Sadece Şeyma Kitabı Konusu

Sadece Şeyma kitabı oku Sadece Şeyma kitabının konusu ne?" height="487" src="https://cdn.bolgegundem.com/d/other/387385.jpg" width="670">

ŞEYMA SUBAŞI KİMDİR?

Şeyma Subaşı, 1990 yılında İstanbul'da doğmuştur.

Eğitimini İstanbul Aydın Üniversitesi Moda Tasarım Programı'nda tamamlamıştır.

16 yaşından beri modellik yapmaktadır.

2008 yılında Miss Turkey yarışmasına katılmış ancak derece elde edememiştir.

2008 yılında Var Mısın Yok Musun yarışmasına katılmış ve yapımcı Acun Ilıcalı ile ilişkileri başlamıştır.

Acun Ilıcalı'nın eşi Zeynep Ilıcalı'dan boşandıktan sonra sosyal medyada Şeyma Subaşı ile resimlerini paylaşmalarıyla gündemden düşmemektedirler.

Şeyma Subaşı'nın Ilıcalı'dan Melisa adında bir kızı vardır.

Şeyma Subaşı, 18 Eylül 2017 tarihinde Fransa'nın Marsilya şehrinde 250 kişinin katıldığı bir törenle Acun Ilıcalı ile evlendi. Acun Ilıcalı ve Şeyma Subaşı çifti 26.11.2018 tarihinde anlaşmalı olarak boşandı.

ACUN ILICALI KİMDİR?

29 Mayıs 1969 tarihinde Erzurum'un Aziziye ilçesinden olan bir ailenin oğlu olarak Edirne'de doğmuştur.

Annesinin adı İlknur ve annesi kooperatifler il müdürüydü. Babasının adı Ergün ve babası müteahhitti. Ömer Cenker Ilıcalı adında bir abisi vardır. Ağabeyinin okula gitmesini kıskandığı için 5 yaşında okula başlamıştır. O yüzden okulu hep oyun sandığını söylemiştir.

İlkokul ve ortaokulu Edirne İstiklâl İlkokulu'nda tamamlamıştır. 10 yaşında Kadıköy Anadolu Lisesi'ni kazanmıştır. Okumak için anneannesinin yanına, İstanbul'a gitmiştir. Ailesinden uzak olduğu için derslerinden kopmuştur. Daha sonra annesinin tayini İzmit'e çıkmış ve ailesi İstanbul'a taşınmıştır.

Lise döneminde derslerden koptuğu için ders çalışsın diye odaya kapatılmıştır. Odaya kapatıldığında; kitaptaki harflerden lig kurup, onlara maç yaptırdığını söylemiştir. İstanbul Üniversitesi İngilizce öğretmenliği bölümünü kazanmıştır. Üniversite hayatı 7 yıl sürmüştür. Ancak okulu bitirememiştir. Babaanne ve dedesini trafik kazasında kaybetmiştir.

19 yaşında evlenmiştir. Evlendikten sonra bütün arkadaşlarının kendi evinde buluştuğunu söylemiştir. Evinde arkadaşlarıyla buluştuğu bir gün; evi polis bastığını, polislerin balkondan girdiğini ve evdekilerin oyun oynadığını görünce gittiklerini söylemiştir. Evliliğinde bir kız çocuğu olmuştur. Eşi ve kendisi öğrenci olduğu için onlara babası bakmıştır.

Babasının verdiği apartman aidatlarını harcadığını, eve gelen haciz kağıdının atıldığını söylemiştir. Bir gün televizyon izlediği sırada kapının açıldığını, haciz memurlarının gelip televizyonu alıp gittiklerini, televizyonu teslim ettikleri kişinin kendi takımının kalecisi olduğunu ve televizyonun bir saat sonra geri geldiğini söylemiştir.

Bir gün anne ve babası, kızını da alıp, Bodrum'a doğru yola çıkmıştır. Balıkesir'de akşam saatlerinde Ergün Ilıcalı sakin bir şekilde konvoyu sollarken bir anda karşısına 180 km hızla gelen bir araç çıkmış ve kafa kafaya çarpışmışlar. O anda Ergün Ilıcalı ve İlknur Ilıcalı ölmüştür. Acun Ilıcanın kızının vücudunda 18 ayrı yerde kırık oluşmuştur.

Acun Ilıcalı, anne ve babasının ölüm haberinden sonra; travma geçirmiş, bir yıl boyunca evden çıkmamış ve eşinden boşanmıştır. 1994 yılında Bağdat caddesinde ağır bir motosiklet kazası geçirmiştir. Motosiklet kazasında sol kolu kırılmış, arkasında oturan arkadaşını kaybetmiştir. 36 dikiş atılan ameliyattan sonra sol koluna platin takılmıştır.

Anne ve babasından kalanları iki yılda tüketmiştir. 1995 yılında Bağdat caddesine bir kot dükkanı açmıştır. Fakat kısa sürede batmıştır. O dönemde sıfır lirası olduğunu, arkadaşları sayesinde parası olmadığını hissetmediğini söylemiştir. Üniversiteden Esat adında bir arkadaşıyla kaldığı sıralarda hava alanınına giderken Show Tv binasını görmüştür. Yanında üniversiteden arkadaşı Esat'ta vardır.

1996 yılında çocukluk arkadaşı Göktuğ Sevinçli'nin o dönem Show Tv'de spor servisinde çalıştığını öğrenince onu arayıp "Bizde Esatla beraber gelelim" cevabına karşın Göktuğ Sevinçli'de "Gelin burası çok güzel" diyince İrfan Şahin'i ziyaret etmiştir.

İrfan Şahin, onları o dönem spor müdürü olan İlker Yasin ile tanıştırmıştır. İlker Yasin, Acun Ilıcalı ve arkadaşının futboldan çok iyi anladığını muhabbet ederken anlamıştır. İlker Yasin, Acun Ilıcalı ve arkadaşının Show Tv'de çalışmasını istemiştir. Böylelikle Acun Ilıcalı stajyer kadrosunda işe başlamıştır. Fenerbahçe taraftarı olmasına rağmen Beşiktaş muhabirliği yapmıştır.

Televizyonculuğa Show Tv'de Beşiktaş muhabirliği ile başlamıştır.2002 yılında "Acun Firarda" adlı gezi-eğlence içerikli televizyon programının yapımcılığını ve sunuculuğunu yapmaya başlamıştır. Programda Acun Ilıcalı'ya kameraman Feridun, Çaykun Ertan ve Esat Yöntunç yardımcı olurken, Şebnem Schaefer'de programın moda bölümü için ekipte yer almıştır. 2006 yılında program sona ermiştir. 2006 yılında "Acun Medya" adlı şirketi kurmuştur.

2004-2006 yılları arasında "Fear Factor" adlı korku-gerilim içerikli televizyon programının; 2007-2010 yılları arasında "Var mısın Yok musun" adlı yarışma içerikli televizyon programının; 2006 yılında "Survivor Türkiye" adlı yarışma içerikli televizyon programının yapımcılığını ve sunuculuğunu yapmıştır. 2007-2008 yılları arasında "Yoksa Rüya mı?" adlı aktüel içerikli televizyon programının; 2008-2014 yılları arasında "Söyle Söyleyebilirsen" adlı ses yarışması içerikli televizyon programının yapımcılığını yapmıştır.

Edebiyat severler Şeyma Subaşı‘nın yazmış olduğu Sadece Şeyma kitap özet ve yorumuna bakmaya ne dersiniz?

Şeyma Subaşı Sadece Şeyma Kitap Özeti Oku

“Sadece Şeyma Kitabı Oku” 2019 yılında DEX Yayınlarından çıkan 176 sayfalık bir kitap. “Sadece Şeyma” kitabı Türk Edebiyatı’nın genç yazarlarından olan Şeyma Subaşı tarafından kaleme alınmış. “Sadece Şeyma Özeti”ne baktığımızda ise yazarın kendi hayatının anlatıldığını görüyoruz.

Kitaptan Küçük Bir Bölüm

Anneannem tam bir Rizeli olduğundan şiveli konuşur, filme falan kızdığında, “Geturun tabancamu furayını, derdi. Şimdi hatırladıkça iyi ki onunla yaşamışız diyorum.

Ah bir de sokaktan getirdiğim kediler köpek­ler hiç bitmezdi. Annem bu konuda benden çok çektiğini söyler. Sürekli bir hayvanı eve gizlice sokardım, karnımı doyururdum bir güzel, sonra o her yere işer, biz güleriz, anneni siler, hem kızar hem kıyamaz. Sonunda dışarı bırakırız, hop bir hafta sonra yeni hayvan.

Çoğunuz hatırlamaz, ben çocukken “Dokun Bana” diye bir yarışma programı vardı, bir ara­baya en uzun süre elini çekmeden dokunan kazanıyordu. Belki kimin sunduğunu hatırla­yan çıkar. Hatta 8-9 yaşlardayken bu oyunu oynadığım arkadaşlarımın da hemen gözlerinin

önüne gelmiştir eminim.

Hep ben kazanırdım o oyunu…

***

Çok yorulduğumda Melisamla denizde yüzü­ğümüzü, çok enerjik olduğumda bir savaşında Zeyna gibi savaştığımı hayal ediyorum.

Bazen “Ölene kadar kuyruğunu hep dik tut

Şeyma,” diyorum, bazen “Boş ver git buralar- dan,” diyorum.

Bazen kızımın özlemiyle öfkeleniyorum, bazen birlikte olduğun her ana şükret, 10-15 yıl sonra kendi hayatını kurduğunda, zaten göre­meyeceksin diyorum.

Şimdi Melisa’ya bakıyorum ve elimi bir an olsun bırakmayan bu sevgi yumağı, tıpkı benim anneme yaptığım gibi, beni beş gün aramayıp

gözyaşlarına boğacak.

Biz ona babasıyla iyi bir üniversite sağlama­ya çalışacağız ve elimiz yüreğimizde onu okulla­ra yollayıp, kendi yapamadıklarımızı ona yüklememeye çalışarak, yollar sunacağız ve görevi­mizin bir bölümünü tamamlayacağız.

İşte o zaman, arkasında mutlu, kendiyle barışık bir anne bıraksın istiyorum, içinde huzursuz bir ağırlık olmasın. Bilsin ki annesi her ne iş yapıyorsa, nerede kimleyse mutlu ve her aradığında yanına gelebilecek…

İnsanlarla konuşmayı seviyorum ama bana ilham verenlerle, kendini geliştirmekle ilgili olanlarla.

Kendimi severim, ben kendime değer verir­sem karşımdakinin de bana değer vereceğini

bilirim. Tersi de geçerli.

Yaşadığım onca kandırılmaya rağmen, insanlara hemen inanırım. Sözlerini senet sayarım yani.

Yalan söylediklerini anladığım zaman ahla onlara “yalan söylüyorsun” imâsında bulunmam, doğru söylemeleri için çok da fark ettirmeden, üstlerine giderim. Ya da yalan söylediklerini bildiğimi ama onlara inanmayı seçtiği hissettiririm.

***

Nasıl mı?.. Bilmem.

Bir de yalan söylemem…

Bana inanmadığınızı hissediyorum… ama gerçekten, gerçekten söylemem… başım bu yüz­den geçmişte çok ağrıdı zaten.

Yüzüme söylenmiyorsa, asla hakkımda ne denildiğini duymak istemem. Çünkü duyarsam, görürsem, o insanların yüzüne bakamayan, bir daha konuşmayanlardanım ben.

Herhangi birinin telefonunu karıştırmam, arkasından konuşmam.

Üstümdeki iftiraları ispatlayan mesajları bile açmadan sildim geçen gün. Kolay değildi ama o enerjiyi, o yükü, o karanlığı üstümde taşımak istemiyorum.

Sen de taşıma.

Haklısın, bunu yapabilmek çok zor, dev bir iradeye ihtiyaç var ama bu güç asıl bizi koru­yan, inan buna.

Sana bilerek kötülüğü dokunduğunu bildiğin birine, bir anlık bile olsa, içinden ufacık biı iyi niyet geçirmek ya da söze dökmek, seni öy e hafifletecek ki inanamazsın.

Hafif ama güçlü olacaksın.

İnan buna…

Şeyma Subaşı’ nın kaleme aldığı Sadece Şeyma tavsiye ettiğimiz kitaplardandır.