bir şeyi, bir kimseyi, bir olayı, bir şeyi, geçmişi ya da geleceği gerçekte olduğundan daha iyi olarak kurgulamaktır.
(bkz: dramatize etmek)
madde bağımlılığı bağlamında euphoric recall'da da görülür. uzun (veya nispeten uzun) bir kuru kalma(maddeden uzak kalma) periyodundan sonra relapse(maddeye kaymak) ile sonuçlanabilme ihtimalini artıran psikolojik bir risk faktörüdür romantize etmek. yani (mesela) iyileşmekte olan bir alkolik, tüm o çektiği rezil ve sefil olayları gözardı ederek(veya görmezden gelerek), alkolün yaratacağı öforik duyguları romantize ederse bu onu alkol almaya sevkedebilirkaçınılması gerekiralkolün bir alkolik için keyif ve zevk nesnesi değildirbir başka alkole sevkeden saik ise ilk kadehi almak için rasyonalizasyondur.
olumlu ya da olumsuz duygu yoğunluklarına, bireyselliğe, doğaya vurgu ile yapılan anlatımlardır. ayrıca geçmişe nostaljik bir kaçış, eskiye özlem duymaktır.
edebi olaraksa 'lerde ortaya çıkmış tarzdır.
(bkz: william wordsworth)
(bkz: edgar allen poe) (kara romantizm)
(bkz: john keats)
(bkz: coleridge)
edit: bkz'lar eklendi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Cambridge English Corpus kaynağından
Örneklerdeki görüşler Cambridge Dictionary'nin editörlerinin, Cambridge University Press'in ya da lisans sağlayıcılarıın görüşlerini temsil etmez.
Modern yaşamın getirisi olarak bireylerin birbirlerinden uzaklaşmalarının ve tek düze yaşamlarında sadece maddiyat amacı ile çalışarak kendilerine vakit ayıramamalarının bir sonucu olarak yaşam ve doğa kavramlarına verilen değer giderek azalmaktadır. Realist düşünceleri olduğunu savunan hesaplayıcı bireyler için hayat beklenenden daha uçsuz bucaksız, anlaması güç ve baskındır. Bundan ötürü bireyler korkularını maskelemek amacıyla sadece belirli dünyevi özellikleri olduğu gibi kabul ederek güzelliği görmek yerine “gerçekleri” görmeyi tercih ederler. Oysaki yaşantılarımız için ortak bir gerçeklikten bahsetmek imkansızdır çünkü her bir göz ve beden benzer olayları farklı duygular ile karşılar, farklı anılar ile bağdaştırmalar yapar ve gerçekliğini ona göre oluşturur. Göreceli gerçekliklerin oluşturduğu güzel bir örüntüde atılan her adımın yeni bir fırsatı getireceğini unutulmamalı ve her basit detayın güzelliği göz ardı edilmemelidir. Bu basit güzellikler, her gün tekrar etmekten sıkılmayan hayatlarımızı yeniden şekillendiren büyük etkenler olarak bizleri karşılar. Peki ama bizler bu güzellikleri neden görmek istemez, güzellikleri görenleri, görmek isteyenleri romantik birer hayalperest yerine koyarak küçümseme yoluna gideriz?
Kişiler çoğu korkularına karşılık olarak saklanmayı ve savunma durumuna geçmeyi tercih ederler. Bu tercih onları güvenli yaşantılarının içinde tutarken, gerçekliklerle aralarına duvar örmelerini sağlar. Örülen duvar hayatın gerçekleri ile aşındıkça yeniden örülmek üzere "inkar etme" durumları artış göstermeye başlar. Bundandır ki bireyler, ördükleri duvarın arkasında gördükleri her bireyi tehlike olarak değerlendirmeye meyillidirler. “Farklı” inanç ve davranışlara sahip kişilerin “marjinal” olarak etiketlenmesinin bir sebebi de buradan gelir. Kendini bulma cesaretini göstermiş ve hayatın gerçekliği arasında kendi güzelliğini bulmuş bu farkındalık sahibi “yabancılar”, o duvarları yıkma gücüne sahip sınırlı ruhlardır. Her ne kadar toplumdan dışlanma riski ile karşılaşsalar da, hayatın ancak korkusuzca ve en ufak kırıntısına kadar yaşandığında değer kazanacağının bilinciyle adım attıklarında kendilerini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaşırlar. Onları fazla “romantik” olmakla suçlayanlar ise bulundukları çemberden ancak kendi farkındalıklarını kazanarak, yani farklı gördükleri insanlara yeni bir anlam şansı vererek çıkabilirler. Gün geçtikçe keyif almanın daha da zorlaştığı yaşantılarımızda küçük bir yağmur damlasını, gülen bir yüzü, bağcıkları açık bir ayakkabıyı veya dinlenen bir şarkıyı romantize etmek bizlere küçük kaçış yolları sağlar. Bu küçük güzellikleri fark edip onlara kendini teslim edenler her gün yaşamak için yeni bir amaç bulmanın tadına varanlardır. Fakat bu güzellikleri romantize etmenin tek yolu onları sessizce izlemek ile sınırlı kalmaz; insanın kendi sesini bulmasına destek olarak onu yaşantısı ile bütün hale getiren güzellikler en vahşi, en ilkel, en güçlü bağrışlar ile de dile getirilebilir. Romantize etmek sadece oturup hayran olmaktan gelmek zorunda değildir. Kişiye ve içinde barındırdığı duyguya yönelik olarak değişen ifade eğilimi burada da geçerlidir, yeter ki kişi kendinde o cesareti ve farkındalığı bularak bu gidişattaki duvarını kırabilsin. Ancak bizler kendi özgürlüğüne kavuşmuş bireyler olarak, ne oranda kendini duvarlarının arkasına saklanmış olanları suçlayabiliriz?
Toplumsal kuralların belirli bir çerçeveden bakılarak oluşturulduğu bu düzende toplumda bir yer edinebilmek, kendi değerlerini yaşatmaktan daha önemli olarak algılanmış ve çoğu nesil boyunca da bu anlamını taşıyarak aktarılmıştır. Yaşantılarını devam ettirmeyi, bulundukları çevreye bağlı kalarak ve kendi inançlarını yansıtmayarak yerine getiren insanlar, giderek tekdüzeleşmenin esiri olmaya başlarlar. Fakat burada asıl irade onlarda değil, bundan çok geri bir tarihte bu toplumsal kuralları belirlemiş bireylerdedir. Değişen zaman ile çoğu işleyişin de değişime uğradığı hayatlarımızda hala aynı toplumsal kuralların devam etmesi bu zıtlığın öz nedenlerinden biridir. Bilgiye, sevgiye ve nefrete daha çabuk ulaştığımız bu dönemde, hala birbirinden haber alabilmek için güvercin bekleyen insanların kurallarını takip etmeye çalışmak bizi çağın gereksinimlerinin arkasına koyarak, ait olmadığımız bir dönemde yaşıyoruz hissiyatının içine bizleri çekmeye başlar. Bu çekim sonucu bulunduğu yeri ve kendini tanıyamayan bireyler, mutsuz birer toplum gölgesi olarak hayatlarına devam etmeye mahkumdurlar. Bu mahkumiyeti kırabilmek herkesin harcı olmadığından dolayı, bunu başarmış insanların pes etmeden çevrelerine yardım eli uzatması gerekmektedir. Bir gün elbet uzatılan ellerin tutulacağı gerçeğine inanarak devam ettirilen hayatlar asla umutsuzluk üzerine yok olup gitmez, aksine yeni umut ve hayallere kapı açar. Gerekirse inanç, gerekirse sevgi ve gerekirse nefret hakkında olsun, romantize edilerek benimsenmiş her duygu, sıkışmış kişiliklerin bir umut ışığı olmaya adaydır. Her ne kadar korku mutluluktan baskın gelse de, bu baskınlığı atlatabilenler oluşturdukları dünyalarında sonsuz bir özgürlüğe kavuşacak olanlardır.
Her alınan nefes, her dökülen yaprak, her açan çiçek, her yağan yağmur, her okunan kitap, her yenilen yemek yeni anlamlar oluşturmanız için sizin karşınıza çıkan fırsatlardır. Kendinizi bulmak ve kendi sevdiğinizin peşinden gitmek de sizleri birer hayalperest romantik haline getirse de, kısa ve anlamsız hayatlarınızı olabildiğince anlamlı kılacaktır. Bu da teslimiyetçi bir hayatın esiri olmaktan daha iyi değil midir zaten?
Türkçe dilinden İspanyolca diline (google translate aracılığıyla) hızlı cümle ya da kelime çeviri yapmanıza yardımcı olan bir sözlük sistemidir. Dünya dilleri arasında yapılacak olan cümle ve kelime çevirilerinizi kolaylaştırır. ÇevirSözlüseafoodplus.info Dünya'da en yaygın olarak kullanılan bir çok dili içinde barındırmaktadır. Bu diller arasında herhangi bir ücret ödemeden ve sınırlama olmaksızın istediğiniz cümle ya da kelime çevirilerinizi hızlı bir şekilde yapmanız mümkündür.
Sitenize ya da blogunuza Türkçe İspanyolca çeviri ekleyin:
l