Akut sinüzit, burnunuzun içindeki boşlukların (sinüsler) iltihaplanmasına ve şişmesine neden olur. Bu, mukus akışını engeller ve mukusun birikmesine neden olur.
Akut sinüzit yüzünden burnunuzdan nefes alırken zorlanabilirsiniz. Gözlerinizin ve yüzünüzün etrafındaki alan şişmiş hissedebilir ve yüz veya baş bölgesinde ağrınız olabilir.
Akut sinüzite çoğunlukla soğuk algınlığı neden olur. Bakteriyel bir enfeksiyon gelişmedikçe, çoğu vaka bir hafta ila 10 gün içinde düzelir ve akut sinüziti tedavi etmek için tek gereken evde gerçekleştirilecek bakım olabilir.
Medikal tedaviye rağmen 12 haftadan uzun süren sinüzite ise kronik sinüzit denir. Bu yaygın durum, mukusun normal şekilde boşalmasını engeller ve burnunuzu tıkar. Burnunuzdan nefes almak zor olabilir ve gözlerinizin etrafındaki alan şişmiş veya hassas olabilir.
Kronik sinüzit, bir enfeksiyon, sinüslerdeki büyüme (burun polipleri) veya sinüslerinizin zarının şişmesi ile ortaya çıkabilir. Kronik rinosinüzit olarak da adlandırılan durum hem yetişkinleri hem de çocukları etkileyebilir.
Akut sinüzite çoğunlukla viral bir enfeksiyon olan soğuk algınlığı neden olur. Bazı durumlarda, bakteriyel bir enfeksiyon da sinüzite neden olabilir.
Kronik sinüzitin yaygın nedenleri şunlardır:
Aşağıdaki durumlar akut sinüzite yakalanma riskiniz artabilir:
Aşağıdaki durumlarda ise kronik sinüzite yakalanma riskiniz artar:
Kronik sinüzit ve akut sinüzit benzer belirti ve semptomlara sahiptir. Ancak akut sinüzit, genellikle soğuk algınlığı ile ilişkili sinüslerin geçici bir enfeksiyonudur. Kronik sinüzitin belirti ve semptomları en az 12 hafta sürer, ancak kronik sinüzit gelişmeden önce birkaç akut sinüzit atağınız olabilir. Ateş, kronik sinüzitin yaygın bir belirtisi değildir, ancak akut sinüzitiniz olabilir.
Akut sinüzitin yaygın görülen belirtileri şunları içerir:
Diğer akut sinüzit belirtileri şunları içerir:
Kronik sinüzitin yaygın belirtileri şunları içerir:
Diğer kronik sinüzit belirtileri şunları içerebilir:
Akut sinüzitin ciddi komplikasyonları nadirdir. Eğer ortaya çıkarlarsa, komplikasyonlar şunları içerebilir:
Kronik sinüzit komplikasyonlarının ciddi komplikasyonları nadirdir, ancak şunları içerebilir:
Sinüzite yakalanma riskinizi azaltmak için şu adımları atın:
Doktorunuz burnunuz ve yüzünüzdeki belirtileri araştıracak, burnunuzun içine bakacaktır ve genellikle fizik muayeneye dayanarak tanı koyacaktır.
Akut sinüziti teşhis etmek ve diğer durumları dışlamak için kullanılabilecek diğer yöntemler şunlardır:
Akut sinüzit vakalarının çoğu kendi kendine iyileşir. Belirtileri hafifletmek için genellikle tek ihtiyacınız olan evde bakım teknikleridir.
Semptomları hafifletmek için tedaviler
Doktorunuz sinüzit semptomlarını hafifletmeye yardımcı olacak aşağıdaki tedavileri önerebilir:
Kronik sinüzit tedavisinde ek olarak aşağıdakiler de kullanılabilir:
Akut sinüziti tedavi etmek için genellikle antibiyotiklere ihtiyaç duyulmaz. Akut sinüzitiniz bakteriyel olsa bile tedavi gerektirmeden iyileşebilir. Doktorunuz antibiyotik reçete etmeden önce akut sinüzitinizin kötüleşip kötüleşmediğini görmek için bekleyebilir ve izleyebilir.
