saniye anne kalburabastı tarifi / Fırın Sütlaç (Anne Usulü) - Leziz Yemeklerim

Saniye Anne Kalburabastı Tarifi

saniye anne kalburabastı tarifi

7

KALBURABASTI NASIL YAPILIR? İlk olarak şerbeti hazırlayın. Toz şeker ve suyu derin bir tencereye alın. Aralarda karıştırarak, koyu bir şurup kıvamı alana kadar yaklaşık 20 dakika, orta ateşte kaynatın. Şurup kıvamını alan şerbete limon suyunu ekleyin. Kısık ateşte 2-3 dakika daha kaynattıktan sonra ocaktan alın ve soğuması için oda sıcaklığında bekletin. Kalburabastı hamurunu hazırlamak için oda sıcaklığında bekletilmiş 125 gram tereyağını derin bir karıştırma kasesine aktarın. Üzerine 1 su bardağı süt, 1 çay bardağı sıvı yağ, 2 yemek kaşığı irmik ve 1 yemek kaşığı yoğurdu ilave edip, 3,5 su bardağı unu azar azar katarak karışıma yedirin. Son olarak 1,5 çay kaşığı kabartma tozunu da ilave ettikten sonra 5 dakika kadar yoğurun ve üzerini streç film ile kapatıp, 20 dakika kadar buzdolabında bekletin. Dinlenen hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartın ve avuç içinizde yuvarladıktan sonra hamuru bir kalbura bastırıp, yuvarlak şeklinde açın. Her birinin tam orta kısmına 1 tatlı kaşığı ceviz içinden yerleştirdikten sonra kalbur üzerinde rulo şeklinde sarın. Aynı işlemi hamur bitene kadar tek tek uygulayın. Fırın kağıdı serdiğiniz fırın tepsisine hazırladığınız tatlıların birleşim yeri alt tarafta kalacak şekilde, aralıklı olarak yerleştirin. Kalburabastıları, önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25 dakika kadar pişirin.Fırından çıkan sıcak tatlıların üzerine soğuyan şerbeti azar azar gezdirin. İçine çekmesi için beklettikten sonra toz Antep fıstığı ile süsleyip, servis edin.

— Neden sözümü dinlemiyor?

— Neden ağlama krizleri bitmek bilmiyor?

— Neden iki saattir ağlaması kesilmiyor?

— Defalarca oturdum, konuştum. Neden hâlâ arkadaşına vuruyor?

— Sanırım çok sert davrandım.

— Galiba çok üstüne gittim. İçine kapandı çocuk.

— Ee tabii çok alttan aldım. Yumuşak davrandım. Otorite kuramadım.

— Hani çocuk yetiştirmek fıtriydi; hepimizin yaratılışında vardı?

— Hep arkadaşları bozuyor bu çocuğu! Ben yap desem yapmaz zaten.

İster anne/baba, ister anneanne/babaanne, ister bakıcı/öğretmen olun, çocuğunuz sizi dinlemiyorsa, öncelikle size üzücü bir haberim var!

Çocuğunuz normal!..

Şaşırmayın, gerçekten normal!..

Peki normal bir çocuğumuz varsa, biz nerede hata yapıyoruz da bu çocuk bizi dinlemiyor? Ne yaparsak çocuğumuz bizi dinler?

Efendim mesele derin!..

Ne elde sihirli değnek, ne dilde kuvvetli üfürüğümüz var! Olsa, şöööyle bir evirip çevirelim, okuyup üfleyelim!.. Üzgünüm.

Durun, hemen boynunuzu bükmeyin! Şunu söylemeyi borç bilirim:

Evet, çocuk yetiştirmek fıtridir.

Evet, bu cümle bizi hem rahatlatır hem çıldırtır…

Ama, çocuk yetiştirmenin de çocuklarla konuşmanın da bir yolu yordamı ve hatta sanatı vardır!

Neden mi?

Çünkü bu yavruların da bir kalbi, bir beyni, duyguları vardır! İşte işin sırrı burada gizli!.. Bu sırrı yakalamak ise imkânsız değil. Azıcık iyi niyet, eh azıcık da sabır gerek.

Gel gelelim bu sanat, sadece sabretmekle, azıcık iyi niyetle öğrenilmiyor.

Az biraz taktik bilmek gerekiyor.

Her şeyden önce “Çocuk nasıl dinlenir?” İşte önce bunu öğrenmek gerekiyor!

Şimdi size kısa maddeler halinde, çocuklarımızı dinlerken dikkat etmemiz gerekenlerden bahsedeyim, sonra herkes aynaya bir baksın, “Ben çocuğumu doğru dinliyor muyum?” diye bir düşünsün efendim.

– Çocuğunuzu dinlerken bütün dikkatinizi ona verin!

Telefonu, kitabı, gazeteyi, televizyonu kapatın (veya durdurun). Sadece yüzünüzü değil, bütün bedeninizi ona dönün. Sağa sola bakmayın. Dikkatinizin onda olduğundan, onu dinlediğinizden emin olun. Biliyorum zor. Belki dünyanın işini yaptınız, yorgunsunuz, streslisiniz. Eğer azıcık sabreder de “‘her şeyinizle” onu dinlerseniz, muhtemel yaşanılacak birçok problemin önüne geçecek, daha huzurlu olacaksınız.

– O anlatırken, siz “Ooo…”, “Hadi ya!..”, “Hımm…”, “Anlıyorum.” diyerek, çocuğunuzun hislerini kabul edin.

Çocuklar istenmeyen bir olay yaşadıklarında, duyguları ne olursa olsun, ihtiyaç duydukları ilk ve en önemli şey anlaşılmaktır. Çocuk bir yandan anlatır, diğer yandan hissettiği duyguları anlayıp anlamadığınızı merak eder.

Bizim yaptığımız en büyük hata, çocuk konuşurken çocuğun problemine çözüm getirmeye çalışmaktır! Tutun kendinizi! İçinizden gelen o sesi bastırın! Çözüm üretmeyin ve yorum yapmayın! Bu kaş yapayım derken göz çıkarmaya benzer. Çünkü doğru dinlemediğinizde kriz büyür, çocuk uzaklaşır.

– Çocuğunuzun hissettiklerini isimlendirin.

Öfkeli mi? Üzgün mü? Hayal kırıklığına mı uğramış? Korkmuş mu?

Kriz anlarında, çocuğunuz ağlarken, yerleri yumruklarken veya bağıra çağıra ayaklarını yerlere vururken, çocuğunuzun en çok ne hissettiğini düşünün ve bu hissi duymasını sağlayın.

Bunu bir örnekle zihnimizde canlandıralım. Mesela arkadaşıyla oynayan kızınız koşarak yanınıza geldi ve “‘Merve bana aptal dedi! Ben aptal değilim!” dedi. Bu durumda ilk tepkiniz ne olur?

– Aa!.. Olur mu öyle şey. Sen çok akıllı bir çocuksun.
– Çağır Merve’yi özür dilesin.
– Oyuncağını paylaşmanı istiyor olabilir.
– Ayy! Kıyamam! Çok üzüldüm.
– Bence Merve’ye, “arkadaşına aptal demenin güzel bir şey olmadığını” söylemelisin.
– Ne olmuş aptal dediyse?

İşte tüm bunları söylemeden önce bir saniye düşünelim. Çocuğunuz ne hissediyor? Muhtemelen kızgın, Merve’ye sinirlenmiş. O zaman yukarıdaki gibi uzun uzun cümleler kurmak yerine şöyle deyin:

– Hmm, Merve seni sinirlendirmiş.
– Evet! Ben aptal değilim!
– … (Bir şey söylemek zorunda değilsiniz. Sadece dinleyin.)
– Bıktım artık! Bir daha onunla oynamayacağım.
– Anlıyorum. Çok kızgınsın.
– Eğer bana aptal demese beraber parka gidebilirdik.
– … (Dinlemeye devam edin.)
– Anne? Yarın Merve’yle parka gidebilir miyiz?

Bazı çocuklar bu örnekte olduğu gibi krizden çabuk çıkar. Bazı çocukların sakinleşmesi ise daha uzun sürer. Kimi çocuk krizden sonra yalnız kalmayı tercih eder. Kısacası senaryo çocuğun karakterine, ortamına göre değişebilir. Değişmeyen tek şey, çocuğun hissettiklerini bilmeye ihtiyaç duyduğudur!

İsteklerine hayallerinde ulaşmasına izin verin.

Diyelim hiç olmayacak bir yerde, çocuğunuz sizden bir şey istedi. Ve bu şeyi o anda temin etmeniz mümkün değil.

– Anne ben dondurma istiyorum.
– Şu an bu mümkün değil.
– Ama bana ne! İstiyorum.
Üzgünüm. Gece yarısı sana dondurma alamam.
– İs-ti-yo-rum!
– Bu saatte nerden bulabilirim? Saçmalıyorsun!
– İğrenç bir annesin! Seni sevmiyorum!

İşte buradan sonra zihnimizde alarm çalmaya başlar. Eyvah ağlayacak! Kendini yere atacak! Oyuncakları tekmeleyecek!

Tüm bunlar olmadan hemen önce şunu deneyin:

– Dondurma yemek istiyorsun.
– Evet! Canım istiyor!
– Alamadığım için üzgün ve sinirlisin.
– Evet!..
– Gece olduğu için şu an almam mümkün değil.
– Bu haksızlık!
– Keşke canımızın istediği yiyecekleri getiren biri olsaydı.
– Bayramda şeker dağıtan teyze gibi mi?
– Ya da dondurma dağıtan bir teyze olsaydı. Hemen arasaydık bize koskocaman bir dondurma getirseydi.
– Bu kadar mı? (ellerini yana açarak)
– Ya da güneş kadar!
– Ya da ağaç kadar!
– Ya da apartman kadar! (Gülüşmeler)
– Anne, çok yoruldum. Dinlenmek istiyorum.

Çocuğunuz bunun gibi elde edilmesi mümkün olmayan şeyler istediğinde, bırakın hayallerinde ona ulaşsın. Hayal kurarken, içinde bulunduğu duygu girdabından kısa süreliğine de olsa uzaklaşmış olur. Sihirli değnekler ve apartman boyunda dondurmalar bunun en tatlı yoludur. Aksi takdirde, siz onu gerçeklerle yüzleştirerek açıklamalar yapmaya devam ettikçe, çocuk içine düştüğü duygu girdabında takılı kalır.

Nergiz Tuba ÇAĞIL

ETİKETLERçocuğu dinlemekçocuğunuzla doğru konuşmanın yollarıçocukla nasıl konuşulur

FacebookTwitterGoogleWhatsappLinkedin

Fırın Sütlaç (Anne Usulü)

Anne Usulü Fırın Sütlaç Tarifi için pirince 1 bardak su ekle ve suyunu çekinceye kadar orta ateşte pişir. 

Ateşten İndirmeden yumuşayan ve suyunu çeken pirince sütü ekleyelim, karıştıralım. 

Toz şekerini ilave edelim ve karıştıralım dibi tutmaması için.

1 çorba kaşığı nişastayı yarım bardaktan az suyla açalım yumurta sarısını da ilave edelim çırpalım. 

Yumurta sarısı pişmemesi için ateşteki pirinçli sütümüzden azar azar alıp alıştıralım sonra tencereye ekleyelim.

5 dk. böyle kaynadıktan sonra hafif koyulan sütlacımızın altını kapatalım ve vanilyayı ilave edelim. 

Karıştırdıktan sonra ister küçük güveçlere ister fırına dayanıklı kaplara bölelim. 

Sütlaçları  bir tepsi yada kabın içine oturtalım oturttuğumuz kaba su ilave edelim yarısına kadar ama küçük kaplardaki sütlaçlarımızın üzerine su gelmesin. 

10-15 dakika fırınımızın ızgara kısmını açıp 180 derecede üstünün kızarmasını sağlayabiliriz. 

Püf noktası: fırında uzun kalırsa pirinçler şişerler, fazla ısı koyulaştırıyor dikkatli olalım.

Çıkardıktan sonra üstlerini bir tepsiyle örtelim ki kurumasınlar. 

Evetttt sütlacımızı tamamladık 🌝

AFİYET OLSUN

Fırın Sütlaç (Anne Usulü)in it

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir