Üreme çağındaki her kadın, belli periyotlarda adet kanaması geçirir. Adet döngüsü, ortalama 28 günde bir olsa da bazı kadınlarda bu döngü daha kısa ya da daha uzun olabilmektedir.
Regl kanaması normalde, özellikle ilk günlerde yoğun olmak üzere, 2 ila 7 gün arasında sürmektedir.
Bazı kadınlarda adet kanaması yoğunluğu daha fazla olabileceği gibi, bazı kadınlarda da bu kanamalar 2 günden daha kısa ve yoğunluğu az olabilmektedir. Böyle durumlarda kadınlar oldukça endişe duyarlar ve “adet kanamam çok az, neden olabilir?” diye araştırmaya başlarlar.
Biz de bu yazımızda adet kanamasının az olmasının sebeplerini size açık bir dille anlatmaya çalışacağız.
Menstrual döngüde ana etmenler östrojen ve progesteron hormonlarıdır. Adet döngüsünün ilk etabında, kadınlık hormonu olarak da bilinen östrojen hormonu yükselir.
Bu hormon, yumurtlama gerçekleştiği zaman, gebelik oluşsun ya da oluşmasın, gebelik durumunda embriyoyu tutmak ve beslemek adına rahmin kalınlaşmasını sağlar. Yumurtlama gerçekleştikten sonra yumurta, fallop tüplerine doğru yolculuğuna başlar. Bu esnada progesteron hormonu yükselişe geçer.
Eğer yumurta sperm ile buluşup dölleniyorsa, adet kanamasının durması için vücuda sinyaller gönderilir; ancak döllenme olmuyorsa progesteron hormonu azalır, yumurta parçalanır ve rahim duvarı ile birlikte adet kanaması şeklinde vücuttan dışarı atılır.
Yeni adet görmüş bir genç kız ile 30’lu yaşlarında bir kadının adeti elbette aynı olmayacaktır. Genç kızlarda adet kanamasının miktarı ve adet düzeni 1 ya da 2 yıl içerisinde ancak oturur. Adet düzeni oturmuş bir kadının adet kanaması ise ilk günlerde günde ped değişecek, toplamda adet boyunca 50 cc (yarım çay bardağı) kadar kan kaybedecek yoğunluktadır. Bu, her kişide aynı olmak zorunda değildir.
Bu miktarın 10’da 1’i bile bazı durumlarda normal sayılabilmektedir.
Eğer adet kanamanız 2 gün veya daha az sürüyorsa, pediniz çok fazla kirlenmiyorsa ve pedinizi sık değiştirmeye ihtiyaç duymuyorsanız adet kanaması az denilebilir. Bu duruma tıp dilinde hipomenore denilmektedir.
Hipomenorede adet yoğunluğunda bariz bir düşüş olur ve bunun altında kadın sağlığını etkileyen başka nedenler olup olmadığı araştırılmalıdır.
Hipomenorenin, yani adet kanamasının az olmasının sebebi, daha önce de söz ettiğimiz gibi bazı rahatsızlıklardan ya da durumlardan kaynaklanıyor olabilir.
Bu durumları söyle sıralayabiliriz:
Adet görmeyi sağlayan östrojen ve progesteron hormonlarının salgılanmasını olumsuz yönde etkileyecek ilaçların kullanılması, adet döneminde az kan gelmesinin sebebi olabilir.
Hormonların üretiminde etkili olan hipofiz bezi ve tiroid bezi bozuklukları adet kanamasının az gelmesinin başlıca nedenlerinden biridir. Tiroid hormonu düşüklüğü, yüksek prolaktin hormonu seviyesi, yüksek insülin seviyesi ve yüksek androjen seviyesi gibi hormon dengesizlikleri adetin az gelmesine neden olabilmektedir.
Karaciğer ve böbreklerin hormonların salgılanması üzerinde etkisi olduğundan, bu organlardaki rahatsızlıklar hormonların az ya da çok salgılanmasına ve dolayısı ile adet kanamasının az gelmesine sebep olabilir.
Genellikle kürtaj sonrası enfeksiyon ve rahimde parça kalması sebebiyle rahim içinde yapışıklıklar meydana gelebilir. Bazen sezaryen sonrası da görülebilen bu hastalık, herhangi bir cerrahi müdahale olmaksızın verem ve bazı enfeksiyonal hastalıklar sonucunda da gelişebilir.
Bu şekilde rahimde tıkanmalar oluşur ve adet kanaması miktarı düşer.
Polip, miyom, polikistik over, adenomiyozis (rahim iç tabakasının rahmin kas tabakasına ilerlemesiyle rahmin kalınlaşması durumu) gibi hastalıklar adet kanamasını olumsuz etkilemektedir. Eğer bir kadında polikistik over varsa, düzensiz yumurtlama ve dolayısı ile düzensiz adet döngüsü oluşur.
Bu da eş zamanlı olarak adet kanamasının az olmasına neden olabilir.
Menopoz ile birlikte kadındaki kadınlık hormonlarında azalma meydana gelir. Bu da kan akışının düzensiz ve yetersiz olması gibi sonuçlar doğurabilir.
Bu sendrom, doğum sonrasında meydana gelen aşırı kanama nedeniyle oluşmaktadır. Bu aşırı kanama, hipofiz bezinde hasara neden olur ve hipofiz bezi normalden az çalışır.
Dolayısıyla östrojen ve progesteron hormonları normal düzeyde salgılanamaz ve adet kanamasında azalma olur.
Erken menopozdan farklı olarak erken yumurtalık yetmezliği, 40 yaşından genç kadınlarda yumurta üretilememesi durumudur. Menopoz gibi doğal bir durum değildir. Bu durum sonucunda da adet düzensizliği ve adet kanamasının az olması durumu görülebilir.
Kadınlarda vücut yağı düşüklüğü adet olamamaya ve adet kanamasının az olmasına neden olabilmektedir.
Bazı cerrahi müdahaleler neticesinde ya da doğuştan meydana gelen rahim anormallikleri, menstrual döngüde az kanamaya sebep olabilmektedir.
Stres, vücudumuzdaki tüm işleyişi etkileyebilen bir faktördür. Adet kanamasının az olmasında herhangi bir fiziksel faktör bulunamıyorsa sorun psikolojik olabilir. Stres, hormon üreten bezleri olumsuz etkileyebileceğinden, östrojen ve progesteron hormonlarının düzgün salgılanmamasına yol açabilir.
Bu da adet döneminde az kan gelmesine ya da hiç olmamasına (amenore) neden olabilir.
Bazı durumlarda hava değişikliği, rakım değişikliği gibi dış faktörler de adet düzensizliklerine ve adet kanamasının az olmasına neden olabilmektedir.
Eğer düzenli bir şekilde uzun saatler boyunca egzersiz yapıyorsanız, bu durum ani kilo vermenize ve vücut yağınızın aşırı seviyede düşmesine neden olabileceğinden hormon salgılanması bozulabilir ve adet kanamasında azalmaya yol açabilir.
Eğer annenizde veya anneannenizde böyle bir problem varsa siz de risk altındasınız demektir.
Aşırı zayıflama ya da aşırı kilo alımı hormonların miktarını değiştirebileceğinden adet kanamasının az gelmesine sebep olabilir.
Bazı durumlarda, kadınların hormon seviyesini değiştirerek korunma sağlayan doğum kontrol haplarının, adet kanaması seviyesini düşürdüğüne ve hatta amenoreye sebep olduğu görülebilir.
Doğum kontrol haplarıyla ilgili tüm detaylar: seafoodplus.info
Eğer lekelenme şeklinde birkaç gün kanamanız olduysa ve bu sadece o aya mahsussa implantasyon kanaması (yerleşme kanaması) yaşıyor olabilirsiniz. Bu kanama, bebeğin rahme yerleşmesi esnasında oluşmaktadır.
Adet kanaması, genel olarak gün arasında sürmektedir. Fakat bazı kadınlarda bu süre 1 gün bile sürebilirken bazı kadınlarda ise normalden daha fazla olabilir.
Adet kanaması 2 veya daha az gün sürüyorsa, pediniz çok fazla kirlenmiyorsa ve pedinizi sık değiştirme ihtiyacı duymuyorsanız adet kanamasının az olduğunu kabul edebilirsiniz. Tıp dünyasında “hipomenore” adı verilen bu durum, adet yoğunluğunun bariz bir şekilde düşüşe uğraması olarak tanımlanmaktadır.
Bunun nedenleri değişkenlik gösterebilmekle birlikte genellikle kadın hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Belirttiğimiz gibi bir durum ile karşı karşıya iseniz, uzman doktordan yardım almanız daha doğru olacaktır.
Adet kanamasının azlığından şikayet ederek doktora gidiyorsanız, öncelikle tıbbi geçmişinizle, sonrasında günlük yaşantınızla ve ailenizde böyle bir durum olup olmadığı ile ilgili bazı sorularla karşılaşacaksınızdır. Akabinde sizden kan testi istenecektir.
Bu şekilde hormon seviyelerinizin ne durumda olduğuna bakılır. Bunun dışında rahim iç zarı olan endometrium tabakasının kalınlığını ölçmek ve yumurtlama ile ilgili herhangi bir problem olup olmadığını anlamak için ultrason yapılabilir. Bu şekilde de herhangi bir sonuca varılamıyorsa MR çekilebilir ya da dilatasyon ve küretaj ile parça alınarak teşhis konulabilir.
Adet kanamasının az olmasının tedavisi, tanıya göre değişiklik göstermektedir. Burada önemli olan teşhisi yerinde yapabilmektir. Genellikle hormon ilaçlarıyla, fiziksel başka problemler var ise çeşitli cerrahi operasyonlarla, sorun psikolojik ise de psikolojik destek alınarak bu problem çözülebilir; ancak menopoz ya da kalıtsal gibi bazı durumlarda çözüm mümkün olmayabilir.
Miyom, doğurganlık çağında rahimde sıkça ortaya çıkan anormal dokudur. Sıkça rastlanılan bir kadın hastalığıdır ve rahmin kas tabakasından kaynaklanır. İyi huylu tümör olarak bilinir ve kansere dönüştüğüne çok vakada rastlanılmıştır.
Tıp dilinde fibroid ya da leimyoma olarak bilir ve 30 ila 40 yaş arasındaki kadınlarda daha fazla görülür. Tam olarak neden olduğu anlaşılmayan bu dokuları önlemek mümkün değildir. Bununla birlikte östrojen hormonunun, miyom büyümesini hızlandırdığı düşünülür. Genel olarak kişilerde belirtilere yol açmayan miyom hormanal değişikliklerle kendisini gösterebilir. Boyutları cm arasında değişir, pembe renkli ve yuvarlak şekillidir.
Belirtilerin şiddeti; miyomun sayısı, boyutu ve konumuna göre değişiyor
Çoğunlukla belirti göstermeyen iyi huylu tümör olan miyomlar, başka bir şikayet sonucu yapılan jinekolojik muayene sırasında ya da hamilelik nedeni ile yapılan ultrasonlarda rastlantı sonucu tespit edilirler. Kadınlar bir ömür boyunca miyomu olduğunu fark etmeden sağlıklı bir şekilde yaşayabilir.
Miyom belirtileri nelerdir?
Miyom varlığında karşılaşılan belirtileri sıralayacak olursak;
-Adet kanaması miktarında artış,
-Adet kanamasının normalden uzun sürmesi,
-İki adet dönemi arasındaki sürenin kısalması,
-Ara kanama,
-Anemi,
-Karın bölgesinde baskı hissi,
-Sindirim sorunları,
-Kabızlık,
-Sık idrara çıkma ihtiyacı,
-Mesanenin tam olarak boşaltılamaması,
-Cinsel ilişki sırasında ağrı,
-Cinsel ilişki sonrasında kanama,
-Sırt ağrısı,
-Bacak ağrısı,
-Karın ağrısı
Rahimde miyomlar neden oluşur?
Hormonal değişimler: Östrojen hormonunun miyom gelişiminde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Adet döngüsü içerisinde değişiklik gösteren östrojen, miyomların büyüme hızını da doğru orantıda etkiler. Menopoz dönemin olan kadınlardaki miyomların küçülme eğiliminde olması da aynı durum ile açıklanabilir.
Genetik: Ailede miyom bulunması, kişide de miyom bulunma olasılığı artırır.
Gebelik dönemi: Gebelikte, östrojen ve progesteron hormonlarının üretiminde artış görülür. Bu nedenle de miyomlar bu dönemde artış gösterebilir.
Çevresel faktörler: İlk adeti küçük yaşta görmek, doğum kontrol hapı kullanmak, D vitamini eksikliği, kırmızı et tüketiminde aşırıya kaçmak ve alkol tüketmek gibi etkenlerin miyom oluşunda etkili olduğu düşünülmektedir.
Miyomlar nasıl tedavi edilir?
Herhangi bir şikayete yol açmayan ve tamamen rastlantısal olarak tespit edilen miyomlar, herhangi bir tedavi gerektirmez. Ancak düzenli periyotlara takip edilmesi gerekir.
Eğer tespit edilen miyomlar belirtilere yol açıyorsa ve belirtilerin şiddeti artmışsa tedavi edilmesi gerekebilir. Tedavide genelde cerrahi yöntemler ile uygulanır. Ameliyat kararında hastanın yaşı, şikayetleri, miyom sayısı ve yerleşimi, hastanın çocuk sahibi olup olmadığı önemli etkenlerdir.
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “seafoodplus.info” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, seafoodplus.info web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.