Seher Şeniz Ölüm Nedeni
kaynağı değiştir]
´te Seyyal Taner'in üçüncü olduğu yarışmada "Plaj Güzeli" seçildi. yılındaki Türkiye Güzellik Yarışması'nda ikinci olunca sinirlenip ikincilik kurdelesini jüriye fırlatmasıyla ününü perçinledi. O dönemlerde, ilk filmi Kelle Koltukta () ile başladığı sinema kariyerini sürdürdü. Oynadığı toplam 22 filmin çoğu genelde o dönemin modasına uygun avantür filmler ve seks filmleriydi. Ancak ilk dönem filmleri içinde Yılmaz Güney´le başrolü paylaştığı Tehlikeli Adam () gibi filmler de vardır. Birçok ünlü jönle beraber oynamasına karşın, güzelliği yüzünden hep vamp rollerinde gözüktü.
İlki 16 yaşında İzmir'de, ikincisi Amerikalı Anthony Wilkins ile olmak üzere üç evlilik yaptı, bunlardan sonuncusunda Ermeni asıllı eşi Teknur Kiraz ile Paris'e yerleşti ve orada Moulin Rouge gibi ünlü striptiz kulüplerinde çalıştı. Bu dönemde Playboy'da fotoğrafları yayınlandı. Playboy'da fotoğrafı çıkan ilk Türk'tür[1]. Paris'ten döndükten sonra oryantal dansa yöneldi ve İstanbul´un ünlü gazinolarinda ve Parizien´de sahneye çıktı. Bedeni ve şovlarıyla döneminin seks sembolü oldu. Özellikle 'lerde Türkiye'nin Tülay Karaca ve Nesrin Topkapı ile birlikte en aranılan dansözü konumuna geldi.
Ölümü[değiştir Seher Şeniz
Seher Şeniz, 14 Mayıs tarihinde 44 yaşında intihar ederek hayatına son verdi. Seher Şeniz, 1 Mart tarihinde, İzmir-Narlıdere'de talihsiz bir çocuk olarak dünyaya geldi. Çünkü aileyi terk edip giden babasını, hiç göremedi. Kendinden başka da bir abisi ve bir de ablası vardı. Bu ufak aile daha iyi bir yaşam umuduyla İstanbul'a geldi. Gerçek adı Seher Başdaş’tır. Ortaokul 2. sınıfa kadar okuyabildi. Gönlünde hep artist olmak vardı. Önce Başdaş olan soyadını Şeniz olarak değiştirdi.
14 yaşında iken yılı yapımı “Kelle Koltukta” filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. yılında daha 16'sında genç bir kız iken zorunlu bir evlilik yaptı. Kanunen bir kız evlendiğinde 18 yaşında olup olmadığına bakılmaksızın rüşt sayılıyordu. Seher Şeniz de aslında bu sebeple, özgür olabilmek düşüncesiyle hiç istemediği bu evliliği yapmıştı. Bu ilk evliliği yaklaşık 1 ay sürdü. Bir ay sonra boşandı.
Bu kısa macerayı kendisi şu kelimelerle anlatıyor: 'Evlendiğim zaman bir erkek ile kadın arasındaki biyolojik farkı bile tam olarak bilmiyordum. Çok utanıyordum, ilk gecem tam bir felaketti. saat boyunca banyodan çıkamadım'
yılında İstanbul Caddebostan Plaj Güzeli seçilen Seher Şeniz, 4 numaralı yarışmacı iken, 3. Seçilen 7 numaralı yarışmacı ise Seyyal Taner idi.
yılında düzenlenen Türkiye Güzellik Yarışmasında Sevtap Eti, birinci/kraliçe seçilmişti. Seher Şeniz, ikinci olmayı hazmedemeyip ikincilik kurdelesini jüriye fırlattı ve bu sansasyonla ünlendi.
Seher Şeniz, o dönemin modasına uygun olan avantür filmlerinde rol aldı ve vamp kadınları canlandırdı. yılında yönetmenliğini Hasan Kazankaya’nın yaptığı “Tehlikeli Adam” filminde Yılmaz Güney ve Selma Güneri ile birlikte rol aldı.
Rol aldığı 22 film içerisinde günümüzde en fazla tanınmışı yapımı ve başrolünde Tarkan karakterini Kartal Tibet’in canlandırdığı “Tarkan: Viking Kanı” filmidir.
Seher Şeniz, İstanbul'da Parizien adlı gece kulübünde striptiz yaparken tanıştığı gazinocu Fahrettin Aslan’ın teklifi ile oryantal dansa başladı. Melike Cemali'den dans dersleri aldı. yılının sonunda Maksim Gazinosunda dansöz olarak çalışmaya başladı.
Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’ın oğlu Sacit Aslan ile nişanlandı. Traktör üreticisi Osman Hattat ile adı anıldı. Uluslar arası piyasada ‘elmas kralı’ diye tanınan Ermeni asıllı John Vahe Tosunyan ile de aşk dedikodusuna ismi karıştı.
Sinemada adını vamp kadın olarak duyuran Seher Şeniz, 70li yıllarda Arzu Okay, Mine Mutlu, Zerrin Egeliler, Feri Cansel gibi o da kendini erotik film furyasında buldu. Oyunculuğundan çok fiziğiyle gündeme geliyordu. Ancak bundan hiç hoşlanmıyordu.
Seher Şeniz'in yaşamı dansözlük, mankenlik, oyunculuk ve gece kulüplerinde çalışmakla geçmiştir.
Seher Şeniz, üç kez evlendi. İlki 16 yaşında İzmir'de, ikincisi Amerikalı Anthony Wilkins ile olmak üzere üç evlilik yaptı, daha sonra Ermeni asıllı eşi Teknur Kiraz ile Paris'e yerleşti ve orada Moulin Rouge gibi ünlü striptiz kulüplerinde çalıştı. Bu dönemde Playboy'da fotoğrafları yayınlandı. Playboy'da fotoğrafı çıkan ilk Türk'tür. 'li yıllarda ise Türkiye'ye geri döndü.
Paris'ten döndükten sonra oryantal dansa yöneldi ve İstanbul´un ünlü gazinolarinda ve Parizien´de sahneye çıktı. Bedeni ve şovlarıyla döneminin seks sembolü oldu. Özellikle 'lerde Türkiye'nin Tülay Karaca ve Nesrin Topkapı ile birlikte en aranılan dansözü konumuna geldi.
Seher Şeniz hayatının son yıllarında ise büyük bir ruhi bunalıma girdi. Yaşadığı ilişkiler onu o kadar yıpratmıştı ki yaşadığı sıkıntıları bir türlü atlatamadı. 29 Haziran tarihinde ilk defa intihara kalkıştı. İçtiği ilaçlar neticesinde ölümle yüz yüze geldi ama uzun uğraşlar sonucu kurtarıldı ama bu fikirden vazgeçmedi.
yılında ikinci defa intihar girişiminde bulundu. Yüzlerce morfin hapı ve iki şişe alkol aldı ve bu defa başarılı oldu. Seyahate gideceğini söyleyerek, evinin anahtarlarını abisine verilmek üzere komşusuna bıraktı. 14 Mayıs günü, komşuların polise haber vermesi üzerine, evini kapısı açıldı ve ağabeyi Turhan Başdaş tarafından cesedi bulundu.
Seher Şeniz, 14 Mayıs tarihinde 44 yaşında intihar ederek hayatına son verdi.
Ondan geriye sadece vasiyeti ve mektubu kalmıştı.
Seher Şeniz'in intihar mektubu.
"Daha 15 yaşındayken anlamıştım bu dünyadaki insanların ne mal olduğunu… Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakıp, küllerini savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar.”
Filmleri ve Dizileri :
- Uyanıklar dünyası (Sinema Filmi)
- Kadınlara Dayanamam (Sinema Filmi)
- Su Perisi Elması (Sinema Filmi)
- Halkalı Şeker (Sinema Filmi)
- Kader Yolcuları (Sevil) (Sinema Filmi)
- Muz Sever misiniz (Sinema Filmi)
- Katiller (Sinema Filmi)
- Katerina 72 (Sinema Filmi)
- İki yosmaya bir kurşun (Sinema Filmi)
- Del-haye bi-aram (Sahar) (Sinema Filmi)
- Kaplan tuzağı (Sinema Filmi)
- Tarkan: Viking Kanı (Lotus)(Sinema Filmi)
- Aşk arzu silah (Sinema Filmi)
- Gölgedeki adam (Sinema Filmi)
- Fırtına adam (Sinema Filmi)
- Kurt kanı (Sinema Filmi)
- Koreli Kemal (Sinema Filmi)
- Kendim ettim kendim buldum (Sinema Filmi)
- Ümit kurbanları (Seher) (Sinema Filmi)
- İstanbul dehşet içinde (Lolu) (Sinema Filmi)
- Tehlikeli Adam (Sinema Filmi)
- Plajda sevişelim (Sinema Filmi)
- Aşkım ve günahım (Sinema Filmi)
- Kelle koltukta (Sinema Filmi)
Kaynak:seafoodplus.info
Harun Kolçak’ın ölüm nedeni Seher Şeniz'in hazin öyküsü
Ülkemizde dansözlerin altın çağı 'li yıllarda başlayıp 'lere dek sürer. 60'lı yılların ortalarında, 70'li yılların başlarında ise "ikinci yeni kuşak" dansözlerin soluğuyla yeni bir dönemin kapıları açılır. Dansöz dergilerinin çok sattığı; Aysel Tanju'ların, Zennube'lerin, İnci Birol'lerin, Semiramis'lerin, Özcan Tekgül'lerin, "yıldız"laştığı, Sevda Nur'ların ve Gül Ruh'ların "dansözler kraliçesi" seçildiği 'lı yılların ortalarında görürüz Seher Şeniz'i. İşte Seher Şeniz "Nerede o eski dansözler" dedirten, ara kuşak döneminin, Prenses Banu, Leyla Sayar ve Nesrin Topkapı gibi son yıldızlarından biridir.
Yani bir dönemin kapanmasıyla günümüzde yavaş yavaş yitip giden bir mesleğin yıldız dansözlüğünün sonuncularından.. Ve ne yazık ki, bu "son" bir başka "son"u da beraberinde getiriyordu: 44 yaşında erken gelen "ölüm"ü..
İzmirli bir ailenin kızı olan Seher Şeniz, genç yaşında kısa süren mutsuz bir evlilik macerası geçirmişti. Gerçek adı, Seher Baştaş'tı. Ailesiyle birlikte İstanbul'a geldikten sonra artık yaşamını tek başına kurmak zorundaydı. Çünkü ailesiyle aralarında bazı sorunları vardı. Tüm amacı, kimseye muhtaç olmadan yalnızca kendi ayakları üzerinde durabilmekti. İşte bu nedenle önce soyadını Şeniz olarak değiştirip yılında bir yarışmaya girdi. O yıllarda Kadıköy yakasındaki Caddebostan Plaj Gazinoları'nda sık sık "plaj güzellik yarışmaları" düzenleniyordu. Şeniz, o günlerde moda olan bu yarışmaların birinde "plaj güzeli" seçilince de şansı açılıyor ve il kez ismini duyurmayı başarıyordu. Bir yıl sonra yani 'da katıldığı "Türkiye Güzellik Yarışması"nda "ikinci" olunca da önce magazin basınının, sonra da turistik gece kulüpleri ve çeşitli müzikhollerle çalışan organizatörlerin dikkatini çekti.
Çok kısa süreli bir evlilik geçiren Seher Şeniz'in gerçekten güzel bir vücudu vardı. Bir çok sanatçınınki gibi onun da tek sorunu burnuydu! Ama Şeniz, birkaç filmde küçük rollerle kamera karşısına çıktıktan sonra belirli aralıklarla burnunun yanısıra göğüslerine de estetik yaptırmak zorunda kalacaktı.
Şeniz'in sinemadan sonraki durağı striptizcilik oldu. Döneminde İstanbul gecelerinin en görkemli ve en ünlü müzikhollerinden biri olan Parisien'de çalışması büyük bir şanstı. Bu ünlü lokalde yabancı uyruklu striptizcilerin arasında Türk olan yalnızca Seher Şeniz'di.
Kısa süre içinde görkemli bir dekordan oluşan ve "Nuit D'arabie" (Arabistan Gecesi) adlı bir tabloda sunduğu kıvrak danslarıyla, iç gıcıklayan çıplaklığıyla ün yapacaktı.
İzmirli Seher Baştaş'a Seher Şeniz olarak şöhretin kapıları açılmıştı. Önce sinemada küçük rollerle işbaşı yapmış, sonra da striptizci ve dansöz.
Ne var ki 'li yılların "seks sembolü" magazin basınının deyimiyle "ünlü çıplağı" olmasına karşılık, şeniz'in Türk sinemasında önemli bir yere geldiği söylenemezdi. Kaldı ki vücudu son derece güzeldi. Ama sinema perdesinde nedense yüzü, seyirciye pek sıcak gelmemiş, tesine itici bir hava yaratmıştı. Şeniz, öncelikle bir "dans yıldızı" olarak tanınmasına karşılık, asıl başarılı olduğu alan "striptizcilik"ti
Seher Şeniz'in şöhretinin doruğunda bulunduğu dönemde yaşamına bir çok erkek girmişti kuşkusuz. Ancak güzel dansözün iddia edildiği gibi abartılı "fırtınalı" bir yaşamı olmamıştı. Hayatına giren erkeklerle olan bağı da genelde duygusaldı. Bazı sanatçıların yaptığı gibi, kuruduğu ilişkilerde gizli bir takım hesapları yoktu. Örneğin, gazinocu Fahrettin Aslan'ın oğlu Sacit Aslan'la nişanlanırken, elmas kralı Tosunyan'la, Osman Hattat'la birlikte olurken amacı macera yaşamak değildi
Şeniz'in bu duygusal bağlılığı, bir gün kendisini intihar girişimine sürükleyecekti. 70'li yılların sonlarında bir Haziran gecesi geçirdiği bunalım sonucu aşırı dozda uyku hapı
ogadon alarak komaya girecekti. Nedeni, beş aya yakın bir süre birlikte olduğu ve o dönemde ünlü bir demir tüccarı olan İ.Ö. idi.
Bu yakışıklı işadamını deliler gibi sevmişti. Ancak sevdiği erkek kendine ait değildi. Çünkü evliydi.
Nişantaşı'ndaki Bozyaka Aoartmanı'nda bulunan dairesinden Amerikan Hastanesi'ne kaldırılan ünlü dansöz, bir süre ölümle burun buruna geldikten sonra kurtarılacaktı. Ölümden kılpayı kurtulmuştu. Bu ölüm oyununun devamı ise yıllar sonra "acı son"la noktalanacaktı.
İkinci evliliğini Amerikalı Anthony Wilkins'le yapan Seher Şeniz, bir süre sonra da yalnız ve sessiz bir yaşamı tercih etmişti. Bu sessizliğin ve herkesten kaçışın nedeni belki de duygusal bir yorgunluktu. Kendi kendisiyle hesaplaşmaya ihtiyaç duyuyor olmalıydı.
Yıl ve Mayıs ayının başlarıydı. Şeniz, Teşvikiye'deki dairesinin anahtarını, ağabeyi Turan Baştaş'a verilmek üzere komşusuna bırakırken, "Avrupa'ya gidiyorum" dedi. Ve ortadan kayboldu.
15 Mayıs Cumartesi günü ancak acı gerçek ortaya çıktı. Ağabeyi emekli yarbay Turan Baştaş, Bozkaya Apartmanı'ndaki kızkardeşinin dairesine girdiğinde Seher Şeniz'in kokmak üzere olan cesediyle karşılaştı. 44 yaşındaki sanatçı dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkarken bir de mektup bırakmıştı:
"Ölümümden kimse sorumlu değil" diyordu.
Günlerden 15 Mayıs Cumartesi olmasına karşılık elbetteki gerçek ölüm tarihi bu değildi. Bir hafta ya da on gün önce aşırı dozda hap alarak intihar etmiş olmalıydı Şeniz, diyoruz. Çünkü olay esrarengizdi ve ölüm ya da intihar olayının nedeni belli değildi.
O Seher Baştaş olarak doğmuş, Seher olarak yaşamış ve Seher Wilkins olarak da ölmüştü
DİĞER YAZILARI
nest...
Seher Şeniz
Seher Şeniz, 1 Mart tarihinde, İzmir-Narlıdere'de talihsiz bir çocuk olarak dünyaya geldi. Çünkü aileyi terk edip giden babasını, hiç göremedi. Kendinden başka da bir abisi ve bir de ablası vardı. Bu ufak aile daha iyi bir yaşam umuduyla İstanbul'a geldi. Gerçek adı Seher Başdaş’tır. Ortaokul 2. sınıfa kadar okuyabildi. Gönlünde hep artist olmak vardı. Önce Başdaş olan soyadını Şeniz olarak değiştirdi.
yılında daha 16'sında genç bir kız iken zorunlu bir evlilik yaptı. Kanunen bir kız evlendiğinde 18 yaşında olup olmadığına bakılmaksızın rüşt sayılıyordu. Seher Şeniz de aslında bu sebeple, özgür olabilmek düşüncesiyle hiç istemediği bu evliliği yapmıştı. Bu ilk evliliği yaklaşık 1 ay sürdü. Bir ay sonra boşandı.
Bu kısa macerayı kendisi şu kelimelerle anlatıyor: 'Evlendiğim zaman bir erkek ile kadın arasındaki biyolojik farkı bile tam olarak bilmiyordum. Çok utanıyordum, ilk gecem tam bir felaketti. saat boyunca banyodan çıkamadım'
yılında İstanbul Caddebostan Plaj Güzeli seçilen Seher Şeniz, 4 numaralı yarışmacı iken, 3. Seçilen 7 numaralı yarışmacı ise Seyyal Taner idi.
yılında düzenlenen Türkiye Güzellik Yarışmasında Sevtap Eti, birinci/kraliçe seçilmişti. Seher Şeniz, ikinci olmayı hazmedemeyip ikincilik kurdelesini jüriye fırlattı ve bu sansasyonla ünlendi.
Seher Şeniz, o dönemin modasına uygun olan avantür filmlerinde rol aldı ve vamp kadınları canlandırdı. yılında yönetmenliğini Hasan Kazankaya’nın yaptığı “Tehlikeli Adam” filminde Yılmaz Güney ve Selma Güneri ile birlikte rol aldı.
Rol aldığı 22 film içerisinde günümüzde en fazla tanınmışı yapımı ve başrolünde Tarkan karakterini Kartal Tibet’in canlandırdığı “Tarkan: Viking Kanı” filmidir.
Seher Şeniz, İstanbul'da Parizien adlı gece kulübünde striptiz yaparken tanıştığı gazinocu Fahrettin Aslan’ın teklifi ile oryantal dansa başladı. Melike Cemali'den dans dersleri aldı. yılının sonunda Maksim Gazinosunda dansöz olarak çalışmaya başladı.
Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’ın oğlu Sacit Aslan ile nişanlandı. Traktör üreticisi Osman Hattat ile adı anıldı. Uluslar arası piyasada ‘elmas kralı’ diye tanınan Ermeni asıllı John Vahe Tosunyan ile de aşk dedikodusuna ismi karıştı.
Sinemada adını vamp kadın olarak duyuran Seher Şeniz, 70li yıllarda Arzu Okay, Mine Mutlu, Zerrin Egeliler, Feri Cansel gibi o da kendini erotik film furyasında buldu. Oyunculuğundan çok fiziğiyle gündeme geliyordu. Ancak bundan hiç hoşlanmıyordu.
Seher Şeniz'in yaşamı dansözlük, mankenlik, oyunculuk ve gece kulüplerinde çalışmakla geçmiştir.
Seher Şeniz, üç kez evlendi. İlki 16 yaşında İzmir'de, ikincisi Amerikalı Anthony Wilkins ile olmak üzere üç evlilik yaptı, daha sonra Ermeni asıllı eşi Teknur Kiraz ile Paris'e yerleşti ve orada Moulin Rouge gibi ünlü striptiz kulüplerinde çalıştı. Bu dönemde Playboy'da fotoğrafları yayınlandı. Playboy'da fotoğrafı çıkan ilk Türk'tür. 'li yıllarda ise Türkiye'ye geri döndü.
Paris'ten döndükten sonra oryantal dansa yöneldi ve İstanbul´un ünlü gazinolarinda ve Parizien´de sahneye çıktı. Bedeni ve şovlarıyla döneminin seks sembolü oldu. Özellikle 'lerde Türkiye'nin Tülay Karaca ve Nesrin Topkapı ile birlikte en aranılan dansözü konumuna geldi.
Seher Şeniz hayatının son yıllarında ise büyük bir ruhi bunalıma girdi. Yaşadığı ilişkiler onu o kadar yıpratmıştı ki yaşadığı sıkıntıları bir türlü atlatamadı. 29 Haziran tarihinde ilk defa intihara kalkıştı. İçtiği ilaçlar neticesinde ölümle yüz yüze geldi ama uzun uğraşlar sonucu kurtarıldı ama bu fikirden vazgeçmedi.
yılında ikinci defa intihar girişiminde bulundu. Yüzlerce morfin hapı ve iki şişe alkol aldı ve bu defa başarılı oldu. Seyahate gideceğini söyleyerek, evinin anahtarlarını abisine verilmek üzere komşusuna bıraktı. 14 Mayıs günü, komşuların polise haber vermesi üzerine, evini kapısı açıldı ve ağabeyi Turhan Başdaş tarafından cesedi bulundu.
Seher Şeniz, 14 Mayıs tarihinde 44 yaşında intihar ederek hayatına son verdi.
Ondan geriye sadece vasiyeti ve mektubu kalmıştı.
Seher Şeniz'in intihar mektubu.
"Daha 15 yaşındayken anlamıştım bu dünyadaki insanların ne mal olduğunu… Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakıp, küllerini savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar.”
Filmleri ve Dizileri :
- Uyanıklar dünyası (Sinema Filmi)
- Kadınlara Dayanamam (Sinema Filmi)
- Su Perisi Elması (Sinema Filmi)
- Halkalı Şeker (Sinema Filmi)
- Kader Yolcuları (Sevil) (Sinema Filmi)
- Muz Sever misiniz (Sinema Filmi)
- Katiller (Sinema Filmi)
- Katerina 72 (Sinema Filmi)
- İki yosmaya bir kurşun (Sinema Filmi)
- Del-haye bi-aram (Sahar) (Sinema Filmi)
- Kaplan tuzağı (Sinema Filmi)
- Tarkan: Viking Kanı (Lotus)(Sinema Filmi)
- Aşk arzu silah (Sinema Filmi)
- Gölgedeki adam (Sinema Filmi)
- Fırtına adam (Sinema Filmi)
- Kurt kanı (Sinema Filmi)
- Koreli Kemal (Sinema Filmi)
- Kendim ettim kendim buldum (Sinema Filmi)
- Ümit kurbanları (Seher) (Sinema Filmi)
- İstanbul dehşet içinde (Lolu) (Sinema Filmi)
- Tehlikeli Adam (Sinema Filmi)
- Plajda sevişelim (Sinema Filmi)
- Aşkım ve günahım (Sinema Filmi)
- Kelle koltukta (Sinema Filmi)
Kaynak:seafoodplus.info
Harun Kolçak’ın ölüm nedeni Seher Şeniz'in hazin öyküsü
Ülkemizde dansözlerin altın çağı 'li yıllarda başlayıp 'lere dek sürer. 60'lı yılların ortalarında, 70'li yılların başlarında ise "ikinci yeni kuşak" dansözlerin soluğuyla yeni bir dönemin kapıları açılır. Dansöz dergilerinin çok sattığı; Aysel Tanju'ların, Zennube'lerin, İnci Birol'lerin, Semiramis'lerin, Özcan Tekgül'lerin, "yıldız"laştığı, Sevda Nur'ların ve Gül Ruh'ların "dansözler kraliçesi" seçildiği 'lı yılların ortalarında görürüz Seher Şeniz'i. İşte Seher Şeniz "Nerede o eski dansözler" dedirten, ara kuşak döneminin, Prenses Banu, Leyla Sayar ve Nesrin Topkapı gibi son yıldızlarından biridir.
Yani bir dönemin kapanmasıyla günümüzde yavaş yavaş yitip giden bir mesleğin yıldız dansözlüğünün sonuncularından.. Ve ne yazık ki, bu "son" bir başka "son"u da beraberinde getiriyordu: 44 yaşında erken gelen "ölüm"ü..
İzmirli bir ailenin kızı olan Seher Şeniz, genç yaşında kısa süren mutsuz bir evlilik macerası geçirmişti. Gerçek adı, Seher Baştaş'tı. Ailesiyle birlikte İstanbul'a geldikten sonra artık yaşamını tek başına kurmak zorundaydı. Çünkü ailesiyle aralarında bazı sorunları vardı. Tüm amacı, kimseye muhtaç olmadan yalnızca kendi ayakları üzerinde durabilmekti. İşte bu nedenle önce soyadını Şeniz olarak değiştirip yılında bir yarışmaya girdi. O yıllarda Kadıköy yakasındaki Caddebostan Plaj Gazinoları'nda sık sık "plaj güzellik yarışmaları" düzenleniyordu. Şeniz, o günlerde moda olan bu yarışmaların birinde "plaj güzeli" seçilince de şansı açılıyor ve il kez ismini duyurmayı başarıyordu. Bir yıl sonra yani 'da katıldığı "Türkiye Güzellik Yarışması"nda "ikinci" olunca da önce magazin basınının, sonra da turistik gece kulüpleri ve çeşitli müzikhollerle çalışan organizatörlerin dikkatini çekti.
Çok kısa süreli bir evlilik geçiren Seher Şeniz'in gerçekten güzel bir vücudu vardı. Bir çok sanatçınınki gibi onun da tek sorunu burnuydu! Ama Şeniz, birkaç filmde küçük rollerle kamera karşısına çıktıktan sonra belirli aralıklarla burnunun yanısıra göğüslerine de estetik yaptırmak zorunda kalacaktı.
Şeniz'in sinemadan sonraki durağı striptizcilik oldu. Döneminde İstanbul gecelerinin en görkemli ve en ünlü müzikhollerinden biri olan Parisien'de çalışması büyük bir şanstı. Bu ünlü lokalde yabancı uyruklu striptizcilerin arasında Türk olan yalnızca Seher Şeniz'di.
Kısa süre içinde görkemli bir dekordan oluşan ve "Nuit D'arabie" (Arabistan Gecesi) adlı bir tabloda sunduğu kıvrak danslarıyla, iç gıcıklayan çıplaklığıyla ün yapacaktı.
İzmirli Seher Baştaş'a Seher Şeniz olarak şöhretin kapıları açılmıştı. Önce sinemada küçük rollerle işbaşı yapmış, sonra da striptizci ve dansöz.
Ne var ki 'li yılların "seks sembolü" magazin basınının deyimiyle "ünlü çıplağı" olmasına karşılık, şeniz'in Türk sinemasında önemli bir yere geldiği söylenemezdi. Kaldı ki vücudu son derece güzeldi. Ama sinema perdesinde nedense yüzü, seyirciye pek sıcak gelmemiş, tesine itici bir hava yaratmıştı. Şeniz, öncelikle bir "dans yıldızı" olarak tanınmasına karşılık, asıl başarılı olduğu alan "striptizcilik"ti
Seher Şeniz'in şöhretinin doruğunda bulunduğu dönemde yaşamına bir çok erkek girmişti kuşkusuz. Ancak güzel dansözün iddia edildiği gibi abartılı "fırtınalı" bir yaşamı olmamıştı. Hayatına giren erkeklerle olan bağı da genelde duygusaldı. Bazı sanatçıların yaptığı gibi, kuruduğu ilişkilerde gizli bir takım hesapları yoktu. Örneğin, gazinocu Fahrettin Aslan'ın oğlu Sacit Aslan'la nişanlanırken, elmas kralı Tosunyan'la, Osman Hattat'la birlikte olurken amacı macera yaşamak değildi
Şeniz'in bu duygusal bağlılığı, bir gün kendisini intihar girişimine sürükleyecekti. 70'li yılların sonlarında bir Haziran gecesi geçirdiği bunalım sonucu aşırı dozda uyku hapı
ogadon alarak komaya girecekti. Nedeni, beş aya yakın bir süre birlikte olduğu ve o dönemde ünlü bir demir tüccarı olan İ.Ö. idi.
Bu yakışıklı işadamını deliler gibi sevmişti. Ancak sevdiği erkek kendine ait değildi. Çünkü evliydi.
Nişantaşı'ndaki Bozyaka Aoartmanı'nda bulunan dairesinden Amerikan Hastanesi'ne kaldırılan ünlü dansöz, bir süre ölümle burun buruna geldikten sonra kurtarılacaktı. Ölümden kılpayı kurtulmuştu. Bu ölüm oyununun devamı ise yıllar sonra "acı son"la noktalanacaktı.
İkinci evliliğini Amerikalı Anthony Wilkins'le yapan Seher Şeniz, bir süre sonra da yalnız ve sessiz bir yaşamı tercih etmişti. Bu sessizliğin ve herkesten kaçışın nedeni belki de duygusal bir yorgunluktu. Kendi kendisiyle hesaplaşmaya ihtiyaç duyuyor olmalıydı.
Yıl ve Mayıs ayının başlarıydı. Şeniz, Teşvikiye'deki dairesinin anahtarını, ağabeyi Turan Baştaş'a verilmek üzere komşusuna bırakırken, "Avrupa'ya gidiyorum" dedi. Ve ortadan kayboldu.
15 Mayıs Cumartesi günü ancak acı gerçek ortaya çıktı. Ağabeyi emekli yarbay Turan Baştaş, Bozkaya Apartmanı'ndaki kızkardeşinin dairesine girdiğinde Seher Şeniz'in kokmak üzere olan cesediyle karşılaştı. 44 yaşındaki sanatçı dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkarken bir de mektup bırakmıştı:
"Ölümümden kimse sorumlu değil" diyordu.
Günlerden 15 Mayıs Cumartesi olmasına karşılık elbetteki gerçek ölüm tarihi bu değildi. Bir hafta ya da on gün önce aşırı dozda hap alarak intihar etmiş olmalıydı Şeniz, diyoruz. Çünkü olay esrarengizdi ve ölüm ya da intihar olayının nedeni belli değildi.
O Seher Baştaş olarak doğmuş, Seher olarak yaşamış ve Seher Wilkins olarak da ölmüştü
DİĞER YAZILARI
nest...
Seher Şeniz'in hazin öyküsü
Ülkemizde dansözlerin altın çağı 'li yıllarda başlayıp 'lere dek sürer. 60'lı yılların ortalarında, 70'li yılların başlarında ise "ikinci yeni kuşak" dansözlerin soluğuyla yeni bir dönemin kapıları açılır. Dansöz dergilerinin çok sattığı; Aysel Tanju'ların, Zennube'lerin, İnci Birol'lerin, Semiramis'lerin, Özcan Tekgül'lerin, "yıldız"laştığı, Sevda Nur'ların ve Gül Ruh'ların "dansözler kraliçesi" seçildiği 'lı yılların ortalarında görürüz Seher Şeniz'i. İşte Seher Şeniz "Nerede o eski dansözler" dedirten, ara kuşak döneminin, Prenses Banu, Leyla Sayar ve Nesrin Topkapı gibi son yıldızlarından biridir.
Yani bir dönemin kapanmasıyla günümüzde yavaş yavaş yitip giden bir mesleğin yıldız dansözlüğünün sonuncularından.. Ve ne yazık ki, bu "son" bir başka "son"u da beraberinde getiriyordu: 44 yaşında erken gelen "ölüm"ü..
İzmirli bir ailenin kızı olan Seher Şeniz, genç yaşında kısa süren mutsuz bir evlilik macerası geçirmişti. Gerçek adı, Seher Baştaş'tı. Ailesiyle birlikte İstanbul'a geldikten sonra artık yaşamını tek başına kurmak zorundaydı. Çünkü ailesiyle aralarında bazı sorunları vardı. Tüm amacı, kimseye muhtaç olmadan yalnızca kendi ayakları üzerinde durabilmekti. İşte bu nedenle önce soyadını Şeniz olarak değiştirip yılında bir yarışmaya girdi. O yıllarda Kadıköy yakasındaki Caddebostan Plaj Gazinoları'nda sık sık "plaj güzellik yarışmaları" düzenleniyordu. Şeniz, o günlerde moda olan bu yarışmaların birinde "plaj güzeli" seçilince de şansı açılıyor ve il kez ismini duyurmayı başarıyordu. Bir yıl sonra yani 'da katıldığı "Türkiye Güzellik Yarışması"nda "ikinci" olunca da önce magazin basınının, sonra da turistik gece kulüpleri ve çeşitli müzikhollerle çalışan organizatörlerin dikkatini çekti.
Çok kısa süreli bir evlilik geçiren Seher Şeniz'in gerçekten güzel bir vücudu vardı. Bir çok sanatçınınki gibi onun da tek sorunu burnuydu! Ama Şeniz, birkaç filmde küçük rollerle kamera karşısına çıktıktan sonra belirli aralıklarla burnunun yanısıra göğüslerine de estetik yaptırmak zorunda kalacaktı.
Şeniz'in sinemadan sonraki durağı striptizcilik oldu. Döneminde İstanbul gecelerinin en görkemli ve en ünlü müzikhollerinden biri olan Parisien'de çalışması büyük bir şanstı. Bu ünlü lokalde yabancı uyruklu striptizcilerin arasında Türk olan yalnızca Seher Şeniz'di.
Kısa süre içinde görkemli bir dekordan oluşan ve "Nuit D'arabie" (Arabistan Gecesi) adlı bir tabloda sunduğu kıvrak danslarıyla, iç gıcıklayan çıplaklığıyla ün yapacaktı.
İzmirli Seher Baştaş'a Seher Şeniz olarak şöhretin kapıları açılmıştı. Önce sinemada küçük rollerle işbaşı yapmış, sonra da striptizci ve dansöz.
Ne var ki 'li yılların "seks sembolü" magazin basınının deyimiyle "ünlü çıplağı" olmasına karşılık, şeniz'in Türk sinemasında önemli bir yere geldiği söylenemezdi. Kaldı ki vücudu son derece güzeldi. Ama sinema perdesinde nedense yüzü, seyirciye pek sıcak gelmemiş, tesine itici bir hava yaratmıştı. Şeniz, öncelikle bir "dans yıldızı" olarak tanınmasına karşılık, asıl başarılı olduğu alan "striptizcilik"ti
Seher Şeniz'in şöhretinin doruğunda bulunduğu dönemde yaşamına bir çok erkek girmişti kuşkusuz. Ancak güzel dansözün iddia edildiği gibi abartılı "fırtınalı" bir yaşamı olmamıştı. Hayatına giren erkeklerle olan bağı da genelde duygusaldı. Bazı sanatçıların yaptığı gibi, kuruduğu ilişkilerde gizli bir takım hesapları yoktu. Örneğin, gazinocu Fahrettin Aslan'ın oğlu Sacit Aslan'la nişanlanırken, elmas kralı Tosunyan'la, Osman Hattat'la birlikte olurken amacı macera yaşamak değildi
Şeniz'in bu duygusal bağlılığı, bir gün kendisini intihar girişimine sürükleyecekti. 70'li yılların sonlarında bir Haziran gecesi geçirdiği bunalım sonucu aşırı dozda uyku hapı
ogadon alarak komaya girecekti. Nedeni, beş aya yakın bir süre birlikte olduğu ve o dönemde ünlü bir demir tüccarı olan İ.Ö. idi.
Bu yakışıklı işadamını deliler gibi sevmişti. Ancak sevdiği erkek kendine ait değildi. Çünkü evliydi.
Nişantaşı'ndaki Bozyaka Aoartmanı'nda bulunan dairesinden Amerikan Hastanesi'ne kaldırılan ünlü dansöz, bir süre ölümle burun buruna geldikten sonra kurtarılacaktı. Ölümden kılpayı kurtulmuştu. Bu ölüm oyununun devamı ise yıllar sonra "acı son"la noktalanacaktı.
İkinci evliliğini Amerikalı Anthony Wilkins'le yapan Seher Şeniz, bir süre sonra da yalnız ve sessiz bir yaşamı tercih etmişti. Bu sessizliğin ve herkesten kaçışın nedeni belki de duygusal bir yorgunluktu. Kendi kendisiyle hesaplaşmaya ihtiyaç duyuyor olmalıydı.
Yıl ve Mayıs ayının başlarıydı. Şeniz, Teşvikiye'deki dairesinin anahtarını, ağabeyi Turan Baştaş'a verilmek üzere komşusuna bırakırken, "Avrupa'ya gidiyorum" dedi. Ve ortadan kayboldu.
15 Mayıs Cumartesi günü ancak acı gerçek ortaya çıktı. Ağabeyi emekli yarbay Turan Baştaş, Bozkaya Apartmanı'ndaki kızkardeşinin dairesine girdiğinde Seher Şeniz'in kokmak üzere olan cesediyle karşılaştı. 44 yaşındaki sanatçı dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkarken bir de mektup bırakmıştı:
"Ölümümden kimse sorumlu değil" diyordu.
Günlerden 15 Mayıs Cumartesi olmasına karşılık elbetteki gerçek ölüm tarihi bu değildi. Bir hafta ya da on gün önce aşırı dozda hap alarak intihar etmiş olmalıydı Şeniz, diyoruz. Çünkü olay esrarengizdi ve ölüm ya da intihar olayının nedeni belli değildi.
O Seher Baştaş olarak doğmuş, Seher olarak yaşamış ve Seher Wilkins olarak da ölmüştü