sanat tarihinin temel kavramları remzi kitabevi / Sanat tarihinin temel kavramlar* - Heinrich Wölfflin - Google Books

Sanat Tarihinin Temel Kavramları Remzi Kitabevi

sanat tarihinin temel kavramları remzi kitabevi

Klasik ve Barok sanat arasındaki temel farklar nedir? Sanatın farklı zamanlarda farklı kültürlerde sarmal biçiminde gelişmesinin temelini oluşturan bir kalıp model var mı? Aynı ressama ya da aynı resme tamamen farklı tepkiler vermemize ne yol açar?
Günümüzde klasik bir metin haline gelmiş olan, ilk kez 1920’li yılların başında Almanya’da yayımlanan Sanat Tarihinin Temel Kavramları’nda Heinrich Wöllflin, bu tür soruları yanıtlayacak bir dizi nesnel kriter sunuyor. Üslup, nitelik ve temsil şekli gibi unsurları karşıt beş kavram (Çizgisel-Gölgesel, Yüzey-Derinlik, Kapalı Biçim-Açık Biçim, Çokluk-Birlik/Bütünlük, Belirlilik-Belirsizlik) üzerinden ele alan yazar, heykeli ve mimariyi de derinlemesine inceleyerek altmış dört sanatçının eserlerinin çözümlemesini yapıyor. Botticelli, van Cleve, Dürer, Holbein, Brueghel, Bouts, Hals, Rembrandt, Velázquez, Tiziano, Vermeer ve daha pek çok önemli sanatçının ürettiği yaklaşık yüz elli görsel, okurun, Wöllflin’in sanat eleştirisi metodolojisini anlamasına yardımcı oluyor.
Hayalperest Yayınları’nın yeni çevirisiyle tekrar okurla buluşturduğu Sanat Tarihinin Temel Kavramları, sanat, sanat eleştirisi ve sanatın değerlendirilmesi konusunda yöntem araştırmaları yapanların sağlam temeller üzerinde ilerlemesini sağlıyor.

Heinrich Wölfflin, Sanat Tarihinin Temel Kavramları

ÖZET Baslangıcından günümüze kadar sinemanın gelişme süreci,gerek estetik gerekse teknolojik alanlarda fotograf ile benzerlikler gösterir.Kimyasal olarak ilk görüntü sabitlendiğinden beri, perde'nin de keşfiyle, insanoğlu görüntüleri daha yüksek hızlarda kaydetme ugrasısı içinde olmustur.Hızın kaydı konusundaki tüm bu gelişmelerde, insanlığın endüstri devrimi ile yaşadığı gelişmeler etkili olmuştur. Hızın kaydı sonucu ortaya çıkan birtakım mekanik gerçekler bilim , sanat ve felsefe adamlarının yaşamı daha farklı sorgulamasına yol açmış, bu sorgulamalar sonucunda elde edilen veriler hem klasik sanat anlayışının hem de sinemanın ve onu var eden teknolojinin gelişmesine yol açmıştır. Gelişim süreci içinde sinemaya,sanatsal kaygılar ve fotoğraf kadar, toplumsal olaylar ve savaşlar da etki etmiştir. Estetik arayışların ortaya çıkardığı ve geliştirdiği “aydınlatma” hem teknolojiden hem de toplumsal düşünce değişimlerinin sinemaya yansıtılması kaygısından etkilenmiştir.Toplum hayatı değiştikçe birtakım tarzlar gelişmiş , onların ifadesi için teknolojik yöntemler ilerletilmiştir. Tabi sinemayı sinema yapanın, “kurgu” öğesi olduğu asla unutulmamalıdır.Ancak yine de kurgu sonucunda ortaya izlenebilir bir görüntüler topluluğu çıkabilmesi için ışığı, kamera devinimi, kompozisyonu tam görüntüler elde etmek gerekir.Aynı zamanda fotoğraf ile sinemanın kesiştiği öyle noktalar vardır ki, nerdeyse artık sinematografi tamamen fotoğraf makinası ile oluşturulur. Final bölümünde ise fotoğraftan en çok faydalandığına inandığımız kendisi de başarılı bir fotoğrafçı olan Alman yönetmen Wim Wenders'in “Paris-Texas” filmine değinmek, tüm bu işbirliğini nereye dayandırmak istediğimizi, daha doğrusu bu iki teknolojinin nasıl dayanışmaya devam ettiğini açıklamak için iyi bir örnek oldu. ANAHTAR KELİMELER:Sinematografi,Görüntü Yönetmeni, Yeni Dalga, Yeni Gerçekçilik,Alman dışavurumcu Sineması, WimWenders, Kara Film, Fotoğrafi SUMMARY From the beginning of their invention until today, there's always been similarities, between photographic and cinematographic progress in both aestethic and technological issues. From the day which first chemical photographic prodress has been done, there has always been progress in the issue of speed which photographers took its care by the invention of the shutter. There's another effective issue on the thought of speed which named “Industrial Revolution”. And with the results of “catching the speed of movement” there appears a lot of facts that influenced the thoughts of scientists, artists and philosophers about the daily life.After the questioning about the daily life , there has been extremely radical changes in classic art, science and social life which basis of cinematographic progress has been aranged on. Cinematographic process ,effected by social life and by the wars, as much as aestethical and tecnological issues in its duration. Also the issue of “illumination” effected by the change of social life , that came with facts of war which also made changes on aestethic concerns. It must be never forgotten that cinematoraphy owed its existence to “editing”. But there has never been a film which observed “good editing but bad photography”. If there's no good photography there will never be good editing after the film has been shot. In the final , I have tried to prove my thesis with the best example which I ever thought.German director Wim Wender's film “Paris-Texas” is the best example which we can ever find, when we try to look for a analogy between the photography and cinematography. KEYWORDS:Cinematography, Cinematographer, New Wave,Neo Realismo,German Expressionist Cinema, Wim Wenders, Film Noir, Photography

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir