selçuklu tıp fakültesi noroloji doktorları / Ahmet Hakan Ekmekci, Konya Selçuk Üniversitesi - Nöroloji Anabilim Dalı | seafoodplus.info

Selçuklu Tıp Fakültesi Noroloji Doktorları

selçuklu tıp fakültesi noroloji doktorları

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji

Nöroloji , Psikiyatri , Kardiyoloji , Anesteziyoloji ve Reanimasyon , Dermatoloji , Üroloji , Ortopedi ve Travmatoloji , Göz Hastalıkları , Adli Tıp , Radyasyon Onkolojisi , Aile Hekimliği , Radyoloji , Dahiliye , Genel Cerrahi , Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları , Kulak Burun Boğaz , Nükleer Tıp , Enfeksiyon Hastalıkları , Kadın Hastalıkları ve Doğum , Beyin ve Sinir Cerrahisi , Kalp ve Damar Cerrahisi , Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon , Göğüs Hastalıkları , Çocuk Psikiyatrisi , Göğüs Cerrahisi , Acil Servis , Çocuk Cerrahisi , Tıbbi Genetik , Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi , Tıbbi Mikrobiyoloji , Tıbbi Biyokimya , Tıbbi Patoloji Daha fazla göster
Adres:

Ardıçlı, Akademi, Celal Bayar Caddesi, No: / Konya

Yol tarifi, adresi nerede?

Nöroloji, genel olarak beyin damar hastalıkları, sinir sistemi ve omurilik sistemi ile ilgili hastalıkları tanı ve tedavi etme amaçlı olarak sağlık hizmet prosedürleri gerçekleştiren bir tıp bilim dalıdır. Diğer bir ifadeyle nöroloji bölümü, genel olarak hastaların beyin bölgesi, beyin sapı, omurilik ve etrafındaki sinir sistemi ile kas hastalıkları durumlarını inceleyen, bu konularda teşhis ve cerrahi haricindeki tedavi uygulamalarını kapsayan tıp dalıdır.

Farklı hastalıkların tanı ve tedavisi ile ilgili olan bütün bu alanlarda hastanın sağlığı için çalışma yürüten ciddi laboratuvar hizmetleri sürdürülmesinin yanı sıra bugünkü nöroloji bölümleri, birçok diğer tıp branşı ile multidisipliner bir hizmet ve ilişki içindedir.

Nöroloji bölümü hastaların merkezi sinir sistemine bağlı olarak anatomisi, fizyolojisi ve alakadar hastalıkları ile ilgili olan bir bölümdür. Dolayısıyla nöroloji bölümü sağlık uzmanları olarak nörologlar, hastanın beyin, omurilik ile çevresel sinir hastalıklarının tedavi edilmesi ile ilgili hizmet sunar. Merkezi sinir sistemi, hasta vücudunun idaresi konusunda rol oynayan hem yapısı hem de işleviyle oldukça karışık durumda yer alan bir sistemdir.

Dolayısıyla kişinin hastalıkları, beyin yapısı ve sistemi iyi incelenmeli; bu hastalıklara dayalı ortaya çıkan belirtiler detaylı şekilde değerlendirilmelidir. Ayrıca tedavi konusunda beyin damar vb. ilgili hastalıklarda teşhis metotlarının uygun ve yerinde kullanılması, hastada erken nörolojik teşhis konmasını sağlamaktadır. Beyin ve sinir cerrahi alanı (nöroşirürji) üzerindeki ilerlemeler, tedavisi mümkün olmayan şeklinde düşünülen çok sayıda nörolojik hastalıklar ve bozuklukları bile tedavi yapılabilenler içerisine sokmayı başarmıştır.

Nörolojik sağlık sorunları gibi nöroloji bölümü ile ilgili hastalıklar, nörologlar tarafından farklı teşhis yöntemleri kullanılarak tespit edilir. Bu noktada farklı şekilde ortaya çıkan ve önemli nörolojik hastalık olarak adlandırılan sağlık sorunlarını tespit edilmektedir.

Elektronörofizyoloji, MoCA Testi, Otolog Kök Hücre Nakli, Metanefrin, Yürüme Analizi, Kas Gücü Muayenesi, Steroid Tedavisi, Nöropsikolojik Testler, Mezenkimal Kök Hücre, Brunnstrom, Derin Beyin Stimülasyonu, Epilepsi Ameliyatı, Uyku Laboratuvarı, VNG Testi, Uyku Apnesi Ameliyatı, Beynex, Plazmaferez, Refleks Testi, GABA, Alzheimer Testi, Palyatif Bakım, EEG, Kök Hücre Tedavisi

1 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ A.D. UYKU BOZUKLUĞU OLAN PARKİNSON HASTALIĞI, PARKİNSON PLUS SENDROMLU HASTALARDA VE PARKİNSON OLMAYAN UYKU APNELİ HASTALARDA UYKU REM PERİYODUNA AİT BOZUKLUKLAR VE ATONİ TABLOSUNUN KARŞILAŞTIRILMASI Dr. Esra KAPLAN REÇBER TIPTA UZMANLIK TEZİ NÖROLOJİ A.D. Danışman Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hakan EKMEKCİ KONYA

2 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ A.D. UYKU BOZUKLUĞU OLAN PARKİNSON HASTALIĞI, PARKİNSON PLUS SENDROMLU HASTALARDA VE PARKİNSON OLMAYAN UYKU APNELİ HASTALARDA UYKU REM PERİYODUNA AİT BOZUKLUKLAR VE ATONİ TABLOSUNUN KARŞILAŞTIRILMASI Dr. Esra KAPLAN REÇBER TIPTA UZMANLIK TEZİ NÖROLOJİ A.D. Danışman Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hakan EKMEKCİ KONYA

3 ONAY SAYFASI i

4 ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR Uyku bozukluğu olan Parkinson hastalığı, Parkinson Plus sendromlu hastalarda ve Parkinson olmayan Uyku Apneli hastalarda uyku REM periyoduna ait bozukluklar ve Atoni tablosunun karşılaştırılması adlı tez çalışmam Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında gerçekleşmiştir. Çalışmamda emeği geçen sevgili tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Hakan EKMEKCİ hocama sonsuz teşekkür ederim. Uzmanlık eğitimim süresince bilgi ve tecrübelerinden yararlanma fırsatı bulduğum, öğrencisi olmaktan her zaman gurur duyduğum değerli hocalarım seafoodplus.info Şerefnur ÖZTÜRK ve Prof. Dr. Recep AYGÜL e nöroloji pratiği kazanmamda göstermiş oldukları uğraş ve sabırlarından dolayı sonsuz teşekkür ederim. Eğitimime katkılarından dolayı Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin ÇAKSEN e, Selçuk Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Bölüm başkanı Prof. Dr. Asena AKDEMİR e, Selçuk Üniversitesi Hastanesi Romatoloji Bölüm başkanı Doç. Dr. Sema YILMAZ a, birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum asistan arkadaşlarıma, kliniğimizin hemşire ve personeline teşekkürlerimi sunarım. Hayatımın zor anlarında beni sabırla destekleyen değerli aileme ve hayat yolculuğunu birlikte yürütmekten mutluluk duyduğum sevgili eşime teşekkür ederim. Dr. Esra Kaplan Reçber ii

5 İÇİNDEKİLER iv. SİMGELER ve KISALTMALARvi v. ŞEKİLLERvii vi. ÇİZELGELERviii seafoodplus.infoŞ VE AMAÇ GENEL BİLGİLER Parkinsonizm İdiopatik Parkinson Hastalığı Patogenez Parkinson Hastalığının Nöroanatomik Mekanizmaları Risk Faktörleri Klinik Bulguları PH ve Uyku Parkinson Plus Sendromları Multi Sistem Atrofisi Progresif Supranükleer Palsi Kortikobazal Dejenerasyon Lewy Cisimcikli Demans Uykunun Nörofizyolojisi Non REM Uykusu REM Uykusu PSG ve PSG de Uyku Evreleri PSG de Uyku Evreleri 21 iii

6 Uyku Bozuklukları Uykusuzluk Narkolepsi ve Katapleksi Uyku Apne Sendromu Huzursuz Bacak Sendromu Uykuda Periyodik Uzuv Hareketleri Parkinson Hastalığı ve RDB Parasomniler 37 seafoodplus.infoÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA 48 seafoodplus.infoÇ ve ÖNERİLER 55 7.ÖZET SUMMARY 58 seafoodplus.infoLAR ÖZGEÇMİŞ 64 iv

7 SİMGELER ve KISALTMALAR AASM: BG: BOS: CSAS: DLB: EEG: GPi: GPe: HBS: ICSD: KBD: LC: LMAI: LMPI: LMTI: MHPG: MPTP: MSA: OSAS: PET: PH: PLM s: PPS: PSP: PSG: RDB: Amerikan Uyku Tıbbı Derneği Bazal gangliyon Beyin omurilik sıvısı Santral Uyku Apne Sendromu Diffuse Lewy Cisimcikli Demans Elektroensefalogram Globus pallidus internus Globus pallidus eksternus Huzursuz bacak sendromu Uluslararası Uyku Bozuklukları Sınıflaması Kortikobazal dejenerasyon Lewy cisimciği Uyanıklık Bacak Hareketi İndeksi Periyodik Bacak Hareketi İndeksi Toplam Bacak Hareketi İndeksi 4-hidroksimetoksifenilglukol 1-metilfenil 1,2,3,6 tetrahidropridin Multisistem atrofi Obstrüktif uyku apne sendromu Pozitron emisyon tomografi Parkinson Hastalığı Uykuda periyodik bacak hareketleri indeksi Parkinson Plus Sendromu Progresif Supranükleer Palsi Polisomnografi REM Uykusu Davranış Bozukluğu v

8 REM: SE: SEM: SM: SN: SNr: STN: TMN: UPDRS: VLPO: Hızlı Göz Hareketleri Uyku Etkinliği Yavaş Göz Hareketleri Uyku Devamlılığı Substansiya nigra Substansiya nigra pars retikülata Subtalamik nukleus Tuberomamiller nukleus Birleşik Parkinson Hastalık Değerlendirme Ölçeği Ventrolateral preoptik vi

9 ŞEKİLLER Şekil No Açıklama Sayfa Şekil Parkinson hastasının görüntüsü 8 Şekil MSA lı bir hastaya ait Beyin MR görüntüleri 11 Şekil PSP hastasına ait Beyin MR görüntüleri 13 Şekil Uyanıklık PSG si 22 Şekil NonREM Evre 1 PSG örneği 23 Şekil NonREM Evre 2 PSG örneği 24 Şekil NonREM Evre 3 PSG örneği 25 Şekil NonREM Evre 2 Çene EMG si PSG örneği 25 Şekil REM PSG örneği 27 Şekil Hipnogram örneği 29 1

10 ÇİZELGELER Çizelge No Açıklama Sayfa Çizelge Parkinsonizm tanı kriterleri 3 Çizelge Parkinsonizm sınıflaması 4 Çizelge IPH nın histopatolojik doğrulaması 6 Çizelge PH tanısında klinik tablo ve olasılıkları 16 Çizelge AASM de uyku evreleri skorlaması 20 Çizelge Uyku evrelerinin elektrofizyolojik belirteçleri 27 Çizelge İdiyopatik HBS klinik ayırıcı tanı ölçütleri 31 Çizelge ICSD, RDB klinik tanı kriterleri 32 Çizelge RDB nin klinik tanısı 33 Çizelge 3.a PH ve PPS hastalar için tez çalışmasına dahil edilme ve dışlama kriterleri 35 Çizelge 3.b Uyku bozukluğu olan hastalar için tez çalışmasına dahil edilme ve dışlama kriterleri 35 Çizelge Hoehn-Yahr skalası 36 Çizelge Olgu grupları 39 Çizelge Grupların Uyku Etkinliği Açısından Karşılaştırılması 40 Çizelge Gruplar arasında PSG boyunca ortalama oksijen satürasyonunun karşılaştırılması 40 2

11 seafoodplus.infoŞ ve AMAÇ Parkinson hastalığında belirgin uyku bozuklukları olduğu görüşü giderek yaygınlaşmaktadır. Çalışmaların çoğu gündüz aşırı uyku hali ve karşı konulamayan uyku ataklarını Parkinson Hastalığı için kullanılan ilaçlara bağlasa da (Ondu ve ark, ) çalışmalar uyku bozukluklarının PH&#;nın önemli bir parçası olduğuna ve antidepresan veya benzodiyazepinlerle gece uykusunun arttırılmasının gündüz uykululuk halini azaltmayacağını göstermektedirler (Arnulf ve ark, ). Dopamin aktivitesinin sirkadiyen faktörlerden etkilendiğine dair görüşü destekleyen kanıtlar giderek artmaktadır (Rye ve Jankovic, ). Örneğin, tirozin hidroksilaz kişi uyanmadan birkaç saat önce düşer ve artışı motor aktiviteyle uyum gösterir. Düşük doz dopaminomimetik ilaçların ventral tegmental alandaki nöronların hücre gövdelerinde yerleşik D2 inhibitör otoreseptörleri uyararak sedasyona neden olduğu ileri sürülmüştür. Bu bulgu, D2 antagonistlerinin ventral tegmental alana lokal uygulanması sedasyona neden olurken amfetaminlerin uyanıklığı başlattığı ve sürdürdüğü bulgusuyla aynı yöndedir. Limbik yapılardaki dopamin kaybının gündüz aşırı uykululuk ve REM ile başlayan uyku halinin ortaya çıkmasında olası etken olduğu ileri sürülmüştür.(lewis ve ark, ) REM uyku davranış bozukluğu (RDB), ilk kez Schenck ve arkadaşları tarafından ayrı bir klinik antite olarak tanımlanmıştır. RDB tanım olarak REM döneminde normal kas atonisinin kaybı ile karakterize, rüyalara eşlik eden kompleks motor aktiviteyi içerir. REM uykusunun ortaya çıktığı aktif süreçlerin beyin sapı tarafından kontrol edildiği kabul edilmekle beraber, RDB nin altında yatan mekanizmalar henüz tümüyle bilinmemektedir. Bir çalışmada idiyopatik REM uykusu davranış bozukluğu (RDB) ile başvuran hastaların %38&#;inin sonuçta Parkinsonizm geliştirdiği bildirilmiştir. (Schenk ve ark, ; Ferini-Strambi ve Zucconi, ; Matheson ve Saper, ; Postuma ve ark, ). Başka bir çalışmada RDB hastalarının %86&#;sında eşlik eden parkinsonizm bildirilmiştir. (PD: %47; MSA: %26; PSP: %2) (Olson ve ark, ). RDB ve parkinsonizm ilişkisinin bildirildiği başka çalışmalar da yayımlanmıştır. (Plazzi ve ark, ; Comella ve ark, ; Wetter ve ark, ; Gagnon ve ark, ) ve idiyopatik RDB artık preparkinsoniyen evre olarak kabul edilmektedir. PET ve SPECT ile yapılan çalışmalarda RDB hastalarında Parkinson hastalarını ile aynı derecede olmasa da, sırasıyla dopaminerjik ve striyatal reseptör yoğunluğunda önemli ölçüde azalma olduğu bildirilmiştir. (Rye ve Jankoviç, ) Uyku içinde en çarpıcı farklılıklar özellikle hızlı göz hareketlerinin olduğu (REM) dönemdir. Bu döneme ait uyku davranış bozuklukları (RDB) dikkate değer veriler 3

12 içermektedir. Uyku bozuklukları PH ve Parkinson Plus Sendromlarında (PPS) sık rastlanan klinik bulgulardır. Uykunun kendisinin analizi başlıbaşına kompleks bir işlemdir. Bu nedenle PH ve PPS olgularında uyku analizi daha da karmaşıktır. Zira uyku bozukluğu olgunun premorbid ve primer bir sorunu ve tanısı olabileceği gibi, PH ve PPS hastalarına uygulanan ilaçlara ikincil bir süreç olabilir. Ayrıca devam edegiden PH ve PPS nin nörofizyolojisinin de ya da bu hastalığın senilite sürecinin bir sonucu olabilir. Ayrıca bu hasta grubunda sıkça görülen, noktüri, ağrı, distoni, akinezi, yatakta dönememe, canlı rüya gibi faktörlerde uykuya direkt etkide bulunabilir. Çalışmada bahsi geçen hastalarda zaten var olan tonus ve hareketlilik konusundaki durumun uyku içinde daha farklı boyutta olabileceği aşıkardır. Fizyolojik olarak atonik fazın yaşandığı REM döneminde ortaya çıkan tabloların bu hasta grubunda irdelenmesi çalışmanın ana hedefini oluşturmaktadır. Bu nedenle uyku bozukluğu olan Parkinson hastalığı, Parkinson Plus sendromlu hastalarda ve Parkinson hastalığı olmayan uyku bozuklukları olan hastalarla özellikle uyku REM periyoduna ait bozukluklar ve atoni özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. 4

13 seafoodplus.info BİLGİLER Parkinsonizm Parkinsonizmi oluşturan semptomlar bradikinezi-akinezi, rijidite, bazen eşlik eden postüral instabilitedir. Bu belirtilere istirahat tremoru eşlik edebilir, ancak bu şart değildir. Bradikinezi hareketleri başlatmakta güçlük, uygulamada yavaşlık ve zorluk, genel olarak hareketlerin fakirleşmesi olarak tanımlanır. Rijidite agonist ve antagonist kasların eşzamanlı olarak kasılmalarına bağlı olarak ortaya çıkan, o bölgenin pasif hareketi esnasında bir kurşun boruyu bükercesine devamlı bir direnme şeklinde kendini gösteren kas tonusundaki artışı ifade eder.(jankoviç ve ark., ) Postüral instabilite ayakta veya otururken normalde otomatik olarak devreye giren, alınan vücut pozisyonun devamını sağlayan postüral reflekslerin bozulması veya kaybıdır. Parkinsonizmde görülen tremor tipik olarak istirahat halinde ortaya çıkan, tutulan ekstremitenin kullanılmasıyla geçici de olsa kaybolan, belli bir postürün korunması esnasında tekrar ortaya çıkan, yavaş frekanslı ( Hz), kaba bir tremordur. Sıklıkla başparmak ve işaret parmağının ritmik hareketi olarak ortaya çıkar. (Przuntek, ) Parkinsonizm tanısı koymak için tüm bu belirtilerin bir arada olması gerekmez. Bazı hastalarda sadece bradikinezi ve rijidite saptanıp akinetik-rijid sendrom tanısı konurken diğer hastalarda buna tremor veya postüral instabilite ya da her ikisi eklenebilir, bazı hastalarda ise tabloya tremor hakim olabilir. PH tanı kriterlerinin bazılarına çizelge 1 de değinilmiştir. Çizelge Parkinsonizm tanı kriterleri (Jankovich, ) seafoodplus.infohat tremoru seafoodplus.infoinezi seafoodplus.infote seafoodplus.infoal refleks kaybı seafoodplus.infoyon postürü seafoodplus.info (motor bloklar) Bu hastalıklarda altta yatan patoloji dejeneratif hücre kaybıdır ve etyolojik bir başka sebep saptanmaz. Parkinson plus sendromlarının bu isimle anılmasının sebebi bu gruptaki hastalıklarda yukarıda belirtilen klasik dört bulguya ilave bulgu ve belirtilerin saptanmasıdır. (Jankoviç, ) Parkinsonizm sınıflaması çizelge 2 de tanımlanmıştır. 5

14 Çizelge 1. 2 Parkinsonizm Sınıflaması: (Bradley, Parkinson Hastalığı Nörodejeneratif hastalıklar arasında Alzheimer hastalığından sonra en sık rastlanılan ikinci hastalıktır. Değişik ülke ve ırklarda yapılmış istatistikler bu hastalığın prevalansının genel popülasyonda yüzbinde , 55 yaş üzerinde ise %1 civarında olduğunu göstermiştir. (de Lau ve Breteler, ) Hastalığın başlangıç yaşı ortalama yaş aralığında olup prevalansı ilerleyen yaşla artmakla birlikte PH genç yaşlarda da başlayabilir; tüm hastaların %5&#;inde hastalık 40 yaşından önce başlar. Genç başlangıçlı, 20 yaşın altında başlayan hastalarda ise juvenil Parkinson hastalığından söz edilir. (Tan and Jankovich, ) 6

15 Patogenez Parkinson hastalığındaki patolojik değişiklikler Substantia Nigra pars compacta&#;daki melanin içeren dopaminerjik hücrelerin kaybı, kalan hücrelerin içinde de Lewy cisimciği olarak adlandırılan, ağırlıklı olarak alfa-sinüklein ve ubiquitin adı verilen proteinler içeren küresel inklüzyon cisimciklerinin saptanması şeklindedir. (Braak ve ark., ). Klinik belirtilerin ortaya çıkması için dopaminerjik hücre kaybının % seviyelerinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Parkinson hastalığının patolojik olarak kesin teşhisinin konulması için mutlaka bu değişikliklerin saptanması gereklidir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar Parkinson hastalığına ait ilk patolojik bulguların olfaktor bulbus ve beyinsapı yapılarından başladığını, daha sonra substantia nigra pars compacta ya yayıldığını ve hastalığın ileri evrelerinde ise kortikal yapılara ulaştığını göstermiştir. (Jankovich, ) Hastalığın patogenezinde, hücre içinde yıpranmış proteinlerin yıkım sürecinde oluşan aksamaların rol oynadığı görüşü ağırlık kazanmıştır. Bu görüşün ana kaynağı bugüne kadar saptanan, monojenik kalıtımsal tüm PH tiplerinde sorumlu genlerin yıpranmış proteinlerin yıkım sürecinde rol alan molekülleri kodluyor olmasıdır. Bu görüşle uyumlu olan bir başka bulgu da PH nın patognomonik bulgusu olan Lewy cisimciklerinin içinde çeşitli protein birikintilerinin saptanmasıdır. Bu süreçteki ana mekanizmanın ise, yıpranmış proteinlerin yıkımından sorumlu olan ubiquitin-proteozom yolunun genetik ve/veya çevresel nedenlerle hasara uğraması olduğu düşünülmektedir. Parkinson hastalığında bugüne kadar gösterilebilmiş, üzerinde az çok fikir birliğine varılmış biyokimyasal anomalilerden biri mitokondriyal işlev bozukluğudur.(tan and Jankovich, ) Parkinson hastalığı tanısı için herkes tarafından kabul edilen histopatolojik ölçütler bulunmamaktadır. Aşağıdaki çizelgede (Çizelge ) sunulan ölçütler, yayınlanmış klinikpatolojik serilerde kullanılan tipik ölçütlere uygundur. (Gelb and Oliver, ) Çizelge Parkinson hastalığının histopatolojik doğrulaması için önerilen ölçütler (Jankovich, ) seafoodplus.infonsiya nigrada önemli boyutlarda sinir hücresi kaybı ve buna eşlik eden Gliozis seafoodplus.infonsiya nigra ya da lokus seruleusta en az bir Lewy cisimciği 3. Parkinsonizme yol açan diğer hastalıklara ilişkin patolojik bulgu olmaması (Örn; Progresif supranükleer paralizi, multisistem atrofi, kortikobazal gangliyonik dejenerasyon vb.) 7

16 Parkinson hastalığının Nöroanatomik Mekanizmaları Bazal gangliyonlar (BG), büyük bir çekirdek grubudur. Serebral hemisferin ventromedialinde yerleşmiştir. BG lerin temel parçalarını kaudat nukleus, putamen ve globus pallidus (eksternus ve internus) oluşturur. Diğer iki subkortikal çekirdek, subtalamik nukleus ve substantia nigra (SN) (pars kompakta ve pars retikulata), bazal gangliyonların spesifik kısımlarından olmadıkları halde, bu sistemle fonksiyonel olarak ilgilidirler. Ana görevi kontrol, ince ayar ve modülasyon olduğu düşünülen BG lar bu işlevi yerine getirebilmek için kontrol edip, ince ayarını yapacağı bölgelerden bilgi almak (afferent uyarılar) ve o bölgelere bilgi vermek (efferent uyarılar) durumundadır. BG ların afferent girdilerinin önemli bir kısmı frontal korteksten (motor korteks, premotor alan, suplamenter motor alan, singulat korteks, dorso-lateral ve orbitolateral frontal korteks) bir kısmı da parietal korteksten gelir. Bu afferent sinyallerin BG lara giriş yaptığı tek kapı, striatum (putamen, nukleus kaudatus ve ventral striatum) dur. BG larda işlem gören bilgilerin çıkış kapısı da sınırlıdır. Bu çıkış kapıları Globus pallidus internus (GPi) ve substansiya nigra pars retikülata (SNr) dır. BG ların efferent sinyallerinin çok büyük bir kısmı talamusa, küçük bir kısmı ise beyin sapındaki pedinkülopontin nukleusa giderler. (Baysal ve Zileli, ) Parkinson hastalığı Risk Faktörleri Epidemiyolojik çalışmalarda saptanan risk faktörleri; ileri yaş, birinci derecede akrabalarda PH varlığı, özgeçmişte anlamlı kafa travmasının bulunması ve kırsal alanda yaşamadır. Kırsal yaşamın tarımsal ilaçlara maruziyeti arttırdığı, bu ilaçların ise dopaminerjik hücrelerde ölüme yol açtığı düşünülmektedir. (Tan and Jankovich, ) Parkinson hastalığı Klinik Bulguları PH kardinal klinik belirtileri bradikinezi, rijidite, tremor ve postüral instabilitedir. Ancak PH teşhisi koymak için bu dört bulgunun da bir arada olması gerekmez, özellikle hastalığın başlangıcında bu bulguların sadece biri ortaya çıkabilir. Hastalık sıklıkla asimetrik olarak, vücudun bir yarısında başlar. (Jankovich , Jankovich ve Lang, ) 8

17 İlk belirtiler sıklıkla bir ekstremitede istirahat tremoru, bir elin özellikle ince hareketlerde beceriksizleşmesi, tutuklaşması, yavaşlaması ya da tüm hareketlerin, özellikle yürümenin yavaşlaması, vücudun öne doğru eğilmesi şeklindedir. Bu belirtiler kural olarak sinsi başlayıp yavaş yavaş ilerlerler, zamanla hastalık vücudun diğer yarısına da geçer.(uitti ve ark., ) Tedavi gören Parkinson hastasının dahil olduğu bir çalışmada Bulpitt ve arkadaşları () hastalığa bağlı olabilecek 45 farklı belirti saptamışlardır. Genel tıp pratiğinden n rastgele seçilen kontrol hasta grubuyla karşılaştırıldığında bunlardan dokuzunun Parkinson hastaları tarafından beş katı daha fazla tanımlandığı bildirilmiştir. Daha sık görülen bu belirtiler donma, yüz ifadesinde değişme e, kol ve bacaklarda sıçrama, ellerde titreme ve beceriksizlik, tükrük artışı, dikkati yoğunlaştırmada bozukluk, şüphecilik- yazılarınınn değişip küçüldüğünü, düğme kuruntu, ve hallüsinasyonları içer- mektedir.(fenelon ve ark., ) Hastalar spontan olarak ya da sorulduğunda iliklemede ya da açmak gibi ince işlerde zorluk çektiklerini, gece yatakta dönmenin, yerlerinden kalkmanın güçleştiğini, hareketlerinin, yürümelerinin yavaşladığını, ayaklarını sürterek yürüdüklerini, harekete başlamada güçlük çektiklerini i buna karşın kaba kas kuvveti gerektiren işlerde güçsüzlük farketmediklerini söylerler. Terleme, salivasyon ve derinin yağlanması artabilir, hastalığın başlangıcında omuz, sırt, ekstremite ağrıları olabilir. Omuz ağrısı başlangıç bulgusu olarak oldukça sıktır, bu tip hastaların teşhisi ağrıya odaklanıldığı için gecikebilir.(gonera ve ark., ) Gonera ve arkadaşları () Parkinson hastalarınınn klasik PH belirtilerinin başlangıcından önceki yıl içinde normal kontrol grubunu oluşturan bireylere göre pratisyen hekimlere ve uzmanlara daha sık gittiklerini bildirmişlerdir. Prodromal dönem olarak da nitelenebilecek bu zaman sürecinde Parkinson hastaları normal kontrollere göre daha sık duygudurum bozuklukları, fibromiyalji ve omuz ağrısı tanımlamışlardır. Şekil Parkinson hastasının görüntüsü. 9

18 Hasta yakınları yüzün donuklaştığını, sesin hafif çıktığını ve konuşmanın anlaşılmasının güçleştiğini bildirebilirler. Uygun zihinsel testlerle bakıldığında hastaların birçoğunda hafiften ağıra kadar uzanan zihinsel işlev bozuklukları saptanır. (Watts and Coller, ) Şekil de klasik Parkinson hastasının görüntüsü yer almaktadır Parkinson Hastalığı ve Uyku Uyku bozuklukları PH na % oranında eşlik etmektedir. PH uyku bozuklukları; hastalığın primer semptomlarının uykuyu bozmasına, hastalığın primer patolojisinin uykuyla ilişkili merkezi yapıları etkilemesine, demans ve duygudurum bozuklukları gibi eşlik eden diğer hastalıkların uykuyu etkilemesine ya da kullanılan ilaçlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. (Arnulf ve ark., ) Parkinson hastalarındaki polisomnografi (PSG) çalışmaları, bu hastalarda uykunun belirgin bir şekilde kesintiye uğradığını, uyku süresi ve etkinliğinin azaldığını, REM uykusu ve derin NREM uyku sürelerinin azaldığını, gece içi uyanıklık sürelerinin arttığını göstermiş; bu hastalarda uyku iğcikleri ve REM uykusundaki hızlı gözküresi hareketlerinin, kontrollerden daha az olduğunu ortaya koymuştur. (Gagnon ve Fantini, ) PH de uyku bozuklukları, uykuya dalmakta ve/veya uykuyu sürdürmekte zorlukla karakterize insomni; uykuda anormal motor aktiviteyle karakterize uykuda hareket bozuklukları veya RDB (REM uykusu Davranış Bozukluğu); uykuda solunum bozuklukları veya gündüz uykululuk ve/veya karşı konulmaz uyku ataklarıyla karakterize hipersomni şeklinde tanımlanabilir.(gjerstad, ) İnsomni, PH na spesifik noktürnal immobilite, diskinezi veya noktüriye bağlı olabileceği gibi, sıklıkla PH ye eşlik eden huzursuz bacak sendromu (HBS) veya uykuda solunum bozukluklarının bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir. İnsomni PH da ensık görülen uyku bozukluğu olup prevalansı % oranında saptanmıştır. (Gjerstad, ) Parkinson Plus Sendromları (PPS) Bu gruptaki hastalıkların ortak özellikleri PH nın klasik bulgularının (bradikinezi, rijidite, tremor, postüral refleks bozuklukları) yanına başka bulgu ve belirtilerin eklenmesidir, Parkinson plus ismi de bu ilave bulgulara atfen konulmuştur ve hastada klasik bulgulara ilave 10

19 bulgular olduğunu ifade eder. Bu grupta kimileri oldukça nadir görülen birçok hastalık vardır, tanımlayıcı bir deyim olduğu için de grubun sınırlarını net olarak çizmek mümkün değildir. (Cummings, ; Litvan ve ark., ) Bu hastalıklardan aşağıda kısaca bahsedilecektir Multisistem Atrofisi (MSA) Bu hastalık parkinson plus sendromları arasında en sık görülenlerden biridir. Prevalansı yüzbinde dir. Multisistem atrofisi (MSA) deyimi patolojik anatomik bulguları birbirine benzeyen, klinik bulguları kısmi örtüşme gösteren birkaç klinik tabloyu tanımlamak için kullanılır. (Graham ve Openheimer ) Geçmişte striatonigral dejenerasyon, sporadik olivopontoserebeller atrofi ve Shy- Drager sendromu olarak adlandırılan tablolar bugün tek bir isim altında toplanıp multisistem atrofisi olarak anılmaktadırlar. Buna sebep daha önce de bahsedildiği gibi bu tabloların patolojik özelliklerinin benzerliğidir. Bu hastalarda substantia nigra, striatum, inferior oliva, pons, medulla spinalisin otonom sinir sistemine ait olan intermedyolateral kolonu ve Onuf nukleusunda hastadan hastaya değişen miktarlarda nöron kaybı ve gliozis gözlenir. (Berciano, ) (Şekil de MSA li bir hastaya ait MR görüntüsü gösterilmiştir.) Hangi çekirdeğin ne ölçüde tutulduğuna göre de klinik tablo ekstrapiramidal (parkinsonizm), serebellar (ataksi, dismetri), pontin (piramidal, okülomotor) ve otonomik bulguların (inkontinans, ortostatik hipotansiyon) değişen ölçüde birlikteliği olarak ortaya çıkar. Hastalığın hücresel düzeydeki patolojisi glia hücrelerinde görülen, alfa-sinüklein içeren sitoplazmik bir inklüzyon cisimciğidir. Kesin patolojik teşhis için bu cisimciklerin görülmesi şarttır, ancak bunlar nadiren başka nörodejeneratif hastalıklarda da görülebilir ve MSA&#;ya özgün değildir. (Papp ve ark., ) Başlangıçta birbirinden farklı antiteler olarak tarif edilen üç değişik klinik tablo MSA adı altında toplandıktan sonra da bu tablolara MSA&#;nın üç alt-tipi gözüyle bakılıyordu. Son olarak gelinen nokta MSA&#;yı MSA-P ve MSA-C olarak ikiye ayırıp orijinal ismi Shy-Drager olan tabloyu ayrı bir antite olarak ayırmamak yönündedir.(papp ve ark., ) Bunun sebebi otonomik bulguların az ya da çok tüm MSA hastalarında bulunması ve böylece ayırt edici bir özellik taşımamasıdır. MSA-P olarak tanımlanan tablo ön planda parkinsonizmin bulunduğu, otonomik bulguların az ya da çok eşlik etiği, serebellar ve piramidal bulguların ise ya hiç bulunmadığı ya da geri planda olduğu tablolardır. MSA-C de ise ön planda serebellar ve pontin bulgular olup parkinsonizm bulguları geri plandadır. (Jankovich, ) 11

20 MSA-P (eski deyimle striatonigral dejenerasyon) orta-ileri yaşlarda bir parkinsonizm tablosu ile başlar ve başlangıçta PH dan ayırmak çok güç olabilir. Tipik olarak bu hastalar dopaminerjik tedaviye ya hiç cevap vermezler, ya kısmi cevap verirler ya da başlangıçta iyi olan tedavi cevabı bir-iki yıl içinde kaybolur. (Van Leeuwen ve Perguin, ) Parkinsonizm tablosunda sıklıkla rastlanan özellikler aksiyal rijidite, postüral bozukluklar ve antekollis olarak adlandırılan başın öne eğilmesidir. Başlangıçtan itibaren ya da zamanla otonomik bulgular tabloya eklenir. Bu bağlamda idrar inkontinansı, erektil impotans, ortostatik hipotansiyon, terleme bozuklukları görülebilir. Ortostatik hipotansiyon hastanın ayakta durmasını olanaksız kılacak kadar ağır olabilir, hasta ayağa kalktığında baş dönmesi ve fenalaşma hissi tarif eder. Bazı hastalarda ataksi gibi serebellar bulgular da saptanabilir. MSA-C (eski deyimle sporadik olivopontoserebeller atrofi) de hakim olan bulgular sinsi başlayıp yavaş ilerleyen gövde ve yürüme ataksisi, dismetri, göz hareketleri bozuklukları gibi serebellar ve pontin bulgulardır. (Litvan, Booth ve ark., ) Otonomik şikayetler, piramidal bulgular ve rijidite, bradikinezi gibi parkinsonizm bulguları tabloya eşlik edebilir. (Tan ve Jankovich, ) Multisistem atrofide görülen parkinsonizm, tedaviye PH&#;dan daha kötü cevap verir. Levodopa preparatları ve dopamin agonistleri kullanılabilir, ancak yukarıda bahsedildiği gibi cevap sıklıkla kısıtlıdır. Bazen amantadin diğer dopaminerjik ilaçlardan daha etkili olabilir. Ağır ortostatik hipotansiyon olan hastalarda sıkı varis çorapları, ya da vücutta su ve tuz tutulmasını sağlayan fluorokortizon kullanılabilir. MSA&#;nın prognozu PH&#;dan daha kötüdür, teşhisten sonra ortalama yaşam süresi sekiz yıl civarındadır. (Wening, Schlomo ve ark., ) Multisistem Atrofisi ve Uyku Multisistem Atrofide uyku bozuklukları PH na göre daha nadir görülürken, en sık karşılaşılan uyku bozukluğu RDB (%26) olarak gözlenmektedir.(schenk ve ark., ) RDB erkeklerde çok daha sık görülmesine karşın MSA gelişen hastalarda erkek cinsiyeti hakimiyeti daha az belirgindir. (Albin ve ark., ) On MSA hastası ile yapılan bir PSG çalışmasında hastaların toplam uyku sürelerinin ve uyku etkinliklerinin normal hastalara oranla azaldığı ve PH na oranla %20 daha fazla RDB ortaya çıktığı saptanmıştır.( Wetter, Thomas C., ). MSA hastaları genellikle aspirasyondan, uyku apnesinden ölürler. (Ben-Schlomo ve ark., ) 12

21 Şekil Multisistem Atrofili bir hastaya ait Beyin MR görüntüleri: a) Beyin sapı, serebellar atrofi ve serebral atrofi, b) Putaminal demir birikimi, c) Substantia nigrada demir birikimi, d) Beyin sapında aksiyel kesitlerde haç işareti.(parkinsonism and related disorders, ) Progresif supranükleer felç (palsy) (PSP) Prevalansı yüksek olmamakla birlikte (yüzbinde ) PPS ları arasında göreceli olarak sık rastlanılanlardan biridir. Erkekler kadınlardan daha sık etkilenir. İlk tanımlayan araştırıcıların adına atfen bu hastalık Steele-Richardson-Olszewski hastalığı olarak da adlandırılır. (Golbe, , Collins ve ark., ) Patolojisindeki belirleyici özellik beyin sapının santral gri maddesindeki değişik yapılarda, bazal ganglionları oluşturan özellikle 13

22 pallidum, subtalamik nukleus, substantia nigra gibi oluşumlarda nöron kaybı ve gliozis, bu bölgelerdeki nöronların içinde de tau proteini içeren nörofibriler yumakların görülmesidir; bazen patoloji diğer bazal ganglia yapılarını ve hatta bazı kortikal bölgeleri tutacak şekilde yaygınlaşabilir. (Steele ve ark., ) Şekil te PSP hastasına ait MR görüntüleri yer almaktadır. Progressif supranükleer palsinin klinik tablosu akinetik-rijid bir parkinsonizmle birlikte supranükleer tipte bakış felci ve subkortikal tipte bir demans olarak özetlenebilir. Hastalığın başlangıcında dengesizlik ve sık, sebepsiz düşmeler oldukça karakteristiktir. Hastalığın başlangıcından itibaren görünürde bir sebep olmadan ortaya çıkan düşmeler PSP yi düşündürmelidir. Konuşma erkenden etkilenebilir, ses alçak tonda, konuşma dizartrik ve zor anlaşılır hale gelir. Hastalar gözlerini oynatamamaktan, görme güçlüğü veya çift görmeden yakınabilirler. Kişilik değişiklikleri, mental yavaşlama, dikkat ve buna bağlı bellek bozuklukları erken ortaya çıkabilir. (Jankovich ve Friedman ve rak., ) Muayenede özellikle aksiyal tipte, yani boyun ve gövde kaslarını tutan bir rijidite ya da distoni ve postüral refleks bozuklukları, ekstremitelerde bradikinezi saptanır. Bazı hastaların klinik tabloları hastalığın ilk yıllarında PH&#;na benzeyebilir (asimetrik başlangıç, istirahat tremorunun varlığı, iyi L-dopa cevabı, yavaş progresyon). Bu hastalarda zamanla klasik PSP bulguları ortaya çıkar. Bazı hastalarda yavaşlamış dil hareketleri, canlı yüz refleksleri, kontrolsuz, duygusal komponenti olmayan ağlama ve gülme ile karakterize psödobulber parezi görülebilir. Bu hastalık için tipik olan göz hareket bozukluklarıdır. Hastalarda özellikle vertikal bakış kısıtlanır, hasta sıklıkla aşağıya, bazen de yukarıya ve hastalık ilerledikçe yanlara istemli olarak bakamaz, bakmak istediğinde gözler yerine başını tüm olarak o yöne çevirir. Hastanın başı pasif olarak aşağı ve yukarı oynatıldığında gözlerin serbestçe aşağı-yukarı hareket ettiği gözlenir (taş bebek fenomeni), bu da göz hareketlerinin nükleer seviyede sağlam olduğunu ancak supranükleer kontrolün bozulduğunu gösterir. Nöropsikolojik incelemede hastaların özellikle dikkat, mental hız ve yürütücü işlevlerde bozulma gösterdiği gözlenir. (Jankovich, ) Klasik PSP tablosundaki hastalar dopaminerjik tedaviye ya hiç yanıt vermezler ya da sadece kısmi fayda görürler. Bazı hastalar amantadin veya antikolinerjiklerden kısmen faydalanabilirler. (Litvan ve ark., ) Sürekli ve yavaş bir ilerleme gösteren hastalığın prognozu kötüdür, başlangıçtan itibaren ortalama yaşam süresi yıl civarındadır. (Tan,) 14

23 Şekil Progresif supranükleer palsi hastasındaki SCP(superior serebellar pedinkül) atrofisini gösteren sagital ve koronal kesitte Gradient EKO MR görüntüsü. (Parkinsonism and related disorders, ) Progresif supranükleer felç ve Uyku Progresif supranükleerr palside uyku bozuklukları açısından yapılan bir çalışmada on PSP hastası ele alınmış ve bu hastalarda ciddi insomnia olduğu, gecede ortalama olarak dört saat uyanık kaldıkları, uyku latansının kısaldığı, toplam uyku süresinin azaldığını ve uyanma sayısının arttığını ortaya koymuştur. Tüm bu bulgular PSP deki uyku bozukluklarının hastalığın evresiyle korele olduğunu ortaya koymuştur ve PSP hastalarındaki uyku bozukluğunun PH daki uyku bozukluklarına nazarann daha kötü görüldüğünü farkettirmiştir.(michael ve Aldrich MD., ) Kortikobazal Dejenerasyon (KBD) Bu hastalık serebral korteks ve bazal ganglionların birlikte tutulumu ile karakterizedir. Nöropatolojik özelliği beyninn özellikle frontal ve bazen paryetal bölgelerindeki kortikal piramidal nöronların şişmesi, balonlaşması ve akromazisi (soluklaşması) ile karakterize 15

24 asimetrik kortikal atrofi, substantia nigra pars compactadaki melanin içeren hücrelerin kaybı ve ilave olarak daha birçok subkortikal, beyinsapı ve bazen serebellar yapılarda hücre kaybı ve gliozis olarak özetlenebilir. (Jankovich, ) Kortikal bölgelerin ve bazal ganglia yapılarının birlikte tutulmasına bağlı olarak bu hastalıkta çeşitli kortikal ve ekstrapiramidal bulgular bir arada görülürler. Bu birlikteliğin yanı sıra en önemli özellik bulguların belirgin ölçüde asimetrik olmasıdır.(caselli ve ark., ) Hastalık orta-ileri yaşlarda kortikal veya ekstrapiramidal bulgularla başlayabilir. Ekstrapiramidal bulgular genellikle asimetrik rijidite, bradikinezi, distoni olarak ortaya çıkan akinetik-rijid bir sendromdur. Rijidite ve distoni hastanın elini kullanmasını çok güçleştirecek ağırlıkta olabilir. Buna sıklıkla postüral instabilite ve dizartri eklenir, bulgular zamanla diğer tarafa da yayılırlar.(riley ve ark., , Rinne, Lee ve ark., ) Kortikal bulguların en sık ve en belirgin olanı apraksidir. Apraksi bazen ağır tutulum gösteren tarafta rijidite ve distoniden dolayı muayene edilemez, daha az tutulan tarafta daha kolay gösterilebilir. Bunun yanında yabancı el (alien hand/limb) olarak adlandırılan, bir ekstremitenin vücuda ait olmadığı hissi ve bu ekstremitenin istemdışı, iradeden bağımsız, bazen amaçlı gibi görünen hareketleri ortaya çıkabilir. Diğer kortikal bulgular miyoklonus ve kortikal tipte duyu kusurunu (elin üzerine yazılan harfleri, içine konulan eşyaları tanıyamama) içerir.(riley ve ark., ) Hastaların birçoğunda diseksekütif sendrom olarak da adlandırılan frontal tipte bir demans oluşur. Bazen supranükleer tipte bir bakış felci gelişebilir ve PSP ile karışabilir. Görülebilecek diğer bulgular canlı yüz refleksleri, yakalama refleksi gibi ilkel refleksler, disfaji bazen de serebellar belirtilerdir. (Vidailhet ve ark., ) Kortikobazal dejenerasyonlu hastalar dopaminerjik tedaviye iyi cevap vermezler. Miyoklonusda klonazepam&#;dan, distonide baklofen&#;den faydalanılabilir. Kontraktür gelişmesini önlemek için fizyoterapi ve ergoterapi önemlidir. Hastalık başladıktan sonra sürekli ve yavaş bir şekilde ilerler, prognozu kötüdür, başlangıçtan itibaren yaşam beklentisi yıldır. (Jankovich ve Brin, ) Lewy Cisimcikli Demans Lewy Cisimcikli Demans (LCD) ekstrapiramidal belirtilerle demansın bir arada olduğu hastalıktır. Patolojik özelliği PH&#;da tarif edilen ve PH&#;da sadece substantia nigra pars 16

25 compacta hücrelerinde görülen hücre kaybı, gliozis ve Lewy cisimciklerinin bazen serebral kortekse, bazen diğer beyinsapı ve limbik bölgelere bazen de bu yapıların tümüne yayılmasıdır. (Tan ve Jannkovich, ) Bu hastalık önce parkinsonizm ile ya da önce demansiyel bulgularla başlayabilir, bu iki grup bulgudan biri bir süre tabloya hakim olabilir, ancak teşhis için hastada her iki sendromun bir arada bulunması gerekir. Parkinsonizm tablosu PH&#;dakinden farklı değildir, bradikinezi, rijidite, tremor, postüral instabilite görülebilir, düşmeler göreceli olarak daha sıktır. Demans diseksekütif tipte, yani frontal loba atfedilen işlevlerin ön planda tutulması şeklindedir; dikkat bozukluğuna ikincil olarak bellek bozukluğu ve sıklıkla görsel-mekansal işlevlerin bozukluğu da görülür. Hastalığın en önemli özelliklerinden birisi klinik tablonun dalgalanmalar göstermesidir, hastalar bazı günler bazen de aynı gün içinde belirgin olarak daha iyi veya daha kötü olurlar. (Ballard ve ark., ) Diğer belirtiler arasında dopaminerjik tedaviden bağımsız olarak ortaya çıkan görsel halüsinasyonlar, klasik nöroleptiklere aşırı duyarlılık, senkoplar, ani uyuklamalar sayılabilir. RDB, LCD li hastalarda erken dönemde görülmeye başlanır. (Boeve ve ark., ) Lewy cisimcikli demanslı hastaların parkinsonizm belirtileri en azından başlangıçta dopaminerjik tedaviden yararlanırlar, zamanla bu cevap azalıp kaybolabilir. Demansiyel belirtilerin Alzheimer hastalığında kullanılan asetilkolinesteraz inhibitörlerinden yararlanabileceği bildirilmiştir. (Boneli ve ark., ) Halüsinasyonların ve diğer davranışsal semptomların tedavisinde klasik nöroleptiklerden (haloperidol gibi) kaçınılmalı, gerekirse klozapin veya ketiapin gibi atipik nöroleptikler kullanılmalıdır. (Tan, ) Şekil te PH da görülebilecek belirtiler ve ayırıcı tanıda gözönünde bulundurulması gereken diğer hastalıklar sunulmuştur. Çizelge Parkinson hastalığı tanısında görülebilecek klinik tablo ve olasılıkları (Bradley, ) BELİRTİ: Erken ve belirgin demans Simetrik bulgular OLASILIK: AH DLBD KBD PSP FTD MSA 17

26 Bulber disfonksiyon Birinci yıl içinde başlayan düşmeler ve erken yürüme bozukluğu 5 yıl içinde tekerlekli sandalyeye bağımlılık Erken otonomik yetmezlik Uyku apnesi İnspiratuar stridor Apraksi Yabancı el Kortikal duyu kaybı MSA MSA KBD PSP PSP Subkortikal hastalık PSP MSA vasküler Uykunun Nörofizyolojisi Uyku; çevreye yanıt vermekten ve algılamadan giderek uzaklaşmayla karakterize, ancak geri dönüşümlü olan bir davranıştır. Uyanıklık ise beyin sapı retiküler formasyonun dorsal yollarla nonspesifik talamokortikal projeksiyon sistemini, ventral yollarla da posterior hipotalamus ve bazal önbeyni fasilite eden nöronlarca sağlanır. (Jones ve Kryger, ) Uyanıklık ve uykunun regülasyonunda medulladan beyin sapına, hipotalamusa ve bazal önbeyine uzanan birçok merkez ve nörotransmitter görev almaktadır. Ancak bunlardan hiçbiri tekbaşına uyanıklık veya uykudan sorumlu değildir. Temel olarak uykuyu ve uyanıklığı aktive eden nöronlar; pontis oralis, mezensefalik santral tegmentum, posterior hipotalamusta ve orta hat beyin sapı, dorsolateral medüller retiküler formasyonda farklı konsantrasyonda ve farklı lokalizasyonlarda yer alır. (Jones, ) Uyku içinde iki farklı durum söz konusudur; Hızlı göz hareketlerinin olmadığı NonREM ve Hızlı göz hareketlerinin olduğu REM dönemi.(carskadon, ) Non-REM Uykusu NonREM uykusu devinim gösterebilen bir bedende, henüz düzenleme yapabilen beyin için, görece inaktif bir durumdur. 18

27 Tuberomammiller Nukleus daki (TMN) nöronların aktivitesinin, uyanıklıkta maksimal düzeye ulaştığı, derin yavaş uykuda azalma gösterdiği ve REM uykusunda minimal düzeye geldiği araştırmalarda gösterilmiştir. Uykuda bu nöronların aktivitesinin azalması ise, TMN bölgesinde GABA miktarının artmasıyla ilişkilendirilmiştir. Ventrolateral preoptik (VLPO) alandaki GABA erjik ve galaninerjik nöronların, TMN de GABA ve galanin salgılanmasını arttırarak monoaminerjk nöronları inhibe ettiği, bu inhibisyon sonucunda da histamin düzeyinin azaldığı ve uyanıklıktan uykuya geçişin sağlandığı ileri sürülmektedir. (Jones, ) Uykunun başlamasıyla birlikte GABA nın etkisiyle hücreler hiperpolarize olmaya başlamaktadır. Bu sırada talamusun retiküler nukleusundan çıkan uyku iğleri, talamokortikal hücrelerdeki hiperpolarizasyonun bir göstergesi olup afferent uyarıların kortekse ulaşmasını engellemektedir. Hücrelerdeki hiperpolarizasyon arttıkça uyku, derin yavaş uykuya dönüşüm göstermektedir. Uyanıklıkta bazal ön beyin ve mezopontin tegmentumdan gelen, REM uykusunda ise laterodorsal ve pedinkülopontin tegmentumdan gelen kolinerjik uyarıların bu nöronları yeniden depolarize etmesiyle de yavaş dalga uykusu yerini uyanıklığa ya da REM uykusuna bırakmaktadır. (Jones ve Kryger, ) REM Uykusu REM uykusu, hızlı göz küresi hareketleri, kas atonisi ve kortikal aktivasyonun göstergesi olan, desenkron EEG aktivitesiyle karakterize bir uyku dönemidir. Sirkadyen etkiler nedeniyle bazal ön beyin mekanizmaları da REM uykusunun organizasyonunda görev almakla birlikte, REM uykusunun oluştuğu bölge, beyin sapında retiküler formasyonda yer almaktadır. Bu bölgenin kolinerjik agonistler ile aktivasyonunda REM uykusunun ortaya çıkması, kolinerjik aktivasyonun REM uykusunun başlamasında ve sürdürülmesindeki önemini göstermiştir. Kolinerjik uyarıların ise mezopontin bileşkede yer alan laterodorsal ve pedinkülo-pontin tegmental nukleuslardan geldiği, bu nukleuslardan pontin retiküler formasyona uzanan eksitatör projeksiyonların REM uykusunda görülen fizyolojik karakteristik özelliklerin oluşmasını sağladığı saptanmıştır. (Dement ve Kleitman, ) Pontin retiküler formasyondaki nöronların aktif hale geçmesiyle birlikte III. ve VI. kranyal sinirlerin nukleusları uyarılmakta ve REM döneminde görülen vertikal vehorizontal göz küresi hareketleri oluşmaktadır. Ayrıca bu eksitatör uyarıların, asendan retiküler aktivatör sistemde yer alan talamusun nonspesifik nukleuslarına ve bazal ön beyine ulaşması, ardından kortekse yayılmasıyla da kortikal aktivasyon meydana gelmekte, REM döneminde EEG de gördüğümüz desenkron (düşük voltajlı ve hızlı) aktivite karşımıza çıkmaktadır. Kas atonisinin 19

28 ise, lokus seruleusun ventral kısmında yer alan alfa nöronların aktivasyonu ile oluştuğu düşünülmektedir. Kolinerjik innervasyona sahip olan bu nöronlar, REM döneminin başlamasıyla birlikte uyarılmakta, buradan medullaya doğru projekte olarak glisinerjik olduğu düşünülenbaşka bir sisteme bağlanmaktadır. İnhibitör özellikli glisinerjik nöronlar ise spinalkordda alfa motor nöronlar üzerine inhibisyon yapmakta ve kas atonisini oluşturmaktadır.(baklan, ) REM uykusu sırasında aktif halde bulunan laterodorsal ve pedinkülo-pontin tegmental nukleuslar ile pontin retiküler fromasyonda yer alan nöronlara REM-on nöronları adı verilmektedir. Bu dönemin başlamasıyla birlikte depolarize olan REM-on nöronları, REM-off nöronları olarak adlandırılan dorsal rafe nukleusundaki serotoninerjik ve lokus seruleustaki noradrenerjik nöronların aktivitesinin artmasıyla birlikte hiperpolarize olmaktadırlar. Hiperpolarizasyonun artmasıyla birlikte REM dönemi sonlanmaktadır. (Baklan, ) Polisomnografi ve Polisomnografide Uyku Evreleri Polisomnografi incelemesi; uyku evreleri ve uyanıklığı, solunumu, kardiyak dolaşım işlevlerini, ve vücut hareketlerini, ekstremitelerdeki tonusu değerlendirmeye izin veren çeşitli fizyolojik özelliklerin simultan kayıtlarını içerir. Pletismografi ile periferik arteriyel dolaşım gözlenir. Parmak ucu puls oksimetri sayesinde oksijen saturasyonu takip edilir. Gecenin her döneminde uykunun özellikleri farklı olduğundan PSG nin enaz altı saat süreyle ve gece yapılması gereklidir. (AASM, ) Uyku evreleme EEG, elektrookülogram ve özellikle çene kası olmak üzere kimi iskelet kaslarının EMG kayıtlarına dayanır. Multıple EEG kanalı ise kayıt, fokal ve diffüz nörolojik lezyonları, nöbet bozukluğu olan hastalardaki epileptiform deşarjların kesin kaynağının lokalizasyonunu ve çeşitli uyku evreleri, uyanmalar ve mikrouyanıklık reaksiyonu epizodlar gibi çeşitli olayları daha kesin saptayabilmek için bir veya iki kanalla yapılan kayıtlara tercih edilir. Polisomnografideki EMG özellikle REM evresinin tanınmasında önemlidir. Amacı çizgili kas tonusunu belirlemektir. EMG kaydında sadece bir kanal kayıt yeterlidir. (Kryger, ) EMG de kaydedilen en önemli parametreler Periyodik Bacak Hareketleridir (PBH). Uykuda PBH ise PSG de mikrovolt genlikli enaz dört hareketin sn aralıklarla gerçekleşmesi ve bu hareketin herbir süresinin sn olmasıdır. Hareketin morfolojisi, çok sayıda tekrar eden harekette, farklı durumlarda ve farklı uyku evrelerinde miyoklonik, polimiyoklonik, ritmik, çoklu ve tonik deşarjlar vb. farklılıklar gösterir. 20

29 Uyanıklıkta Periyodik Bacak Hareketi İndeksi(LMAI): yatakta geçirilen uyanıklık süresince ortaya çıkan bacak hareketi sayısı / Bacak hareketi kaydedilen uyanıklık süresi Yakın zamanda uyku skorlama tekniği AASM Task Force (Iber ve arkadaşları ) tarafından tekrar düzenlenmiştir. Takip eden terimler uyku evreleme ve skorlama için gereklidir. (Iber ve arkadaşları ) Toplam uyku periyodu: Uyku başlangıcından en son uyanmaya kadar geçen süre Toplam uyku zamanı: Uyku zamanı içinde uyanık geçirilen süre hariç uyku başlangıcı ile son uyanma arasında harcanan toplam zaman Uyku latansı: yatağa uyku amaçlı geçildikten sonra uyku başlangıcına dek geçen zaman REM uykusu latansı: Uyku başlangıcından ilk REM uykusunun başlangıcına kadar geçen zaman Uyku etkinliği: Toplam uyku zamanının yatakta geçirilen toplam zamana oranı, yüzde olarak ifade edilir. Uyku evreleri: NREM uyku evreleri (NREM evre 1,2,3) ve REM uykusu, toplam uyku zamanının süresi olarak ifade edilir. Uyku başlangıcından sonra uyanma: Toplam uyku periyodu süresince uyanık geçirilen süre Uyku döngüleri: Toplam uyku periyodunda REM döngülerini içeren uyku döngüsü sayısı Evre kaymaları: NREM uykuda bir evreden diğerine olan değişim ve NREM den REM uykuya olan değişim Uyanma indexi (ASDA tarafından önerilen rehbere dayanılarak): Uykunun her bir saatinde görülen uyanıklık reaksiyonu sayısı Arousal: uyku sırasında daha hafif bir uyku evresine veya uyanıklık durumuna kısa süreli geçişlerdir. WASO (Wake after sleep onset): uykuya geçtikten sonra ilk uyanmaya kadar geçen süre. Apne-hipopne indeksi (AHI): Uyku sırasında saat başına düşen apne ve hipopne sayısının uykuda geçen süreye bölünmesiyle elde edilir. 21

30 Yüzey elektrotları kullanılarak interkostal kasların EMG kaydı solunum çabasını saptamada yararlı olabilir. PLMS (Periyodik kol bacak hareketleri) tibial kas EMG kayıtları ile saptanır. PLMS indeksi uykunun her bir saati içindeki PLMS sayısı olarak ifade edilir. PLMS indeksinin normal üst sınırı beştir. (Carskadon, ) Uyku evrelerini skorlayabilmek için PSG de, en az üç sağlı-sollu EEG, sağ ve sol göz için birer EOG ve submental EMG kanalına ihtiyaç vardır. Uyku kaydında EEG sinyali alışıldığı gibi yukarı defleksiyonpozitif değil negatif olarak isimlendirilmektedir. Frekans terimi ise saniyedeki siklus sayısıdır. Her bir siklus seri tekrarlamadan önceki potansiyel değişikliklerin tümünü içerir. Amplitüd ise 0 noktasından ya da baseline dan değil de dalganın tabanından tepesine kadar olan alanı ifade etmektedir. Uykunun değişik evrelerinde izlenen dalgaların özellikleri şöyledir. Uyku evreleri skorlanırken kaydın tümü sayfalara bölünür, bu sayfaların her birine bir epok adı verilir, süresi genellikle 30 sn olarak alınır ve her epok ayrı ayrı skorlanır. (Köktürk, ) Çizelge AASM ye göre uyku evreleri skorlanırken aşağıdaki kurallar geçerlidir. (AASM ) 1. Uykunun skorlanması, uykunun başlangıcından itibaren 30 saniyelik epoklarla yapılmalıdır. 2. Her epok ayrı ayrı evrelendirilmelidir. 3. Bir epokta iki ya da daha fazla uyku evresi varsa, epoğun çoğunluğunu oluşturan evre skorlanmalıdır Polisomnografide Uyku Evreleri Uyanıklık (W), nonrem evre 1 (N1), nonrem evre 2 (N2), nonrem evre 3 (N3), REM (R) evreleri [3]. Tüm gece uykusunun % ini evre 1, % ini evre 2, % inievre 3, % ini de REM oluşturur. (AASM, ) Uyanıklık Belirteçler: Alfa ritmi: Frekansı Hz arasında değişen ve oksipital bölgeden yayılan dalga şeklidir. Gözler kapalı uyanıklıkta hakim dalga paternidir. Beta aktivitesi: F rekansı 13 Hz den fazla olan, daha çok frontal ve santral bölgelerden kaynaklanan dalga şeklidir. Gözler açık uyanıklıkta hakim dalga paternidir. 22

31 Trankilizan ve barbütrat kullananlarda daha fazla görülür. Şekil te uyanıklık dönemine ait PSG örneği izlenmektedir. Göz kırpma: Uyanıklıkta, gözler açık ya da kapalıyken görülen Hz lik karşılıklı vertikal göz hareketleridir. Okuma göz hareketleri: Birbirinin tersi yönüne olan önce yavaş sonra hızlı fazlı göz hareketleridir. Hızlı göz hareketleri (rapid eye movements=rem): Düzensiz, sert, keskin çıkışlı başlangıcı genellikle seafoodplus.info kısa süren, ani göz hareketleridir. REM uykusunun belirtecidir, ancak, gözlerin açık olduğu uyanıklıkta da kişi çevresini incelerken de görülebilir. (Köktürk, ) Kurallar: (AASM, ) I. Oksipital bölgeden alınan kaydın %50 sinden fazlası alfa ritmi gösteriyorsa, W olarak skorlanır. II. Alfa ritmi belirgin değilken aşağıdakilerden biri varsa, W olarak skorlanır Hz lik göz kırpma 2. Okuma göz hareketi 3. Normal ya da yüksek kas tonüsü ile birlikte düzensiz hızlı göz hareketleri Şekil Hızlı göz hareketleri ile birlikte alfa ritminin hakim olduğu uyanıklık PSG si (AASM, ) 23

32 Non-REM Uykusu Non-REM Evre 1: Belirteçler: Yavaş göz hareketleri (slow eye movements(sem)): En az msn lik defleksiyonla başlayan düzenli, karşılıklı, sinüzoidal hareketlerdir. Düşük amplitüdlü karışık frekanslı aktivite (teta aktivitesi): En çok görülen uyku EEG dalgasıdır. Frekansı Hz arasında değişir, amplitüdü için belirli sınırlar yoktur. Santral verteks bölgesinden kaynaklanır. Verteks keskin dalgaları (V dalgaları): sn den kısa süreli, keskin kontürlü, en iyi santral bölgeden kaydedilen dalgalardır ve arka plandaki aktiviteden kolaylıkla ayrılabilir. Uyku başlangıcı (sleep onset): Uyanıklık dışındaki herhangi bir evrenin başladığı ilk epoktur. GenellikleN1 dir. (Rechtschaffen ve Kales, ) Şekil te Non-REM Evre 1 e ait PSG örneği izlenmektedir. Kurallar: (AASM, ) I. Alfa ritmi olan bir kişide, epoğun %50 sinden fazlasında alfa ritminin yerini düşük amplitüdlü, karışık frekanslı aktivite alıyorsa bu epok N1 olarak skorlanır. II. Alfa ritmi olmayan bir kişide, aşağıdakilerden birinin başlaması durumunda N1 olarak skorlanır. 1. Bazal frekansın uyanıklık evresinden en az 1 Hz daha yüksek olacak şekilde yavaşlaması (yaklaşıkhz) 2. Verteks keskin dalgaları 3. Yavaş göz hareketleri Notlar 1. N1 evresinde verteks keskin dalgaları bulunabilir ama N1 evresini skorlamak için şart değildir. 2. EOG de, genellikle yavaş göz hareketleri izlenir aman1 evresini skorlamak için şart değildir. 3. N1 evresi boyunca çene EMG aktivitesi değişkendir ama genellikle amplitüdü uyanıklık evresine göre düşüktür. 24

33 Şekil Yavaş göz hareketleri ile birlikte karışık frekanslı, düşük amplitüdlü aktivitenin izlendiği N1 PSG si (AASM, ) Non-REM Evre 2: Belirteçler: (AASM, ) K kompleksi: Belirgin keskin negatif dalgayı takip edenbir pozitif komponentden oluşur. Toplam süresi saniyeden uzundur ve en yüksek amplitüd frontal derivasyonlarda saptanır. Bir arousalın K kompleksine eşlik eden arousalkabul edilebilmesi için, arousalın K kompleksinin bitiminden sonra en fazla 1 saniye içinde gelişmiş olması gereklidir. Şekil da Non-REM Evre 2 ye ait PSG örneği verilmiştir. Uyku iğciği (sleep spindle): Genellikle Hz lik( Hz), saniye ya da daha uzun süren, en yüksek amplitüdün santral derivasyonlardan alındığı peşpeşe küçük dalgalardır. Kurallar: I. Aşağıdaki kurallar N2 nin başlangıcını gösterir: N2 skorlamaya başlayabilmek için, ya mevcut epoğun ilk yarısında ya da bir önceki epoğun ikinci yarısında aşağıdakilerden az birinin olması 1. Arousal ın eşlik etmediği bir ya da daha fazla K kompleksi 2. Bir ya da daha fazla uyku iğciği II. N2 nin devamını sağlayan kurallar: 1.K kompleksi veya uyku iğciği olmaksızın düşük amplitüdlü, karışık frekanslı EEG aktivitesinin N2 olarak skorlanmaya devam edilebilmesi için arousalsız K kompleksi veya uyku iğciğinden önce olması gerekir. 25

Daha göster

Nöroloji

MİSYONUMUZ VE VİZYONUMUZ Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji AD olarak fakültemiz misyon ve vizyonuna uygun eğitim, araştırma ve sağlık hizmeti vermektir.

ANABİLİMDALI YERLEŞİM VE KAPASİTE- ÇALIŞMA ALANLARI YATAKLI TEDAVİ HİZMETLERİMİZ

Nöroloji servislerimiz (Nöroloji 1 (19 yatak- 8 yatak inme ünitesi) ve Nöroloji 2 (5 yatak)) tanı, tedavi ve izlemleri hastaneye yatış gerektiren nörolojik hastalıklar alanında hizmet vermektedir. Nörolojik Yoğun bakım: Anabilim Dalı bünyemizde 3. basamak olmak üzere 8 yataklı yoğun bakım ünitemizde yaygın olarak görülen serebrovasküler hastalıklar ve diğer yoğun bakım gerektiren nörolojik hastalıklar izlenmekte ve şehrimiz yanı sıra bölgemize de hizmet sunulmaktadır. Nöroloji İnme Ünitesi : Serebrovasküler hastalık tanısı ile yatırılan hastaların tanı, tedavi ve izlem süreçleri en son bilimsel yaklaşımlarla ve yürütülmektedir. Hastalarımızın şikayetlerinin başlangıcından itibaren ilk altı saatte merkezimize ulaştırılması durumunda tıkalı damarı açmaya yönelik intravenöz ve girişimsel trombolitik (damar açıcı) tedavi uygulanmaktadır. Kardiyovasküler cerrahi ve radyoloji klinikleri ile yürüttüğümüz multidisipliner konseylerimizle beyin damar tıkanıklıklarını önlemek üzere, karotid damar tıkanıklıkları da cerrahi veya girişimsel yöntemlerle tedavi edilmektedir.

POLİKLİNİK HİZMETLERİMİZ
Polikliniğimiz üç poliklinik odası, EEG, EMG, Uyarılmış potansiyeller, kantitatif EEG (brain mapping), nistagmografi laboratuarları, müdahale odasından oluşan bir kompleksdir. Polikliniklerimizde; Polikliniklerimizde aşağıdaki hastalık gruplarının tanı ve takibi yanı sıra konsultasyonlar değerlendirilmektedir. Genel nöroloji polikliniklerimizin yanı sıra özel hastalık alanlarına ayrılmış polikliniklerimiz de belirlenmiş takvim uyarınca hizmet vermektedir. Kronik serebrovasküler hastalıklar (beyin damar hastalıkları), risk faktörlerinin aranması, risk değerlendirmesinin yapılması ve korunmaya yönelik tedavi planlaması ve takip Başağrısı tanı ve tedavileri Epilepsi tanı ve tedavileri en son bilimsel gelişmeler ışığında gerçekleştirilmekte ve dirençli epilepsi olgularında vagal sinir stimülasyonu dahil diğer girişimsel işlemler Multipl skleroz ve diğer demiyelinizan hastalıkların tanı tedavi ve izlemi Vertigo (baş dönmesi) ve denge sistemini bozan hastalıkların tanı tedavi ve izlemi Nöropati ve miyopatilerin tanı ve tedavi yaklaşımları, nöropatik ağrı tedavisi Parkinson hastalığı ve diğer hareket bozuklukları (distoni, tremor gibi) tanı ve tedavileri, derin beyin stimülasyonu ve endikasyon alanlarına uygun olarak botilinum toksin uygulaması yapılmaktadır. Nöromüsküler hastalıkların tanı ve tedavisi Alzheimer ve diğer demansların tanı ve tedavisi Uyku bozuklukları, uyku apnesi ve diğer ilişkili hastalıkların tanı ve tedavisi Özel alan poliklinikleri: 1. Epilepsi 2. Beyin Damar Hastalıkları 3. Alzheimer ve diğer demanslar 4. Multipl skleroz ve diğer demiyelinizan hastalıklar 5. Kas ve sinir hastalıkları

LABORATUVARLARIMIZ
Nörofizyoloji laboratuarları: Polisomnografi Laboratuarı: Yataklı ünitemiz içinde yar alan bu laboratuar uyku bozukluğu ve hastalıklarında hizmete yönelik ve akademik amaçlı kullanılmaktadır. EEG Monitorizasyon Ünitesi: Yataklı ünitemiz içinde yer alan bu laboratuvar epilepsi ve ilişkili hastalıklarda hizmete yönelik ve akademik amaçlı kullanılmaktadır. EEG Laboratuarı: Erişkin EEG çekimleri (aktivasyonlu ve aktivasyonsuz ) olarak gerçekleştirilmektedir. Çekim ve raporlama işlemleri en kısa sürede tamamlanmaktadır. EMG: Kas ve sinir hastalıklarının tanı ve izleminde kullanılmaktadır. Uyarılmış Potansiyeller: Santral ve periferik sinir sistemi hastalıklarının tanı ve izleminde kullanılmaktadır. Beyin Haritalama: Epilepsi ve diğer metabolik, dejeneratif serebral hastalıkların tanı ve izleminde kullanılmaktadır.

ANABİLİM DALIMIZDA YÜRÜTÜLEN AKADEMİK ÇALIŞMALAR VE BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR
Anabilim dalımız bünyesinde serebrovaskülar hastalıklar, multipl skleroz, epilepsi, klinik nörofizyoloji, demans, nöropati, nörorehabilitasyon alanlarında klinik ulusal ve uluslarası ölçeklerde çalışmalar yürütülmektedir. Yan Dal Uzmanlığı Eğitim Programı: Halen Yoğun Bakım Yan Dal uzmanlık eğitimi, nörolojik yoğun bakım bilim dalı bünyesinde, multidisipliner olarak verilmektedir. Klinik Nörofizyoloji Yan Dal eğitimi ve bilimdalı açılması için çalışmalar sürmektedir.

Pompe Hastalığı Program Girişi

Haluk Gümüş

Haluk Gümüş

Nöroloji

Bay, Meslekte 20 yıl

Haluk Gümüş Hakkında

Haluk Gümüş, Nöroloji uzmanı olarak Konya Selçuklu ilçesinde Selçuk Üniversitesi Hastanesi isimli sağlık kuruluşunda görev yapmaktadır.

İletişim Bilgileri

Eğitim Bilgileri

Tıp Fakültesi: Atatürk Üniversitesi,

Uzmanlık: Nöroloji, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi,

Randevu Bilgileri

Selçuk Üniversitesi Hastanesi Üniversiteye bağlı bir sağlık kuruluşudur. Haluk Gümüş için () 05 05 nolu telefondan veya Selçuk Üniversitesi Hastanesi internet sitesi üzerinden randevu bilgilerini alabilirsiniz.

Yakındaki Diğer Nöroloji Uzmanı Hekimler

Konya'da görev yapan Nöroloji Uzmanı Hekimler

Konya'da görev yapan 57 Nöroloji uzmanı bulundu. Görmek için tıklayın.

© seafoodplus.info Tüm Hakları Saklıdır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir