Haşr Suresi
Mushaftaki sıralamada elli dokuzuncu, iniş sırasına göre yüz birinci sûredir. Beyyine sûresinden sonra, Nûr sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Derveze, sûrenin iniş sırası hakkında şöyle bir tesbit yapmaktadır: Tefsir ve siyer müelliflerinin bu sûrede sözü edilen yahudi kabilesinin Benî Nadîr olduğu ve bu topluluğun 1-4. âyetlerde değinilen Medine’den çıkarılması olayının Uhud Savaşı’ndan beş ay kadar sonra meydana geldiği hususunda görüş birliği içinde oldukları dikkate alınırsa, bunu Uhud Savaşı’ndan söz eden Âl-i İmrân sûresinden sonraki sıraya yerleştirmek uygun olur. Sûrelerin iniş sırasına dair rivayetlerde, Hudeybiye Antlaşması’yla ilgili bazı olaylara işaret eden Mümtehine sûresi ile bu sûrenin adının karıştırılmış olması muhtemeldir, dolayısıyla belirtilen sıralamada bu iki sûrenin yer değiştirmesi gerekir (VIII, 207-208).
Özellikle sûrenin ilk âyeti ile son üç âyetinde, bütün varlıkların Allah’ı eksikliklerden tenzih ettiği, O’nun birliği, yüceliği, ilminin sınırsızlığı, rahmet ve şefkatinin enginliği, irade ve gücünün mutlaklığı, eşsiz yaratıcı olduğu belirtilerek kalplere tevhid inancının, Allah sevgisi ve saygısının yerleştirilmesi hedeflenmektedir. 2-10. âyetlerde antlaşmalarını bozan bir yahudi kabilesinin başına gelen sürgün felâketi örnek gösterilip bundan ibret alınması istenmekte ve müslümanlara toplum olarak elde edilen imkânların paylaştırılması konusunda yol gösterilip ideal mümin tipiyle ilgili tasvirler yapılmaktadır. 11-17. âyetlerde müslüman göründükleri halde ahitlerini bozan Ehl-i kitap’la gizli ilişkiler kurarak türlü entrikalar çeviren münafıkların ve yandaşlarının bazı zaaflarına değinilerek müslümanlar hem bu tür davranışlardan sakındırılmakta hem de kendilerine moral verilmektedir. Müteakip âyetlerde her insanın yapması gereken nefis muhasebesinin ve ebedî hayat için hazırlıklı olunmasının önemine ve sonuçlarına dikkat çekilmekte; Kur’an’a muhatap olmanın ne büyük şeref olduğunu ama aynı zamanda ne büyük sorumluluk getirdiğini hatırlatan bir örnek verilmektedir (İngiliz şarkiyatçısı Richard Bell’in Haşr sûresiyle ilgili bir makalesinde sûredeki âyetlerin tertibiyle ilgili olarak ileri sürdüğü görüşün eleştirisi için bk. Emin Işık, “Haşr Sûresi”, DİA, XVI, 426).
Sabah ve akşam üç defa (besmeleden önce) “Eûzü billâhi’s-semîi’l-alîmi mine’ş-şeytâni’r-racîm” dedikten sonra Haşr sûresinin son üç âyetini okuyanlar için büyük müjdeler içeren hadisin sıhhat derecesiyle ilgili eleştiriler bulunmakla beraber özellikle sabah namazlarından sonra bu üç âyetin okunması gelenek haline gelmiştir (bk. Tirmizî, “Sevâbü’l-Kur’ân”, 22; Müsned, V, 26; Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 22; Emin Işık, “a.g.m.”, XVI, 426).
﴿١﴾
﴾1﴿
Göklerde bulunanlar da yerde bulunanlar da Allah’ı tesbih etmektedir. O üstündür, hikmet sahibidir.Tesbih terimi kısaca, bir yandan “şuurlu varlıkların iradî olarak Allah Teâlâ’nın her türlü noksanlıktan uzak olduğunu söz ve davranışlarla ortaya koymaları” diğer yandan da “evrendeki bütün varlıkların ilâhî yasalara zorunlu olarak boyun eğip O’nun hükümranlığını itiraf etmeleri” anlamına gelir (ayrıca bk. İsrâ 17/44).
Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz
Hüvallahüllezi Türkçe Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
22 - Huvallahulleziy la ilahe illa huve 'alimulğaybi veşşehadeti huverrahmanurrahıymu.
23 - Huvallahulleziy la ilahe illa huve elmelikulkuddususselamul mu'minul muheyminul 'aziyzul cebbarul mutekebbiru subhanallahi 'amma yuşrikune.
24 - Huvallahul halikul - bariy-ulmusavviru lehum'esma ulhusna yusebbihu lehu ma fiyssemavati vel'ardı. Ve huvel'aziyzulhakiymu.
Hüvallahüllezi Türkçe Anlamı
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
22 - O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah'tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân'dır, Rahîm'dir.
23 - O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah'tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah'tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
24 - O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah'tır. Güzel isimler O'nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Hüvallahüllezi Duası Faziletleri
Değerli kardeşimiz,
Türkçe’de “Euzu-besmele” dediğimizde iki şeyi kast ediyoruz. “Euzu” ile “Euzu billahi mine’ş-şeytani’r-recim” duasını, “Besemele” ile de “Bismillah’r-Rahmani’r-Rahim” duasını kastetmiş oluyoruz. Demek oluyor ki, bu iki kelimeden her biri, başında bulunduğu duanın ilk kelimesi olduklarından, o dualara bir çeşit isim/unvan olmuştur.
“Euzu” bir fiildir, “sığınırım” anlamına gelir. “Besmele” ise, sunî olarak türetilmiş “bismillah...” (Allah'ın adıyla) duasının bir adı olmuştur. Bununla beraber, az da olsa bir fiil anlamında da kullanılabilmekte ve “bismillah çekti” manasına gelmektedir.
Bu açıklamadan da anlaşıldığı üzere “Haşir Suresinin son beş ayetine biraz farklı bir Euzubesmele ile başlanıyor.” ifadesi uygun değildir. Doğrusu: “Farklı bir Euzu...” şelinde olmasıdır. Aslında, Arapçada bizim “Euzu” dediğimiz dua, “İstiaze”(sığınma) adıyla bilinir.
Kur’an’da geçen “Kur’an okuyacağın zaman, o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” ((İstiaze / Euzu çek) (Nahl, 16/98) mealindeki ayetin emri gereğince, Müslümanlar Kur’an okuduklarında önce Euzu çekerler.
“Yaratan Allah’ın adıyla oku.”(Alak, 96/1) mealindeki ayetin emri gereğince de Kur’an dahil, okudukları her şeyin, konuştukları, yaptıkları her işin başında Besmele çekerler.
Aslında her yerde bir Euzu, bir Besmele okumak yeterlidir.
Ancak Haşir suresinin son üç ayetinin başında, bir hadisin rivayetinden dolayı, üç defa Euzu, bir defa Besmele çekmek mustahap / daha güzel görülmüştür. Hadisin meali şöyledir:
“Kim sabahladığında, üç defa “Euzu billahi’s-Semii’l-Alimi mine’ş-şeytani’r-recim” duasını okuyup, ardından da Haşir suresinin son üç ayetini okursa, yetmiş bin melek akşama kadar ona dua eder. Şayet o gün ölürse bir nevi şahadet mertebesini kazanır. Bunu bir kimse akşamladığında okursa, yine aynı sevabı alır.”(Tirmizî, Fedailu’l-Kur’an, 22; Müsned, V/26).
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet