seb ul mesani ne demek / “SEB‘-İ MESÂNΔ KAVRAMI ÜZERİNE BİR İNCELEME

Seb Ul Mesani Ne Demek

seb ul mesani ne demek

SEB&#;Û&#;L-MESANİ

"Tekrarlanan yedi" anlamında Kur'ani bir kavram.

Mesnanın veya Mesna(tun)"ın çoğulu olan "mesani" kelimesi çok anlamlı ve çok kapsamlı bir kelimedir. Tesniye (ikilik) maddesi olan senâ"dan veya istisna maddesi olan Senâ"dan da türemiş olabilir. Kısacası; bükülmek, katlanmak, kıvrılmak veya tekrar edilmek suretiyle ikilenen veya başka bir şey eklemekle takviye edilen veya çeşitlendirilen herhangi bir şeye "mesnâ" denilir ki ikişer, ikili, mükerrer, bükülü, te'kid edilmiş, muhkem, çifteli, büklüm, büklümlü, büklüm yeri kat olan, katlı, kıvrım, kıvrımlı, kıvrak, manalarına gelir. Bu suretle herhangi bir şeyin kuvvetlerine, katlarına, kıvrımlarına "mesani" denildiği gibi, hayvanın dizlerine ve dirseklerine mesâni ed-dâbbe" ve bir vadinin büküntülerine, dönemeçlerine "mesâşi el-vâdî"; bunun gibi, musikide ikinci tele veya çifte tellilere "mesânî" denir. Mesani ila yedu ise bağış ve ihsanı tekrar etmek demektir. İbn Cerîr'in İbni Abbas'tan bir nakline göre "mesânî"de müstesnalık manası da vardır. Zira istisna da "seniy"den türemiştir. Bükülmüş ipe veya ipliğe "mesna(tun) veya misnâ(tun)" denildiği gibi, geri döndürme (tercî') veya tekrar etme manası itibarıyla tarab (sevinçlik, şenlik) ve terennüme veya ikişerli manası ile mesnevî dediğimiz nazım şekle de mesnâ(tun) denilir. Bir de müsnânın çoğulu olabilir ki, sena makamı, yeri anlamına gelir (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, V, ; El-Mu'cem'ul Vasit, I, , ).

Yukarıda lügat anlamı açıklanan mesani' kelimesi Kur'an-ı Kerim'de iki yerde geçmektedir. Kur'an'ın bir vasfı olarak kullanıldığı "Allah, kelamın en güzelini, müteşabih (birbirine benzer), ikişerli (veya tekrar edilen) bir kitab halinde indirdi" (ez-Zümer, 39/23) âyetinde tekrar edilen manasına gelebileceği gibi, Kur'an'ın her yönden ikili bir sistem takip ettiği manası da anlaşılabilir. Kur'an'ın anlatış tarzına bakıldığında, çoğu zaman karşılıklı zıtlığa dayandığı görülür; iyi amel karşısında kötü amel, cennet karşısında cehennem, mü'minler karşısında kâfirler, sâid karşısında şakî anlatılır. Karşılıklı mukayese yoluyla iyi ile kötünün anlatıldığı bu yöntemle hakikatlar daha güzel kavratılmış olur. İşte mesani' kelimesi bu âyette bu anlamda kullanılmış olabilir.

Yine mesani'nin geçtiği and olsun ki sana seb'an mine! mesani (tekrarlanan yedi veya ikililerden yedi)yi ve büyük Kuran'ı verdik" (el-Hicr, 15/87) âyetindeki seb'an minel mesânî'nin ne olduğu hususunda ihtilaf edilmiştir.

Abdullah İbn Ömer, Mücahid ve Said İbn Cübeyr, burada bahsedilen yedi şeyin seb'ı tıval denilen yedi uzun süre olduğunu söylemişlerdir. Fakat bu âyetin geçtiği sürenin Mekkî, yedi uzun sürenin ise Medenî olması bu görüşü zayıflatmaktadır. Banları bu rivayeti göz önüne alarak sürede yalnız bu âyetin Medenî olabileceğini ileri sürmüşlerse de bu da pek muteber bir görüş değildir.

Bazı alimler bu yedi şeyden maksat elif, lam, hâ, mim i dir demiş; bazıları da Kur'an'ı emr, nehy, bişâret (müjdeleme), inzar (uyarma, korkutma), darb-ı mesel, nimetlerin anılması ve geçmiş ümmetlerin haberleri şeklinde yedi ana konuya ayırarak âyette bahsedilen yedi şeyin bu olabileceğini beyan etmişlerdir. Nitekim Kur'an yedi harf üzere nazil oldu" (Keşful-Hafa, I,) hadisi şerifinden de kastın bu manalar olduğunu belirtmişlerdir.

Hz. Ömer, Ebul-Âliye, İbn Ebi Muleyke, Ubeyd İbn Umeyr ve kalabalık bir cemaat bu yedi şey (seb'ul mesânî), fatiha süresi âyetleridir demişlerdir. Seb'ul mesânî ile Fatiha sûresinin kasdolunduğuna dair delil Buhârî'de geçen Ebu Said hadisidir. Rasûlüllah (s.a.s), Ebu Said (r.a)'e Kur'an'daki sürelerin en büyüğünü açıklarken, "O sure el hamdu lillahi Rabbil Âlemin'dir ki tekrar olunan yedi âyet (seb'ul-mesani) ve bana verilen Kur'an'dır" buyurdu (Buhari, Tefsir, 1; Fedailil-Kur'an, 9; Tirmizi, Sevabul-Kur'an, 1; Nesâi, İftitah, 26; Muvatta, Nidâ, 37, 45; Ahmed b. Hanbel, IV, , V, ).

Böylece sebul-mesâni'den murad, ümmül-Kur'an olan Fatiha süresi olduğu ve bundan dolayı fatihanın es-seb'ul-mesâni' ismini aldığı ve Kur'an'ın bunun bir tefsiri olduğu bu hadisle açıklığa kavuşmuştur. Demek ki" seb'an minel-mesânî'deki min" yalnız teb'ızıyye (küll'den bir cüz olması olayı) değil, aynı zamanda beyaniyyedir ve mesaniden yedi mesani demektir. Yani Fatihayı teşkil eden yedi âyet, mesani olan Kuran'dan olduğu gibi, başlı başına yedi mesânî'dir. Ve bütün Kur'an'ın bir vasfı olan "mesâni" kavramı burada müstesna bir şekilde katlanmıştır. Her namazda ve duaların başında ve sonunda tekrar tekrar okunan fatiha gerçekten Kur'an-ı Kerim'in bu âyette bahsettiği seb'ül-mesânî adını almaya çok uygundur.

Görülüyor ki bu âyette "sana seb'ül mesânî'yi ve Kur'an-ı Azim'i inzal ettik" diye buyurulmuyor, "verdik" deniliyor. Bundan murat yalnız nazm-ı celilin değil, ondaki hakikat ve metalibin (istenilen şeyler)'in de bilfiil bahsedilmiş olduğu açıklanmış oluyor. Yukarıda bahsedilen görüşlerin dışında "sana sebnul-mesânî yi ve Kur'ân-ı Azim'i verdik" âyetinde sebnul mesânînin Kur'andan başka bir şey olduğu düşüncesi de akla gelmektedir. Kur'an'ın dışındaki bu yedi şeyin ise Rasûlüllah (s.a.s)'e Kur'an'dan ayrı olarak verilen yedi mucize olduğu da düşünülebilir.

Muammer ERTAN

Allah Teâlâ, putperestlerin Hz. Peygamber’i üzen ve inciten inatçı, alaycı tutumlarına karşı resulünü teselli etmek üzere, kendisini âdeta çok değerli bir hediye ile, tekrar tekrar okunan yedi (âyeti) ve yüce Kur’an’ı vermekle onurlandırdığını ifade buyurmaktadır.

“Tekrar tekrar okunan yedi (âyet)” diye çevirdiğimiz âyet metninde geçen mesânî kelimesi, mesnâ veya mesnâtün kelimesinin çoğulu kabul edilmiştir; “övgü” anlamındaki senâdan gelebileceği de belirtilmektedir. Mesânî kelimesi “katlanıp bükülerek ikilenen, başka bir şeyle takviye edilen” gibi mânalara gelir. Bir şeyin büklümlerine, katlarına da mesânî denilmekte, “tekrar tekrar yapılan, okunan” gibi bir anlamda da kullanılabileceği ifade edilmektedir. Konumuz olan âyetteki “seb‘an mine’l-mesânî” ifadesi müfessirleri epeyce meşgul etmişse de bu hususta en fazla kabul gören iki yorum vardır:

a) Bir görüşe göre bu ifade ile Kur’an-ı Kerîm’in, “es-seb‘u’t-tıvâl” diye anılan en uzun yedi sûresi kastedilmiştir. Bunlar Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, Mâide, En‘âm, A‘râf, Enfâl (başında besmele bulunmayan Tevbe sûresi ile birlikte) sûreleridir. Bu sûrelerin “mesânî” diye anılmasının sebebi, içlerinde farzlara, hukukî emir ve yasaklara, cezalara ve geçmiş toplumlara dair ibretli kıssalara geniş bir şekilde ve tekrar tekrar yer verilmesidir. Ancak Hicr sûresi Mekke’de, anılan yedi uzun sûreden En‘âm ve A‘râf’ın dışındakiler ise Medine’de inmiştir. Bu durumda Mekke’de inen bir sûrede, henüz ortada bulunmayan sûrelerden söz edilmesi mâkul gözükmemektedir. Gerçi sûrenin özellikle bu âyetinin Mekke’de indiği söylenmişse de bu bilgi itimada şayan görülmemektedir.

b) Daha çok kabul gören diğer görüşe göre “seb‘an mine’l-mesânî” ifadesiyle Fâtiha sûresi kastedilmiştir. Sûrenin böyle anılması ise yedi âyetten oluşması, namazda tekrar tekrar (her rek‘at) okunması, her okunuşta arkasından bir de zammı sûre ilâve edilerek bir nevi ikilenmesi, katlanması, sûrenin –ilki Allah Teâlâ’ya hamd ve senâ, ikincisi dua ve niyaz olmak üzere– iki bölümlü olması, biri Mekke’de peygamberliğin ilk döneminde, diğeri Medine döneminde olmak üzere iki defa nâzil olması gibi sebeplerle izah edilmektedir.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa:

Soru

Seb’ül Mesânî&#;nin anlamı nedir? [[*]]

Cevap:

Allah (s.v.t) buyurdu, {And olsun ki Biz sana Seb’ül-Mesânî’yi (usandırmaksızın tekrar tekrar okunan yedi ayetli Fatiha’yı) ve azametli Kur’ân’ı verdik.} (Hicr ). Bu ayetteki, Seb’ül-Mesânî, Fatiha Sûresi’nin ayetleridir [[1]]. Mesânî, senadan türemiştir. Yani övgüyü ve Hamd’ı içerir. Fatiha Suresi yedi ayettir. Hepsi de, Allah&#;a (s.v.t) övgüdür. Onun için ismi de, Seb’ül-Mesânî koyulmuştur. Ve bu durumda, Peygamber (s.a.a), Öven (metheden) ve Hamd eden olmaktadır. Ve eğer Fatiha Suresi’nin ismi, Hamd koyulsaydı, bu durumda Peygamber (s.a.a) Hamid, Muhammed veya Ahmed olurdu. Ve Kuran&#;ın tümü, Fatiha Suresi’ndedir. Bu sebepten, Allah-u Teala minnetini, mübarek Fatiha ile Peygamber’ine mahsus kılmıştır. Ve Ku&#;ran-ı Kerim&#;in tümü, Fatiha&#;da bulunduğundan beri de, bütün Ku&#;ran&#;ın ayetleri, Allah&#;a (s.v.t) övgü olmaktadır. Madem öyle ise, tüm Ku&#;ran&#;a, Seb’ül Mesânî diyebiliriz. Allah Teala şöyle buyurdu: {Bir Allah&#;tır ki sözün en güzelini indirmiştir bir kitap halinde, bir kısmı, bir kısmına benzer, bir kısmı, bir kısmını gerçekleştirir, her şeyi tekrar tekrar bildirir; Rab&#;lerinden korkanların tüyleri diken diken olur onu dinlerken, sonra da bedenleri ve gönülleri, Allah&#;ı anmak için yumuşar; işte bu, Allah&#;ın bir hidâyetidir ki dilediğini, onunla doğru yola sevk eder ve Allah, kimi doğru yoldan saptırırsa ona yol gösterecek yoktur} (Zümer ).

Natık (Konuşan) Mesânîler ise, İmamlardır (a.s). Ve onlar, yeryüzünde ve bütün alemlerde, Peygamber üzerine, yedi sena ayetleridirler. Melekler onlara hizmet etmekten, onları takip etmekten ve Allah’ın düşmanlarını onların (a.s) elleri arasında vurmaktan, gurur duyarlar. Ve onlar; Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Hüseyn&#;in sekiz evladı, Kaim olan Mehdi (a.s) ve Kaim Mehdi&#;den İmam olan evlatlarıdır. Ve İmamlar’dan (a.s) rivayet edilmiştir: “Mesânî, Ehlibeyt’tir”[[2]]

{And olsun ki Biz sana Seb’ül-Mesânî’yi (usandırmaksızın tekrar tekrar okunan yedi ayetli Fatiha’yı) ve azametli Kur’ân’ı verdik.}

Ahmed el Hasan a.s, Müteşabihat kitabı, Cilt 1, Soru 24

__________________________________________________________________

[1] İmam Ali&#;ye (a.s) dediler ki: “Ya Emirul Müminin &#;Bismillahirrahmanirrahim&#;, Fatiha Suresi’nde ayetlerden birisi midir? Emirul Müminin (a.s) şöyle buyurdu: Evet, Resulullah (s.a.a), hem besmeleyi okurdu, hem de ayetlerin birisi olduğunu kabul ederdi. Ve ResulAllah (s.a.a) şöyle buyurdu: Kitabın Fatiha&#;sı, Seb’ül-Mesânî&#;dir.” El-Emali (Şeyh Saduk), s.

[2] Ebi Cafer (İmam Bakır) (a.s) şöyle buyurdu: “Allah Teala&#;nın Peygamberine (s.a.a) vermiş olduğu Mesânî&#;ler biziz. Bizleriz Allah&#;ın tecelli olduğu yüzü, yeryüzünde aranızda bulunuruz, bizleri tanıyan tanıdı, ve bizleri tanımayanın önünde yakin vardır.” Şeyh Saduk, Tevhid Kitabı, s.

[*] Tercümanın notu: Seb’ül-Mesânî, Övülen yedi âyet, Kur’ân’da sena edilen ve namazlarda tekrar tekrar okunan yedi âyet, Kur’ân’ın açılış sûresi olup mübarekiyeti yine Kur’ân ile bildirilen yedi âyet mânâlarına gelir. Seb’ül-Mesânî, Fatiha Sûresi’nin ayetleridir.

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir