selamün aleyküm kökeni / Şalom aleihem - Vikipedi

Selamün Aleyküm Kökeni

selamün aleyküm kökeni

Selamün Aleyküm ne demek, anlamı nedir? Selamün Aleyküm Arapça yazılışı, Türkçe meali nedir? Selamün Aleyküm nasıl yazılır?

Selamun Aleyküm, Arapça kökenli bir kelimedir. Türkçe olarak "Selâm sizin üzerinize olsun" , "Allah'ın selamı üzerinize olsun" anlamlarına gelmektedir. Peki Selamün Aleyküm nasıl yazılır? Ve aleyna aleyküm selam ne demek? Selamün Aleyküm Arapça ve Türkçe yazılışı nasıldır? Selamün Aleyküm nasıl yazılır? Selamın aleyküm ve aleyküm selam nedir?

Selamün Aleyküm "Allah'ın selamı sizin üzerinize olsun" anlamında kullanılan bir selamlama sözüdür.

Selâmün aleyküm veya çoğunlukla kullanılan ismiyle esselâmu aleyküm, Müslümanların kendi arasında kullandığı ve Arapçada "Selam üzerine olsun" anlamına gelen sözlü selamlamadır. Bu selamlamaya karşılık ise 'Aleyküm selâm' yani Türkçe anlamıyla "Selam senin de üzerine olsun" ya da uzun haliyle esselâmun aleyküm ve´rahmetullâhe ve´barakâtuh cevabı verilir.

Esselâmun aleyküm, Müslümanlar arasında dinî bir selamlamadır. Fakat Müslüman olmayan ve Arapça konuşan toplumlar tarafından da kullanıldığı olmaktadır.

Selamün Aleyküm "Allah'ın selamı sizin üzerinize olsun" anlamında kullanılan bir selamlama sözüdür.

Selamün Aleyküm Arapça yazılışı aşağıdaki gibidir:

Selamün Aleyküm ne demek, anlamı nedir? Selamün Aleyküm Arapça yazılışı, Türkçe meali nedir? Selamün Aleyküm nasıl yazılır?

Selamün Aleyküm'e cevap olarak Aleyküm Selam denir.

Selamün Aleyküm : Allah'ın selamı sizin üzerinize olsun

Selamün Aleyküm ne demek, anlamı nedir? Selamün Aleyküm Arapça yazılışı, Türkçe meali nedir? Selamün Aleyküm nasıl yazılır?

Türk Dil Kurumu'na göre Selamün Aleyküm'ün anlamı "Allah'ın selamı sizin üzerinize olsun" demektir.

Sözlükte "kusursuz olmak, kurtulmak, rahatlamak" anlamındaki selâm Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadislerde "eman, kurtuluş, esenlik, barış" mânaları yanında "selâmlama" anlamında da geçer. Kur'an'da bazan tahiyye kelimesi ve türevleriyle ifade edilen selâm (en-Nisâ 4/86), karşılaşan iki kişiden birinin diğerine "selâmün aleyküm" (es-selâmü aleyküm: Selâm sizin üzerinize olsun, Allah sizi her türlü kaza ve belâdan korusun) demesi, diğerinin de buna aynı mânada olmak üzere "aleyküm selâm" (ve aleykümü's-selâm) diye hayır duada bulunmasıdır. Selâmda yaygın biçimde bu ifadeler kullanılmakla birlikte "es-selâmü aleyküm ve rahmetüllahi ve berekâtüh" ifadesiyle verilip "ve aleykümü's-selâm ve rahmetüllahi ve berekâtüh" ifadesiyle alınabilmektedir. İslâm âlimleri selâm vermenin sünnet, almanın farz olduğunu ve selâm verenin alana göre daha fazla sevap kazanacağını belirtmiştir (Mevsılî, IV, ).

Müslümanlar arasında bilinen şekilde selâmlaşmanın hicretten sonraki yıllarda başladığı anlaşılmaktadır. Resûl-i Ekrem'i öldürmek maksadıyla Mekke'den Medine'ye gelen ve niyeti anlaşılıp tutuklanan Umeyr b. Vehb el-Kureşî'nin, Resûlullah'ı o dönemin âdetine göre, "Sabahınız hoş olsun" diyerek selâmlaması üzerine Allah'ın resulü şöyle demiştir: "Allah bize lutufta bulunarak seninkinden daha hayırlı olan ve cennet ehli tarafından da kullanılan 'es-selâm' sözüyle selâmlaşmayı öğretti" (İbn Hişâm, II, ). Aynı zamanda Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinden olan selâm kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de kırk kadar âyette geçer. Bu âyetlerin bazılarında selâm veya selâmün aleyküm şeklindeki sözlerin daha önceki bazı peygamberler zamanında da kullanıldığı (Meryem 19/33, 47) meleklerin Hz. İbrâhim'e ve Nûh'a gittiklerinde (Hûd 11/48, 69; el-Hicr 15/52; ez-Zâriyât 51/25), yine meleklerin cennet ehline (er-Ra'd 13/24; el-Hicr 15/46; en-Nahl 16/32; ez-Zümer 39/73; Kaf 50/34), cennet ehlinin birbirlerine (Yûnus 10/10; İbrâhîm 14/23), Allah'ın mümin kullarına (el-Ahzâb 33/44; Yâsîn 36/58), peygamberlere (es-Sâffât 37/79, , , , ) bu şekilde selâm verdiği, Resûl-i Ekrem'e de kendisine gelen müminlere selâmün aleyküm diye hitap etmesinin emredildiği (el-En'âm 6/54) haber verilmektedir. Bir âyette de selâmlanan kişinin selâma aynı ifade ile karşılık vermesi veya daha güzel bir ifade kullanarak muhatabına hayır duada bulunması emredilmekte (en-Nisâ 4/86), bir hadiste de daha güzeliyle mukabele etmiş olmak için yapılan ziyadelere ayrıca sevap verileceği belirtilmektedir (Tirmizî, "İsti??ân", 2). Hz. Peygamber selâm vermeyi sevap kazandıran (Buhârî, "Îmân", 20) ve cennete girmeye vesile olan (Tirmizî, "?ıyâme", 42), önemli amellerden biri olarak tarif etmiş müslümanların çokça selâmlaşmasının karşılıklı sevgiyi arttıracağını (Müslim, "Îmân", 93; Ebû Dâvûd, "Edeb", ), hayır ve bereket getireceğini (Tirmizî, "İsti??ân", 10) ve insanı Allah'a yaklaştıracağını (Ebû Dâvûd, "Edeb", ) bildirmiş, selâm vermekten kaçınmanın bir tür cimrilik olduğunu söylemiştir (İbn Hibbân, X, ). Âyet ve hadislerde geçen selâmlaşma ifadeleri dinin ana kaynaklarında yer alması sebebiyle mânevî bir değere ve özellikle ayrı dilleri konuşan müslümanlar arasındaki iletişimde bir nevi sembol işlevi görmesi bakımından özel bir öneme sahip olmakla birlikte, selâmlaşmanın asıl amacı karşılıklı sevgi, dostluk, iyi niyet ve güzel dileklerin açıklanması olduğundan, her dilde bu gayeyi gerçekleştirecek uygun ifadelerle selâmlaşma görevinin yerine getirilebileceği açıktır.

Herkesin birbirine selâm vermesini istediği için yolda karşılaştığı çocuklara da selâm vermeye özen gösteren Resûl-i Ekrem (Müslim, "Selâm", 14, 15) küçüklerin büyüklere, binekli, atlı veya arabalı olanların yayalara, yürüyenlerin oturanlara, arkadan gelenlerin önlerinde gidenlere, iki grup karşılaştığında az olanların çok olanlara selâm vermesini tavsiye eder (Buhârî, "İsti??ân", 4, 5, 6, 7; Müslim, "Selâm", 1), mescidde kadınlardan oluşan bir cemaat gördüğünde onlara uzaktan selâm verir, selâm verdiği anlaşılsın diye de eliyle işaret ederdi (Müsned, VI, ). Resûlullah, sadece yolda karşılaşılan veya başkasının evine misafir giden kimselerin değil kendi evine girenlerin de evde bulunan anne, baba, eş, çocuk ve akrabasına selâm vermesini emretmiş (Tirmizî, "İsti??ân", 10), "Evlere girdiğiniz zaman kendinize selâm verin" (en-Nûr 24/61) âyeti, evde kimse olmasa da evine giren kişinin kendi kendine selâm vermesi gerektiği şeklinde yorumlanmıştır (İbn Kesîr, VI, ). İki grup insan birbiriyle karşılaştığında içlerinden birinin selâm vermesi, diğer gruptan da bir kişinin verilen selâmı alması yeterli görülmüş (Ebû Dâvûd, "Edeb", ), bir meclisten veya birinin yanından ayrılan kişinin ayrılırken de selâm vermesi istenmiştir (Tirmizî, "İsti??ân", 15). Selâm verirken veya alırken eğilmek doğru görülmemiştir.

Hz. Peygamber selâm verdiği zaman herkesin duyması ve selâm vermenin öneminin anlaşılması için bazan birkaç defa selâm verirdi (Buhârî, "?İlim", 30). Bununla birlikte uyuyan veya rahatsız edilmemesi gereken bir kimse bulunduğunda sadece uyanık olanlara işittirecek şekilde alçak sesle selâm vermeye özen gösterirdi (Müslim, "Eşribe", ). İnsanlar arasında ayırım yapmadan her müslümana selâm vermek ve verilen selâmı almak bütün müslümanların görevidir (Buhârî, "İsti??ân", 9). Bu sebeple Abdullah b. Ömer sadece selâm vermek üzere çarşıya çıkar ve karşılaştığı bütün müslümanlara selâm verirdi (el-Muva??a?, "Selâm", 6). Namaz kılmak, Kur'an okumak, tefekküre dalmış olmak, hutbe dinlemek, ilimle uğraşmak, yemek yemek ve defi hâcette bulunmak gibi durumlar selâm almaya engel teşkil ettiği için onlara selâm verilmemelidir; verildiği takdirde selâmı almamanın bir sorumluluğu yoktur (İbn Âbidîn, I, ). Müslümanların aynı ortamı paylaştıkları gayri müslimlerle karşılıklı iyi münasebetler içinde olmalarının teşvik edildiği dikkate alındığında (bk. GAYRİ MÜSLİM) bu ilişkinin tabii bir gereği olarak umumi muaşeret kuralları çerçevesinde onlarla selâmlaşılması gerekeceği bellidir. Ancak müslüman olmayan kimselere selâmün aleyküm ifadesiyle selâm vermek doğru bulunmamıştır (Müslim, "Selâm", 13; ayrıca bk. MERHABA).

İnsanlar arasında dostluk, sevgi ve barışın yaygınlaştırılması, müslümanların kalplerinin birbirine ısındırılması açısından büyük önem taşıyan selâm müstakil eserlere konu olmuştur. Semhûdî ?îbü'l-kelâm bi-fevâ?idi's-selâm (Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. ), Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin Efendi es-Selâm kable'l-kelâm (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. , vr. ), Şehâbeddin Ahmed b. Muhammed el-Mekkî Risâle fî sırri's-selâm (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. , vr. ), Osmancıklı Mustafa b. Abdullah ?îbü'l-kelâm fî ?a??i's-selâm (Süleymaniye Ktp., Tâhir Ağa Tekkesi, nr. , vr. ) adıyla birer risâle yazmıştır. Senâullah Amritsarî, es-Selâmü ?aleyküm adlı eserinde (Amritsar , , ) İslâm'da ve diğer dinlerde selâm konusunu ele almaktadır. Süleyman b. İbrâhim el-Lâhim, İslâm'da selâmın yeri ve önemini ele alan bir çalışma yapmıştır (bk. bibl.).

Barış, rahatlık, esenlik demek olan selam, bir terim olarak Müslümanların karşılaştıkları zaman kullandıkları esenlik dileğini ifade eden özel sözlerdir.

İslamî uygulamada selamlaşma, taraflardan birinin diğerine "Selamün aleyküm" (selâm, esenlik ve güven sizin üzerinize olsun) demesi; diğerinin ise, "Ve aleyküm selâm" (Sizin üzerinize de selâm, esenlik ve güven olsun) şeklinde cevap vermesi ile gerçekleşir.

Dinimiz müslümanları kardeş ilan etmiş, kardeşlik bilincinin yerleşip devam etmesi için de onlara bazı görevler yüklemiştir. Bu görevlerden biri de selamlaşmaktır.

Kur'an-ı Kerim'de, "Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı ile karşılık verin." (Nisa, 4/86) buyurulmuştur.

Selama misliyle karşılık vermek, "Selamün aleyküm" diyene "Ve aleyküm selam şeklinde; "Selamün aleyküm ve rahmetullah" diyene ise "Ve aleyküm selam ve rahmetullah" şeklinde cevap vermekle olur.

Selama daha iyisi ile karşılık vermek ise "Selamün aleyküm" diyene, "Ve aleyküm selam ve rahmetullah" şeklinde; "Selamün aleyküm ve rahmetullah" diyene de "Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü" şeklinde karşılık vermekle olur.

Hz. Peygamber (s.a.s.), "Amellerin hangisi daha hayırlıdır" diye soran kimseye "Yemek yedirmen ve tanıdığına-tanımadığına selam vermendir." (Buhârî, İman, 18) buyurmuştur.

Selamı teşvik eden bir başka hadis-i şerif de şöyledir: "Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de gerçek anlamda iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi sevebileceğiniz bir şeyi söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız." (Müslim, İman, 22, no: 93)

İki Müslüman karşılaştığında söze başlamadan önce selamlaşmalıdır. Resûlullah (s.a.s.), "Selam, konuşmadan önce gelir" (Tirmizî, İsti'zân, 11) buyurmuştur.

İslamî âdâba göre binekte olan yaya olana, yaya olan oturana, az olanlar çok olanlara, küçük büyüğe selam verir (Tirmizî, İsti'zân, 14).

Bir gruptan ayrılan kişi de geride bıraktıklarına selam verir. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından daha üstün değildir." (Ebû Dâvûd, Edeb 49; Tirmizî, İsti'zân 15).

Selamün AleykümDiniGündemGüncelHaberler

ŞALOM ALEYKE?

Share via emailShare on WhatsAppShare

 

Hüsnü MERDANOĞLU

 

Selamun aleyküm” İbranicedir.

Aslı &#;şalom aleyke&#; dir

Şalom M.Ō. ’li yıllarda yaşamış zalim, acımasız ve katliamcı ilk Yahudi-İsrail kent devleti kralının adıdır.

Aleyke ise; &#;üzerine, dâhil, tâbi, tabâ&#; yani &#;Kral Şalom&#;un milletindenim&#; demektir.

Bugün &#;şalom aleyke&#; &#; selamün aleyküm diyerek selamlaşanlar, üç bin yıl önceki bir Yahudi kralın milliyetindenim diyen ve bunu esenleşme sanan gafillerdir.

Türkçede esenleşme sözcüğü varken özellikle İbranice &#;selamün aleyküm&#; demeyi Müslümanlık sananlar öğrensin, bilsin isterim&#;

Bilgiyi paylaşma nedenim, bilinçsizce ve cehaletle hareket edilmemesini arzuladığım içindir. Yazdıklarımdan tereddütü olanlar olursa, konuyu araştırıp doğru olanı kendileri kolayca görebilir, bulabilir.

Ülkemin Müslümanlık diniyle yoğun biçimde haşır neşir olan kesimi, &#;Hem Yahudi’yle hem de Hristiyan’la dost olmayın&#; derler ancak Yahudilerin kurduğu dinleri inanç ve esenleşme biçimi edinirler!?

Dinler işte böyle bir rivayet batağıdır; tabii ki önyargısız sınayıp, sorgulayabilen ve bilimsel kuşku duyabilenler için…

Karşılaşmalarda;
&#; iyi günler,
&#; günaydın,
&#; gününüz aydın olsun,
&#; iyi akşamlar,
&#; iyi geceler.

Uğurlamalarda (ayrılırken);
&#; uğur(lar) ola,
&#; uğurlar olsun,
&#; güle güle,
&#; esen kalın,
&#; görüşmek üzere,
&#; görüşürüz,
&#; sağlıcakla kalın,
&#; mutlu kalın..

şeklindeki kullanımların daha doğru seçimler olduğu kanısındayım.

Sağlıcakla kalın.

İlgili

Yurttaş Saltık içinde Hüsnü MERDANOĞLU, Kral Şalom, ŞALOM ALEYKE?, Selamun aleyküm etiketleriyle tarihinde Ahmet SALTIK tarafınadan gönderildi.

Selamünaleyküm

seafoodplus.info

Selamünaleyküm ya da esselamu aleyküm (Arapça:&#;ٱلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ, romanize:as-salāmu ʿalaykum, Arapça telaffuz:&#;[seafoodplus.infoː.mu ʕseafoodplus.info]), "Barış sizin üzerinizde olsun" anlamına gelen Arapça sözlü selamlamadır. Müslümanlar arasında dini bir selamlaşma olduğu gibi,[1] diğer dinlerin Arapça konuşan inananlarınca da kullanılır.[2][3] Bu selamlamaya karşılık olarak ve-aleyküm selâm (Arapça:&#;وَعَلَيْكُمُ ٱلسَّلَامُ, romanize:wa ʿalaykumu s-salām, Arapça telaffuz:&#;[wa.ʕseafoodplus.info‿seafoodplus.infoː.mu]; Türkçe:&#;Barış sizin de üzerinizde olsun.) yanıtı verilir. Tümcenin bütünü esselâmu aleyküm ve´rahmetullâhe ve´barakâtuh (Arapça:&#;ٱلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ ٱللَّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ, romanize:as-salāmu ʿalaykum wa-raḥmatu -llāhi wa-barakātuhū, Arapça telaffuz:&#;[seafoodplus.infoː.mu ʕseafoodplus.info seafoodplus.infoħseafoodplus.info‿ɫ.ɫaː.hi seafoodplus.infoːseafoodplus.infoː]; Türkçe:&#;Allah'ın huzuru, bağışlaması ve bolluğu üzerinizde olsun.) biçimindedir.[4]

Selâmünaleyküm selamı, daha eskilere dayanan ve günümüzde Yahudiler tarafından hâlâ kullanılan şalom aleichem selamından türemiştir.[5]

Kaynakça[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.