Ahtapot Hayatı çile haline gelen insan. İşin içinden çıkılmaz derecede sorunlarla boğuşan, doğru karar
vermekte zorlanan, bağlandığı sevgiliden vazgeçemeyen insan.
Arı Çalışkan, evlenmek için en iyi eş adayını bulma çabasında tüm adayları tek tek test eden insan
(flört ederek)
Aslan 50 Otoriter, kendine güvenen, kontrolcü, cesur, lider, cinsel dürtüleri güçlü insan.
At 50 Özgüveni yüksek, yaşamı seven, kendi ayakları üzerinde duran, işini iyi yapan, özgürlüğüne düşkün,
“hayır” demesini bilen, cinsel dürtüleri güçlü, sahip olduğu tüm özellikleri etrafına göstermekten
keyif alan, etrafındakilere motivasyon ve ruh veren, insan.
Ateş böceği Büyüsel güçlere sahip, pek çok yeteneğe sahip, tamamen saf ve tertemiz yüreğe sahip, iyilik dolu
insan.
Balık Balık türlerinin her biri ayrı anlama sahiptir. Her balık türleri için ilgili maddeye bakınız.
Balina Sevdiklerinden ayrılmış ve onların hatıralarıyla yaşayan yalnız insan. Sıkıntılardan bunalan insan.
Bıldırcın Kurban psikolojisinden kurtuluşun ilk basamağı. Bu kişi, yaklaşık bir ay öncesine kadar başkaları
tarafından maddi-manevi istismar ve sömürüye uğramıştır.
Boğa Çalışkan, azimli, güçlü, inatçı, cinsel gücü yüksek, kendi hayatına ve çevresine bolluk, bereket
dağıtan, nezaketten uzak insan.
Balıkçıl İhtiyacı olanlara % 95’in üzerinde isabetli tavsiyelerde bulunarak yol gösteren, onlara rehberlik
eden insan.
C
Ceylan Nezaket sahibi, kibar, medeni, diksiyonuna özen gösteren, iyi kalpli, asla kötülük düşünmeyen
insan.
Genç kız ve kibar bayanlardan sıklıkla duyacağınız simge.
Çekirge Yaşamı yolunda gitmeyen, sıkıntılarla boğuşan, hayatın yükü altında ezilmekten kurtulamayacak
olan, kötü sona yaklaşan insan. Başkalarına her tür sıkıntı yaratan insan.
Dinozor Eski alışkanlık, tutum, davranış ve düşüncelerini sürdüren, hayatı en az 20 yıl geriden takip eden,
eski eşiyle ilişkilerini hala sohbetlerine konu eden insan.
Ejderha Tanrısal özelliklere sahip insan, en yüksek pozitif titreşimler yayan, istediği her şeyi başarabilecek,
her problemi sadece kendisi için değil toplum için de faydalı olacak biçimde çözen, başkalarına yol
gösteren, esin veren insan.
Çin Mitolojisinde imparator ailesi ile ilişkilendirilir.
Avrupa'da uğursuzluk getirdiklerine inanılır; Uzakdoğu’da uğur (sonsuz iyilik ve bilgelik) ejderha ile
bir tutulur.
Hazineleri korurlar.
Bilgeliğin sembolüdürler.
Yağmurun, suyun, gök gürültüsünün tanrısı olarak anılırlar.
Fırtınalar çıkaranlar da vardır.
Bazı mitolojilerde ışık tanrısıdır.
Ejderhaların yakınlarında tedavi edici özelliğe sahip şifalı otlar vardır.
Ejderhaların tükürüğü şifadır.
Sümer, Babil, Akad ve Hititlerde erkek kahramanlar veya tanrılar ejderhaları öldürürler.
Eşek 25 Yaptığı hatanın pişmanlığı içinde olan insan. Eşek modu, uzun sürmez. Kişinin bu psikolojiden
çıkması 20 günden fazla sürmez. Takım halinde çalışamayan, anlayışsız, inatçı insan.
Fare Küçük sorunlarla boğuşan, yaşama geniş perspektiften bakamayan insan. Aşağılanmış, ezilmiş
insan. Suçluluk duygusu içinde olan insan Dedikodu yapan, başkalarının kirli çamaşırlarını ortaya
çıkarmaya çalışan insan.
Fil Sevdiği kişiden ayrılan, onun hatıralarıyla yaşayan, bu sebeple yaşama uyum sağlayamayan insan.
İçine kapanık insan
Flamingo Depresyonda olan insan. Yaşadığı ortama uyum sağlayamayan, kendini boşlukta hisseden, bu
dünyaya ait olmadığını düşünen, başka gezegenlere ait olduğuna inanan (Mars…) insan.
İntihara eğilimli insan
Fok 50 Şanslı, sadık, başarılı, güvenilir insan. Fok, diyen birine şans oyunu oynamayı tavsiye etmek isabetli
olur.
Geyik Nezaket sahibi, kibar, medeni, diksiyonuna özen gösteren, iyi kalpli, asla kötülük düşünmeyen,
merhametli, sadık, özgürlüğüne düşkün insan. Genç kız ve kibar bayanlardan sıklıkla duyacağınız
simge.
Goril Nezaketen uzak, tamamen kaba, cinsel dürtüleri en yüksek düzeye çıkmış, vahşi insan.
Hindi 40 Baba
Horoz 50 Baba
I-İ-J
Istakoz Hayatı çile haline gelen insan. İşin içinden çıkılmaz derecede sorunlarla boğuşan insan.
İnek Son derece çalışkan, üretken, etrafına faydalı olan, insan. Anne. Bu kişiler, başkaları tarafından
sömürüldüklerini anlasalar dahi “hayır” demeyi bilmezler.
İstiridye Anne.
Jaguar 50 Cinsel gücü çok yüksek, yaşam amacı flört olan insan. Sadakat ve bağlılık sorunu yaşayacağından
aşka sıcak bakmayan, cinsel özgürlüğüne düşkün insan. Özgüveni yüksek, güçlü ve sağlıklı insan.
Kaplan 50 Cinsel gücü çok yüksek, yaşam amacı flört olan insan. Sadakat ve bağlılık sorunu yaşayacağından
aşka sıcak bakmayan, cinsel özgürlüğüne düşkün insan. Özgüveni yüksek, güçlü ve sağlıklı insan.
Kanarya 45 Sohbeti tatlı insan. Genellikle flört aşamasının ilk basamağında olanların söylediği hayvandır. Bu
aşamanın bir üst basamağı kedidir yani aşk başlamıştır.
Karga Üzerine vazife olmayan işere karışan, gagası b..’tan kurtulmayan insan. Başkalarının kirli
çamaşırlarını ortaya seren, canını sıkan, dedikodu yapan insan.
Karınca Yiyen Titiz, ince eleyen, sık dokuyan, gayretli, detaycı insan.
Kartal 50 Etrafında olan biten her şeyden haberdar, otoriter, kendine güvenen, kontrolcü, cesur, lider insan.
Katır 25 İnatçı, zorba, asi, aşırı stresli, gurupla uyum içinde hareket edemeyen insan
.
Kaz Aptal, başkaları tarafından sömürülmeye karşı koyma iradesi gösteremeyen insan.
Kelaynak Bulunduğu çevreye yabancı, toplum kurallarına uyum sağlayamayan insan. ( depresyonda)
Kelebek Hayata bağlı, yaşama sevinci dolu, rengarenk kişiliğe sahip mutlu ve sağlıklı insan.
Kertenkele Sarhoş insan. Yürüme güçlüğü çeken insan (spastik özürlü).
Kırlangıç Matematik ve mühendislik becerisi yüksek, en zor durumların üstesinden kolayca gelebilen insan.
Kirpi Birine karşı aşırı öfke dolu, öfkesini intikama dönüştürmeye yeminli insan. Genellikle, çocuğun
babaya karşı duygu durumu. Kirpinin, bitki karşılığı kaktüstür.
Koala Aile sıcaklığını, anne ve baba şefkatini tam olarak hisseden mutlu, huzurlu, sakin insan.
Koç 50 Otoriter, kendine güvenen, kontrolcü, cesur, lider, cinsel dürtüleri güçlü insan.
Kokarca İnsanlardan kaçan, kendi köşesine çekilmeyi seçen, bastırılmış öfke patlamalarının eşiğinde olan,
depresif insan.
Koyun Uysal, başkaları tarafından rahatlıkla kullanılabilir, sömürülebilir, boyun eğen, özgürlüğünü
başkalarına teslim eden insan.
Köpek Balığı İntikam duygusuyla hareket eden, saldırgan, vicdansız, açgözlü, özgürlüğüne düşkün insan.
Köstebek İşleri ters giden, her defasında duvara toslayan, kısır döngüye sıkışan insan.
Kunduz 50 Hırslı, çalışkan, gayretli insan. Evlilik beklentisi içinde olan erkek. Ailesi için en iyisini yapmaya
çabalayan eş.
Kurbağa Potansiyeline ulaşmamış insan. Bir durumu değiştirme çabasında olan insan. 25 gün sonra aşkını
ilan edecek insan.
Kurt 45 Hovarda, çapkın; evlilik ya da flörtte güvenilmez, partnerini aldatan kişi. İşinin erbabı.
Şiddete meyilli, saldırgan insan.
Kuş Her tür kuşun anlamı farklıdır. O yüzden kuşların açıklamasını türlerinde belirttim.,
Kutup Ayısı 45 Duygusal çöküntü içinde, yalnız, kaba, aptal, fiziksel gücü yüksek, ekonomik durumu iyi insan.
Kuzu Zavallı, kurban durumunda olan insan. Başkası / başkaları tarafından şiddet, istismar ve benzeri
sıkıntılar yaşatılan insan. Kuzu psikolojisinde olan birine yardım etmek kesinlikle gereklidir.
Lama Ağzından bir tek tatlı söz çıkmayan öfkeli, sürekli kötü sözler, eleştiriler ve küfürler eden insan.
Leopar 50 Cinsel gücü çok yüksek, yaşam amacı flört olan insan. Sadakat ve bağlılık sorunu yaşayacağından
aşka sıcak bakmayan, cinsel özgürlüğüne düşkün insan. Özgüveni yüksek, güçlü ve sağlıklı insan.
Leylek Depresyonda olan insan. Yaşadığı ortama uyum sağlayamayan, kendini boşlukta hisseden, bu
dünyaya ait olmadığını düşünen, başka gezegenlere ait olduğuna inanan (Mars…) insan.
İntihara eğilimli insan
M-N
Mamut Eski alışkanlık, tutum, davranış ve düşüncelerini sürdüren, hayatı en az 20 yıl geriden takip eden,
eski eşiyle ilişkilerini hala sohbetlerine konu eden insan.
Maymun Yalancı, sahtekar, hırsız, eğlence isteği dolu, olgunlaşmamış, kaba insan. Cinsel dürtüleri yüksek ve
cinsel davranışlarını ulu-orta yaşamayı seven insan.
O-Ö
Orangutan Nezaketen uzak, tamamen kaba, cinsel dürtüleri en yüksek düzeye çıkmış, vahşi insan.
Öküz Çalışkan, azimli, güçlü, inatçı, cinsel gücü yüksek, kendi hayatına ve çevresine bolluk, bereket
dağıtan, nezaketten uzak insan.
Örümcek Hayatı çile haline gelen insan. İşin içinden çıkılmaz derecede sorunlarla boğuşan, doğru karar
vermekte zorlanan, bağlandığı sevgiliden vazgeçemeyen insan.
Panda Aile sıcaklığını, anne ve baba şefkatini tam olarak hisseden mutlu, huzurlu, sakin insan.
Panter 50 Cinsel gücü çok yüksek, yaşam amacı flört olan insan. Sadakat ve bağlılık sorunu yaşayacağından
aşka sıcak bakmayan, cinsel özgürlüğüne düşkün insan. Özgüveni yüksek, güçlü ve sağlıklı insan.
Papağan Sürekli aynı vaatleri tekrarlayan, sözünde durmayan, oyalayan insan.
Pegasus Tanrısal özelliklere sahip insan, en yüksek pozitif titreşimler yayan, istediği her şeyi başarabilecek,
her problemi sadece kendisi için değil toplum için de faydalı olacak biçimde çözen, başkalarına yol
gösteren, ilham veren insan.
Penguen 45 Parlak ve antika fikirli, mucit yapıda olan insan.
Periler Hayal gücü zengin, sanat yeteneğine ve sihirli güçe sahip mükemmel insan.
Porsuk 49 Birilerinin yaşattığı sıkıntılarla baş etmeye çalışan, sihirli güçe sahip, şanslı insan.
Puma 50 Cinsel gücü çok yüksek, yaşam amacı flört olan insan. Sadakat ve bağlılık sorunu yaşayacağından
aşka sıcak bakmayan, cinsel özgürlüğüne düşkün insan. Özgüveni yüksek, güçlü ve sağlıklı insan.
Serçe Zavallı, kurban durumunda olan insan. Başkası / başkaları tarafından şiddet, istismar ve benzeri
sıkıntılar yaşatılan insan. Serçe psikolojisinde olan birine yardım etmek kesinlikle gereklidir.
Sincap İki aşk arasında kalmaktan hayatı çile haline gelen insan.
Şempanze Yalancı, sahtekar, hırsız, eğlence isteği dolu, olgunlaşmamış, kaba insan. Cinsel dürtüleri yüksek ve
cinsel davranışlarını ulu-orta yaşamayı seven insan.
Şahin 50 Etrafında olan biten her şeyden haberdar, otoriter, kendine güvenen, kontrolcü, cesur, lider insan.
Sırtlan Gözüne kestirdiği insanı ekonomik olarak sömüren, batıran ve bundan maddi çıkar sağlayan insan.
Bu kişilikte olan birini anlamak bir yıldan uzun zaman alır çünkü bu yönlerini gizleme konusunda
ustadırlar.
Sansar Karşısındakini sömüren, batıran ve bundan maddi çıkar sağlayan insan.
Su samuru 50 Hırslı, çalışkan, gayretli insan. Evlilik beklentisi içinde olan erkek. Ailesi için en iyisini yapmaya
çabalayan eş.
Su Perisi Hayal gücü zengin, sanat yeteneğine ve sihirli güçe sahip mükemmel insan.
Salyangoz Yeniden doğan, uyanan, aydınlanan, sihirli güçlere sahip olan insan.
Su Aygırı 50 Cinsel dürtüleri en yükseğe çıkan insan. Sahip olduğu gücü gizleyen, saldırgan insan.
Sıçan Küçük sorunlarla boğuşan, yaşama geniş perspektiften bakamayan insan. Aşağılanmak, ezilmiş
insan. Suçluluk duygusu içinde olan insan. Dedikodu yapan, başkalarının kirli çamaşırlarını ortaya
çıkarmaya çalışan insan.
Sığır Çalışkan, azimli, güçlü, inatçı, cinsel gücü yüksek, kendi hayatına ve çevresine bolluk, bereket
dağıtan, nezaketten uzak insan.
Sülün Güzel giyinmeyi seven, hava atmayı seven, yaşamdan keyif alan insan. Genellikle bayanlar sülün
psikolojisinde hisseder.
Tavşan 48 Aile sıcaklığını, anne ve baba şefkatini tam olarak hisseden mutlu, huzurlu, sakin insan (Çocuklar
için). Şanslı insan. Cinsel dürtüleri en yüksek düzeye çıkan insan
Tavus kuşu 50 Güzel giyinmeyi seven, hava atmayı seven, yaşamdan keyif alan insan. Genellikle bayanlar tavus
kuşu psikolojisinde hisseder.
Timsah Acımasızlık, sahtekarlık, rekabet, Azim. Çevresindekileri baskı altına alan, çevresindekilere sahte
tavsiyelerde bulunan, onlara kötü muamele eden; güçlü, özgür, tehlikeli, saldırgan, devingen,
samimiyetsiz, sahtekar, rekabetçi yönü aşırı derecede ön plana çıkan insan.
U-Ü
Uğur böceği Başkalaşım geçirerek yeniden doğan, uyanan, aydınlanan, şans getiren insan.
Unicorn Tanrısal özelliklere sahip insan, en yüksek pozitif titreşimler yayan, istediği her şeyi başarabilecek,
her problemi sadece kendisi için değil toplum için de faydalı olacak biçimde çözen, başkalarına yol
gösteren, ilham veren insan.
Vaşak 50 Cinsel gücü yüksek, flört etmekten hoşlanan insan. Sadakat ve bağlılık sorunu yaşayacağından aşka
sıcak bakmayan, cinsel özgürlüğüne düşkün insan.
Vatoz balığı 10 Ayak bağı olan, asalak yaşamı ilke edinen insan.
Vizon 50 Çalışkan, azimli, güçlü, inatçı, kendi hayatına ve çevresine bolluk, bereket dağıtan, nezaketten
uzak, cinsel gücü yüksek, insan.
Yılan Kendisini yenileyebilen, bilge, koruyucu, şifa ve bereket veren ölümsüz, tanrı.
10 İntikam alma peşinde olan insan.
10 Şeytan, acımasız, duygusuz, hain, korku, endişe, günah, tehlike, cinsellik (Yeryüzü kadın, yılan
erkek, Dünya, tüm canlıların rahmi.)
Yengeç Hayatı çile haline gelen, işleri ters giden insan.
Yunus balığı 50 Sosyal çevresi geniş, arkadaş canlısı, insanların dertlerini büyük bir sabırla dinleyen, dertlerine
ortak olan, çözüm bulan, onlara yol gösteren insan.
Zebra Cinsel dürtüleri en yüksek seviyeye çıkan insan. Denge ve uyumun simgesi
Zümrüdü Tanrısal özelliklere sahip insan, en yüksek pozitif titreşimler yayan, istediği her şeyi başarabilecek,
Anka her problemi sadece kendisi için değil toplum için de faydalı olacak biçimde çözen, başkalarına yol
gösteren, ilham veren insan.
Kafdağı’nda yaşar.
Göz kamaştıran parlaklığa sahiptir.
İnsan gibi konuşur ve düşünür.
Bilgili ve hünerlidir
Tüyleri yaraları iyi eder.
Gözyaşı yaraları iyi eder.
Kimseye muhtaç olmadan yaşar.
Karşılık beklemeden darda kalan herkese yardım eder.
Kahramanları taşır, uzak mesafelere yolculuk yaptırır ve yakıp kendisini tekrar çağırabilsinler diye
onlara kendi tüylerinden birkaç tane bırakır.
Öldükten sonra küllerinden doğar.
Ölümsüzdür.
Uzaklarda aradığımız şey, aslında kendi içimizdedir.
Kendini bilme, başkalaşım geçirerek yeniden doğuş, uyanma, aydınlanma, kurtulma…
Yılanlara karşı bir düşmanlığı vardır.
Simurg, kendisini alevlerle kaplayana kadar yıl yaşar, yanar yeniden doğar.
Bereket bahşeder, yer-gök arasındaki birliği sağlar.
Simurg uçuşa kalktığında, bilgi ağacının yaprakları titrer her bitkinin tohumlarının dökülmesine
neden olurdu. Bu tohumlar dünyanın her yanına dağılır gelmiş geçmiş her bitki çeşidinin kök
almasını sağlar ve böylece insanoğlunun tüm hastalıklarını tedavi ederler.
Kimin basına konarsa (devlet kusu), ona büyük zenginlik ve mevki getirir.
Phoenix, Ra (günes tanrısı) ile yakından ilişkilidir. Eski Mısırlılarca Benu Kuş olarak adlandırılır ve
tanrı Ra’nın formlarından biridir. Kaos ve karanlıktan çıkan hayatın ve ışığın sembolüdür.
BİLİNÇALTI DİLİ RENK SİMGELERİ
MOR Şifa, şefkat, merhamet, onur, başarı yaratıcılık, dini dinginlik, içsel dinginlik, huzur, sukut, nezaket,
estetik, arınma, sezgi.
Mor; tanrıların ve kralların rengidir.
Akıl hastalarının en çok huzur bulduğu renktir.
TURUNCU Güzel giyinmeyi seven, etrafa hava atan, sosyal çevresi geniş, dışa dönük, yaşama sıkı sıkıya bağlı,
hayat dolu, pek çok yeteneğe sahip, nazik, cömert insanın simgesi.
PEMBE Bilge, yardım sever, neşeli, mutlu, sevgi dolu insanın simgesi.
Aşk ve şehvetin simgesi
YEŞİL 50 Sağlık, bereket, şifa, umut, canlılık, acemilik; günün sabah vakti, yılın ilkbahar mevsimi, ömrün
çocukluk yıllarını simgeler.
Enerji, tutku, saldırganlık, cesaret, derin duygusal çağrışımlar, öfke, tehlike, şiddet, utanç, reddetme,
KIRMIZI 50 cinsel dürtü
MAVİ 50 Sosyal çevresi geniş insan. Arkadaş canlısı, hayatı seven insan.
KAHVERENGİ 45 Orta yaşı (38 – 55) simgeler. Açık kahverengi 38 – 45, Koyu kahverengi 45 – 50 yaş arasını kapsar.
Toprak rengi olduğundan hayatın gerçekleri kabullenmenin simgesidir.
Genç biri kahve rengini söylüyorsa kendini erken yaşlanmış hissediyor demektir.
BEJ 35 Tarafsızlık.
SİYAH 10 Bilinmezlik, tehlike karanlık, ölüm, üzüntü, nefret, kötülük ve asaletin simgesi.
Ayakları yere basan (gerçekçi, hayalci olmayan) insanın simgesi.
AY
Ay: Anne
Ayın önünde kaç küme bulut varsa bu tasvirin söylendiği an annenin o kadar sevgilisi (yasak aşk) var.
Ayışığı: Anne
Dolunay: Zamanının, ilgisinin, sevgisinin, şefkatinin % ’nü çocuğuna veren anne
Yarım ay: Zamanının, ilgisinin, sevgisinin, şefkatinin % 50’sini çocuğuna veren anne
Hilal: Zamanının, ilgisinin, sevgisinin, şefkatini çocuğundan esirgeyen; giyimine özen gösteren, gezmekten ve kendisiyle
ilgilenmekten zevk alan, bakımlı ve güzel anne
Solgun Ay: Hasta anne
Parlak Ay: Sağlıklı anne
Krater yapılı Ay: Travma yaşayan anne
Yeryüzü: Kadın
Gökyüzü: Erkek
Bulut: Sevgili
Güneş ışınları: Sperm
Yağmur damlası: Sperm
Yağmur: Dert
Dağ: Dert
Sisli, puslu, bulutlu gökyüzü: Sıkıntılı hayat
Kar: Kişinin pek çok duyguları ölmüş durumda
SU
Su: Aşk
Şelaleden dökülen berrak, serin su: Mükemmel aşk
Berrak su: Güzel aşk
Bulanık su: Bitmek üzere olan aşk
Çamurlu su: Kanlı bıçaklı hale gelmiş aşk
Çamurlu suda böcekler var: Gayrı meşru cinsel ilişki, eşcinsellik, tecavüz
Serin su: Güzel aşk
Ilık su: Azalan aşk
Sıcak su: Bitme aşamasına gelen aşk
AĞAÇ
Ağaç: Anne
Ağac dalları: Annenin mutluluğu
Ağac yaprakları: Annenin mutluluğu
Ağaç gövdesi ve kökü: Annenin kariyeri, geçmişi, aldığı eğitim
Ağaç gövdesi kalınlığıyla annenin sıkıntıları doğru orantılıdır
Dalları ve yaprakları, gövdesiyle orantılı büyüklükte ağaç: Hak ettiği mutluluğu yaşayan anne
Dalları ve yaprakları, gövdesiyle orantısız derecede az ağaç: Hak ettiği mutluluğu yaşayamayan anne
Kurumuş, derin kovuklu, dalları kırılmış ağaç: hasta, ölüm döşeğinde anne
TERAPİ SENARYOSU
BİRİNCİ HAYVAN
1. Lütfen mantığa bağlı kalmadan, tamamen hayal ederek gözünüzde canlandırdığınız bir hayvan söyleyin (Söylenecek
hayvan, kişinin kendisidir).
2. Nerede, lütfen anlatın.
3. Ne yapıyor?
4. Ne renk?
5. Ne düşünüyor?
6. Suyunu nereden içiyor?
7. Güneşi görebiliyor mu?
8. Nasıl bir güneş var?
9. Bu hayvan, güneş hakkında ne düşünüyor? (Kişinin, baba hakkındaki düşünceleri)
Güneş bu hayvan hakkında ne düşünüyor? (Babanın, kişi hakkındaki düşünceleri)
Aynı manzara gece olsa gökyüzünde Ay var mı varsa nasıl bir Ay görünür?
Bu Ay, yeryüzüne inse nasıl bir ağaca dönüşür?
Bu hayvan, Ay hakkında ne düşünüyor? (Kişinin, anne hakkındaki düşünceleri)
Ay, bu hayvan hakkında ne düşünüyor. (Ay’ın kişi hakkındaki düşünceleri)
Ay, Güneş hakkında ne düşünüyor? (Danışanın annesinin, danışanın babası hakkındaki görüşleri)
Ay’ın Güneş hakkındaki duyguları neler (sevgi, şefkat, aşk, öfke, nefret, düşmanlık, nötr, huzur, mutluluk, güven…)
(Danışanın annesinin, danışanın babası hakkındaki duyguları)
Güneş, Ay hakkında ne düşünüyor? (Danışanın babasını, danışanın annesi hakkındaki görüşleri)
Güneş’in, Ay hakkındaki duyguları neler (sevgi, şefkat, aşk, öfke, nefret, düşmanlık, nötr, huzur, mutluluk, güven…)
(Danışanın babasının, danışanın annesi hakkındaki duyguları)
Ay, bir hayvan olarak yeryüzüne inse hangi hayvan olur?
Güneş, bir hayvan olarak yeryüzüne inse hangi hayvan olur?
Ay, bir hayvan oldu ya bu hayvan suyunu nereden içiyor?
Güneş, bir hayvan oldu ya bu hayvan suyunu nereden içiyor?
Güneş, bir hayvan oldu ya bu hayvan, gökyüzüne baktığında nasıl bir Güneş görünür? (Danışanın babasının, danışanın
dedesi hakkındaki görüşleri)
Güneş, bir hayvan oldu ya bu hayvan, gökyüzüne gece baktığında nasıl bir Ay görünür? (Danışanın babasının, danışanın
babaannesi hakkındaki görüşleri)
Ay, bir hayvan oldu ya bu hayvan, gökyüzüne baktığında nasıl bir Güneş görünür? (Danışanın annesinin, danışanın dedesi
hakkındaki görüşleri)
Ay, bir hayvan oldu ya bu hayvan, gökyüzüne gece baktığında nasıl bir Ay görünür? (Danışanın annesinin, danışanın
anneannesi hakkındaki görüşleri)
İKİNCİ HAYVAN
Lütfen mantığa bağlı kalmadan, tamamen hayal ederek gözünüzde canlandırdığınız ikinci bir hayvan söyleyin
(Söylenecek hayvan, kişiyi zihnen en fazla meşgul eden kişidir. Bu sevdiği de olabilir düşmanı da.).
Nerede, lütfen anlatın.
Ne yapıyor?
Ne renk?
Ne düşünüyor?
Suyunu nereden içiyor?
Güneşi görebiliyor mu?
Nasıl bir güneş var?
Bu hayvan, güneş hakkında ne düşünüyor? (Kişinin, baba hakkındaki düşünceleri)
Güneş bu hayvan hakkında ne düşünüyor? (Babanın, kişi hakkındaki düşünceleri)
Aynı manzara gece olsa gökyüzünde Ay var mı varsa nasıl bi Ay görünür?
Bu Ay, yeryüzüne inse nasıl bir ağaca dönüşür?
Bu hayvan, Ay hakkında ne düşünüyor? (Kişinin, anne hakkındaki düşünceleri)
Ay, bu hayvan hakkında ne düşünüyor. (Ay’ın kişi hakkındaki düşünceleri)
Ay, Güneş hakkında ne düşünüyor? (Danışanın annesinin, danışanın babası hakkındaki görüşleri)
Ay’ın Güneş hakkındaki duyguları neler (sevgi, şefkat, aşk, öfke, nefret, düşmanlık, nötr, huzur, mutluluk, güven…)
(Danışanın annesinin, danışanın babası hakkındaki duyguları)
Güneş, Ay hakkında ne düşünüyor? (Danışanın babasını, danışanın annesi hakkındaki görüşleri)
Güneş’in, Ay hakkındaki duyguları neler (sevgi, şefkat, aşk, öfke, nefret, düşmanlık, nötr, huzur, mutluluk, güven…)
(Danışanın babasının, danışanın annesi hakkındaki duyguları)
Ay, bir hayvan olarak yeryüzüne inse hangi hayvan olur?
Güneş, bir hayvan olarak yeryüzüne inse hangi hayvan olur?
Ay, bir hayvan oldu ya bu hayvan suyunu nereden içiyor?
Güneş, bir hayvan oldu ya bu hayvan suyunu nereden içiyor?
Güneş, bir hayvan oldu ya bu hayvan, gökyüzüne baktığında nasıl bir Güneş görünür? (Danışanın babasının, danışanın
dedesi hakkındaki görüşleri)
Güneş, bir hayvan oldu ya bu hayvan, gökyüzüne gece baktığında nasıl bir Ay görünür? (Danışanın babasının, danışanın
babaannesi hakkındaki görüşleri)
Ay, bir hayvan oldu ya bu hayvan, gökyüzüne baktığında nasıl bir Güneş görünür? (Danışanın annesinin, danışanın dedesi
hakkındaki görüşleri)
Ay, bir hayvan oldu ya bu hayvan, gökyüzüne gece baktığında nasıl bir Ay görünür? (Danışanın annesinin, danışanın
anneannesi hakkındaki görüşleri)
Zaman Tünelinde Geriye Gidiş (% doğru bilgi verir.)
Bu hayvan, şu kadar gün /hafta/ ay/ yıl önce hangi hayvandı?
Ondan önce hangi hayvandı?
Ondan da önce hangi hayvandı?
Ondan daha önce hangi hayvandı?
İstediğimiz yaşa kadar geriye gidebiliriz?
Terapi Uygulama
1. Lütfen mantığa bağlı kalmadan, tamamen hayal ederek gözünüzde canlandırdığınız bir hayvan söyleyin (Söylenecek
hayvan, kişinin kendisidir).
2. Sizin bana anlattığınız takıntınız, tikiniz, sorununuz, hastalığınız bu hayvanın bedeninin neresinde hangi hayvan olur?
3. Bu hayvanın bedenine, bu hayvanı, hangi hayvan, ne kadar gün /hafta/ ay/ yıl önce koydu?
4. Bu hayvanın bedenindeki hayvanı, nereden çıkaralım ?(Ağızdan, göğüsten, karından…)
5. Hayvanı çıkarttığımız zaman takıntı, tiki, sorun, hastalık bedenden çıkacaktır.
KONULU GRUPLAMALAR
Cinsel dürtüsü 5 Kat Artmış Zebra, Zürafa, Yılan, Goril, Orangutan, Gergedan, Tavşan
İşi ters giden, sıkıntıyla boğuşan Örümcek, Ahtapot, Müren Balığı, Istakoz, Yengeç
Sincap ( iki aşk arasında kaldığı zamanda)
FREKANS GRUPLARI
Fare, Karga, Lama, Gelincik, Su yılanı, Yılan Balığı, Kokarca, Domuz, Akrep
Köstebek, Sansar, Rakun, Çakal, Sırtlan, Akbaba, Leylek, Kelaynak, Flamingo, Çekirge,
Sümüklü Böcek,
Kirpi, Örümcek, Ahtapot, Yengeç, İstakoz, Sincap, Kuzu, Serçe, Sıpa
Sülün, Kedi, Köpek, Kuala, Panda, Kırlangıç, Karıncayiyen, Salyangoz, Öküz, Boğa, Camış,
Kelebek, Arı, Ayı, Karınca, Zebra
50 Su samuru, Kuğu, Kaplumbağa, Tavus kuşu, Arslan, Kartal, Kaplan, At, Gergedan,
Leopar, Yunus Balığı, Koç, Atmaca, Doğan, Şahin, Çita, Deve, Fok, Jaguar, Kunduz, Vaşak
Midilli, Koza, Deniz Atı, Uğur Böceği, Ateş Böceği, Yusufçuk, Deniz Yıldızı
Refik Korkmaz
Bilinçaltı Dili kurucusu
[email protected]
0
Tüm hakları saklıdır ve bu materyal Refik KORKMAZ’ın açık yazılı izni olmadan kopyalanamaz, değiştirilemez veya çevrilemez.
Türk öykücülüğünü Anadolu’ya yönlendirerek öykünün sahasını genişleten Refik Halit Karay, Anadolu’nun tüm yönlerini realist bir şekilde işleyerek Anadolu’yu özgün bir dil ile ele alır. Bireyi ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla kaleme alınan ‘Yatık Emine’ adlı öyküde Refik Halit Karay, toplumun örfî, hukukî ve ahlakî kaynaklarına inerek olması gerekten yana tavrını koyar. Böylelikle o, bireysel sorunlardan hareketle toplumsal sorunlara yönelerek metin bağlamında var olan bir kurguyu yaşam gerçekliğine taşır. Bu gerçeklik birey ve toplum arasında var olan tüm değerlerin benimsenmesi ya da ötelenip yok sayılması ile şekillenir. Yok sayılan değerleri yeniden canlandırmaya çalışan Refik Halit Karay, birey ve toplumun içine düştüğü çıkmazı dile getirir. Anahtar Kavramlar: Refik Halit Karay, ahlâk, yozlaşma, birey, toplum, devlet. THE EXAMINATION OF THE STORY CALLED ‘YATIK EMİNE’ OF REFİK KALİT KARAY IN TERMS OF SOCIOLOGICAL Abstract Refik Halit Karay () has an important place in Turkish story telling. Refik Halit Karay who changed the field of Turkish story by canalizing it to Anatolia, works on Anatolia with an original language by treating all aspects of Anatolia with a realistic manner. In the story ‘Yatik Emine’, written with the aim of raising awareness of the individuals and the society, Refik Halit Karay goes deep into customary, judiciary and moral source of the society and takes up a position about how it is supposed to be. Therefore, by wending his way to social problems taking its roots from individual problems, he carries fiction within the textual contextto reality. This reality is shaped by adoption or disregard of the all the values within the society and individual. Refik Halit Karay reflects the dilemma of the individual and the societywith the aim of reviving the disregarded values Keywords: Refik Halit Karay, ethics, corruption, individual, society, state. 1Yrd. Doç. Dr., Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected] 2Fırat Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Doktora Öğrencisi, [email protected] Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… GİRİŞ Edebiyat ve sosyoloji kendi var olma sebeplerini yitirmeden anlamsal olarak daha da güçlenmek için birbirlerini kabul eden ve açımlayan iki farklı disiplindir. Disiplinlerarası bir yaklaşım olan edebiyat sosyolojisi ise edebiyat ve sosyolojinin temel verilerinden yararlanarak yeni bir anlayış yaratma çabasıdır. Bu birlikteliğin eser bağlamında rahatlıkla kurulması yeni açılımlar farklı anlamlar doğurur. Disiplinlerarası bu eğilim, bireyi dolayısıyla da toplumu kavrama açısından önemli bir gelişme olarak kabul edilebilir. Çünkü “edebiyat-toplum ilişkisi ve bağını merkeze alarak bu ilişkinin tüm boyutlarını araştıran edebiyat sosyolojisi edebiyata değişik bir pencereden bakma girişimidir. Edebiyatın birikimi ile toplumsal durumları tahlil etme, edebiyatı izlek alarak sosyolojik analize varma çabasına denk düşer edebiyat sosyolojisi.“ (Alver ) Bu sebeple toplum sorunlarının incelenmesinde ve yorumlanmasında edebiyatın göz önünde bulundurulması gerektiğini öne süren edebiyat sosyolojisi, edebiyatın aynı zamanda sosyo-kültürel ortama ait bir gerçeklik olduğunu ispatlamış olur. Edebiyat dünyasının bilinen isimlerinden olan Refik Halit Karay, öykücü, romancı ve dergici kişiliğiyle birçok eser oluşturmuştur. Ancak o, “asıl ününü edebî yazılarından çok Kalem ve Cem dergilerinde ‘Kirpi’ imzasıyla yazdığı mizahi yazılarıyla yap(sa da)” (Oktay ) onun hikâyeciliği göz ardı edilemez. Çünkü Refik Halit Karay, “İstanbul sınırları dışına çıkamayan Türk hikâyesini Anadolu’ya yöneltmekle hikâyeciliğimize yeni bir ufuk aç(ar)” (Kudret ). Özellikle ‘Memleket Hikâyeleri’ Anadolu insanının ruhunu yansıtması bakımından önemlidir. Öykülerinin genelinde yurt-insan gerçeğine yönelen Refik Halit Karay, ‘Yatık Emine’ adlı öyküsünde bireysel ve kültürel değerleri toplumsal yaşam bağlamında yeniden diriltecek olan sosyolojik bir kurgu geliştirir. Öykünün işlevini sosyolojik anlamda öne çıkarılmasını sağlayan bu kurgu, bireyden hareketle toplumsal olanı merkeze alır. Birey-toplum ikilisiyle temellendirilen öykü, hem kendi gerçekliğinin yanı sıra diğer gerçekliklerle de ilişkilendirilerek yalıtılmışlıktan kurtarılır hem de içerik düzlemi bakımından kuvvetlendirilir. Refik Halit Karay, ‘Yatık Emine’ adlı öyküsünde bireyin ve toplumun içinde bulunduğu durumu metne taşıyarak bir yaşam gerçekliğini anlatır. ‘Yatık Emine’, “Emine” özel ismine “yatık” sıfatı getirilerek kurulmuş bir sıfat tamlamasıdır ve aynı zamanda bu sıfat “Emine” isminin özelliğini belirterek tamamlayan bir sıfattır. Adler kimliksizleşen “ kadınları boyun eğen kadın rolünü en iyi şekilde üstelenen” (Adler ) kişiler olarak adlandırır. “Yatık”, her şeye boyun eğen, kendi bireyselliğini ön plana koymadan sorgusuzca kabul eden, uysal anlamlarına gelir ki zaten öyküde yazar, başkişi Emine’ye verilen bu sıfatın doğru bir kullanım olduğunu gösterir. Nitekim öyküde Emine, “yazarın diğer hikâyelerinde tanıtılan eğlence kadınlarından farklı bir fizyonomiye sahip olması arzu edilmiştir Diğerlerinin iri, etli, kanlı canlı olmasına rağmen, bu cılız ve sıskadır.” (Aktaş 76) Başkişi Emine’nin yaşamın acımasızlığı karşısında varlığını koruyup kendi kimliği ile hayata katılacağı bir seçenek yoktur. Verilmiş olanı kabul etme durumunda bırakılan Emine kendinden uzaklaşarak her şeye boyun eğen bir insana dönüşür. Nitekim Emine’nin yaşamış olduğu bu seçimsizlik, öykünün temel dokusunu oluşturur. Dolayısıyla verilmiş olanı yaşamaktan başka şansı olmayan Emine, aynı zamanda yaşam karşısında eylemsizdir. Olanı olduğu gibi kabul ederek öykü boyunca yaşanan seçimsizlik, Emine’yi ilk olarak kendinden ve değerlerinden uzaklaştırır. Kendi ‘beni’nden uzaklaştıkça ahlakî değer ve yargılarla bir çatışma durumuna giren Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… Emine, varoluşsal değerlerini tahrip eder. Ancak onu bu vahim durumdan kurtaracak yaşamsal bir destek verilmez. Çünkü bir arada yaşamak zorunda olduğu toplum ve onun yozlaşmış yapısı, onun içtenlik değerlerini tahrip eder. Dolayısıyla öyküdeki dramatik aksiyon, Emine’nin kendilik değerleriyle çatışıp bu değerlerden uzaklaşması ve kendine dönüşememesi üzerine kurulur. İsim-içerik açısından uygunluk gösteren öykü, tanrısal anlatıcı tarafından kurgulanır. Tanrısal anlatıcı her şeye hâkim olan bir bakışla anlatı karakterlerinin duygu ve düşünce dünyasını bilir ve okuyucuya aktarır. Okur, üçüncü tekil şahıs tarafından aktarılan olaylarda başkişinin geçmişini, iç dünyasını tanıma fırsatı bulur. Kendi içinde altı bölümden oluşan öykünün 3., 5., ve 6. bölümleri bir alt bölümden meydana gelir. Bu bölümlerde Emine’nin kasabaya gelmesiyle başlayan yaşam mücadelesi anlatılır. Ancak öyküde meydana gelen değişimler dikkate alındığında öykünün bir ana bölümden meydana geldiği söylenebilir. GELİŞME İnsan başkalarıyla etkileşim kuran sosyal bir varlıktır; bu sosyalleşme sürecinde kendini ötekiyle birlikte var eden insan, zaman içinde biraradalığını kavrar. Bu kavrama sürecini yaşamayan insan, kendisiyle öteki arasında çatışma yaşar. Toplumun sağlıklı bir şekilde kendini kurup var olabilmesi için asıl gaye, bu çatışmaya sıkışan insanları topluma yeniden kazandırabilmektir. Çünkü toplumsallaşmış insan, dünyayla sağlıklı ve uyumlu bir birlikteliğe intibak edemeyen insanın yaratacağı tehlikenin farkındadır. Nitekim “Adler, kişileri suçluluğa götüren nedenlerin başında ihmal edilmenin olduğunu söyler. Sosyal duygunun yetersiz olduğu bir toplumda ihmal edilen bireyler, suç işlemeye daha meyillidir.” (Yiğitoğlu ) Dolayısıyla kişilerarası iletişimi zayıf ve kopuk olan insan, bireysel ve toplumsal düzeyde yaşanılacak olası bir kaosun nüvesini içinde taşır. Ahlak insanın kendisini dinî, örfî ve hukukî değerlere göre kurması, ayarlamasıdır. Bireysel ve sosyal farkındalık yaşatarak insanın kendisini tanımasını ve ötekilerden ayırmasını sağlayan ahlak, her şeyden önce bir ruhsal büyümedir. Bu erginleşmeyi tamamlayan insan, gerek bireysel gerekse toplumsal ilişkilerde yaptırım gücü olan hukukî, örfî ve ahlakî değerleri kavramasıyla insanî öze ulaşır. Öyle ki bu insanî öz, toplumsal yaşamanın kaynağını teşkil eder ve bu toplumsal yaşam insanların karşılıklı etkileşimleri sonucu şekillenir. Dostluk, sevgi, barış ve yardımlaşma gibi insanı özüne ulaştıran değerler toplumun inşasında en önemli kendilik değerleridir. Sağlıklı ve erdemli her insan bu değerleri hayatı boyunca uyumlu bir birliktelik içinde sürdürmeyi başarabilir. Ancak düşmanlık ve nefret gibi insanı özüne yabancılaştıran değerler de toplumun çöküşünü hazırlayan yıkıcı olgulardır. Bu yoz ve yıkıcı değerlerin etkisini ise insan ancak vicdan ve sağduyunun sesine kulak vererek ortadan kaldırabilir. Dolayısıyla olumlanan değerlerin yanında öteki değerlerin de var olması, birçok kimliğe kapılarını açarak bir arada yaşamayı gerektiren toplumu çok sesli bir armoniye dönüştürür. Asıl önemli olan kimlik ve kültüre sadık kalarak öteki kimlik ve kültürü dışlamadan barış ve huzur içinde yaşayabilmektir. Öte yandan toplum her zaman barış ve huzur içinde yaşayamayabilir. Zira kişisel ve toplumsal “iç barışın sürekliliğinde ya da bozulduğu zaman tekrar sağlanmasında akıllılığın ve ahlaklılığın büyük rolü vardır.” (Yaran ) Böylesi durumlarda refah ve saadet gibi duyguları elinde bulundurmak zorunda olan bir idareye Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… ihtiyaç vardır ki bu idare devlettir. Çünkü devlet, herkese eşit davranmak ve herkesi kötülüklerden korumak gibi birçok görevle yükümlüdür. “İl merkezinde ard arda olaylar çıkmasına sebep olan uygunsuz takımından Yatık Emine ilçede oturtulmak ve başka yere gitmesine engel olunmak üzere yollandığından gereğinin yapılması…” (Karay 11) İnsan, yaşamının etken öznesidir. Ancak alıntı cümlesinde geçen “otur-“ ve “yolla-“ fiilleri bir başkasının isteği/emri üzerine gerçekleştirilen eylemlerdir. Kendini, Emine’nin yaşamını yönlendirme hakkına sahip olarak gören devlet, Emine’yi öteleyerek edilgen bir konuma düşürür, onun kendi yaşamını yönlendirme yetkisini elinden alır. Devletin çıkarmış olduğu bir karar niteliğinde olan bu durum, Emine’nin özgürlüğünü elinden alarak onu sürgün eder. Oysa insan daha doğarken birçok hakka sahiptir. En önemli hakkı özgürce yaşama hakkıdır ki devlet de bu hakkı korumak zorundadır. Çünkü hak, devlete bağlı değildir. Ancak öyküde devlet ve devlet kurumları bireyin varoluşunu tehdit eder, hatta yok eder bir durumdadır. İnsanın maddi bir varlık olmasının yanında manevî bir şahsiyet olarak sahip olduğu hakları ihlal eder. Dolayısıyla bireysel hakların korunmasını gözetmek gibi bir görevle yükümlü olan devlet, bireyin sahip olduğu hakları elinden alarak kendi varoluş nedenini yitirir. Oysa devletin rolü, “bireylerin birbirlerinin haklarını çiğnemelerinin engellenmesine ve her birinin sadece birey olmakla hak ettiği yaşam alanının dokunulmazlığını korumaya indirgenmeli(dir)” (Durkheim, ). Ancak öyküde Emine’ye uygunsuz takımından damgasını vuran devlet, bireysel hakların göz ardı edilmesine sebebiyet verir. Haddinden fazla genişletilen devlet nüfuzu bireyi silikleştirerek normal olmayan bir durum yaratır. Bu sebeple bireysel amaçlara hizmet etmekten uzaklaşan devlet, insanların zayıflığından istifade ederek onları yaşama karşı savurmaktadır. Devletle aynı doğrultuda ilerleyen toplum da bireysel fikir ve hakları ihmal eder. Çünkü toplumun gözünde bireysellik değil ortaklık önemlidir. Dolayısıyla “toplum için toplumun itkilerine uysal bir tavırla uy(an) ve kendi kaderini kolektif varlığın kaderlerine tâbi kıl(an)” (Durkheim, ) insan önemlidir. Toplumun yutuculuğu karşısında kendi şahsi varlığını kaybeden insan tam bir teslimiyetle verilmişliğe bağlıdır. Bu yüzden Emine’nin adı “Yatık Emine”dir. “Böyle her zora katlanıp ne yapılsa sızıltısız boyun eğdiğinden Emine’ye, Yatık Emine derlerdi.” (Karay 19) diyen yazar, bu cümleyle, bütün varlık alanına girilmiş, bütün hakları ihlal edilmiş bir kişinin çözülüşünü özetler. Nitekim “kendi içinde çözülmüş olan birey ya ‘bir şeyi isteme’ yeteneğinden yoksundur ya da eğer bir şey istiyormuş gibi görünüyorsa, istenci sağlıksızdır.” (Fromm 70) Dolayısıyla yaşamdan ve insanlardan hiçbir şey istemeden kendisine verileni kabul eden Emine’nin çözük bir kişiliğe sahip olduğu söylenebilir. Öyle ki öyküde Emine’nin sesini neredeyse duymayız, o konuşmaz sadece var olanı yaşar. O, etken bir edim öznesi olmaktan ziyade söylenenleri yerine getiren, dönüşümü gerçekleştiremeyen sıradan bir insan olarak varlığını sürdürmeye devam eder. Yazar aynı zamanda öykünün başkişisine “Emine” adını vermekle de ironik bir durum yaratır. Çünkü “Emine” adı, “emin” kelimesinden türetilir ve “kendisine güvenilen” anlamını verir. Oysa öyküde hiç kimse Emine’ye güvenmez. Toplumda huzur ve güveni zedeleyerek var olmaya çalışan bu karakter, adıyla karakteri arasında var olan bir tezadı yaşar. Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… Toplumu şekillendiren ve birleştiren unsurlar olarak bilinen kültürel ve ahlakî değerler, hem kişiliğin hem de insanî ilişkilerin bu değerlere göre biçimlenmesini sağlar. Zira “toplumsal normlar sıkı örülmüş bir ağ gibi kişiliği sardığı gibi kişinin eylem ve davranışlarını” (Atıker 67) etkileyerek insanın toplumsallaşmasını sağlar. Ancak bu kuralların dışında kalmak toplumun tepkisine yol açar. Bu yüzden “uygunsuz takımından” kabul edilen Emine, yaşadığı ilde olumsuzlanan birçok olayın doğmasına sebep olduğu için ahlakının ıslah edilmesi amacıyla Haymana Ovası’nın ortasındaki bir kasabaya gönderilir. Kasaba, “küçük sosyal bir toplaşmayı olduğu kadar; değişmezliği, taşrayı, uzaklığı, azgelişmişliği bakışaçısı darlığını ve hoşgörmezliği de simgelemektedir.” (Korkmaz- Deveci ). Bu açıdan mekânın simgesel anlamdaki değeri, onu fiziksel bir mekân olmaktan çıkarır ve anlatı karakterlerinin izdüşümü olan bir mekâna dönüştürür. “Yöreye oranla o kadar yolsuz ve yüksekti ki sanki buraya insanlar yokuşları tırmana tırmana değil, gökten serpilerek gelmişler ve inmeye iz bulamayarak öyle dünyaya ilgisiz bir küme halinde kalmışlardı. Haymana Ovası’nın ortasında en yüksek bir yerde gözcü gibi bekleyen kasaba, kerpiç evleri ve ağaçsız sokaklarıyla ne kadar zevksiz, yürek karartıcıydı. (…) zaten yöredeki halk ile kolayca buluşup ilişkiye girişememek yüzünden bu kasaba gayet geri, gayet uyuşuk, atılımsız kalmıştı. Ne gençlerinde hayatın ilk tadlarını duymaktan gelen bir iştah, bir sıcaklık; ne de ihtiyarlarında rahat bir yaşlılığın verdiği çubuklu, hikâyeli bir keyif… Kadınlar ise taş gibi duygusuz, kütük kadar hareketsiz ve donuktular. (…) Ne kadar heyecansız, ne derece uyuşuk bir ömür!” (Karay ) Gerek kasabanın coğrafi yapısı gerekse kasaba halkının karakteristik özelliği metinde karşılıklı bir etkileşim süreci içerisinde anlam bulur. Olumsuzluk, duygusuzluk ve tek düze bir algının hüküm sürdüğü bu yerleşim yeri, hem insanların yaşamını etkilemekte hem de insanların yaşamından etkilenmektedir. Mekânın insanı silen yutuculuğu içinde yüzü yaşama dönük bireyleri bulmak neredeyse imkânsızdır. Zira ‘yutucu mekân’, “yalıtıcı niteliği (ile) içinde yaşayan kişiyi dış dünyadan ve diğer insanlardan hatta kendi güçlerinden bile koparır.” (Korkmaz, ). Çevresel ve insanî olumsuzluklar nedeniyle, Emine’nin içinde bulunduğu kaotik durumu daha da çıkmaza sürükleyen bu mekân, insanın yaşam şartlarına direnme gücünü elinden alır. Kendilerini dünyaya kapatan kasaba halkı sadece kendi aralarında var olan bir iletişime sahiptir. Çünkü bu kasaba halkı “küme”lenmişlerdir ve kümelenmek insan dışındaki varlıkların bir arada olduklarını ifade etmek için kullanılır. Dolayısıyla bilinçsiz bir şekilde sadece fiziksel olarak bir ortaklık yaşayan ve dünyayla olan bağlantılarını kopararak yaşadıkları kasabayı kendi dünyaları olarak gören bu insanlar, adeta kendilerine yeni bir dünya yaratmışlardır. Öyle ki var edilen bu dünyanın coğrafi şartları da yaşamak için elverişsizdir: “Soğuk, barınılmaz bir kışı; susuz, dayanılmaz bir yazı vardı(r).” (Karay 12) Rastlantısal bir şekilde bir araya gelen bu insanlar, dünyaya sırtlarını dönmüş, dünyaya karşı alakasız bir topluluk olarak kalmışlardır. Dolayısıyla üzerinde yaşayan insanlarla aynileşen bu mekân insana huzur vermekten çok yaşama hakkı vermeyen yutuculuğu ile ön plana çıkar. Böylesi bir mekân tarafından kuşatılan Emine, bu mekânın içinde kendi içtenlik değerlerini yitirerek kaybolur. Bunun nedeni kasabanın fiziksel ve algısal olarak bir türlü geçit vermeyen yapısıdır. Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… “Devletin temel görevi bireyi ahlâkî bir varoluşa çağırma(ktır)” (Durkheim ) diyen Durkheim, devletin toplumsal yaşamı bir düzen içine sokmaya çalıştığını ifade eder. Ancak öyküde devlet bunu yaparken ya şiddet uygular ya da bireyin tabiatını zorla değiştirir. Bireyin kendilik değerlerini yok sayarak onu istediği gibi şekillendirmek isteyen devlet, bunu devletin bir görevi olduğunu kabul ederek yapar. Oysa devlet “ahlâkî disiplinin en kusursuz organı” (Durkheim ) olması gerekirken çözük bir yapılanmayla bireyi bir yandan belirlenen ideale yaklaştırmak ister öte yandan da insanı birey olma idealinden uzaklaştırır. “Dal Sabri: _Kahpe bize de göz yumdurttu be, hele bir payını vereyim!.. Diye bağırmış, Emine’yi çağırtmıştı. İki jandarmaya tutturup kılıcının kabzası ile onu bir iyi döverken: _Geldiğin gün sana uslu otur, yoksa kemiklerini kırarım dedimdi; al işte… Diye söyleniyordu. Her vuruşta biraz daha sakinleşiyor, yatamadığı bu kadını dövmekten tad alıyordu.” (Karay 31) Her toplumun kendine ait bir değerler dünyası vardır. Bu değerler dünyasını dinî, örfî ve hukukî kurallar şekillendirir. Ancak toplumsal içerikli olan bu kurallar kimi zaman bireysel çıkar ve algılar doğrultusunda anlam yitimine uğrayarak boyut değiştirir ki kimi eylemlerin örf, adet, ahlak ve din uğruna yapıldığı ifade edilir. Öyle ki kasabada kadınları koruyucu bir bakış açısıyla yaşam ve toplumdan kaçırmak, adeta namusu korumakla eş tutulur. Bu da ahlakî davranışları düzenleyerek kontrol sağlayan tüm kendilik değerlerinin anlam yitimine uğradığının kanıtıdır. “Köylerinde halk apaçık, kaç göçsüz gezip yaşadıkları halde, bu kasabada kadınların iki gözünü birden görmek olanaksızdı. Gelin bir evde, kayın babasından kaçar, güvey baldızının yüzünü tanımazdı. Sazsız, sözsüz; düğünsüz, derneksiz bir ölü hayatı geçiriyorlardı.” (Karay ) Uygunsuz hallerini iyileştirmek için yalıtıcı ve yutucu olan kasabanın sınırlı imkânları çerçevesinde yaşamaya, ıslah olmaya mecbur bırakılan Emine’nin bu kasabaya gönderilmesi, ilk zamanlarda kasaba halkı tarafından kabul edilemeyen bir durumdur: “Hele hükûmatın ettiğine bak, kötü karıları gönderecek bizim memleketimi bulmuşlar?” (Karay 15). Sonraları ise bu durum memleketleri için bir şeref olarak algılanır. Çünkü “günah yoluna sapmış bu kadın memleketlerinde ahlakını değiştirecek, doğru yolu bulacaktı(r)” (Karay 15). Ancak Emine’nin ahlakını değiştirmek isteyen kasaba halkı bu doğru yolu Emine’yi aç, evsiz bırakmada bulur. “Ahlaki davranışın pek çoğu dinden gelmektedir. Din ahlâkî hayatımızın yegâne kaynağı değildir, ama en büyük kaynaklarından biridir.” (Güngör ). Dolayısıyla dinin amaçlarından birisi de insanı ahlakî olgunluğa eriştirmektir. Hem Tanrı hem de toplumun nazarında insan, ahlakî davranışlarına göre manevi dereceler kazanmaktadır. İslam dininin temel şartlarından biri olan hacca gitmek de bu manevi derecelerin en üst basamağını teşkil eder ki toplumda da hacca giden insanlara ayrı bir önem ayrı bir değer verilir. Çünkü hacca giden insanlar, toplumda dinî ve ahlakî görevleri tamamıyla yerine getiren kişiler olarak kabul edilir. Oysa Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… öyküde “Ayol, dedi, buraya bir kadın göndermişler, Emine mi Ayşe mi ne… Merkez komiseri Hacı Bekir Efendi bana, ‘Git de gözü onda gör, adamın yüreğini gıcıklıyor!’ ” (Karay 20) diyen Hacı Bekir Efendi, dinî ve ahlakî yozlaşmanın bir temsili olarak karşımıza çıkar. Yazar, dinî ve ahlakî olgunluğa erişememiş ancak görünürde iğreti hacı olan Hacı Bekir Efendi’yi ironik bir söylemle eleştirir. Ahlak denilince akla gelen bir diğer kavram “namus”tur. Kimi zaman birbirinin yerine kullanılan bu iki kavram esasında anlam itibariyle birbirinden farklıdır. Çünkü “namus kavramı daha çok cinsel ahlâkla ilgilidir, yani ahlâkî davranışın bütününü değil, ancak bir kısmını ifade eder.” (Güngör 35). Cinsel ahlak bakımından doğru ve iyi davranışlar sergilemeyen Emine, kasabalının deyişine göre “namuslu” bir kasabaya gönderilir. Öyküde Emine’nin simgeleşen kimliğinde “ düşkün kadın; psikolojisi, hayat tarzı ve insanlar arsındaki mevkisi” (Aktaş 76) irdelenir. Ancak namusu önemserken ahlakı öteleyen kasaba halkı için Emine, ahlakını cinsel yönden zedelemiştir. Bu sebeple de hiçkimse tarafından yardım görmeyecektir. Oysa asıl ahlaklılık, bir insan ve canlıya yardım etmek, onu zor bir durumdan kurtararak ontolojik süreci tamamlamasına olanak sağlamaktır. Bu açıdan ahlak “iyi olma” sanatıdır. (Şimşek 21). Nitekim iyilik, öznenin kendini dönüştürmesi ve gerçekleştirmesine olanak sağlayan değerler bütünüdür. “burası namuslu bir kasabaydı, o karı açlıktan geberir, fakat kimseden yardım görmezdi.”(Karay 34) Öykü kişisi Emine’nin düşüşünü, çaresizliğini görmeyen ve onu duymayan bu kasabada insanî ilişkiler, insanların bireysel algı ve yönlendirmeleriyle anlam kaybına uğramıştır. Bu sebeple bu kasabada toplumsal birlikteliğin gelişmediği söylenebilir. Çünkü kasaba halkı Emine’yi yeniden kazanma, onu toplumsal hayata alıştırma amacında değildir. Hatta kasaba halkı Emine’nin bu kasabada yaşamasının, barınmasının bile mümkün olmadığını söyler. Bu da ötelenmiş, yok sayılmış bir insana bütün hayat kapılarının kapandığını gösterir. Yozlaşmanın gündelik hayata yansıdığını sıklıkla gördüğümüz öyküde toplum ahlakî yönden bir çatışma içindedir. Zira ahlakî çatışma “toplumsal değerlerden farklı değerlere sahip olan kişilerin, toplumun millî ve manevi değerlerine karşı gelmeleri sonucunda şahsi ve toplumsal düzeyde ortaya çıkan çatışma(dır.)” (Seyyar 24). Hükümet memurları akşamüstü kalemlerinden çıkınca eczanede toplanır ve kasabada meydana gelen olaylar hakkında konuşma yapılır. Görünürde kasabadaki hiç kimse Emine’yi istemez; ancak teğmeninden gardiyanına, hastane idare memurundan jandarmasına kadar birçok kişi Emine’ye içten içe ilgi duymaktadır. Yaşamı yozlaşmış ilişkiler içerisinde tahrip eden bu karşıt kişiler, ahlaklı görünmeye çalıştıkça bayağılaşır ve aykırı davranış sergilerler. “Hele hastaneci söyle bakalım, Emine’ye takılıyor musun? (…) Urfalı: -Yok a canım, benim o tarafa uğradığım yok, gardiyan Gürcü Server ilgili… (Karay 21) Nihayetinde jandarma dairesi Emine’ye kalacak bir ev bulur ama giyecek, yiyecek ve yakacağını temin etmez. Bu sıkıntılı günlerde ona yardım eden sadece Gürcü Server’dir. Gürcü Server kasaba halkı gibi değildir. O, istediği zaman ve mekânda Yatık Emine’yle konuşur. Çünkü o, “ne şehirler görmüş, ne maceralar geçirmiş, yiğit bir Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… adamdı(r).” (Karay ). Gürcü Server’in bu rahatlığı onun kasabayı aşan bir dünya görüşüne sahip olduğunu gösterir ki zaten kasabanın dünyaya açılan tek yüzü Gürcü Server’dir. ‘Yatık Emine’de bireysel ve toplumsal yıkımın en zirveye ulaştığı nokta Emine’nin ölmesiyle gerçekleşir. Ölmeden önce Emine’yi öteleyen toplum, o öldükten sonra da onun bedenini sömürmek ister. Onun ölü bedeni üzerinden bile çeşitli arzu ve heveslere sahip olan bu yozlaşmış kişiler, ahlakî boyutta toplumsal özün dışında olan varlıklardır. “Yaşamın kutsal döngüsünü çıkarları doğrultusunda tahrip eden manevi ve geleneksel değerleri çürüten (bu) kişiler” (Şahin ) yozlaşmanın kişiler düzleminde karşıt simgesel güçleridir. Onlarda var olan bu ahlaksız istek, karakterlerin nasıl bir çöküntü içerisinde olduklarını göstermesi açısından önemlidir. “- Aha, karı buz kesmiş! Diye haykırdı. Yatık Emine açlıktan ve soğuktan öleli sanırım günler geçmişti. Tüh, bu ne aksi işti… Jandarma eri de, işi daha sağlam tutmak için, bir kez daha yokladı: -Yetişemedim be, gebermiş! Dedi. Bir süre akıllarından kötü şeyler geçirerek durdular. Sonra “Hadi, gidek!” uyarısı ile birbirlerini iterek gecenin karlı rüzgârlarına karışıp küfür ede ede uzaklaştılar.” (Karay 38) Kendilik bilincini yitiren bu karakterler aynı zamanda insanlığın öz değerlerine de ötekidirler. Çünkü kendilik değerleri bireysel arzular doğrultusunda tahrip edilmiş ve toplumun da kendini gerçekleştirme idealini zafiyete uğratmışlardır. SONUÇ ‘Yatık Emine’ adlı öyküde, toplumun birçok kesiminde ve kurumunda var olan bozulmanın bir ahlaki öğretiymiş gibi kabullenilmesi ve bunun da bir inanç gibi kanıksanması anlatılır. Bireysel yaşamın özgürce işleyişini kontrol ederek toplumu meydana getiren kültürel ve ahlakî değerlerin neredeyse dışında kalan bu toplum, sosyal hayatı ahlaklı kılmayı başaramamıştır. Dolayısıyla ortak ahlak kurallarının geçerli olmadığı bu toplumsal alanda bütünlük gösteremeyen insan, çarpık ilişkiler ve değersizlikle sarmalanmıştır. Anlatılan izleğin nedenlerinden çok sonuçları üzerinde duran yazar, kimi zaman insanî değerleri yaşamaktan men edilen Emine’yi çaresiz ve kimsesiz bırakan sosyal yapıyı eleştirirken kimi zaman da adaleti ve huzuru sağlamakla görevli olan devletin bireyi önemsemezliğini eleştirir. Anlatıda kişiler üzerinden verilen bu çatışma düzlemi bireyin ve toplumun varoluşsal reflekslerini tahrip eder. Bu bağlamda Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ adlı öyküsü eyleme dönüşen yozlaşmanın yıkıcılığını gözler önüne serer. KAYNAKÇA Adler, Alferd (). İnsan Doğasını Anlamak (Çev. Deniz Başkaya). İzmir: İlya Yay. Aktaş, Şerif (). Refik Halit Karay. Ankara: Akçağ Yay. Alver, Köksal (), Edebiyat Sosyolojisi, Ankara: Hece Yay. Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… Atıker, Erhan (). Bireyselleşme, Toplumsal Farklılaşma. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fak. Yay. Durkheim, Emile (). Sosyoloji Dersleri. (Çev., Ali Berktay). İstanbul: İletişim Yay. Kudret, Cevdet (), Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman C İstanbul: İnkılap Yay. Güngör, Erol (). Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlak. İstanbul: Ötüken Yay. Karay, Refik Halit (). Memleket Hikâyeleri. İstanbul: İnkılâp Yay. Korkmaz, Ramazan (). “Romanda Mekânın Poetiği”. (Ed.: Ayşenur Külahlıoğlu İslam vd.) Ankara: Edebiyat ve Dil Yazıları, Mustafa İsen’e Armağan. Korkmaz, Ramazan-DEVECİ, Mutlu (). Türk Edebiyatında Yeni Bir Tür Küçürek Öykü. Ankara: Grafiker Yay. Oktay, Ahmet (). Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı (). Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. Seyyar, Ali (). Ahlâk Terimleri (Ansiklopedik Sözlük. İstanbul: Beta Yay. Şahin, Veysel (). Bilge Kadının Aynadaki Yüzü Halide Edip Adıvar’ın Romanlarında Yapı ve İzlek. Ankara: Akçağ Yay. Şimşek, Osman (). Yeni Ahlâk Toplumu İnşası. Ankara: Gazi Kitabevi, Yaran, Cafer sadık (). Ahlak ve Etik. İstanbul: Rağbet Yay. Yiğitoğlu, Mustafa (). “Refik Halid Karay’ın Yatık Emine Adlı Hikâyesinde Görülen Ahlak Problemleri”. Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/1 Winter, p Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , () Veysel ŞAHİN-Fatma TOPDAŞ, Refik Halit Karay’ın ‘Yatık Emine’ Adlı Öyküsünün… Journal of Turkish Language and Literature Volume:1, Issue: 2, Autumn , ()
MODÜL EĞİTİMİMİZ
Bilinçaltı Dili’ni ilk kullanan bir Eğrelti Otu’dur. Eğrelti Otu ilk
dünyaya geldiğinde güneşi görür. 12 saat sonra ise
gökyüzünde ayı görür. Ardından yıldızları görür ve sabaha
karşı çiğ damlalarına maruz kalır. Buradaki güneş babası, ay
annesi, yıldızlar kardeşleri ve su da sevgidir.
bilinçaltı dilini kullanan varlık bir eğreltiotu idi. Eğrelti otu ilk
Evren Aşk ile yaratıldı. Yaratıcı bizi aciz değil mucize olarak
yarattı. Aciz olmayı seçenler Dar-ül Aceze’ye gider. Mucizeler
ise Mucize Ötesi’ne gider. Acizler, acizliği, Mucizeciler, Mucize
Ötelerini çeker. Siz acizsiniz diyenler bizi yönetmek
isteyenlerdir. Tabi ki Mucize Ötesiyim diyen bir insanı
yönetmek zordur.
demeniz yeterlidir.
ÇİÇEK FREKANSLARI
GÜNEŞ FİGÜRLERİ
Kızgın Baba
Öfkeli ve Şiddet uygulayan Baba
AY FİGÜRLERİ
AYIŞIĞI: ANNE
BULUTLU AY: Ayın önünde kaç küme bulut varsa bu tasvirin
söylendiği an annenin o kadar sevgilisi (Yasak Aşkı) var
SOLGUN AY: Hasta Anne
PARLAK AY: Sağlıklı Anne
KRATER YAPILI AY: Travma yaşayan ya da yaşamış anne
Not: Krater sayısı kadar travması vardır. O kraterleri
rendeleterek temizletin ve ayı dolunay yapın. Gümüş tepsi
gibi parlatın.
YERYÜZÜ: KADIN
GÖKYÜZÜ: ERKEK
BULUT: SEVGİLİ
GÜNEŞ IŞINLARI: SPERM
YAĞMUR DAMLASI: SPERM
YAĞMUR: DERT
DAĞ: DERT
SİSLİ, PUSLU, BULUTLU GÖKYÜZÜ: SIKINTILI HAYAT
KAR: KİŞİNİN PEK ÇOK DUYGULARI ÖLMÜŞ DURUMDA
YILDIZ: KARDEŞ, ANNEANNE, BABAANNE, HALA, TEYZE,
AMCA, DAYI, KUZENLER…
SU
SU: AŞK
ŞELALEDEN DÖKÜLEN BERRAK SERİN SU: MÜKEMMEL AŞK
BERRAK SU: GÜZEL AŞK
BULANIK SU: BİTMEK ÜZERE OLAN AŞK
ÇAMURLU SU: KANLI BIÇAKLI HALE GELMİŞ AŞK
ÇAMURLU SUDA BÖCEKLER VAR: GAYRİMEŞRU CİNSEL İLİŞKİ,
EŞCİNSELLİK, TECAVÜZ
SERİN SU: GÜZEL AŞK
ILIK SU: AZALAN AŞK
SICAK SU: BİTME AŞAMASINA GELEN AŞK
KUYU (SU DOLU): ZOR AŞK
KUYU (SUSUZ): AŞKIN OLMAYIŞI, SEVGİSİZLİK
AĞAÇ
AĞAÇ: ANNE
AĞAÇ DALLARI: ANNENİN MUTLULUĞU
AĞAÇ YAPRAKLARI: ANNENİN MUTLULUĞU
AĞAÇ GÖVDESİ VE KÖKÜ: ANNENİN KARİYERİ, GEÇMİŞİ,
ALDIĞI EĞİTİM
AĞAÇ GÖVDESİ KALINLIĞIYLA ANNENİN SIKINTILARI DOĞRU
seafoodplus.info AĞACIN GÖVDESİ KALINSA O KADAR ÇOK
SIKINTISI VARDIR.
DALLARI VE YAPRAKLARI, GÖVDESİYLE ORANTILI
BÜYÜKLÜKTE AĞAÇ: HAK ETTİĞİ MUTLULUĞU YAŞAYAN
ANNE
DALLARI VE YAPRAKLARI, GÖVDESİYLE ORANTISIZ DERECEDE
AZ AĞAÇ: HAK ETTİĞİ MUTLULUĞU YAŞAYAMAYAN ANNE
KURUMUŞ, DERİN KOVUKLU, DALLARI KIRILMIŞ AĞAÇ:
HASTA, ÖLÜM DÖŞEĞİNDE OLAN ANNE
- Tamam şimdi sol elini sol dizine koy, ve sağ elini de onun
üzerine koy ve Fidanın 12 yaşındaki ama Tilki henüz gelmeden
15 dakika öncesine git, Tilki yokken Fidanımız nasıl hissediyor?
Keyfi yerinde mi? Mutlumu?
-Eğer gitmedi hayır derse elimizi tekrar sol elin üstüne koyup
12 yaştaki 15 dakika öncesinden itibaren seansı tekrarlıyoruz.
-Evet tilki hiç yok,14 yaşında her şey güzel derse sağ eli 15
yaşına gel bak bakalım diye kaldırmaya devam etmesini
istiyoruz. Sonra 16 yaşı gör Fidan mutlumu? Diyoruz, bunu yıl
yıl bu yaşına kadar devam ettiriyoruz. Bu yaşına gelince de
şimdi Bugün bu tarihtesin her şey çok güzel tilki yok ve fidanı
mutlu görüyorsan hadi gözlerini aç bakalım diyoruz. Eğer
olumsuz görmeye tekrar başlarsa her seferinde eli tekrar sol
elin üzerine bıraktırıyoruz. Bu eli indirip kaldırma hareketiyle
bilinçaltındaki o olumsuzluk cam siler gibi temizleniyor. Her
şey iyi ve yolundaysa zaten gözlerini açtırıp seansı bitiriyoruz.
-Tavşan
-Leylek
X
Ağaçta Camın yanlış olduğu yerler
AŞK SEMBOLLERİ
KUYU ÇALIŞMASI
ARPA-BUĞDAY ÇALIŞMASI