sait yılmaz kimdir / Profil » DergiPark

Sait Yılmaz Kimdir

sait yılmaz kimdir

BELEDİYE BAŞKANI VEKİLİ ALİ İHSAN USLU “TOPÇU ÜSTEĞMEN SAİT YILMAZ KÜTÜPHANESİ”NİN AÇILIŞINA KATILDI

Belediye Başkanı Vekili Ali İhsan Uslu, 22 Aralık 2017 Cuma günü saat 14.30'da Harbiye 74. Kültür ve Dayanışma Derneği'nin Balabancık İlkokulu ve Ortaokulu'na yaptırmış olduğu “Topçu Üsteğmen Sait Yılmaz Kütüphanesi”nin açılış törenine katıldı.

Açılış törenine; Malkara İlçe Kaymakamı Erkan Karahan, 95. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Erdem Murat Tatlı, İlçe Emniyet Müdürü Sertan Topkaya, Malkara İlçe Jandarma Komutanı Bnb. Murat Kızıltan, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ali Saraç, Siyasi Parti Başkanları ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Belediye Meclis Üyeleri Nuran Başkütük, Ersan Tepe, Malkara Belediyesi Daire Müdürleri, Okul Müdürleri, Balabancık Mahalle Muhtarı Rıdvan Adanalı, Harbiye 74. Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman İpek ve yönetim kurulu üyeleri, Topçu Üsteğmen Sait Yılmaz'ın yakınları, basın mensupları, öğretmenler, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Açılış töreninde Harbiye 74. Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman İpek ve Malkara Kaymakamı Erkan Karahan konuşma yaptılar.

Malkara Kaymakamı Erkan Karahan konuşmasının ardından 95. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Erdem Murat Tatlı ve 74. Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman İpek'e teşekkür plaketi takdim etti.

Plaket takdiminin ardından “Topçu Üsteğmen Sait Yılmaz Kütüphanesi”nin açılışı gerçekleştirildi.

Açılışın ardından Belediye Başkanı Vekili Ali İhsan Uslu ve beraberindekiler “Topçu Üsteğmen Sait Yılmaz Kütüphanesi”ni gezdiler.

Açılışa katılanlara Balabancık İlkokulu ve Ortaokulu tarafından ikramlarda bulunuldu.

Topçu Üsteğmen Sait Yılmaz kimdir;

Tekirdağ Malkara'nın Balabancık köyünde 22 Mart 1955 tarihinde doğdu. İlkokulu Hacıilbey İlkokulu'nda, ortaokulu Malkara Ortaokulu'nda okudu. 1968 yılında başladığı Kuleli Askeri Lisesi'ni 1971 yılında bitirdi. 1974 yılında ise Kara Harp Okulunu Topçu Teğmen olarak 2 ncilikle bitirdi. 1974 – 1975 yıllarında Polatlı Topçu ve Füze okulunu tamamladı. 1975 yılında 11. P.Tug.Tb (Söke) Bt subaylığına atandı. 1977 yılında Kara Harp Okulu  Öğrenci Alayı 1.Tb.5.Bl.Tk. Komutanlığına atandı. Bu görevde iken 21 Aralık 1977'de Edirne – Uzunköprü yolunda geçirdiği trafik kazası sonucu 22 Aralık 1977 günü İstanbul'da vefat etti.

 

Haber Kaynak: Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Tag: Prof.Dr.Sait Yılmaz

Afrin bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından başlatılan Zeytin Dalı Harekâtı 11’inci gününü tamamlarken, bölgedeki siyasi ve askeri dengelerin değişme emareleri göstermesi yeni senaryoları da gündeme taşıyor. Afrin bölgesindeki gelişmeleri, İdlib bölgesindeki bazı gelişmeler ile birlikte paralel izleme gereği ortaya çıkıyor. Suriye’deki taraflar sürekli politikalarını gözden geçiriyor, yeni ittifak olasılıkları ortaya çıkarken çatışmaların sürpriz bir şekilde tırmanarak, büyüme ihtimali de var. Bu nedenle, içinde bulunulan resmi iyi okumak, sonraki adımları görerek, tedbir almak zorundayız. Bu makalede de konu ile ilgili öngörülerde bulunmaya çalışacağız.

Rusya Federasyonu (RF) ve Suriye (Esat) Rejimi;

Rusya’nın Afrin için hava sahasını açması ve askerlerini Tel-Rifat’a çekmesi, harekâtın
daha elverişli şartlarda yapılmasına imkân sağlamıştır. Rusya’nın Afrin harekâtı için Türkiye’ye verdiği desteğin arkasında üç beklenti var;

(1) ABD’ye yanaşan Kürtleri terbiye etmek,

(2) Türkiye’yi ABD’den daha fazla uzaklaştırmak,

(3) İdlib’in temizlenmesi için Türkiye’nin daha çok gayret etmesi.

Rusya ve Suriye hükümeti iki konuda sıkıntıdadır;

(1) Kürtler; RF, Kürt kartını ABD’nin elinde almak istiyor. RF’nin Kürtlere yönelik Soçi’deki görüşmelere çağırma ve “otonomi için Türkiye’yi ikna ettim” sözleri YPG/PKK için yeterli olmadı. YPG/PKK, “otonomi alana kadar ABD askeri var olmaya devam etsin” düşüncesinde.

(2) Türkiye; Astana Süreci ile Türkiye’ye ateşkesi sağlama garantörlüğü verilmiş olsa da asıl beklenti, İdlib bölgesini Sünni cihatçılardan temizlemesi idi. Ruslara göre; Türkiye, İdlib ile ilgili verdiği sözleri yerine getirmedi, hızlı adımlar atmadı, Sünni İslamcı gruplar ile işbirliğine devam ediyor.

Rusya ve Esat rejimi, ABD ile arasını bozacağından Türkiye’nin Fırat’ın batısındaki Münbiç’e harekât yapmasını destekliyor. Ama bu bölgelerin nihayetinde Suriye rejimine devrini de bekliyor. Aksi takdirde yani RF ve Esat rejimi ile İdlib’te yaşanan çelişkili durum Afrin’de de devam ederse Esat rejimi ile sıcak çatışmalar gündeme gelebilir. Rusya’da bu sene başkanlık seçimleri olduğunda seçimlere kadar Türkiye’yi yanlarında tutmak, Suriye’de sağladıkları hâkim konumu sürdürmek istiyorlar.

Ancak, Ruslar beklentileri ile ilgili şu üç konuda Türkiye’ye baskı yapıyorlar;

(1) ÖSO ve diğer Sünni cihatçılar ile yolların ayrılması,

(2) İdlib’in temizlenmesi,

(3) Barış Süreci kapsamında Kürtlerin de tatmin edilmesi.

İdlib’te neler oluyor?

Türkiye, başta Heyeti Tahriri Şam (HTŞ; Eski El Nusra) ve ÖSO olmak üzere Sünni cihatçılar ile flörte devam ediyor. Türkiye’nin İdlib’te yaptıkları ciddi şüpheler uyandırıyor. Bir yandan Ruslar ve Esat bölgeyi temizlemek için gayret ederken, Türk tankları HTŞ ile birlikte Halep yakınlarında durduruluyor.

Sünni Grupların temsilcisi Suriye Müzakere Grubu (SNC[1]) Soçi’de 29-30 Ocak 2018’de yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi görüşmelere katılmadı. Bu durum, SNC üzerinde Türkiye’nin etkisinin kalmadığı ve bu etkinin ABD ve Suudi Arabistan’a geçtiği şeklinde değerlendiriliyor. Özetle barış görüşmeleri için çok önemli olan SNC çatı grubu Türkiye’yi dinlemiyor. Türkiye, Soçi’de sadece kendine yakın grupları temsil etti.

Suriye rejimi, RF ve İran; İdlib’te inisiyatif almak, bölgeyi Sünni cihatçılardan temizlemek, kısaca ülke bütünlüğü istiyor. Türkiye ise bölgeyi temizlemediği gibi bu örgütlerle işbirliği yapıyor. Bu durumda, “Türkiye’nin İdlib ve dolayısı ile Afrin’de niyeti ne?” sorusu ortaya çıkıyor.

Türkiye, Afrin harekâtının hedefini YPG/PKK varlığını yok etmek ve Suriyeli göçmenlerin dönüşünü sağlamak olarak açıklamıştı. Arap dünyası, Türkiye’nin İdlib’ten Fırat’a bir Sünni kuşak oluşturarak, 3.5 milyon Suriyeli göçmeni buraya doldurmayı planladığını düşünüyor[2].

Bazı kaynaklar, Türkiye’nin kimlik politikasının yarı bağımsız devletlerin bir araya geldiği bir federalizmi ve müteakiben Bosna modelini içerdiğini öngörüyor[3].

Afrin’deki harekatın geleceği..

Türkiye, bölgede 30 Km. derinliğinde bir tampon bölge oluşturulacağını açıklamıştı. Kuzeydeki cepheye ilaveten, doğu ve batı cepheleri de açılmış (Harita), Afrin şehri kuşatılmıştır. Bölgede terörist temizliği devam etmektedir.

Harita: Afrin Harekâtı (25 Ocak 2018)

Zeytin Dalı Harekâtı’nın 11. gününde harekâtın başlangıcından itibaren Afrin’in 5 beldesinde toplam 18 köy, 1 köy altı yerleşim yeri, 5 stratejik dağ ve tepe olmak üzere toplamda 24 nokta terör örgütünden temizlenmiş oldu.

Rus uzmanlar, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeybatısında yürüttüğü Zeytin Dalı Harekâtı’na iyi hazırlanmadığını, bu yüzden sahada sıkıştığını ileri sürüyor. BDT Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve askeri uzman Vladimir Yevseyev, bölgede taarruz etmeye yetecek sayıda Türk birliğinin olmadığını, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçlerinin ise savaşacak durumda olmadıklarını savundu. Yevseyev, ÖSO’nun değil de TSK’nın Afrin’e ilerleyebilmesi için en az 2,5 katı kadar daha askere sahip olması gerektiğini, fakat böyle bir birliğin oluşturulmadığını iddia etmektedir[4].

Türkiye’nin Afrin’de yanına çektiği 25 bin kadar sivil savaşçı; eski El Kaidecileri, Selefi cihatçılar, Müslüman Kardeşler gibi bazı İslamcı gruplar, paralı askerler ve gönüllülerden oluşuyor. Afrin harekâtına Türkiye yanında katılan vekil savaşçılar şunlar[5]; (1) Feylak el-Şam, (2) Ceyş el-Nasr, (3) Cebhat el-Şamiya, (4) Nureddin Zengi Tugayları, (5) El Caber grubu, (6) Sultan Murat Tugayı, (7) Semerkand Tugayı, (8) Muntasir Billah Tugayı, (9) Fatih Sultan Mehmet Tugayı, (10) Hamza Bölüğü, (11) Kuzey Fırtınası, (12) Türkistan İslamcı Partisi, (13) Selahaddin Tugayı.

Türkiye, Suriye’den başka Libya’da kendine yakın Sünni grupları destekliyor. Katar ve Sudan üzerindeki etkisi ile de Ortadoğu’da etkin bir aktör olmaya çalışıyor. Yani genel kanaate göre; Sünni İslami hedefler Türk dış politikasına yön vermeye devam ediyor[6].

ABD, Suriye’de konumunu güçlendiriyor..

ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye’de IŞİD tehlikesi ortadan kalkmış olmasına rağmen askeri varlık bulundurmaya devam etmelerinin gerekçelerini şöyle açıklıyor[7];

(1) Esat’ın gitmesi gerektiği.

(2) İran’ın Suriye ve Irak’taki faaliyetlerinin önlenmesi.

(3) İsrail’in güvenliği.

ABD Dışişleri, bu hedeflerinin Türkiye ile vekilli savaşçılar arasında da olsa bir askeri çatışmaya yol açabileceğini kabul ediyor ama hala Suriye’nin geleceği için işbirliğinden bahsediyor.

YPG/PKK içinde adam başına 350 dolar veren ABD, Kürtlerden sonra Suudi Arabistan’ın desteği ile Sünni grupları da yanına çekiyor. Fırat Kalkanı’na katılan bazı ÖSO liderleri ABD ile de görüşüyor.

Türkiye ile ABD’nin arasının düzelmesi Trump yönetiminin Kürt kartını oynamaktan vazgeçmesine bağlı. Ancak, bu kolay değil. ABD’nin Suriyeli Kürtleri destekleme nedenleri şu şekilde değerlendiriliyor[8];

– Eylül 2014’den itibaren eğit-donat faaliyetleri ile kendine çalışacak muhalif grup yetiştirmek için para harcayan ABD, kendine sahada Kürtlerden başka müttefik bulamadı.

– YPG/PKK’nın kendileri için seçtiği kuzey bölgeyi IŞİD’a karşı savunmakta dirençli olmaları ve ABD tarafından güvenilir ortak olarak görülmeleri.

– Türkiye’nin Sünni radikal İslamcı gruplarla ilişkileri nedeni ile yolların ayrılması.

– YPG/PKK’nın IŞİD ile savaşta gönüllü olmaları ve ABD desteği istemeleri.

– Arap Baharı ile birlikte Türkiye’nin Ortadoğu’da Sünni hamiliğine soyunması, Müslüman Kardeşler ve benzeri örgütlerle ilişkilerinin ABD’de yarattığı şüpheler.

– Rusya’nın Suriye’ye gelmesi ile ABD’nin barış masasında etkili olabilmek için kendine sahada müttefik arayışı.

– Kürtlerle, Ortadoğu ülkelerine örnek olacak çeşitli etnik grupların içinde yer aldığı mezhepçi olmayan, laik, eşitlikçi bir model hükümet kurmak.

Sonuç; Türkiye ne yapmalı?

Türkiye’nin Afrin ve İdlib’teki askeri harekâtı Rusya, İran ve Esat rejimi ile Fırat’ın doğusuna yönelik harekâtı ise ABD ile ilişkilerini test edecektir.

Rusya, Kürt piyonu ile Türkiye’ye istediklerini yaptırıyor, Kürtler üzerinden Türkiye’nin hamleleri kontrol ediliyor.

ABD ise Türkiye’nin Münbiç’e gelmemesi için tehdit ederken Esat ve Rusya ile başının belaya girmesini bekliyor.

Türkiye ise RF üzerinden ABD’ye, Sünni Gruplar üzerinden Esat’a cephe alıyor. Atılması gereken iki acil adım var;

(1) Esat ile barışmak, aracısız görüşmek.

(2) Sünni gruplar ile ilişkiyi kesip, rejim ordusu ile hareket etmek.

Suriye’nin kuzeyinin tümü yani Fırat’ın doğusu da terörden arındırılmalıdır. Batıdaki başarı, Türkiye’yi doğuda diplomasiyle sonuca götürebilir. Ancak, ABD’nin sıkışması için dolaylı yöntemlere de ihtiyaç var.

Sincar ve Irak’ın kuzeyinin temizlenmesi için de Irak’la işbirliği yapılmalıdır. Irak’ın kuzeyindeki Erbil yönetimi, Bağdat’ın yaptırımlarından kurtulmak için Türkiye’den aracılık istedi. Türkiye’nin aklında gene Erbil’i yanına çekerek Irak’taki İran etkisini azaltmak var. Bu ise Irak’ın kuzeyinde 15 yıldır devam eden hataların, Türkmenlerin ihmal edilmesinin devamı demek..

[1] SNC: Syria Negotiation Commission.

[2] Al Monitor, Is US bailing on Syrian Kurds? (January 28, 2018).

[3] Andrew Korybko, The Syrian Kurds Think They Can Play Damascus Like a Fiddle, Oriental Review, (January, 26, 2018).

[4] Sputnik News, Rus Askeri Uzmanın İddiası: Türk Ordusunun Muharebe Kabiliyeti Düşük, (26.01.2018).

[5] Al Monitor, Is US bailing on Syrian Kurds? (January 28, 2018).

[6] Samuel Ramani, How Turkey’s Geopolitical Ambitions Could Change the Middle East, The Diplomat, (January 24, 2018).

[7] Paul Pillar, A New Decision to Go War in Syria, (January 20, 2018).

[8] Sherko Kirman, 8 Reasons Why America Supports the Syrian Kurds, (September 13, 2017).

Turkey has an outstanding ability of to wage war in both of conventional war and hybrid war, where AI technologies are applied. Accordingly, within the scope of this study we aimed to put forth the general ongoing efforts to integrate the... more

Turkey has an outstanding ability of to wage war in both of conventional war and hybrid war, where AI technologies are applied. Accordingly, within the scope of this study we aimed to put forth the general ongoing efforts to integrate the war capabilities of AI technologies. Within the context of this conceptual article, we analyzed the attempt to construct the military capability of the Turkish armed forces and the effort to strengthen technological armament by the integration of AI. We introduced the applications of artificial intelligence, which is the most important technological improvement that Industry 4.0 brought about on the applications carried out in the Turkish military sector. The areas evaluated in the analysis are: the main military applications changed by AI in Turkey, the concept of the Turkish military, Turkish modernization efforts in defense, technologies focusing on AI, the potential of AI, Turkish practical experience in the war zones of combat with the aim of fighting against terrorism with AI technology support, military intelligence and awareness of state, AI technology in conventional warfare defense as well as the most current issue: the experiment of the Turkish product of UAV (Unmanned Air Vehicle) in the Russian-Ukraine War. In this conceptual article according to the findings of the theoretical analysis of the factors identified, Turkey has obtained successful results on the application of the AI technological improvements in a variety of war areas. Information operations, surveillance and reconnaissance, logistics, cyber space operations, intelligence, command and control, autonomous instruments and autonomous weaponry systems are included in the growing military AI technology applications.

Publication Date: 2023
Publication Name: Journal of Organizational Behavior Research

Research Interests:

Artifical Intelligence

Countries have to pre-evaluate threats and risks that may incur their national security and national interests, take the necessary preventive measures timely, and pursue decisive policies within the limits of the possibilities of their... more

Countries have to pre-evaluate threats and risks that may incur their national security and national interests, take the necessary preventive measures timely, and pursue decisive policies within the limits of the possibilities of their national power, by keeping a close watch on ongoing and conceivable crises and new developments. Like statesmen, also the international security organizations have to foresee the coming or anticipated threats and opportunities, take the necessary precautions and when necessary even to react by using force. Starting from time of peace, all these require an effective crisis management system that would warn and manage the threats that would create such crises. There are, however, crisis management centers and situation rooms in the focal points of the physical substructure of the crisis management system. In this article, by looking at the attributions of an effective crisis management system, structure of the crisis management centers and situation rooms will be questioned at international and national levels.

DOI: 10.17265/2328-2134/2017.12.006
Publication Date: 2017
Publication Name: International Relations and Diplomacy, December 2017, Vol. 5, No. 12, 742-752

Research Interests:

Crisis Management

And 534 more

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir