sokrates at sineği / ÜNİVERSİTE REFORMU YOLUNDA BİR AT YA DA İNEK SİNEĞİ OLMAK

Sokrates At Sineği

sokrates at sineği

Sokratik Yaşam ve At Sineği

(Arzu'nun felsefe günlüğü 3)

Felsefe günlüğü tutarım da Sokrates’i bekletir miyim hiç? :) Hadi sevgili günlük, aç kalbini ve aklını, topla bütün dikkatini, Sokrates’le buluşuyoruz bugün. Daha doğrusu içimizdeki Sokrates’i uyandırıyoruz bir nebze de olsa…

Felsefeyi göklerden yere indiren filozof. İlk kez “insan” sorununu ele alan filozof. Düşünceleri ve yaşama biçimi uğruna ölmeyi bile göze alan bir filozof. Dünya tarihinde düşünüş ve yaşayış birliğini sağlayan az sayıdaki kimselerden biri olan filozof. Kısaca bildiğini, inandığını sonuna kadar uygulamış, hatta inandıklarını yapmaktan vazgeçmektense ölmeyi tercih etmiş. En önemli özelliklerinden biri de nutuk vermek yerine insanlarla diyalog kurarak kendilerini fark etmelerini, bildiklerinin yanlış olduğunu ya da aslında o konuyu bilmediklerini fark etmelerini ve pek çok yeni bilgiye maotik yöntemle (doğurtma yöntemiyle) ulaşabilmelerini sağlamıştır. Günümüzde bu yöntemi KOÇLUK kullanır :) Koçluk da SOKRATES gibi her insanın ihtiyacı olan bilgiye, kendi içinde hatırlayarak ulaşabileceğine inanır. Bir başka deyişle sanıların farkına varıp onlardan ayıklanarak, düşünerek, sorgulayarak kendi içindeki ışığı çıkartır. Bence kimse koçluğa sahip çıkmasın, sen koçluğun babasısın üstat… :)

Sokrates’in felsefeye bıraktığı en büyük miras “nedir?” sorusudur. İnsan nedir? Adalet nedir? İyi nedir? Barış nedir? Aslında bu sorularla, kavramın ne anlama geldiğini değil doğasının ne olduğunu bulma çabası vardır onda. Sokrates, her insanın içinde onu iyiye, doğruya, güzele yönelten (burada episteme dediği, şeylerin gerçek doğasına ait evrensel bilgiden bahseder) “daimonion” adında bir iç sesin olduğunu bahseder. Bu sesi duyabilmek için de tüm sanrıları bırakıp yeni baştan, yeni gözlerle dünyaya bakmamız gerektiğini söyler.

Üstat Sokrates’in “kendini bil” çağrısı neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkına varılmasıdır. Bu da insanın kendini tanımasından geçer. Sokrates’e göre insanın “aretesi” erdemdir, erdem de bilgidir. Ve onun açısından ahlaki değerler, göreceli değil, tüm insanlar için birdir. Bu birliğe, kişinin kendini tanıması, yeterlilik kazanması ve bilgilenmesi sonucu ulaşılabileceğini söyler. İşte bu aşamalar tamamlandığında iç ses DAİMONİA’nın kişiyi doğruya, iyiye, güzele yönelteceğini söyler. Ah üstat ah, şimdilerde ne kadar çok ihtiyaç var bu iç sese JZihinler o kadar dolu ki, egolar o kadar yüksek ki duyulmuyor senin DAİMONİA’nın sesi.

Sokrates’in yazdığı hiçbir kitap olmadığı için hep başkalarının aktarımlarından tanırız onu, özellikle öğrencisi Platon’un yazdığı diyaloglardan. Sanırım bir sonraki felsefe günlüğünün misafiri Platon olacak sevgili günlük… :)

Sokrates’ten bahsedip onun kendine taktığı meşhur lakabını söylemeden günlüğü sonlandırmak olmaz. Gerçi başka bir günlükte tekrar misafir edeceğim Sokrates’i J Evet, lakabı “At sineği”. Çarşı pazar gezip sokaklarda insanlara nutuk vererek değil de, düşünmeleri, sorgulamaları için sorular yönelten Sokrates, insanları uyuşukluklarından çıkartarak kendilerine gelmeleri için bir nevi rahatsızlık verirmiş, daha doğrusu insanları düşünmeye kışkırtırmış kendi tabiriyle, kendi için “at sineği” metoforunu kullanmış. Ayrıca “tecrübeli bir ebe” olarak da tanımlarmış Sokrates kendisini, doğurma yetisini yitirmiş ve başkalarının doğurmasına yardım eden biri olduğu için… Tabii bu tümüyle ruhsal nitelikte bir doğurtma JFilozof, ruhun doğurmasına yardım eder sevgili günlük. Ve ruhun derinliklerinden ortaya çıkacak olan “evrensel bilgi”dir. Sokrates kişiye hiçbir bilgi, tavsiye vermeden, o genç beynin kendi içinden bilgiyi çıkarabilmesini sağlarmış. Ne muazzam değil mi JOysa insanoğlu hâlâ ne kadar çok seviyor tavsiye vermeyi, akıl vermeyi hele “ben bilirim, ben haklıyım” diyerek savaşmayı. Ah Sokrates ah! Daha çok insan içindeki Sokrates’i uyandırsa, senin değiminle ruhundan doğursa ne güzel olur JBu arada ben de iyi bir “at sineği” ve “ebe” olma yolundayım, bilesin JKendi çapımda tabii ki hocam… Umarım iyi bir öğrenci olabiliyorumdur sana, küçük at sineği Arzu… :)

Ve tabii ki son söz, o meşhur söz, şu an hepimizin ihtiyacı olan ya da bazılarımızın çoktan cevabını bulmak üzere yola çıkmamızı sağlayan söz: “Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez.”

