekilde uzattığı gösterilmemiştir.

Diğer Tedavi Seçenekleri

DEHB tedavisinde ilk basamak tedavi seçenekleri ile belirtilerde çoğu zaman kontrol sağlanabilmektedir. Ancak, etkinlikleri daha düşük olmakla birlikte başka tedavi seçenekleri de bulunmaktadır.

Alfa 2 agonistleri: Klonidin ve guanfasinin, frontal kortekste nöradrenalin düzeyini etkileyerek DEHB belirtilerini azalttığı düşünülmektedir. Klonidin α2A, 2B ve 2C reseptörlerine, guanfasin ise spesifik olarak α2A reseptörlerine bağlanır. Plasebo kontrollü çalışmalarda klonidinin DEHB ana belirtilerini ve davranım bozukluğu belirtilerini azalttığı, etkinin öğretmen bildirimlerinde daha belirgin olduğu görülmüştür. Özellikle tiklerle beraber olan olgularda önerilmektedirler (5). Yeni bir meta analizde, alfa 2 agonist monoterapisi belirgin olarak etkili bulunmuştur (etki büyüklüğü yaklaşık ), etkinlik hem dikkat üzerinde hem hareketlilik ve dürtüsellik üzerine etkilidir, daha az oranda da (etki büyüklüğü yaklaşık ) stimulanlarla eklenmesinin etkin olduğu gösterilmiştir. Bu etki büyüklüğü, alfa 2 agonistlerle yapılan tedavinin stimulan tedavisinden yaklaşık % daha az etkin olduğunu ancak atomoksetinin etkinliğine çok yakındır (55).

Klonidin , , ve mg tabletleri bulunmaktadır, 45 mg altında mg, 45 kg üstünde mg dozla başlanır. Günlük maksimum dozlar kg arası mg, kg arası mg, 45 kg üstünde mg’dır. Guanfasin 1, 2 mg tabletleri bulunmaktadır, 45 kg altında mg, 45 kg üstünde 1 mg dozla başlanır, günlük maksimum dozlar kg arası 2 mg, kg arası 3 mg, 45 kg üstünde 4 mg’dır (5). Etkinin çıkması hafta sürebilir, ilaç kesilirken ribaund etkilerden korunmak için yavaş azaltılarak bir-iki hafta içinde kesilmelidir. Klonidin ER (Kapvay) mg dozla başlanır, ilk etki hafta içerisinde görülür, etkisi en az saat sürer ve maksimum dozu mg’dır. Guanfasin ER (Intuniv) ise 1 mg/gün dozunda başlanır ve maksimum dozu günde 4 mg’dır (4).

En sık görülen yan etkileri sedasyon, somnolans, yorgunluk, hipotansiyon ve kalp hızında yavaşlamadır. Her ne kadar klonidin tik tedavisinde kullanılsa da, tikleri arttırabildiği de bildirilmiştir. Klonidininin nöbetlerle ilişkisi sistematik olarak çalışılmamış olmakla birlikte, epilepsisi olan olgularda öncelikli olarak önerilmez. Suisidal düşünceleri arttırdığı ve psikoza yol açtığı yönünde yeterli bilgi yoktur (33). Guanfasin XR OTc aralığını uzatabilir (55).

En çok imipramin ve nortriptilin kullanılmaktadır. İmipramin için başlama dozu 1 mg/kg/gün olarak önerilmekte, üst doz olarak 2 mg/kg veya mg/gün dozlarının aşılmaması gerektiği bildirilmektedir. İlaç başlanmadan önce ve her doz arttırımında EKG kontrolü yapılmalıdır. Desipramin, ani ölüm riski nedeniyle kullanılmamalıdır (5). Trisiklik antidepresanlar, bazı tedavi rehberlerinde DEHB tedavisinde önerilmemektedir (7).

Bupropion: Bupropion, selektif nöradrenalin ve dopamin geri alım inhibitörüdür. Wellbutrin, Wellbutrin SR ve Wellbutrin XR olmak üzere farklı formları vardır. Başlangıç dozu 3mg/kg/gün veya mg/gün altında olmalıdır. Maksimum dozu mg veya 6 mg/kg’ı geçmemelidir, her bir doz mg altında olmalıdır. Ağız kuruluğu, gastrointestinal yan etkiler, tremor, baş ağrısı, uykusuzluk gibi yan etkiler yapar. Uykusuzluğun engellenmesi için akşam dozu geç alınmamalıdır. Bupropion dozla ilişkili olarak nöbet riskini arttırır, sıklık kabaca % olarak tarif edilmektedir (7). Nöbet eşiğini düşürdüğü için nöbet geçiren veya nöbet öyküsü olan, bulimia ve anoreksiyası veya geçmiş öyküsü olan, santral sinir sistemi tümörü olan hastalarda kontrendikedir. Etkinliği arttırmak ve yan etkileri azaltmak için çocuklarda ikiye, ergenlerde üçe bölünmüş dozlarla verilmesi önerilmektedir (5). NICE tedavi rehberine göre bupropionun yetişkinlerdeki etkinliği gösterilmekle beraber var olan çalışmalar çocuklarda etkin olduğunu kesin olarak göstermemektedir.

Modafinil: Modafinil narkoleptik ve mood yükseltici bir ilaçtır. Narkolepsi, obstruktif uyku apnesi, ciddi kronik uyku şifti sendromu tedavilerinde kullanımı onaylanmıştır. Çalışmalarda mg arasında kullanılmıştır. Yan etki olarak insomnia, iştahsızlık, kusma, karın ağrısı, baş ağrısı, iritabilite, tonsillit ve farenjit %5 üzerinde sıklıkta görülebilir. Daha nadir olarak depresyon, ajitasyon, emosyonel labilite, tremor, libido azalması, hiperglisemi, eozinofili, lökopeni, menstruel bozukluklar, lökopeni, miyalji, kaşıntı görülebilir. Modafinili plasebo ile karşılaştıran çalışmalarda hem DEHB ana belirtilerinde hem de davranım bozukluğu belirtilerinde etkin bulunmuştur (7).

Venlafaksin: Venlafaksin serotonin nöradrenalin geri alım inhibitörüdür. Tedavi rehberlerinin birçoğunda yer almamakla birlikte, bazı çalışmalarda venlafaksin tedavisinin etkili olabileceği bildirilmiştir. En sık görülen yan etkiler baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı, somnolans, insomnia olarak belirtilmiştir (56).

Psikososyal Tedaviler: Okul öncesi çocuklarda olduğu kadar, okul çocuklarında da aile ve okul temelli yaklaşımlar çok önemlidir. DEHB tanısı konulan her aileye grup formatında aile eğitimi önerilmelidir. Gruptan yararlanmayan veya sorunları belirgin farklar gösteren ailelere bireysel yardımda bulunulmalıdır, amaç hem aileye hem de çocuğa beceri kazandırmak olmalıdır. Çocuklara yönelik olarak bilişsel davranışçı yaklaşımlar ve sosyal beceri eğitimi önerilmektedir. Öğretmenlere DEHB ve tedavisi konusunda bilgi verilmelidir ve öğretmenlerin davranışçı yöntemlere katılımı sağlanmalıdır.

Diyet önerileri: Herkese olduğu gibi, DEHB olgularına da dengeli bir diyetin nasıl alınacağı konusunda bilgi verilmelidir. Eğer öyküde diyetteki herhangi bir içecek veya yiyecek ile açık bir ilişki varsa, günlük tutulması önerilmelidir. Günlükler de bu olasılığı desteklerse, olgu diyetisyene yönlendirilmelidir. Yağ asidi eklenmesi önerilmemektedir (7).

3. Takip

DEHB tedavisinin takibi yakından yapılmalıdır. Hem etkinlik ve yan etki takibi açısından, hem de ilaçların yanlış kullanımı ve dağıtımı açısından izlem çok önemlidir. DEHB tanısı için nesnel bir ölçüt olmadığı için, takip mutlaka standart bir şekilde anne baba, öğretmen ve belki de hepsinden önemlisi hekimin değerlendirmelerini içermelidir. İlaç başlandıktan sonra, hastanın mutlaka ilaçlı hali hekim tarafından görülmeli ve ilaçsız durumdaki psikiyatrik muayene ile karşılaştırılmalıdır. Bu olmadan, sadece anne babalardan bilgi alınarak yapılan takip, ilacı reçete etmekten ileriye gidemez. Tedavi etkinliği değerlendirilirken, günün farklı saatleri ayrı ayrı ele alınmalıdır. Eğer aile, olgu veya öğretmen tarafından tedavinin etkin olmadığı bildiriliyorsa, hangi saatlerde ve hangi alanlarda daha belirgin sorun olduğu öğrenilmelidir. Kısa etkili stimulanların günde sadece bir kez kullanılması uygun bir tedavi şekli değildir; bu şekilde bir uygulama yapıldığı zaman genellikle aileden alınan bilgiler sadece ilaçsız durumu yansıtmaktadır. Stimulan kullanımı sırasında, tedavinin hafta sonu devam ettirilmesi hem daha iyi belirti kontrolü sağladığı gibi, aynı zamanda ailenin ilacın etkinliğini daha iyi değerlendirmesine de olanak tanır. Stimulanların etkisinin geçtiği akşam saatlerinde belirtilerin tekrar ortaya çıkmasına “ribaund” adı verilir. Ribaund etkisi düzletilmesi için akşam saatlerine kısa etkili bir ilaç eklenebilir.

Düzelmenin izlenmesi sırasında, eşhastalanım durumları ayrı ayrı değerlendirilmeli ve hepsi için gerekli izlem planı yapılmalıdır. İlaçlarla ilgili bazı beklentiler gerçekçi değildir (okul başarısında hızlı düzelme gibi), tedaviden önce ailenin ayrıntılı bir şekilde bilgilendirilmesi yanlış beklentileri azaltabilir. Gerekli durumlarda anne baba ve öğretmen eğitimleri tekrarlanabilir. Bir kere DEHB tedavisi başlandıktan sonra, tedavi sürekli şekilde uygulanmamalıdır; en azından her sene okul başlarken belirtilerin tekrar değerlendirilmesi, tedavi ihtiyacının ve müdahale edilmesi gereken durumların belirlenmesi gereklidir. İlaç tedavisinin artık gerekli olmadığı durumlarda, sadece ailenin veya okulun baskısı ile ilaç kullanımına devam edilmesi uygun bir uygulama değildir. Yan etkilerin izlemi, standart bir şekilde her kontrol muayenesinde gerçekleştirilmelidir, sorulmadığı zaman birçok yan etki kaçırılabilir. Tedavi rehberlerinde değişkenlik göstermekle birlikte, ayda bir boy ve kilo gelişimi, kan basıncı ve kalp hızı kontrol edilmeli, buğular mutlaka persentil çizelgelerine işlenmeli, yaşa, cinsiyete ve kan basıncı için boya göre değerlendirilmelidir. Boy, kilo ve kardiyolojik ölçümlerin standart koşullarda yapılması önemlidir. Özellikle tedavinin başında, suisidal düşüncelerin varlığına karşı uyanık olunmalıdır.

KAYNAK:
Öner Ö. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Tedavisi. Çocuk ve Ergen Psikofarmakolojisi içinde, Semerci B, Öztürk M, Türkbay T (ed), , İstanbul.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Kategoriler Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Popüler Yazılar

İLAÇLI VE İLAÇSIZ DİKKAT EKSİKLİĞİ TEDAVİSİ

B) Fiziksel Egzersizlerin Dikkat Bozukluğu Tedavisinde Kullanılması

Fiziksel egzersizler kalp ritmini hızlandırdığı için beyne giden kan akışı da hızlanır. Dolayısıyla beyne daha çok oksijen taşınmış olur. Fiziksel egzersizlerde hormon salgılanması daha sağlıklı olur ve buna bağlı olarak beyin hücrelerinin büyüyüp gelişmesi desteklenmiş olur. Dolayısıyla çeşitli spor faaliyetlerinin dikkat bozukluğu tedavisinde ilaçsız yöntemlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Hiperaktif tedavisi için de çeşitli spor faaliyetlerine katılım tavsiye edilir çünkü hiperaktif çocukların tedavisi için vücut enerjisinin doğru yönde kullandırılması etkili olacaktır.

Yüzme, fitness, tenis, basketbol, futbol, dans ve benzeri etkinlikler tercih edilebilir. Hem yetişkinler, hem de çocuklar bu tür spor-sanat etkinlikleriyle dikkat düzeyini artırabilir; daha zinde bir beyne sahip olabilirler. Aynı zamanda beden sağlığına da katkı sağlanmış olur.

İLAÇLI DİKKAT EKSİKLİĞİ TEDAVİSİ

Dikkat eksikliği tedavisinde kullanılan ilaçların bir kısmı santral sinir sistemine etki eden sentetik uyarıcılardan oluşur. Tedavi sürecinde dikkat eksikliği ilacı ortalama 1 yıl kullanılarak sonuç alınabileceği gibi uzun yıllar ilaç kullanımı da gerekebilir. Dikkat eksikliğinde kullanılan ilaçlar sadece çocuklar için değil; yetişkinler için de reçete edilebiliyor.

dehb tedavisi

İlaçlı DEHB (Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) Tedavisinde Kullanılan İlaçlar Listesi

  • Ritalin
  • Concerta
  • Adderal
  • Klonidin
  • Pemolin
  • Karbamazepin
  • Antidepresan ilaçlar

Yukarıdaki dikkat eksikliği ilaçları, DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlardan bazılarıdır. Ritalin ve Concerta çocuklarda dikkat eksikliği tedavisi için Türkiye’de yaygın olarak kullanılır (doktorlar tarafından reçete edilir). Ritalin ve Concerta’nın sık tercih edilme sebeplerinden biri de özellikle dikkat eksikliği ilacı olması, dikkat fonksiyonları üzerinde etkili olmasıdır. DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların bir kısmı da son madde ile belirttiğimiz gibi antidepresanlardan oluşur.

Dikkat eksikliğine ilaçsız destek için Ruh Sağlığı Derneği tarafından onaylı MentalUP Dikkat Egzersizleri uygulamasını kullanabilirsiniz. Çocukların ve yetişkinlerin kullanımına uygundur. MentalUP’ı incele

DEHB İLAÇLARININ YAN ETKİLERİ

Dikkat eksikliğinde kullanılan ilaçlar, dikkat eksikliği tedavisi için etkili ancak yan etkilerini de beraberinde getiren tedavi edicilerdir. Zorunlu olmadıkça dikkat eksikliği ilacı veya hiperaktivite ilaçları kullanımı tavsiye edilmez çünkü:

  • Uyku düzeni bozuklukları
  • İştah azalması
  • Sağlıklı beslenme alışkanlıklarında bozulma
  • Karın ağrısı, baş ağrısı gibi huzur bozan rahatsızlıklar
  • Hatta bazı çocuklarda çeşitli tiklerin oluşması (örneğin anlamsız göz kırpma veya yanak, dudak kasıntılarını periyodik bir şekilde gerçekleştirme)

Şeklinde yan etkiler gözlemlenmektedir. Çocuklarda dikkat eksikliği tedavisinde ilaç kullanımı aileleri endişelendirmektedir çünkü az önce bahsettiğimiz yan etkiler arasında bir çocuk için son derece önemli olan uyku ve beslenme alışkanlıklarında bozulmalar katlanılması en zor aksaklıklardır. Bu tür yan etkilerden korunmak isteyen aileler alternatif tıbba yönlenebiliyor.

Oysa ki dikkat eksikliği bitkisel tedavi ile üstesinden gelinecek genel problemlerden değildir çünkü birçok kez bilişsel terapi de gerektirebilmektedir. Dikkat eksikliği bitkisel tedavi yöntemleri en iyi ihtimalle yardımcı unsur olabilir. Zaten doktorunuz da tüketmeniz gereken besinler konusunda tavsiyelerini paylaşacaktır.

ÖZETLEMEK GEREKİRSE

Dikkat eksikliği tedavisinde ilaçlı ve ilaçsız yöntemler 3’e ayrılır.

  • Uzman hekim kontrolünde Ritalin, Concerta, Adderal, Klonidin, Pemolin, Karbamazepin gibi dikkat eksikliği ilacı/hiperaktivite ilaçları reçete edilebilir. İlaçlı tedavinin toplam süresi kişiden kişiye değişmekte ve ilaçların çocuklar için çeşitli yan etkileri de olabilmektedir. (Zorunlu olmadıkça dikkat eksikliği ilaçları önerilme/reçete edilmez)
  • Düzenli dikkat egzersizleri veya daha genel adıyla beyin egzersizleri yaparak hem dikkat eksikliğine karşı önlem almış, hem de dikkat bozukluğu tedavisi için ilaçsız yöntem kullanmış oluruz. MentalUP Beyin Egzersizleri bu amaçla hazırlanmış PEDAGOJİK üründür.
  • Düzenli spor (fiziksel egzersiz) yaparak beyni zinde tutabilir, beyin fonksiyonlarının işlevselliğini artırabiliriz. Bu da dikkat ve konsantrasyon yeteneği gelişimi sağlar. Çocuklar veya yetişkinler için ilgi çekici spor faaliyetlerine katılım teşviki yapılabilir.

MentalUP, geleceği parlak nesiller için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan anne, baba ve eğitimcilerin yanında. Bu yazının daha fazla kişiye ulaşmasını sağlamak ve bizi desteklemek için sosyal medya hesaplarınızda paylaşmayı unutmayın.


EK BİLGİLER

Çocuklarda Dikkat Eksikliği Neden Olur?

Duyu organlarından bazılarında veya birinde problem olması, genetik faktörler, motivasyon eksikliği, düzensiz uyku ve düzensiz beslenme gibi durumlar çocuklarda dikkat eksikliğine neden olur / neden olabilir.

Hiperaktif Çocuğun Belirtileri:

Normalin üzerinde hareketlilik, yaşıtlarına oranla daha fazla konuşma ve soru sorma hiperaktif çocuğun belirtileri olarak değerlendirilebilir. Hiperaktif çocuk kendisine zarar verecek davranışlar sergileyebilir. Evin çeşitli mobilyalarına tırmanan hiperaktif çocuk hikayelerine sık sık rastlıyoruz. Hiperaktif çocukların tedavisi için ilaçlı veya ilaçsız yöntemlerden en az biri muhakkak tercih edilmelidir. İlaçlı tedavi için uzman hekim yönlendirmesine ihtiyaç vardır. Hiperaktif çocukların tedavisi için ilaçlı süreçler, ilaçsız egzersizler ile desteklenebilir.

Bebeklerde Hiperaktivite:

Teşhis koyması ve gözlemlemesi zor bir süreçtir. Bebeklerde hiperaktivite, el-kol-bacak hareketlerinin aşırı olması ile gözlemlenebilir.

Yetişkinlerde Dikkat Eksikliği İçin İlaç Kullanımı

Dikkat eksikliği problemi olan yetişkinler önemli süreçlerden –sınav vb.- önce dikkat eksikliği için ilaç kullanmayı tercih edebiliyor. Öncelikle bunun sağlıklı bir yöntem olmadığını ve dikkat eksikliği için ilaç kullanılacaksa yine uzman kontrolünde kullanılması gerektiğini hatırlatmalıyız. Bir sonraki makalemizde bu konuyu daha detaylı işleyeceğiz.

Bu sayfayı sosyal medya hesaplarınızda paylaşarak bizi desteklediğinizi gösterin. Sizler için bilimsel ve faydalı içerikler hazırlıyor olacağız.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir