Çırak olarak başladığı mesleğinde, Almanya'da katıldığı bir fuar sonrasında gelişme sağladığını belirten Diril, halen 30 kişinin çalıştığı atölyede ayda 2 bin dolayında zil ürettiklerini söyledi.
Üretilen zillerin tamamını ihraç ettiklerini anlatan Diril, şunları kaydetti: “ yılında Almanya'da katıldığım bir fuarda Avrupa'nın en büyük müzik aletleri firmasından olan Roland Mein'in yetkilileri ile tanıştım. Bana teklifte bulundular. Türkiye'de hayal bile edemeyeceğim bir kariyer imkanı doğunca ben de kendi atölyemi kurarak imalata başladım. Ardından da Mein firmasına zil üretmeye başladık.”
Firma için ürettikleri Byzance, MB20 gibi zillerin üzerinde imzasının bulunduğunu belirten Diril, ürettikleri zillerin aynı alanda dünyaca ünlü Zildjian, Sabian ve Paiste gibi firmaların ürünleri ile de rekabet ettiğini söyledi.
Dünyaca ünlü birçok yıldızın orkestralarında kendi zillerinin kullanıldığını da ifade eden Diril, “Madonna, Ricky Martin, Michael Jackson ve Jennifer Lopez gibi dünyaca ünlü starlar orkestralarında bizim yaptığımız zilleri kullanıyor” dedi. Diril, “Dünyanın en iyi bateristlerinden biri olarak kabul edilen Johnny Rabb bile bizim zilleri tercih ediyor” diye konuştu.
Dünyada el işçiliği ile zil üretiminin yaygın olmadığını belirten Diril, şunları kaydetti:“El işçiliği ile üretimi çok az firma yapıyor. Diğerleri teknolojiyi kullanıyor. Biz profesyoneller için elle dövme zil yapıyoruz ve özel siparişler alıyoruz. Zil yapmak için kullandığımız madeni de kendimiz hazırlıyoruz. Bakırı ve pirinci eriterek özel bir karışım elde ediyoruz ve özel kalıplara döküyoruz. Daha sonra da çekiçle döverek elimizde işliyoruz. El dövmesi ziller daha iyi ses kalitesine sahip oluyor. Bu nedenle de el yapımı dövme ziller tercih ediliyor.”
İmal ettikleri zillerinABD, Almanya, Çin, Hollanda, Lüksemburg ve Fransa gibi değişik ülkelere gönderildiğini belirten Diril, yeni yıldan itibaren iç piyasa için de üretim yapacaklarını söyledi.
Kavak ilçemizin önemli geleneklerinden birisidir Zilli börek. Günümüzde unutulmaya yüz tutmaya başlasa da dilden dile anlatılan toplumsal ananemizi sizinle paylaşmak istedik.
Ulaşım vasıtalarının henüz tam gelişmediği dönemlerde düğün olan köye çevre köylerden insanlarda davet edilirdi. Ancak köyler arasındaki mesafenin uzaklığı nedeniyle düğüne gitmek için yola çıkan diğer köyün insanları, misafir olarak geldikleri yerde düğün süresince konaklardı.
5 kişilik guruplar halinde her köy düğün olan köye konak giderdi. Bir nevi kendi köylerini temsil ederlerdi. Düğün sahibi, misafir gelen konuklarını köyde akraba ve komşularının evlerine yerleştirir, her türlü ikramlarını yapardı.
Konuk evlerine düğün sahibi tarafından kaz verilir, Kaz Tridi ikramından sonra misafirler tarafından düğün evine gizlice bahşiş bırakılırdı. Bu bahşişleri misafirleri ağırlamaktan ve düğün organizasyonlarından sorumlu olan Yiğitbaşı toplar, hangi köyden gelen grubun kaç lira verdiğini not alırdı.
Diğer köylerden gelen grupları davullarla karşılayan, onlar için oyunlar oynatan, türlü türlü ikramlar ile misafirlerin gönüllerini alan Yiğitbaşı, konukları yatıp uyuyacakları yere yerleştirdikten sonra topladığı bahşiş ile kimin ne verdiğini yazan listeyi düğün sahibine iletirdi.
Toplanan bahşişleri ve kimin ne verdiğini gösteren listeyi alan düğün sahibi, en yüksek bahşişi veren kişiye hediye edilmek üzere tepside börek açtırırdı.
Sabah olduğunda içi bulgur dışı şekerli büyük sinide hazırlanan börek, zil takılarak davulcular eşliğinde o yüksek meblağı veren konuk evine Yiğitbaşı önderliğinde davul eşliğinde götürülürdü. Bütün halka zilli böreğin kime gittiği duyurulurdu. Zilli böreği alan köyün namı diğer düğüne kadar sürer gider. Bu gelenek köyler arası diyaloglu rekabeti de sağlayan önemli bir gelenek olarak yüzyıllar boyu sürdürülmüştür.