Bununla birlikte, şiddetli, ilerleyici veya kalıcı semptomların varlığı antibiyotik gerektirebilir. Doktorunuz bir antibiyotik reçete ederse, semptomlarınız iyileştikten sonra bile tüm tedaviyi aldığınızdan emin olun.
Enfeksiyonunuza bakteriler neden oluyorsa, sinüzit tedavisi için bazen antibiyotikler gereklidir. Doktorunuz altta yatan bir enfeksiyonu ekarte edemezse, bazen başka ilaçlarla birlikte bir antibiyotik önerebilir.
Tedaviye veya ilaca dirençli vakalarda endoskopik sinüs cerrahisi bir seçenek olabilir. Bu prosedür için doktor, sinüs pasajlarınızı görebilmek için ışıklı ince, esnek bir tüp (endoskop) kullanır.
Tıkanmanın kaynağına bağlı olarak, doktor dokuyu çıkarmak veya burun tıkanıklığına neden olan bir polipi küçültmek için çeşitli aletler kullanabilir. Dar bir sinüs açıklığını büyütmek de drenajı teşvik etmek için bir seçenek olabilir.
Evde gerçekleştirebileceğiniz aşağıdaki adımlar, sinüzit semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir:
Sinüzit (Sinüs Enfeksiyonu) Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? başlıklı makalemizde konuya dair detayları bulabilirsiniz. Sinüzit, sinüslerdeki (alındaki, yanaklardaki ve burundaki boşluklar genellikle hava ile doludur) dokuların iltihaplanmasıdır. Yüz ağrısına, burun tıkanıklığına veya burun akıntısına, bazen ateşe ve diğer semptomlara neden olur. Genellikle soğuk algınlığından kaynaklanır ancak diğer virüsler, bakteriler, mantarlar ve alerjiler de sinüzite neden olabilir.
Sinüzit, sinüsleri kaplayan dokunun iltihaplanması veya şişmesidir. Sinüsler, yüzün içinde normalde hava ile dolu olan yapılardır. Bakteriyel enfeksiyonlar, viral enfeksiyonlar ve alerjiler onları tahriş ederek tıkanmalarına ve sıvıyla dolmalarına neden olabilir. Bu durum, yüzde baskı ve ağrıya, burun tıkanıklığına ve diğer semptomlara neden olabilir. Sinüzit bazen rinosinüzit olarak da adlandırılır.
Sinüsler, kafadaki dört çift boşluktur. Dar geçitler onları birbirine bağlar. Sinüsler, burundaki geçitlerden dışarı akan mukusu üretir. Bu drenaj burnu temiz tutar ve burnun bakteri, alerjen ve diğer mikroplardan (patojenler) uzak tutulmasına yardımcı olur.
Sinüzit türleri; hastalığın ne kadar süredir devam ettiğine (akut, subakut, kronik veya tekrarlayan) ve neyin sebep olduğuna (bakteri, virüs veya mantar) göre tanımlanır.
Akut sinüzit semptomları (burun tıkanıklığı, akıntı, yüzde ağrı/basınç ve koku alma duyusunda azalma) dört haftadan kısa sürer. Genellikle soğuk algınlığı gibi virüslerden kaynaklanır.
Subakut sinüzit semptomları 4 ila 12 hafta sürer.
Kronik sinüzit semptomları en az 12 hafta sürer. Nedeni genellikle bakterilerdir.
Tekrarlayan akut sinüzit semptomları bir yıl içinde dört veya daha fazla kez ortaya çıkar ve her seferinde iki haftadan az sürer.
Soğuk algınlığına neden olan virüsler çoğu sinüzit vakasının da sebebidir. Bakteriler sinüzite neden olabilir veya bir viral sinüzit vakasından sonra kişiyi enfekte edebilirler. On gün geçmesine rağmen geçmeyen burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve yüz ağrısı varsa bunun bakteriyel sinüzit olma ihtimali yüksektir. Semptomlar düzeliyor gibi görünebilir ancak daha sonra geri döner ve ilk semptomlardan daha kötü hale gelir. Antibiyotikler ve dekonjestanlar genellikle bakteriyel sinüzit üzerinde oldukça etkilidir.
Mantarın neden olduğu sinüs enfeksiyonları genellikle diğer sinüzit türlerinden daha ciddidir. Kişide zayıflamış bir bağışıklık sistemi varsa mantar kaynaklı sinüzit olma ihtimali daha yüksektir.
Soğuk algınlığı, COVID-19, alerjiler ve sinüs enfeksiyonlarının hepsi benzer semptomlara sahiptir. Onları birbirinden ayırmak insanlar için zor olabilir. Soğuk algınlığı genel olarak; oluşur, zirve yapar ve yavaş yavaş kaybolur. Soğuk algınlığı, birkaç günden bir haftaya kadar sürer. Burun alerjileri hapşırma, burun ve gözlerde kaşıntı, tıkanıklık, burun akıntısı ve geniz akıntısına (boğazda mukus) neden olur. Genellikle sinüs enfeksiyonlarının yaptığı yüz ağrısına neden olmazlar. COVID-19, ateş ve nefes darlığı gibi ilave semptomlara neden olabilir.
Soğuk algınlığı, COVID veya alerjilerin tümü sinüs enfeksiyonlarına neden olabilir.
Sinüs enfeksiyonunun yaygın semptomları aşağıdakiler gibidir:
Virüsler, bakteriler, mantarlar ve alerjenler sinüzite neden olabilir. Sinüzit için spesifik tetikleyiciler aşağıdakiler gibidir:
Bazı insanların sinüzite yakalanma olasılığı diğerlerinden daha fazladır. Risk faktörleri aşağıdakiler gibidir:
Sinüzitin kendisi bulaşıcı değildir ancak buna neden olabilecek virüsler ve bakteriler bulaşıcı olabilir. Doğru bir şekilde el yıkama talimatlarını takip etmek unutulmamalıdır. Kişi hastaysa diğer insanlardan uzak durmalı ve dirseğinin içine doğru hapşırmalı veya öksürmelidir.
Sinüzitin mutlaka tedavi edilmesi gerekmez, çoğu zaman kendi kendine geçer. Çok nadiren tedavi edilmeyen sinüs enfeksiyonları hayatı tehdit eden enfeksiyonlara yol açabilir. Bu, bakteri veya mantarların beyne, gözlere veya yakındaki bir kemiğe yayılması durumunda olur.
Doktorlar kişinin belirtilerine ve sağlık geçmişine göre sinüziti teşhis eder. Doktor; kulakları, burnu ve boğazı şişlik, akıntı veya tıkanıklık açısından kontrol edecektir. Burnun içine bakmak için bir endoskop (küçük, ışıklı bir alet) kullanabilir.
Aile hekimi kişiyi KBB (kulak, burun, boğaz) uzmanı gibi bir uzman doktora da sevk edebilir.
Doktorun sinüs enfeksiyonunu teşhis etmek için isteyebileceği özel testler aşağıdakiler gibidir:
Hastanın semptomlarına ve ne kadar süredir sahip olduğuna bağlı olarak sinüzit için birçok tedavi seçeneği vardır. Sinüs enfeksiyonu evde aşağıdakilerle tedavi edilebilir:
Sinüzit semptomları 10 gün sonra düzelmezse, doktor aşağıdakileri reçete edebilir:
Doktor, altta yatan duruma odaklanarak da kronik sinüziti tedavi edebilir. Tedaviler aşağıdakiler gibidir:
Doktor, hastanın özel durumuna bakarak bir antibiyotiğe ihtiyacı olduğuna kanaat getirirse aşağıdakiler gibi bazı antibiyotikleri reçete edebilir:
Akupresür, akupunktur veya yüz masajı, sinüzitin akıntı, basınç ve ağrı gibi semptomlarını azaltmada faydalı olabilir. Bu terapilerin kişinin özel durumunda ona yardımcı olup olmayacağı bir doktora danışılmalıdır.
Her sinüs enfeksiyonu için antibiyotik kullanılması gerekmez. Doktorlar genellikle antibiyotik yazmadan önce belirtilerin ne kadar sürdüğünü görmek için beklerler. Birçok sinüs enfeksiyonuna virüsler neden olur. Viral enfeksiyonlar antibiyotiklerle tedavi edilemez. Aşırı antibiyotik kullanımı veya viral enfeksiyonları tedavi etmek için antibiyotik kullanılması, gereksiz yan etkilere veya antibiyotik direncine yol açabilir. Bu durum, gelecekteki enfeksiyonların tedavi edilmesini zorlaştırabilir.
Sebebe bağlı olarak, sinüs enfeksiyonlarına yakalanma riskini azaltmanın birkaç yolu vardır:
Sinüzit genellikle sadece bir hafta ila 10 gün sürer. Genellikle reçetesiz satılan ilaçlar ve evde tedavilerle tedavi edilebilir. Kişinin kronik sinüziti varsa veya sinüzit tekrar tekrar ortaya çıkıyorsa, tedavi edilmesi gereken altta yatan farklı nedenler olabilir.
Sinüs ile ilgili durumlar genellikle kendi başına tedavi edilebilir ancak kişi kendini endişelendiren belirtiler yaşamaya devam ederse veya tekrar tekrar enfeksiyon kaparsa, bir sağlık uzmanıyla görüşmelidir.
Aşağıdakiler başta olmak üzere kişi ciddi enfeksiyon belirtileri yaşarsa hemen en yakın acil servise başvurmalı veya tıbbi yardım almalıdır:
Kişi doktordan, önerdiği herhangi bir cihazı nasıl doğru şekilde kullanacağını kendisine göstermesini istemelidir. Buna nazal inhalerler ve nazal yıkama cihazları dahildir. Doktora aşağıdaki soruları sormak da yararlı olabilir:
Sinüs enfeksiyonları yaygındır ve genellikle ciddi değildir. Virüsler, bakteriler, nazal polipler veya alerjiler dahil olmak üzere sinüzitin birçok nedeni olabilir. Genellikle evde dinlenerek, reçetesiz satılan ürünleri alarak ve bol sıvı tüketerek kişi kendini tedavi edebilir. Semptomlar düzelmezse, sinüzit sık sık meydana geliyorsa veya endişe verici herhangi bir semptom görülüyorsa bir doktora başvurmak gerekir.
Sinüsler kafa içindeki kemik hava boşluklardır. Yeni doğumdan itibaren herkeste vardır ve gelişimlerini tamamlaması ergenlik dönemini bulur. Toplam sayısı 16-18`i bulabilir. Özellikle yanak ve şakaktakiler en büyükleridir. Her sinüsün toplu iğne başı kadar deliği vardır ve bunlar burna açılır. Sinüsün içini burundaki aynı örtü kaplar ve küçük tüyler vasıtasıyla üzerindeki mukusun sürekli bir hareketi vardır.
Sinüslerin ve burnun günde 600 ml’e yakın salgı (mukus) üretimi vardır. Bu salgı önce burna, oradan da geniz bölgesine doğru hareket eder ve farkında olmadan yutulur. Sinüsler kafadaki boşluğu alır,sesin şekillenmesinde rol alır, bakterleri ve toz partiküllerini temizler, alınan havanın nemlendirilmesini ve partiküllerden temizlenmesini sağlar. Bunu yapması için sağlam bir mukoza (örtü), sağlam titrek tüyler ve fonksiyonel deliğe ihtiyaç vardır.
Sinüslerin fizyolojisinde bir sorun olduğunda ise mukus sinüs içinde birikir. Eğer patoloji devam ederse mukus birikimi devam eder ve bakteriler için rezervuar görevi yapar, bu da enflamasyona ve iltihaba yol açar ki sinüzit burada başlar.
Sinüzitte en önemli şikayet, burun tıkanıklığı ve dirençli geniz akıntısıdır. Bilinenin aksine sinüzitte baş ağrısı fazla yoktur. Baş ağrısı sadece akut (yeni oluşmuş) sinüzitte vardır. Özellikle şakaklarda baş ağrısı, gerginlik, doluluk hissi vardır. Göz altlarında şişlik olabilir. Tekrarlayan öksürük nöbetleri vardır.
Bu şikayetler 3 haftadan kısa sürer ve tedaviye yanıt verirse akut (basit) sinüzit olarak adlandırılır ki burun akıntısı genelde açık sarı renklidir ve baş ağrısıyla beraberdir. Şikayetler 3 haftanın üzerinde sürer, tedaviye cevap vermez ise kronik (müzmin) sinüzit olarak adlandırılır. Kronik sinüzitte baş ağrısı pek olmaz ve koyu sarı renkli burun akıntısı mevcuttur.
Tanı için doktorun muayene bulgusu ve şikayetler yeterlidir. Nazal endoskopide burun içinde yoğun ödemli mukoza,sarı veya koyu açık renkli akıntı vardır. Göz altlarında şişlik olabilir.Burun içindeki etler (konkalar) çoğunlukla şiştir. Geniz akıntısı çoğu zaman vardır. Normal KBB muayenesinde kesin tanı konulamadığında radyolojik tetkiklere (sinüs grafisi, sinüs tomografisi gibi) ihtiyaç duyulabilir.
Toplumda baş ağrısı deyince ilk akla gelen sinüzittir. Fakat yapılan çalışmalar aslında bunun böyle olmadığını söylemektedir. Sinüzit, baş ağrılarının %5-10`unu oluşturmaktadır. Ayrıca müzmin (kronik) sinüzit de baş ağrısı yok denecek kadar azdır. Sinüzite bağlı baş ağrısı yeni başlayan (akut) sinüzitte görülür.
Sinüzitte baş ağrısından önce burun tıkanıklığı, sarı-yeşil renkli burun akıntısı, gözlerde ve şakakta dolgunluk, öksürük, geniz akıntısı gibi şikayetler gelir. Baş ağrısının lokalizasyonu da çok önemlidir. Şakak sinüslerinde ağrı şakaklarda hissedilir, yanak sinüslerinde ağrı göz altlarında burun kökünde ve yüzde hissedilir. En arka sinüs (sfenoid sinüs) ağrısı ise ensede hissedilir.
Sinüzite sebebiyet veren patolojiler şunlardır:
Sinüzit tedavisi başlangıçta ilaç tedavisidir. Burnun açık kalması tedavinin en önemli basamağıdır. Bunun için serum fizyolojikli yıkamalar yapılmalıdır, burun açıcı birtakım spreyler kullanılabilir. Bunun yanında burun açıcı dekonjestan denilen haplar,kortizonlu burun spreyleri,mukus çıkarılmasını kolaylaştırıcı şurup veya haplar kullanılabilir. Sinüzitin bakteriyel olduğu düşünülüyor ise antibiyotik tedavisi verilmelidir ki ideal antibiyotik tedavisi minimum 10 günlük olmalıdır.
Hastalar 2-3 hafta antibiyotik tedavisiyle takip edilir ve şikayetler gerilemezse hastanın sinüs tomografisi çekilir. Sinüs BT de patolojinin devam ettiği gözlenirse ameliyat olasılığı doğar.
Günümüzde sinüzit ameliyatları endoskopik sinüs cerrahisi şeklinde yapılmaktadır. Endoskopik sinüs cerrahisi lokal veya genel anestezi altında tamamen burun içinden yapılan ve patolojinin olduğu yerin açılarak fizyolojinin sağlanmaya çalışıldığı bir ameliyattır.
Özellikle alerjik rinite eşlik eden sinüzitte cerrahi yapılsa da nüks ihtimali her zaman vardır. Hastanın belli aralıklarla takip edilmesi ve gerekli medikal tedavinin ara ara yapılması gerekmektedir.
Endoskopi sistemi, ucunda soğuk ışık kaynağı ve kamera olan bir sistemdir. Görüntü, bu kameralar ile ekrana yansıtılıp, doğrudan göremediğimiz karanlık boşlukların ve hastalıklı dokuların net olarak görülmesini sağlar. Endoskopi, KBB alanında en çok burun çevresindeki sinüslere yapılan ameliyatlarda kullanılır ki buna da ‘endoskopik sinüs cerrahisi’ denilir. Bu ameliyat uzun yıllardır tüm dünyada sinüzit cerrahisinde kullanılan nerede ise tek yöntemdir.
Endoskopik sinüs cerrrahisi, lokal ya da genel anestezi altında kolayca yapılabilmektedir. Günümüzde genel anestezi bu ameliyatlar için lokalden çok daha güvenilir ve kısadır. Ameliyatların hepsi burun deliğinden girilerek yapılır. Sinüs cerrahisi ortalama 1 saat sürer. Ameliyatın amacı, hastalıklı sinüslerin ağzını açıp, var olan iltihabı ya da hastalıklı dokuyu buradan uzaklaştırmak ve sinüslerin burun ile beraber aynı anda havalanmasını sağlamaktır.
Ehil ellerde yapılan endoskopik sinüs cerrahisinde başarı oranı yüksek ve nüks oranı çok düşüktür. Endoskopik sinüs cerrahisinin başarı oranı % 70-90 arasında olmakla beraber, ameliyat sonrası iyi takip edilmesi ve var ise alerjik rinitin tespit edilip tedavi edilmesi, kronik sinüzitin tekrarlamasını neredeyse sıfıra yakın hale getirmektedir. Bu nedenle, hastanın varsa şikayeti mutlaka alerji testi yapıp, bu yönde tedaviye başlanmaktadır. Ayrıca hastalar belli aralıklarla takip ederek, tekrarlamaları minimum seviyede tutulmaktadır.
Alerjik rinit genetik bir hastalık olup, tetikleyici bir faktör ile her yaş grubunda şikayete yol açabilir. Tekrarlayan hapşırık nöbetleri, burun tıkanıklığı, burun kaşıntısı, öksürükle seyreden bir hastalıktır. Alerjik rinitin tanısı, hastanın şikayetleri ve doktor muayenesi ile konulabilir.
Alerjik rinitin uzun dönemde en korkulan sonuçları astım ve sinüzittir. Alerjik rinitte astıma dönüşme riski %25-30 arasıyken, sinüzite dönüşme riski %45-60 arasındadır. Bu yüzden hastalığı artık alerjik rinosinüzit olarak tanımlayanlar da vardır.
Hastada eğer var ise burun kemik eğriliği (nazal septum deviasyonu), burun eti büyümesi (konka hipertrofisi), nazal polip ve tedaviye dirençli sinüzit durumunda, bu hastalıkların cerrahi olarak tedavisi şarttır. Bu cerrahiler alerjiyi tedavi etmez ancak mekanik olan sorun ortadan kaltığında alerjen ile savaşmak daha kolaylaşacak ve hastanın genel şikayetleri ortalama %40-60 arasında azalacaktır.
Alerjik rinitte sinüzit cerrahisi artık çok daha kısa süre içinde ve belli yeni teknolojik cihazlar ile yapılmaktadır. Hasta ameliyatın olduğu gün hastaneden taburcu olup bir sonraki gün dışarı çıkabilmekte ve isterse üçüncü-dördüncü günde işinin başında olabilmektedir. Fakat cerrahi tedaviyle beraberinde yapılacak alerjik deri testi, sonrasında alınacak önlemler ve diğer tedaviler ile uzun yıllar alerjik rinit şikayetlerinden korunulabilir.
Hastaları zaman zaman bıktıran bu hastalıktan, doğru tanı ve doğru tedavi ile kurtulunması mümkündür. Alerjik rinosinüzitin çözümsüz bir hastalık olmadığı unutulmamalıdır.
Doç. Dr. Ethem Şahin
Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak Burun Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı
01.10.2021