Safra kesesi karaciğer alt komşuluğunda ve karaciğere yapışık bir organdır. Safra kesesinin asıl görevi karaciğer tarafından yapılan safrayı depolamaktır. Safra kesesinin birçok hastalığı mevcut olup en sık rastlananlar safra kesesi taşı ve safra kesesi polibidir.
Safra kesesi taşları, safra kesesinin en sık rastlanan hastalığıdır. Safra, karaciğer tarafından yapılıp ince bağırsağa doğru akarken safra kesesinde birikir. Gerektiğinde safra kesesi kasılıp, yemeğin sindirimi için oniki parmak bağırsağına doğru safranın akmasını sağlar. Safra kesesinde biriken safranın yapısını oluşturan maddelerden bazılarının artması veya azalması tortular oluşup, safra kesesinde çökerek taş oluşumuna neden olabilir.
Yağlı, yumurtalı ya da kızartma ağırlıklı beslenme sonrası oluşan hazımsızlık, şişkinlik, bulantı, karın sağ üst kısmında ağrı, sağ kürek kemiğine ve sırta vuran ağrılar safra kesesi taşına bağlı oluşabilecek belirtilerdir.
Katıldığım TV Programları
Şikayete sebep olan safra kesesi taşlarının tek tedavisi cerrahidir. Safra kesesi taşlarını ilaçla ya da bitkisel yöntemlerle tedavi etmeye çalışmak hayati tehlikeler oluşturan sonuçlar doğurabilir. Şayet tedavi edilmezlerse safra kesesi taşları birçok sağlık sorununa neden olabilir. Bu sorunlar arasında safra kesesi iltihabı (kolesistit), safra yolları iltihabı (kolanjit), safra kesesi delinmesi, tıkanma sarılığı, pankreas iltihabı (pankreatit), safra kesesi kanseri gibi problemler sayılabilir. Bu problemlerin bazıları ölümcül olabilir.
Ülkemizde pankreas iltihabının (pankreatit) en sık sebebi safra kesesi taşlarıdır. Yapılan çalışmalar safra kesesi kanseri ile safra kesesi taşları arasında bağlantı olduğunu düşündürmektedir.
Oluşabilecek sağlık sorunları göz önüne alındığında safra kesesi taşlarına saatli bomba benzetmesi yapmak hiç de yanlış olmaz. Safra kesesi taşı hastaları her an ciddi bir sağlık problemi ile karşı karşıya kalabilirler.
Safra kesesi taşları tesadüfen yapılan ultrasonografide saptanabileceği gibi, karın sağ üst tarafında şiddetli ağrı, sarılık, sırt ağrısı, şişkinlik, bulantı gibi şikayetler için yapılan tetkiklerde de saptanabilir. Safra kesesi taşı tanısı için altın standart yöntem ultrasonografidir. Safra yollarında problem düşünülen hastalarda bazı biyokimyasal tetkikler, tomografi, MRCP, ERCP gibi ek tetkikler gerekebilir.
Sağlık sorunu oluşturan safra kesesi taşlarında tek tedavi yöntemi cerrahidir. Safra kesesi ameliyatları deneyimli cerrahlar tarafından % 95 oranında kapalı yöntemle (laparoskopik kolesistektomi) yapılmaktadır. Geçirilen iltihaplar, önceden geçirilmiş ameliyatlar ve anatomik problemler bazı hastalarda bu ameliyatın açık yapılmasına neden olabilir.
Sessiz kalan ve tesadüfen saptanan safra kesesi taşlarında tedavi konusu tartışmalıdır.
Bu safra kesesi taşlarının takip edilebileceği yönünde görüşler de vardır. Fakat safra kesesi taşlarının oluşturabileceği problemler ölüme kadar gidebilecek süreçlere zemin hazırladığından, hekim ve hasta cerrahi ya da takip kararını tüm riskleri değerlendirerek beraber vermelidir.
Yılı Genel Cerrahi Uzmanı Ödülü Sahibi Çetin ALTUNALdan Mide Botoksu, Hemoroid ve Kıl Dönmesi başta olmak üzere tiroid hastalıkları, meme kanseri, safra kesesi hastalıkları, fıtık tedavileri ve bimodal mide botoksu tedavileri için randevu ve detaylı bilgi almak için buraya tıklayın.
Direkt iletişime geçmek için;
Tel : +90 () 87 97
Mail : [emailprotected]
Safra kesesi taşlarını eritmeye ya da küçültmeye çalışmak ölümcül problemlere neden olabilir. Safra kesesi taşlarının tek tedavi yöntemi cerrahidir.
Safra kesesi ameliyatı, günümüzde çoğunlukla kapalı (laparoskopik) yapılan bir ameliyattır. Karın ön duvarında 2 adet yaklaşık 1 cm, 2 adet yaklaşık 0,5 cm boyutunda delikten özel aletlerle girilerek safra kesesi alınır.
Yaşam boyunca her anın kendine özel riskleri mevcuttur. Safra kesesi ameliyatı da gerek safra kesesinin karaciğere yapışık olması, gerek safra yollarının farklı anatomik varyasyonları, pankreas, mide, oniki parmak bağırsağı, diyafram gibi önemli organlara komşuluğu nedeniyle oldukça özelliklidir. Bu bölgelerin hasar görmesi ya da kanama gibi riskleri mevcuttur. Bölge anatomisine hakim, ehil ellerde yapıldığında komplikasyon riski oldukça düşüktür.
en önemli risklerdir.
Safra kesesi taşları bazen safra kesesi duvarını ciddi şekilde tahriş edip, iltihaplandırarak safra kesesinin delinmesine neden olabilirler. Bu durumda acil ameliyat gerekir.
Safra kesesi ameliyatı ortalama dakika civarı süren bir cerrahidir. Özellikle geçirilmiş enfeksiyonlara bağlı yapışıklıklar bu süreyi uzatabilir.
Safra kesesi taşı tanısı konulmasında altın standart yöntem aç karna yapılan ultrasonografidir.
Safra kesesinin iç kısmında oluşan yumuşak doku kitleleridir. Safra kesesi duvarından kese içine doğru uzanım gösterirler.
Safra kesesi polipleri yapılan safra kesesi ultrasonografisi ile saptanabilirler. Safra kesesi polipli hastaların çoğu takip edilmekle birlikte, bazı polipler safra kesesi kanseri riskini arttırdığından bu riski taşıyan hastalara safra kesesi ameliyatı önerilir.
Bu durumlar riski arttırmaktadır ve mümkünse bu hastalar ameliyat edilmelidirler.
(Laparoskopik Kolesistektomi)
Günümüzde safra kesesi ameliyatlarının büyük çoğunluğu deneyimli cerrahlar tarafından yapıldığında kapalı olarak gerçekleştirilmektedir.
Safra kesesi ameliyatlarında sadece safra kesesi taşı ya da safra kesesi polibi değil bütün safra kesesi alınır. Bu safra kesesi ameliyatlarındaki tek alternatiftir. Ameliyatın kapalı ya da açık yapılması bu durumu değiştirmez.
Kapalı ameliyatlar, yani laparoskopik yöntemle yapılan cerrahiler, büyük kesiklerden elle yapılan karın ameliyatlarının, küçük deliklerden ilerletilen aletlerle yapılmasıdır.
Kapalı safra kesesi ameliyatının, açık safra kesesi ameliyatına bazı üstünlükleri vardır. Bu üstünlükler; ameliyat izinin daha az olması, ameliyat sonrası ağrının daha az olması, hastanede yatış sürecinin daha kısa olması, işe dönüş zamanının daha kısa olması. Bu üstünlükler değerlendirildiğinde zorunda kalmadıkça ameliyatı açık yapmamak gerektiği aşikardır. Zaten kapalı safra kesesi ameliyatları safra kesesi taşlarının ve safra kesesi poliplerinin tedavisinde altın standart yöntemdir.
Günümüzde kapalı ameliyat yapılmasına engel bir durum yoksa, safra kesesi ameliyatının kapalı yapılması altın standarttır.
Ameliyat izi ve ağrı daha az, günlük hayata dönüş süresi daha kısadır.
Açık safra kesesi ameliyatının, kapalı safra kesesi ameliyatına bir üstünlüğü yoktur.
Ameliyatın kapalı yapılmasına engel durumlarda ya da kapalı ameliyat sırasında teknik zorluklar, anatominin ortaya konulmasının zor olduğu durumlarda tercih edilir.
Ameliyat sonrası gerek yara izi, gerekse ağrı, gerekse de normal hayata dönüş süresi kapalı ameliyata göre daha fazladır.
Pratikte uygulamamız genellikle ameliyat sonrası 4. saat hastayı yürütmeye başlayıp, hastaları 1 gece hastanede tutup, ertesi sabah taburcu etmektir. Bazı ek hastalığı olan hastalarda ya da özellikli hastalarda bu süre güne uzayabilir.
Safra kesesi ameliyatı sonrası sırt ağrısından çok, karnın gazla şişirilmesine bağlı omuz ağrısı olabilir. Bu ağrı geçici bir ağrıdır.
Safra kesesi ameliyatı sonrası genellikle bir şikayet beklenmez. Nadiren gaz, şişkinlik, mide yanması, ishal gibi şikayetler olabilir. Fakat ciddi bir şikayet beklenmez.
Safra kesesi ameliyatı sonrası yumurta ya da safra kesesi ameliyatı sonrası yağlı yiyebilir miyim? Sorularıyla sık karşılaşırız. Safra kesesi safranın yapıldığı organ değildir. Safra kesesi safranın bir kısmını depo eder. Ameliyat sonrası da karaciğer safra yapmaya devam eder. Bu safra ince bağırsağa akmaya devam ettiği için, safra kesesi ameliyatı olmak özel bir beslenme değişikliği gerektirmez.
Safra kesesi ameliyatı fiyatı ameliyatın yapıldığı hastanenin otelcilik hizmet kalitesi ve ameliyat sırasında kullanılan malzeme kalitesine göre değişiklik gösterir. Hastalarımıza anlaşmalı olduğumuz hastane ve fiyat seçenekleri sunulmaktadır. Özel sağlık sigortası olan hastalarımıza sigorta şirketleri onay verdiğinde ameliyatları sigorta şirketleri tarafından karşılanır.
Ayrıntılı bilgi ve sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Fotoğraf: Getty Images Turkey
Safra kesesi taşlarının herhangi bir şikayete yol açmayacağı gibi çok şiddetli akut ağrılarla acil ameliyat gerektirebilecek klinik tablolara kadar farklı şekillerde kendini göstereceğine dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Sümer Yamaner, taşın safra kesesinin boynuna sıkışarak boşalmasını engelleyebildiğini söyledi.
Bu durumda kasılan safra kesesinin içindeki basıncın arttığını ve iç organ ağrısına yol açtığını belirten Dr. Yamaner, safra kesesindeki taşların nasıl sorunlara neden olabileceğini şöyle anlattı:
“Bu ağrı göbekle göğüs kafesi arasındaki bölümde ve ortada hissedilir. Hastalar sıklıkla gazları olduğunu ya da midelerinin ağrıdığını söylerler. Bu ağrı şiddetli olduğunda buna safra kesesi koliği denir. Safra kesesindeki gerilme çok artar da kan dolaşımı bozulmaya başlarsa artık safra kesesi duvarında iltihaplanma başlayabilir. Bu durumda ağrı karnın sağ üst kesiminde, sıklıkla da sırta vurur tarzdadır. Nefes alırken batma olabilir ve ağrı artar. Bu durumda artık akut kolesistitten söz edebiliriz.
Şikayete yol açan safra kesesi taşları varlığında, hastanın ameliyata mani olacak özel bir durumu yoksa cerrahi girişimle safra kesesi taşlarla birlikte çıkarılmalıdır. Ameliyata engel olacak çok ciddi bir sağlık sorunu varsa, bilgisayarlı tomografi veya ultrasonografi kılavuzluğunda safra kesesine ince bir tüp yerleştirilip safra boşaltılarak (kolesistostomi) geçici de olsa bir iyileşme sağlanabilir.”
HER SAFRA KESESİ TAŞINDA AMELİYAT ŞART MI?
Şikayete yol açmayan safra kesesi taşlarına nasıl müdahale edileceğinin tartışmalı bir konu olduğunu aktaran Dr. Yamaner, “Temel kural olarak, genel tıbbi durumu iyice değerlendirildiğinde, 20 yıl ve üzerinde yaşam süresi beklentisi olan insanlarda safra kesesi taşı şikayete yol açmasa bile ameliyat önerilmelidir. Bunun dışında şeker hastalarında da ameliyat önerilmelidir çünkü şeker hastaları akut kolesistit olduğunda normal şahıslardan çok daha az ağrı hissederler ama enfeksiyon çok daha hızlı yayılır ve safra kesesi delinerek çok ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Safra kesesinde çok küçük (3 mm’den küçük) taşların varlığı da bir ameliyat sebebidir zira bu taşlar bazen ana safra kanalına geçerek sarılık ve safra kanalı iltihabına (kolanjit) yol açabilirler. Kolanjit ölüm riski bile taşıyabilen bir durumdur” dedi.
AMELİYAT SONRASI NORMAL YAŞAMA NE ZAMAN DÖNÜLÜYOR?
“Tedavinin tek yolu safra kesesini taşlarla birlikte çıkarmaktır. Bu ameliyat bugün standart olarak laparoskopik yani kapalı yöntemle yapılmaktadır” diyen Genel Cerrah, şu bilgileri verdi:
“Ancak her kapalı ameliyatta açık ameliyata geçiş riski mevcuttur. Açık ameliyata geçilmesi daha büyük bir yara, ameliyat sonrası daha geç iyileşme, yara enfeksiyonu ve fıtığı gibi riskleri de beraberinde getirmektedir. Komplikasyonsuz bir ameliyat sonrası ameliyat akşamı hastalar ayağa kaldırılır, ertesi gün taburcu edilir ve yaklaşık bir hafta içinde işlerine ve günlük yaşamlarına geri dönerler.”
GIDA KISITLAMASINA GEREK VAR MI?
Ameliyat sonrası beslenmeye de değinen Prof. Dr. Sümer Yamaner, “Yağlı yememek, yumurta yememek gibi uygulamaların tarihsel anlamı dışında bir yeri yok. Kişi genel sağlık durumuna göre ameliyattan önce nasıl besleniyorsa ameliyattan sonra da öyle beslenmeye devam edecektir” dedi.
İstanbul’da yaşayan Akın Abay, şiddetli karın ağrısı çekmeye başladı. Ağrının nedeninin gaz şişkinliği olduğunu düşünen hasta, sancıları şiddetlenince hastaneye başvurdu. Yapılan tetkiklerde safra yollarının çapının 7’den 13 milimetreye çıktığı belirlendi. Abay'ın safra yolunu tıkayan milimetrelik, yuvarlak, siyah renkli 50’ye yakın taş çıkartıldı. Operasyonu gerçekleştiren Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Çolak, "50 taş, büyük bir rakam ve asıl hayati tehlikeyi yaratan safra yolunun tam tıkanmış olmasıydı. Hastamıza erken müdahalede bulunduk ve kısa sürede sağlığına kavuştu" dedi.
"ENDOSKOPİ YÖNTEMİYLE KESİ OLMADAN AMELİYAT OLDUM"
Ağrının gece boyu sürmesi sonucu sabah soluğu hastanede aldığını belirten Akın Abay, "Hastaneye gittiğimde göz bebeklerim sararmıştı. Belirtiler sonrası hemen bir MR çekilmesine karar verildi. MR çekimine göre safra kanalımın tıkanmış olabileceği belirtildi. MR sonuçlarımda safra kesesinin tıkalı olduğu ortaya çıktı. Ertesi gün ameliyata girdim. Benim tahminimin çok ötesinde rahat bir ameliyat süreci yaşadım. Endoskopi yöntemiyle kesi olmadan ameliyat oldum. Safra kanalımı temizlediklerini, taşları çıkardıklarını söylediler. Ara sıra sancı hissetsem de kanalı tıkayacak kadar 50 tane taş olacağını tahmin etmemiştim. Çevremde daha önce böbrek taşı duymuştum. O bölgede de ağrı olmayınca hiç taş olduğu düşüncesi oluşmuyor. Gerçekten çok şaşırdım” diye konuştu.
“AĞIZDAN GİREREK SAFRANIN AKTIĞI DELİĞİ BULDUK”
Gerçekleştirilen operasyon hakkında bilgi veren Medicana Ataşehir Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Çolak, “Yaptığımız tetkiklerde safra kesesinde taşlar olduğunu aynı zamanda safra yolunun bu taşlarla tıkanmış olduğunu gördük. Hastamıza safra kesesi ameliyatı planlanıyordu. Safra yolundaki bu tıkanıklık ve sarılık nedeniyle öncelikli olarak başka bir işlemle safra yollarının açılması gerekiyordu. Hastaya ERCP dediğimiz bir işlem yaptık. Aynı gün acil bir şekilde ameliyathane koşullarında işlemi gerçekleştirdik. Safra yollarını tıkayan taşları çıkardık. Arkasından da safra yoluna geçici bir stent yerleştirdik, safra akımını sağlamak için akabinde ise hastayı bir gece tutup ertesi gün taburcu ettik. Tamamen endoskopik bir yöntemle ağızdan girerek mideyi geçip bağırsağa ulaşıp safranın aktığı deliği bulduk. Bunun ucunu endoskopik yöntemlerle keserek genişletip kanalın içine ulaştık. Kanalın içerisindeki taşları da çıkarttık” değerlendirmesinde bulundu.
“SAFRA KANALI İKİ KATINA ÇIKMIŞTI”
Safra yollarının normal çapının 7 milimetrenin altında olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yaşar Çolak, “Hastamız geldiğinde yaklaşık milimetre yani 2 katına çıkmış bir safra kanalı genişlemesi vardı. Ucu da tamamen tıkanmıştı. Safra yolunu tıkayan çok küçük milimetrelik, yuvarlak, siyah renkli 50’ye yakın taş çıkarttık. Hala kanala düşme ihtimali olan taşlar bulunduğu için hastaya stent takmıştık. İkinci seansta da taşın devamının düşmüş olduğunu gördük. Onları da çıkartıp temizledik. Bu büyük bir rakam ve asıl hayati tehlikeyi yaratan safra taşının sayısı değil yolun tam tıkanmış olması. Bu hastalarda safra bağırsağa akmadığı için kana karışarak sarılığa neden oluyor zamanla bunlar enfeksiyon da eklenince tablo oldukça kötü bir hal alıyor. Hayati tehlike arz eden bir duruma geliyor. Hastamıza erken müdahalede bulunduk ve kısa sürede sağlığına kavuştu” ifadelerini kullandı.
Kadın hastalıkları veya doğum ile ilişkili bir ameliyat geçirdiğinizde doktorunuz size yapılması veya yapılmaması gerekenler hakkında bir bilgi notu verecek ya da açıklamalarda bulunacaktır. Bu açıklamaların amacı akla gelebilecek olası soruları yanıtlamak, iyileşme dönemini daha rahat geçirmenizi sağlamak ve aynı zamanda ortaya çıkabilecek sorunların erken fark edilmesini sağlamak veya bunları önlemektir.
Her ameliyat ve her ameliyat olan hasta kendi koşulları içinde değerlendirilmelidir. Bu bölümde verilen bilgiler ameliyat sonrasında sıklıkla karşılaşılan durumlar ve bunlara ilişkin sorulara yanıt vermek üzere hazırlanmıştır.
Eğer karından bir ameliyat geçirmişseniz zımba veya çeşitli ip dikişleriniz olacaktır. Dikişler yaranın durumuna bağlı olarak gün içinde alınır. Cilt altında kalan dikişler ile karın veya vajina içindeki dikişlerin alınmasına gerek yoktur. Eğer yarayı kapatan bir bandaj varsa, aksi söylenmediği sürece, evde saat sonra bu bandajı çıkarabilirsiniz. Ameliyat bitiminde konan ilk bandajın çıkarılmasını takiben genellikle yeniden bandaj uygulamaya gerek yoktur ve yaranın açık kalması tercih edilir. Bu bandajların yapışkan kısmının ciltten ayrılması sorun olabilir. Bunu önlemek için bandaj veya bantların ılık su ile ıslatılması veya banyo yaparken çıkarılması daha kolay çıkmasını sağlayacaktır.
Her yarada olduğu gibi cerrahi yaraların da temiz tutulması iyileşme süresini olumlu etkiler. Eve döndüğünüzde sıklıkla duş şeklinde yapacağınız bir banyo ile yaranızı temiz tutabilirsiniz. Yara yerinin sabunlamanıza gerek yoktur, su yeterli olacaktır. Ancak ovalamaktan kaçınmalısınız. Yara yeri zaman içinde iyileşecek ve değişime uğrayacaktır. Son halini alması 1 yılı bulabilir. Yara yerinde his kaybı olması veya dokunulduğunda hassas olması sık karşılaşılan bir durumdur. Eğer doktorunuz tarafından önerilmiş bir tedavi yoksa yara üzerine kesinlikle herhangi bir krem, losyon veya madde uygulamayınız. Eğer yara yerinde kızarıklık, ısı artışı, birkaç damladan daha fazla kanama, cerahat veya başka bir akıntı olursa veya yarada açılma meydana gelirse MUTLAKA doktorunuza başvurun!
Vajinadan yapılan ameliyatlarda dikişler vajina içinde bulunur ve bu dikişler kendiliğinden eriyen dikişler olduğundan alınmalarına gerek yoktur. Normalde ortalama 6 hafta içinde eriyen bu dikişlerin bazen erime süresi uzayabilir, erime sürecinde hafif kahverengi-pembe bir akıntı ortaya çıkabilir. Bazen dikişlerin bir bölümü tuvalette veya banyoda ele gelebilir ya da iç çamaşırınıza düşebilir.
Her ameliyatta olduğu gibi Kadın-Doğum ameliyatlarını da takiben ağrı ortaya çıkar. Ancak ağrının zaman içinde azalması gerekir ve genellikle ağrı kesiciler ile kontrol altındadır. Özellikle karın içinde yapılan ameliyatların sonrasında karında şişlik ve kramp tarzında ağrı olması sık karşılaşılan bir durumdur. Bunun nedeni bağırsaklar içinde biriken gazdır. Bu durum genellikle geçicidir ve barsak hareketlerinin başlaması ve gazın çıkması ile kendiliğinden çözülür. Bazı durumlarda ilaç tedavisi gazın çıkmasını ve rahatlamayı kolaylaştırabilir.
Laparoskopi (göbek deliğinden bir kamera yardımıyla yapılan ve karın içinin gaz ile şişirildiği kapalı ameliyat şekli) ameliyatı sonrasında karın içine verilen gaza bağlı olarak bazı hastalarda omuz ağrısı görülebilir. Bu ağrı genellikle 1 hafta içinde kendiliğinden kaybolur.
Ağrıyı gidermek için rahatsız edici aktivitelerden veya pozisyonlardan kaçınmak uygundur. Bazı kadınlar karın bölgesine bir kuşak veya sıcak tutacak havlu veya battaniye benzeri bir şey sararak rahatlamaktadır. Aksi bildirilmemiş ise ağrı kesiciler kullanabilirsiniz. Ağrı kesiciler günde kez alınabilir ancak tok karnına almaya dikkat edilmelidir. Ağrı kesicilere rağmen ağrınız devam ediyor veya daha da kötüleştiğini hissediyorsanız vakit geçirmeden doktorunuza başvurun!
Kadın hastalıklarını ilgilendiren ameliyatları takiben hafif düzeyde, koyu renkli (vişne çürüğü veya kahverengi) bir kanama beklenir. Genellikle ameliyatı takip eden ilk hafta içinde gözlenir. Nadiren daha bol miktarda bir kanama tuvalette veya ayağa kalkınca ortaya çıkabilir. Eğer 1 saat içinde bir pedi dolduran veya daha fazla bir kanama varsa hemen doktorunuzu arayın!
Ameliyat sonrasında bir-iki gün yorgun hissetmek doğaldır. Özellikle genel anestezi uygulanmış ise kişi daha da yorgun hisseder. Bu nedenle ilk günler mümkün olduğunca istirahat etmek ve dinlenmek önemlidir.
Bununla birlikte sürekli yatmak ve hiç yürümemek iyileşmeyi geciktirir. Bu nedenle kadın hastalıkları ameliyat sonrası gününden itibaren her gün birkaç kez yürümek ve ayakta geçirilen süreyi zaman içinde artırmak önemlidir. Yürümek aynı zamanda ameliyat sonrası ortaya çıkabilecek damar içinde pıhtı oluşumu, bağırsaklarda gaz birikimi ve ağrısı ile solunun yetersizliği gibi bazı sorunları da önler. Kendinizi iyi hissettiğiniz sürece günlük işlerinize dönmenizde sakınca yoktur. Ancak bunları zaman içine yaymak, aşırı ve yorucu işlerden erken dönemde kaçınmak önemlidir.
Genellikle ameliyatı takip eden hafta içinde kontrol muayenesi gerçekleştirilir. Bu dönemde varsa herhangi bir şikayet sorgulanır, ameliyatla ilgili kontrol yapılır, varsa dikişler alınır ve varsa biyopsi ya da patoloji sonuçları hakkında bilgi verilir. Bu kontrol muayenesi, doktorunuza aklınızdaki soruları sormak için de iyi bir fırsattır.
Kadın hastalıkları ameliyat sonrası doktora başvurmanız gereken durumlar
Sizin için hazırlanan jinekolojik cerrahi kılavuzu ameliyat öncesi ve sonrası dönemde gerekli hazırlıklar ve önlemler hakkında bilgilenmeniz amacıyla hazırlanmıştır. Bir kopyasını indirebilir veya kaynak belirtmek suretiyle paylaşabilirsiniz.
Sağlıklı günler geçirmeniz dileğiyle
Etiketler: ameliyatlaparoskopirobotik cerrahi