Doktor Sait Naderi yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim dalında ihtisasını tamamlayarak nöroşirürji uzmanı oldu. yıllarında Almanya Hannover’de nöromonitörleme, kafa kaidesi ve omurga cerrahisi, yılında ABD Phoenix’te Barrow Neurologic Institute ve Abaquerque’de New Mexico University’de de omurga cerrahi alanında fellow olarak çalıştı. yıllara arasında Marmara Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. yılında Dokuz Eylül Üniversitesinde yardımcı doçent, yılında doçent, yılında profesör oldu. Şubat tarihleri arasında Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahisi Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu olarak görev yapmış, arasında Sağlık Bilimler Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi ve anabilim dalı başkanlığı görevini de yürütmüştür. Dr. Naderi yılları arasında Türk Nöroşirürji Derneği Spinal ve Periferik Sinir Cerrahi Grubu Başkanlığı, World Spinal Column Society’nin başkanlığı, Türk Omurga Derneği başkanlığı görevini yürütmüştür. döneminde European spine Society program committee üyeliği yapmaktadır. Dr. Naderi, birçok ulusal ve uluslararası derginin hakem kurulunda görev yapmış, yıllarında World Spinal Column Journal’ın editörlüğünü yapmış, ’den bu yana World Neurosurgery’nin Spine Section Editörlüğünü de yapmaktadır. Dr. Naderi ayrıca başta Europian Spine Journal ve Turkish Neurosurgery gibi dergiler olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası derginin editorial board’unda görev almaktadır. Dr. Naderi’nin ’ü SCI indeksli uluslararası dergilerde olmak üzere yayınlanmış makalesi; 40’ı uluslararası kitaplarda olmak üzere yayınlanmış kitap bölümü bulunmaktadır. Dr. Naderi 6 kitabın yazarlığı veya editörlüğünü yapmıştır. Eserlerinden ’in üzerinde atıf yapılmış, H indeksi 30’dur.
Rektum kalın bağırsağın son kısmına verilen isimdir. Burası dışkıyı tutmada ve dışkılama eyleminde görevli makat kaslarının üzerindeki yaklaşık 15 santimetrelik bölümdür. Bu bölümden kaynaklanan kanserlere de rektum kanseri denir. Dünya genelinde yılda 1 milyondan fazla, Amerika’da den fazla yeni tanı rektum kanseri görülmektedir. Ülkemizde her yıl yaklaşık rektum kanseri tanısı konmaktadır. Türkiye’de her iki cinste de en sık görülen seafoodplus.info kolorektal (kalın bağırsak ve rektum) kanserlerdir. Rektum kanseri de kolorektal kanserlerin 1/3 ünü oluşturmaktadır. Erkeklerde kadınlara oranla rektum kanseri görülme sıklığı 1,5 kat fazladır. Her yaşta ortaya çıkabilecek rektum kanseri sıklığı 40 yaş üzerinde artmaya başlar, 40 yaşından sonra her 10 yılda bir yakalanma riski ikiye katlanır. En sık görüldüğü yaş grubu 70 yaş üzeridir. Rektum kanseri tanısı alan hastaların %90’ ı 50 yaş ve üzeridir.
Hastaların dörtte üçünde rektum kanseri için bir risk faktörü yoktur.
Rektum Kanseri Belirtileri
Rektum kanseri belirtileri kişiden kişiye değişebilmektedir. Hatta çoğu zaman hiçbir belirti görülmez. Bazı kişilerde kanser, belirtilerden değil yapılan tetkikler sonucunda ortaya çıkar.
En sık görülen bulgular bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler ve kanlı dışkılamadı. Ancak erken evre kanserlerde ve bağırsak poliplerinde bu bulgular görülmeyebilir. O yüzden 50 yaş üzerinde rutin tarama programları bulgu vermeyen hastalıkların erken saptanmasında önem taşımaktadır.
Rektum kanseri evrelemesi ile birkaç adet kabul görmüş sınıflama kullanırken genel kabul görmüş sınıflamaya göre;
Evre 1: Kanser, barsak duvarını tutmuş ama tüm barsak katlarına ulaşmamıştır.
Evre 2: Kanser, tüm barsak katlarını tutmuş ve henüz bölgesel lenf bezlerine yayılmamıştır.
Evre 3: Kanser, bağırsak duvarından bağımsız olarak bölgesel lenf bezlerine yayılmıştır.
Evre 4: Kanser, kalın barsaktan karaciğer, karın zarı, akciğer gibi uzak organlara yayılmıştır.
