ruken demirer hasta / Kendisi gibi işkolik bir sevgili bulmuş! - BÜLENT CANKURT

Ruken Demirer Hasta

ruken demirer hasta

Ruken Demirer net worth is
$300,000

Ruken Demirer Wiki: Salary, Married, Wedding, Spouse, Family

Ruken Demirer is an actress, known for Gece gündüz (2008), Sahra (2004) and Tuzu kurular (2001). She has been married to Gökhan Sükür since August 12, 2006.
Net Worth$300,000
ProfessionActress

Actress

TitleYearStatusCharacter
Gece gündüz2008TV SeriesNazli
Sahra2004TV Mini-SeriesFeyza
Emanet2002TV Mini-Series
Tuzu kurular2001TV Series

Known for movies

Nazli

Gece gündüz (2008)
as Nazli

Feyza

Sahra (2004)
as Feyza

Actress

Tuzu kurular (2001)
as Actress

Actress

Emanet (2002)
as Actress

#RUYAXMIJA OF THE DAY




Paris'te iki gün mü? Varım!

C&A'nın Sonbahar-Kış koleksiyonunu keşfetmek için Paris'e davet edildiğimde Delicatessen'de oturmuş haftalık yazılarımı yetiştirmeye çalışıyordum. Oldukça yoğun günlerin içerisinde de olsam söz konusu burnumda tüten Paris ve bir süredir özellikle sürdürülebilir modaya olan hassasiyeti ile dikkatimi çeken C&A'nın yeni koleksiyonunu dünyanın dört bir yanından gelen moda profesyonelleri ve basını ile yakından incelemek olunca bu davete tabii ki olumlu olarak geri döndüm.



Gelelim bu hızlı Paris seyahatine. Biliyorsunuz Mayıs ayında koşu için Cuma gününden Bodrum'a gitmiştim, ve Pazar akşamı geç bir saatte İstanbul'a geri gelmiştim. Valizin içindekileri çıkartıp hemen Paris'e uygun birkaç parça eşyayı içine doldurup Pazartesi sabahı ilk uçakla Paris'e hareket ettim. Seyahat arkadaşlarım hayli keyifli olunca yolculuk da nasıl geçti pek anlamadım doğrusu.






Otelimiz İstanbul'da da bir şubesi bulunan Mama Shelter idi. Bütün C&A ekibi de burada kalıyordu. Bir hayli modern olan bu oteli çok sevdim. Otele vardığımızda bizi günlük programımız ve bir kutu Ladurée makaron bekliyordu. Valizimi açtıktan sonra günün geri kalan serbest zamanlarında soluğu en sevdiğim lokasyonların başında gelen Saint Germain'de aldım. Önce güzel bir antrikot yedim, ardından Floré'da bir kahve molası verdim. Biraz etrafta dolanmaca, alışveriş ve Ralph's'te biten kısa ama inanılmaz mutlu edici saatlerin ardından Paris'in en iyi teraslarından birine sahip olan Le Perchoir'de C&A ekibiyle keyifli bir happy hour'a katıldım. Buradan da tüm ekiple birlikte Mama Shelter'a geri dönüp hep beraber dolu dolu bir akşam yemeğinin tadını çıkarttık.



Ertesi sabah C&A'nın bizim için Marais bölgesinde oluşturduğu büyük showroom'a hareket etmeden önce soluğu Champs Elysees'de aldım. Ardından Eiffel'i görmek için güneşli havada biraz yürüdüm ve o civarda sevdiğim yerlerin başında gelen L'Avenue'de bir kahve ve meyve salatası ile enerji depoladım. Ve işte şimdi C&A'nın koleksiyonunu incelemeye süper hazırım!




İki katlı dev C&A showroom'unda markanın tepe yöneticileri, tasarımcıları, yabancı basından isimler ile birlikte başladık keyifli keşif maratonuna. Bu keşif turunda marka ile ilgili gerçek anlamda derinlemesine bilgi sahibi oldum diyebilirim. Örneğin, 2014 yılında organik pamuktan üretilen 130 milyondan fazla ürün sattığı için ödül alan bir marka C&A. Jean C&A'nın en iddialı olduğu alanlardan biri. C&A'da her vücut tipine uygun jean bulmak gerçekten çok kolay. Sadece jean üzerine eğitim veren House of Denim ile yaptıkları işbirliği bile bu alana verdikleri önemin altını çiziyor. House of Denim ile birlikte gerçekleştirdikleri yarışmanın kazanan dört genç tasarımcısı da bu önemli etkinlikte bizlerle tanışan isimler arasındaydı. Zamansız bir gardırobun demirbaşlarından olan kaşmir ise C&A'nın sürprizlerinden. Doğrusunu söylemek gerekirse markanın bu kadar iyi ve ulaşılabilir fiyatta kaşmir ürünleri olduğunu daha önce bilmiyordum. 











Kış koleksiyonunda C&A'da birkaç farklı renk konsepti görüyoruz. Geniş skalada yer alan gri tasarımlar "Grinin Elli Tonu" adı ile karşımıza çıkıyor. Bu sezon bir hayli grileşecek bir kış bizi bekliyor. Şahsen ben bundan hiç de şikayetçi değilim. Bir de tabii bu kışın iddialı renkleri arasında bordolar var. Bordo tonları C&A'nın kış koleksiyonunun ağır toplarından. Birkaç sezondur bordo hayatımıza çok hızlı ancak bir o kadar da kalıcı bir şekilde geri dönüş yaptı. C&A da kış koleksiyonunda bordoyu ön plana çıkarmış. Vazgeçilmezlerimiz arasında yer alan aksesuarlar ise hayli geniş seçeneklere sahip. Ayakkabılarda maskülen bazı dokunuşlar karşımıza çıkarken, feminen ve klasik modeller de koleksiyonda yerlerini alıyorlar. Özellikle büyük şallar ve şapkalar soğuk kış günlerinin şık kurtarıcıları olarak türden. Ben çoktan birkaç modeli gözüme kestirdim!



Tüm C&A ailesine bu keyifli deneyim için çok teşekkürler!



Two quick days in Paris? I am in!



I was sitting at one of those tables at Delicatessen and was busy with my weekly writings when an invitation from C&A to discover their fall-winter collection in Paris landed in my mailbox. Although it was an extremely hectic period of my life, when it comes to Paris and learning more about a label which was in my scope for their sensitive approach on sustainability, I definitely said yes. 



It was Sunday night when I landed in Istanbul after three days in Bodrum for Global Run. I quickly unpacked my Bodrum luggage and packed for Paris, and on Monday morning with the earliest flight, I was en route to my dream city. I was flying with a lovely crew so the journey was pretty nice. 



We stayed in Mama Shelter with the whole C&A team. I can tell you that I really loved the whole Mama experience. It was super fun and modern. Our itinerary and a box full of Ladurée macarons were waiting for me in the room. After a quick change, I went to Saint Germain, which is one of my favourite neighbourhoods in Paris and treated myself with some good food in Le Relais de l'entrecôte, and coffee at Floré. Then I took a quick tour around the neighbourhood, shopped a little and had another break at Ralph's before I headed to Le Perchoir, which is among top ten best rooftops in Paris, to meet the C&A team for a lovely happy hour. And then, we all went back to Mama Shelter and enjoyed a very delish dinner together.



The following morning, before heading to the two floored C&A showroom located in Marais, I woke up around like 7:30 am to enjoy a quiet Champs-Elysees and Tour Eiffel view, and also had a break at one of my favourite stylish spots, L'Avenue. After having some touristic moments, here I was ready and steady for a full C&A experience. The executives of C&A, designers, international press members were all present at this beautiful event. This whole experience gave me brand new opinions about the label. For example, I did not know that C&A was awarded for selling more than 130+ million products that were made with organic cotton in 2014. This is super huge for an affordable fast fashion brand to be that environment friendly.



One of the strongest lines of C&A is definitely jeans. They already found out that "fit" is the most important thing for women and you can easily find the right model for your body shape at C&A. Their collaboration with House of Denim, which is an Amsterdam based jean design school, is a proof that they take this business seriously. During this event, the four winner designers of the contest held by C&A and House of Denim were present as well. 



C&A surprised me with their affordable yet of quality cashmere products. I believe cashmeres are one of the most indispensable items for building a timeless closet. I did not know that I could find some affordable cashmere designs at C&A.



Coming back to the winter collection, we see different colour concepts. 'Fifty shades of grey' is one of them. The other strong colour tone is definitely burgundy. Greys have always been in our closets, we love them as they are very safe to combine with each colour tone. But burgundy is definitely the new black for the past couple of seasons. You know that Pantone chose "Marsala" as the colour of Spring/Summer 2015 season and it seems like burgundy shades will keep on occupying the stage. 



We also see a wide range of accessories in C&A's winter collection. Giving some soul to gloomy skies of winter season, accessories are always the best life-savers. We have masculine touches over the shoes as well as the classic feminine looks. The XL shawls and hats are already on my shopping list for a bold winter look!



Many thanks to the C&A family for this lovely experience!

Rojda Demirer Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

126

Rojda Demirer, 12 Ağustos 1980 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Adı: Rojda Demirer
Doğum Tarihi: 12 Ağustos 1980
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.67 m.
Kilosu:  55 kilo
Burcu: Aslan
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Ruken Demirer
Instagram:https://www.instagram.com/rojdademirer__/
Evcil Hayvanları: Köpeği ve kedisi var.

Rojda Demirer Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi 9

Ailesi: Ankara’da doğmuştur. Baba tarafından Diyarbakır’lıdır, büyük bir aşiretin içine doğdu. Yedi yaşındayken babasını kaybetti. Bir ablası var. “Yılbaşında çok mutluyduk, babam hasta oldu ve 31 Ocak’ta artık yoktu, ablam ve ben babamın öldüğünü altı ay sonra öğrendik. Annem bir türlü söyleyememiş bize. İsveç’te hastanede diye biliyorduk. Gittiği psikolog anneme yaptığının çocuk psikolojisi için kötü olduğunu, acıyla yüzleşmemiz gerektiğini anlatınca bize söyleyebilmiş.”

Çocukluk yılları:  1988 yılında 8 yaşındayken TRT Ankara Radyosu Çocuk Saati sınavlarını kazanarak radyo tiyatrosu yapmaya başladı. “İlk defa 8 yaşında tanıştım bu işlerle ama o zamanlar ne nedir, ne değildir farkında değildim tabii. Elimizde tekstler, stüdyoya girip okumalarımızı yapardık, oyun gibiydi. Ne zaman TRT’de dizilere oyuncu olarak seçildim, set ortamını tattım, işte o zaman ısınmaya başladım. 14 yaşındayken Ankara Devlet Tiyatrosu ‘’Gazap Üzümleri’’ni sahneye koyacaktı. Küçük bir kız çocuğuna ihtiyaçları vardı, radyoya geldiler, deneme yaptılar, beni seçtiler. 3 yıl boyunca o karakteri oynadım. İşte bu 3 yıllık süreçte konservatuara girmeye karar verdim. Tek okul, tek bölüm denedim ve ilk sınavımda kazandım. Üç yıl boyunca tiyatroda çok önemli oyuncularla oynamıştım. Sınava hazırlandığım dönemde çok yardımcı oldular bana. Zaten onların arasında 3 yıl geçirmekle çok şey öğrenmiştim hali hazırda.”

Eğitim hayatı: 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünden mezun oldu. 2003-2008 yılları arasında da Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda kadrolu sanatçı olarak görev aldı.

Hayatının dönüm noktası: Küçükken piyano dersleri aldığı hocasının yönlendirmesi ile hayatının akışı değişti. “Hocam, ‘’TRT Ankara Radyosu piyano sınavları açıyor’ demişti. Gittim bir baktım, aslında çocuk saati seslendirme sınavlarıymış! Tabii oraya gitmişken annem ‘’o kadar geldik, gir istersen’’ dedi. Girdim sınava ve nasıl olduysa 1000 kişinin arasından 30 kişiye girmeyi başardım.”

Oyunculuğa ilk adım: Kameralar karşısına ilk kez, 2002’de vizyona giren ‘Gönderilmemiş Mektuplar’ isimli film ile çıktı.

Hangi proje ile parladı? ‘Tadımız Kaçmasın’ dizisinde canlandırdığı ‘Eda’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Düşünce yapısı: Düşünce gücüne inanıyor.  Evrene bir şey gönderdiğinde onun karşılığını alacağına çok inanıyor. En olumsuz durumda bile iyi bakabilmeyi becerebiliyor. “Ben alışkanlıklarından zor vazgeçen bir insanım; bu yüzden genelde kurulu düzenimin içindeki sakinlikte kendimi güvende hissederim. Fakat bazen öyle anlar oluyor ki, tanıdığım hiç kimsenin ya da hiçbir şeyin olmadığı yerlere kaçıp yeni bir ben arayışına girmek, keşfedemediğim derinliklerime inmek istiyorum. Tanıdık yerlerde ve yüzlerle kalıbının dışına çıkmak zor sanki.  Henüz yapamadım bunu ama kim bilir belki bir gün yaparım.”

Sette nasıl birisi? Son derece dakik ve disiplinli, bu özelliği çocukluk yıllarında kazandı ve halen devam ediyor. “Radyo Çocuk Saati”nde her akşam 17.00’de stüdyoda olmamız gerekirdi ve 5 dakika gecikilse bile kapılar kapanır ve asla açılmazdı. Sonrasında konservatuvar ve devlet tiyatrosu. Hepsinde müthiş bir disiplin vardı ve fark etmeden ruhuma işlemiş sanırım. Setlerde de set saatimde çok dakik biriyim. Bu hem işime hem de set çalışanlarına saygımdan asla ödün vermeyeceğim bir özelliğim. İstanbul trafiğinde ve şartlarında bunun sürekliliği beni çok zorlasa ve strese soksa da asla ödün vermem.”

Televizyon mu? Tiyatro mu? Oyunculuğunu gerçek anlamda doyuran ve besleyen şey; tiyatro. “Bence dizide oynamaktan keyif aldığını söyleyen herkes yalan söylüyor! Sadece kazancı iyi ve büyük kitlelere hitap ediyorsunuz, bu iyi. Oyunculuğu gerçek anlamda doyuran tiyatro. Tiyatro hayatımdan hiçbir zaman çıkamaz fakat şu sıralar dizi çok yoğun olduğu için araya sıkıştıramıyorum. İleride muhakkak tiyatro da yapmak istiyorum.”

Mutluluk kaynağı: Annesinin hayatındaki rolü çok önemli. “Annem o kadar özel ve güçlü bir kadın ki. Çünkü dul kaldığında 38 yaşındaymış ve babam vefat ettikten sonra tekrar evlenmedi. İki tane kız çocuğunun yanına yabancı bir adam sokmadı. O kadar mutlu bir çocuktum ki. Hem annem hem babam oldu. Hani derler ya babasız büyüyen kadınlar hep kendilerinden büyük sevgili tercih ederler diye, bende hiç öyle olmadı. Hep kendi yaşıtlarımdı. Neticede annemden öğrendiğim çok şey var. Her şeyden önce fedakarlık. Diyorum ki, insanlar sevgiyle birbirlerine yaklaşırlarsa çok, çok mutlu olabilirler. İşte hayat bu kadar basit aslında.”

Rojda Demirer Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi 10

İlk sinema filmi: Yusuf Kurçenli / Gönderilmemiş Mektuplar

Aşka bakışı: Aşık olduğunda çehresini istemsiz bir tebessüm sarıyor ve çok coşkun oluyor. Kendini her şeyi yapabilecek güçte hissediyor. Biraz da mantığını kaybediyor. “Aşık olduğumda yaydığım güçlü bir enerji oluyor. Çok zor yakaladığım, bu yüzden de kolay harcamadığım bir duygu aşk benim için.  Seçici davrandığımı pek söyleyemem aslında, kolay hissedemediğim bir duygu olduğu için hissettiysem kapılıyorum sanırım ama galiba şanslıyım çünkü bu duyguyu hissettiren tüm yaşanmışlıklarımdan hep güzel tecrübelerle çıktım.”

Hayata bakışı: Başrol takıntısından daha çok, senaryoyu ve oynayacağı kimliği ciddiye alan profesyonelliğe sahip. Hayattan ne istediğini ve nelerle mutlu olabileceğini çok iyi biliyor. “Sürekli başrol istemek ya da başrol gelir mi gelmez mi kaygısı insanı tüketen bir durum. Benim hiçbir zaman böyle kaygılarım olmadı. Benim için, oynadığım karakterin renkliliği ve işin kastı çok çok önemli etkenler.  Onun dışında yan roller, aslında benim zaman içinde gelişen tercihim oldu diyebilirim. Çünkü başrolün getirileri yanında iki katı da götürüsü var. Yoğun çalışma temposu, stres, sevdiklerini görememek ve onlara vakit ayıramamak gibi. Benim için özel hayatıma ve kendime vakit ayırabilmek her zaman birinci sırada.

İş hayatına bakışı: Oyunculuğu kendini gerçekten ifade edebildiği, kalıplarını zorladığı ve benliğinden sıyrılarak başka ruhlara serüvene çıkabildiği bir alan olarak görüyor. “Her yeni rolde hem kendimden hem hayattan başka noktalar bulabildiğim ve onları düşündürmeye ittiği için her seferinde kendime yeni şeyler katabildiğim bir mecra. Hani derler ya; sahne tozunu bir kere yuttun mu, bir daha vazgeçemezsin, diye işte o çok doğru. Ben çocuk yaşlarda yuttum o tozu ve zaman zaman çok kızsam da, çalışma şartlarının zorluğundan çok yakınsam da, hatta ara ara sektörü bırakacağım çığlıkları atsam da içimden, yine buradayım işte.  Bu durum da, sadece bu mesleğe duyduğum aşk ile anlatılabilir sanırım. Ve bu aşkla yaşamaya, onu hayatımın bir parçası yapmaya alıştım.”

Kariyer planı: Drama oyunculuğunu da komedi oyunculuğunu da seviyor. İkisinden de ayrı ayrı çok keyif alıyor. “Ama nitelikli komedi işi çok fazla yazılamıyor ülkemizde maalesef. Ve eğer öyle bir iş yakalarsam komedi oynamayı daha çok seviyorum. Onun verdiği enerji bambaşka. Ama bir dönem komedi oynarsam sonrasında drama özlemi başlıyor, bu anlamda değişimi seviyorum. Hep aynı tarzın oyuncusu olmak istemem, farklı tarzlar oyuncuyu her zaman geliştirir, sürekli cepten yemesini engeller.  Popüler kültüre hizmet ediyoruz ve bunun bir kalıcılığı yok maalesef. Kalıcılığı ancak emek harcayarak, özellikle kendi altyapımıza yatırım yaparak sağlayabiliriz ve tabii ki işimize saygı ve disiplinle yaklaşarak.”

Gelecek Hayali: En büyük beklenti en büyük üzüntüyü de getirebilir görüşünde. Bu yüzden mutlu olabileceğine inandığı, daha ulaşılabilir beklentiler içinde olmayı ve onları gerçekleştirme çabasına girmeyi daha gerçekçi buluyor. “Gelecek hayallerim konusunda hâlâ gelgitler yaşadığımı düşünüyorum. Bazen sakin bir yerde kendime ve sevdiklerime daha fazla zaman ayırabileceğim bir hayatın hayalini kurarken, bazen de işimden tamamen uzak kalamayacağım fikrine kapılıyorum. Son zamanlardaki projelerimde hayallerime yaklaştığımı düşünüyorum aslında. Altı gün ve uzun saatlerimi setlerde geçireceğim işleri kabul etmiyorum.”

Fiziğini korumak için neler yapar: “Annemle sahilde yaptığımız yürüyüşlerimiz vazgeçilmezimiz. Hem spor yapmış hem de sohbet için güzel vakit yaratmış oluyoruz; bir taşla iki kuş. Çok özel sırlarım yok ama hiçbir zaman bedenime zarar verecek kadar yemek yemem, ortama ayak uyduracak kadar içki içerim. Her şeyi dozunda yaparım.”

Rojda Demirer Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi 11

Hayatta öğrendiği en önemli şey ne? İnsan sevmek. İkincisi de kötü hırslardan kurtulmak. “Hayat, mutlu olmak kolay, bunun formülünü ben keşfettim ve çok mutluyum.”

En büyük korkusu? Yalnız kalmak

En sevmediği özelliği? Çok aceleci davranıp fevri kararlar alması

TELEVİZYON DİZİLERİ

2020- Saygı
2018 /2019– Çarpışma /Belma Gür
2017 – Adı Efsane / Seçil Karahan
2016 – Kördüğüm / Neslihan
2015 – Acil Aşk Aranıyor /Dr. Ayla
2014 – Hayat Yokuşu /Sultan
2012-2013 – Alev Alev /Alev
2010- Elde Var Hayat /Elif Öğretmen
2009- Geniş Aile /Zeynep
2009/2010- Melekler Korusun /Esin
2007 – Sevgili Dünürüm /Ayperi
2006 – Yaşanmış Şehir Hikayeleri /Zeynep
2006 – Hisarbuselik / Sema
2006 – Candan Öte /Görkem
2005 – Tadımız Kaçmasın / Eda
2004 – Canım Benim / Demet
2004 – Ağa Kızı /Biricik
2003 – Aşk Olsun /Ebru

SİNEMA FİLMLERİ

2002-Gönderilmemiş Mektuplar/Ceren

2012-Kaos Örümcek Ağı /Meltem

2019 -Geniş Aile Komşu Kızı /Zeynep

TİYATRO OYUNLARI

2004 – Ayyar Hamza / Trabzon Devlet Tiyatrosu
2003 – Onikinci Gece / Trabzon Devlet Tiyatrosu
2003 – Küçük Karabalık / Trabzon Devlet Tiyatrosu
1995 – Gazap Üzümleri /  Ankara Devlet Tiyatrosu

ÖDÜLLERİ

2003 – Altın Kelebek Ödülleri / Umut Vaadeden Kadın Oyuncu / Gönderilmemiş Mektuplar
2010 – İsmail Cem Televizyon Ödülleri / En İyi Gençlik Dizisi / Yardımcı Kadın Oyuncu, Melekler Korusun
2011 – Yıldız Teknik Üniversitesi / En Beğenilen Kadın Dizi Oyuncusu
2011 – Kavram Eğitim Kurumları / En İyi Kadın Oyuncu

ŞUNLAR DA HOŞUNUZA GİDEBİLİR

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir