Doları saldım çayıra
05 Kasım
Tam da günümüzü anlatan bir şiir paylaşayım önce:
Doları saldım çayıra
Doları saldım çayıra
Halkı da Mevlâ kayıra
Bu krizi hayıra
Yoranın da avradını.
Münkir münâfıkın soyu
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de avradını.
Hem hırsızın hem yüzsüzün
Babası zengin dürzünün
Bunların meyit namazın
Kılanın da avradını.
Biçare mazlum söz söyledi
Cümle halkı dahleyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da avradını.
Şimdi gelelim ''bu şiiri kim söyledi?'' kısmına Siz sormadan ben söyleyeyim: Bu şiiri yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Kazak Abdal yazar.(*) Şimdi diyeceksiniz ki yüzyılda ‘’dolar’’ mı vardı? Olmaz olur mu? Köyü yıkıp harap eden münkir münâfıkların, hem hırsız hem de yüzsüzlerin bulunduğu her yerde ve her zaman ‘’dolar’’ da olmuştur…
Peki, kimdir bu şiiri yazan Kazak Abdal?
Kazak Abdal
Kazak Abdal yaşamıyla ilgili yazılı bir bilgi olmayan usta halk ozanlarımızdandır. Romanya Türklerindendir. Bir şiirinde asıl adının "Ahmet" olduğunu söyler. Bektaşi tarikatından olduğu tahmin ediliyor. Hacı Bektaş Veli'ye yürekten bağlıdır. Şiirlerinde taşlama, mizah ve yergi vardır. Yerici -alaycı tutumu, güldürücü diliyle din tacirlerine, yalancılara, cahillere ses kalabalığı ile başkalarını susturmaya çalışanlara şiirlerinde sataşır, onların olumsuz yanlarını sergiler. Aslında şiirleri açıktır, yoruma gerek duymaz. Yerginin içinde gerçeği sunar. Kimlere çattığını açıkça söyler.
Balım Sultan diye bilinen ve Bektaşiliğin ikinci piri sayılan Balım Sultan'ın "giyinişini, yürüyüşünü övdüğüne" bakılarak yüzyılda yaşadığı sanılıyor:
"Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün hak sırrına bürüyen
Kepeneğin yanı sıra yürüyen
Mürsel baba oğlu Sultan Balım'dır."
Kazak Abdal'ın en çok bilinen şiiri ise ‘’Eşeği saldım çayıra’’ isimli şiiridir:
Eşeği saldım çayıra
Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını.
Münkir münâfıkın soyu
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de avradını.
Müfsidin bir de gammazın
Malı vardır da yemezin
İkisin meyyit namazım
Kılanın da avradını.
Derince kazın kuyusun
İnim inim inilesin
Kefen dikmeye iğnesin
Verenin de avradını.
Dağdan tahta getirenin
Mezarına götürenin
Talkınını bitirenin
İmâmın da avradını.
Kazak Abdal söz söyledi
Cümle halkı dahleyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da avradını.
Kazak Abdal'ı tanıtırken söylediğim gibi Kazak Abdal'ın aslında şiirleri açıktır, yoruma gerek duymaz. Yerginin içinde gerçeği sunar. Kimlere çattığını açıkça söyler. Kazak Abdal bu şiirini hem hırsız hem de yüzsüz olup köyü yıkıp harap eden münkir münâfıkların soyuna yazar
Osman AYDOĞAN
(*) ‘’Doları Saldım Çayıra’’ isimli şiir ise Kazak Abdal’ın işte bu ‘’Eşeği saldım Çayıra’’ isimli şiirinden devşirilir Bu şiiri merhum Hasan Pulur, 12 Nisan tarihinde Milliyet gazetesindeki yazısında kullanır Ancak kaynağı bilinmiyor.
Bu şiiri Ruhu Su, Cem Karaca ve Erkan Oğur şarkı olarak söylerler. Üçü de güzel söyler. Ancak ben Erkan Oğur'un şarkısının bağlantısını veriyorum:
seafoodplus.info?v=FFqWrp_pKw8
Kazak Abdal, Romanya Türklerindendir. yüzyılda yaşadığı sanılan bir ozandır. Şiirlerinin bir kısmı hiciv örnekleriyle doludur.
Dili yalın ve sadedir. Rahat okunur. Şiirleri güncelliğini halen korumaktadır.
Kazak Abdal'ın ucu tenteneli ve taşlanmış bir mendilinin, Demir Baba dergahında bulunduğunu, Deliorman'dan gelen göçmenler söylemektedirler.
Kazak Abdal, Denizli'deki dergahında yatmaktadır.
ORMANDA BÜYÜYEN ADAM AZGINI
Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermeğe dervişan beğenmez
Alemi tan eder yanına varsan
Seni yanıltır bir mesele sorsan
Bir çim bile çıkmaz karnını yarsan
Camiye gelir de erkan beğenmez
Elin kapusunda kul kardaş olan
Burnu sümüklü gözü yaş olan
Bayramdan bayrama bir tıraş olan
Berber dükkanında oğlan beğenmez
Dağda bayırda gezen bir yörük
Kimi tımarlı sipahi kimi bir bölük
Bir elife dili dönmeyen hödük
Şehristana gelir ezan beğenmez
Bir çubuğu vardır gayet küçücek
Zu'mü fa'sidince keyf getirecek
Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahveye gelir de fincan beğenmez
Yaz olunca yayla yayla göçenler
Topuz korkusundan şardan kaçanlar
Meşe yaprağını kıyıp içenler
Rumeli Yenice'si dühan beğenmez
Aslında neslinde giymemiş hare
İş gelmez elinden gitmez bir kare
Sandığı gömleksiz duran mekkare
Bedestene gelir de kaftan beğenmez
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü
Yoğur ayran ile hallolmuş özü
Köyden şehre gelse bir Türk'ün kızı
İnci yakut ister mercan beğenmez
EŞEĞİ SALDIM ÇAYIRA
Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını
Münkir münafıkın soyu
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de avradını
Derince kazın kuyusun
İnim inim inilesin
Kefen dikmeye iğnesin
Verenin de avradını
Dağdan tahta indirenin
Iskatına oturanın
Hizmetini bitirenin
İmamın da avradını
Müfşidin bir de gammazın
Malı vardır da yemezin
İkisin meyyid namazın
Kılanın da avradını
Kazak Abdal söz söyledi
Cümle halkı dahleyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da avradını
BENİM PİRİM HACI BEKTAŞ VELİ'DİR
Benim pirim Hacı Bektaş Veli'dir
Pirim piri Şâh-i Merdân Ali'dir
Seyit Ali Sultan Kızıl Deli'dir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balı'dır
Erenlerin lokmasından yer isen
Gerçek imâmların aslın der isen
Dinle pendi san derim er isen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balı'dır
Arslan gibi apul apul yürüyen
Kendi özün Hak sırrına bürüyen
Kepeneğin yanı sıra sürüyen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balı'dır
Mümin olan lokmasını yedirir
Her sözleri rumuz ile bildirir
Gümânsı bil onu gerçek velidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balı'dır
Kızıl Deli ocağından uyanan
Baştan başa yeşillere boyanan
Varıp pirin eşiğine dayanan
Mürsel Baba oğlu Sultan Balı'dır
Mekân tutmuş Hanbağı'nda bucağın
Bulutlara ağıp tutan sancağın
Uyandıran pirimizin ocağın
Mürsel Baba oğlu Sultan Balı'dır
Kazak Abdal der rivâyet eyledim
Üç yüz altmış er ziyâret eyledim
Bu da söz başıhikâyet eyledim
Mürsel Baba oğlu Sultan Balı'dır
(bkz: esegi saldim cayira)
eşeği saldım çayıra,
otlaya karnın doyura
gördüğü düşü hayıra
yoranın da avradını
münkir münafıkın huyu,
yıktı harap etti köyü
mezarına bir tas suyu,
dökenin de avradını
dağdan tahta indirenin,
iskatına oturanın
mezarına götürenin,
imamın da avradını
derince kazın kuyusun,
inim inim inlesin
kefenin diken iğnesin,
dikenin de avradını
müfsidin bir de gammazın,
malı vardır da yemezin
ikisin meyit namazın,
kılanın da avradını
kazak abdal nutkeyledi,
cümle halkı ta'neyledi
sorarlarsa kim söyledi,
soranın da avradını
bu şiiri de kim yazmış diye sormayın sakın.
romanya türklerindenmiş. onyedinci yüzyilda yasadigi sanilan bir ozan. siirlerinin bir kismi hiciv örnekleriyle dolu. siirleri güncelligini halen koruyor.
kazak abdal'in ucu tenteneli ve taslanmis bir mendilinin, demir baba dergahinda bulundugunu, deliorman'dan gelen göçmenler söylemektedirler. kazak abdal, denizli'deki dergahinda yatmaktadir.
kaynak: seafoodplus.info
ormanda büyüyen adam azgini
ormanda büyüyen adam azgını
çarşıda pazarda insan beğenmez
medrese kaçkını softa bozgunu
selam vermeğe dervişan beğenmez
alemi tan eder yanına varsan
seni yanıltır bir mesele sorsan
bir çim bile çıkmaz karnını yarsan
camiye gelir de erkan beğenmez
elin kapusunda kul kardaş olan
burnu sümüklü gözü yaş olan
bayramdan bayrama bir tıraş olan
berber dükkanında oğlan beğenmez
dağda bayırda gezen bir yörük
kimi tımarlı sipahi kimi bir bölük
bir elife dili dönmeyen hödük
şehristana gelir ezan beğenmez
bir çubuğu vardır gayet küçücek
zumü fasidince keyf getirecek
kırık çanağı yok ayran içecek
kahveye gelir de fincan beğenmez
yaz olunca yayla yayla göçenler
topuz korkusundan şardan kaçanlar
meşe yaprağını kıyıp içenler
rumeli yenicesi dühan beğenmez
aslında neslinde giymemiş hare
iş gelmez elinden gitmez bir kare
sandığı gömleksiz duran mekkare
bedestene gelir de kaftan beğenmez
kazak abdal söyler bu türlü sözü
yoğur ayran ile hallolmuş özü
köyden şehre gelse bir türkün kızı
inci yakut ister mercan beğenmez
spoiler
zam ve zulümpadişahın başka bildiği yokmuş , zam yapar , başını kaldıranı da ezermiş
zaptiyeler padişaha çıkmışlar:
"efendim halk homurdanmaya başladı!"
"ezin kafalarını vergilerine zam yapın!"
halk küfretmeye başlamış , sövüp sayıyormuş , sokakalara çıkmışlar , padişahın taktiği hiç değişmemiş:
"zam yapın , kafalarını ezin!"
zatiyeler bir gün telaşla koşup gelmişler:
"padişahım , bunlara bir hal oldu , sokakalarda meydanlarda zil çalıp , göbek atıyorlar!"
padişah yerinden fırlamış:
"işte bu fena , hayra alamet değil , ne yapacakları belli olmaz!"
***************
böyle dönemlerde halk gücünü mizahtan alır , her gün bir hikaye uydurulur , fıkra üretilir ya da eski hicivler yaşanan güne uyarlanır:
kazak abdal'ın "eşeği saldım çayıra" diye başlayıp , "anasını" yada "avradını" diye biten taşlaması eğer bugüne uygulanırsa , burada durun!
***************
bakın nasıl uyarlamışlar:
"doları saldın çayıra/halkı da mevla kayıra/bu krizi hayıra/yoranın da avradını.
"hem hırsızın hem yüzsüzün / babası zengin dürzünün / bunların meyit namazın / kılanın da avradını.
biçare mazlum söz söyledi / cümle halkı dahleyledi / sorarlarsa kim söyledi / soranın da avradını."
hasan pulur
milliyet gazetesi
spoiler
zamanlar üstü söylemler vermiş büyük ve derin seafoodplus.infoşke tırnağı olabilsek.
eski dost. şu an yedinci nesil çaylak.
(bkz: ben atiym zihniyeti)
ne tesadüftür ki kaygulu abdal ile aynı anda baba olmuş bir yazar kardeşimiz.
allah analı babalı büyütsün diyoruz buradan
bir baba hindi, bir baba hindi.
taraftar forumundan*magna cum laude ile mezun olmuş ve ekşi sözlük 'te yazar olmuş yaşam formu..
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.