"Sen: "Sadakallah: Allah sözün doğrusunu söyledi." de." (Al-i İmran, 3/95) ve "Allah da, elçisi de elbette doğru söylemişlerdir."(Ahzab, 33/22)
"Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke entel alîmul hakîm - Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti her şeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin."(Bakara Sûresi, 2/32)
Sadakallahülazim kelimesi genel olarak Kuran-ı Kerim okumasının ardından denilen sözdür. Kurandan okunan kısa ya da uzun sureler veya ayetlerin hemen ardından Sadakallahülazim denilir.
Sadakallahülazim Ne Demek?
Sadakallahülazim İslam’daki inanışa göre “Azim olan Allah ne güzel doğru söyledi” ya da “Allah doğru söyledi” anlamlarına gelmektedir. Kuran-ı Kerim okunduğunda ya da Kuran’dan uzun ayetler okunduğunda Sadakallahülazim diyen bir kişi bunu demesiyle birlikte Kuran’ın hak olan bir kitap olduğunu söylemiş olur. Kuran’ın doğru bir kitap olduğunu tasdikler. Allah’ın koymuş olduğu yasakların ve verdiği emirlerin, haramın, helalin, Allah’ın verdiği tavsiye ve hükümlerin, Allah’ın söylediği bütün sözlerin doğru olduğunu tasdik eder. Bunu söyleyerek Allah’ın koymuş olduğu tüm yasakları, vermiş olduğu tüm emirleri, söylemiş olduğu tüm sözleri, helal kıldıklarını, haram kıldıklarını, verdiği tavsiyeleri ve tüm hükümlerini onayladığını ilan etmiş olur.
Sadakallahülazim sözünün söylenmesinin bir adap kuralı olduğu görüşü hakim olan görüştür. Bazı kimseler Sadakallahülazim sözünün söylenmesinin sünnet olduğunu söyler. Fakat Sadakallahülazim denemenin sünnet olduğuna dair herhangi bir sahih hadis kaynağı görülmemiştir. Sadakallahülazim sözünün Kuran okunduktan sonra söylenmesinin, Allah en doğru olanı bilir anlamına gelmesinden dolayı bir tevazu ifadesi olarak görmek uygundur.
Sadakallahülazim derken kişi okuduğunu anlamakta, uygulamakta yanılmış olabileceğini ve aslında her şeyin en doğrusunu yalnızca Allah’ın bileceğini söylediği için bu durum güzel bir davranıştır. Bu nedenle Kuran okunmasının ardından bir çok Müslüman Sadakallahülazim sözünü söylemektedir.
Sadakallahülazim Arapça Yazılışı
Sadakallahülazim Arapça olarak صَدَقَ اللّهُ العَظِيمُ şeklinde yazılır. Sadakallahul azim olarak okunur. Sadakallahulazim Allah’ın doğru söylediğini kabul etmek, onaylamak, tasdik etmek ve bunu onayladığını, tasdik ettiğini sesli olarak ilan etmek demektir. Allah en doğrusunu bilir demek oldukça güzel olan bir tevazu göstergesidir.
Müslümanlar Allah'a karşı tevazularını bu şekilde söyleyerek gösterirler. Allah'ın bilgisi, Allah'ın büyüklüğü karşısında tevazu gösterirler. Bu nedenle Allah'ın kelamı olan Kuran'ı okuduklarında Sadakallahülazim diyerek tevazuda bulunurlar. Dua olarak Sadakallahülazim sözünün Arapça şeklindeki yazılışı صَدَقَ اللّهُ العَظِيمُ bu şekilde olmaktadır. Allah'ın doğru söylediğinin tasdiki bu şekilde Arapça olarak yazılır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.