Rektum kanserinin asıl tedavisi cerrahidir. Uygulanan cerrahi ile vücuttan tümörlü dokular ve tümörlü bölgedeki lenf bezleri onkolojik prensipler ile uzaklaştırılarak, hastalık temizlenebilir. Total mezorektal eksizyon tekniğinin standardize edilmesi ile rektum kanseri cerrahisinde onkolojik ve fonksiyonel sonuçları yüzgüldürücü hal almıştır. Özellikle rektum kanserlerinde uygulanan cerrahinin etkisini arttırmak amacıyla hastalığın ameliyat öncesi yapılan evreleme tetkikleri neticesinde evresine göre ameliyat öncesi radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) uygulanmaktadır. Cerrahi sonrası kanserin patolojik inceleme sonucu saptanan evresine göre de ameliyat sonrası ek olarak onkolojik tedavi verilebilmektedir. Erken evrede yakalanan ve iyi bir cerrahi uygulanan olguda, hastalıktan tam olarak kurtulma şansı % ‘dır. Hastaların %5’inden daha azında, modern cerrahi teknikleri ile beraber bağırsak kalıcı olarak torbaya alınmaktadır. Ameliyat öncesi tetkiklerinde saptanan veya ameliyat esnasında gözlemde görülen çevre organlardaki tümör yayılımı durumunda gerekirse; rahim, yumurtalıklar, mesane, ince bağırsak, appendix, kalın bağırsak, periton, omentum gibi organların da tamamen ya da organların bir kısmının çıkarılması gerekebilir.
Rektum kanseri ameliyatı ortalama saat sürer. Bu süre hastanın cinsiyetinden, tümörün yayılına, ameliyatın açık/laparoskopik/robotik/transanal lokal işlemler şeklinde yapılmasına göre ve ameliyat esnasında çevre organlarda yayılım olup/olmamasına göre farklılık gösterir. Şayet kanser peritona yayılmışsa o zaman periton ve yayılan diğer organlar da çıkarıldıktan sonra karın içerisinde gözle görülemeyen tümör hücrelerinin temizlenmesi için verilecek sıcak kemoterapi nedeniyle yaklaşık saat de sürebilmektedir.
Rektum kanserinde onkolojik açıdan uygun bir tedavi sonrasında bir yıllık sağ kalım oranı % 83 (hastaların % 83’ü bir yıldan fazla yaşar) ve beş yıllık sağ kalım oranı % 65’tir. Tarama programlarının yaygınlaşması ve tedavi protokollerinin standardize edilmesi ile birlikte sağ kalım oranları artmaktadır. Erken dönemde belirlenmesi durumunda rektum kanserinde beş yıl sağ kalım % 90 civarındadır. Ancak dördünce evre hastalıkta 5 yıllık sağ kalım oranları %10 lara kadar gerileyebilmektedir.
Ameliyat sırasında rektum kanserinin tam olarak çıkartılması çok önem arz eder. Burada ameliyat gerçekleştiren cerrahın ve ekibin kanser cerrahisi konusundaki deneyimi ve ameliyat sırasında tümörün, tümörlü dokuların ve lenf bezlerinin tam olarak çıkartılması büyük önem taşır. Ameliyat sırasında hedeflenen tümörün geriye metastaz veya tümör dokusu bırakılmadan tam olarak çıkartılmasıdır. Bu nedenlerle, bu ameliyatların, kolorektal cerrahi üzerine yoğunlaşmış cerrahlar tarafından gerçekleştirilmesinin, nüks ve sağ kalım açısından avantaj sağladığı bildirilmektedir.
Tümörün evresi arttıkça nüks oranları da giderek artar
Rektum kanserinde ameliyatsız tedavi, rektum kanserinin 1. ve 4. evresinde uygulanmaz. Çünkü evre 1’de tedavi kemo-radyoterapi gerektirmiyor. Bunların çoğunda makat koruyucu ameliyat mümkün. 4. evrede de hastalık metastaz yapmış yani başka organlara sıçramıştır; geç kalındığı için yine ameliyatsız tedavi kullanılmaz. Ama 2. ve 3. evredeki hastaların bir kısmında bu yöntem mümkün. Cerrahiden tamamen kaçınılan bu tedavinin, hastalar için avantajları bulunmaktadır. Ameliyatsız rektum kanseri tedavisi sayesinde kalıcı veya geçici kolostomiden kaçınılmış oluyor. Ayrıca hastaların bağırsak, mesane ve cinsel fonksiyonları mükemmel biçimde devam ediyor. Ancak ameliyatsız tedavi sonrasında 5 hastanın birinde hastalık uzak organlara yayılarak daha seafoodplus.info hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.