Bir dahaki felsefe günlüğünde buluşmak üzere sevgili günlük, bir hikmet âşığı olarak sorgulamaya, düşünmeye devam. :)

Arzu Bıyıklıoğlu

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu

www.arzubiyiklioglu.com

instagram.com/arzu.biyiklioglu/

facebook.com/arzubiyikliogluofficial/

Ebe ve At Sineği Olarak İronik Sokrates

Sokrates kendisini doğurma yetisini yitirmiş ve başkalarının doğurmasına yardım eden tecrübeli bir ebe olarak tanımlar. Tabi bu ebelik ve doğurtma sanatı tümüyle ruhsal bir nitelik taşır.

Filozof bedenin doğurmasına değil, ruhun doğurmasına yardım eder. Ruhun derinliklerinden ortaya çıkarılması ve doğrultulması gereken şey, bilgidir. Bu bilgi biraz önce de belirttiğimiz üzere evrensel ve nesnel bilgidir. Kendi öznelliğinin ve bireyselliğinin keyfi ve yüzeysel sanılarına boğulmuş ruhun derinliklerindeki evrensel ve nesnel bilgi hazinesinin ortaya çıkartılması, oldukça yorucu ve yetenek gerektiren bir ebelik sanatına işaret eder.

Burada temel kural bilginin önceden hazır bir şekilde sunulmaması, ebenin ironik bir bilgisizlik durumunda olmasıdır. Doğurması gereken kişi tecrübeli ve olgun ebe değil, genç ve körpe beyinlerdir. Bu oldukça sinir bozucu doğurtma sürecinden dolayı Sokrates kendisini ayrıca bir at sineği olarak da tasvir eder. O hantal bir at gibi zihinsel bir hareketsizlik ve tembellik içindeki sıradan insanlar için, rahatsız ederek harekete zorlayan bir at sineğidir.

Ahlaki bir karakter olarak Sokrates’in böyle bir misyon ile ortaya çıkması, döneminin birçok insanı için oldukça küstah ve cüretkâr görünmüş olmalıdır. Fakat çevresinde birikmiş birçok hayranı ve taraftarı da bulunmaktaydı. Çok güçlü ve çekici bir kişilik olduğu tartışma götürmez.

Sokrates’in kişilik açısından bu güç ve çekiciliği kuşkusuz bedensel değil ruhsal bir çekicilikti. Dönemine ve kendisine ilişkin birçok tarihsel kayıt onun bedensel olarak itici sayılabilecek bir yapıya sahip olduğunu aktarır. Sokrates’in ruhsal çekiciliği bütün Atinalıları ve döneminin tüm düşünür ve sanatçılarını geride bırakan entelektüel birikiminden kaynaklanmaktaydı. Bu açık ve belirleyici bir tarzda özümsenmiş bir bilgeliğe ve yaşam felsefesine dönüşmüş derin bir birikime işaret etmekteydi.

Tüm donanımına ve birikimine karşın Sokrates, Platon’un ilk dönem diyaloglarında ilkin kendisini bilgisiz gösterir ve diğer insanlardan bir şeyler öğrenmeye hevesli olduğunu belirtir. Kuşkusuz bu ironik bir durum sayılmalıdır. Bilgisizliğin kabulüne dayalı böyle bir ironi, Sokrates ile karşılaşan kişiler için hem çekici hem de rahatsız edici bir provokasyon olarak duyumsanmaktaydı. Burada provokasyonu hem olumlu hem de olumsuz bir anlamda kullanıyorum. Provokasyon bilindiği üzere kışkırtma anlamına gelir.

İnsan birilerini hem olumlu anlamda uyarmak ve uyandırmak hem de kontrolden çıkarıp küçük düşürmek veya kullanmak için kışkırtabilir. Sokrates’inki kuşkusuz olumlu anlamda bir kışkırtmaydı; o gençleri ve çevresindekileri düşünmeye ve tartışmaya davet etmekte, daha bilge ve erdemli olduğunu düşündüğü bir yaşam için kışkırtmaya çalışmaktaydı.

Öte yandan onun bu epistemolojik ve etik çabası, bazılarınca kötü niyetli ve yoldan çıkarıcı olarak nitelendi. Bu kötü algı ve yorumların nedenlerinden biri, bazı kişilerin Sokrates’in bilgi birikimi ve güçlü kişiliği karşısında duydukları eziklikle açıklanabilir. Bir başka neden Sokrates’in taviz vermez kişiliğiyle mevcut iktidar için bir tehlike olarak görülmesi olabilir.

Sokratik diyalogların olumsuz tepkilere yol açmış olmasının bir başka önemli nedeni, bu diyaloglar sonrasında insanların bilgisizliklerini itirafa zorlanmış olmasıdır. Bilginin bir güç olarak görüldüğü bir ortamda bu oldukça utandırıcı bulunmaktaydı. Bilgi sahibi olmak günümüzde de yaygın olarak bir güç ve statü belirtisi olarak duyumsanmakta ve tüm gelişmiş ve karmaşık iş bölümüne rağmen insanlar bilgisizim demekte zorlanmaktadırlar. Kaldı ki Sokrates’in muhatap aldığı kişiler Yunanlı Aristokratlar olarak daha gururlu ve kibirli olmalıydılar.

Tweetle

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir