Zehra Yldz, müzie öldü. Bazen müzie ölünür.
Yaasayd, bugün dünya opera sahnelerinin önde gelen divalarndan biri konumunda olacakt, kuvvetle muhtemeldi bu. Çok baarl bir sopranoydu. Dünya çapnda tannyordu. Çok da güzeldi.
10 Aralk ylnda, 41 yandayken, Heidelberg’te, Beethoven’n Fidelio operasnda oynad gece, temsilden birkaç saat sonra beyin kanamasndan ölümü tbben ve hukuken açkland.
ylnn Kasm aynda, Zehra Yldz’n, çok zor bir dönemi yeni yeni geride brakan, yava yava kendine gelmekte olan, karsnn ölümünün ardndan, yas sürecinde balad ar alkol tüketimini artk bir nebze kontrol altna alm, yine opera sanatçs kocas, tenor Süha Yldz ile bulutum. 5 yl olmutu.
Süha Yldz, söyleimizin bir yerinde sevdii ile son konumalarn ve ölüm haberini ald an öyle anlatt:
“Onu kaybettiinizi nasl örendiniz? Neler oldu o srada?
ki gündür bana telefonda diinin ardndan ikâyet ediyordu. Hiçbir ey yiyememek, yediini hemen çkartmak, su bile içse çkartmak, bu gibi ikâyetlerdi iki gün süren. Strese, heyecana balyordum bunu. Haftada iki gün Almanya’ya gidiyor, hem ‘Fidelio’yu hem ‘Salome’yi oynuyordu. Birbirinden yedi saat uzak Heidelberg ve Schwerin’de. stanbul’da da beraber ‘Tosca’ oynuyorduk.
En son ne zaman telefonla konutunuz onunla Almanya’dan?
Günde birkaç kez konuuyorduk. Oyundan önce konutum. ‘Çok fenaym, sürekli kusuyorum’ dedi. ‘Oynama o zaman bu akam’ dedim. ‘Ben bu saatten sonra perde kapattramam, Süha’ dedi. Gösteriden sonra meguldü. Sonra o beni arad. Sekreteri Beatre ile konuuyormu. ‘talyanca konumaya çaltm Süha, tek kelime talyanca hatrlamyorum’ dedi. ‘Almanca konumay denedim, Almanca da konuamyorum, seninle de çok zor konuuyorum’ dedi. ‘Brak markl, imdi yat, seni yarn havaalanndan alrm’ dedim. ‘Hayr, taksiyle gelirim’ dedi. Bana da hiç kyamazd, ‘seni alaym’ derdim, atlar taksiye, gelirdi.
Ertesi gün?
Ertesi gün sekreteri arad. ‘Biliyor musunuz, Frau (Bayan) Yldz hastanede’ diye. ‘Herhalde bayld bir yerde’ diye düündüm. ki saat sonra sekreteri tekrar arad. Ben zaten gitmek için hazrlanyordum. Atladm taksiye, pasaportumu unutmuum, üç uçana yetiebildim. Gittim, ‘Ben Süha Yldz’ dedim. Genç bir doktor hanm geldi, ‘Tut mir leid, sie ist tot (Üzgünüm, öldü)’ dedi. Sadece ‘Nerede?’ diye sordum. Aldlar beni, poetler filan, birtakm böyle naylon eyler giydirdiler, youn bakma girdik. Baktm kollarnda serum, burnunda serum, müthi güzel ama. Yayor, makineye bal olarak. ‘Yayor’ dedim. Doktor bir dümeye bast, gösünün kalkp inmesi durdu. Tekrar bast dümeye. Yine harekete geçti gösü. ‘Tbben ve de hukuken karnz ölü ilan etmek zorundayz çünkü beyin ölümü gerçekleti’ dedi.”
Evet, Zehra Yldz, 9 Aralk akam rahatszlanm olmasna ramen sahneye çkt. ndiinde ölüm sürecindeydi, belli ki. Belli ki, ölüm süreci sahnedeyken balamt. Sesi, teknii, duygusu ve bir de ona özgü müthi teatral oyunculuu temsillerde prl prl parlayan bir opera arkcs, bir soprano, bir diva sahnede ölüyordu o gece; Zehra Yldz bir eser olarak Fidelio’ya, Beethoven’a, librettoya ve müzie ölüyordu.
Operalarda sk sk sahnede ölümler gerçekleir. Temsilin gereidir bu, öykünün gerei, olay örgüsünün.
Donizetti, Verdi, Puccini gibi talyan bestecilerin çou operasnda kadn kahraman her temsilde ölüme brakr kendini. Sahnede. Çounca ölerek selamlar seyirciyi.
Türkiye opera seyircisi en çok talyan operalarn sever, antsal ürünler vermi Alman operasndan örneklere ise seyrek rastlanr Türkiye opera sahnelerinde.
Zehra Yldz oysa, Alman operasn çok seviyordu. Özellikle de Wagner’i, Richard Wagner’i tutkuyla seviyordu. Ki bu Türkiye opera kültürü için epey özgün bir tutumdu.
Wagner’i ben de çok severim, çok dinlerim. Ama keyif almak için dinlenmeyeceini de bilirim. Haz, evet, haz alnr. Büyük müziin arzusudur bu, büyük müzii arzulamann hazz, belli bir aamada ölümcül olan arzunun.
Wagner operalarnda da sahnede ölümler olur elbette. Ama daha fazlas da olur.
En önemli yaptlarndan biri olan Tristan ve solde’de, sevgililer her temsilde seyircinin vuslat beklentisini boa çkarr ve bir türlü bir araya gelemezler, sonunda da sahnede art arda ölürler.
Oysa bütün olay örgüsü onlarn bulumalarn arzulatr seyirciye. Buna hazrlar seyirciyi.
Sadece olay örgüsü, sadece libretto mu, hayr, müzik de öyledir. Bütün opera boyunca müzik, dinleyenleri sevgililerin bulumalarn müjdeleyecek bir motife hazrlamak için bestelenmi gibidir. Ama o an, o müjdeli motif, bir türlü gelmez. Arzunun bouculuu, arzu tkanmas ancak böyle iyi anlatlabilir müzikle. Ancak Wagner anlatr bunu.
Arzunun bu bouculuunu, tkanmasn, Arzunun Serbest Dolam kitabmdaki Ostinato adl öykümün kahraman mühendis de yaar, deneyimler: Uçurumun bir kysnda o, kar kyya ulamas olanakszlatkça, müziin güzelliinin ürettii arzu da boucu bir seviyeye ulayor. Hep daha boucu. Müzik nefes alrken, o tkanyor. “Evet” diyor, “arzu tkar, boar.” Baarl mühendis, sonunda evliliini, evini, iini terk edecek, sokaklarda yaayan tutkulu bir aylaa dönüecektir.
Bu öyle bir bouculuk, öyle bir tkanmadr ki, ölümcüllüü temsilden gerçee sçratr. Gerçek ölümlere yol açar.
Döneminin ünlü orkestra efi Joseph Keilberth ’de, Tristan ve solde temsilinde orkestray yönetirken kalp krizi geçirir, ölür.
ylnda da ef Felix von Mottl, ayn eseri yönetirken kalp krizi geçirmi, 10 gün sonra ölmütür.
Tristan ve solde’nin, ’te, Münih’teki dünya prömiyerinde Tristan rolüne (barol) çkan tenor Ludwig Schnorr von Carolsfeld de temsilden birkaç hafta sonra ölmütür.
Birçok müzik uzman bu ölümleri Wagner müziinin etkisine balar. Ama yine de Wagner müziinden, Wagner müziine arzudan uzak durulmaz, durulamaz.
Zehra Yldz da uzak duramyor ve Wagner çalyordu mütemadiyen.
sezonunda Almanya’da oynad, Richard Wagner’in Uçan Hollandal operasnda, Senta rolüyle, Opern Welt dergisinde yln en baarl sanatçlarndan biri olarak sunulmutu. Ölümünden bir yl önce.
Ama elbette Zehra Yldz, Wagner’in yan sra birçok baka bestecinin operalarnda da söylüyor, barole çkyordu. Jaques Offenbach (Hoffmann’n Masallar), Puccini (Madame Butterfly,Tosca), Verdi (Otello, Aida, Maskeli Balo), Richard Strauss (Salome), ve en son söyledii Beethoven (Fidelio) operalarnda yurtiçi ve yurtdnda büyük baarlar elde etti.
Yine de ama unu söylemeliyim ki, opera söylemek baka ey söylemeye benzemez.
Youn, mükerrer provalar ve art arda gelen temsillerin fiziksel ve zihinsel yorgunluu bir yana, bir de oynad (söyledii) rolün olay örgüsünün, entrika içindeki ilikilerinin gerilimindeki arzunun ve esas bir yerlerde, bestecinin defterinde, kitabnda yazl duran yapta sesiyle, zihniyle ve bedeniyle ulama arzusunun tkanml ve bouculuu ve de bunun yol açt ölümcül hazzn etkisiyle adeta tükenir opera sanatçs.
Zehra Yldz’n kariyeri epeydir öyle bir ivme ile sürüyordu ki, Süha Yldz ile ilikileri artk tümüyle asimetrik bir aka dönümütü.
öyle anlatyordu bana o gün Süha Yldz, karsna, hayat arkadana duyduu sevgiyi, akn:
“Sevgi karlkszdr aslnda tabii. Sevgiden karlk beklemez insan. Bir insan seviyorsa niçin sevdiini bilmek zorundadr. Egoist düünmüyordum ben hiçbir zaman. Zehra’nn da beni ayn derecede sevmesini beklemiyordum. Zehra’nn da beni benim onu sevdiim kadar sevmesini beklemiyordum. Onun birtakm artlar söz konusuydu. Sanatç olarak seviyordum, beni insan olarak o kadar mutlu ediyordu ki.”
öyle demitim o zaman: “Sizin onu sevdiiniz kadar o da sizi sevseydi belki bu kadar sevmezdiniz onu.”
“Bilmiyorum. O da beni çok seviyordu. Her yapt iten haberim olurdu, her yapt ii bana danrd. Onun sevgisinden o kadar emindim ki. ki ay burada olmad olurdu. Hiç gözümüz arkada kalmazd. Baka bir ey aklma gelmezdi. Onun da aklna gelmezdi, ‘Süha imdi stanbul’da ne yapyordur?’ diye. Bunlar hiç konumazdk. ‘Özel hayatnda ne yapyorsun?’ diye birbirimize asla sormazdk.”
Zehra Yldz öyle yetenekliydi ve sanatnda öyle bir seviyeye ulamt ki gencecik yanda, Süha Yldz geri çekilmi, geride durmaya karar vermiti. Ak, karsnn kariyerine destek olarak alaca ekstra hazla yaamaya karar vermiti. Çocuk sahibi olmamaya karar vermilerdi. Çok istedikleri halde. kisi üstesinden gelecekti bu zor, ortak yaamn. Çocuk yapmamalarnn sebebini anlatrken Süha Yldz kendi perspektifinden anlatmt ilikilerinin ald biçimi:
“Hep (çocuk) istedik aslnda, annemiz babamz da istedi. Ama kariyer balamt ve devam ediyordu. Yurtd ileri de balaynca, hep i i durumu oldu. Baktk ki, Zehra’nn kariyeri gayet güzel gidiyor, dedim ki: ‘Zehra bizim çocuumuz olacak ve bunu yine sen douracaksn, bu çocuk sanat olacak, bunu birlikte büyüteceiz ama sen douracaksn.’ ‘Ama senle beraber olursa bu i olur’ dedi. ‘Tamam, ben de senin yanndaym’ dedim. ‘Hayr, sen de tenor olarak yapacaksn’ dedi. Ama gördüm ki Zehra’nn bir sanatç olarak artlar benden çok daha fazlayd. Ve bunu desteklemekten baka bir çarem yoktu.”
Kocas arzuyu, Zehra ve sanatna duyduu arzuyu, özel hayatlarnda bir çaresizlik olarak yaamaya baladnda Zehra Yldz da opera müziine arzuyla uzanrken, estetiin belli bir seviyesinde, özellikle de en iddials olan Wagner operalarna arzuyla uzandnda, bestecinin tam da müziinde hedefledii ey oluyor, vuslata erememe sahnede onun da bütün iyi opera sanatçlarna özgü bir tür çaresizlikle kar karya kalmas olarak tezahür ediyordu. Müzikte ölmek, müzie ölmek, operada bir yaama biçimi oluyordu. Arzudan ölmek.
Roland Barthes, Müzik, Ses, Dil balkl çalmasnda öyle der: “Dünyada arzu nesnesi – ya da ürküntü- olmayan bir insan sesi yoktur: Nötr ses yoktur – ve eer bu nötr’lük, sesin bu beyaz ortaya çkarsa, bu bizim için büyük bir dehet olur, sanki korku içinde donmu bir dünya kefetmiizdir ve bu dünyada arzu ölüdür. Bir sesle kurulan her iliki zorunlu olarak sevgiyle kurulan bir ilikidir ve tam da bu sebepten müziin fark, onun sesteki deerlendirme ve iddia etme zorlamas aniden ortaya çkar.”
Barthes’a göre, onun en sevdii arkc Charles Panzéra’nn sesi nötr Franszca dilini bir arzu gibi kat eder, her güzel ve iddial ark söyleme edimi, dile (bana göre, yapta da, önceden tamamlanm, yazlm arkya da) duyulan bir arzunun sürecidir. Ve opera dil ile müzii en üst seviyede birletirme çabas olarak bu arzuyu had safhaya çkarr. Bu opera sanatnda Richard Wagner’in vurgulad ve hedefledii eydir. Bu konu onu hayatnn sonuna kadar megul etmi, Schopenhauer’i okur ve sonrasnda Nietzsche ile tartrken savrulmalar yaasa da, besteciliinin temel sorunsal olmutur. Dieter Borchmeyer, Nietzsche, Cosima, Wagner adl kitabnda bunun, Wagner tarafndan teorik bayapt Opera ve Drama’da (Oper und Drama, /51) müziin dilce belirlendii tezi olarak yer aldn söyler.
20’nci yüzyln en büyük romanclarndan Robert Musil’in (Niteliksiz Adam) yakn akrabas, opera arkcs (bariton), besteci ve müzik aratrmacs Bartolo Musil, 19’ncu yüzyl sonu vokal müziinin yorumunda dil ve müzik konusunda yaymlad önemli kitabna tam da bu yüzden Roland Barthes’a ithafen Bir Arzu Gibi adn vermitir.
Salzburg’taki dünyaca ünlü müzik okulu Mozarteum’da profesör olan Bartolo Musil kitabnda, vokal sanat müziinde sözcük ve sesin ayr tellerden çalan ve nüfuz edilmesi zor biraradaln, kendini teslim etme, dieriyle erime, zevk içeren farkllk, itmek ve kendini savunmak arasnda salnan bir ak hikâyesi olarak anlatr.
Ölümünün ardnda be yl geçmiti ama hayat arkadann, Zehra Yldz’a ak sürüyordu. Arzusu ise artk arzulama fiilinin ansyd. Arzu ansn unutmama arzusu.
Milliyet gazetesinde 25 Kasm ylnda yaymlanan söyleimiz öyle devam ediyordu Süha Yldz ile:
“Siz mi verdiniz makineyi durdurma kararn?
Evet, ben sürekli onu alp götüreceimi söylüyordum. ‘Bitkisel hayatna da razym ben onun’ diyordum. Ambulans uçak tutacaktm. Parasn da örendim ambulans uçan. ‘Yazk’ dediler, ‘belki havaalanna bile götüremeyeceksiniz, belki havaalanna kadar bile yürümeyecek bu i.’ Zaten kuvvet veren ineler filan yapp yaatmaya çalyorlard. Ben geldikten sonra onlar yapmay brakmlard. Ve kendiliinden olay bitti. Otopsi yaptrmak istedim önce, neden öldüünü örenmek için. Ama otopsinin nasl yaplacan örenince, ‘Tamam istemiyorum, onun güzelliini bozmak istemiyorum’ dedim. Beyin kanamas olarak kald olay. Ayn bir yldz kayar gibi oldu bitti.
Kaç yldr beraberdiniz?
13 yl evlilik. Dört yl da okulda arkadalmz oldu. 17 yl. Ama ben hâlâ birlikte olduumuzu düünüyorum.
Nasl?
Ben bazen onunla konuuyorum kendi kendime, ‘Ya, u neredeydi filan?’ diye. Hiçbir eyi bozmadm; kapda gözlüü, çantas durur, havlusunu, bornozunu gardrobun kapsna asm, aynen durur. Ve ben öyle yaayabiliyorum. nsanlar bana ‘Eyalarn dat, ihtiyac olanlara ver’ diyorlar, hiçbir eyini veremiyorum. Onlar benle beraber kalmal. Onlar ben görmeliyim.
Koma halinde de olsa, hâlâ bedeni yannzda olsun ister miydiniz?
Bunu çok düündüm. Zehra bir ey anlayacak myd, anlamayacak myd, bilemiyorum. Ama onu öyle görmek bana çok ac verirdi. Çünkü ark söyleyememek, Zehra için çok ac veren bir ey olurdu. Böyle güzel oldu. Ölümün de güzeli olduu söylenir ya, güzel öldü. Ne uratrd, ne yordu, çekti gitti.”
Süha Yldz ile bulutuum sene, ’de Pedro Almodovar’n filmi Konu Onunla (Hable Con Ella) gösterime girmiti. Filmde hastabakc Benigno, ak olduu dansç Lydia’nn, Marco ise matador sevgilisi Alicia’nn ayn hastanede banda beklemektedir. ki kadn da bitkisel hayattadr, makineye baldr. Ve iki erkek arasnda bir dostluk balar.
Sinemadan çkp eve gitmi, hemen Zehra Yldz’dan aryalar dinlemek için tua basmtm. Sanatn kaydnn kalcln bir kez daha hissetmek istiyordum. Dinliyordum, evet ve ayn anda hem sesi hem sessizlii duyuyordum. Kaytl sese ramen Zehra Yldz’n sessizliini unutmak mümkün deildi. Öyle hazin susmutu. Öyle eksiklii hissediliyordu opera sahnelerinde.
Zehra Yldz, ylnda dodu. stanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvar an bölümünü bitirdi. 'de stanbul Devlet Operas'nda solist olarak çalmaya balad. Yurt dnda çeitli ödüller ald. 'de öldü. Adna kurulan vakf, her yl Aralk aynda, Zehra Yldz Gecesi ad altnda dünyadan genç opera yldzlarn arlyor.
Çok pahalısın ulan mutluluk
Ölümden sonrası varken. Senden sonrası neden olmasın sevgili…
Bugün biraz efkarlıyım, nedenini bilmiyorum. Öyle dalıyorum boş boş. Bir tek seni düşünüyorum.
Seni değil, bizi geri istiyorum!
En son utanacağın şey ağlamak olsun.
Gönül yorgun düştüğünde, yürek dilsiz kalır.
Hangi mevsimin rüzgarıdır aşk? Ne yana dönsem yüzüme hüzün eser.
Dünya hüzün yeridir gariplerin sıkıntısı bitmez.
Her anımda seni düşündüm tıpkı diğer anımda olduğu gibi. Seni düşünmekten ileri gidemiyorum. Galiba ben sana aşık oluyorum.
Gün gelir kötü bir şiir bile dokunur insana, çünkü bazı sözcükler anılardan da kederlidir.
Kabullenmek kendi mezarına toprak atmak gibidir bazen.
Ay değil, mevsim değil, bir ömür geçti sensiz, keşke böyle sevmeseydim ağlıyorum çaresiz.
Bitiyor benim için bu gece hayat son kez gözlerine bakıp ağlamak isterdim sevdiğim.
Payımıza sükut düştüğünden beridir, kalbimizin sesini daha bir güzel duyar olduk!
Bazen gözlerden yaş akmaz kalp ağlar sadece.
En kötüsü de etrafa renk saçarken, kendi içinde siyah olmak.
Bütün insanları sevebilirdim, sevmeye senden başlamasaydım.
Vazgeçtim artık gözlerinden. Düşünmüyorum seni. Kilitli kapılar ardına sakladım anahtarını mı? Kimseye veremedim. Yapamadım. Çünkü hala seviyorum.
Vefasız, karanlık yolda hoşça kal diyendir!
Gitsem ayrılık kalsam yalnızlık.
Misafirsin bu hanede ey gönül, Umduğunla değil bulduğunla gül, Hane sahibi ne derse o olur, Ne kimseye sitem eyle, ne üzül.
Üzülmek, ağlamak insani duygular. Ağlayın, yapamıyorsanız da ağlar gibi yapın da o katılaşmış kalp biraz yumuşasın.
Hayat bir garip. Sizce de öyle değil mi. Bugün kah gülüyorsun kah ağlıyorsun. Ya gülmek mesele ya ağlamak.
En çok beni sevseydin böyle olmazdı biliyorum.
Efkarın demir attığı liman yürektir.
Hadi yalnızlığını idam et bakalım, son arzusunu yerine getirebilecek misin?
Geçmişe sünger çek. Geleceğe emin bak. İnan gelecekte seni ne fırsatlar bekliyor olacak.
Kolay değildir; uğruna her şeyinizi verdiğiniz insana yabancı gibi bakmak.
Etrafım çok kalabalık ama hepsi merhabalık.
Özledin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, şiirler yazdın. Peki, o ne yaptı? Deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta.
Aşk bir yok oluş derlerdi inanmazdım. Onu tanıdığım günden beri kayboldum. Evin yolunu dahi bulamıyorum.
Hüznün başkenti gibisin yüreğim, özür dilerim seni bu hale getirdiğim için!
Yüreğiyle gelmeyen bahanesiyle gelir.
Hasretim senelere dönse de ne aşkına bedduam ne de sana kinim var, bin bir dert çektirsen de seni mahşere kadar sevmeye yeminim var.
Neden beni sevmedin diye sormuyorum. Çünkü senin kalbin taştan bir duvar. Ne yapsam başaramadım o taşı delmeyi. Biliyor musun artık bıraktım seni sevmeyi.
İkimizin adı bir cümlede geçmediğinden beri ilgimi çekmiyor kimin ne söylediği.
Tespih gibi oldu acılarım çektikçe başa dönüyorum.
Bana öyle geliyor ki, ben uzun zamandan beri kendim olmaktan çok, kendimi oynuyorum.
Beni unutma olur mu? Gezdiğimiz o yerleri, el ele tutuştuğumuz ilk parkı. Unutulmak dokunur çünkü insana.
Okuduğum kitaplarda bulduğum aşkı, tanıdığım ve güvendiğim insanlarda kaybettim.
Gönlüm deniz değil ki efkarım sahile vursun.
Sevmek, hesap işi değil, sevmek güvenmekti, ait olmaktı. Eskidendi.
Efkarlı olmak, birazda sitemkar, Ben hepsini topladım bir araya. Galiba yaşlanıyorum. Gene tek başımayım.
Gitmek istediğin yere vardın biliyorum, olsun ben hala varmışsın gibi yapıyorum.
Bazen susmak gerekiyor acı dolu hayatı anlamak için.
Bu kez anladım hüzünlerden bozma mutluluklar yaşıyorum.
Birazdan güneş karanlığı delecek ve gün aydınlanacak. Ben hala ayaktayım. Uyuyamıyorum. Çünkü her gözümü kapadığımda hayalin geliyor aklıma.
Kaybolup gideceğim doğru. Ama senle yaşlanmak isterken şimdi tek başıma yaşlanıyorum. Ellerim titriyor, gözlerim görmüyor.
Sevmenin bu kadar zor olduğunu bilseydim. İnan seni tanımaz ilk anda bırakırdım. Çünkü hayatı ve sevgiyi zehir edecek kadar insafsızın tekiymişsin.
Beraber gülmeyi özlediğimiz insanlar, şimdi başkalarıyla kahkahaların dibine vuruyor.
Gidecek yerin kalmadığında zoruna gider hayat.
Seni aklıma getirecek birçok şarkı varken, yanıma getirecek hiçbir şey yok.
Bu gece yanlınızım. Tıpkı diğer geceler gibi. Geceler beni örten bir yorgan gibi. Bugünde sabah olmasa ne güzel olur.
Herkes yarasını saklıyor, ben elimi sol göğsüme koyup gururla gösteriyorum. Bak burada!
Ucuz insanların üzerine kurulan hayaller size pahalıya patlar.
Dökmeye niyetim yok içimi zaten zor sığdırdım!
Sevdiğini kaybeden insanın, gülümsemesinde bile bir hüzün vardır.
Dediler ki sevme, aşık olma. Ama bilemediler dünyanın en güzel şeyinin aşık olmak olduğunu. Bırak söyleme. Bunu senle biz bilelim.
Sigaramdaki zehir kadar olamadın sevgili. O hep içimde duruyor, sense yanımda dahi kalamadın.
Gittin mi büyük gideceksin ayrılık bile gurur duyacak seninle.
Sen ağaç baltaya ne demiş bilir misin kardeş? Ben senin beni kestiğine değil, Sapının benden olduğuna üzülüyorum!
Kokun geliyor burnuma. Ne güzel kokardın. Saçların geliyor aklıma, ne güzel sırmaydı. Şimdi ellerim boş boş sen hayata gözlerini kapadığın günden beri.
Kelimeler, içindeki duyguların karşılığı olamıyorsa, korkma; kaybetmeye alışıyorsun demektir.
Söylesene bıraktığın düşü şimdi kim büyütecek?
Paranla şeref kazanma, şerefinle para kazan ki; paran bittiğinde, şerefin de bitmesin.
Hayatta tanıdığın en özel insandı o. Gülüşü içimi ısıtırdı. Sıcaktı. Şimdi ise yok. Nerededir ne yapar bilmiyorum. Tek hatırası var bende yanımdaki busesi.
Yıprandım bittim kalmadı yaşamak için dermanım, gözlerine bakıp ağladım ama beni hiç anlamadın.
Gece uyuyamayan insanların gündüze sığmayan acıları vardır.
Sen; aklım ve kalbim arasında kalan, en güzel çaresizliğimsin.
Sen geçmiş diyarların gelecek seyrini değiştiren güzeli. Sevmeyecektin niye burada kaldın. Neden kalbime merdiven kurdun. Ya gel yada al git bu kalbi geldiğin yere.
İnsanın sevdiğini son kez görmesinden daha kötü olan tek şey; onu son kez gördüğünü biliyor olmasıdır.
Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim.
Gözlerim bir kuyu, dilim kördüğüm, bir görünmez alem olsa gördüğüm.
Ben senin yerinde olsam beni severdim. Çünkü ben sevgiyi hak ediyorum. Senin gibi başımı alıp gitmiyorum.
Sana hayatımı adadım sana gençliğimi düşünmeden verdim ama sen beni sadece kullandın zamanımı bitirdin.
Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle yeniden tanış.
Tamam sevdik acı çektik ağladık bitti. Nokta koymayı bileceksin.
Hayat bazen insana oyun oynar. Takma bunları. Çünkü sen doğduğunda bunlar yoktu. Ölünce de olmayacak.