DEVLETİN ADI: Rusya Federasyonu
BAŞŞEHRİ: Moskova
NÜFUSU:
YÜZÖLÇÜMÜ: km2
RESMİ DİLİ: Rusça
DİNİ: Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: Ruble
Sınırları içinde yüz civarında milliyete mensup topluluklar bulunan bir devlet. Kuzeyinde Kuzey Kutup Denizi; doğusunda Pasifik (Büyük) Okyanus; batısında Estonya, Litvanya, Beyaz Rusya, Letonya, Ukrayna, Moldavya, Baltık Denizi; güneyinde Kazakistan, Moğolistan, Çin, Gürcistan, azerbeycan, Hazar Denizi, Kuzey Kore, Karadeniz yer alır. Toprak bakımından dünya ülkeleri arasında birinci, nüfus bakımından ise beşinci sıradadır.
TarihiRusyanın bilinen tarihi 5. yüzyılda batıdan Rusya topraklarına giren Slav kabileleriyle başlar. İlk Rus devleti 9. yüzyılda İskandinavyalılar tarafından kuruldu. Devletin merkezi Novgrod ve Kievdeydi. On üçüncü yüzyılda ülke toprakları Moğolların saldırılarına uğradı. Bundan sonra Moskova prenslikleri ve büyük dükleri idaresinde ortaya çıkmaya başlayan ülke yılında Altınordu Devletinin hakimiyetinden kurtuldu.
On beşinci asırda Osmanlı Devleti ile münasebetleri başladı. İstanbulu fethederek, Bizans da denilen Doğu Roma Devletine son veren Fatih Sultan Mehmed Han () Rus Knezliklerinin güneyindeki Kırım Hanlığını imtiyazlı beylik halinde, Osmanlı Devletine bağlayıp, vergi yerine her yaz Moskoflar üzerine netice alıcı ve yıldırıcı akınlar yapmakla vazifelendirdi.
Ruslar, Papalığın gönderdiği kardinal ve papaz heyetleri sayesinde Türklere karşı uyanmaya başladı. Rus Knezlikleri birleştiler ve Çarlık dönemi başladı. Korkunç İvan de ilk çar ilan edildi. Böylece Rus çarları kendilerini DoğuRomanın varisi saydılar.
Yönetim ve askerlik alanındaki düzenlemelerle devlet idaresini güçlendiren, Çar İvan katıldığı seferlerde Kazan Hanlığı topraklarını işgal etti ve da Astrahan Hanlığını da Moskovaya bağladı. Kırım Hanlığına karşı sefer düzenlediyse de başarılı olamadı. Daha sonra Baltık Denizine açılmaya ağırlık vererek Litvanya topraklarına girdi. Rus Çarlığı ile İsveç ve Polonyayı karşı karşıya getiren bu savaşta Rusya ilk önceleri başarılı oldu ise de daha sonraları ard arda alınan mağlubiyetler ülkede iç karışıklığa sebep oldu. Bunun üzerine Çar İvan baskıcı bir politika takip etti ve muhaliflerini acımasızca öldürdü. Bu sırada Rus ekonomisi ağır bir darbe aldı.
Korkunç İvanın ölümünden bir süre sonra iç karışıklıklar başladı. Rus Çarlığı yıkılmanın eşiğine geldi. İsveç ve Polonyanın da olaylara karışmasıyla, tam bir iktidar boşluğu ortaya çıktı. Polonya kuvvetlerinin Rusyayı da işgali halkı direnişe sevk etti ve Romanov ailesinden Mihail Fyodoroviç çar seçildi. Bir süre sonra düzeni yeniden sağladı. Büyük toprak kaybedilmesine rağmen İsveç () ve Polanya ile () barış antlaşması yapıldı. Ayrıca Rusya bütün Avrupayı sarsan Otuzyıl Savaşlarının dışında kaldı.
İlk Osmanlı-Rus Harbi, Çar ordularının de Kievi de ele geçirmesinden on yıl sonra de Kırım Hanlığı ile Ukrayna arasındaki topraklara saldırmasıyla başladı. yıllarında Osmanlı ordusu Ruslara karşı Çihrin/Çehrin Seferine çıkarak, Rusları ve onlara yardımcı Lehlileri yendi. Çihrin Kalesi Osmanlı ordusu tarafından, bir daha bölgede Rusların tutunmasına mani olmak için yıktırıldı. Moskova elçileri Ocak ayında Kırım Hanına ricaya gelerek bir daha Osmanlı ve Kırım topraklarına saldırmayacaklarına yeminle söz verip, bir antlaşma imzaladılar. Kırım Hanı, Edirnede sefer hazırlığı görmekte olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşayı ikna ederek Bahçesaray Sulhü adıyla anılan ilk Osmanlı-Rus Antlaşmasını imzalatmaya muvaffak oldu (11 Şubat ).
yılında Avusturya İmparatorluğunun merkezi Viyananın ikinci defa kuşatılmasındaki türlü düşünce ve hatalar yüzünden geri çekiliş, Rusların beklediği büyük fırsatı doğurdu. Papalık-Avusturya-Venedik-Lehistan gibi Akdenizden Baltıka kadar yayılan Katolik devletlerinin Osmanlı aleyhine kurduğu Mukaddes İttifaka, Rusyada katıldı. Bu beşli ittifak devletleriyle yapılan on üç yıllık harpler sırasında, Rusya Çar Deli Petronun () gayretleriyle gelişip, kuvvetlendi. İttifak devletlerinin Osmanlı Devleti ile harplerinden cesaret alan Deli Petro; ilkbaharında kuvvetli bir ordu ile, Sibiryadan gelen tarihi kürk ticaret yolunun ağzında bulunun ve gelen dabağlanmış kürklerin Karadeniz, Akdeniz ve Avrupa içlerine sevkiyat merkezi olan Azak Kalesine saldırdı. Azak Kalesindeki sayıca az olan Osmanlı kuvveti, kahramanca karşı koyarak uzun süre dayandı. Rus Donanması Don/Ten Nehri boyunca Azak Kalesine geldi. Ruslar nehir ve deniz tahkimatı güçlü olmayan Azak Kalesini ele geçirdiler. Azak Kalesinin düşmesiyle, bir Türk gölü halinde olan Karadenizde Ruslara bir pencere açılmış oldu. Azak Denizinin, Karadenize açılan boğazda bulunan Kerç/Kerş Liman Kalesi Osmanlıların hakimiyetinde bulunduğundan, Rus donanmasının Karadenize çıkmasına engel oluyordu.
Karlofça Antlaşmasından sonra, Osmanlı Devletiyle harbi göze alamayan Rusya, de imzalanan İstanbul Antlaşmasıyla sulhe razı oldu. Antlaşmayla Azak Kalesi ve çevresi Ruslara bırakıldı.
Ekonomik ve kültürel alanda bilgi toplamak amacıyla çıktığı Avrupa gezisinde Osmanlılara karşı yeni bir ittifak girişiminden netice alamayan Deli Petro, Karadeniz yerine Baltık Denizine yönelmeye karar verdi ve İsveçle ünlü Büyük Kuzey Savaşını başlattı (). Başlangıçta Ruslar mağlup oldu ise de Poltava çarpışmasıyla (), savaş Rusların lehine döndü.
Bu arada Rus ordularının Osmanlı hududuna tecavüz etmesi üzerine, 9 Nisan tarihinde Osmanlı Devleti,Rusyaya sefer düzenledi ve iki ordu Prut Irmağı boyunda karşılaştı. Ruslar mağlup oldu (Bkz. Prut Harbi). Çar Deli Petro kumandasındaki Rus ordusu, antlaşma isteğinin kabulüyle imhadan kurtuldu. Azak Kalesi ve çevresi Osmanlılara geri verildi ve aşağı Özü boyundaki Rus kaleleri yıktırıldı.
Deli Petronun kızı Anna zamanında, Osmanlılar ile Venedik-Avusturya harplerini fırsat bilen Ruslar, Avusturya-Rusya ittifakını yenilediler. Ardından Rus ordusu, Osmanlı ordusunun Avusturya cephesinde bulunmasından faydalanarak, Kırım Yarımadası batısındaki Özü Kalesini alıp, Kırıma girdiler. Ruslar, 1 Temmuz da ikinci defa Azak Kalesini zapt ettiler. Azak Harbi 18 Eylül Belgrad Antlaşmasıyla sona erdi. Antlaşmayla Azak Kalesi yıktırılıp, Azak bölgesi Osmanlı Devleti-Rusya arasında tarafsız saha ve müstakil Kabartay ülkesi de iki devlet arasında tampon halde tutulup, Moskoflar Karadenizden son bir defa daha uzaklaştırıldı.
Çariçe İkinci Katerina () zamanında Rusyanın Lehistan Polonyaya yerleşmesine engel olmak için, Osmanlı Devleti tarafından Rusyaya sefer açıldı. Rusların işgal ve zulmünden kaçıp Türk hududunu aşarak Osmanlı Devletine sığınan ailelerini Rus ordusunun takip etmesi ve uğradıkları köy ve kasabalardaki silahsız masum ahaliyi kırmaları bu seferin açılmasına sebep oldu. Divan-ı hümayun kararı ile Rusyaya sefer açıldı. Şubatında Kırım Hanı GirayHanın orduları Güney Rusyaya girerek Rusları yendi ve den fazla esir aldı. Fakat gelişmeler Osmanlı Devletinin aleyhine oldu. Beş yıl süren ve 21 Temmuz tarihli Küçükkaynarca Antlaşmasıyla biten bu harp; ilk defa ahalisi Müslüman ve Türk olan toprakların elden çıkması ve yıldan beri Anadolunun kuzey kalesi sayılan Kırım Hanlığının Kuban ve Bucak Tatarlarının, sözde müstakil olma kaydıyla koparılmasıyla neticelendi. Azak, Yenikale, Kerç ve Kılburun şehirleriyle Aksu-Turlaya kadar olan Karadeniz kıyıları Ruslara bırakıldı. Ruslar Karadenize rahatça çıkabildiler. Nihayet, sözde müstakil olan Kırım Hanlığını Temmuzunda işgal ederek yerli ahaliden kadın ve çocuklarıyla den fazla Türkü öldüren Ruslar, Ocağında Kırıma resmen hakim oldular. Rus zulmü altında ezilen birçok Kırımlı, Osmanlı toprağına göç etti.
Osmanlı Devleti Kırımı Rusların işgalinden kurtarmak için Sultan Birinci Abdülhamid Han zamanında Rusyaya altıncı sefer düzenlendi. Rus Çariçesi II. Katerina Avusturya İmparatoru II. Josef ile Bizans-Yunan projesinin tatbiki ve Osmanlı Devletinin parçalanması için ittifak yaptılar. Avusturyanın, Rusya müttefiki olarak Osmanlı Devletine savaş açması üzerine, Osmanlı askeri iki cephede harbetmek mecburiyetinde kaldı. Osmanlı Devleti ateşli silahları ellerinde bulunduran Yeniçerinin sebep olduğu bozgunla ağır yenilgiye uğradı. Önce Avusturya ile Ağustosunda Ziştovi Sulhü imzalanarak Belgrad geri alındı. Ruslarla devam eden harp 9 Ocak tarihinde imzalanan Yaş Antlaşmasıyla sona erdi ve Kırım Hanlığının tamamen Rusya hakimiyetine girmesi kabul edildi.
Üçüncü Selim Hanın her sahadaki icraatlarıyla Osmanlı Devletini güçlendirip, ıslahatlarda bulunması Rusyayı telaşlandırdı. Çar I. Aleksandr, Osmanlıya tabi Sırbistanı isyana teşvik edip, Slavlık propagandasıyla Balkanları karıştırdı. Sırplar, Rusların teşvikleriyle isyan etti. Vilayet merkezi Belgrad 13 Aralık da düştü. Ruslar Aralık ayında ansızın Basarabyada Bender ve Hotin kalelerini alıp, Tuna Nehri ağzındaki kaleleri de istila ettiler. Bunun üzerine Osmanlı Devleti 22 Aralık tarihinde Rusyaya harp ilan etti. de Tiflisten hareket eden Rus ordusu, Temmuz ayı başlarında Arpaçayı geçerek Kars Kalesine saldırdı. Karstaki Osmanlı askerlerinin ve ahalinin cansiperane müdafaasıyla Rus taarruzu püskürtüldü. Ruslar pekçok zaiyat vererek, Arpaçay ötesine geri çekildiler. yazında Ahılkelek üzerinden saldırıya geçen Ruslar, bu kaleyi alamayınca Ahıska şehrini kuşattılar. Osmanlı mukavemeti ve salgın hastalığa dayanamayıp de Tiflise geri çekildiler. Aynı sene üçüncü defa taarruza geçerek Ahılkelek Kalesini ele geçirdiler. Bu sırada Almanyayı istila eden Napolyon Bonapartın Moskovaya sefer düzenlemesi üzerine, Rusların isteği ile 28 Mayıs de Bükreşte imzalanan antlaşmayla Osmanlı-Rus Harbine son verildi. Bükreş Antlaşmasıyla; Kuzey Boğdan Ruslara, güney Boğdan ise Osmanlı Devletine bırakıldı.Kalelerinde Osmanlı askeri bulundurmak şartıyla da Sırbistana idari muhtariyet hakkı tanındı.
Napolyon orduları Moskova önlerine kadar geldiyse de yoğun kış şartları askerin telef olmasına sebep oldu ve Napolyon geri çekilmek mecburiyetinde kaldı. Rus ordularının hızla batıya doğru ilerlemesi ve kazanılan zafer Rus Çarlığını Avrupanın önde gelen devletleri arasına girmesini sağladı. Avrupada söz sahibi durumuna gelen Çar I. Nikolay İran, Osmanlı Devleti, Polonya ve Kafkasya üzerine seferler düzenleyerek yerini iyice kuvvetlendirdi.
Sultan Mahmud Han, Yeniçeri Ocağını da kaldırması ve Fransa-İngiltere, Rusya ittifakına mensup müttefik Haçlı donanmasının Navarindeki Osmanlı-Mısır donanmasını bir hile ile yakmasıyla, Osmanlı Devleti kara ve deniz kuvvetlerinin büyük bir bölümünü kaybetmiş oldu. Bunu fırsat bilen Rusya, 26 Nisan de Osmanlı Devletine karşı harp ilan ederek, Boğazlar ile İskenderun körfezini elde edip, Akdenize inmek idealiyle Rumeli ve Anadolu cephesinden harekete geçti. Osmanlı Devleti, askeri ve kadın çocuk bütün halkıyla bu saldırılara karşı koymaya çalıştı. Ruslar top ile uzaktan attığı tutuşturulmuş neftli paçavralarla kaleleri yaktı. Rumelide Romen, Bulgar, Rum, Ortodoks Gagavuzların yardımı ve Anadolu Cephesinde Tiflisten gelen Hıristiyan Kartli ve yerli Ermenilerin desteğiyle dönüş yollarının kapanma korkusu olmaksızın, batıda Edirne, doğuda Bayburt ve Muşa kadar ilerlediler. Bir yıl, beş ay süren harp; Ruslar için korkunç bir insanlık lekesi ve yüzkaralarıyla dolu, vahşet fiilleri ve Osmanlı Devleti içinde hala yaraları kapanmayan büyük maddi ve manevi zararlarla neticelendi. Babıalinin antlaşma isteği veFransa ve İngiltere sefirlerinin ihtarıyla, 14 Eylül tarihinde EdirneAntlaşması imzalandı. Rumelide Tuna ağzındaki kaleler Ruslara bırakılıp, Prut Nehri hudut kabul edildi. Anadolu cephesinde Rusyaya ilk defa toprak verilerek, Kars vilayetinin Çıldır, Ardahan ve Deskof kuzeyinden hudut çizildi. Harp tazminatı olarak da 11,5 milyon flemenk altının yedi yılda taksitlerle ödenmesi kararlaştırıldı.
Bu tarihten sonra Rusya, Osmanlı Devletinin bütünlüğünü destekleyerek, Boğazlar üzerinde denetim kurma veAkdenize inme yönünden büyük kazançlar sağladı. Bir ara Boğdan ve Eflak prensliklerini ele geçirmek isteyen Rusya üzerine Osmanlı Devleti sefer düzenledi.Kırım Harbi olarak tarihe geçen, bu savaşta Fransa ve İngiltere Osmanlı Devletinin yanında yer aldı. Kırım Harbi sonunda imzalanan 30 Mart tarihli Paris Antlaşması sonunda, Rusya toprak ve çok fazla maddi kayba uğradı. Rusya bu harpten sonra, ordularının yetersizliğini anlıyarak yenilik yapma yoluna gitti. Bu arada diğer taraftan Osmanlı Devletinin içindeki azınlıklara karşı Slavlık ve Ortodoksluk propagandasını arttırdı.
Bu propagandaların ardından de Rusya Osmanlı Devletine savaş açtı. Tarihe 93 Harbi olarak geçen bu savaş 3 Mart Yeşilköy Antlaşmasıyla neticelendi. Bu antlaşma ile Bulgaristan bağımsızlığını kazandı. Sultan İkinci Abdülhamid Hanın siyasi dehasıyla toplananBerlin Kongresinde İngiltere veAvusturyanın etkisiyle imzalanan Berlin Antlaşmasında Balkanlarda Rusyanın kazançları sınırlandırıldı ve Osmanlı Devleti yönünden harp asgari zararla neticelendi. Bir süre sonra Almanya, Avusturya ve İtalya; Rusyaya karşı üçlü ittifak kurdu. Kendisine destek sağlamak için Fransaya dönen Rusya, de ekonomik ve askeri ilişkileri geliştirmek için Fransayla bir ittifak kurdu.
Diğer taraftan doğuda, Rusya, Türkistanda lı yıllarda başlattığı yayılma politikası ile li yıllarda Hazar Denizinin doğu kıyısındaki, Türkmen topraklarını işgal etti. Bu gelişmeler İngilterenin Hindistandaki durumunu tehdit edince iki ülke arasında Afganistan üzerinde başlayan sürtüşmelerle yeni bir durum kazandı. Orta Asyadaki bu Rus-İngiliz mücadelesi, Eylülünde nüfuz sınırlarının tespitiyle yatıştı.
Rusya, Uzakdoğu sınırında Japonya ve Çin ile birçok antlaşma imzalayarak Sahalin ve Kuril adalarıyla Amur Irmağı Vadisi gibi önemli noktaları ele geçirdi. Kore üzerindeki Çin-Japon mücadelesinde Çinin yanında yer aldı. de Boxer Ayaklanması sırasında Rus askeri Mançuryaya girince, Japonya ile rekabet sıcak savaşa döndü. Savaşın büyümemesi için görüşmeler sürerken Şubatında Japon birlikleri Port Arthurdaki Rus harp gemilerine ani baskınla saldırması üzerine Rus-Japon Savaşı başladı. Bir seri ağır mağlubiyetlerin yanı sıra, ülkede meydana çıkan devrimci hareketler Rus ÇarıII. Nikolayı barış yapmaya mecbur bıraktı (5 Eylül ).
Ekim te başlayan demiryolu işçileri grevi dalga dalga ülke geneline yayılarak genel grev şeklini aldı ve Petersburg Sovyetinin kurulması ile devrimci hareket en yüksek noktasına ulaştı. Zor durumda kalan II. Nikolay bir bildiri yayımlayıp, meşruti bir anayasa ve seçilmiş bir meclis sözü verdi. Bir süre sonra yavaş yavaş işci hareketi bastırıldı. Nisan da yapılan seçimler neticesinde liberal ve sol muhalefet mecliste çoğunluğu elde etti. Köklü reformlar istediği için çarlık hükümetiyle ters duruma düşen ilk meclis iki ay geçmeden dağıtıldı. Daha sonra seçilen ikinci meclisin de ömrü üç ay oldu. Köylülere ve azınlıklara seçme hakkının verilmediği seçimlerle seçilen üçüncü ve dördüncü meclis genelde çarlık hükümetinin politikasını destekledi.
Uzakdoğuda Japonya ile savaşa son veren Rusya dan sonra Balkanlar üzerinde nüfuz kazanmak için Avusturya ile mücadeleye girdi. Bu durum Rusyayı İngiltere veFransanın yanında Birinci Dünya Harbine girmesine sebep oldu. Bir süre sonra da Osmanlı Devletinin Almanya, Avusturyanın müttefiki olarak harbe girmesiyle Kafkasyada yeni bir cephe açmak mecburiyetinde kaldı. Aynı zamanda Boğazların açık olmasına bağlı ikmal desteğini yitirdi. Önemli derecede silah ve mühimmat sıkıntısı çeken Rus orduları batıda birbiri ardına ağır mağlubiyetler aldı.
Savaşın sebep olduğu yıkım, basın ve mecliste halkın güvenine dayalı bir hükümetin olması isteğini yaygınlaştırdı. Mart ayının başlarında Moskovada başlayan grev, asker ve subayların desteklemesiyle, Şubat Devrimi olarak bilinen ayaklanmaya dönüştü. Prens Lvov başkanlığında bir geçici hükümet kuruldu. Hükümete bağlı birliklere Pskovda kuşatılan Çar Nikolayın 15 Mart de tahttan çekilmesiyle Çarlık rejimi tarihe karıştı.
7 Ekim de komünist ihtilal patlak verdi. Vladimir Ilyich Lenin başkanlığındaki komünistler, hükümeti ve serbest seçimle iş başına gelmiş bulunan meclisi lağv ederek komünist diktasını getirdiler.
Lenin, biraz soluk alabilmek için itilaf devletlerinin baskısına rağmen, Almanya ile barış görüşmeleri yaptı. Bazı bolşeviklerin ve sol sosyalist devrimcilerinin muhalefetine rağmen, Baltık bölgesi, Polonya, Ukrayna ve Kafkaslardan çekilmeyi öngören Brest-Litovsk Antlaşmasını 3 Mart de imzaladı.
Bu antlaşmanın ardından bolşeviklerin Sovyet iktidarını yerleştirme çabaları Mayısında başlayan iç savaşa sebep oldu. Komünistlerin ordusu olan Kızılordu, karşıt grubun ordusu olan Beyazordu ile amansız bir mücadeleye girdi. Askeri yönden daha üstün olanBeyazordunun, köylülere ve Rus olmayan milliyetlere karşı acımasız ve düşmanca politikası, ağır mağlubiyetine sebep oldu. Kızılordunun kazandığı zaferler, Ukrayna, Beyaz Rusya, Gürcistan, Ermenistan veazerbaycanın Sovyet idaresi altına girmesini sağladı. Bunun yanında Almanyanın mağlubiyetinin ardından kurulan Estonya, Letonya ve Litvanya cumhuriyetleri itilaf devletleri desteğiyle varlıklarını devam ettirdiler. Sınır problemi yüzünden çıkan Rus-Polonya Savaşında Kızılordu mağlup oldu ve ardından yapılan Riga Antlaşmasıyla (Mart ) Ukrayna ve Beyaz Rusya topraklarının büyük bir bölümü Polonyaya bırakıldı.
İç savaş sırasında çok sayıda insan ölürken, 2 milyona yakın halk da ülkesini terk etti. İç savaşın bitmesinden sonra yönetimi ele geçiren komünistler, karşıt görüşte olanları büyük bir hızla ortadan kaldırdılar. Lenin Rusyanın tek siyasi partisi olan Komünist Partisini kurdu. Birinci Cihan Harbi sonrasında, İstiklal Harbi yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisiyle 16 Mart de Moskovada Türk-Sovyet Dostluk Antlaşması imzalandı. Moskova Antlaşmasıyla, Batum Rusyaya ait Gürcistana bırakıldı ve Karsın doğusundaki Arpaçay Suyu hudut kesildi.
Zalimliği ve halkına yaptığı zulümleriyle tanınan Lenin, milyonlarca insanı katletti. İnançsızlığın yayılması için çok uğraştı. Ölümünden sonra yerine Joseph Stalin geçti. Stalin ölünceye kadar Rus milletini ve Müslümanları işkence altında inletti. Lenini geride bırakarak elli milyondan fazla insanı öldürttü. Milleti kendine tapmaya zorladı. Bu iki idareci tarafından ülke; utanç duvarları ile çevrilmiş ve demir perdelerle kapatılmış bir esaret kampı haline getirildi.
yılında Almanya ve Rusya aralarında bir saldırmazlık paktı imzalamalarına rağmen, de Naziler Rusyaya saldırarak Leningradı kuşattılar. Uzun süren kuşatma neticesinde, Alman askerleri soğuk kış şartlarına dayanamayarak mağlup oldular. Bundan sonraki iki yıl içinde Ruslar, Almanları Doğu Avrupa ve Balkanlardan çıkardılar, İkinci Cihan Harbinden Rusların galip çıkmasında İngiliz ve Amerikan yardımları büyük rol oynadı.
Stalinin ölmesiyle yerine geçen Kuruşçev idaresindeki Moskova diktası, Polonyalıların ve Macarların üzerinde uyguladığı büyük baskı ile kontrolünü güçlendirdi. yılında Kuruşçevin yerine Leonid Brejnev geçti. Bu sırada Çekoslovak hükümetinin liberalist faaliyetleri görüldüğü için, Macaristanda yapıldığı gibi yılındaRus askerleri Çekoslovakyayı işgal etti. Tank paletleri insan cesetleri üzerinde dönerek, milyonlarca insan öldürüldü.
Dünyayı hakimiyeti altına almak için silahlanan Rusya, dünyanın birçok ülkesinde komünist teşkilatlar kurarak, dünya barışını tehdit ederken, çeşitli ülkelerde de iç savaşların çıkmasına sebep oldu. Memleket içindeki iktidar değişikliği darbe ve karışıklıklardan istifade ederek yılında Afganistanı işgal etti. Afganlı mücahidlerin direnmesi karşısında, büyük silah gücüne sahip Rus ordusu, başarıya ulaşamamış ve ağır kayıplar vererek güç durumlara düşmüştür.
Gorbaçov, yılında glasnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılanma) politikasını başlattı. Ülkeyi meydana getiren 15 cumhuriyetle ilk çok partili seçimler yapıldı. 17 Mart referandumunda % 77 seçmen Rusya Federasyonu için evet oyu kullandı.
Rusya Federasyonu başkanlığına Boris Yeltsin seçildi. 19 Ağustos de Gorbaçova karşı darbe düzenleyen başkan yardımcısı Gennadi Yanayev başkanlığındaki 8 üyeli Olağanüstü Hal Komitesi yönetime el koydu. Gorbaçov Kırımdaki yazlık evine hapsedildi. Rusya Federasyonu lideri Boris Yeltsin ve halk darbeye karşı koyunca Olağanüstü Hal Komitesi feshedildi ve darbeciler 21 Ağustos günü ülkeyi terk ettiler. Aynı gün Sovyet parlamentosu Gorbaçovu resmen yeniden başkanlık görevine getirdi. Bunu takip eden günlerde Sovyetler Birliğini meydana getiren cumhuriyetler ardıardına bağımsızlıklarını ilan ettiler. 8 Aralıkta Rusya Federasyonu, Beyaz Rusya ve Ukrayna bir araya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğunu meydana getirdiler. 17 Aralık de Mihail Gorbaçov ile Boris Yeltsin 31 Aralık de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin resmen dağıtılmasına karar verdiler. Mihail Gorbaçov emekliye ayrıldı ve yerine Yeltsin devlet başkanlığına getirildi. Baltık Cumhuriyetleri hariç bağımsızlıklarını ilan eden diğer cumhuriyetler Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı. Böylece Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarihe karışmış oldu.
başlarında parlemento ile ters düşen Yeltsin, parlamentoyu feshederek erken seçim kararı aldı. Bunu tanımayan parlamenterlerin bazıları ve komünistler Beyaz Ev denen Rusya Parlamentosunu işgal etti. Askeri güçlerin baskısıyla işgalciler parlamentoyu boşalttılar ve Yeltsinin isteklerini kabul ettiler. 12 Aralık günü erken genel seçim yapıldı. Hiçbir parti tekbaşına iktidara gelecek sandalye sayısı kazanamadı.
Fiziki YapıRusya Federasyonu, toprak bakımından dünyanın en büyük ülkesidir. Yaklaşık km2lik bir yüzölçümüne sahiptir. Bu kadar geniş olan ülke Asya kıtasının büyük bir bölümüyle, Doğu Avrupa topraklarının bir kısmını ihtiva etmektedir. Ülkenin 30° batı boylamı ve ° doğu boylamları arasında 14 boylam dilimi ve 0° kuzey ve 45° kuzey enlemleri arasında 4 enlem dairesi üzerinden geçer. Avrupa topraklarında saat yirmi dörtken Bering Boğazında saat öğleden önce on birdir.
Rusya Federasyonunun tabii özelliği incelendiğinde üç önemli hakikat göze çarpar; birincisi, dünyanın en geniş ülkesi olmasına rağmen topraklarının % 70i boştur. İkincisi topraklarıyla denizleri kuşatan en geniş bir kıta ülkesi olduğudur. Sonuncusu ise, diğer ülkelerdeki gibi dağlık ve tepelik olmaktan ziyade, daha çok ormanlık ve yeşil ovalık bir ükedir.
Doğu Sibiryadaki Lena Nehri ara hat kabul edilirse, bu hattın batı ve kuzey bölgelerinde kalan arazi etkili arazi olup, çoğu yeri mnin aşağısındadır. Bu hattın doğu ve güneyine doğru ise, arazi engebeli arazi halini alır ve bazı bölgeleri mye kadar ulaşır.
Kafkas Dağları Gürcistanla olan tabii sınırı meydana getirir. En yüksek yeri ise m yüksekliğindeki Elbrus (El-Iruz) Dağıdır.
Doğu Avrupa bölümü toprakları alçak bir yayla görünüşündedir. Bu yaylanın Ural Dağlarıyla birlikte güney kesimi yaklaşık km kadar devam eder ve bu alçak yaylanın bir devamı da Kafkaslara kadar uzanır. Baltık Denizi ile Pasifik Okyanusu arasında uzanan bu geniş toprakların, Asya bölümü de yine geniş bir yayla görünüşündedir. Asya topraklarının güney ve doğusu ise dağlıktır. Ülkenin Uraldan başka iki önemli dağı, Kırım ve Kopet dağlarıdır. En kuzey alanlar tunduralarla kaplıdır. Bunun hemen aşağısında ormanlık bir şerit uzanır. Batı ve güneybatı bölgelerde ovalardan başka, ayrıca bataklıklar ve çöller de mevcuttur.
Nehirler-göller: Rusya Federasyonundaki nehirlerin kaynaklarının ve yayılma alanlarının ülke sınırları içerisinde olması oldukça önemli bir husustur. Avrupa topraklarında bulunan nehirler Volga, Don, Dinyeper, Kuzey Dvinodur. Bu nehirler Moskova civarından doğar ve dört ayrı denize dökülürler. Bu denizler Baltık, Karadeniz, Beyaz Deniz ve Hazar Denizidir. Sibriya bölgesindeki nehirler Obi, Yenisey ve Lenadır. Bu üç nehrin her biri yaklaşık olarak km uzunluğa sahiptir. Güneyde yeralan Volga, Hazar Denizine dökülür. Lena, Yenisey, Obi ve Volga nehirleri, ülkeyi kuzeyden güneye kesen, su kapasiteleri en fazla olan dört büyük nehirdir. Diğer nehirler şunlardır: Neman, Donets, Ninyester, Pechora, Ussuri, Amur ve Angara. Amur Nehri, Kabarovsk bölgesinde Ussuri ile birleşir. Angara ise, Yenisey Irmağını meydana getiren iki koldan biridir.
Denizler-adalar: Rusya Federasyonunun etrafını çeviren denizler: Kuzeyde Beyaz Burent, Kara, Laptav, Sibirya, Chukchi; doğuda Okhotsk ve Japon; güneyde ve güneybatıda Hazar, Azak ve Karadeniz; kuzeybatıda Baltık Denizidir. Bu denizlerin hepsi ülkeye fazla fayda getirmemektedir.
Devletin güneydoğu parçası ile kendisine ait Sakhalin Adası arasında Tatar Boğazı bulunur. Kuzeydoğuda ise Alaska ile Enurmino arasında, Bering Boğazı mevcuttur. Ülke kıyılarında irili ufaklı pekçok ada bulunmaktadır. Bunlardan başlıca büyük olanları; Novaya, Zemlya, Severnaya, Yeni Sibirya Adaları, Chukchi ve Sakhalin Adasıdır.
Kıyısının bir bölümü Rusya Federasyonu sınırları içinde kalan ve büyük bir göl olan Hazar Denizi, deniz seviyesinden yaklaşık m kadar aşağıdadır. Ülkenin en büyük gölü Araldır. Bundan başka diğer önemli göl Baykal Gölüdür.
İklimiRusya Federasyonunun umumi olarak iklimi kışları aşırı soğuk ve yazları sıcak ve kurak geçen kara iklimidir. Fakat geniş toprakların hepsinde aynı iklim görülmez. Bu bakımdan Rusya dört iklim bölgesine ayrılabilir: Kuzeyden güneye olmak üzere Soğuk-Tundra, Nemli Ormanlık (Tayga), Sıcak ve Çöl ile Astropikal İklim kuşaklarıdır.
Kutup bölgesine yakın yerlerdeki Soğuk-Tundra iklimi; uzun, kuru ve şiddetli bir kışa sahiptir. Yazları sıcak ve oldukça kısadır. Tayga bölgesi yağışlı bir bölgedir. Dünyadaki ormanlık arazinin üçte biri buradadır. Bu ormanlar ülke yüzölçümünün yaklaşık yarısını meydana getirir. Güneye doğru gidilince sıcak kuşağa gelinir. Burada hava sıcaklığı oldukça yumuşaktır. Kırımda ise astropikal iklim mevcuttur. Ülke yüzölçümünün % 18ini teşkil eden çöllerde de çöl iklimi hüküm sürer.
Batıdan doğuya doğru olan büyük hava akıntısı sebebiyle, Atlantik Okyanusu yakınlarındaki bölgeler mutedil okyanus iklimi tesiri altındadırlar. Buna mukabil, ülkenin Pasifik Okyanusu tarafı yılın altı ayı boyunca süren dondurucu ve karlı kara iklimine tabidir. Mesela Pasifikten birkaç km uzaktaki Sibirya bölgesinde Ocak ayı ortalaması aşağı yukarı °C civarında seyreder. Bütün ülkede, yaz ayları ise umumiyetle serin geçer.
Rusya Federasyonu, dünyanın en kurak ülkelerinden biridir. Bütün topraklarının sadece dörtte birine yakın bir bölümü ortalama mm kadar yağış alır. Bundan başka çoğu nemli bölgeler tarım için müsait sıcaklığa sahip değildir. Yağış miktarları ise yıldan yıla çeşitli farklılıklar gösterir.
Tabii KaynaklarıBitki örtüsü ve hayvanlar: Dünyanın en geniş topraklarına sahip olan ülkede bitki örtüsünün kuzeyden güneye gidildikçe sınırları kesin çizgilerle belirlenecek şekilde değiştiği görülür. Kuzey kıyılarındaki km genişlikte tundralar bir kuşak meydana getirir. Bunun alt kesiminde, Baltık Denizinden Büyük Okyanusa kadar km genişlikte uzanan kozalaklı ağaçlardan meydana gelmiş ormanlar yer alır. Bu ormanlara tayga denir ve çam, köknar, ladin ve huş ağaçlarından meydana gelmiştir. Bunu takip eden diğer bir kuşak ise steplerdir. Bundan sonra karmaorman kuşağı gelir. Güneye inildikçe iklim şartlarının etkisiyle bitki örtüsü oldukça fakirleşmeye ve yarı çöl halini almaya başlar.
Dağlık bölgelerde çok çeşitli bitki örtüleri görülür. Gürcistan sınırını belirleyen Kafkas dağlarında metreye kadar olan bölgeler kışın yaprağını döken ormanlarla kaplıdır. Bu yükseklikten itibaren geniş dağ otlakları yer alır.
En yaygın yabani hayvanlar, tundralarda lewingler, kutup tilkileri ve ren geyiği, Taygalarda porsuk, kırmızı sırtlan, samur, boz ayı ve tilki, koruma orman bölgelerinde, yaban kedisi, kokarca; Uzakdoğuda, leopar, kaplan ve ayı bulunur. Çöl bölgelerinde yakau eşeği, vaşak, çakal, ceylan ve çeşitli kuşlar, sürüngenler; steplerde ise çeşitli sürüngenler ve ceylan yaşar.
Madenler: Rusya Federasyonu, madenler bakımından çok zengin bir ülkedir. Dünyanın ikinci büyük kömür üreticisi olan ülkede Kuzbass, Karaganda, Donbass ve Perçora büyük kömür yatakları vardır. Doğu Sibiryada demir, altın, mika, kurşun, çinko, bakır, grafit, alüminyum ve elmas önemli madenlerdir. Volga-Ural bölgesinde ve Sibirya Ovasındaki Tyumen alanında petrol çıkarılmaktadır. Ayrıca ülkenin birçok bölgesinde tabii gaz yatakları bulunmaktadır. Bütün madenleri ülke için yeterli miktarda çıkarılırken, sadece kalay üretimi yetmemektedir.
Nüfus ve Sosyal HayatMilletler: Rusya Federasyonunun nüfusu yaklaşık olarak dir. Yüzölçümüne göre nüfusu azdır. Nüfus yoğunluğu 9 kişi civarında olup, nüfus artışı % 1dir. Nüfusun % 65i şehirlerde yaşar.
Rusya Federasyonu nüfusunun büyük çoğunluğunu Slavlar meydana getirir. Slav grubunun en kalabalık bölümünü Ruslar teşkil etmektedir. Ruslar, toplam ülke nüfusunun % 80ine yakın bir kısmını meydana getirirler. Ülkenin hemen her tarafında yaşarlar. Ukraynalılar, Beyaz Ruslar ve Polonyalılar mevcut diğer Slav gruplarıdır.
Slav olmayan grubun başında Türkler gelmektedir. Türkler de kendi aralarında çeşitli boylara ayrılır. Başkırtlar, Çuvaşlar, Çeçenler, Tatarlar, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya sınırları içinde kalan Türk boylarıdır. Tatarlar aslen Türk olup sonraları Ruslar ve Ukraynalılar arasına karışmıştır. Umumiyetle Volga bölgesi, Urallar ve güneybatı Sibiryada yaşamaktadırlar.
Diller: Ülkede konuşulan diller kök olarak beş kaynaktan gelmektedir. Bunlar Slav, Altay, Hint-Avrupa, Ural ve Kafkas grubu dilleridir. Beyaz Ruslar, Ruslar, Ukraynalılar ve Polonyalılar slav grubu dilleri konuşur. Altay grubunun ise en önemlisi Türkçedir. Türkçe, mevcut boylar arasında bazı lehçe farklılıkları ile konuşulmaktadır.
Dinler: Rusya Federasyonunda halk genelde Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebindendir. Komünist rejim zamanında din düşmanlığı yaygınken dan itibaren yapılan yenilikler sonunda halk dine yönelmiştir. Dini ayinler serbestçe yapılmaya başlanmıştır. Türklerin büyük kısmı Müslümandır.
Kültür: Sovyetlerin kültür hayatı, İhtilalinden sonra, değişikliğe uğramıştır. Çarlık döneminin yerini komünistlik almıştır. Komünist hedef için her yol meşrudur prensibi medeniyeti, ahlak ve maneviyatı, insanlığı, refah ve mutluluğu unutturmuş, insanı hayvanlaştıran bir robot ve bir makina haline getirmiştir. Mülkiyet hakkının kalmaması, yaradılıştan buna temayüllü olan insanı isteksizliğe ve tembelliğe sürüklemiştir. Sanat ve edebiyat ise çok cılız kalmış, temayüz eden bazı şahsiyetler ve ilim adamları ülkeden kaçıp kurtulma çabaları içine girmiştir. İlmin ve maneviyatın esasından mahrum Rus milletleri hem maddeten hem de manen insanlıktan uzak kalıp, kültür ve refah seviyeleri düşük kalmıştır.
Komünist ihtilalden sonra başlatılan komünizm eğitim ve öğretimi, okullarda mecburi hale sokulmuştur. Bugün okuma-yazma oranı % 98dir. Yüksek tahsil imkanları ten sonra gelişmiştir. Teorik fen ilimleri bakımdan güçlü kadrolar, politik baskıların tesirinden, günümüzde kurtulmuştur.
Teknik çalışmalar: Rusya Federasyonu, uzay çalışmalarında ABD ile yarış halindedir. Feza çalışmalarında ve ay seyahatlerinde, Amerikalılar, Ruslardan çok ileridedir.
Rusya Federasyonunda atom konusu üzerinde çok fazla çalışma yapılmaktadır. İlk reaktör te çalıştırılmıştı ve kw gücündeydi. Son 10 yılda ülke teknik yönden çok geri kalmış olup, bunun neticesinde, yenileşme hareketleri başlatılmıştır.
Spor: Rusya Federasyonu spor alanında dünyada söz sahibi bir ülkedir. Spora her yıl büyük harcamalar yapılmaktadır. Umumiyetle futbol, voleybol, güreş ve basketbol yaygındır. Ülkenin sembolü ayıdır.
Şehirler: Başlıca büyük şehirleri Moskova, Leningrad, Gorki, Sverdlovsk, Novosibirsk, Kuybişey ve Sverdlovsktur. Bu şehirlerin nüfusu yaklaşık 1,5 milyonun üzerindedir. Başşehri Moskovadır. Moskovanın kalbi ise Kremlin (tahkim edilmiş yer manasına gelir) olup, yüzyılda yapılmıştır. Leningrad ülkenin endüstri merkezidir. Nüfusu bir milyon civarında olan diğer şehirleri ise şunlardır: Çelyabinsk, Ersvon, Omsk, Perm, Ufa, Rostov, Volgograd.
Siyasi HayatRusya Federasyonunun siyasi rejimi, Sovyetler Birliği dağılmadan önce komünist diktasıydı. Sovyetler Birliği resmen dağıldıktan sonra çok partili ve başkanlık sistemine dayalı parlamenter rejime geçildi. Devlet başkanı halk tarafından beş senelik bir süre için seçilir. Devlet başkanı aynı zamanda silahlı kuvvetlerin başkomutanı ve Güvenlik Konseyinin başkanıdır. Devlet başkanı meclisi feshetme yetkisine sahiptir.
Parlamento milletvekilinden meydana gelir. Milletvekillerinin yarı dar bölge seçim sistemiyle, diğer yarısı parti listelerinden nispi seçim sistemiyle seçilir.
Ayrıca Rusya Federasyonunu meydana getiren 89 üye bölgenin ikişer temsilcisinden meydana gelen üyeli Federasyon Konseyi vardır. Federasyon Konseyi, devlet başkanı tarafından feshedilemez. Konsey, meclisten geçen yasaları ve devlet başkanının sıkıyönetim yasasına ilişkin kararlarını onaylar.
EkonomiRusya Federasyonunun ekonomisi tarım, sanayi, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla kurulan Rusya ve diğer cumhuriyetlerde büyük bir ekonomik kriz yaşanmaktadır ().
Tarım: Geniş Sovyet toprakları ilk bakışta ülke için avantajlı bir durum gibi gözükür. Fakat tam aksine bu durum ve buna ilave olarak, aşırı iklim şartları ve verimli sahaların azlığı ülkenin ciddi bir problemidir. Rusyada verimli topraklar pek azdır. Kuzey bölgelerdeki verimli alanlar ise, yağış alıyorlarsa da yağış mevsimi çok kısa sürer. Ekonomi bu yüzden ABD ekonomisinden daha güçsüzdür ve bazı alanlarda ABDye bağlıdır.
Sovyet topraklarının sadece % 10una yakın bir bölümü tarıma müsait durumdadır. Mevcut ekili alanlar, çayırlıklar, otlaklar ve meyve-sebze bahçeleri ülkenin ancak % 27sini örtebilmektedir. Ülkenin esas verimli bölgesi ortada olup, Verimli Üçgen şeklinde nitelenebilecek bir sahadır. Üçgenin tabanı Leningrad-Odesa hattı ve tepe noktası Altay Dağlarıdır. Sibiryada da küçük alanlar vardır. Başlıca tarım ürünleri arpa, çavdar, buğday, şekerpancarı, patates ve ayçiçeğidir.
Endüstri: Rusya Federasyonu, sanayisi gelişmiş ülkeler arasında yer alır. Başlıca endüstri alanları çelik, makina, makina aletleri, çimento, kağıt, kimyevi maddeler ve otomobildir. Ülkede sanayinin gelişmesini büyük ölçüde maden kaynakları sağlamıştır. Dünya demir rezervinin yaklaşık % 40ı buradadır. Ayrıca zengin kömür ve potasyumlu tuz yatakları mevcuttur. Ağır sanayi endüstri merkezlerinden ziyade demir ve kömür rezervlerinin bulunduğu bölgelerde gelişmiştir. Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra Rusya Federasyonu, ayrılan diğer cumhuriyetler ve bütün dünya devletleriyle ticaret yapmaktadır. Kürk endüstrisi ülkede bir hayli gelişmiştir. Astragan (Karakul boyunu derisi) dahil kürk ihracatı çok önemlidir. Özellikle samur ve vizon kürkleri çok tutulur.
Ormancılık: Ülkenin Avrupa bölümünde çam, köknar ve meşe, Sibirya tarafında sedir, karaçam ve köknar ormanları yer alır. Ormancılık ekonomide önemli yer tutar. Dünya kereste üretiminin, takriben % 20sine yakın bir bölümü Rusya Federasyonuna aittir. Kereste rezervlerinin % 80ninden fazlası Sibirya bölgesinden elde edilir.
Hayvancılık: Rusyada hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Tabii otlaklarda, sığır yetiştiriciliği yaygın olarak yapılır. Ülkenin Avrupa topraklarında ve batı Sibiryanın bir bölümünde özellikle sütcülük gelişmiştir. Küçükbaş hayvan besiciliği ve tavukçuluk yaygın olarak yapılır.
Balıkçılık: Rusya Federasyonu, Atlas ve Büyük Okyanusa kıyıları olması sebebiyle büyük balıkçılık filolarına sahiptir. Karadenizle Aral ve Hazar Denizi gibi göllerde yapılan balıkçılık önemli olmamakla beraber, en iyi havyar Hazar Denizinden yakalanan Mersinbalığından elde edilir. Senelik yakalanan balığın büyük kısmı Kuzey ve Uzakdoğu denizlerinden gelir. Rusya balina avcılığında dünyada Japonyadan sonra ikinci sırayı almaktadır.
Ulaşım: Ulaşım şebekesi çok gelişmiştir. Demiryolu ulaşımı, karayoluna nazaran daha yaygındır. Demiryollarında hat aralıkları dünya standartlarından daha geniştir. Rus Hava Yolları (Aeroflot) dünyanın en büyük ulaştırma şebekesine sahiptir. Buna rağmen iç seferleri çok düşük olup, ağırlık dış seferlere verilmiştir. Deniz yolu ulaşımı ise oldukça iyidir.