1- My mom bought me a skateboard for my birthday.
Annem bana doğum günüm için kay kay aldı.
2- We played Frisbee with our friends on the beach.
Arkadaşlarımızla kumsalda frizbi oynadık.
3- I lost my favorite toy car yesterday.
En sevdiğim oyuncak arabamı kaybettim.
4- My father made a kite for me this sunday.
Babam, bu Pazar benim için uçurtma yaptı.
5- We bought 50 balloons for my older sister's birthday.
Ablamın doğum günü için 50 tane balon aldık.
2- Zeka Geliştirici Oyunlar ve İngilizce Karşılıkları
Rubik Küpü - Rubic's Cube
Yap-Boz - Puzzle
Satranç - Cheese
Zeka Kartları - İntelligence Cards
Kelime Oyunları - Wordgames
Dama - Checkers
İsim - Şehir - Name and city
Örnek Cümleler:
1- I beat my opponent in the game of chess.
Satranç oyununda rakibimi yendim.
2- I play with rubik's cube for 1 hour a day.
Günde 1 saat rubik küpü ile oynuyorum.
3- I like play wordgames.
Kelime oyunu oynamayı seviyorum.
4- When I was a kid, we always played name city with my family.
Küçükken, ailemle birlikte hep isim-şehir oynardık.
3- Oyunlar ve İngilizce Karşılıkları:
Futbol - Football
Basketbol - Basketball
Seksek - Hopscotch
Saklambaç - Hide and Seek
Köşe Kapmaca- Push in the corner ya da Corner Snatch
Yakar Top- Dodgeball
Voleybol - Volleyball
Hentbol - Handball
İstop - Stopping
Birdirbir - Leap Frog
Yakalamaca / Kovalamaca / Touch
Kulaktan Kulağa - From ear to ear
Deve Cüce - Camel and Dwarf
Örnek Cümleler:
1- I like play basketball with my friends.
Arkadaşlarımla birlikte basketbol oynamayı seviyorum.
2- We had so much fun in the corner grab game yesterday.
Dün, köşe kapmaca oyununda çok eğlendik.
Not: Oyun oynamak ''play'' kelimesi ile belirtilir. Oynamak istemediğimizi ya da oynayamayacağımızı ise ''don't - can't'' kelimeleri ile bildiririz.
Örnek Cümleler:
1- I don't play footbal with you because my mom ise calling to home.
Sizinle futbol oynayamam çünkü annem beni eve çağırıyor.
2- Sorry! My leg hurts! I can't play game with you.
Üzgünüm, bacağım ağrıyor. Sizinle oyun oynayamam.
Şah, satrançta karşı tarafın mat etmek istediği taş olduğundan en önemli taştır. Mat etmek, karşı tarafın şah en az bir taşla öyle bir tehdit etmesidir ki, tehdit altında kalan şahın ne kaçacak tehdit altında olmayan bir karesi, ne ona şah veren taşlar arasına sokabileceği bir taşı, ne de şah veren taşı vurma imkânı kalmıştır. Bu durumda oyun hemen son bulur. Satrancın karakteristiklerinden biri, satranç tahtasında mat edilen karşı tarafın şahını uzaklaştırmadan oyunu öylece bitirmektir. Bu özelliği, muhtemelen oyunun îcat edildiği zamanlardan kalan kralın haysiyetinin dokunulmazlığından kaynaklanmaktadır. Yenmenin bir jesti olarak mat edilen kralı devirmek mümkündür.
Oyunun amacı rakip şahı mat etmektir. Bunun anlamı rakip şahın bulunduğu karenin tehdit altında bulunması ve tehdit altında olmayan bir kareye kaçış ya da tehdidi engelleyecek başka bir hamlesinin olmamasıdır. Bu da rakibin diğer taşlarını alarak onu güçsüz bırakma ilkesine dayanır. Ayrıca satrançta hızlı gelişim de önemlidir. Hızlı gelişim göstermek için yapılan en önemli adımlardan biri gambit, yani piyon fedasıdır. Bu daha fazla taşın merkeze rahatça açılmasına olanak sağlar. Eğer bir oyuncunun şahının bulunduğu kare tehdit altında olmadığı halde bu oyuncunun kalan tek taşı şahı ise ve şahının tehdit altında olmayan bir kareye yapabileceği bir hamlesi yoksa oyun pat olur, yani berabere biter. Ayrıca oyun herhangi bir anda oyunculardan birinin yenilgiyi kabul etmesi veya bir oyuncunun beraberlik teklif etmesi ve diğerinin de bunu kabul etmesiyle de sona erebilir ama bu durum mat olarak adlandırılamaz. Oyun sırasında taşları avantajlı yerlere yerleştirerek rakibin hareketini kısıtlamak ve rakibin taşlarını almak yoluyla gücünü azaltmak esastır. Her taş, kurallara göre ulaşabileceği bir karedeki rakip taşın bulunduğu kareye yerleşerek, yerinden ettiği taşı oyun dışı bırakma gücüne sahiptir, buna taş almak denir. Alınan taş oyuna bir daha geri dönemez, ancak bulunduğu hattın son karesine varan bir piyon, oyun haricinde bulunsun bulunmasın, arzu edilen piyondan değerli, şahtan değersiz başka bir taşla değiştirilebilir. Buna terfi ettirmek denir.
Vezir, her yöndeki her boş kareye (çapraz, yatay ya da dikey olarak) başka taşların üzerinden atlamamak şartıyla gidebilir. Dolayısıyla kendinde bir kale ve filin özelliklerini toplamaktadır. Böylece vezir çok hareketli bir taştır.
Vezir, benzer pozisyonlarda duran iki kale kadar kuvvetlidir. Kelimenin kökeni Farsça: وزيرdır. Türkçeye de geçmiş olan bu ad, Hint-Avrupa dilleri'nde kullanılan Queenden daha uygundur.