sebil ve güvercinler şiir incelemesi / Ziya Osman Saba

Sebil Ve Güvercinler Şiir Incelemesi

sebil ve güvercinler şiir incelemesi

Özet:

Zaman-uzam ve duygu birlikteliğini ifade eden ‘kronotop’, Mikhail Bakhtin tarafından Einstein’in görelilik teorisinden faydalanılarak edebiyata kazandırılan bir terimdir. ‘Chronos’ (zaman) ve ‘topos’ (mekân) kelimelerinden oluşan bu kavram, edebî metinlerin anlam alanını artırması nedeniyle işlevsel bir yöne sahiptir. Kronotop bağlamından yola çıkılarak yapılan bu okuma çalışması, Ziya Osman Saba’nın şiirlerinde zamana ve mekâna dair duygu değerlerinin sıkça kullanılmış olması sebebiyle yapıldı. Bugüne kadar Saba’nın şiirleri üzerine yapılan incelemelere ilave olarak bu makale ile yeni bir yaklaşım getirilmeye çalışılmıştır. yılları arasında yaşamış olan Ziya Osman Saba, modern Türk şiirinde ev ve aile konularına duyarlı ve istikrarlı yaklaşımı ile dikkat çeker. Saba’nın “Sebil ve Güvercinler” (), “Geçen Zaman” () ve “Nefes Almak” () adlı üç şiir kitabı ve “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi”() ve “Değişen İstanbul” () adlı iki hikâye kitabı vardır. Anı, hikâye, mektup gibi çeşitli türlerde eser veren Saba, ilk şiirini yayımladığı on yedi yaşından, ömrünün sonuna kadar şiir sanatıyla meşgul olarak ‘şairlik’ vasfını korumuş tek ‘Yedi Meşaleci’dir. Bu nedenle onun şiir sanatı üzerinde düşündüğü ve şiirlerinde kullandığı bütün sözcükleri büyük bir özenle seçtiği bilinmelidir. Saba’nın şiirlerinin bu kavram üzerinden okunması şiirleri anlamlandırmada büyük bir fayda sağlayacaktır. Böylece Saba’nın şiirlerinde geçen ev, oda, dolap, çekmece, bahçe, kapı, eşik gibi birçok kronotopta zaman, mekân ve duygu değerlerinin iç içe geçtiği ve farklı temsil değerleri olduğu görülecektir.

Anahtar Kelimeler:

Beş Hececiler Lyrics

Beş Hececiler Lyrics

Cumhuriyet Edebiyatı Part I; Beş Hececiler, Yedi Meşaleciler, Memleketçiler

Şimdi başlayalım hemen "5 Hececiler" nedir?
Cumhuriyet dönemi diyince ilk sırada gelir
Hece ölçüsü kullanıp da 4′lüklerle anlattılar
İşlediler Anadolu'yu, hem de dili sadedir

"FOHEY" diyince onlar akıllara kazınır
Faruk Nafız Çamlıbel′le bu dönem güç kazanır
Bozgun, Sanat bir de yanına Han Duvarları
Hayat, Aydabir ve Yıl Marşı'nın yazarı

Orhan Seyfi Orhon, aruzdan heceye
Sevgi, mehtap, aşk, denizi dönüştürdü bi imgeye
O beyaz Bir Kuştu, Kervan ve Gönülden Sesler
Fırtına ve Kar, Dünya Gidiyor, bize veda eder

Halit Fahri Ozansoy heceyi sevdi aruza veda
Cenk Duyguları, Efsaneler, Hep Onun İçin Rüya
Roman yazdı tek başına Sulara Giden Köprüde
Tiyatroları: Baykuş, Sönen Kandil, Hayalet de

Enis Behiç Koryürek mistisizmin etkisinde
Varidat-ı Süleymansa tasavvufun ekseninde
Güneşin Ölümü, Miras, Sevgili Yurdum İçin de
Türk denizciliği şairi Gemiciler şiiriyle

Yusuf Ziya Ortaç ilk piyes "Binnaz"
Hece ölçüsünün Tevfik Fikreti'dir şaşmaz
Aşıklar Yolu, Akından Akına, Yanardağ
Roman: Göç, Üç Katlı Ev, Şeker Osman

Şimdi yansın artık yedi tane meşale
Cumhuriyetin ilk edebi topluluğuna ne çare
Kapalı anlatım hakim bi de sanat için sanat
Beş Heceyi sevmezler bu maç onlar için nakavt

Diceksin ki "Cezvesi Yamuk"
Parnasizmin etkisin de Cevdet Kudret Solok
Birinci Perde şiiri onda bireysellik çok
Roman: Sınıf Arkadaşları bi de Havada Bulut Yok

Ziya Osman Saba grubun başarılı ismi
Kader, özlem, ölüm ve de yoksulluğu işledi
Sebil ve Güvercinler, Nefes Almak, Geçen Zaman şiiri
Öykü: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi

Vasfi Mahir Kocatürk şiir çeviri inceleme
Tunç sesleri, Ergenekon, Geçmiş Geceler
İnceleme yazdı Türk Edebiyatı Tarihi
Çeviri: Faust, Rubailer ve Elem Çiçekleri

Sabri Esat Siyavuşgil İstabul′da doğdu
Zaman geçti psikoloji profesörü oldu
Şiir yazdı Odalar ve Sofalar
Araştırma: "İstanbul′da Karagöz ve Karagözde İstanbul" ah!

Yaşar Nabi Nayır Varlık'ın kurucusu
Oyun: Mete, 5 Devir, Köyün Namusu
Yayıncıydı, Kahramanlar, Onar Mısra şiiri
Çocuk kitabı yazdı hem de Kahramandır İzcileri

KENAN HULUSİ KORAY grubun tek öykücüsü
Hafife alma sakın modern öykücülüğün öncüsü
Bir Yudum Su, Bir Otelde Yedi Kişi, Son Öpüş
Bir de roman yazdı Osmanoflar, hiç de yok dönüş

Söndü yedi meşale sırada memleketçiler
Milli edebiyat zevk ve anlayışını sürdürürler
Konuşma dilini kullanırlar hece ölçüsündeler
Vatan sevgisi, kahramanlık önemlidirler

Kemalettin Kamu ona derler "gurbet şairi"
Yazdı çizdi hasret ve de kimsesizliği
Zafer, Gurbet, Bingöl Çobanları, İzmir Yollarında
Türk′ün Anası ve de Dumlupınar Yolunda

Ahmet Kutsi Tecer Aşk ve de Memleket
Aşık Veysel onun sayesinde geldi deftere
Nerdesin Halay, Orda Bir Köy Var Uzakta
Bir Pazar Günü, Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşında

Zeki Ömer Defne Denizden Ülke Çalmış
Kardelenler, Sessiz Sedasız, bi nehre bulanmış
Necmettin Halil Onan; Bir Yudum Daha, Çakıl Taşı
İşlenen Yara, Kolejli Nereye romanlarıymış

Arif Nihat Asya; turancı ve Türkçü
Bayrak şairi derler ona kalemi realist ve güçlü
Bayrak Rüzgar Bekliyor, Kökler ve Dallar
Yastığımın Rüyası, Kanatlar ve Gagalar

Orhan Şaik Gökyay; Bu Vatan Kimin?
Destursuz Bağa Girenler mizahıdır bilin
Ömer Bedrettin; Yayla Dumanı içinize çekin
Deniz Sarhoşları, bi de Sarıkız Mermerlerinin

Behçet Kemal Çağlar: o bi "Devrim Şairi"
Atatürk'e memlekete sevgi saygı daimi
Atatürk′e Şiirler, Burada Bir Kalp Çarpıyor
Erciyes'ten Kopan Çığ′sa ruhumuza damlıyor

Halide Nusret Zorlutuna geleneksel çizgide
Unutma onu tanıdığını "Git Bahar" şiiriyle
Roman: Küller Sisli Geceler, Aşk ve de Zafer
Öykü: Beyaz Selvi, Şiir: Geceden Taşan Dertler

Cumhuriyet Edebiyatı; Beş Hececiler, Yedi Meşaleciler, Memleketçiler

Writer(s): özgür özzeytin<br>Lyrics powered by seafoodplus.info


More from Edebiyat-ı Rap

Loading

You Might Like

Loading


FAQs for Beş Hececiler

When was Beş Hececiler released?

Beş Hececiler is a turkish song released in

Beş Hececiler is a turkish song released in

Which album is the song Beş Hececiler from?

Beş Hececiler is a turkish song from the album Edebiyat-ı Rap.

Beş Hececiler is a turkish song from the album Edebiyat-ı Rap.

Who is the singer of Beş Hececiler?

Beş Hececiler is sung by Impala.

Beş Hececiler is sung by Impala.

What is the duration of Beş Hececiler?

The duration of the song Beş Hececiler is minutes.

The duration of the song Beş Hececiler is minutes.

How can I download Beş Hececiler?

You can download Beş Hececiler on JioSaavn App.

You can download Beş Hececiler on JioSaavn App.

Kıbrıs Gazetesi - Kıbrıs Haber, KKTC Son Dakika ve Gündem Haberleri

Yaşam öyküsü
   Ziya Osman Saba yılında İstanbul Beşiktaş’ta dünyaya geldi. Babası Binbaşı Osman Bey, annesi Ayşe Tevhide Hanım’dır. Sekiz yaşında iken annesini kaybetti. İlköğretiminden sonra mütareke yıllarında yatılı olarak Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’ne verildi. Bu arada Yaşar Nabi (Nayır) aracılığıyla Yedi Meşaleciler grubuna katıldı. Bir yıl sınıfta kalınca Cahit Sıtkı (Tarancı) ile sınıf arkadaşı oldu.
   Hukuk Fakültesi’ne devam ederken bir yandan da Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde çalıştı. Hukuk Fakültesi’ni yılında bitirdi. Mezuniyetinden sonra hariciyeci olmak için girdiği sınavda başarılı olamayınca Emlâk Bankası’nda çalışmaya başladı. Görevinin Ankara’ya nakledilmesi üzerine bir süre orada kaldı; ancak İstanbul’u çok sevdiğinden görevinden istifa ederek İstanbul’a döndü. yıllarında İstanbul’da Maarif Basımevi Tashih Bürosu şefliği yaptı. Sonra Varlık Yayınları’nın tashih işleriyle uğraştı.
   Ziya Osman Saba, Yedi Meşaleciler Grubu’nun şiire en sadık şahsiyetidir. Sebil ve Güvercinler (), Geçen Zaman (), Nefes Almak () adlı kitaplarında şiirlerini toplayan Ziya Osman Saba, hikâyeler de yazdı. Özellikle ev içi şiirleriyle, kendisinden daha kabiliyetli bir başka şaire, Behçet Necatigil’e örnek oldu. Ziya Osman Saba 29 Ocak ’de, geçirdiği ikinci kalp krizi sonucunda İstanbul’da hayata veda etti  ve Eyüp Sultandaki aile mezarlığına defnedildi.
Sanat anlayışı

Ziya Osman Saba ilk şiirlerini 19 Ocak ’de Servet-i Fünûn dergisinde yayımladı. Daha sonra aralarına katıldığı Yedi Meşalecilerin çıkardığı Meşale, Varlık, Ağaç, Yücel gibi dergilerde şiirlerini yayımladı. Şiir anlayışının oturmasında Mallarmé, Rimbaut, Baudelaire gibi Fransız sembolistlerinin büyük rolü oldu.
   Daha ilk şiir kitabı Sebil ve Güvercinler’de Z. Osman Saba’nın, şairlik serüveni boyunca kullanacağı Tanrı ve insan sevgisi, merhamet ve ölüm gibi temaları ele aldığı görülür. O, Türk şiir geleneğini duygu olarak temsil eden şairlerden biridir. Onda, ölüm karşısında Yunusça yazgıya boyun eğme, Tanrı’nın karşısında mümin bir kul portresi çizer. Biraz mistik, biraz dindar, biraz liriktir. Dinci olmadan dinsel olanı yansıtmasını bilmiştir.
   Behçet Necatigil en sevdiği şairlerden olan Ziya Osman Saba için şöyle der: “Ölümü, içinde küçükken beslediği için dehşete düşmeden, irkilmeden, tam bir iman ve teslimiyetle, özleyerek beklemiş bir şairimizdir. Tanrı’ya bu şekilde bağlılığı, onu beyazın hayranı yaptı. Şiirlerinde kir yoktur, leke yoktur. Katkısız, arı duru dünya kirlerinden uzak, temiz şiirlerdir bunlar; hatıralara vefası, sevgileri gibi temizdi.”
   Necatigil, Yunus Emre ile Ziya Osman arasında benzerlik bulur ve onun şiirlerinde hatıraların yoğunluğu ve yalnızlık duygusunun başarıyla verilişine dikkat çeker. Çok sakin, çekingen ve dost bir insan olan Z. Osman Saba’nın en yakın arkadaşı Cahit Sıtkı Tarancı’ya olan bağlılığı da ayrıca anılmaya değer. Heceyi, duraklarında değişiklik yapmadan kullanan Saba, uzun zaman serbest şekillerden uzak kalmıştır. Cahit Sıtkı’ya yazdığı mektuplarda, onun serbest şekilleri denemesini Orhan Veli ve arkadaşları ile olan dostluğuna bağladığı, Cahit Sıtkı’nın cevabından anlaşılmaktadır.
   Yakınlarından başlayarak bütün insanların mutluluk içinde yaşamalarını dileyen ve onları kucaklamak isteyen Z. Osman Saba, kendisinden bahsedenlerin çok yerinde belirttikleri gibi, Yunus Emre ve Mevlânâ’dan aldığı geleneğimizin bu cephesini modern çağa taşır.
   Ziya Osman Saba küçük duyarlılıkları büyük bir samimiyet ve heyecanla anlattı. Eşya insanın hayatını kuşatan bir nesne değil hayatını paylaştığı bir unsur olarak öne çıkar. Şairin şiirlerinde kendisiyle ve toplumla çatışan bireyin değil, düşünce dünyası oturmuş ve metafizik endişelerini halletmiş bir bireyin dinginliği görülür. Kozmik dünyasında her varlığın yeri bellidir ve yerli yerindedir. Bu makro-kosmos, eve indirgeyebileceğimiz mikro-kosmosta da kendini gösterir.
   Ziya Osman Saba’nın dili yaşayan Türkçedir. Bu bakımdan şiirleri sonraki kuşaklar tarafından da rahatça okundu ve anlaşıldı. Özel bir dil arayışına girmedi. Hece ölçüsüyle yazdı; ’tan sonra serbest anlatım biçimlerini de denedi.
   Ziya Osman Saba, kendisini yakından tanıyan dost ve arkadaşları tarafından çok sevilen ve takdir edilen bir şairdi. O, arkadaşlarına göre, hayatında olduğu gibi eserlerinde de çok mütevazı bir insandı.
   Ziya Osman Saba’nın Her Akşamki Yolumda ve Düşümde Adlı Şiirlerinin Çözümlenmesi
  

Her Akşamki Yolumda
Her akşamki yoluma koyulmuş gidiyorum
   Her akşamdan vücudum bu akşam daha yorgun
   Öyle istiyorum ki bu akşam biraz sükûn
   Bir cami eşiğine yatıversem diyorum
   Rabbim, şuracıkta sen bari gözlerimi yum
   Sen bana en son kalan, ben senin en son kulun
   Bu akşam, artık seni anmayan İstanbul’un
   Bomboş camiinde uyumak istiyorum
   Sonsuz sessizliğini dinlemek istiyorum
   Bilirim ki taşlığın bir döşek kadar ılık
   Sana az daha yakın yaşamak için artık
   Rabbim, ben yalnız zeytin ve ekmek istiyorum
               Türk şiirinin inanç konulu en samimi şiirlerini Ziya Osman Saba yazmıştır. Çünkü onun şiirlerinde, Tanrı ile kulu arasında dua diline yaklaşan samimiyeti buluruz. Yaradan’ına teslim olmuş bir ruhun halleridir bunlar. Tanrı’yı sadece sıkıştığı zamanlarda aramayan, onu her zaman anan ve bunun karşılığında Tanrı’dan hiçbir şey istemeyen gerçek dervişliği benimsemiş bir Müslüman tavrı sergiler.
   Her Akşamki Yolumda şiiri de böyle samimi bir duygunun eseridir. Şair bu şiirinde Tanrı’ya seslenerek ona yakarışta bulunmaktadır. Gündelik koşuşturmanın verdiği yorgunluğu evinde, sıcak yatağında değil de Tanrı’nın evinde atmak isteyen müminin istekleridir bunlar. Bu akşam vücudu her akşamdan daha yorgundur. Fakat bu fiziksel bir yorgunluktan çok, ruh yorgunluğuna benzemektedir. Dünyadan ve onun insanı bunaltan sarmalından kurtulmak isteyen bir ruhun sükûn arayışıdır bu. Şair yaşamında Tanrı’nın açlığını duyanlardandır. Gündelik hayatın yorduğu bedenini bir cami eşiğinde dindirmenin yolunu arar. Şairin aradığı Tanrı’nın evinde sükûn içinde huzurlu bir uykudur. Şairi Tanrı’ya bu denli yaklaştıran unsurlardan biri de artık Tanrı’yı anmayan İstanbul’un halidir: Bu akşam, artık seni anmayan / Bomboş bir camide uyumak istiyorum.
   Burada, hayatında inanca ve imana yer vermeyen onun pratiklerini önemsemeyen ve bir camiler cenneti olan İstanbul’da yaşayan bazı kişiler kastedilmektedir. Bu şiir, modern hayatın karmaşası içinde Tanrı’dan uzaklaşan insanın trajik durumunu gösterir. Daha çok teninin arzu ve istekleri doğrultusunda bir yaşam sürdürmeye çalışan bazı insanlar, kendisine bunca nimeti veren Tanrı’yı anmayı unutur. Fakat bir süre sonra doyuma ulaştıklarında ya da hayatın yükü ağır gelmeye başladığında aniden Tanrı’yı hatırlarlar. Aradıkları ruh dinginliğini ona yaklaşmakta bulurlar. Modern hayat insanın yaşama modelini düzenler. Önemli olan, insanın inanç ve iman gücünün modern hayatın kuralları arasında yok olmasını önlemektir. Şiirimizde Ziya Osman Saba’nın duyduğu ruh açlığını dile getiren şairler arasında Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl Kısakürek isimlerini sayabiliriz.
 

Düşümde

Düşümde gördüm Cahit’i:
   Banka gibi bir yer,
   Aynı servise verilmişiz,
   Yolumu gözler.
   Baktım ki toplamış memurlarını
   Nutuk çekmekte şefimiz.
   El edip geçecektim yerime.
   Sessiz.
   Cahit bu, dayanamadı, boynuma atıldı.
   Gözyaşlarını duydum yüzümde bir ara.
   O, düşümde ağladı.
   Bense uyandıktan sonra.
   Ziya Osman Saba’nın “Düşümde” şiirine hâkim olan ana tema, dostluk ve sevgidir. Şair rüyasında ölen sevgili arkadaşı Cahit’i görür. Çekingen kişiliği dolayısıyla, ona sadece el ederek geçerken, Cahit gelir boynuna sarılır. “Cahit bu…” sözü, bütün sadeliğine rağmen derin bir sevgi ve güvenle doludur. Yunus Emre: “Sevdiğimi demez isem, sevmek derdi beni boğar” der. İşte edebiyatımızda da Cahit Sıtkı bu mizaçta bir insandır. O, Ziya Osman Saba gibi, şefe, resmiyete vesaireye aldırmaz. Onun için en büyük değer sevgidir. ‘Ziya’ya Mektuplar’ adlı eseri, bu sevginin en güzel ifadeleridir. Ziya Osman ile Cahit arasındaki dostluk, gerçekten eşsiz bir dostluktur ve ‘Ziya’ya Mektuplar’, Türkçenin en güzel kitaplarından biridir.
   “Düşümde” şiirinde, dışın, çevrenin resmiyeti ile içten duyulan gösterişsiz sevgi arasındaki tezadın yanı sıra başka bir tezat daha vardır: Cahit düşte ağlar, Saba uyandıktan sonra ağlar. Bu iki ağlayış arasındaki fark, anlatılması güç bir duyuş tarzını ifade eder. Cahit, belki rüyasında arkadaşına kavuştuğu için ağlamıştır, Saba’nın ağlaması ise, uyanınca arkadaşının ölümünü hatırlamasından dolayıdır.
   Dış gösterişlerden uzak olan şiirin güzelliği, dostluk ve sevgiyi çok sade fakat etkili bir şekilde ifade etmiş olmasındandır. İçinde yaşadıkları katı şartlara rağmen, insanlar birbirlerini severler. Dışarıda sevimsiz şef, büro, nutuk vardır. Bunlar hayatın katlanılması zorunlu olan koşullarıdır. Fakat bunlar kabuktur. Önemli olan içtir, sevgi ve gözyaşıdır. İşte Ziya Osman Saba’nın küçük şiirleriyle ortaya koyduğu asıl gerçek budur.
   Yalnız bir noktaya dikkat etmek gerekir. Karakterleri, zevkleri, hayat görüşleri birbirlerine yakın olanlar birbirlerini severler. Banka şefi ile memurlar arasındaki ilişki, bir sevgi münasebeti değildir. Şef ve memur sözcüklerinin anlamları bunu açıkça gösterir. Şef, kalabalığa emir veren, onları idare eden insandır. Memur ise, emir kuludur. Onlar arasındaki ilişki, sevgi değil arkasında çıkar bulunan bir tür patron –işçi ilişkisidir.
   Sevgi çıkara dayanmayan bir duygudur. Çocuklar ön plânda geldiği yerlerden çok, insanların birbirlerine duygusal bağlarla bağlandığı yerlerde çiçek açar. İnsan gerçek sevgiyi çocukluğunda tadar ve her sevgide çocukça, çocukluğa has bir taraf vardır.
   Ziya Osman Saba’nın şiirlerinde sık sık görülen ev, anne, baba ve çocukluk özlemi temleri, sevgi temi ile yakından ilgilidir. Büro ve sokağın sert ve soğuk çehresi karşısında, sevginin hâkim olduğu çocukluk ve ilk gençlik yıllarını arar. Şair bakınız bu duygusunu, “Geçen Zaman” adlı şiirinin ilk bölümünde nasıl ifade ediyor:

   Hiç olmazsa unutmamak isterdim!
   Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar…
   Yalnız bırakmayın beni hâtıralar!
   Az yanımda kal, çocukluğum,
   Temiz yürekli, uysal çocukluğum,
   Ah ümit dolu gençliğim,
   İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim…
   Doğduğum ev! Rahatlayacak içim, duysam
   Bir tek kapının sesini.
   Arıyorum aklımda bir ninni bestesini…
   Böyle uzaklaşmayın benden yaşadığım günler!

   Fakat çocuk büyür, hayata atılır, ekmek parasını kazanmak zorunda kalır, anne ve babasını kaybeder. Çocukluk ömür boyu devam etmez. O, eğer dış âlemin, hayatın, katı gerçeğin zorunluluklarına karşı koyacak bir iradeye veya onlara boyun eğecek bir olgunluğa sahip değilse, korku ve endişeden kurtulamaz.
   Cahit Sıtkı’da hatta Orhan Veli’de, Ziya Osman Saba’nınkine benzeyen bir kendi kendine yetiş, hayatın anlamını ve mutluluğu, yaşanılan hayatın ayrıntılarında arayış ve buluş vardır. Onların dünyaya bakış tarzları, Saba’nınkinden biraz daha geniş ve derindir. Saba, belki karakteri dolayısıyla onlardan daha az cesur ve siliktir. Saba’yı en iyi anlayanlardan Behçet Necatigil, onunla Yunus arasında bir yakınlık bulur. Gerçekten de, kendisini daima ölüm ve Tanrı karşısında hissettiği için benliğinde de gururu ve gösterişi yenen, alçak gönüllülüğü en yüksek rütbe sayan Saba, küçük insanlarla Yunus arasında bir münasebet bulur.

Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi

Sebil Ve G&#;vercinler Şiiri Kimin Eseri Ve Kim Tarafından Yazılmıştır? Şiirin T&#;r&#;, Konusu Ve İncelemesi

Haberin Devamı

  Güvercin kelimesinin geçtiği diğer manzum eserlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

 1- Ahmet Haşim - Güvercin

 2- İdris Baykara - Bir Güvercin, Bir Kafes, bir Gökyüzü

 3- Melih Cevdet Anday - Bir Çift Güvercin

 4- Nazım Hikmet 

Sebil ve Güvercinler Şiiri Kimin Eseri ve Kimin Tarafından Yazılmıştır?

 İlk kez yılında Varlık Dergisinde yayımlanan Sebil ve Güvercinler şiiri, Ziya Osman Saba tarafından yazılmıştır. Cumhuriyet Döneminin en etkili ve üretken şairlerinden biri olan Ziya Osman Saba yılında İstanbul'da doğdu. İlk şiiri 18 yaşında Servet-i Fünun dergisinde yayımlanan şair, daha sonraki yıllarda dönemin birçok ünlü dergisinde de yazdı. 

 Yedi Meşaleciler akımının kurucusu olan Ziya Osman Saba, şiirlerinde hem bireysel hem de toplumsal konuları işlemiştir. Şiir dışında hikaye türünde de başarılı örnekler veren yazarın Mutlu İnsanlar Fotoğrafhanesi ve Değişen İstanbul adlı iki öykü kitabı bulunmaktadır. 

Haberin Devamı

Sebil ve Güvercinler Şiirinin Türü Nedir?

 Sevil ve Güvercinler, lirik şiirin en başarılı örneklerinden biridir. Yaşam yorgunluğu, bıkkınlık ve ölümün şairin iç dünyasındaki yansımaları, metaforik bir dille anlatılmıştır. 

Sebil ve Güvercinler Şiirinin Konusu

 Ziya Osman Saba, bu şiirinde güvercinler üzerinden hayatın geçiciliğini, ölümün dünyadaki tüm canlılar için kaçınılmaz son olduğunu anlatmıştır. Şiirin son dizesinde geçen ''bomboş sebil'' cümlesi, ölen insanların arkalarında bıraktığı boşluğu simgele. ''Uçuşur beyaz tüyler'' dizesi ise, kanat çırpıp uzaklaşan güvercinlerin alegorisidir.

  Her insan, bu dünyada, bir şeyler için mücadele eder, bir anlamda güvercinler gibi kanat çırpar. Ancak sonunda arkalarında uçuşan tüyler bırakır. Bu tüyler de insanların sevdiklerinin hafızasına kazınan hatıraları ve bu dünyaya bıraktığı eserlerdir. 

Sebil ve Güvercinler Şiiri İnceleme

 Sevil ve Güvercin şiiri 14'lü hece ölçüsüyle kaleme alınmıştır. Uyusun / Susun ve Sun kelimelerinde cinaslı kafiye vardır. İlk iki kıtadaki kafiye şeması abba / abba şeklindedir.

Haberin Devamı

  Şiirde benzetme sanatlarından açık istiare kullanılmıştır. Dünya hayatı sebile, insanların yaşamı ise güvercinlere benzetilmiştir. Ölüm ise ''şarkıların dağıtılması'' şeklinde betimlenmiştir. Selvilerin dile gelip bir şey sorması hem intak hem de teşhis sanatına örnek olarak gösterilebilir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir