“Semaver” Sait Faik Abasıyanık’ın yılında kaleme aldığı içinde yirmi farklı hikaye barındıran ilk öykü kitabı. Sait Faik külliyatını benim gibi kronolojik sıraya göre okuma hedefiniz varsa, “Semaver” karşınıza ilk çıkan kitap olacaktır.
Sait Faik’in yaşamını ve eserlerini okuyabileceğiniz kitabın ilk sayfalarında, bir de yazarın Darüşşafaka Cemiyeti ile olan ilişkisi anlatılır.
“Semaver” öykü kitabında yazarın yaşamından izler görmek mümkündür. Yazarın hayatı Sakarya, İstanbul ve Fransa’nın Grenoble şehirlerinde geçer, kitaptaki öykülerinde de bu şehirlerin izini süreriz.
Yazar vefatından kısa bir süre önce ise Darüşşafaka Lisesi’nde bir etkinliğe katılır ve ardından okulu dolaşır. Gördüklerinden oldukça etkilenen Sait Faik, kitaplarının telif haklarını Darüşşafaka’ya bağışlamayı önerir annesine. yılında siroz hastalığına yenik düşerek hayatını kaybeder yazar, ve vasiyeti gereği kitap teliflerinden elde edilen gelirler Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlanır. (Bu hikayeyi ne zaman okusam tüylerimin diken diken olmasına engel olamıyorum.)
Annesinin vefatının ardından ise Burgazada’daki evleri “Sait Faik Müzesi” haline getirilir. Burgazada’ya son kez gittiğimde müzenin önünden geçmiş ve evlerini dışarıdan görme fırsatı bulmuştum, ancak açık olmadığı için ziyaret edememiştim. İlk fırsatta gitmek de aklımın bir köşesinde duruyor 🙂
Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısıyla dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı. Sy Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Hayatın içinden küçük detayları, yaşamın bir parçasını yansıtan öyküleri bazen hüzünlü bazen de sımsıcak Sait Faik’in. Ada ve deniz havasının da öykülerine yansıdığını görmek mümkün. Hayatın içinden, günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz gerçek kadar yakın kişiler Sait Faik’in öykülerinin karakterleri. Yazarın gözlem gücünün ve insan sevgisinin yansımalarını okuruz öykülerinde.
Ben bayrakları değil, insanları seviyorum. Sy Robenson
Bazen sıcacık bir semaverden çay içen ekmek derdindeki bir evlat, bazen gemisini denizde yüzdüren bir çocuk, kimi zaman bir köy öğretmeni, bazen de uluslararası bir gemide birlikte seyahat edilen bir papazdır öykülerde bizimle konuşan.
Öykü kitabının en sonunda yer alan Haldun Taner’in “Sevimli Bir Aylak” isimli sonsözü ise yazarı çok iyi betimler nitelikte.
Türk hikayeciliği Ömer Seyfettin’den sonra Memduh Şevket Esendal, Fahri Celalettin gibi ustaların sürdürdüğü bir türdü. Sabahattin Ali, Refik Halit’in memleket hikayeciliğine diyalektik bir görüş katmış ve bu yeniliği ile ’ların tek ismi olmuştu. Sait Faik ise onların yapamadığı bir şeyi yaptı. Bir konuyu değil, yaşamın bir parçasını işliyordu. Bir tez savunmuyor, bir yaşantıyı yansıtıyordu. İnsan sevgisi dolu, doğa sevgisi dolu bir yüreği vardı. Haldun Taner
Benim “Semaver” ile yollarımın kesişme öyküsüne gelince.. Sait Faik Abasıyanık kitapları ile nedense bir türlü yıldızım barışmamıştı. Eserlerin kronolojik sırasına çok da bakmadan “Alemdağ’da Var Bir Yılan” ı okumaya başlamıştım ilk olarak, olmadı okuyamadım.. Bu kitabın, yazarın üslup bakımından tarzını değiştirdiği bir döneme denk geldiğini öğrendim sonra.
Bu kez şansımı “Mahalle Kahvesi” ile denedim. Onu epeyce okumayı başardım diyebilirim 🙂 Ama onu da tamamlayamadım. Dedim bu iş olmayacak, en baştan başlayalım. Yazarın öykü türündeki ilk eseri olan “Semaver” ile tekrar başladım bu serüvene.
Hikaye kitapları benim için baştan sonra tek seferde okunacak kitaplar değil, sanırım baştan sona tek bir olay örgüsünü anlatmadıklarından olsa gerek. Yan okuma olarak ise kesinlikle okuma hızımı ve motivasyonumu artırıyorlar. Hem kısa kısa hikayeleri okumaktan çok keyif alıyorum, hem de okuduğum diğer kitaba devam etmeye üşenmemiş oluyorum. Yoğun bir dönemde uzun okumalar yapamayacağım zamanlarda da öyküler imdada yetişiyorlar.
Elimdeki klasik bir romanı okurken, kitabı açmadan önce her defasında “Semaver” den bir hikaye okudum. Böylece hem ağır bir klasiği hem de nihayet Sait Faik’in bir hikaye kitabını okuyabilmiş oldum. Mutluyum, gururluyum 🙂 Çünkü ülkemizin öykü denince ilk akla gelen yazarlarından biri olan Sait Faik’in kalemini tanımayı oldukça önemsiyorum.
Sıra bu kez Sarnıç’da 🙂
Lisanlarını anlamadığımız insanların haletiruhiyelerini keşfetmek hususunda çok aciziz. Onların bizim her günkü konuştuğumuzdan daha başka, daha mühim şeyler konuştuklarını sanırız. Bir müddet onlarla çok alakadar olduğumuz halde biraz sonra onları unutuverir, yine kendimize, lisanımıza ve etrafımıza yani kendi kendimize döneriz. Sy Üçüncü Mevki
Yazarın kronolojik olarak diğer öykü kitaplari:
Keyifli Okumalar!
BeğenYükleniyor
Seyahat güncelerim, okuduğum kitaplardan öğrendiklerim ve doğaya sevgim ile buradayım! Tüm gönderileri kitapveseyahat ile görüntüle
Kitap Türü:Öykü/Hikaye
Sait Faik Abasıyanık
Öykü/Hikaye
Mehtap •
KumpanyaŞahmerdanMahalle KahvesiSarnıçHavada BulutSait Faik Seçme HikayelerSemaverSon KuşlarAlemdağ'da Var Bir YılanKayıp AranıyorLüzumsuz Adamen iyi kitaplaryeni çıkan kitaplaren çok satan kitaplarokunması gereken kitaplaren çok okunan kitaplar temel eserbedava kitapeditör olkitap bağışıGün Olur Asra BedelTutunamayanlarAcımakCamdaki KızHayvan ÇiftliğiSokrates'in SavunmasıUzun HikayeAlice Harikalar DiyarındaHaritada KaybolmakKraliçeyi Kurtarmakİçimdeki MüzikÇalıkuşuÇocuk KalbiKüçük Kara BalıkİntibahBülbülü ÖldürmekBeyaz Zambaklar ÜlkesindeDon KişotSineklerin TanrısıToprak Anaİnce MemedSatrançİki Şehrin HikayesiVadideki Zambakİçimizdeki ŞeytanSergüzeştBeyaz GemiAraba SevdasıYabanİnsan Ne İle YaşarKüçük PrensDönüşümBeyaz DişSaatleri Ayarlama EnstitüsüFareler ve İnsanlarSol AyağımSuç ve CezaSefillerSimyacıŞeker PortakalıKürk Mantolu MadonnaMadalyonun İçiEsir Şehrin İnsanlarıÜç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, AlageyikYeraltından NotlarSait Faik Seçme HikayelerRüzgarı Dizginleyen ÇocukSabahattin Ali Bütün ÖyküleriSadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuAhmet ÜmitAhmet BatmanAyşe Kulinİskender PalaCanan TanDostoyevskiElif ŞafakJojo MoyesKahraman TazeoğluMemduh Şevket EsendalOrhan KemalPeyami SafaSabahattin AliSarah JioTarık BuğraVictor HugoZülfü LivaneliÇocuk KitaplarıYabancı RomanlarTarihi KitaplarErotik KitaplarÖykü Hikaye KitaplarıYerli RomanlarRomantik Aşk KitaplarıKomik KitaplarMacera KitaplarıKişisel Gelişim KitaplarıPolisiye KitaplarKorku KitaplarıGizem KitaplarıPsikoloji KitaplarıFantastik KitaplarBilim Kurgu KitaplarıKadın Erkek İlişkisiDin / Tasavvuf KitaplarıŞiir KitaplarıFelsefe KitaplarıTiyatro & Oyun KitaplarıBiyografi KitaplarıGerilim KitaplarıPolitik KitaplarBeslenme Diyet KitaplarıDeneme KitaplarıGünlük Anı Kitapları
Sait Faik'in ilk dönem hikâyelerini barındırdığı düşünülen üç kitabı Semaver, Sarnıç ve Şahmerdan'da fakir insanların hayatlarını ve onların nasıl mutlu olabileceklerini anlattı. Bu kitaplarda zenginlere kızan yazar, fakirleri övecekti. Kitaba ismini veren Semaver isimli hikâyede ise daha sonra düşmeyeceği bir yanılgıya düştü.[4] Çoğunlukla, kendi gözlemlediği gerçekleri öykülerinde anlatan yazar Semaver'de ise okudukları doğrultusunda okuyucuya işçi Ali'nin yaşamını anlatmaya çalışır ve bu yüzden de Ali'nin hayatı ile ilgili detaylar yapay görünür.[4] Abasıyanık, bu yanılgıya bir daha düşmeyecektir.
Yazar, hayatın güzelliğini ve tadını da fakir insanların bildiğine olan inancını Stelyanos Hrisopulos Gemisi gibi hikâyelerinde ifade etti. Yazarın bütün ilk dönem hikâyeleri olduğu gibi Semaver de insan sevgisi ve insanların iyilikleriyle doluydu. Tersliklerle karşılaşsa dahi insanlara duyduğu sevgi azalmaz.
Abasıyanık'a gelen en önemli eleştirilerden biri de dilinin savruk olduğu yönündedir.[5] Bu yanlışların sanıldığından daha az olduğunu Fethi Naci ispatladı. Naci'nin sayımına göre Semaver'de dört Türkçe yanlışı vardır.[5] Hikâyelerde açık Türkçe yanlışlarından çok aceleyle yazılmaları sebebiyle yapılmış dil savruklukları vardır.
Semaver'de, yazarın sonraki dönem kitaplarında rastlanan konuşma dilinin canlılığından yararlanma yok denecek kadar azdır. Benimle Beraber Seyahatten Dönenler ve Orman ve Ev hikâyeleri dışında kalanlar klasik bir dille yazılmıştır. Gene de hikâyeler Sait Faik'in sonradan klasikleşecek coşkulu dilinin habercisi gibidir.[6]
Nâzım Hikmet, 5 Mayıs tarihinde Akşam Gazetesi'nde Orhan Selim adıyla yayınladığı Bir Tavsiye başlıklı yazısında Sait Faik'in Semaver'ine değindi. Nazım Hikmet, kitabı büyük bir hevesle okumaya başladığını ve ilk satırlardan sonra bu genç yazarın ileriki günlerin Sabahattin Ali'si, Kemal Tahir'i, İsmet Hüsnü'sü olacağına inanmaya başladığını yazdıktan sonra hikâyenin devamının kendisini hayal kırıklığına uğrattığını açıkladı. Bunun sebebinin ise hikâyenin geri kalan kısmının adeta Amerikalı bir yazardan adapte edilmiş gibi durması olduğunu yazdı. Sait Faik, ileriki günlerde Ran'ın bu tenkitinde çok haklı olduğunu ve bu eleştirinin çok faydasını gördüğünü açıkladı.[7]