söz uçar yazı kalır atasözü / “Söz Uçar Yazı Kalır” aslında ne demek? - Murat Ülker

Söz Uçar Yazı Kalır Atasözü

söz uçar yazı kalır atasözü

Eylül BİLDİRİLER Ankara Uluslararası Kutadgu Bilig Kurultayı [Ankara: ] Uluslararası Kutadgu Bilig Kurultayı: ( Eylül ]/ [düzenleyen]: Türk Dil Kurumu; yayına hazırlayanlar: İrem Işıl Altun, Ekrem Beyaz Ankara: Türk Dil Kurumu, s.: rnk. res, fotoğ (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları; ) ISBN 1. Toplantılar, Kutadgu Bilig 2. Kutadgu Bilig, Türk Dili Edebiyatı— Toplantı I. Altun, İrem Işıl II. Beyaz, Ekrem (yayına hazırlayanlar) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları: ULUSLARARASI KUTADGU BİLİG KURULTAYI Ankara, Eylül BİLDİRİLER * Yayına Hazırlayanlar: TDK - Uzman İrem Işıl ALTUN TDK - Uzman Ekrem BEYAZ * Kapak tasarımı: TDK - Dilek ŞERBETÇİ * Baskı: Birinci baskı: Ankara, Eylül ISBN: * Dağıtım: Türk Dil Kurumu Atatürk Bulvarı No: Kavaklıdere / ANKARA Telefon: +90 () 52 00 Belgegeçer: +90 () 07 83 Genel ağ: seafoodplus.info * © sayılı Yasa’ya göre eserin bütün yayın, çeviri ve alıntı hakları Türk Dil Kurumuna aittir. ( Eylül ) Uluslararası Kutadgu Bilig Kurultayı DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN - Türk Dil Kurumu - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Feyzi ERSOY - Türk Dil Kurumu - Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Doç. Dr. Bilal ÇAKICI - TÜRKSOY - Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Leylâ KARAHAN - Gazi Üniversitesi (Emekli) Prof. Dr. Yavuz KARTALLIOĞLU - Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uzm. İrem Işıl ALTUN - Türk Dil Kurumu ( Eylül ) Uluslararası Kutadgu Bilig Kurultayı BİLİM KURULU Prof. Dr. Ahmet GÜNŞEN - Trakya Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet KARADOĞAN - Kırıkkale Üniversitesi Prof. Dr. Ayşe İLKER - Manisa-Celal Bayar Üniversitesi Prof. Dr. Ayşehan Deniz ABİK - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Bilal YÜCEL - Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Prof. Dr. Celal DEMİR - Afyon Kocatepe Üniversitesi Prof. Dr. Cengiz ALYILMAZ - Bursa Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Çetin PEKACAR - Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Prof. Dr. Emine YILMAZ - Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Erden KAZHYBEK - Ahmet Baytursunov Dil Bilimi Enstitüsü Prof. Dr. Erdoğan BOZ - Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Prof. Dr. Fahri TEMİZYÜREK - Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Gulbanu KOSSYMOVA - Abay Kazak Millî Pedagoji Üniversitesi Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR - Ankara Üniversitesi(Emekli) Prof. Dr. Hatice ŞAHİN - Bursa Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Hatice ŞİRİN - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Hayati DEVELİ - İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Hülya KASAPOĞLU ÇENGEL - Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ~i~ Prof. Dr. İbrahim TAŞ - Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Prof. Dr. İsa HABİBBEYLİ - Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Prof. Dr. İsmet ÇETİN - Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Kasımcan SADIKOV - Taşkent Devlet Şarkşinaslık Enstitüsü Prof. Dr. Layli UKUBAYEVA - Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Prof. Dr. Lindita XHANARI - Tiran Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Fatih KİRİŞÇİOĞLU - Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Prof. Dr. Mesut ŞEN - Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Musa ÇİFCİ - Uşak Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa ARGUNŞAH - Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa ÖNER - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa S. KAÇALİN - Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa UĞURLU - Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Prof. Dr. Necati DEMİR - Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Oktay AHMED - Aziz Kril ve Metodiy Üniversitesi Prof. Dr. Osman Fikri SERTKAYA - İstanbul Üniversitesi (Emekli) Prof. Dr. Osman MERT - Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Paşa YAVUZARSLAN - Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Recep TOPARLI - Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Prof. Dr. Robert DANKOFF - Chicago Üniversitesi Prof. Dr. Sadettin ÖZÇELİK - Dicle Üniversitesi Prof. Dr. Semra ALYILMAZ - Bursa Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Zeki KAYMAZ - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Zühal ÖLMEZ - Yıldız Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Akartürk KARAHAN - Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Doç. Dr. Özgür AY - Uşak Üniversitesi Doç. Dr. Seyitnazar ARNAZAROV - Türkmenistan ~ ii ~ İÇİNDEKİLER Kutadgu Bilig Üzerine Kısa Bir Değerlendirme [Zeynep KORKMAZ] ● Yusuf Has Hacibʼin Kutadgu Bilig Anıtında Türk Kökenli Kelimelerin İlkin Tarihi Fonetik Sonluğu [Qızılgül ABDULLAYEVA] ● Kutadgu Bilig’de “ara…ara / ara…arala” Bağlacı [A. Erdem DAĞISTANLIOĞLU, Nevin MAZMAN] ● Kutadgu Bilig’de Metaforik Betimlemeler [Celal DEMİR] ● Kutadgu Bilig’in Kaynakları Problemi (Ay Sembolizmi Özelinde Bir Yaklaşım) [Serkan DERİN] ● Ortaokul Öğrencilerinin Yusuf Has Hacib ve Kutadgu Bilig ile İlgili Farkındalıklarının Belirlenmesi [Erol DURAN, Ebru ÖZTÜRK] ● ~ iv ~ Rusya’da Kutadgu Bilig Çalışmalarında Kazan Şehri ve L. M. Volkova’nın Kazan Şehrindeki Son Dönem Çalışmaları [Muvaffak DURANLI] ● Kutadgu Bilig’de “Törü” Kelimesi Etrafında Kavram Alanı [Kürşat EFE] ● Kutadgu Bilig ile Yüzyıl Anadolu Mesnevileri Üzerinde Söz ve Muhteva Benzerliği Üzerine Bir İnceleme [Muhittin ELİAÇIK] ● Çin ve Doğu Türkistan’da Kutadgu Bilig Üzerine Yapılan Çalışmalar ve Çin’in Türkoloji Siyaseti [Erkin EMET] ● Kutadgu Bilig’in Bilgi Felsefesi Açısından Sunduğu İmkânlar [Erdoğan ERBAY] ● Kutadgu Bilig’in Söz Varlığının Kavram Sınıflandırması [Gönül ERDEM NAS] ● Kutadgu Bilig’i Felsefi Açıdan Yeniden Anlamak [H. Haluk ERDEM] ● Kutadgu Bilig’de Sözlü İletişim [Oğuz ERGENE] ● Kutadgu Bilig’de Antonim Kelimeler [Dilek ERGÖNENÇ] ● Kutadgu Bilig’de Eğitimin Kültürel Temelleri [Mustafa ERGÜN] ● Kutadgu Bilig’de Geçen ve Moğolcada Anlam Değişmesine Uğramış Olan İkilemeler [Namsrai GERELMAA] ● Kutadgu Bilig’den Türkiye Türkçesi Ağızlarına Birkaç Fiil [Ferdi GÜZEL] ● Türk Dilli Şeirin Nizamisi [İsa HƏBİBBƏYLİ] ● Kutadgu Bilig ve Rabguzi’nin Kısasü’l-Enbiya Eserlerinin Söz Varlığının Karşılaştırmalı Analizi [Naile HACIZADE] ● Kutadgu Bilig’de Pozitif Bilimlerin İzleri [Ümit HUNUTLU] ● Kutadgu Bilig Araştırmalarının Tarihi ve Azerbaycan’daki Durumu [Elçin İBRAHİMOV, Rubabe İBRAHİMOVA] ● Kutadgu Bilig’de oḳ / ök Enklitiği [İsmail ILGIN] ● ~v~ Kutadgu Bilig’de Ay ve Güneşle İlgili Astronomi Bilgilerinin Kaynağı [Ayşe İLKER] ● XX. Yüzyılın Başındaki Ortak Türk Maneviyatı [Dihan KAMZABEKULY] ● Kutadgu Bilig’de Sayı Sembolizmi [Arda KARADAVUT] ● Kutadgu Bilig’in Çevirisinde Arat ve Clauson’un Ayrıldığı Noktalar [Akartürk KARAHAN] ● Kutadgu Bilig’te “Tengri-Tanrı” Kavramı [İsmayıl KAZIMOV] ● Kutadgu Bilig’de Geçen “Esri” (Kaplan) Sözcüğündeki Anlam Değişimi [İbrahim KEKEVİ] ● Kutadgu Bilig’den Günümüze Kadar Yaşayagelen Kazakça Deyimler [Kuanyshbek KENZHALİN] ● Disiplinler Arası Bir Çalışma Alanı Olarak Kutadgu Bilig [Ahmet KESKİN] ● Kutadgu Bilig’de Delile Dayalılık [Filiz KILIÇ] ● Kutadgu Bilig’de Geçen Hayvan Adlarının Saha Türkçesindeki Hayvan Adlarıyla Karşılaştırılması [Fatih KİRİŞÇİOĞLU, B. Emre PEKYÜREK] ● Kutadgu Bilig’deki Vecizeler ve Atasözleri [Bozorova SABOHAT] ● Uygur Harfli Kutadgu Bilig Nüshasının Metin-Dil Bilimi Bakımından Başarılı Yönleri [Kasımcan SADIKOV] ● Kutadgu Bilig’deki Dilin-Faydası Zararı Anlamının Günümüz Kırgızcısındaki Eş Değerliği [Burul SAGINBAYEVA] ● Bir Münekkit Nüshası Örneği: Kutadgu Bilig [Gülden SAĞOL YÜKSEKKAYA] ● Kutadgu Bilig’deki Alegorik İsimlerin Özellikleri ve Birbirleriyle İlişkileri [Janagül SAMETOVA] ● Kutadgu Bilig ve Kazak Atasözleri [Karlygash SAREKENOVA] ● Kutadgu Bilig’de Geçen “Yol” İzleri Üzerine Bir Araştırma [Berdi SARIYEV] ● Kutadgu Bilig Kaç Beyitten Oluşmuştur? Mevhibe Coşar] ● a ~x~ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Gülten KÜÇÜKBASMACI * Giriş Milletlerin yaratıcılık ortamlarının temelini sözlü kültür ortamı oluşturmaktadır. Diğer ortamlar sözlü kültür ortamının ardından ve onunla birlikte şekillenen yazılı kültür ortamı ve elektronik kültür ortamıdır. Bu ortamlardaki iletişim biçimlerinin farklılaşması icra edilen/üretilen edebî metinlerde de farklılaşmaya yol açar. Elektronik kültür ortamı yazılı ve sözlü kültür ortamlarına göre yeni şekillenen/şekillenmekte olan bir ortamdır. Bu bildiri Kutadgu Bilig üzerine odaklandığından bildiride sözlü ve yazılı kültür ortamları üzerinde durulacaktır. Sözlü kültürden yazı kültürüne geçiş yavaş olmuş (Ong, , s. ) ve bu geçişin bir aşaması olan el yazmalarında sözün etkisi devam etmiştir. Türklerin yazılı ile tanışıklıkları “Bengü Taş Edebiyatı”na (Ercilasun, ) dayanmakla birlikte yazının yaygınlaşması uzun zaman almış, sözel ortam yazılı ortam karşısında egemenliğini yitirmekle birlikte bazı dönüşümlerle işlevini sürdürmüştür. Dursun Yıldırım yazılı ortamı, sözel ortamın deneyim ve birikiminin ortaya çıkardığını, bu yeni ortamın önce mevcut yapıları kullandığını, sonra kendine has yapılar geliştirdiğini, dinleyici/okuyucu kesimleri oluşturduğunu söyler (, s. 83). Yıldırım’a göre sözel ortamda şekillenen “iletişim odakları ve ağları, yazı sonrası ortaya çıkan yazılı ortam yaratıcılığına da çeşitli yönlerden öncülük etmiştir.” (Yıldırım, , s. ). Sözel ortam metinleri ile yazılı ortam metinleri arasında temel fark metinlerin muhafazaları, yayılmaları ve okuyucuya/dinleyiciye ulaşma biçimleridir. Söz ile ortaya konulmuş metinler değişiklik kabul ederken yazı ile ortaya konan metinlerde değişim çok azdır (Yıldırım, , s. ). Bunun sebebi bu ortamlarda gerçekleşen iletişim biçimleridir. Sözlü ortamın iletişim biçimi yüz yüze iletişim biçimiyken yazılı ortamda yazar ile okuyucu/dinleyici bir nesne/kitap aracılığıyla iletişim kurmaktadır. Yüz yüze iletişimde eseri icra eden sanatçıyla dinleyici aynı mekânı paylaşır. Yazılı ortamda üretilmiş eser ile okuyucu arasında sanatçı yer almaz. Yazılı metinler müstensihler tarafından çoğaltılır ve çeşitli yerlerdeki okuyucuya ulaştırılır. Bununla birlikte yazılı ve sözlü gelenek bir iletişim biçimi olarak birbirinden ayrı değil birbiriyle ilişkili alanlardır. * Doç. Dr., Kastamonu Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected] ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Okuma, tarihî süreç içinde “belli bir mekânda, beden dilinin kullanıldığı, insanın kendi kendisiyle ve başkasıyla kurduğu bir ilişki” biçimiyle de karşımıza çıkan bir eylemdir ve bu okuma biçimi eserin göze olduğu kadar kulağa da hitap edecek şekilde hazırlanmasını gerektirir (Charter, , s. 71). Türk edebî geleneği içinde şekillenen yazılı metinleri de ezberleyerek söz ve ezgi birlikteliğinde icrasını yapan sanatçılar bulunmaktadır. Gazelhanlar, mesnevihanlar, mevlithanlar bunlara örnek olarak verilebilir (Yıldırım, , s. ). Bu durumda metin, yazı ile sözün buluştuğu yerdir. Yazılı metinlerin ezberlenerek dinleyici karşısında okunması geleneğinin Kutadgu Bilig (KB) için de geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Cengiz Alyılmaz’ın “Uluslararası Kutadgu Bilig Kurultayı”nın ilk günü “Ögdilmiş Salonu”nda gerçekleşen ikinci oturumda naklettiğine göre günümüzde hâlâ Doğu Türkistan’da Kutadgu Bilig’i ezberden okuyarak dinleyicilere hitap eden gezici okuyucular vardır. Alyılmaz, bu icracıların bölgede kadar olduğundan ve halkın kendilerini âdeta bir “imam” gibi dinlediği ve etkilendiğinden bahsetmiştir. Görüldüğü üzere yüzyılda yazılı ortam bağlamında kaleme alınan bu metin yüzyıl sözlü geleneğinde canlı bir şekilde yaşamaktadır. 1 Sözlü ve yazılı kültür üzerine çalışanlar yazının kullanılmaya başlanması ile birlikte okuma yazma bilmeyenlerin bile yazılı kültürden etkilendiklerini söylemektedirler (Goody, ; Ong, ; Sanders, ). Bu bildirinin konusu ise yazılı bir metinde sözlü etkidir. Yazının icadıyla sözün etkilendiğini ve sözün bir daha eskisi gibi kalmadığını söyleyen Jack Goody, bununla birlikte okuma yazmanın toplumun çok küçük bir kesiminin ulaşabildiği bir imkân olduğunu ve sözlü ve yazılı geleneğin uzun süre bir arada devam ettiğini söylemektedir (, s. 55). El yazması döneminde kitapları çoğaltma zahmetli ve pahalı olduğundan kitaplara ulaşmak zordu. Bu kısıtlılık kitabı okuma yerine dinleme yoluyla bir ölçüde aşılmış oldu. Bu da bir taraftan yazının sözel düşünme biçimlerini etkilemesine yol açarken diğer taraftan yazılı metin üzerinde sözlü geleneğin devamını sağladı. Goody’nin dediği gibi “Yeni bir iletişim aracının ortaya çıkması eski araçların yok olması demek değildir; yeni olan eski olana eklenir ve onu dönüştürür” (, s. ). Bu aynı zamanda “eski”nin “yeni”ye eklemlenerek devam ettiği anlamına gelmektedir. Âşıkpaşazade Tarihi (Çobanoğlu, ), Otman Baba Vilayetnamesi (Üçüncü, ), Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Aksoy Sheridan, , ; 1 Burada şunu da belirtmekte fayda vardır. Jan Assmann’a göre yazı sürekliliğin garantisi değildir. “Aksine, unutma, yok olma, kaybolma, yıllanma ve tozlanma gibi sürekliliğin kesilmesi anlamına gelmektedir” (, s. ). Bu durumda yazılı bir metin olan KB’in sürekliliğinde sözlü kültürün etkisi rol oynamaktadır. ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Oğuz ve Özay, ) ve cönkler (Duymaz, ; Erdal, ) üzerinde yazılı eserlerde sözlü kültür etkisini inceleyen çalışmalar yapılmıştır. Ancak bu eserler kaleme alınış tarihi itibarıyla KB’den geç tarihlerdedir. Ayrıca bu eserlerin sözlü kültür icra ortamı ile bağı KB’den farklıdır. KB’nin söz konusu eserlerden daha önce yazılması, yazılı kültür icra ortamında oluşturulan ve yeni bir kültür ortamında verilen ilk eserlerden biri olması hasebiyle sözlü anlatımın yazılı anlatım üzerindeki etkisini/sürekliliğini görmemiz/tespit etmemiz açısından dikkate değer olacaktır. Türkistan sahası, Yıldırım’ın tespit ettiği üzere VIII-XV. yüzyıllar aralığında sözlü ve yazılı ortam açısından Türk medeniyetinde meydana gelen değişim ve dönüşümlerin özellikle Karahanlı ve Harezm merkezinde yaşandığı (Yıldırım, , s. ) bölgedir. Bu bölgede kaleme alınan KB bu değişim ve dönüşümü görmemiz adına çok kıymetlidir. Paul Connerton, sözlü kültürden yazılı kültüre geçişi “bedenleştirme pratiğinden kaydetme pratiğine geçiş” olarak tanımlar (, s. ). El yazması kültürde bedenleştirme pratiği devam etmektedir. El yazması kültürü Marshall Mcluhan’a göre “işitsel-dokunsal”dır (, s. 43). El yazması kaynaklar gözden çok kulağa hitap etmekteydi. Bu durum el yazması geleneğinin doğasıyla ilgilidir. El yazmaları bir taraftan bireysel okumaya diğer taraftan toplu okumaya yönelik hazırlanmaktaydı. Yıldırım, meclislerde gerçekleşen “okuma” eyleminde “okumak” fiilinin kıraat etmeyi, anlatımı ve terennüm etmeyi ifade ettiği kanısındadır (, s. 93). KB’deki sözlü icra unsurlarını görmek için öncelikle Yusuf Has Hacib’in eserini verdiği ortamın genel yapısına dair fikir sahibi olmak gerekir. Ruhi Ersoy’un da ifade ettiği gibi “Kültür bilimleri, üzerinde çalıştığı nesneyi kendi içerisinde yaşadığı çağın kavram, kurum ve değerleri, yaklaşımları, zihniyeti içerisinden anlar ve bilirler” (, s. 18). Ayrıca halk bilimi açısından metin kadar bağlam da önemlidir. Yusuf Has Hacib’in eserini yazdığı tarihinde Karahanlılar bir asrı aşkın bir süredir İslamiyet’i kabul etmiş bulunuyorlardı. Şüphesiz Türklerin İslamiyet’i kabulleri Karahanlılardan öncesine dayanır. Ancak Türkler için döneminin merkezi konumunda bulunan Karahanlı Devleti’nin İslamiyet’i kabulü bir dönüm noktasıdır. Onuncu yüzyılın ilk yarısından itibaren Müslüman olan Karahanlılarda İslamiyet’in daha çok merkezî çevrelerde etkin olduğu kabul edilebilir. Karahanlı Devleti’nin kültür merkezleri (Dilâçar, , s. ) Semerkand, Buhara, Farab, Taşkent, Balasagun ve Kaşgar’dı. Böyle bir ortamda Kuz Ordu (Barutçu Özönder, , s. 48) / Balasagun’da yıllarında doğan ve yetişen Yusuf Has Hacib, Kaşgar’a gidip Tavgaç Buğra Han’ın hizmetine girmiştir. Yusuf Has Hacib’in eserin kahramanlarından Ay Toldu ile özdeşleştiğini söyleyen Ahmet Bican Ercilasun buna göre seçkin bir aileden geldiğini, iyi bir eğitim gördüğünü, Arapçayı ve Farsçayı edebiyatlarına vâkıf olacak kadar iyi bildiğini, döneminin bilimlerinden haberdar olduğunu, Türkçede de usta olduğunu ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları ve binicilik, döğüş ve satrançta usta olduğunu kabul edebileceğimizi söyler (, s. ). Eserini hükümdara sunduktan sonra “Has Hacib” olarak tayin edildiğine bakılırsa da son derece iyi yetiştiği ve çevresinden saygı gördüğü anlaşılmaktadır. İslamiyet öncesi Türk kültürüne de hâkim olan (İnalcık, ; İnan, ) Yusuf Has Hacib’in doğduğu ve yetiştiği sosyal çevren İslamiyet-Budizm- Nesturi-Hristiyanlık kültürlerinin bir arada yaşandığı bir çevredir (Barutçu Özönder, , s. 50). Yusuf Has Hacib; Farabi, Firdevsi, Biruni, İbn-i Sina, Ömer Hayyam gibi bilgin ve ediplerden haberdardır (İnalcık, ; İnan, , s. 39). Netice olarak Yusuf Has Hacib devrinin okuryazar çevresinde kültürlenmiştir ve okuryazarlığın temsilcisidir. 2 Bugüne üç nüshası ulaşan eserin Fergana nüshası eserin yazılışından yıl, Mısır nüshası yaklaşık yıl, Herat nüshası yıl sonra istinsah edilmiştir. Ercilasun’a göre nüshalarda Karahanlı devri dil özellikleri büyük oranda korunmuştur (, s. ). Eserin en eski nüshası Fergana nüshası olarak görünmektedir. Sema Barutçu Özönder, KB yazmalarının her üçünün “ayna kopya”lar olduğunu söyler. Yazıcılar metni değiştirmeden olduğu gibi kopyalamaya çalışmışlardır (, s. 52). Dolayısıyla bu nüshalardan yola çıkarak KB’deki sözlü icra unsurlarının etkisini tespit etmek mümkündür. Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları 3 “Söz” üzerinde çok durulan eser yazılı anlatım ortamı ürünüdür. Bununla birlikte eserde sözlü kültür ortamının etkileri hissedilmekte ve sözlü icra unsurları görülmektedir. Bu etki metin dışı unsurlarda, metnin yapısında ve metnin icrasında kendini gösterir. 4 Bu etkilerden biri eserin kaleme alınışının ifadesindedir. Yusuf Has Hacib, KB’nin sonunda dilinin söylediğini elinin yazdığını söyleyerek dikte geleneğine dikkat çeker. Kayıt cihazlarının icadından önce sözlü iletişim ancak dikte yoluyla kaydedilmekteydi. Yazılı ortamda bu yolla söz yazıya çekilerek toplum hafızası işlevindeki sözlü ürünler kayıt altına alınmış oldu (Yıldırım, , s. 86). Her ne kadar Yusuf Has Hacib aşağıdaki beyitte eserini yazarak oluşturduğunu ifade etmekteyse de sözü yazıyla kayıt altına alma/dikte etme geleneğine de işaret etmektedir. 2 KB’nin kaynakları hakkında ayrıca Hasan Hüseyin Adalıoğlu’nun () makalesine bakılabilir. 3 Bildiri metninde sözlü icra unsurlarının ifadesi olan beyitlerin tamamı alınmamış, tespit edilen beyitlerden örnekler verilmiştir. 4 KB’nin epik karakteri üzerinde bazı çalışmalar yapılmış ve “epik yasalar” tespit edilmiştir (Çot, ). ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları tilim sözledi söz bitidi elig / ölür bu elig til ay ḳılḳı silig (Arat, , s. ) Dilim söyledi, elim de bunu yazdı; ey temiz kalpli insan, benim bu dilim ve elim fanidir (Arat, , ). KB üzerine yapılan incelemeler Yusuf Has Hacib’in kendinden önceki kültürel belleği kayıt altına aldığı üzerinde durmaktadır. Müellifin, “tilim sözledi söz bitidi elig” ifadesi aynı zamanda sözlü belleğin yazıya geçirildiğinin de ifadesidir. Bu beyitte dile getirilen bir başka ayrıntı ise şudur: İnsan fanidir. Kalıcı olan söz ve yazıdır. Eserin Hükümdara Takdimi KB, 18 ayda tamamlanmış ve Tavgaç Ulug Bugra Han’a (Tavgaç Kara Buğra Hanlar Hanı, Tavgaç Buğra Han) huzurda okunarak takdim edilmiştir (Arat, , s. XXIII-XXIII). Eserin hükümdara takdiminde tutulan bu yol el yazması döneminde eserlerin topluca sesli okunması geleneğinin de bir örneğini oluşturmaktadır. El yazmalarıyla birlikte anlatıcının ve dinleyicinin aynı mekânı paylaşma zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte yazının yaygınlaşmadığı ve okuryazarlığın çok sınırlı olduğu bu dönemde okumak bireysel olarak değil toplu olarak gerçekleştirilen bir eylemdi. Walter J. Ong, el yazması kültüründe “okuma”yı, “bir kişinin geniş bir topluluğa yüksek sesle okuduğu toplumsal bir etkinlik” olarak görür (, s. ). Yusuf Has Hacib KB’yi kaleme alırken bu iki “okuma” biçimini de dikkate almak durumundaydı. Yazılı metinleri dinleyici karşısında yüksek sesle okunduğu bu dönemde KB metin olarak tamamlanıp okuyucuya/dinleyiciye sunulduğunda ilk dinleyicisi hükümdar olmuştur. Eserin Kurgusu Eserin kurgusu kahramanların karşılıklı konuşmalarıyla gelişmektedir. Bu sebeple eser Türk edebiyatının ilk tiyatrosu (Ercilasun, , s. ) olarak da değerlendirilmektedir. Eserin bu şekilde kurgulanmasını âdeta sahnelenmesini sözlü iletişim biçiminde aramanın yanlış olmayacağı kanaatindeyim. Tiyatro da oyuncu ve seyircilerin aynı ortamı paylaştığı ve icranın anında cereyan ettiği bir türdür. 5 Karşılıklı konuşma usulünü sözlü iletişim biçiminin yazılı icrayı etkilemesi olarak görmek gerekmektedir. Dönemi itibarıyla iletişimin daha çok sözlü olduğu ve bilginin aktarıldığı en önemli ortamların yüz yüze iletişimle gerçekleşen çeşitli meclislerde olduğu düşünüldüğünde eserdeki kurgunun karşılıklı konuşmaya dayanması sözlü icranın tesiri olarak görülmelidir. Dursun Yıldırım’a göre iletişim odak ve ağlarından biri “meclis”lerdir. “Bilgi ve haber akışı, ilmî ve bedii yaratıcılık ürünlerinin bu meclislerde kıraat edilmesi suretiyle 5 Bu konuda Paul Connerton’a (, s. ) bakılabilir. ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları daha geniş okuyucu/dinleyici çevrelerine eriş”mekteydi (, s. ). Bunu ve sözlü icra geleneğini bilen yazar eserini kurgularken anlatmak istediklerini yüz yüze iletişim hâlinde olan kahramanlara söyletmiştir. Eserin icrası Sözlü ve yazılı ortamda özellikle tahkiyeye dayalı edebî ürünlerin dinleyici/okuyucu çevrelerine eriştirilmesinde özel sunum yapıları vardır. Bu metinler, biyografik biçimde düzenlenir. “Bu kalıp yapı, Türk sözel tahkiyeli eserlerin kurgusunu ve örgüsünü, merkez kahramanın veya kahramanların hayat maceraları ile sınırlamıştır. Dolayısıyla, biyografik kurgu ve örgü karşımıza çıkar. Bu özellikler, yazılı ortamda üretilen mesnevi türü eserlerde de görülür ve bu tür biyografik karakterli eserler ilgi görmektedir (Yıldırım, , s. ). Yusuf Has Hacib de eserini yazmak için döneminin ve çevresinin “en uygun biçimi mesneviyi seçmiştir” (Barutcu Özönder, , s. ). Yıldırım, yazılı ortamda ortaya koyulan mesnevi gibi tahkiyeye dayalı edebî ürünlerin dinleyicilere/okuyuculara sunumunun kendine özgü bir icra bağlamı içinde gerçekleştiğini söyler. Buna göre asıl hikâye metninden önce farklı anlamlı, farklı amaçlı daha küçük hacimli metinler art arda sıralanır. Müellif kendinden, eserin yazılış sebebinden bahseder. Böylece okuyucu, hem yazar hem de metinler aracılığıyla yazarın marifeti hakkında bilgi sahibi olur. Asıl hikâye metninin teması, kurgusu ve örgüsü, genellikle biyografik model içinde kendini gösterir. Mesnevi tarzı metinlerde kahramanların konuşmaları, sohbetleri hikâyenin örgüsünde gazeller ile düzenlenir (Yıldırım, , s. ).6 Bilindiği üzere halk hikâyesi gibi sözlü kültür ortamının edebî metinlerinde de konuşma ve sohbetler manzumdur. Sözel ortamda icra edilen sözlü metinlerde dinleyici ile iletişim kuracak ve onu dinlemeye hazırlayacak parçalarla açış yapılır. Ardından asıl metne geçilir. Yazılı ortam metinlerinde de sözlü ortam metinlerinde de hikâye tamamlandığında icra dua ile kapanır. Ancak, sözel ortamda icrayı anlatıcı ve dinleyici birlikte sona erdirir. Yazılı ortam eseri açısından bakıldığında, okuma eylemini okuyucu kendi başına tamamlar (Yıldırım, , s. ). Bu açıdan KB incelendiğinde eserin mensur ve manzum ön sözlerle (mukaddime) başladığı malumdur. Yazanı belli olmayan 77 beyitlik manzum ön söz ile manzum ön sözün özeti niteliğindeki mensur ön sözün esere bir yüzyıl sonra eklendiği tahmin edilmektedir. Bu mukaddimelerde eser ve müellif 6 Bu noktada Osmanlı’da kitap algısının ne olduğuna bakılabilir. Cristoph K. Neumann’a göre Osmanlı’da bir kitabı kitap yapan şey, “içyapısı ve bölümleri olan bir metindir, bir dua ve çoğu zaman üslup bakımından da metnin geri kalanından ayrılabilen bir mukaddime ile başlar ve hatimeden sonra tarihleme, müstensih ismi ve yine dua gibi unsurların yer alabildiği bir ferağ kaydı ile son bulur” (, s. 72). ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları hakkında bilgi ve eserin önemi üzerinde durulmaktadır. Böylece okuyucunun/dinleyicinin dikkati eser üzerinde toplanmış olur. Her ne kadar bu metinler esere sonrada eklenmiş olsa da bu ekler eser üzerindeki sözlü icranın etkisinin devam ettiğini göstermektedir. Ayrıca bu mukaddimelerden eserin meclislerde toplu olarak okunmakta olduğu anlaşılmaktadır. Asıl metinde kahramanın biyografisi tamamlandıktan sonra esere üç bölüm daha eklenmiştir. Bu üç bölümün son beyitlerinin dua beyitleri olduğu görülmektedir. Üç bölümden sonuncusu kitabın sahibinin kendisi için nasihatte bulunduğu bölümdür. Eser bu bölümle sona ermektedir. Bu nasihatlerin kitap sahibi ile sınırlı olmadığı okuyucu/dinleyiciye de hitap ettiğini söyleyebiliriz. Bu bölümün son beyitleri de yazarın kendisi ve tüm Müslümanlar için duasıdır. Asıl metnin sonlarına doğru yazar okuyucudan dua talep etmektedir. Burada yine söz/yazı birlikteliği dikkati çeker. Yazılı bir metni okuyan okuyucudan sözlü dua talep edilmektedir. okıglı okısa mini üsgürüp / du’a kılgamu tip manga bir turup (Arat, , s. ) Bunu okuyan okudukça beni hatırlayıp, belki bana da bir dua eder diye düşündüm (Arat, , s. ). tilekim bu erdi umınçım bu ok / okıglı manga bir du’a ıdga uk (Arat, , s. ) Dileğim bu idi, ümidim de budur; okuyan bana her hâlde bir dua edecektir (Arat, , s. ). Dış Yapı Eserde sözlü kültürün sürekliliği bir başka şekilde, eserde yer verilen dörtlükler, eserin vezni ve kafiyesinde de kendini göstermektedir. Eserde çeşitli bölümlerde dağınık olarak dörtlük bulunduğu araştırmacılar tarafından tespit edilmiştir. Dörtlüklerin varlığı ancak kafiye sisteminden anlaşılabilir. Halk şiiri geleneğini yansıtan bu dörtlüklerin bir bölümü aaba, yani mâni tarzında kafiyelidir. Eser Şehname’nin vezni feûlün feûlün feûlün feûl kalıbıyla yazılmıştır. Ancak Ercilasun’a göre kulağa 6+5’lik hece ahengi çarpmaktadır. “Yarım kafiyeleriyle, hece ritmiyle ve zaman zaman görülen mâni tarzındaki kafiye şemasıyla KB Türk halk şiiri ahengini de taşımaktadır” (, s. ). İmin Tursun da (, s. ) bu konuda “Acem mesnevilerinde yaygın olmayan veya hiç izin verilmeyen bir şekil, yani mesnevi tarzı arasına dörtlük-mürebbe veya kıta eklemek suretiyle yazılmıştır. Kısacası, destanın mesnevi tarzında yazılışında, halk edebiyatının türkü, beyit, kaside ananesinin büyük ölçüde etki gösterdiğini tahmin edebiliriz” demektedir ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Baplardan oluşan eserin bu özelliği de sözel ortamın yazılı ortama üzerindeki etkisinin örneğidir. Sözlü anlatım geleneğinde anlatının ya gecelere bölündüğünü ya da bir gecelik hacimde düzenlendiğini söyleyen Yıldırım bir eserin bu tip kısımlara ayrılmasını ve düzenlenmesini “sözel ortam yaratıcılığının yazılı ortam yaratıcılığına etkisi” olarak görür (Yıldırım, , s. ). KB’nin günümüze ulaşan nüshaları biçim olarak incelendiğinde matbaa öncesi el yazması geleneğinde görülen sözden yazıya geçişin özellikleri tespit edilmektedir. Ong’a göre makine ürünü olan basılı metinde mekân denetiminde metin düzgün ve tertiplidir. Satırlar hizalanır, kelimelerin boşlukları eşittir, göze uyumludur. El yazmalarında ise sayfanın kenarlarında kılavuz çizgiler, cetvelle çizilmiş sınırlar söz konusudur (, s. ). El yazmaları ile ilgili bu tespitler incelediğimiz Kutadgu Bilig nüshaları için de geçerlidir. 7 Bapların isimleri çerçeve içine alınmış ve farklı mürekkeplerle yazılmış olarak karşımıza çıkar. Eseri inceleyenler eserin başında yer alan bapların fihristiyle eserin içeriğiyle uyumlu olmadığına dikkat çekmektedir (Arat, , s. s. XLIV). Bu durum fihristin sonradan eklendiğini düşündürmekle birlikte, uyumsuzluk fihristin eser telif edilirken kaleme alınmasına da bağlanmaktadır. Söz konusu uyumsuzluk matbaa devrinde yaşanmamaktadır. El yazmaları kültüründe “sözel kültürde olduğu gibi metinler dışarıdan müdahaleye açıktır” (Kalpaklı, , s. 86). Bu durumun bir sebebi eserin kim tarafından nasıl okunacağının belli olmaması ile ilgilidir. El yazmaları okuyucu müdahalesinin mümkün olduğu “açık metin”lerdir (Neumann, , s. 76). Eserin mukaddimelerini bu açıdan da değerlendirmek gerekir. Ayrıca eserin nüshalarında satır altı, satır üstü veya sayfa kenarlarına alınmış notlar da eseri açık bir metne dönüştürmektedir. Örneğin Fergana nüshasındaki notların çoğu notun yazıldığı dönemde artık kullanılmayan veya az kullanıldığı zannedilen kelimeleri açıklamak için yazılmıştır (Karahan, , s. ). Dolayısıyla söz konusu notları sözlü anlatımın ara sözü gibi düşünmek de pekâlâ mümkündür. Çünkü aynı durum bir anlatıcının dinleyicinin anlamadığını düşündüğü yerlerde de karşımıza çıkmaktadır (Başgöz, ; Oğuz, ; Sılay, ). Leylâ Karahan () Fergana nüshasındaki satır altı notları incelemiş, not tespit etmiştir. Karahan, bu notların birden fazla ele ait olduğunu gösteren işaretlerin olduğunu söylemiştir. Karahan’ın tespitlerine göre bu notlar, mısranın bütününü açıklamak için, kaybolmuş sesler taşıyan kelimeleri açıklamak için, daha sonraki dönemlerde ses değişmesine uğramış kelimeleri açıklamak için, işlekliği kaybolmuş veya azalmış ekler taşıyan kelimeleri açıklamak için, fiil-çatı 7 Kutadgu Bilig nüshaları için bakılabilir: Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig I-II-III: Viyana, Fergana, Kahire Nüshaları. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, ; Üşenmez, Emek (Hzl.) (). Kutadgu Bilig (Nemengan/Ferganan Özbekistan Nüshası) Tıpkı Basım, İstanbul Akademik Kitaplar. ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları ilişkisinin değiştiğini göstermek için, notun yazıldığı dönemde artık kullanılmayan veya az kullanıldığı zannedilen kelimeleri açıklamak için yazılmıştır. Bu notların birden fazla el tarafından alındığı da düşünülürse bu durum metinlerin farklı çevrelerde okunup/dinlendiğinin de ifadesi olarak kabul edilmelidir. Atasözleri Metinde sözlü iletişimde kullanılan atasözü gibi “anonim” unsurlara yer verilmiştir. Müellif atasözüne yer vereceği zaman genellikle “mesel” ifadesini kullanmaktadır. Böylece sözlü kültür unsurları “yazar” tarafından sözlü kültür bağlamından alınarak yeni bir bağlama, yazılı kültür bağlamına taşınmış olur. idi kiçki söz ol meselde kelir / ata ornı atı oğulka kalır (Arat, , s. 27) Çok eski bir atasözü vardır: babanın yeri ve adı oğula kalır (Arat, , s. 19). mungar mengzetü keldi türkçe mesel / okıgıl munı sen köngül ögke al (Arat, , s. 47) Buna benzer Türkçe bir atasözü vardır; sen bunu oku, gönlünde ve aklında tut (Arat, , s. 34). Dualar Atasözlerinden başka dualar da sözlü icranın başka bir niteliğidir. Âşıklar hikâye anlatırken gerek kahramanlar gerek dinleyiciler ve gerekse kendisi için dua talep etmektedir. Metinde kahramanların birbirleri için dua ettikleri, kendileri için dua talebinde bulundukları görülmektedir. Dua kıl ay odgurmış emdi manga / bayat birsü tevgik kör edgü yanga (Arat, , s. ) Ey Ogurmış, şimdi bana duâ et; Tanrı iyilik yolunda bana tevfikini refik etsin (Arat, , s. ) İcrada Diyalog Eser büyük oranda karşılıklı konuşma üzerine kuruludur. Eserin diyalog üzerine kurulu oluşu anlatıcı/yazıcı ile okur/dinleyici arasında iletişim kurma isteğinden kaynaklanmaktadır. Karşılıklı konuşma sözlü icrada yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle halk hikâyelerinin icrası karşılıklı konuşma üzerine kuruludur. Halk hikâyesinde kahramanlar anlatıcı tarafından özellikle manzum bölümlerde karşılıklı konuşturulur. Dede Korkud Kitabı’nda da rastladığımız bu ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları usulün Pertev Naili Boratav (, s. ) sözlü hikâye geleneğinden kitaba geçtiği düşüncesindedir. Metnin diyalog üzerine kurulu olması hasebiyle kendiliğinden yazılı metinde sözlü kültür icra biçimine başvurulmuş olmaktadır. Karşılıklı konuşmada soru cevap yöntemi de yer almaktadır. Bu soru cevap yöntemi sözlü kültür ortamında yaygın olarak kullanılmaktadır (Çobanoğlu, , s. 72). Eserin bapları büyük oranda dört kişinin birbirlerine “sual” ve “cevap”ları şeklinde kuruludur. bab ay toldı iligke su’al ḳılmışın ayur Ay-Toldı’nın hukümdara sual sorduğunu anlatır (Maimaitiaili, , ) yana aydı ilig uḳuldı bu söz / taḳı bir sözüm bar anı aysun öz (Arat, , s. ) Hükümdar tekrar dedi: bu da anlaşıldı; Bir sualim daha var, onu da sorayım (Arat, , s. 84) yanut berdi ögdülmiş aydı ilig / iḍi ters ayıttı mana bu bilig (Arat, , s. ) Ögdülmiş cevap verdi ve: hükümdar bana çok zor bir şey sordu dedi (Arat, , s. ) Esere eklenen mensur ön sözde de eserin “sorulu cevaplı münazara” tarzında kaleme alındığı üzerinde durulur: ḳi anlar ara munaẓara su’ali cevabı keçer teg sözler sözlemiş. (Arat, , s. 3) Yine müellif kendi fikirlerini sualli–cevaplı münazara tarzında, bunlara atfederek, ifade etmiştir (Arat, , s. 2). Ancak bu hükme varırken yanıt/cevap ilişkisine dikkat çekmek gerekmektedir. KB’de “yanut” kelimesi metinde “yanut birdi” kalıbıyla yer alırken “cevap” kelimesi büyük oranda başlıklarda yer almaktadır. “Yanut”, “herhangi bir şeye verilen karşılık”tır. Sadece bir soruya verilen karşılık anlamına gelmemektedir. Yanıt kelimesinin zaman içinde anlam genişlemesine uğrayarak “cevap” anlamı kazandığı düşünülmektedir (Uğurlu, , s. ). Aşağıdaki beyitlerin bağlamı dikkate alındığında Aytoldı hasta yatağında oğlu Ögdilmiş’e nasihat etmektedir. Ardından Ögdilmiş babası hakkındaki ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları duygularını, onun vefat edeceğinden duyduğu kaygılarını dile getirir. Bu konuşmada soru-cevap yoktur. Ancak Aytoldı’dan Ögdilmiş’e geçilirken aradaki başlık “Ögdilmiş Cevabı Aytoldıka” şeklinde yer almaktadır. Oysa bir önceki beyitlerde soru anlamı yoktur. “Cevap” kelimesinin başlıklarda yer alması ve başlıkların metne sonradan ilave edildiğinin düşünülmesi eserin kaleme alınışından elimizde bulunan nüshalarının çoğaltıldığı tarihe kadar yazılı ortamın etkisinin giderek arttığının göstergesi olarak kabul edilebilir. Eserde “yanut birdi” söylenen söze verilen karşılıktır. Sorulan soruya verilen bir karşılık değildir. “Sual” kelimesi de başlıklarda yer almaktadır. Örneğin beyitten beyte geçerken “Ögdülmiş Su’ali Ay Toldıka” başlığı söz konusudur. Devamındaki beyitlerde “sual” kelimesi geçmemektedir. Ancak Türkiye Türkçesine aktarılırken “sual”, “cevap” tercih edilmiştir. eşitti ogul kör atası sözin / til açtı ataka evürdi yüzin (Arat, , s. ) Oğlu babasının sözlünü dinledikten sonra, yüzünü ona doğru çevirerek, söze başladı. (Arat, , s. 96) ayur aya atam bir sözüm var sanga / anı aytayın men ayu bir manga (Arat, , s. ) Ey baba -dedi- sana bir sualim var; onu sorayım, sen cevabını bana ver. (Arat, , s. 96) ayıttıng eşitting yime ögrenü / sınayu tirilding kamugnı köri (Arat, , s. ) Sordun, öğrendin; her şeyi görüp anlayarak, tecrübe ederek yaşadın. (Arat, , s. 96) beyitte de herhangi bir soru ifadesi yokken beyit Türkiye Türkçesine “cevap verdi” şeklinde aktarılmıştır. tirig bolsa yalnguk tileki anuk / et öz baş esen bolsa arzu yaguk (Arat, , s. ) İnsan hayatta oldukça, dileğini elde edebilir; başı, vücudu sağ oldukça, her isteğine kavuşabilir (Arat, , s. 96) yanut birdi ay toldı aydı ogul / eşitgil sözümni bu iştin töngül (Arat, , s. ) ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Ay-Toldı cevap verdi: -Ey oğul, sözümü dinle bu işten vaz geç. (Arat, , s. 96) Örneklerde görüldüğü gibi “aytmak” ve “yanut birmek” esere sonradan eklendiği düşünülen başlıklarda “sual” ve “cevap” bağlamına dönüşmüştür. “aytmak” ve “yanut birmek” sözlü kültürün etkisindeki kullanımlar olduğu, bu diyaloğun yazılı kültürün gelişmesiyle metinlerde “sual” ve “cevap” şeklini aldığını söyleyebiliriz. Eserin nüshalarının ayrı ayrı incelenmesi dil özelliklerinin tespiti dışında kültür ortamındaki değişmelerin tespiti açısından da son derece önemlidir. 8 Hitaplar El yazmalarında okura hitap önemlidir. Metin, başlık sayfasının yerine iki kişi arasındaki konuşma gibi okura hitapla başlar (Ong, , s. ). KB’de çoğu yerde kurgudaki kahramanlara hitap edilmekle birlikte doğrudan okuyucuya/dinleyiciye de hitap edildiği ya da hitabın muhatabı kurgunun kahramanı olmakla birlikte esasında okuyucuyu/dinleyiciyi muhatap aldığı da görülmektedir. KB’deki hitap ifadelerini meclis geleneğinde aramak gerekir. Yusuf Has Hacib’in yetiştiği ortam düşünüldüğünde saraylarda ya da şahıslara ait mekânlarda toplandığını kabul edebileceğimiz meclislerde “kıraat” da önemli bir yer tutar. Ancak genellikle bir kişinin okuyup diğerlerinin dinlediği bu tür ortamlarda kurulan yüz yüze iletişim yazılı iletişim biçimini de etkilemiştir. Sözlü kültür ortamlarında da okunmak için yazılan eserlerde sözlü iletişim biçiminin etkisiyle karşıdaki dinleyici düşünülerek hitap ifadelerine yer verilmiştir. Şair, ana metinde özellikle diyalog veya bap sonlarında alınacak ibretleri okur/dinlerine doğrudan hitap ederek kendisini hissettirir (Barutçu Özönder, , s. ). bu Türkçe koşuglar tüzettim sanga / okırda unıtma du’a kıl manga (Arat, , s. 10) Bu Türkçe beyitleri senin için tanzim ettim; ey okuyucu okurken unutma bana dua et (Arat, , s. 7). Hitaplara örnek olarak; kardeş, ey kardeş, ey kardeşim, ey merhametli kardeşim, ey baba, ey uyanık gönüllü, ey bahtiyar insan, ey hizmeti çok insan, ey yavrum gibi hitap ifadeleri verilebilir. 8 Bu konuda Dursun Yıldırım’ın () Dede Korkud Kitabı üzerine yaptığı çalışmaya bakılabilir. ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları bayat birsü tevgik sanga küç kadaş / duada unıtma köngül tutma taş (Arat, , s. ) [Ey] kardeş[im], Tanrı sana tevfik ve kuvvet versin; duâlarında beni de unutma, gönülden çıkarma (Arat, , s. ). yanut birdi ögdülmiş aydı bu ma / kereklig turur ay kadaş aysama (Arat, , s. ) Öğdülmiş cevap verdi: - Ey kardeş bu da çok münim ve üzerinde durulacak bir meseledir- dedi- (Arat, , s. ). yanut birdi ögdülmiş açtı tilin / ayur ay kadaşım eşit söz bilin (Arat, , s. ) Öğdülmiş cevap verdi, söze başladı ve: - Ey kardeşim – dedi sözümü dile ve bil ki, (Arat, , s. ) yana ok ayur ay bagırsak kadaş / mening kadguma sen köngül kılma baş (Arat, , s. ) Odgurmış devamla: - Ey merhametli kardeşim, benim kaygımla sen gönlünü yaralama-dedi- (Arat, , s. ). negü tir eşitgil ay köngli odug / yagı yası tegrüp tokımış yodug (Arat, , s. ) Ey uyanık gönüllü insan, dinle, düşman yüzünden ziyan görmüş olan insan ne der (Arat, , s. ). Kalıp Sözler Sözlü kültür ortamında icra edilen eserlerde kalıp sözler önemli yer tutar. Bilginin kaydedilmesi ve devamının sağlanmasında fikirlerin kalıplar hâlinde tekrarı önemlidir. KB’de yazılı icra ortamının bir metni olarak sözlü icra ortamının kalıplarından yararlanılmıştır. “Sözlü kültür, toplumun ortak malı olan hazır kalıpların deneyimleri pekiştirecek şekilde biçimlendirilmesiyle oluşur ve yazılı metinden yoksun olduğu için de toplum belleğinde yüzyıllarca gelişerek varlığını halkın bilincine yerleştirerek sürdürür” (Ersoy, , s. 21). Bu sebeple kalıp sözler yazıya rağmen, yazıyla birlikte varlığını sürdürür. Eserde karşılıklı konuşmaya bağlı kalıp sözler, konuşmayı bitiren kalıp sözler, aynı ya da benzer durumların benzer şekilde ifade edildiği kalıp sözler ile karşılaşılmaktadır. Karşılıklı konuşmaya bağlı kalıp sözler halk hikâyelerinde “dedi”, “aldı”, “aldı bakalım ne dedi”, “ne söyleyecek biz ne dinleyeceğiz” gibi kalıp sözlerle ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları ifade edilmektedir. KB’de de “Ben … dinledim, sen de … beni dinle”, “senin sözlerini dinledim şimdi de sen beni dinle”, “dinle”, “ne der”, “söyler”, “söyledi”, “işitti, “ben söyledim sen dinledin”, “yanıt verdi” gibi karşılıklı konuşmaya bağlı kalıp sözler tespit edilmiştir. Bu kalıp sözler için bazı örnekler şunlardır: “negü tir eşitgil” negü tir eşitgil kişi edgüsi (Arat, , s. 39) Dinle, insanların iyisi ne der; (Arat, , s. 28) negü tir eşitgil biliglik kişi / ajunda sınayu yetilmiş yaşı (Arat, , s. 41) Bilgili ve dünyada tecrübe ile örünü geçirmiş olan insan ne der dinle (Arat, , s. 30). negü tir eşitgil ile atlığı (Arat, , s. ) İli meşhuru ne diyor dinle (Arat, , s. 71). negü tir eşitgil ile erkini (Arat, , s. ) Ila büyüğü ne der dinle (Arat, , s. ). “sözle- ….eşit-…” munu sözledim men eşitti özüng / munı tap kıl emdi uzatma sözüng (Arat, , s. ) İşte ben söyledim, sen dinledin; bunu şimdilik kâfi bul ve sözü uzatma (Arat, , s. ). Öküş sölzedim söz eşitting tükel / sözüm işke tutkıl anıng asgı al (Arat, , s. ) Çok söz söyledim, sen hepsini dinledin; bu sözlerime göre hareket et ve bunların faydasını gör (Arat, , s. ). “dinle” negü tir eşit kör ay bilgi tengiz / özi kodkı alçak ne köngli ediz (Arat, , s. ) Dinle, bilgisi deryalar kadar geniş, mütevazı, gönlü alçak, fakat kendisi ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları yüksek olan insan ne der (Arat, , s. ). negü tir eşit emdi köngli tirig / sanga yakşı sözlep birür öt erig (Arat, , s. ) Dinle, imdi gönlü diri olan insan ne der; bak, sana iyi sözler ile öğüt ve nasihat verir (Arat, , s. ). yanut birdi odgurmış aydı bu söz / eşittim men emdi eşit evre söz (Arat, , s. ) Odgurmış cevap verdi ve: -Ben sözlerini dinledim; şimdi sen de bunların mahzurlu taraflarını dinle –dedi- (Arat, , s. ). eşittim sözüngni ögün tıngladım / sözüm kestim emdi sözüng tengledim (Arat, , s. ) Söylediklerini dikkatle dinledim; sözlerini iyice tarttım; diyecek sözüm kalmadı (Arat, , s. ). “Anla”, “dinle” gibi yüz yüze iletişim ortamında karşılıklı iletişime dayanan ifadelerin olması sözlü icranın özelliklerindendir. Kemal Üçüncü Otman Baba Vilayetnamesi üzerinde yaptığı incelemede “anla”, “dinle” gibi hitapların söz konusu metnin sözlü kültür ortamından derlenerek yazıya geçirildiğinin kanıtı olarak görmektedir (, s. 25). KB için söz konusu olan ise sözlü kültür icra özelliğinin yazılı kültürdeki icrayı etkisidir. Çünkü bu metin aynı zamanda sözlü ortamlarda dinleyici karşısında okunacaktır. “yanut bir-” Karşılıklı konuşmada karşımıza çıkan bir başka kalıp söz “yanut birdi”dir. yanut birdi ay toldı aydı ogul /eşitgil sözümni bu iştin töngül (Arat, ) Aytoldı cevap verdi: Ey oğul, sözümü dinle bu işten vaz geç (Arat, , s. 96). yanut birdi ögdülmiş aydı ata / senin kadgungı yip küyer men tüte (Arat, , s. ) Öğdülmiş cevap verdi ve: -Ey baba, senin kaygun ile yanıp-tutuşuyorum, dedi (Arat, , s. 99). ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Eserde yüz yüze iletişime bağlı “baş üstüne”, “sağ ve esen kal”, “selamlaştı”, “hâl hatır sordu”, “kucaklaştı” gibi kalıp sözler/ilişki sözleri de yer almaktadır ve bu sözlere kalıp hareketler de eşlik etmektedir. Kutadgu Bilig’de beden dili ile ilgili olarak “baş ve yüz ifadeleri, el, kol hareketleri ve davranışlar, göz ve bakış, giyim ve dış görünüş, olumlu hareket ve güzel yüz, yemek ve sofra adabı ile ilgili” (Uçar, , s. ) veciz ifadelerin bulunduğu tespit edilmiştir. ilel tip turup çıḳtı ögdülmişe / ewiñe kelip kirdi ḳıldı tüşe (Arat, , s. ) Öğdülmiş “baş üstüne” diyerek, kalkıp çıktı; Atına binip, evine döndü (Arat, , s. ). eligleşti ilig bu zahid bile / ayıttı ilig yazlu sewnü küle (Arat, , s. ) Hükümdar zahit ile el sıkıştı, sevinç içinde güler yüzlü hâl-hatır sordu (Arat, , s. ). ḳapuġ açtı çıḳtı ḳadaşın körüp / ḳuçuştı esenleşti yüz köz öpüp (Arat, , s. ) Kapıyı açtı, çıktı; hısımını gördü, kucaklaşıp, öpüşerek selamlaştı (Arat, , s. ). sen erdiñ maña köz yaruḳı tükel / barır-men seniñdin esen eḍgü ḳal (Arat, , s. ) Sen benim gözümün nuru idin, şimdi senden ayrılıyorum, sen sağ ve esen kal (Arat, , s. 94). ḳapug açtı çıḳtı ḳadaşın körüp / ḳuçuştı esenleşti yüz köz öpüp (Arat, , s. ) Kapıyı açtı, çıktı; hısımını gördü, kucaklaşıp, öpüşerek selamlaştı (Arat, , s. ). uluġlar kerek kim kiçigke selam / aşundursa ötrü bolur iş temam (Arat, , s. ) Büyüklerin küçüklere selam vermesi lazımdır; Ve böylece işler yoluna girer (Arat, , s. ). selam ḳıldı ötrü alıştı elig / turup ewke kirdi bu iki silig (Arat, , ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları s. ) Selamlaşıp, el sıkıştılar; bu iki temiz kalıplı insan el-ele eve girdiler (Arat, , s. ). Eserde kullanılan kalıp sözlerden bir grubu da konuşmayı bitirirken kullanılan kalıp sözlerdir. “Sözü uzatma”, “söz uzar; …sözümü kesiyorum”, “sözü uzatmamak için burada kesiyorum” gibi sözler fikir beyan edilen konuyu tamamlamak üzere kullanılmıştır. Yıldırım’a göre “Sözün uzununun kısa edilmesi, kısanın uzuna tercih edilmesi Türkler arasında yaygın bir alışkanlıktır” (Yıldırım, , ). saka barsa mundag bu yanglıg telim / uzun bolga söz tip tireldi tilim (Arat, , s. ) Böyle sayarsan, buna benzer şeyler pek çoktur; sözü uzatmamak için, burada kesiyorum (Arat, , s. ). telim var bu yanglıg sasa söz uzar / özüng sen uka bar özüm söz üzer (Arat, , s. ) Bunların sayısı pek çoktur; sayarsan söz uzar; kalanlarını sen kendin tasavvur et, ben sözümü kesiyorum (Arat, , s. ). munu sözledim men eşitti özüng / munı tap kıl emdi uzatma sözüng (Arat, , s. ) İşte ben söyledim, sen dinledin; bunu şimdilik kâfi bul ve sözü uzatma (Arat, , s. ). öküş sözleding söz suvı barmasun / öküş sözke yalkar bu yalnguk ire (Arat, , s. ) Sözü çok söyledin, dikkat et, tazeliğini kaybetmesin; çok sözden insan usanır ve bıkar (Arat, , s. ). uzun boldı sözler nengi asgı yok / takı ma uzatıp adın tusgı yok (Arat, , s. ) Söz çok uzun oldu, bunu daha fazla uzatmakta artık bir fayda yoktur (Arat, , s. ). KB’de yer alan kalıp sözlerden bir grubu da aynı ya da benzer durumların benzer şekilde ifade edildiği kalıp sözlerdir. Bunlardan en çok dikkat çeken ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Ögdülmiş’in uyuyup uyanışını ve akşamdan sabaha geçişi anlatan on dört bölümdür. Bu bölümler şunlardır: Ögdülmiş’in Odgurmış’ı ziyarete gidip geldiği ilk iki ziyareti anlatan geceler, Odgurmış’ı üçüncü kere ziyarete gideceği gece, ertesi gün Odgurmış’ın Kün Togdı’yı ziyaret ettiği gece, Ögdülmiş’in rüyasını yorumlatmak için Odgurmış’ı ziyaret etmeye karar verdiği ve hükümdardan iznini istemeye karar verdiği gece, Ögdülmiş’in Odgurmış’a dördüncü ziyaretine gideceği ertesi günün gecesi ve ziyaretten döndüğü gece, Ögdülmiş’in Odgurmış’a ziyareti hükümdara arz ettiği günün gecesi; Ögdülmiş’in Odgurmış’ın hastalık haberini aldığı gece; Odgurmış’ı hasta yatağında ziyaret edip döndüğü gece ve Ögdülmiş’in hükümdarla son görüşmesinden sonra evine döndüğü ve eserin olay örgüsünün de sonlandığı günün gecesi. Aşağıda örnek olmak üzere birinci, ikinci, altıncı ve on birinci bölümler verilmiştir.9 ilel tip turup çıḳtı ögdülmişe / ewiñe kelip kirdi ḳıldı tüşe atın mindi evke yüz urdı turup / kelip tüşti kirdi yaka kur yörüp yaşık yandı yirke yakurdı başın / yaruk dünya mengzi kızardı ışın kodı ıdtı kesme yaruk yüz tudı / sevüg zülfi toldı yokaru kodı turup yundı kıldı bu yatgu namaz / töşek koldı yattı udıp bardı az belinglep odundı kötürdi başın / kara zengi kılmış yüzini ışın turup yundı kıldı yana tang namaz / dua kıldı tesbih yime küdti az tuma torku kalkan kötürdi uşun / yaruk yüz küler teg yarudı ajun (Arat, , s. ) Öğdülmiş “baş üstüne” diyerek, kalkıp çıktı; Atına binip, evine döndü. Atına bindi, evine doğru hareket ederek, gelip indi; evine girdi, yaka ve kuşağını çözdü Güneş döndü, başını yere yaklaştırdı; dünyanın aydınlık yüzü kırmızı sise büründü Perçemini aşağı salıverdi, parlak yüzü kapandı ve güzel zülfü her 9 Bu bölümlerin yer aldığı beyit numaraları şöyledir: 1. , 2. , 3. , 4. , 5. , 6. , 7. , 8. , 9. , , , 12 , , ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları tarafı kapladı. Kalkıp abdest aldı ve yatsı namazını kıldı; döşek istedi ve yatıp biraz uyudu. Birden silkinerek tekrar uyandı, başını kaldırdı; sis gökyüzünü siyah zenciye döndürmüştü. Kalkıp abdest aldı, sabah namazını kıldı; dua etti, tespih çekti; yine biraz bekledi. Yüzünü örten ipek kalkan sıyrıldı; gülen parlak yüz gibi, dünya aydınlandı (Arat, , s. ). atın mindi ögdülmiş evre yanıp / evinge kelip tüşti yattı tınıp yaşık yirke yandı yüzin kizledi / kalık mengzi kiş teg bolup örledi ajun türtti yüzke kömür teg bodug / körür köz yumuldı udıdı odug töşek koldı yattı kör ögdülmişe / udıp bardı anca kötürdi başa togardın butıklandı ot teg yalın / yarudı yangı yüz açar teg kelin kopa keldi örlep sıta kalkanı / ajun mengzi boldı örüng erdini (Arat, , s. ). Öğdülmiş atına bindi, geri dönerek evine gelip indi; yatıp biraz dinlendi. Güneş yere indi, yüzünü gizledi; gökyüzü parlak bir samur kürke büründü. Dünya yüzüne kömür renginde bir boya sürdü; görür gözler kapandı, uyanık olanlar uyudu Ögdülmiş döşek istedi, yattı; biraz uyuya daldı, tekrar başını kaldırdı. Doğudan ateş gibi alev dallandı ve gelin yüzünü yeni açmış gibi dünya aydınlandı. Mızrak ve kalkan kalkarak yükselmeğe başladı; dünya yüzü beyaz cevher gibi oldu (Arat, , s. ). ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları ilel tip turup çıḳtı ögdülmişe / eviñe kelip kirdi ḳıldı tüşe yaşık yirke indi yüzin kizledi / kararıp tuman tozdı dünya tudı ajun tul tonın kedti kaşın tügüp / kalık yek yüzi teg karardı ongup kamug teprenür tındı yumdı közi / çogı ün kesildi tirigler sözi (Arat, , s. ) Öğdülmiş “baş üstüne” diyerek kalkıp çıktı; atına binip evine döndü. Güneş yere indi; yüzünü gizledi; dünyayaı kara bir duman kapladı. Dünya ıztırap içinde tekrar dul elbisesini giydi; gök, şeytan yüzü gibi soldu, karardı. Bütün canlı mahlûklar sükûna erip gözlerini yumdular; ses ü gürültü, söz kesildi, hayattan eser kalmadı ( Arat, , ). sözüg kesti ilig tilin tındı ol / turup çıktı ögdülmiş akru amul atın mindi keldi evinge yana / tüşüp kirdi evke suçuldı tona kiçe yattı erte yana atlanıp / turup karşıka kirdi attın inip katıglandı ögdülmiş anda naru / kamug işni kıldı adakın örü (Arat, , s. ) Hükümdar sözünü kesti ve sustu; Öğdülmiş kalkıp, yavaş ve sessizce hurzûrdan çıktı. Atına bindi ve evine dönüp geldi; atından inip, içeri girdi ve soyundu. Gece yattı, sabah tekrar atına binip, saraya geldi ve inip, içeri girdi. Öğdülmiş bundan böyle gayretle işe sarıldı; durup dinlenmeden, bu işler ile meşgûl oldu (Arat, , s. ). Eserdeki bu tekrarlar sözlü kültür iletişim biçiminin bir neticesi olarak görülmelidir. Dede Korkut boylarında da görüldüğü üzere aynı sahnenin benzer sözlerle tekrarı sözlü iletişimin özelliğidir. ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları İstişare KB’de dikkat çeken özelliklerden biri de istişaredir. İstişare, sözlü kültürde bir iletişim biçimidir. “Kutadgu Bilig Türkçenin en erken ve uzun ‘kurmaca’ istişarelerini sunar”. Bu yönüyle eser bir edebî metin olarak “Türklerde iletişimin kültürel tarihinin araştırılması için de değerlidir” (Barutçu Özönder, , s. ). kişige kingeşgil ayıt barça söz / köngül taplamasa yırak tutgıl öz (Arat, , s. ) Sonra başkaları ile meşveret et, her sözünü danış; fakat içine sinmezse o işten kendini uzak tut (Arat, , s. ). Eserin kurgusundaki istişare etme, nasihat ve tavsiye sözlü kültür ortamının bilgiyi paylaşma, bilgiyi edinme süreçleridir. bu ay toldı aydı eşit ay ogul / sözümni unıtma manga tut köngül (Arat, , s. ) Ay–Toldı dedi: - Ey oğul, sözümü unutma, bunu can kulağı ile dinle (Arat, , s. 94). yanut birdi ay toldı aydı ogul / eşitgil sözümni bu iştin töngül (Arat, , s. ) Ay–Toldı cevap verdi: – Ey oğul, sözümü dinle bu işten vazgeç (Arat, , s. 96). seningdin eşitgü kerek barça söz / biligke tengiz sen uluşka ögüz (Arat, , s. ). Senden her sözü dinlemek icap eder; sen bilgi denizi ve akıl deryasısın (Arat, , s. ). Sözlü kültür ortamları Eserde düğün, doğum, sünnet, yoğ aşı gibi sözün üretildiği ve paylaşıldığı ortamlar yer almaktadır. Her biri bir geçiş dönemi töreni olan bu uygulamalar aynı zamanda “geçmişin kesintisiz sürdüğünü” (Connerton, , 72) göstermesi bakımından da sözlü kültürün eserdeki izlerini göstermektedir. “Öğdülmiş Odgurmış’a ziyafete gitmek adabını söyler” başlıklı bapta sözlü kültür ortamlarına dair bilgi sahibi oluruz: ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları olarda birisi küdenke aş ol / ya sünnet aşı ya togursa ogul (Arat, , s. ). Bunlardan biri düğün ziyafetidir; biri de ya bir oğlun doğumu sünneti dolayısıyla verilen ziyâfettir (Arat, , s. ). Sözlü kültür ortamlarından diğerleri arkadaş ziyafetleri, yoğ aşı, rütbe kutlama aşıdır. ya iş tuş okıgay ya koldaş adaş / ulug ya kiçig tut yakın ya kadaş (Arat, , s. ). Biri de eş, dost yahut arkadaş, ahbap, büyük veya küçük yakın veya kardeş ziyafete çağırır (Arat, , s. ). yog aşı bolur ya ölüg atına / ya ol at bulup aş berür yatına (Arat, , s. ) Yahut bir ölü için yapılan yog aşı olur yahut biri bir rütbe alınca başkalarına ziyafet çeker (Arat, , s. ). yakın koşnı aşnı aş itse sana / azu tengrilik iş okısa tona (Arat, , s. ) Yakın komşu senin için bir ziyafet verir yahut ahiret kardeşin seni davet ederse, ey yiğit (Arat, , s. ). Sözlü kültür ortamı adına dikkat bir başka husus da sözün bir yerden bir yere naklinde etkili olan “satıgçı”, “arkış” denilen satıcı ve kervanlardır. “Satıcılar ile Münasebeti Söyler” adlı bapta satıcıların sözlü iletişim aracı olarak işlevleri dikkat çekicidir. Kervan ve satıcıların iletişim işlevi daha çok metinleri bir yerden bir yere nakletmek şeklindedir (Yıldırım, , s. , ). Eserde hükümdara adını duyurmak isterse satıcı, kervan ve yolculara iyi muamele etmesi öğütlenmekte, satıcıların adını dünyaya yayacaklarını söylenmektedir. bular ol ajunda kör at iltgüçi/ isiz edgü erse anı yadguçı (Arat, , s. ) Dünyanın her tarafına adını ulaştıran bunlardır; iyi olsun, kötü olsun, adını dünyaya bunlar yayarlar (Arat, , s. ). ajunda atıngnı yadayın tise / ümeg edgü tutgıl katıglan usa (Arat, , s. ) ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Dünyaya adını yaymak istersen, mümkünse, yolculara iyi muamelede bulunmağa gayret et (Arat, , s. ). çavıkmak tilese özüng belgülüg / satıgçıka edgü yanut kıl ülüg (Arat, , s. ) Sen gerçekten meşhur olmak istersen, satıcılara iyi muamele et ve onların haklarını ver (Arat, , s. ). at edgü tilese özüng ay urı / ümeg arkışıg edgü tutgıl yorı (Arat, , s. ) Ey oğul, sen iyi nam kazanmak istersen, yolcu ve kervanlara karşı her vakit iyi hareket et (Arat, , s. ). bu yanglıg katılgıl satıgçı bile / tiril edgü atın sevincin küle (Arat, , s. ) Satıcılara karşı işte böyle muamele et ve iyi ad kazanarak, sevinç ve huzur içinde yaşa (Arat, , s. ). Sözün değeri Sözün ve söz söylemenin niteliğinin önemli bir yer tuttuğu eserde söz/yazı farklılaşmasının da kendini gösterdiği, sözlü iletişim biçiminin ve sözün sahibi yaşlıların kıymetinin azaldığı tespitinde bulunabileceğimiz ifadeler mevcuttur. “Sözel bir toplumda, yaşlıların sözlerini göz ardı etmek, sadece genel anlamda saygı açısından değil bu sözlerin büyük bir bilgi kaynağı olmasından dolayı kişilerin kendi zararına olur. Geçmişte olanları öğrenmenin, dünyayı yorumlayabilmenin tek yolu onlar aracılığıyladır” (Goody, , s. ). Yaşlıların kutsallığı tecrübenin önemindendir ve bu tecrübeyi aktarmanın yolu söz ile mümkündür. negü tir eşştgil avuçga sözi / avuçga sözi ol yiğitler közi (Arat, , s. ). İhtiyarlar ne derler, dinle; onların sözü gençlerin gözüdür (Arat, , s. ). negü tir eşitgil örüng başlık er / ajunug karıtmış uzun yaşlıg er (Arat, , s. ) Dünyayı ihtiyarlatmış, çok yaşamış, ak saçlı insan ne der, dinle (Arat, , s. ). ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları idi yakşı aymış biliglig kişi / ajunug sınayu yetilmiş yaşı (Arat, , s. ) Bilgili ve dünyada tecrübeler görerek yaşı ilerlemiş olan insan çok iyi söylemiştir (Arat, , s. ). negü tir eşitgil avıçga sözi / avıçga sözin tut unıtma kozı (Arat, , s. ) Atalar sözü ne der, dinle; atalar sözünü tut, ey kuzum bunu unutma (Arat, , s. ). negü tir eşit emdi kökçin sakal / uka bar munı sen turu kalma kal (Arat, , s. ). İmdi ak-sakal ne der, dinle; bunu anlamağa çalış ve ihtiyarlığında şaşırma (Arat, , s. ) negü tir eşitgil örüng başlıg er / ajunug keçürmiş uzun yaşlıg er (Arat, , s. ). Ak saçlı, dünya görmüş ve yaş yaşamış insan ne der, dinle (Arat, , s. ) Ancak yazılı kayıtla birlikte yaşlıların öneminin giderek azaldığı KB’de de dikkat çekmektedir. İhtiyarların öneminin azalması sözün hükmünün azalmasındandır. ogul kız kemişti ata hürmeti / söküş boldı erke avuçga atı (Arat, , s. ) Oğul-kız babaya hürmetini bıraktı; ihtiyar kelimesi insana bir hakaret sözü oldu (Arat, , s. ). ölügdin tirigke kumaru söz ol / kumaru sözüg tutsa asgı yüz ol (Arat, , s. 42) Ölüden diriye kalan miras sözdür; miras kalan sözü tutmanın yüzlerce faydası vardır (Arat, , s. 30). mesel keldi Türkçe mungar mengzetür / anı sözledim men munu yangzatur (Arat, , s. 42) Buna benzer Türkçe bir atasözü vardır; iste onu söylüyorum, şöyle der ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları (Arat, , s. 30). ukuş körki til ol bu til körki söz / kişi körki yüz ol bu yüz körki köz (Arat, , s. 42) Akıl süsü dil, dil süsü sözdür; insanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür (Arat, , s. 31). Sözün giderek öneminin azaldığını ve yerini yazının aldığı, yazının daha güvenilir bulunduğunu ifade eden beyitler Türk kültür tarihinde icra ortamlarının değişim ve dönüşümün tespiti adına önemlidir. bitigsiz işig bek tutumaz köngül / köngülke ışanma biti ay ogul (Arat, , s. ) Kayda geçmeyen işleri insan gönlünde iyice tadamaz; gönüle inanma, yaz, ey oğul (Arat, , s. ). bitise kalır söz usansa barır / usal bolsa işçi sakışta ulır (Arat, , s. ) Söz yazılırsa kalır; ihmal edilirse gider; ihmalci hizmetkâr hesap verirken çok zahmet çeker (Arat, , s. ). KB’de sözlü iletişimde anlamın bağlama bağlı olarak ortaya çıktığı, yanlış anlamaların anında düzeltilebileceği gibi yüz yüze iletişimin özelliklerini de tespit etmek mümkündür. Doğru iletişim kurmak için sözün nasıl kullanılması gerektiği eserde üzerinde durulan konulardandır. sözüg sözledeçi azar hem yazar/ ukuşlug eşitse ongarur tüzer (Arat, , s. 37) Sözü söyleyen yanılabilir ve şaşırır; anlayışlı isterse bunu düzeltir ve tashih eder (Arat, , s. 26). burunduklug ol söz tive burnı teg / barur kanca yetse titir boynı teg (Arat, , s. 37) Söz deve burnu gibi yularlıdır; o dişi deve boynu gibi nereye çekilirse oraya gider (Arat, , s. 26). irig sözke yumşak yanut kılsa öz / açıg sözleşeler süçig tutsa söz (Arat, , s. ) ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Kaba söze yumuşak cevap vermeli ve acı sözlere de tatlı sözle mukabele etmelidir (Arat, , s. ) irig sözlemegil kişike tilin / irig sözke ağrır köngül kiç yılın (Arat, , s. ) İnsanlara karşı kaba söz söyleme; kaba sözün acısını gönül uzun yıllar çeker (Arat, , s. ). Eserde yazı üstünlük vesilesi olarak görülmektedir. Vezirin vasıfları arasında çeşitli yazıları bilmesi sayılır: sakışçı kerek bolsa bilge tetig / bilig birle bilse bu türlüg bitig (Arat, , s. ) Vezir hesap bilir, âlim ve zeki olmalıdır; bilgili olmalı ve çeşitli yazıları bilmelidir (Arat, , s. ). verzirlıkka artuk bütün er kerek / okıglı bitigli ked öglüg kerek (Arat, , s. ) Vezirliğe çok olgun bir insan lazımdır; o okuyan-yazan ve çok anlayışlı bir insan olmalıdır (Arat, , s. ). Elçinin vasıfları sayılırken bir taraftan yazmasını bilmesi, okuması ve şiir yazmasının önemi üzerinde durulurken diğer taraftan bütün dilleri bilmesi gerektiği söylenir: tetiglik bile bilse türlüg bitig / bitig bilse ötrü bolur er tetig (Arat, , s. ) Elçi zekâ ile birlikte bir de inşanın nev’ine vakıf olmalı, inşa bilen insan zaten zeki olur (Arat, , s. ). kamug til bilir erse açsa tilig / kamug hatnı bilse bitişe elig (Arat, , s. ) Konuşurken bütün dilleri konuşmalı; yazarken bütün yazıları yazmalıdır (Arat, , s. ). Elçi yazılı anlatımda mahir olduğu kadar sözlü anlatım becerisine de sahip olmalıdır. Yazılı anlatım meramın ifadesinde tek başına yeterli olmayabilir. bitigmü kerek ya söz ıdsa tilin / yaragı negü teg sen andag kılın ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları (Arat, , s. ) Mektup mu lazım yahut ağızdan söz mü ulaştırmalı; sen nasıl münasip görürsen öyle yap (Arat, , s. ). negü sözlegü erse sözle tilin / yaragı ne erse sen andag kılın (Arat, , s. ). Ne söylemek icap ederse sen ağızdan söyle; nasıl münasip görürsen öyle hareket et (Arat, , s. ). tilin sözlegil hem bitigil bitig / iligke yanayın ay bilge tetig (Arat, , s. ) Hem ağızdan söyle hem mektup yaz ey zeki âlim; ben de hükümdarın yanına döneyim (Arat, , s. ). Bazen de yazılı söz, söylenen sözden daha etkilidir. nece me özüm sözleşe söz tilin / ilig yarlığı bu bitig söz adın (Arat, , s. ) Ben ağızdan ne kadar söz söylesem dahi hükümdarın fermanı, yazılı sözü başkadır (Arat, , s. ). Yazının söz karşısında üstünlüğü hesap tutmaya, tarihi kaydetmeye, kayıt tutmaya yaramasındandır. Yazı belleği kaydetmenin en önemli aracıdır. Bu sebeple zaman içinde sözden üstün tutulmuştur. bitigçi kerek uz kamug hat bilir / sakışıg bitiğin küdezse kalır (Arat, , s. ). Muhasebeci gelir ve giderleri yazı ile tesbit etmeli, her türlü muamele kayda geçirilmelidir (Arat, , s. ). yıl ay öd bitişe küni belgülüg / açuklug adırtlıg sanı belgülüg (Arat, , s. ) Yıl, ay ve günü yazılırsa tarihi belli olur ve sayılar açık ve vazıh olarak bilinir (Arat, , s. ). kamug il işin barça itgen bitig / bitigin tutar il kirişin tetig (Arat, , s. ) ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Bütün memleket işlerini tanzim eden hep yazıdır; zeki insan memleketin gelirini yazı ile zapt eder (Arat, , s. ). kılıç birle tutlur kalı tutsa il / kalem birle baslur kalı bassa il (Arat, , s. ) Eğer memleket tutulursa kılıç ile tutulur; eğer memlekete hüküm etmek icap ederse kalem ile edilir (Arat, , s. ). kılıç il tutar hem budun kazganur / kalem il tüzer hem hazine urur (Arat, , s. ) Kılıç memleket zapt eder ve zafer kazanır; kalem de memleket tanzim eder ve hazine toplar (Arat, , s. ). bitip kodmasa erdi bilge bügü / bizingde ozakıg kim erdi tigü (Arat, , s. ) Âlim ve hakîmler yazıp bırakmamış olsalardı, bizden evvel gelenlerden kim bahsedilebilirdi (Arat, , s. ). yok erse bitig bu kişiler ara / tilin sözke kim bütgey erdi köre (Arat, , s. ) İnsanlar arasında yazı olmasa idi, dille söylenen söze kim inanırdı (Arat, , s. ). kişi ildin ilke söz ıdgu bolur / bitig bolmasa söz nece sözleyür (Arat, , s. ) İnsan bir yerden başka bir yere her vakit haber gönderir; yazı olmasa fikrini nasıl ifade eder (Arat, , s. ). bitig birle yalnguk bitir bilmişin / bitişe bilür er negü kılmışın (Arat, , s. ) İnsan bildiklerini yazı ile yazar; yazarsa ne yapmış olduğunu bilir (Arat, , s. ). negü tir eşitgil ıla sır tengi / idi edgü yang bu bitig söz yangı (Arat, , s. ) İla kâtibi ne der, dinle; yazılı söz usulü mükemmel bir usuldür (Arat, , s. ). ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları kamug edgü sözler bitigde bolur / bitinmiş üçün söz unıtmaz kalur (Arat, , s. ) Her türlü iyi söz kitaplarda bulunur; yazılmış olan söz unutulmaz, kalır (Arat, , s. ). bitimedi erse bitigli bitig / negü bilgey erding bu himet bilig (Arat, , s. ) Yazanlar kitapları yazmamış olsalar idi, bu hikmet ve bilgileri biz nasıl öğrenebilecektik (Arat, , s. ). ferişte bitir kul negü kılmışın / idi ötrü aydur yarın ol işin (Arat, , s. ) Kulun neler yaptığını melek yazar, sonra Tanrı yarın o işi sorar (Arat, , s. ). Yazının üstünlüğü Tanrı’nın ilk yarattığı nesnenin kalem olduğu söylenerek ifade edilmiştir: törütmezde aşnu bayat bu ‘alem / törütti yorıttı bu levh-u kalem (Arat, , s. ) Tanrı bu âlemi yaratmadan önce levh ile kalemi yaratmıştır (Arat, , s. ). Bu konuda hadisler bulunmaktadır (Yavuz, , s. ). Bu hadislerden biri şöyledir: “Allah önce kalemi yarattı ve yaz buyurdu” (Koçak, , s. ). KB’de bir taraftan yazı yüceltilirken diğer taraftan da söz yazı birlikteliğinin önemi üzerinde de durulmuştur. belagat bile hat tengeşse kalı / idi edgü til bu bitig söz tili (Arat, , s. ) Hattın güzelliği eğer belagat ile de birleşirse yazılı söz mükemmel bir ifade bulmuş olur (Arat, , s. ). kişide talula bu iki kişig / angar ötrü birgil bu iki işig (Arat, , s. ) İnsanlar arasında şu iki kişiyi seç ve onlara şu iki işi ver (Arat, , s. ). ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları birisi bitigçi hatı belgülüg / birisi yalavaç tili ülgülüg (Arat, , s. ) Biri- yazmasını bilen kâtip, biri konuşmasını bilen elçi (Arat, , s. ). birisi bitigde yangılsa sözüg / birisi tili birle itse sözüg (Arat, , s. ) Biri yazıda sözü yanlış yazarsa ikincisi dili ile bunu tashih etmelidir (Arat, , s. ). Kutadgu Bilig, bu tespitlerimizin dışında yüzyıl konuşmasını keşfetmek için dikkate değer bir malzeme sağlamaktadır (Barutçu Özönder, , s. ). Eserde konuşmaya başlama ve konuşmada dikkat edilecek hususlara yer verilir. Sormadan ve düşünmeden konuşulmayacağı (, , , , , ), söze önce davet edilenin başlayacağı (), kişinin konuştuklarına dikkat etmesi gerektiği, aksi takdirde söylediklerinin başına iş aşacağı, felaketine sebep olacağı (, , , , , , ,); konuşmak için bilginin önemi (, , , , , ); az, yerinde ve doğru konuşmanın önemi (, , , , , , ) üzerinde de durulmaktadır. öz ülgi barça boguzdın kirür / bu can ülgi çın söz kulaktın kirür (Arat, , s. ) Vücûdun nasibi hep ağızdan girer; rûhun nasibi ise doğru sözdür ve kulaktan girer (Arat, , s. 82). Sözün önemini vurgulamak için örnek olarak seçtiğimiz bu beyit aynı zamanda yazıya rağmen “söz”ün, “sohbet” aracılığıyla eğitimin önemini de vurgular niteliktedir. Sonuç Sonuç olarak Kutadgu Bilig yüzyılda kaleme alınması ve günümüze ulaşan kopyalarının yüzyıllara ait olması hasebiyle sözden yazıya geçiş sürecinde bu sürecin anlaşılması açısından önemli bir metindir. Yusuf Has Hacib her ne kadar “bitise kalır söz / söz yazılırsa kalır” dese de Kutadgu Bilig’de karşılıklı konuşma, hitaplar, atasözü, dua, kalıp sözler ve istişare gibi sözlü kültür ve sözlü icra unsurlarından faydalanmıştır. Yazıyı yüceltmekle birlikte “söz”den de vazgeçememektedir. Söz uçar, yazı kalır. Şüphesiz Kutadgu Bilig günümüzde her üç anlatım ortamında kendine yer edinmiştir. ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Yusuf Has Hacib’in bir beyitte kaleme aldığı; “Ey bunu okuyan canlı, ben dünyayı bırakıp toprağa düşünce beni unutma” dileği kabul olmuş, Yusuf Has Hacib on asırdır Türklüğün hafızasından silinmemiş, eseri Türklüğün hazineleri arasında yerini almıştır. Yusuf Has Hacib’i ve adını bildiğimiz bilmediğimiz büyük Türk edebiyatının yaratıcılarını rahmetle anıyorum. Kaynaklar Adalıoğlu, H. H. (). “Bir Siyasetname Olarak Kutadgu Bilig”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 34, s. Aksoy S. & Aslıhan, R. (). “Seyahatname’de Sözlü Kültür ve Anlatım Etkisi”, Millî Folklor, 23 (92), s. ____________________ (). “Sözlü ve Yazılı Kültür Alanları Arasında Eşiksel (Liminal) Bir Metin: Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi”, Evliya Çelebi’nin Sözlü Kaynakları Uluslararası Sempozyumu Bildirileri (Yay. Haz. M. Öcal Oğuz ve Yeliz Özay). Ankara: UNESCO, s. Arat, R. R. (). Kutadgu Bilig I Metin, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. _________ (). Kutadgu Bilig II Tercüme, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Assmann, J. (). Kültürel Bellek Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve Politik Kimlik, Çev. Ayşe Tekin, İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Barutcu Özönder, F. S. (). “Kutadgu Bilig I Zaman-Mekân-Konuşur: XI. Yüzyılda Balasagun’dan Kaşgar’a, Balasagunlu’dan Kaşgarlı’ya”, ÇÜTAD Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, C. 2, S. 2, s ______________________ (). “Kutadgu Bilig II Kutadgu Bilig’in Metin Türü ve Tarihsel Diyalektoloji İçin Değeri”, ÇÜTAD Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, C. 3, S. 2, s Başgöz, İ. (). “Sözlü Anlatımda Arasöz: Türk Hikâye Anlatıcılarının Şahsi Değerlendirmelerine Ait Bir Durum İncelemesi” (Çev. Metin Ekici), Millî Folklor, 50, s. Boratav, P. N. (). Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği. İstanbul: Adam Yayınları. Connerton, P. (). Toplumlar Nasıl Anımsar (Çev. Alâeddin Şenel). İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Çobanoğlu, Ö. (). “Sözlü Kültürden Yazılı Kültür Ortamına Geçiş Bağlamında Erken Dönem Osmanlı Tarihlerinden Âşıkpaşazade’nin Epik Karakteri Üzerine Tespitler”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşunun Yılı Özel Sayısı, s. Çot, D. (). Kutadgu Bilig’de Mitoloji (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli. Dilâçar, A. (). Kutadgu Bilig İncelemesi. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Duymaz, A. (). “Sözün Yazılaşması Yazının Sözleşmesi: Cönkler”, Millî Folklor, ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları 28 (), s. Ercilasun, A. B. (). “İlk Müslüman Türk Devletlerinde Dil ve Edebiyat”, Türkler, C. 5. Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, s. (). _____________ (). Türk Kağanlığı ve Türk Bengü Taşları, İstanbul: Dergâh Yayınları. Erdal, T. (). “Cönklerde Sözlü Kültür Etkisi”, Milli Folklor, 28 (), s. Ersoy, R. (). Sözlü Tarih Folklor İlişkisi, Ankara: Akçağ Yayınları. Goody, J. (). Yazılı ve Sözel Arasındaki Etkileşim (Çev. Osman Bulut). İstanbul: Pinhan Yayıncılık. ________ (). Mit, Ritüel ve Söz (Çev. Damla Sezgi). İstanbul: Küre Yayınları. İnalcık, H. (). “Kutadgu Bilig’de Türk ve İran Siyaset Nazariye ve Gelenekleri”, Reşit Rahmeti Arat İçin. Ankara: Türk Kültürü Araştırmaları Yayınları, s. İnan, A. (). “Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Üzerine Notlar”, Makaleler ve İncelemeler II, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. (Türk Kültürü, Ankara, , IX, sayı 98, s. ) Kalpaklı, M. (). “Evliya Çelebi Seyahatnamesi ve Osmanlı Kültürünün Sözelliği/İşitselliği”, Evliya Çelebi’nin Sözlü Kaynakları Uluslararası Sempozyumu Bildirileri (Yay. Haz. M. Öcal Oğuz ve Yeliz Özay). Ankara: UNESCO, s. Karahan, L. (). “Kutadgu Bilig’in Fergana Nüshasındaki Satır Altı Notlara Dair”, Doğumunun Yılında Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Bildirileri Ekim Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, s. Koçak, M. (). “Kur’an ve Hadislere Göre Kalem Kavramı”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 42, s. Mcluhan, M. (). Gutenberg Galaksisi, Çev. Gül Çağalı Güven, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Maimaitiaili, N. (). Kutadgu Bilig’in Sözvarlığı Açısından Açıklamalı Sözlüğü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Eski Türk Dili Yüksek Lisans Programı, İstanbul. Neumann, C. K. (). “Üç Tarz-ı Mütalaa Yeniçağ Osmanlı Dünyası’nda Kitap Yazmak ve Okumak”, Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar, , 1 (Bahar), s. Oğuz, M. Ö. (). “Bir Sözlü Anlatım Tekniği Olarak Evliya Çelebi’nin Arasözleri”, Evliya Çelebi’nin Sözlü Kaynakları Uluslararası Sempozyumu Bildirileri (Yay. Haz. M. Öcal Oğuz ve Yeliz Özay). Ankara: UNESCO, s. Oğuz, M. Ö. & Özay, Y. (Yay. Hazl.) (). Evliya Çelebi’nin Sözlü Kaynakları Uluslararası Sempozyumu Bildirileri, Ankara: UNESCO. ~ ~ G. Küçükbasmacı ◦ Söz Uçar Yazı Kalır: Yazılı Bir Metin Olarak Kutadgu Bilig’de Sözlü İcra Unsurları Ong, W. J. (). Sözlü ve Yazılı Kültür Sözün Teknolojileşmesi (Çev. Sema Postacıoğlu Banon). İstanbul: Metis Yayınları. Sanders, B. (). Öküzün A’sı (Çev. Şehnaz Tahir). İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Sılay, K. (). “Ahmedi’nin Osmanlı Tarihinde Arasöz (Digression) Tekniğinin Kullanımı ve İşlevi”, Türkoloji Dergisi, IX/I, s. Tursun, İ. (). “Kutadgu Bilig’in Üslûbu” (Aktaran: Yusufcan Yasin), Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, /10, s. Uçar, İ. (). “Kutadgu Bilig’de Beden Dili 1, Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 7/4, s. Uğurlu, M. (). “Yanut/Cevab Bağlamında Kutadgu Bilig Üzerine Bir Değerlendirme”, Uluslararası Kutadgu Bilig Kurultayı Eylül Bildiri Özetleri. Ankara: TDK Yayınları, s. Üçüncü, K. (). “Sözlü Kültür/Tarih Bağlamında Edebî Bir Metin Olarak Otman Baba Vilayetnamesi”, Bilig, 28, s. Üşenmez, E. (Hzl.) (). Kutadgu Bilig (Nemengan/Ferganan Özbekistan Nüshası) Tıpkı Basım, İstanbul Akademik Kitaplar. Yavuz, Y. Ş. (). “Kalem”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 24, İstanbul: Türk Diyanet Vakfı Yayınları, s. Yıldırım, Dursun (), “Tarihî Süreç İçinde İletişim Odakları, Ağları ve İşlevleri”, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, S. 10, s. Yıldırım, D. (). “Türk Edebiyatının Yüzyılları [Türk Edebiyatına Yeni Bir Yaklaşım Denemesi]”, KÖK Araştırmalar, III (1), s. ___________ (). “Kitab-ı Dedem Qorqud’ Metinleri Hangi Yaratıcılık Ortamından Geliyor? ”, Türkbilig, S. 3, s. ___________ (). “Hikâyeciliğimizde Üçüncü Yaratıcılık Ortamı ve Hikâye-i Eyyûb-i Garîb”, Türkbilig, 5, s. Yûsuf Has Hacib (). Kutadgu Bilig I-II-III: Viyana, Fergana, Kahire Nüshaları. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, ~ ~

Toplum yapımızın esasen şifahi kültüre dayalı olduğu, bu sebeple yazı ve kitapla pek başımızın hoş olmadığı söylenegelmiştir.

geleneğinin bizde ne kadar güçlü olduğunu düşünürsek buna hak vermemek elde değil. Hatta daha ileri giderek

“birileri anlatsın, ben dinleyeyim”

tavrının daha da yaygın olduğunu söyleyebiliriz.

Söz bize evvelemirde ilahi kaynaktan geliyor, hayatımıza anlam katıyor, dünyadaki varlık sebebimizi aydınlatıyor. İnananlar için kulak verilecek söz söylenmiştir, gerisi bunun tefsiri mahiyetinde olabilir ancak.

Eğitim düzeni de bu söze muhatap olandan diğerlerine geçerek yüz yüze usulünü takip etmektedir. Yani önce söz, sonra yazı…

Bizdeki iletişim kanallarının oluşması bu modeli esas alır.

Mahallenin merkezinde cami vardır. Diğer unsurlar onun etrafında vücut bulur. Hakikat, suda halkalar misali bu merkezden yayılmaktadır. Mektep, hamam, çarşı, çeşme ve konutlar buradan (camiden) neşet eden kaideler, umdeler çizgisinde yaşamaya başlarlar.

Cami kanunların, kanaatlerin, haberlerin, uygulamanın ne olup olmadığını öğrendiğimiz yerdir. Mektep bu bilgileri detaylandırır, sağlamlaştırır. Sözlerin içinde saklı olan sırrı, imamın veya vaizin yüzünden okuduğumuz gibi; tekkede şeyhin bakışından, duruşundan, jestlerinden, ses tonundan da çıkarırız. Hoca ile talebenin yüz yüze olması bu sebepledir.

Köy odaları ile konak sohbetlerini buna ilave edebiliriz.

Orada da ya Ahmediye-Muhammediye türünden bir kitap, ya da Battalnâme, Hamzanâme, Tezkiretü’l-Evliyâ türünden bir kitap okunur, ötekiler dinler. Yahut görmüş-geçirmişlerin hayattaki tecrübelerine dair hikâyeler anlatılır.

Eski dünya böyledir. Kültürel yapı “birlikte” iştirak edilen meclislerde vücut bulmakta, cemaat atmosferi ferdi her yer ve mekanda kuşatmaktadır.

Söz uçar, yazı kalır diyorlar amma; bizim gelenekte sözü uçurmaya kimsenin niyeti yok gibidir. Şairlerin koca koca divanları hafızalara nakşedilir. Sokaktaki adam bile yüzlerce mısra, atasözü, kelam-ı kibar öğrenmiştir.

Televizyondaki söze dayalı programların bu kadar yaygınlaşması, bana aynı geleneğin devamı gibi gözüküyor. Görsel medya, sözel medya oldu çıktı.

Batılılaşma tarihimiz yazının öne geçtiği bir dönemi oluşturur. Yüz yüze eğitim yerini kitaplar aracılığı ile öğretime terk etmiş, yazılı metin fert ile başbaşa kalmıştır. Bu dönemde yazarlar (ve şairler) milleti irşad yönünde önemli mevziler ele geçirirler. Ne yazık ki eski alışkanlık yerini yeni alışkanlığa tam bırakmadı. Açıkçası toplum yazılı kültür açısından tam bir donanım edinemedi. Bunun sebepleri konusunda yazmak bu yazıyı aşıyor. Burada belirtilmesi gereken şey, yazarların görsel medya karşısında mevzilerini yeterince savunamadıklarıdır. Televizyon ülkemizde yazılı metnin (kitabın) oldukça zayıf kullanımını iyice gerilere itekledi. Yazarlar panik içinde bu yeni teknolojinin çarkına tutunmaya çalıştılar (Meselâ “şiir kliplerinden” medet umdular), sözlerini ekran vasıtası ile topluma iletmeye çabaladılar.

Böylece hem söz uçtu, hem yazı…

İş bu kadarla kalsa iyi.

Gerçeğin gölgesi (fotoğrafı-görüntüsü) ile idare ediyorduk.

Şimdi

çıktı.

“Sanal”ın lügatteki karşılığı şöyle: Hakikatte olmayan, zihinde tasarlanan, farazî, tahminî, mevhum.

Gerçekle bağımızı koparıp bizi “sanal âlem”

e

çalışan

bir “zihniyet” bir kötü niyet, bir şebeke, bir tertip, bir tuzak var.

“Oyun” endüstrisi-teknolojisi hızla yayılıyor. Yüz bin tane

çocukların zihnini talan ediyor. Büyücülük okulları, cadılar bayramı cirit atıyor. Bilim-kurgu romanları, çizgi romanları, filimleri, çizgi filimleri baş tacı ediliyor. Bütün bunların “bilimsel kılıfları” hazırlanıyor. Yazılımlar, robotlar, insan benzeri sanal yaratıcılar.

Bizi “cambaza bakma”ya mahkûm ediyorlar. Sebep: Eğer gözümüzü ekrandan alıp, gerçek dünyaya çevirirsek orada şunu göreceğiz: Her saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor.

İnsanlık suçu bu. Aşağılık, adi, katil, canavar, kan içici bir düzenin adı bu. Doymak bilmeyen teknokapitalist hegemonyanın metaverse numarası.

Bu hapı yutmamak için yemin edelim.

ölen çocukların hesabını sormak için and içelim.

Pek tabii böyle “and içelim” gibi mangalda kül bırakmayan sloganlar yanında

, “bu hesap nasıl sorulacak”

konusunda kafa patlatalım.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir