saturasyon indeksi düşüklüğü / Medistate | Demir Eksikliği Anemisi

Saturasyon Indeksi Düşüklüğü

saturasyon indeksi düşüklüğü

kaynağı değiştir]

Temel olarak, nabız oksimetresi, bir kişinin kanındaki oksijenin doygunluğunu ölçmek için ağrısız, invazif olmayan bir yöntemdir.

Oksijen satürasyonu, akciğerlerin ne kadar iyi çalıştığının çok önemli bir ölçüsüdür. Hava soluduğumuzda, akciğerlerimiz oksijeni kılcal denen küçük kan damarlarına aktarır. Buna karşılık, bu kılcal damarlar oksijenden zengin kanı kalbe gönderir ve bu da onu arterlerden vücudun geri kalanına pompalar. Organlarımızın düzgün çalışması için sürekli oksijen kaynağına ihtiyacı vardır. Akciğerlerin oksijeni kana taşıma kapasitesi bozulduğunda, kandaki oksijen satürasyonu azalır ve potansiyel olarak organlarımızı tehlikeye atar. Bir nabız oksimetresi, oksijen satürasyonundaki bu düşüşü hızla tespit ederek, insanları tıbbi müdahale ihtiyacı konusunda uyarabilir.

Daha önce tıbbi bir prosedür için fiziksel bir muayene olduysanız veya bir doktora gittiyseniz, kan oksijen satürasyonunuzu bir nabız oksimetresi ile ölçmüş olabilir.

Cihaz deri, doku ve kandan geçen ışık yayar. İkinci bir sensör, doku ve kan tarafından emilmeden parmaktan geçen ışık miktarını algılar ve ölçer. Cihaz, bu ölçümü kullanarak kandaki oksijen satürasyonunu hesaplar.

Klinik ortamlarda, aşağıdaki durumlarda rutin olarak kullanılırlar:

- Anestezi sırasında da dahil olmak üzere ameliyat öncesi, sırasında ve sonrasında hastaları izlemek için

- Solunum ve akciğer fonksiyonunu azaltabilecek bazı ilaçlar kullanan hastaları izlemek için

- KOAH, astım, akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS), anemi, zatürre, akciğer kanseri, kalp durması ve kalp yetmezliği dahil olmak üzere kan oksijen seviyelerinde azalmaya neden olabilecek durumları olan kişilerin akciğer fonksiyonunu değerlendirmek için

- Uyku apnesi gibi uyku bozukluğu olan bireyleri değerlendirmek için kullanılır.

Deniz seviyesinde sağlıklı bir insan için% 95 ile% arası dinlenme oksijen satürasyonu seviyesi normal kabul edilir. Daha yüksek rakımlarda, oksijen satürasyon seviyeleri biraz daha düşük olabilir. İnsanlar, oksijen satürasyonu okumaları % 92'nin altına düşerse, vücut dokularına yeterli oksijenin ulaşmadığı bir durum olan hipoksinin bir işareti olabileceğinden, bir sağlık uzmanına başvurmalıdır.

Çoğu nabız oksimetresi, gerçek kan oksijen satürasyon seviyesinin % 2 ila % 4'ü arasında doğrudur. Bu, nabız oksimetresi okumasının arteriyel kandaki gerçek oksijen seviyesinden % 2 ila % 4 daha yüksek veya daha düşük olabileceği anlamına gelir.

Bir dizi faktör, nabız oksimetresinin çalışmasını veya doğruluğunu bozabilir. Cihazın temasının kaybolması, cihazın yaydığı kırmızı ve kızılötesi ışığı engelleyebilir. Aşırı hareket , titreme veya diğer hareketler de hatalı okumalara neden olabilir.

Demir Eksikliği Anemisi

Bebeklik döneminde geçirilen ağır demir eksikliği anemisinin zeka testlerinde 10 puan düşmeye yol açabileceği unutulmamalıdır. Çabuk yorulan, halsiz ve soluk görünümde olan, iştahsız ve sık hasta olan çocuklarınız da demir eksikliği anemisi akla gelmelidir.

Bebeklerinize ay arasında, diğer yaş grupları ve adolesan dönemde ise yılda bir kez kan sayımı yapılmalıdır.

 

Demir Eksikliği Anemisi Nedir?

Demir eksikliği anemisi sık görülen bir anemi türüdür. Anemi alyuvarlarınız yeterli hemoglobin içermediğinde ortaya çıkabilir. Hemoglobin, vücuda oksijen taşıyan, alyuvarlarda bulunan ve demirden zengin olan protein yapısında bir moleküldür.

Demir eksikliği anemisi vücudunuzun sağlıklı alyuvar yapımı için yeterli demire sahip olmadığı durumlarda zaman içinde gelişir. Yeterli demir olmadığında, vücudunuz depoladığı demiri kullanmaya başlar. Kısa bir süre sonra depolanmış demir tüketilir. Depolanmış demir bitince vücudun ürettiği alyuvarlarda normalden daha az hemoglobin bulunur.

Demir eksikliği anemisi solukluk, halsizlik, yorgunluk gibi belirtilere neden olabilir.

Ağır demir eksikliği anemisi çocuklarda büyüme ve gelişme ile ilgili problemlere, enfeksiyona yatkınlık ve kalp sorunları gelişmesine yol açabilir.

Bebekler, küçük çocuklar ve adolesan dönemde büyüme ve gelişmenin daha hızlı olduğu dönemlerde demir eksikliği gelişme riski artmıştır.

 

Demir Eksikliği Anemisi Niçin Oluşur?

Çocuğun vücudunda yeterli demir bulunmaması demir eksikliği anemisi gelişmesine yol açabilir. Hızlı büyüyen bebeklerde özellikle ilk 6 aydan sonra ek gıdalara geçilmeksizin yalnız anne sütü tüketilmesi, inek sütüne bir yaşından önce başlanması ve günde ml’den fazla inek sütü tüketimi demir eksikliği gelişmesine yol açabilir. İlk 6 aydan sonra demir proflaksisi kullanmamış bebeklerde demir eksikliği anemisi gelişmesi için artmış risk söz konusudur. Erken doğan ve düşük doğum ağırlıklı bebekler demir eksikliği anemisi açısından daha büyük bir risk altındadırlar. Bu bebeklerin vücutlarında depolanan demir 2 ay içerisinde tüketilir. Prematüre veya düşük doğum ağırlıklı bebeklerde demir proflaksisine daha erken dönemde başlanmalıdır.

Bu nedenle ay arasında en az bir kez kan sayımı yapılmalıdır.

 

Demir Eksikliği Anemisinin Bulgu ve Belirtileri Nelerdir?

Demir eksikliği anemisinin bulgu ve belirtileri durumun ağırlığına bağlıdır. Hafif-orta ağırlıktaki demir eksikliği anemisi hiçbir bulgu ve belirti vermeyebilir. Bulgu ve belirtiler çok hafif olabileceği gibi oldukça şiddetli de olabilir.

Tüm anemi çeşitlerinde en sık görülen belirti halsizlik ve yorgunluk hissidir. Bebeklerde ve küçük çocuklarda anemi bulguları arasında iştahsızlık, gelişme ve büyümede yavaşlama, davranış bozuklukları, hırçınlık ve sık enfeksiyona yakalanma bulunabilir. 

Demir eksikliği anemisi bulunan kişiler toprak, buz, kahve telvesi, kağıt, kireç, kül ve boya gibi yiyecek olmayan maddelere ilgi duyabilirler. Yiyecek olmayan maddeleri yeme alışkanlığına ‘PİKA’ denilmektedir. Pika’sı olan kişilerde demir ve çinko eksikliği mutlaka araştırılmalıdır.

 

Demir Eksikliği Anemisinin Tanısı Nasıl Konulur?

Demir eksikliği anemisinin tanısında tam kan sayımı, serum demir düzeyi, demir bağlama kapasitesi ve serum ferritin düzeyi ölçülmelidir. Serum demirinin, serum demir bağlama kapasitesine oranı olan transferrin saturasyonu ve serum ferritin düzeyi düşük bulunursa demir eksikliği ve hemoglobin de düşükse demir eksikliği anemisi tanısı konulur. Ferritin vücut demir depolarını ölçen bir testtir. Aynı zamanda akut faz reaktanı olduğu için enfeksiyon sırasında ferritin düzeyi artar. Bu nedenle demir testleri çocuğun enfeksiyonunun olmadığı bir dönemde yapılmalıdır. Ayrıca periferik yayma da bize çocuğun anemi nedeni hakkında ciddi ipuçları sunmaktadır. Demir eksikliği anemisi varsa periferik yayma incelemesinde alyuvarlar normale göre daha küçük ve soluk görünür.

 

Demir Eksikliği Anemisi Nasıl Tedavi Edilir?

Demir (Fe+2) içeren damla, şurup veya kapsüllerle demir eksikliği anemisinin tedavisi gerçekleştirilir. Bir yaş altında 4 mg/kg/gün ve bir yaşından sonra 6 mg/kg/gün dozunda 2 veya 3 doza bölünerek demir tedavisi başlanır. Hastanın hemoglobin düzeyi yaşa ve cinsiyetine göre normale ulaştığında, almakta olduğu demir dozu yarıya düşülerek bir ay daha demir verilir. Böylece hastanın demir depoları da doldurulur ve demir tedavisi kesilir. Demir eksikliği anemisinin tedavi süresi aydır. Ayrıca hastanın beslenme tarzını değiştirmesi günde ml’den fazla inek sütü içmemesi, demirden zengin kırmızı eti haftada en az iki kez tüketmesi önerilir.

Demir tedavisine bağlı olarak çocukların dişlerinin boyanabileceği ve gaita renginin siyaha dönebileceği konusunda aileler uyarılmalıdır. Çocukların dişlerini fırçalaması ile dişlerdeki renk değişikliklerinin düzelebileceği ve bu boyanmanın kalıcı olmadığı konusunda gerekli bilgilendirmeler yapılmalıdır. Demir tedavisi ile eş zamanlı süt ve süt ürünleri kullanılmaz. Süt ve süt ürünleri demir emilimini negatif yönde etkiler. Demir tedavisinde yarım saat önce ve iki saat sonra süt ve süt ürünlerini tüketebilir. Demir, C vitamininden zengin meyve sebzelerle birlikte verildiğinde demir emiliminin daha iyi olduğu da akılda tutulmalıdır. 

 

 

 

Dr. Ayşe Kılıç*, Dr. Gülbin Gökçay**
* Uzm.; İstanbul Üniv. Tıp Fak. Çocuk Sağlığı ve Hast. Çocuk Sağlığı Enstitüsü
** Prof.; İstanbul Üniv. Tıp Fak. Çocuk ve Sağlığı Hast.  Çocuk Sağlığı Enstitüsü

 Demir eksikliği tüm yaş gruplarında özellikle aylar arasında bebek ve çocuklarda aneminin en yaygın nedeni olarak kabul edilmektedir. Demirin, insan organizmasında yaygın olarak kullanılması nedeni ile eksiklik durumlarında tüm sistemler etkilenmekte ve pekçok sistemik belirtiler ve klinik bulgular ortaya çıkmaktadır. Çocuklardaki demir eksikliğinin klinik bulguları erişkinlerden farklılık göstermektedir ve özellikle anemi dışındaki etkileri ön plana çıkmaktadır. Ayrıca büyümenin hızlandığı dönemlerde daha sık görülmekte, beslenme biçimi, sosyoekonomik durum ve geçirilmiş enfeksiyonlar oluşumuna katkıda bulunmaktadır. 
 Demir eksikliği anemisinin tanısı iyi alınan bir öykü, fizik inceleme, tam kan sayımı, eritrosit indeks değerleri ve periferik kan yaymasının değerlendirilmesiyle çoğunlukla konulabilir.

 Öyküde; hastanın yaşı, beslenme biçimi, gastrointestinal kanama, malabsorbsiyon ve parazitozlara yönelik sorulara yanıt aranmalıdır. Adolesan dönemdeki kız çocuklarında menstrüasyonların sıklık ve süresi öğrenilmelidir. Tablo1'de demir eksikliği anemisinin en sık nedenleri özetlenmiştir.
 Demir eksikliği anemisinde eritrositler hipokrom mikrositerdir . 

 Laboratuvar yöntemleriyle demir eksikliğinin tanısında kullanılan birçok parametre vardır. Ancak bu testlerin sonucu anemi dışındaki pekçok etmene bağlı olarak da değişebilir (Tablo 2 ve 3).

 Serum Ferritin Düzeyi: Normal koşullar altında depo demirini yansıtmaktadır. Çocuklarda normal değerleri yaşla değişkenlik göstermekte yenidoğanda yüksek olan değerler bebeklik ve çocukluk çağında azalmaktadır. Düşük ferritin değerleri demir depolarının azalmış olduğunu gösterirken hafif üst solunum yolu enfeksiyonları, gastroenteritler gibi çocuklarda yaygın olarak görülen enfeksiyonlarda ve inflamasyonda normal ya da yüksek düzeyler elde edilebilmektedir. 

Tablo 1. Demir eksikliği anemisinin nedenleri

 Prenatal Nedenler
      Prematürelik
      İkiz ve çoğul gebelikler 
      Fetomaternal transfüzyon
      Diğer kanama nedenleri
 Postnatal Nedenler
      Beslenme yetersizliği 
      Ek besinlere geç başlama
      Aşırı inek sütü kullanımı
      Vejeteryan ve semivejeteryan beslenme
      Zayıflama rejimleri, yeme bozuklukları
      Emilim bozuklukları
      Kronik ishaller
      Kronik enfeksiyonlar
      Sindirim sistemi anomalileri
      Malabsorbsiyon
      Demir gereksiniminin arttığı durumlar
      Akut veya kronik kan kaybı
       Paraziter enfeksiyonlar
      Hızlı büyüme dönemleri

 Tablo 2. Çocuklarda demir eksikliği tanısında laboratuvar testleri ve eşik değerleri

 Hematolojik testler             Yaş (yıl)             Eşik değer
 Hb                                     0,                 < 7 g/dl
                                                               < 9 g/dl
 Hct                                                         < %32
 MCV                                                     < 70 fl
                                                               < 73 fl
 MCH                                                     < 22 pg
                                                               < 25 pg
 MCHC                                                   < 32 g/dl
 RDW                                                      > % 5

 Biyokimyasal Testler     Yaş (yıl)             Eşik değer
 Serum demiri                                          < 30 µg/dl
 TSDBK                                                 > µg/dl
                                                               > µg/dl
 Transferrin Satürasyonu                          < %8
                                                               < %9
 Eritrosit protoporfirini                              >35 µg/dl tamkan
 Serum ferritin                                          µg/L
 

Tablo 3. Demir ile ilgili biyokimyasal testleri etkileyen durumlar

 Test                  Yükselten Nedenler          Düşüren Nedenler 
 Serum demiri     Günün geç saatlerinde          Enfeksiyon
                          örnek alınması                      İnflamasyon
                          Diyetteki demir
                          Demir tedavisi
 Transferrin         Oral kontraseptif                  Enfeksiyon ve inflamasyon
 Ferritin              Enfeksiyon ve inflamasyon     Hipotroidi 
                          Hepatosellüler hastalık           Vitamin C eksikliği
 Eritrosit             Kurşun zehirlenmesi
                          Hemolitik anemi
 Protoporfirin     Enfeksiyon ve inflamasyon
 

 Plazma Demir Düzeyi: Serum demiri, demir bağlama kapasitesi ve transferrin satürasyonu değerleriyle belirlenebilmektedir. 
Serum demirinin tamamına yakın bölümü transferrine bağlı olarak taşınmakta olup gün içinde değişiklikler göstermektedir. Demir eksikliği anemisinde ise düşük düzeylerde bulunmaktadır. Sabahları daha yüksek akşamları daha düşük değerlerde olması nedeniyle kan örneklerinin sabah ya da öğleden önce alınması önerilmektedir. 

