sit ne demek ingilizce / İngilizce 'SIT Kelimesinin Türkçe Anlamı Nedir?- İnternet Sözlük

Sit Ne Demek Ingilizce

sit ne demek ingilizce

Do not share my Personal Information.

Bir cümlede Sit kullanım örnekleri ve çevirileri

Now sit back, relax, and enjoy Robin The Movie.
Şimdi arkana yaslan, rahatla ve Robin Filminin tadını çıkar.
Marty, can you just please sit on the couch, all right?
Marty, Lütfen kanepeye oturur musun? Tamam mı?
Now, sit back and learn from the master. Improvising.
Şimdi arkana yaslan ve işi ustasından öğren.- Doğaçlama.
Ben önünde oturabilir miyim?
And, Gethin… Oh, Gethin, sit up straight.
Gethin, Biraz dik oturur musun… Ve Gethin.
Sit back and enjoy the bars. Halt!- Hello.
Selam. Arkana yaslan ve parmaklıkların keyfini çıkar.
Sit, sestra. your heart is heavy. I think.
Otursana, kardeşim. Bence… Kalbin çok ağır.
Oh, Gethin, sit up straight… And, Gethin.
Gethin, Biraz dik oturur musun… Ve Gethin.
Sit back, relax, and enjoy the ride… and the company,
Arkana yaslan, rahatla ve yolculuğun keyfini çıkar.
Can I sit up front with you, Mr. Heck?
Sizinle öne oturabilir miyim, Bay Heck?
Come sit on the porch with me? So they say.
Gelip benimle verandada oturur musun? Öyle derler.
Sit. You want to tell me what happened?
Otursana. Ne olduğunu anlatmak ister misin?
Ms. Lockhart, where are we on the plea?- Everybody sit.
Herkes otursun. Bayan Lockhart, pazarlıkta ne durumdayız?
Senin yanına oturabilir miyim?
As I expect you have forgotten your glasses again, just sit back and listen.
Olarak umuyorken seni, sadece arkana yaslan ve dinle. Gözlüklerini yine unutmuş.
Sit back, relax and… Enjoy us ruining your plan!
Arkanıza yaslanın, rahatlayın ve… Planını mahvetmemizin tadını çıkarın!
Sit, everyone. I just want to say a quick hello to my old comrade-in-arms.
Herkes otursun. Sadece eski silah arkadaşıma merhaba demek istemiştim.
Sit. That north pasture is all cleared out for you.
Kuzey otlağını sizin için boşalttık. Otursana.
You just sit back and let me do the work until it's time to launch.
Sen sadece arkana yaslan ve fırlatmaya kadar işi bana bırak.
That's fine. Sit over there, will you?
Güzel. Şuraya oturur musun?
Senin yanında oturabilir miyim?
Sit back, have a nice pipe of marijuana, and enjoy my grand opus.
Arkanıza yaslanın, pipolarınızla esrarınızı için ve büyük eserimin tadını çıkarın.
That north pasture is all cleared out for you. Sit.
Kuzey otlağını sizin için boşalttık. Otursana.
Sit in the front, please. Hey,
Öne oturur musunuz lütfen? Hey.
Can you just come sit with me for a minute?
Bir dakikalığına gelip benimle oturur musun?
I am loyal to the throne, no matter who sit on it!
Üzerinde kim oturursa otursun bu tahta sadığım!
Mind if I sit with you guys?
Sakıncası yoksa sizinle oturabilir miyim çocuklar?
You just sit back and let me do the work until it's time to launch.
Sen sadece arkana yaslan ve fýrlatmaya kadar iþi bana býrak.
You just sit back and let me do the work until it's time tolaunch.
Sen sadece arkana yaslan ve fýrlatmaya kadar iþi bana býrak.
We're going to be here for a while. Everybody sit.
Herkes otursun, bir süre buradayız.
Sonuçlar: , Zaman:

İngilizcede sit'ın anlamı

How do you know that said popinjays aren't sitting on the background rather than the stripe (the ordinary)?

Cambridge English Corpus kaynağından

We shall be remov'd from all our friends and acquaintance, and our poverty and meanness will by that means sit more easy upon us.

Cambridge English Corpus kaynağından

Such clarity in upholding accepted boundaries suggests an appreciation, if not an interaction, with the natural world that sits stoically within the prevailing utilitarian tradition.

Cambridge English Corpus kaynağından

They, in appreciation, voted him into municipal government, even while he sat in jail, although they, too, condemned his criminal activities.

Cambridge English Corpus kaynağından

But, whatever editorial framework is adopted, let us make sure the generalisations sit more firmly on both their theories and their evidence.

Cambridge English Corpus kaynağından

The subject sat in a chair in front of the robot and monitor, and grasped a handle with his/her right hand.

Cambridge English Corpus kaynağından

It is a beautifully proportioned composition and, with its angled entrance and rounded south-west corner, it sits on the site as if it grew there.

Cambridge English Corpus kaynağından

An icy wind blows through your cotton shirt while you sit outside the hospital door, waiting for your wife to bring up the car.

Cambridge English Corpus kaynağından

If he were to have his own way he would be perfectly happy to sit here seven days a week and not move.

Cambridge English Corpus kaynağından

Örneklerdeki görüşler Cambridge Dictionary'nin editörlerinin, Cambridge University Press'in ya da lisans sağlayıcılarıın görüşlerini temsil etmez.

'Sit Anlamı

İngilizce 'SIT Kelimesinin Anlamı Nedir?

"&#;sit: " kelimesi oturmak, oturtmak, binmek, toplanmak, oturuma katılmak, poz vermek, sınava girmek, konmak, modellik yapmak, tam oturmak, tünemek, kuluçkaya yatmak, yola getirmek, burnunu sürtmek, gibi anlama gelmektedir.


'Sit kelimesinin toplam 14 anlamı vardıseafoodplus.infozce 'sit kelimesi tek kelimeden oluşmakta, 'sit kelimesi 1 tane ', 1 tane s, 1 tane i, 1 tane t, karakteri ile toplamda 4 harften meydana gelmektedir.
Kelimenin tersten yazılışı "tis'".

İngilizce 'sit kelimesinin Fonetik Alfabe (İng. Phonetic Alphabet) söylenişi: Sierra, India, Tango,

'sit içeren ingilizce Kelimeler: 'sit -

"&#;sit" kelimesini İngilizce Türkçe Sözlüğünde 14 anlamını bulduk.

Noİngilizceİngilizce KategoriTürkçeTürkçe Kategori
1'sitVerboturmakFiil
2'sitVerboturtmakFiil
3'sitVerbbinmekFiil
4'sitVerbtoplanmakFiil
5'sitVerboturuma katılmakFiil
6'sitVerbpoz vermekFiil
7'sitVerbsınava girmekFiil
8'sitVerbkonmakFiil
9'sitVerbmodellik yapmakFiil
10'sitVerbtam oturmakFiil
11'sitVerbtünemekFiil
12'sitVerbkuluçkaya yatmakFiil
13'sitVerbyola getirmekFiil
14'sitVerbburnunu sürtmekFiil

'sit Kelimesinin Ascii Kodları :

39

Mors Alfabesi İle Yazılışı: • • •    • •       

Şifreleneme'sit Kelimesinin Şifrelenmiş(HASH) Hali :
'sit BASE64J3NPDA==
'sit MD5EBF07EEBAFA76CEA
'sit SHA1AFB7E9EFEEC2D9BE6FDC28DBB1

Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil otur(t)mak.
    He sat at his desk working. They all sat by the fire. She sat the baby (down) on the grass.
  2. Fiil yerleş(tir)mek, kâin olmak.
    The house sits well on the slope: Ev yamaçtadır/yamaçta inşa edilmiştir.
  3. Fiil çömelmek.
  4. Fiil tünemek.
  5. Fiil kuluçkaya yatmak.
  6. Fiil (elbise) bedene uydurmak.
    The coat doesn't sit well on you.
  7. Fiil (belirtilen yerde) bulunmak.
  8. Fiil toplantıya katılmak.
  9. Fiil toplanmak, toplantı yapmak.
    The committee sits next week.
  10. Fiil çocuğa mukayyet olmak/bakmak.
  11. Fiil (rüzgâr) belirli bir yönden esmek.
  12. Fiil resim çektirmek, poz vermek.
    To sit for a photographer.
  13. Fiil (ressama/heykeltraşa) modellik etmek.
    To sit for one's portrait.
  14. Fiil (ata) binmek, binip oturmak.
    sit a horse well/badly: ata iyi/kötü binmek.

Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

sit on (one's) hands

(a) isteksizce alkışlamak, oyuna/temsile pek ilgi göstermemek, (b) boş oturmak, hiçbir şey yapmamak.

sit about

oturup beklemek, hiçbir iş yapmamak.

sit back

(a) yaslanmak, sırtını sandalyeye dayamak, (b) işe karışmamak, oturup keyfine bakmak.

sit by

ilgilenmemek, aldırış etmemek.

sit down

oturmak.
sit oneself down: oturmak.
sit down to table: sofraya oturmak.
not sit down

an insult

: bir hakaretin altında kalmamak.

sit for a borough

,
etc.: bir şehir vb.'nin mebusu olmak.
sit for an examination: bir sınava girmek.

sit in, sit in at

-e katılmak.
sit in on: misafir/müşahit/dinleyici sıfatıyla toplantıya katılmak.

sit on

(a) toplantıda ele almak, incelemek.
The court are sitting on the question of permission to build

the new road.

(b)
k.d.susturmak, ağzını kapatmak.
Always sat on by her elderly brothers.(c) savsamak, ihmal etmek, hasır altı etmek.
He's been sitting on my letter for months; why doesn't he answer?

sit on eggs

(a) kuluçkaya yatmak, (b) nazik durumda olmak.

sit on someone

.: birini ezmek, haddini bildirmek.
I won't be sat upon: kendimi ezdirmem.

sit out

(a) baloda bir dansa kalkmamak, oyuna katılmamak.
sit out a dance with someone: (baloda) birisiyle

dansetmeyip konuşmak. (b)
sit through ile ayni anlama gelir. (canı sıkılsa bile) sonuna kadar oturmak/sabretmek.
sit a lecture out: bir dersi sabrederek sonuna kadar dinlemek.

sit over

sıkışıp başkasına da yer vermek.
sit over a book: bir kitaba kapanmak.

sit pretty

(ticarette, toplumsal hayatta) başarılı olmak, işleri yolunda gitmek.
With profits up % their company is sitting pretty.

sit tight

yerinden kımıl-damamak, harekete geçmemek, sıkı durmak, sonucu beklemek, dediğinden vazgeçmemek.

sit tight

durumunu/fikrini değiştrimeden beklemek.

sit up

(a) dik oturmak.
sit up in bed: yatakta doğrulup oturmak. (b) yolunu beklemek.
sit up for someone:

birini bekleyerek yatmamak.
Don't sit up (for me) if I'm late: Gecikirsem beni bekleme, yat.
sit up late: geç vakte kadar (yatmayıp) oturmak. (c) ilgi göstermek.
make someone sit up
k.d. birini şaşırtmak, şiddetle azarlamak.
sit up to the table: sandalyesini masaya yaklaştırmak.

sit with

(yanında oturarak) hastaya bakmak.

Türkçe-Ingilizce Ilgili Terimler

sit alanı

protected area İsim, Şehir Planlama

Şit

Seth &#;zel Isim, Din ve İnan&#;

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. bk. sıyt
  2. Târih öncesinden günümüze kadar gelen ve eden eser veya kalıntı
 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir