rüyada başka bir çocuğu emzirmek / Сборник стихов на турецком | VMersine.com

Rüyada Başka Bir Çocuğu Emzirmek

rüyada başka bir çocuğu emzirmek

Rusça Güzel Sözler Ve İltifatlar - Rusça En Güzel Anlamlı, Havalı Ve Aşk Sözleri İle Anlamları

Haberin Devamı

Rusça iltifat veya beğeniyi göstermek için Rus diline ait kalıplaşmış kelimeleri söylemek karşı taraf için oldukça etkileyici olan bir davranış olmaktadır. 

Rusça Güzel Sözler ve İltifatlar

 Rusça güzel sözler ve iltifatlar şunlardır; 

 У ночи нет памяти, но у каждого в памяти своя ночb anlamı (gecenin hafızası yok ancak her bir gecenin kendi gecesi var) 

 Есть люди, которых можно знать всю жизнь и забыть за один день, а есть которых можно знать один день и не забыть за всю жизнь.

 (bazı insanlar vardır hayatın boyunca tanırsın ve bir günde unutursun bazılarını ise bir günde tanırsın ömrün boyunca unutamazsın.) 

 От твоих глаз захватывает дух.( gözlerinin içinde büyüleyici bir ruh var) 

 Rusça söylenilen birçok iltifat bulunmasının yanında en çok kullanılanlar kısa ve anlamlı olan iltifatlar olmaktadır. Türkçe iltifatları ve güzel sözleri Rusçaya çevirmek de mümkün olmaktadır.

Rusça Doğum Günü Mesajları - En Güzel, İyi Ve Anlamlı Rusça Doğum Günü Sözleri İle Anlamları

Haberin Devamı

 Счастья,любви, удачи! Bu özel gününde tüm mutluluklar üzerine olsun. 

En Güzel Rusça Doğum Günü Sözleri İle Anlamları

 Rusçası = Сегодня особенный день. Пусть все сегодняшнее счастье будет твоим, добрых лет

 Türkçesi = Bugün çok güzel bir gün. Bugünün getireceği tüm mutluluklar senin olsun, iyi yıllar 

 Rusçası= Счастья, любви, удачи! С днем рождения!

 Türkçesi= Bu özel günün getireceği tüm mutluluk üzerinde olsun. Çok güzel bir doğum günü geçirmen dileğiyle! 

 Rusçası= С днём рождения, пусть всегда будут твои лучшие годы.

 Türkçesi= İyi ki doğdun en güzel yıllar her zaman senin olsun. 

 Rusçası = С днем ​​рождения. Пусть каждый прожитый вами день будет для вас лучшим днемм.

 Türkçesi= İyi ki doğdun. Yaşadığın her gün senin için en güzel gün olsun. 

 Rusçası= С твоим рождением мир стал лучше. С Днем Рождения и удачи..

 Türkçesi= Senin doğumunla dünya daha da güzelleşti. İyi ki doğdun ve iyi ki varsın. 

 Rusçası = С днем ​​рождения. Желаю, чтобы каждый следующий день рождения был красивее предыдущего.

 Türkçesi = Doğum günün kutlu olsun. Gelecek her doğum gününün bir öncekinden daha güzel olması dileklerimle. 

İyi ve Anlamlı Rusça Doğum Günü Sözleri İle Anlamları

Haberin Devamı

 Rusçası= Что хорошего ты сделал, родившись? С этого момента ты всегда будешь рядом.

 Türkçesi= Doğarak ne iyi yapmışsın. Artık bundan sonra hep var olasın. 

 Rusçası= Пусть лучший день рождения будет твоим днем ​​рождения.

 Türkçesi= En güzel doğum günü senin doğum günün olsun. 

 Rusçası= Лучшего дня рождения в мире. С долгими годами!

 Türkçesi= Dünyanın en güzel doğum günü seninki olsun. Nice uzun yıllara! 

 Rusçası= С твоим рождением мир стал более значимым. Желаю вам самых долгих и прекрасных лет.

 Türkçesi= Senin doğumunla dünya daha anlamlı oldu. En uzun ve güzel yıllar senin olsun. 

 Rusçası= Желаю, чтобы каждый день твоей жизни был для тебя самым лучшим. С днем ​​рождения.

Haberin Devamı

 Türkçesi = Yaşayacağın her günün senin için en güzel gün olması dilekleriyle. İyi ki doğdun. 

 Rusçası= Желаю, чтобы каждый день был таким же прекрасным, как твой день рождения. С Днем Рождения и удачи.

 Türkçesi= Her günün doğum günü gibi güzel olması dileklerimle. İyi ki doğdun ve iyi ki varsın. 

 Rusçası= Желаю тебе самого лучшего дня рождения в мире. С днем ​​рождения.

 Türkçesi= Dünya üzerindeki en güzel doğum günün senin doğum günün olması dileklerimle. Nice yıllara.

(Ph.D. thesis in Turkish) Codex Cumanicus ve Ermeni Harfli Kıpçak Türkçesinde Fiil Yapımı [Verb Formation in Codex Cumanicus and Armeno-Kipchak texts]

Bu çalışma, Stephanos Byzantinos’un Ethnika adlı eseri başta olmak üzere, Bizans kaynaklarında geçen ve ‘Karca’ olarak nitelendirilen bazı sözcükler üzerinde durmaktadır. Bu sözcükler, Karca yazıtlarda tanıklanmadığı için, ilgili literatürde ‘sözde Karca’ (pseudo-glosses) olarak adlandırılmaktadır. Çalışmamızda, altı ‘sözde Karca’ kelime ele alınmış ve bunlar için (Pre-)Proto-Türkçeye kadar dayanan etimolojiler önerilmiştir. Bizanslı yazarların eserlerinde Karca olarak ortaya çıkan bu sözcüklerin Urartularla temas hâlindeki Kimmerler veya Hurrilerle yakın ilişki içinde olan Turukkular aracılığıyla Anadolu’ya girmiş olabileceği öne sürülmüştür. Bu sebeple, Hurri-Urartuca ve Türkçenin söz varlıkları arasındaki toplam otuz yedi benzer kelime listelenmiş, bunların Urartucadan Türkçeye alıntılar olabileceği sonucuna varılmıştır. Bu karşılaştırmalara dayanarak, Pre-Proto-Türkçenin ses özelliklerine değinilmiştir. Kimmer nüfusunun kısmen Türkçe konuşanlardan oluştuğu ve dillerinin bir yandan ‘sözde Karca’ sözcüklerin kaynağı, diğer yandan Urartuca sözcüklerin alıcısı olduğu varsayımı en makul öneri olarak görülmektedir. /// The present study deals with a number of glosses which appear in the Byzantinian sources, most of them in Ethnica of Stephanos Byzantinos, and are labeled as Carian. As these glosses are not actually attested in Carian inscriptions, they are called pseudo-glosses in the relevant literature. Six of these pseudo-Carian glosses are examined and for all of them, Turkic etymologies are proposed which reach into the depth of (Pre-)Proto-Turkic. It is asserted that the glosses which surface as Carian in the works of the Byzantinian historians may have entered into Anatolia by the Cimmerians or by the Turukku which were in close contact with the Urartians and Hurrians, respectively. Therefore, thirty-seven similar lexical items in the Hurro-Urartian and Turkic vocabularies are listed. It has been concluded that these may be Urartian loanwords in Turkic. Based on these correspondences, the phonological features of Pre-Proto-Turkic are discussed. The supposition that the Cimmerian population was partly Turkic-speaking and their language was the donor of the pseudo-Carian glosses and the recipient of the Urartian loanwords proves to be the most plausible one.

Сборник стихов на турецком

Представляем вашему вниманию, стихи трех замечательных и очень известных турецких поэтов Назим Хикмет Ран, Абдурахим Каракоч и Умит Яшар Оузджан.

Nazım Hikmet Ran

стихи на турецком

 

Durup Dururken

Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
Durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
Durup dururken kafamda bir güneşli duman,
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne,
Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne…

 

Bir Ayrılış Hikayesi

Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya…
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz…
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın —
yüzü güneşli bir ana gibi —
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak…
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere…
Kapandı bir pencere…
AYRILDILAR…

 

Hürriyet Kavgası

Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.

Beyazıt’ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran’ın mağarasını.

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.
Bence Sende Şimdi Herkes Gibisin

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin

 

SEVİYORUM SENİ

Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

 

BÜYÜK İNSANLIK

Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
tirende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.

Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.

Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.

Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.

 

Masalların Masalı

Su basında durmuşuz,
çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana.

Su basında durmuşuz,
çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana, bir de kediye.

Su basında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, bir de günesin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

Su basında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, günesin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

Su basında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek…

Su basında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze….

 

Abdurrahim Karakoç

стихи на турецком

ANADOLU SEVGİSİ

Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör
Her haftası bayram, her günü düğün;
Hele yaylalara çıkılsın da gör
Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;
Kağnılar yollarda yoncalar dizde…
Saydıklarım damla değil denizde,
Hele bir ekinler ekilsin de gör
Görmedin sen bizim mavi suları,
Karlar eriyince kırar yuları…
Köpük olur beyaz, sel olur sarı;
Hele taştan taşa dökülsün de gör
Sen bizim köyleri görmedin ki hiç..
Yolları toz, çamur, evleri kerpiç
O kirli kabukta, o en temiz iç;
Hele bir yakından bakılsın da gör
Anlamaz bilmezsin sen bizim halkı;
Sevgiyi bulasın yakına gel ki..
Kalıplar gerçeği göstermez belki,
Gönül perdeleri sökülsün de gör

 

AŞK HİKAYESİ
Başımdan bir kova sevda döküldü
Islanmadım,üşümedim,yandım oy!
İplik iplik damarlarım söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
Yağmur yorgan oldu; döşek kar bana
Anladım ki kendi gönlüm dar bana
Alev dolu bardakları yâr bana
Sunuverdim içtim içtim kandım oy!
Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım
Ne zamana, ne kendime alıştım
Kırk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandım oy!
Gönül şahinimi yordum gerçeğe
Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe
Teselliden kanat kırdım gerçeğe
Tecellinin sinesine kondum oy!
AYIP
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Sanma ki garibi eller düşündü.
Bebekler evlendi, yollar aşındı
Kozalaklar çınar oldu gel gayrı.
Hesap et, gideli sen gurbet ile
Otuz ay tutuldu kolay mı dile?
Hapisler, sürgünler, esirler bile
Sılasına döner oldu gel gayrı.
Gönlüm sende, gözüm yollarda durdu,
Saat isyan etti, takvim kudurdu.
Hasret hançerini bağrıma vurdu
yüreciğim kanar oldu gel gayrı.
Emeği boşadır yuvasız kuşun…
Nerdeyse toprağa değecek başın.
Beni düşünmezsen kendini düşün
Herkes seni kınar oldu gel gayrı.

 

DOSTA DOĞRU

İçimde uzayan her yol
Çıkar gider dosta doğru
Menekşe, nergis, ıtır, gül
Kokar gider dosta doğru
Zamanım yoğrulur gamla
Birleşir sabah akşamla
Ilık kanım damla damla
Akar gider dosta doğru
Gel bende gör, sen gel beni
Durduramaz engel beni
Görmediğim bir el beni
Çeker gider dosta doğru
Beynim fırın, bağrım tandır
Yanarım hayli zamandır
Sevgim bir yavru ceylandır
Çeker gider dosta doğru
Ne saklarım ne gizlerim
Yalnızca onu özlerim
Tabutta bile gozlerim
Bakar gider dosta doğru

 

SEN VARSIN
Gönül tezgahında şiir dokudum
İplik iplik nakışında sen varsın
Aşk yolunun kanununu okudum
Madde madde yokuşunda sen varsın
Fikir vadisinden bir ırmak geçer
Eğilir serviler suyundan içer
Bağrında ay doğar zambaklar açar
Sessiz sessiz akışında sen varsın
Öz suyusun hayat denen sişenin
Nedenisin keder ile neşenin
Sevda cephesinde şehit düşenin
Donuk donuk bakışında sen varsın
Hep senin renginde görünür bahar
Yaprakta yeşilin gülde kokun var
Yama yama kalbimdeki yaralar
Sıra sıra dikişinde sen varsın
Gidip de yorulma çok uzaklara
Sen-seni gel benim içimde ara…
Umut güneşimin mor bulutlara
Girip girip çıkışında sen varsın

 

SİZE BIRAKTIM

Bana Mevlana’yı, Yunus’u verin
Mecnun’u, Leyla’yı size bıraktım
Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin
Irmağı, deryayı size bıraktım

Talipli değilim şöhrete, şana,
Makamı, rütbeyi yük etmem cana
Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana,
Dövüşü, kavgayı size bıraktım.

Zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme
Ham topraktan haram mahsul dermeme
Bir tek gönül kâfi gelir girmeme
Konağı, sarayı size bıraktım.

Çokta değil, hakta buldum huzuru,
İstediğim alınteri, göznuru
Benliği, kibiri, iğrenç gururu
Faizi, bankayı size bıraktım.

Hiç biriniz telaş etmesin boşa
Doyacak gözünüz toprağa, taşa..
Beni inancımla koyun başbaşa..
Topyekün dünyayı size bıraktım

 

 

YETER Kİ GEL

Üzülme her hafta gelemem diye
Haftada olmazsa ayda gel canım.
Üçyüzaltmışbeşi böl onikiye
Sırala otuzu say da gel canım.

Bekletme geciken müddet ziyandır
Güzel kin,öfke,hiddet ziyandır
Varsa gurur,kibir,şiddet ziyandır
Onları orada koy da gel canım.

Kitap aşk,masal der,yıkar bırakmaz
Akıl «tedbir al» der çöker bırakmaz
Korku «gitme kal»der çeker bırakmaz
Sen gönül sözüne uy da gel canım.

Yazı,güzü,kışı bahar zamanı
Yaşadın bilirsin ki her zamanı
Dinle rüzgarları seher zamanı
Uzaktan sesimi duy da gel canım.

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

стихи на турецком

ALBÜM SAYFALARI
Bir o resimler kaldı elimde siyah beyaz
Zamana karşı koyan,
Vefalı ve mağrur
Kiminde saçların dökülmüş omuzlarına
Gözlerin bir eski sevdayı arar durur
Şu ağaç neredeydi sahi yaslandığın?
Ardında görünen hangi deniz?
Ne kadar sakin,ne kadar mutlu yüzün
Sorma ne oldu o yıllara o günler nereye gitti?
Bir bıçak saplandı göğsüne gökyüzümüzün!
Güzeldin,bilirim,benimleydin
Tutardın ellerimi,
Gözlerime bakardın;
Bir mutluluk yayılırdı kanıma apansız
Ellerin,açardı kapılarını bana aşkın
Sanki aradan yıllar geçmemiş;
Her şey o kadar taptaze,
Öylesine dün gibi
Oysaki;ben yaşlandım artık yorgunum!
Zaman ne kadar çabuk geçip gitti değilmi?
Anılar bağrımda bir paslı çividir şimdi;
Artık ne o heves var içimde,
Ne o ses,ne şarkı,
Yalnız resimlerin;elemli ve siyah beyaz
Her şey bir albümün sayfalarında kaldı.
Ümit Yaşar Oğuzcan
31:
BİR DENİZDİR YOKLUĞUN
Bir denizdir yokluğun
Girdaplarında boğulup gittiğim
Ne bulduysam en güzel
Hepsini birden kaybettiğim
Ve kıyılarında ağladığım uzun uzun
Bir denizdir yokluğun
Ne iyiydi gitmesen, kalsan
Dayasan başını omuzlarıma
Unutulmaz anlar anılar götürseydik
Seninle bu günden yarına
Gelmeseydi ayrılıklar, dursaydı zaman
Ne iyiydi gitmesen,kalsan
Gittin bir kere neyleyim
nerdesin şimdi kimbilir
ne zaman yumsam gözlerimi
Ah aklıma gözlerin gelir
Çaresiz acılarla dolar içim
Gittin bir kere,neyleyim
Yokluğunun denizlerindeyim artık
Girdaplarında gitgide Kayboluyorum
Bir dalga geçiyor üstümden
Gel tut ellerimi boğuluyorum
Anlasana o en korkunç en karanlık
Yokluğunun denizlerindeyim artık.

BELKİ BİRGÜN DUYARSIN DİYE
Bu nasıl sevgi böyle?
Bu nasıl tutku?
Bu nasıl özlem?
Ne zaman gözlerini görsem
Bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum

Mutluyum varsın diye
Al uzattım ellerimi
Seni sarsın diye
Ceylanım! Belki bir gün duyarsın diye
Çıkmışım bir dağ başına sana türkü söylüyorum

Ne güzel ellerin var incecik
Ne güzel saçların var sapsarı
Anlasana o yalansız gözleri
O kirpikleri, o dudakları
Düşündükçe baştanbaşa özlem kesiliyorum

Al desem, sana ömrümü versem
Korkarsın, alamazsın ki
Dur desem, kaçarsın yine ceylanım
Gül desem, ağlarsın
Gel desem, gelmeyeceksin, biliyorum

Bu engeller bana göre değil oysa
Ben bu dağları aşarım
Geçerim bu denizleri, korkma
İşte düştüm yollara
Dur, bekle beni, geliyorum

Sevmek inancım, tutkum benim en eski
Dağıtsam dünyalara yeterdi bu sevgi
Düşünsene, anlasana ceylanım
Sen yoksan ne farkeder ki
Ha öyle ölmüşüm, ha böyle ölüyorum

 

BEYAZ GÜVERCİN
Süzülüp mavi göklerden yere doğru
Omuzuma bir beyaz güvercin kondu

Aldım elime, usul usul okşadım
Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım

Bembeyazdı tüyleri, öyle parlaktı
Açsam ellerimi, birden uçacaktı

Eğildim kulağına; dur, gitme dedim
Hareli gözlerinden öpmek istedim

Duydum; avuçlarımda sıcaklığını
Duydum; benden yıllarca uzaklığını

Çırpınan kalbini dinledim bir süre
Ve uçmak istedim onunla göklere

Ak güvercinin iri gözleri vardı
Güzelliğinden fışkıran bir pınardı

Soğuk sularından içtim, serinledim
Çağlayan bir nehrin sesini dinledim

Belki buydu sevmek, hayat belki buydu
Işıl ışıldım, gözlerim dopdoluydu

Bir name yükseldi sevinçten ve hazdan
Bir name yükseldi güzelden, beyazdan

Uzattı sevgiyle pembe gagasını
Birden öğrendim hayatın manasını

Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış
Seninle bir çift güvercin olmak varmış.

 

BİR NEFES DÜŞ GİBİ
Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece.
Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini.
Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.
Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile…
Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu
Sevme hakkından alıkoyamaz.
Sevmek çoğu zaman var olmaktır.
Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.
Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.
Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.
Bir zaman başkalarında aradım seni,
Başka yüzlerde, başka ellerde aradım.
Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim.
Nasıl olsa gelecektin birgün.
Ve işte geldin de!
Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya,
bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.
Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım
Hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.
Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.
Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık.
Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.
Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin,
Mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri
Beraberinde sürükleyerek gideceksin.
İşte o zaman yoklukların
En dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.
Ergeç gideceksin; beni anlayamadan,
Beni sevemeden gideceksin.
Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden,
Tesellisiz bir hüzün kalacak.
Yıllardır aradığım sendin
Ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.
Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni
Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden…
Geldin ya!
Şimdi herşey güzel seninle.
Yürümenin, konuşmanın,
Nefes almanın bir başka anlamı var artık.
Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde…

SEN AĞLAMA

Ben ağlayan şairim
Bana gülmesini öğretmediler
Eğil de bir bak mahzun yüzüme
Anlatır sana çektiklerimi
Birer bıçak yarası gibi
Alnımdaki çizgiler
Ben mutluluk nedir bilemedim
Saçlarım okşanmaya alışık değil
Hep böyle dalıp gider gözlerim
Ve ne zaman düşünsem geçen günleri
Bir karanlık basar içimi
Aydınlık değil
Seni nasıl severim bilirsin
Nasıl yanarım özlemler içinde
Bastığın yerler cennet olur
Bilirim en serin rüzgarla gelirsin
Yine de yanar tutuşurum ben
Cehennemler içinde.
En mutlu sandığın yerde kederliyim
Ben seninle sensizliği düşünürüm
Bir korku düşer içime apansız
Burkulur yüreğim
Seni şiirlerimde bin yıl yaşatır da
Ben bin defa ölürüm
Bir gün yokluğum bir gölge gibi
Düşüverirse gözlerine
Unutma ağlayan şairini
Unutma o günde kapanıp dizlerine
Kendi yokluğuma kendim ağlarım
Sen ağlama e mi
Sen ağlama e mi?

 

SEVMEK
Erimek tadılmamış hazların ortasında
Sevgiden kanatlarla bir boşluğa yükselmek
Yaşamak dolu dizgin ve her gün biraz ölmek
Zevklerin sonsuzluğa açılan sofrasında
Akar ta içimize çeşmelerinden sükun
Dupduru göllerinde gezer beyaz bir kuğu
Huzur; o sevilmeyen kalplerin unuttuğu
En eski bir şaraptır ellerinle sunduğun
Büyük bir yangın gibi ateşin dudaklarda
Duyarken özlemini en uzak bir yıldızın
Sırrına eremeyiz nasıl yandığımızın
Bir gün o ateş bizi alev alev sarar da
Ne kadar tutuşsak boş, hala yanmak isteriz
Ellerindeki bir şey çeker bizi derine
bir büyü varmış gibi dalarız gözlerine
Biliriz kanılmazsın, yine kanmak isteriz
Bir rüyadan silkinip görürüz tek gerçeği
Çeker bizi o tutku eşiğinden ölümün
Anlarız hayallerin bizi terkettiği gün
Dünyada tek gerçek var, seni sevmek gerçeğ

 

ÜMİTSİZ AŞKLAR İÇİN
Ben ümitsiz aşklar için yaratılmışım
Ayrılıklar için, sonsuz kederler için
Ne zaman ta derinden sevsem birini
Ezilmeli yeni açmış gülleri kalbimin
En güçlü zehir olmalı aşk dediğin
Alkol gibi damarlarıma yürümeli
Sarmalı her yanımı gece olunca
İçimde bir çıbancasına büyümeli
İnsan sevince her gün bir kez ölmeli
Her gün bir başka yerine saplanmalı o kurşun
Yollara düşmeli, perişan deli divane
Erimeli potasında o garip var oluşun
Artık uzak bir anıdır huzur ve sükun
O büyük yangın başlamışsa yürekte
Bir gün gelir de bu çaresizliğin
Aranır bütün tesellisi ölmekte
O yerde sevilmek de yalan sevmekte
Nereye baksan dizboyu karanlık
Boşuna bir ışık arama göklerde
Her şeyinle aşkın içindesin artık
Böyle gitgide derinlere çeker o bataklık
Orada ölümsüz olur nice kara sevdalı
Sevmek, hiç sevilmeden; korkunç güzel
Aşk dediğin karşılıksız olmalı

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir