Refik Halit Karay yılında İstanbulda doğmuştur. Galatasaray Lisesinde ve Hukuk Fakültesinde eğitim alan sanatçı, bir süre memurluk yapmış, II. Meşrutiyetin ilanından sonra gazetecilik ile uğraşmaya başlamıştır. Gazetedeki yazıları yüzünden ilk önce Sinopa daha sonra Çorum, Ankara ve Bilecike sürgün olarak gönderilmiştir.
Edebi Kişiliği
Sanatçının realist hikâye tarzının başarılı bir örneği olan Memleket Hikâyeleri adlı eseri bu sürgünlerdeki birikimin ürünüdür. Eserlerinde sade bir dil kullanmasına rağmen tasvir ve tahliller bakımından zengin bir anlatıma sahiptir. Anadoluyu ve Anadolu insanının hayatını bu eserinde eleştirel bir yaklaşımla ele almıştır.
Sanatçı, Cumhuriyet yönetimiyle de fikir ayrılıklarına düşmüş, Beyrut ve Halepe sürgüne gönderilmiştir. Bu sürgünlerdeki gözlemleri ise bir diğer önemli hikâye kitabı olan Gurbet Hikâyelerine yansımıştır. Af kanunu ile yurda döndükten sonra Aydede adlı mizah dergisini tekrar yayımlamaya başlamıştır.
Sürgün sonrası dönemde daha çok romanla uğraşan Refik Halit, eserlerindeki güçlü gözlemleriyle dikkat çeker. Olayları ve kahramanları en ince ayrıntılarına kadar görmeyi başaran sanatçı, bu özelliğiyle eserlerinde yoğun bir gerçeklik duygusu uyandırır. Eserlerindeki bir diğer önemli özellik ise türü ne olursa olsun mizaha ve tenkide yönelmesidir. Bunu özellikle hikâye ve romanlarında karakterler üzerinden yapar.
Sanatçı, önemli romanlarından olan İstanbul’un İç Yüzü adlı eserinde Meşrutiyetle zenginleşen insanları; Çetede Türk çetecilerin Fransızlarla olan mücadelesini; bir inceleme roman özelliği de taşıyan Yezid’in Kızı adlı eserinde Güneydoğu Anadoluda yaşayan Yezidilerin hayatlarını; Sürgünde Yüzbaşı Hilmi Efendiye atılan bir iftira yüzünden onun Beyruta sürgün edilişini ve burada yaşadığı sıkıntıları; Bugünün Saraylısında İstanbulda kendi halinde bir aileye katılan sonradan görme bir akraba kızın ailenin değerlerini alt üst etmesini anlatır.
Kısaca özetleyecek olursak;
Eserleri
Memleket Hikâyeleri
Yatık Emine adında bir kadın vardır. Bu kadın Ankarada fahişelik yaparak hayatını kazanmaktadır. İl merkezinde art arda olaylar çıkmasına sebep olduğundan dolayı ilçede oturtulmak ve başka bir yere gitmesine engel olmak için Kaymakam, jandarma bölük komutanına emir gönderir, ayrıca kasabanın genel ahlakının bozulmaması için gerekli önlemler alınmasını da istemiştir. Jandarma bölük komutanın ismi Sabridir. Sabri ilk olarak Yatık Emineyi yanına çağırttırır ve olayların çıkmaması için kendisini uyarır. Yatık Emine de tamam der uzaklaşır. Yatık Eminenin ilçede olmasından dolayı halk devamlı tedirginlik içerisindedir ve Yatık Emineyi dışlamaktadır. Yatık Eminenin yatacak bir yeri olmaması karşısında, ilk olarak hapishanede kadınlar koğuşuna konulur. Hapishanedeki kadınların çirkin tavırları ile karşılaşır ve orada dövülür, ardından hapishaneden alınır.
Hastaneye gönderilir, orada iyi bir yaşam sürmeye başlar. Gürcü Server adında bir genç delikanlı hastanede görevlidir ve Yatık Emine ye yardımcı olmaktadır; fakat hastaneden çıkartılarak kendisine bir ev tahsis edilmesi kararı Kaymakamlığın emriyle Sabriye ulaşır.
Sabri Yatık Emineye kıyıda köşede bulunan, ilçeden uzak bir yerde ev bulur; fakat evin içerisi boştur, hiç bir eşya yoktur. Yatık Emine burada sefil bir şekilde yaşamaktadır. Gürcü Server adındaki kişi Yatık Emineye, gizli gizli yardım etmektedir ve ona eşya tahsis etmiştir. Yatık Emine bu olaydan memnun kalmıştır ve bir süre iyi bir yaşam sürmüştür. Bir ara evi terk ettiğinde eşyaları, yakındaki halk tarafından fahişenin eşyası mı olur gerekçesiyle alınır ve Yatık Emine gene sefalet içinde yaşamaktadır. Sabri Yatık Emineye acımaktadır ve kendi adına Yatık Eminenin ekmek alması için fırıncı ile konuşur. Fırıncı her gün Yatık Emineye bir ekmek vermektedir. Yatık Emine bir ekmeğin kendisine yetmeyeceğini söyleyerek üç ekmek alır. Fırıncı Emineyi Sabriye şikâyet eder ve artık Emine fırından ekmek alamamaktadır. Günler, Emine için yaşanmaz hale gelir. (açlık, susuzluk, soğuk) Artık Emineden haber alınamamaktadır. Jandarma bölük komutanı Sabri bu olay için jandarma er ve çavuşu görevlendirmiştir. Jandarma er ve çavuş Yatık Eminenin yanına gitmek için yola koyulur ve evine vardıklarında Yatık Eminenin cesediyle karşılaşırlar.
Refik Halit KarayRefik Halit Karay Edebi KişiliğiRefik Halit Karay EserleriRefik Halit Karay HayatıRefik Halit Karay KimdirRefik Halit Karay Kitapları
Yaşam
Biyografi
Refik Halit Karay Kimdir? Refik Halit Karay'ın Romanları
Memleket, Gurbet Hikâyeleri'ni ve Minelbab İlelmihrab, Bir Ömür Boyunca anılarını yazan Refik Halit Karay kimdir? Sizler için derledik.
İstanbul'un Bir Yüzü ()
Ay Peşinde ()
Yezidin Kızı ()
Çete ()
Sürgün ()
Anahtar ()
Bu Bizim Hayatımız ()
Nilgün ()
Yeraltında Dünya Var ()
Dişi Örümcek ()
Bugünün Saraylısı ()
İki Bin Yılın Sevgilisi ()
İki Cisimli Kadın ()
Kadınlar Tekkesi ()
Karlı Dağdaki Ateş ()
Dört Yapraklı Yonca ()
Sonuncu Kadeh ()
Yerini Seven Fidan ()
Ekmek Elden Su Gölden ()
Ayın On Dördü ()
Yüzen Bahçe ()
'da girdiği Mekteb-i Sultani'yi bitiremeyince yılında Mekteb-i Hukuk'a girdi. Ardından Maliye Nezareti'nde Devair-i Merkez Kalemi'nde görev aldı. II. Meşrutiyet sonrası görevini bırakıp 'de Servet-i Fünun'da ve Tercüman-ı Hakikat'te yazmaya başladı. Ardından "Son Havadis" adında bir gazate çıkaran Karay, Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın iş başına geldiği dönemde 6. Belediye Dairesi Başkatibi olmuş, yılından sonra İttihat ve Terakki iktidarı döneminde Şevket Paşa'ya suikast düzenlenmesinden sonra muhalefet tarafında olduğu için Sinop'a sürülmüştü.
Sürgün hayatı uzun süren Karay, Sinop'tan sonra Çorum, Bilecik ve Ankara'ya gönderildi. yılında Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin'nin yardımlarıyla İstanbul'a dönebildi. Bu dönem Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Damat Ferid Paşa'nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na katıldı ve Genel Merkez Üyesi oldu. İstanbul'a döndükten sonra Robert Koleji'nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı.
yılında Posta ve Telgraf Umum Müdürü oldu. 'de "Aydede" adlı mizah dergisini çıkaran Karay, İstanbul'un düşman işgalinden çıkmasının ardından aynı yıl Milli Mücadele'ya taraftarı olmadığından ve bu sırada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na üye olduğundan, İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılarından ötürü vatan hainliği suçuyla ’likler listesine girerek Beyrut ve Halep'te sürgün hayatı yaşadı.
Beyrut ve Halep'te 15 yıl süren sürgün hayatı boyunca Doğruyol ve Vahdet gazetelerinin yönetimini üstlendi. Celal Bayar hükümetinin çıkardığı 29 Haziran sayılı kanunla 'liklerin affından sonra da Türkiye'ye döndü.
Yurda döndükten sonra politikadan uzak duran Refik Halit Karay, 18 Temmuz'te İstanbul'da 77 yaşında vefat etti.
İlk yazıları Servet-i Fünun'da yazan Karay, daha sonra Fecr-i Ati topluluğuna katılmıştır. Yazdığı hiciv yüklü mizah yazılarıyla Milli Mücadele muhalefeti olmasına karşın uslubunun güzelliği ve zekası ile Mustafa Kemal ATATÜRK'ün sevdiği yazarlardan biri olmuştur. Sade ve öz bir türkçe kullanmış, Edebiyat-ı Cedide'nin abartılı dilini kullanmamıştır. Yazıları Milli Edebiyat ve sade Türkçe akımlarının gelişmesinde önemli bir yere sahiptir.
Yapıtları:
Öykü:
Memleket Hikayeleri (), Gurbet Hikayeleri ().
Roman:
İstanbul'un İç Yüzü (Sonraki basımda İstanbul'un bir yüzü), Yizidin Kızı (), Çete (), Sürgün (), Anahtar (), Bu Bizim Hayatımız (), Nilgün (3Cilt:Türk Prensesi Nilgün (), Mapa Melikesi Nilgün (), Nilgün'ün Sonu (), tek cilt ), Yer Altında Dünya Var (), Dişi Örümcek (), Bugünün Saraylısı (), Yılının Sevgilisi (), İki Cisimli Kadın (), Kadınlar Tekkesi (İki Cilt), Karlı Dağdaki Ateş (), Dört Yapraklı Yonca (), Sonuncu Kadeh (), Yerini Seven Fidan (), Ekmek Elden Su Gölden (), Ayın On Dördü (), Yüzen Bahçe ().
Mizah ve Hiciv:
Sakın Aldanma İnanma Kanma (), Kirpi'nin Dedikleri (), Ago Paşa'nın Hatıratı (), Ay Peşinde (), Tanıdıklarım (), Guguklu Saat ().
Fıkralar:
Bir İçim Su (), Bir Avuç Saçma (), İlk Adım (), Üç Nesil Üç Hayat (), Makyajlı Kadın (), Tanrıya Şikayet ().
Oyun:
Kanije Müdafası ve Tiryaki Hasan Paşa (Müfit Ratip'le, oynandı, basılmadı), Deli ().
Anı:
Minelbap İlelmihrap (), Bir Ömür Boyunca ()
Kaynak:seafoodplus.info