Avrupa reformla birlikte mezhep savaşlarına girince Osmanlı bu durumu fırsat bilerek Avrupa’da ilerlemesini kolaylaştırdı.
16. yüzyılda, Hristiyanlığın Katolik mezhebinde meydana gelen değişiklik ve yenilik hareketlerine Reformdenir.
Hristiyanlık XVI. yüzyıla gelinceye kadar Katolik ve Ortodoks olmak üzere iki mezhepten oluşuyordu. Katoliklerin dini lideri olan papa Roma’da Ortodoksların dini lideri olan patrik ise İstanbul’da bulunuyordu. Kilise ve din adamları geniş topraklara sahiptiler ve zengin bir hayat sürüyorlardı. Halk ve saray üzerinde siyasi ve dini baskı uygulayan kilisenin zenginliği halkı ve soyluları rahatsız ediyordu.
Katolik Kilisesinin
gibi sebeplerden dolayı Martin Luther kiliseyi protesto etmiştir.
Avrupa’daki Rönesans dönemi, bilimsel ve özgür düşüncenin etkisiyle Reform hareketleri önce Almanya daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır.
Bilgi: Katoliklerin merkezi Vatikan’dır.
1. Hümanizm hareketleri sonucunda, Hristiyanlığın temel kaynağına inilmesi,
2. Katolik kilisesinde bozulmalar görülmesi,
3. Kilisenin endüljans satışları ile maddi gücünü artırması ve halkın fakirleşmesi,
4. Matbaa sayesinde İncil’in her dile çevrilerek okunması sonucunda kiliseye karşı şüphe ve eleştirilerin artması,
5. Rönesans ve hümanizm hareketleri sonucu skolastik düşüncenin yıkılarak, pozitif düşüncenin yaygınlaşmasıdır.
Reform hareketleri Almanya’da ilahiyatçı Profesör Martin Luther öncülüğünde başladı. Luther 1517’de Wittenberg Kilisesi’nin kapısına 95 maddelik bildirisini asarak görüşlerini halka açıkladı.
1. Avrupa’da Katolik ve Ortodoks mezhepleri yanında yeni mezhepler ortaya çıktı. Almanya’da Protestanlık, İngiltere’de Anglikanizm ve Fransa’da Kalvenizm bu yeni mezhepler arasındadır.
2. Katolik Hristiyanlarının dinî lideri olan Papa‘ya duyulan güven azaldı. Papa’nın siyasi ve dinî gücü azaldı.
3. Katolik kilisesi kendini yenilemek zorunda kaldı. Skolastik düşünce sistemi yıkıldı.
4. Katolik kilisesinin mallarına el konuldu. Kilisenin ekonomik gücü azaldı.
5. Eğitim ve öğretim kilisenin elinden alınarak laik eğitim kurumları açıldı.
6. Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı.
7. Reform hareketleri sonucunda ortaya çıkan mezhep savaşları, Haçlı birliğinin oluşmasını engelledi ve Osmanlı Devleti Avrupa’da daha rahat ilerleme imkânı buldu.
8. Katoliklerin dağılmasını önlemek amacıyla Katolik kilisesi tarafından Engizisyon Mahkemeleri kuruldu.
Bilgi: Protesto karşı çıkmak, eleştirmek anlamında olup Protestanlık Mezhebi de adını buradan alır. Misyoner kavramı ise Hristiyanlık dinini yaymakla görevli kişilerdir.
Reform’un etkisi 16. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın birçok yerinde görülmeye başlamıştır. İsviçre’de Huldriych Zwiingli adlı rahip halkı örgütlemiş ve Roma Kilisesi’ne karşı çıkmıştır. Sertifikayla değil, inançla bağışlanma kavramını işleyerek, piskoposların otoritesini şiddetle reddetmiştir.
Yine Almanya’nın bir eyaleti olan Saksonya’da çocukların vaftiz edilmesini reddeden “yeniden vaftizciler” adıyla (Anabaptistler) bir mezhep daha doğmuştur.[4]
İngiliz kralı VIII. Henry (1529) İngiliz Kilisesi’ni papalık ’tan (Roma’dan) ayırmak için harekete geçti. Bunun sebebi ise, İngiliz kralının eşinden boşanmak istemesi ve Roma’nın buna karşı çıkmasıydı. Boşanma olayından önce de, iki taraf arasında anlaşmazlıklar yaşanmıştı. Kral, Temyiz Kanunu’nu çıkartarak Roma’ya yapılan maddi yardımı kesmiş ve egemenliğini önlemişti. Ayrıca Üstünlük Yasası’yla da Papa’nın otoritesini ortadan kaldırmıştı. İki taraf arasındaki ilişki, az önce bahsettiğimiz, boşanma olayıyla da tamamen koptu. Çünkü Katolikliğe göre boşanmak yasaktı. İngiltere kralı her ne kadar Papalıktan kopmuş olsa da, Katoliklik mezhebine bağlı kalmıştır. Fakat İngiltere’de Lutherci ve calvinci inançların yayılmaya başlamasıyla, İngiltere’de Anglikanizm mezhebi doğmuştur. (Protestan-Katolik)
Fransa’da ise Jean Calvin, reform hareketinin öncüsü olarak karşımıza çıkmaktadır. Calvin, kilise ve devlet ilişkileri, kişisel ahlak ve ilahiyat konularında yeni fikirler ortaya sürmüştür. Calvin’in düşüncesi dini basit bir şekilde yaşamaktı. Yani insanların zevk ve gösterişli hayat yaşamasından çok basit ve düzenli bir hayatı seçmeleri gerektiğini vurgulamıştır. Bu görüşleriyle de kentli burjuva ve soyluların dikkatini çekmiştir.
Calvin’in yanı sıra Fransa kralı IV. Henry de, dinin özgürlüğü adına büyük çaba göstermiştir. Nantes Fermanı’nı yayımlayarak Kalvenizm mezhebinin resmileşmesini sağlamıştır.