 Total demir bağlama kapasitesi (TDBK) serum demirinden daha az değişiklikler göstermekte demir eksikliğinde artmaktadır. 
Transferrin satürasyonu ise serum demirinin TDBK'ne oranını göstermekte demir eksikliğinde ve enfeksiyonlarda azalmış düzeylerde bulunmaktadır. 

 Serbest Eritrosit Protoporfirin Düzeyleri: Demir eksikliği ve enfeksiyonlardan birkaç gün sonra orta derecede yükselirken kurşun zehirlenmesi olgularında çok yüksek değerlere ulaşabilmektedir. 

 Ortalama Eritrosit Hacmi (MCV) ve Ortalama Hemoglobin Hacim (MCH): Değerleri Demir eksikliği anemisinde MCV ve MCH değerleri düşüktür. Eritrositler hipokrom mikrositerdir. Bu değerler tam kan sayımını ölçen çoğu elektronik aygıttan hazır olarak elde edilebilmektedir. Ancak heterozigot talasemi ve Hemoglobin H hastalığında zaman zaman da kronik enfeksiyonlarda benzer biçimde sonuçlar elde edilmektedir. 

 Ortalama Eritrosit Hemoglobin Konsantrasyonları (MCHC): En doğru olarak Hb'nin Htc'ye bölünmesiyle hesaplanmakta ancak demir eksikliğinin ileri evrelerinde düşük değerler görülebilmektedir. 

 Ortalama Eritrosit Hacmi Genişliği (RDW): Demir eksikliğinin en erken bulgusu olarak RDW'deki artış kabul edilmekte heterozigot a ve b talasemide ise normal düzeyler görülmektedir. Ancak çok ender görülen Hemoglobin H ve S Beta talasemide de yüksek değerler görülebilmektedir. 

 Serum Transferrin Reseptör Düzeyleri (sTRI): Kronik enfeksiyonların ayırıcı tanısında önem taşımakta demir eksikliğinde, hemolitik anemi, talasemi, ve hemolitik anemilerde artmış bulunabilmektedir. Bazı araştırmacılar sTRI/log fer değerlerinin demir eksikliği anemisinin tanısında yararlı olabileceğini ileri sürmektedirler. 
 Kemik iliği aspirasyonlarından elde edilen ve Prusya mavisi ile boyanan örneklerde demirin olmadığının gösterilmesi altın standart olarak kabul edilse de çocuklarda ve erişkinlerde kullanılmamaktadır. 

 Demir Tedavisine Hemoglobin Yanıtı: Sağlıklı bebek ve çocuklarda görülen aneminin en sık nedeni diyet demirinin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Son 1 ay içinde herhangi bir enfeksiyon geçirmemiş çocuklara 1ay 3 mg/kg/gün demir tedavisi verildiğinde hemoglobin değerlerinde 1 g/dl artışın görülmesi bugün için çocuklarda demir eksikliği anemisinin tanısında "altın standart" olarak kabul edilmektedir. Ancak ailenin tedaviye uyumundan emin olunmalı ve ülkemizin beta talasemi kuşağında olması da düşünülerek bir ay sonunda yeterli yanıt alınamazsa tedavi sürdürülmemeli, diğer yardımcı testlere başvurulmalıdır. Çocuklarda demir eksikliği anemisi tanısı koyarken kullanılacak eşik değerler erişkinlerinkinden farklılık göstermektedir (Tablo 1).

 Demir eksikliği anemisinin laboratuvar bulguları hastalığın dönemlerine göre değişebilir. 
 1. Prelatent dönem: Anemi görülmez. Eritrositler normal büyüklük, görünüm ve sayıdadır. Ancak demir depolarında azalma sonucunda serum ferritin değerleri düşük bulunmaktadır. 
 2. Latent dönem: Eritropoezde demir eksikliği ortaya çıktığı için düşük ferritin düzeylerinin yanında eritrosit protoporfirini ve RDW değerlerinde artış görülmektedir. Ayrıca serbest transferrin düzeyi (sTRI) de artmış, kemik iliğinde demir deposu tükenmiştir. 
 3. Erken demir eksikliği: Demir eksikliğinin eritropoez üzerine etkisi belirgin olmaya başlamakta, MCV ve hemoglobin değerlerinde hafif düşme görülmektedir. 
 4. Geç demir eksikliği: Hemoglobin, MCV, ferritin serum demiri ve transferrin satürasyonu azalmış; RDW ve serbest eritrosit protoporfirini artmış bulunmaktadır. 

 Ayırıcı Tanı
 Demir eksikliği anemisi diğer birçok durumla karışabilir. Enfeksiyonlar da en sık 6 24 ay arasındaki çocuklarda görülmektedir. Enfeksiyonların neden olduğu anemi, özellikle bir yaş altında anne sütü ve demirden zengin besinlerle beslenen ve demir eksikliği prevalansının düşük olduğu orta ya da yüksek sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarında görülür. 
 Ağır enfeksiyonlara aneminin eşlik ettiği uzun süredir bilinmektedir. Son yıllarda hafif ve yaygın enfeksiyonlarda da anemi görülebileceği üzerinde durulmaktadır. Otitis media, üst solunum yolu enfeksiyonları ve gastroenteritlerde hafif anemi prevalansı, 2 hatta 3 katına çıkabilmektedir. Anemi, enfeksiyonun derecesine göre gelişir, burada eritrosit sedimentasyon hızı yol gösterici olabilir. Genellikle üç günden uzun süren ateşin, anemi oluşumuna katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Son aşılamadan özellikle kızamık aşısından sonra Hb'de g/dl düşüş görülmektedir. 
 İnflamatuar hastalıklara bağlı anemide demirin, hemoglobin yapımı için depolardan kullanımı ve intestinal emilimi bozulmakta, demir karaciğer, dalak, kemik iliği gibi depo yerine taşınmakta, intravasküler Hb yapımı azalmaktadır. Bu durumda sıklıkla normokrom normositer bir anemi görülmekle birlikte çocukların 1/3'ünde hipokrom ve normositer bir anemi de oluşabilmektedir. Ateş ve enfeksiyon demir emilimini baskılamaktadır. Özellikle aktive olmuş bağışıklık sisteminden salgılanan TNF ve g interferonun eritropoezi baskıladığı düşünülmektedir.
 Yapılan çalışmalarda Hb'i g/dl altında olan çocukların %20'sinde enfeksiyon varken yalnızca %7' sinin üç ay içinde hiç enfeksiyon geçirmediği saptanmıştır. Bu enfeksiyonlara eşlik eden anemide inflamatuar yanıtın, demir metabolizmasında oluşturduğu değişikliğin bir ay kadar sürdürebileceği belirtilmektedir. Akut enfeksiyonda serum demiri, depolara kaymakta ve serum demir düzeyinde hızlı azalma, ferritin de ise artma görülmektedir. Bu nedenle enfeksiyonlar, serum demirinin kullanılabilirliğini engelleyerek anemiye yol açmaktadır.

Tablo 4. Demir eksikliği, talasemi minör ve kronik hastalık anemisinde laboratuvar bulguları

                                                                                   Heterozigot  a ya da b       Kronik Hastalık
Laborotuvar Bulgusu              Demir eksikliği              Talasemi Trait               Anemisi 
 MCV                                        Düşük                                   Düşük                    Düşük ya da Normal
 Serum demiri                             Düşük                                   Normal                  Düşük
 Total serum demir bağlama kap. Artmış                                  Normal                  Düşük
 Transferrin satürasyonu               Düşük                                  Normal                  Normal, Düşük
 Serbest eritrosit protoporfirini     Artmış                                  Normal                  Artmış
 Serum ferritin düzeyi                   Düşük                                  Normal                  Artmış
 STfR                                         Artmış                                   Normal                  Normal
 Kemik iliğinde demir                    Yok                                    Var                        Var
 

 Tablo 5. Demir preparatları ce demir içerikleri

 Tablo 6. Besinlerdeki demir miktarları

 

Yapılan çalışmalar, demir tedavisiyle Hb düzeyindeki artışın son 3 ayda enfeksiyon geçiren çocuklarda daha yavaş olduğunu göstermektedir. 
 Tablo 4'de demir eksikliği anemisinin en çok karıştığı durumlardaki laboratuvar bulguları görülmektedir.

 Tedavi
 En sık kullanılan tedavi biçimi günde 3 mg/kg elementel demirin ağızdan, yemeklerden en az yarım saat önce alınmasıdır. iki yaştan küçük bebeklere sabah kahvaltısından yarım saat önce tek doz olarak verildiğinde iyi tolere edildiği bildirilmektedir. iki yaşından büyük çocuklarda doz biçiminde yemeklerden önce verilmesi önerilmektedir. Ferröz sülfat en sık kullanılan demir tuzu olmakla birlikte mide barsak sistemi üzerine yaptığı iritatif etkileri nedeniyle diğer ferröz tuzlar da seçilebilmektedir (Tablo 5).
 Demirin ağızdan günlük verilmesi sonucu emilimin her gün istenilen düzeyde olmadığı bildirilmektedir. Bir gün önce alınan yüksek miktardaki demirin ertesi gün alınan demirin emilimini azalttığı ve mukozal blok etkisine yol açtığı düşünülmektedir. Bu nedenle haftada bir ya da iki kez yüksek demir dozlarıyla tedavi denenmiş ortaya çıkan net etkinin günlük tedaviden farklı olmadığı ve uyumun daha iyi olduğu ve yan etkilerin de daha az olduğu görülmüştür. Ayrıca demir tuzlarıyla tedaviye uyumsuzluk ya da yan etkiler oluştuğunda demir emilimini bozmayan yiyeceklerle birlikte verilmesi ya da miktarının azaltılması önerilmektedir. 
Demirin emiliminin hızı aneminin ağırlığına da bağlıdır. Tedavinin ilk ayında özellikle en yüksek değerlere ulaşmaktadır. Bir aylık tedavi sonucunda hemoglobinde 1 g/dl'lik artış sağlanmışsa üç-dört ay daha sürdürülerek demir depoları doldurulmalıdır. Anemi, mikrositoz, eritrosit serbest porfirin düzeyleri ortalama üç ayda düzelmektedir.
 Ağır anemide bir-iki hafta içinde retikülositoz yanıtı görülmekle birlikte hafif anemide beklenilen düzeyler elde edilmeyebilir. Ağır demir eksikliğinde tedaviden 24 saat sonra kemik iliğinde değişiklikler görülebilmektedir. 

Aşırı demir yüklenmesine neden olmamak için beş aydan daha fazla demir kullanılmamalıdır. 

 Demir eksikliği anemisinin yeniden gelişmemesi için nedene yönelik önlemler alınmalı, demirden zengin besinlerin kullanılması, demir emilimini bozan süt, çay ve kepekli gıdaların demir preparatları ile birlikte alınmaması, C vitamininden zengin portakal suyu gibi emilimi arttırıcı besinlerle verilmesi sağlanmalıdır. 
 Ağızdan verilen demir tedavisine yanıt alınamadığı durumlarda aşağıdaki olasılıklar düşünülmelidir:
 1. Tedaviye uyumsuzluk ya da ilacın yanlış kullanımı,
 2. Kan yitiminin sürmesi,
 3. Tedavinin yeterince sürdürülmemesi,
 4. Mide pH'sını yükselten ilaçların kullanımı,
 5. Yanlış tanı.
 Çok ender durumlarda çocuklarda tek başına demir tedavisi yerine ağır anemiyi düzeltmek için kan transfüzyonları yapılmaktadır. Çocuklarda hemoglobinin g/dl ve altında olması, kalp yetmezliği bulgularının ortaya çıkması durumlarında paketlenmiş, yıkanmış eritrosit süspansiyonları ml/kg saat içinde vital bulgular yakından izlenerek verilmektedir. 

 Demir Eksikliği Anemisinden Korunma 
 Yaşamın ilk altı ayında demir eksikliğinin önemli nedenlerinden biri demir depolarının yetersiz olmasıdır. Fetüsün ağırlığı ve gebelik yaşı ile serum demiri arasında doğru bir orantı bulunur. Gebelikte gelişen hafif-orta derecedeki anemide, fetal demir düzeyi etkilenmez. Ancak ağır anemide (Hb'nin 7 g/dl'nin altında ise) yenidoğanın demir düzeyleri etkilenmektedir. Prematüre ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerin demir depoları term doğan bebeklerden daha düşük, büyümeleri ise daha hızlıdır. Demir depoları erken tükeneceği için bu bebeklerde anne sütüyle beslenmeye iki ya da üçüncü ayda demir eklenmelidir. Ek gıdalara başlandığında ise kesinlikle demir yönünden zengin besinlerde verilmelidir. 
 Yaşamın ikinci altı ayında demir eksikliğinin temel nedeni hızlı büyümeyle birlikte diyette demirin yetersiz bulunmasıdır. Bu dönemde bebeğin demir gereksinimleri çocuğun gelişimine uygun olarak yiyebileceği demirden zengin besinlerin verilmesiyle karşılanabilir (Tablo 6).
 Oyun çocukluğu döneminde (bir-üç yaş) ana sorun aşırı süt tüketimidir. "Milkakolik sendrom" da denilen bu durumda sütün çocuğun açlığını oldukça kolay bir biçimde bastırması nedeniyle şişenin sonuna kadar içilmesiyle karakterizedir. Diyetin büyük bir kısmını oluşturması nedeniyle de diğer demirden zengin besinlerin alımını da engellemektedir. Bütün süt çeşitleri, keçi sütü ve soya sütü de dahil demir çok az içermeleri yanında demir emilimlerinin yetersiz olmaları nedeniyle günde ml den fazla tüketilmemelidir.
 Okul öncesi ( yaş) ve okul çocukluğu ( yaş) döneminde demir eksikliği anemisi az görülmekle birlikte okul çocukluğu dönemindeki çocuklarda daha çok beslenme hataları dışındaki nedenler; mide barsak hastalıkları (peptik ülser, kronik inflamatuvar barsak hastalıkları, reflü ösefajiti vb.) sık görülmektedir. Bu çocuklarda ısrar eden demir eksikliği anemisi durumlarında ayrıntılı araştırma gerekmektedir. 
 Ergenlik döneminde ( yaş) hızlı büyümenin yanında özellikle genç kızlarda menstrüasyonla kan kaybı, vejeteryan ve semivejeteryan beslenme biçimi, yetersiz besin alımı, zayıflama rejimleri, yeme bozuklukları (anoreksia nervosa vb.) demir eksikliğinin sık görülmesine neden olmaktadır.

Bu bilgilerin ışığı altında birkaç basit kuralın uygulamaya konulmasıyla çocuklarda demir eksikliğini önlenebilir.
Bakınız Çocuk Sağlığı Rehberi: Sayfa;  

  Kaynaklar:
 1. 1. Andrews NC, Bridges KR. Disorders of iron metabolism. Nathan and Oski's Hematology of Infancy and Childhood I (5. Baskı); p
 2. Bessman JD, Gilmer PR, Gardner FH. Improved classificationof anemias by MCV and RDW. Am J Clin Pathol ;
 3. Dallman PR, Yip R, Oski FA. Iron deficiency and related nutritional anemias in Hematology of Infancy and Childhood I (4. baskı) ; p
 4. Friere WB. Hemoglobin as a predictor of response toiron therapy and its use in screening and prevalance estimates. Am J Clin Nutr. ;
 5. Graham EA. The changing of anemia in infancy. Pediatrics in Review  ;
 6. National Dairy Council. Good nutrition for infants and pre-school children. London,
 7. Reeves JD, Yip R, Kiley VA, Dallman PR. Iron deficiency in infants: The influence of mild antecedent infection. J Pediatr. ; ;
 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir