röportaj adam çiftlik bank / Tosuncuk Mehmet Aydın’ı destekçileri havalimanında karşıladı - Son Dakika Haberler

Röportaj Adam Çiftlik Bank

röportaj adam çiftlik bank

Tosuncuk Mehmet Aydın’ı destekçileri havalimanında karşıladı

Röportaj adam ismiyle sosyal medya mecralarında komik paylaşımlarda bulunan Mahsun Karaca Türkiye’de binlerce kişiyi dolandıran Mehmet Aydın ve onun yalanlarına inanan vatandaşları konu alan bir Tweet attı.

Çiftlik Bank oyunuyla Türkiye’de binlerce insanın parasını alıp yurtdışına kaçan Tosuncuk lakaplı Mehmet Aydın Brezilya’da teslim olarak Türkiye’ye getirildi. Mehmet Aydın’ın Türk yargısına teslim olması ve getirilişi sosyal medyada  gündemin bir numarası haline geldi.

“HOŞ GELDİN MEHMEDİM”

Sosyal medyada Röportaj adam olarak bilinen Mahsun Karaca her türlü uyarılara rağmen kolay para kazanma vaadiyle kandırılan vatandaşlarla ilgili oldukça ironik bir paylaşımda bulundu.

Mahsun Karaca paylaşımını “Mehmet Aydın’ı karşılamak için alandayız.” sözleriyle atarken fotoğrafta yer alan kişilerin elinde tuttuğu pankartlarda “ Hoş geldin Mehmet Aydın, Dedikodulara kulak asmadık, Sana güveniyoruz Mehmedim” yazması hem güldürdü hem de her türlü uyarılara rağmen bu yalanlara kanmayı beceren vatandaşları düşündürdü.

#Çiftlik Bank, Mehmet Aydın, Brezilya

NLP ile Zihinsel Detoks ©

Derya Sazak Olmak, Hülya Okur röportaj incelemesi

Hülya Okur Derya Sazak röportajının NLP teknikleri açısından incelenmesiHülya Okur'un Haberx sitesinde Derya Sazak ile yaptığı röportajdan yola çıkılarak hazırlanan bu inceleme, hem okuyuculara ve hem de Derya Sazak'a çok yeni bilgileri farkettirecektir. Röportajlar çok şey anlatır ve kişinin zihniden bilgiler röportaj içine akar. Buna "Kishileaks" diyebiliriz.
 
(Derya Sazak ve Hülya Okur. Fotoğraf seafoodplus.info sitesinden alınmıştır.)

Röportajlar çok şey anlatır. Röportajı yapan kişi sorar, röportaj yapılan ise anlatır. Aralarındaki ilişki samimi ise, aktarılan çok sayıda bilgi konuşan kişinin zihninden röportajın içine akar. Sorulan sorular röportajcının ne düşündüğünü anlatırken, anlatılanlar farkında olmadan kişinin zihinsel yapısı ve yaşadığı süreçler hakkında bilgi verir. Bu belki bir kelimedir, bir cümledir, ya da bir paragraftır.  Röportajın linki seafoodplus.info(17,n,,).aspx Hülya Okur Haberx sitesinde röportajları yayınlanan bir yazar. Güzel sorular sorarak uzun röportajlar yayınlıyor. Benim de dikkatimi çeken röportajları var.  Hüseyin Hatemi ile yaptığı röportajda, Hatemi'nin zihinsel süreçleri ve dine bakışını çok ilginç şekilde aktarmıştı.

Bu yazımızın konusu ise; Derya Sazak ile yaptığı röportaj. Derya Sazak; gazeteciliğe üniversite yıllarında başlamış ve sonra Milliyet Gazetesi Yayın Yönetmenliği yapmış, şimdilerde ise Milliyet'te köşe yazıları, televizyonda moderatörlük yaptığı programı yayınlanıyor. Bu arada Milliyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmenlerinden oluşan bir köşe yazarı ordusu var. Eski Genel Yayın yönetmenlerini ne yaparlar? sorusuna, köşe yazarı yaparlar cevabı verilebilir.

Derya Sazak neden gazeteci oldu? Bu sorunun cevabı röportajın içinde var, fakat bundan ne soruyu soran Hülya Okur’un, ne de Derya Sazak'ın haberi yok.

“Biraz sokak kültürü; ilkokul, ortaokul, arkadaşlıklar, arsalarda futbol oynamak, sinema önlerinde kitap satmak…böyle şeyler. Siyasi olarak dedem ile birlikte akşamları o zaman radyoda meclis saatini dinlediğimizi hatırlıyorum, bizim evde öyle bir radyo kültürü vardı yani bülteni, akşam haberleri ve dedemin dinlediği meclis saati falan. 60’ların ortasına doğru…”

Bu cümleler, Derya Sazak'ın kaderini de belirleyen durumların neler olduğunu anlatıyor, farkında olmadan. ‘Sinema önlerinde kitap satmak’ önemli. Kitabın dolayısı ile yazının para kazandırabilecek olduğunu görmesini sağlıyor.  Kendi harçlığını buradan çıkarması, yazı ile hayatını kazanması yolunda attığı ilk adım. Ancak kendisinin daha sonra önce gazeteci, sonra da televizyoncu olmasını sağlayan tam olarak bu değil.

Dedesi ile birlikte dinlenen radyo, kendi hayatı için belirleyici bir noktayı oluşturuyor. Kendisi konuya katılmak istese de, yeterli bilgiye sahip olmadığı için konuşması mümkün değil. Dede ise “Meclis saati” programını dikkatle dinliyor. Bu noktada Derya Sazak'ın tek isteği ise, dedesinin kendisini dinlemesi.  Bunu sağlayacak tek yer ise, radyoda konuşan kişi olması.  Böylece Derya Sazak radyonun içinde olmayı hayal ediyor. Politika ile ilgilenmesinin başlangıç nedeni. Tabii Meclis saatini dinleyen bir kişinin okuduğu gazeteler ve takip ettiği, üzerinde konuştuğu köşe yazarları da olmalı. Dede köşe yazarlarının yazdıkları hakkında konuştukça ve “Şu güzel yazmış dedikçe “ Derya Sazak'ın geleceği ve belki de kaderi belirleniyor. Söyleşi de bu detay yok ama yukarıda yazıldığı şekilde gerçekleşmesi büyük bir olasılık. Bunu sadece Derya Sazak bilebilir. Hülya Okur;”Dedeniz hangi gazeteleri okurdu?” diye sorsaydı, çok belirleyici ve çok daha güzel olurdu.

Bu gün baktığımızda Derya Sazak; gazeteci, köşe yazarı ve televizyoncu. Farkında olmadan.  Belki bugün yaptıklarını ve konuştuklarını ve yazdıklarını dedesinin görmesini çok isterdi. Çünkü kendisinin dedesinin dinlediği ve okuduğu kişilerden  çok daha ileri noktalara gittiğini söyleyebiliriz.

Tabii Derya Sazak'ın gazete içinde şu anda hem “akil” adam ve hem de “ombudsman” olarak yer alması da bunu gösteriyor olabilir. Ombudsman, gazete içindeki “akil dede” de sayılabilir. Röportaj içinde Derya Sazak'ın inançları hakkında çok zengin bilgiler de var. AYÖD'de çalışan bir arkadaşının sokak üzerindeki cesedini görmesi değişiminin önemli noktalarından biri.  Bu onun sosyal ve ideolojik ortamdan uzaklaşmasını ve gazetede çalışmaya başlamasını sağlıyor. Derya Sazak, çatışmadan uzak duracak ancak yazıları ile, insanlarla yüz yüze gelmeden, hareket ortaya çıkarmaya çalışacaktır. Kendisi hareket etmeyecek , başkalarının hareket etmesini isteyecek, hareket etmeyenleri de suçlayacaktır.

Abdi İpekçi ve özellikle Çetin Emeç'in öldürülmesi de yukarıdaki etkinin biraz daha artmasını, sivri söylemler noktasından merkeze doğru hareket ettiğini gösteren bir veri sayılabilir. Genel Yayın Yönetmenliği incelenirse bunu kolaylıkla görebiliriz..“Her yaptığımız manşet haber, konu olurdu. Ve Çetin Bey de sansasyonel başlık atmayı çok severdi” Genel Yayın Yönetmenliği
sırasında Milliyet'te sansasyonel manşet görmememiz belki de, yukarıdaki cümle yüzündendir. Röportajın manşeti ise “Türkiye'de alçaklık çok” Derya Sazak'ın Türkiye hakkında düşündüklerini gösteriyor. Hâlbuki şöyle söylense daha farklı anlaşılabilirdi: “Türkiye'de alçak insan çok”. Ama farkında olmadan yukarıdaki cümle Türkiye hakkındaki düşüncelerini gösteriyor.

“KAVGAYI SEVERİM”, “UZLAŞMACI BİR TİP DEĞİLİMDİR” cümlesi ise bunun sadece haber içeriğinde olan yapıyı bize anlatmalıdır.  Köşesinden otorite ile kavga edebilir ama bu kavgada bile karşı tarafın canının çok fazla acıtmak istemeyecektir. Ancak bunu yüzyüze olduğu durumlarda kesin olarak yapamayacak ve hatta arkadaşının cesedini gördüğü anda olduğu kadar donup kalacaktır.,

Derya Sazak Milliyet Gazetesinde yayınlanan ve Milliyet gazetesine en çok zarar verdiğini düşündüğüm Fetullah Gülen röportajı hakkında Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz'da yayınlanmadan önce, herhangi bir tepki göstermiş midir? bilinmez. Ancak bugün Milliyet gazetesi onca çaba ve emeğe rağmen, bu ve benzeri etkilerden sebebi ile bir türlü tiraj alamamaktadır. Bunun sebebi ise iki genel yayın yönetmeninin katledilmesinin, gazetede bu dönemi bilen gazeteci ve eski Genel Yayın Yönetmenlerinin zihninde yerleşen  " Ben zarar görmeyeyim" düşüncesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan “otosansür” dür. Böyle bir sonuç gazetedeki kişilerin ve dolayısı ile Milliyet Gazetesi'nin tavır göstermesini engelleyecek, tavır göstermeyen bir gazete ise zaman içinde okur kaybetmeye devam etmiştir. Yüksek eğitim gören, demokratik hukuk devletine bağlı olan okurlar, Milliyet'i okumamaya başlamış, okur sayısı giderek düşmüştür. Can Dündar'ın çevirdiği Mustafa filmi ile de bu çekilmenin son noktasıdır.. Geri dönüş olabilmesi için hem gazetede hem de çalışanların tavırsızlıktan vazgeçmesi gerekmektedir.  Bu tavır eksikliğinin Doğan Yayın Holding'e verilen cezalarla hiçbir ilgisi olmadığı da farkedilmelidir.

Bir Röportajdan yola çıkılarak hazırlanan bu yazıya benzer yazılarımız devam edecek. Sitemizden takip edebilirsiniz.

 

Röportaj Adam Mahsun Karaca kimdir?

Sosyal medya platformu Twitter'da gündeme gelen Röportaj Adam Mahsun Karaca kimdir? Mahsun Karaca kaç yaşında? Mahsun Karaca nereli?

RÖPORTAJ ADAM MAHSUN KARACA KİMDİR?


Röportaj Adam Mahsun Karaca, ilk videolarından ve sıkça dile getirmesinden de anlaşıldığı gibi Adanalı'dır. yılında Adana'da dünyaya gelen Mahsun Karaca 29 yaşındadır. Adana Çukurova Üniversitesi'nde eğitimini tamamlayan Karaca, daha sonra özellikle Adana hakkındaki garip ve komik haberlere Röportaj videoları çekerek içerik üretmeye başlamıştır. Başlarda yeterince tanınmayan Röportaj Adam Mahsun Karaca, Amacı Olmayan Grup (AOG) aracılığıyla videolarını paylaşmış ve büyük bir kitleye ulaşmıştır. Şimdilerde daha geniş içerikler üretiyor ve hem Instagram hem Youtube da Milyon takipçisi var.

Röportaj Adam Mahsun Karaca evli mi sorusu sık sık soruluyor. Röportaj Adam adıyla bilinen Mahsun Karaca, Tuğçe Manga Karaca ile evlidir. Çiftlik Bank Yüzünden Batan Tekstil Atölyesi Sahibi, Temizlik Hastası Eşine Dava Açan Adam, Kayınpeder Damadına Aşık Oldu ve Evinin Bodrumunda Tank Çıkan Adam röportajları gibi yüzlerce komik videosu bulunan Mahsun Karaca, şimdilerde yine röportaj şeklinde orijinal içerikler üretmektedir.

#röportaj adam kaç yaşında, , röportaj adam kaç para kazanıyor, röportaj adam kim, röportaj adam kim osurdu, youtube röportaj adam, röportaj adam ne kadar kazanıyor, ne dediği anlaşılmayan adam röportaj, röportaj adam ne

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir