Sosyoloji Mezunlarının Kariyer İmkanları
Mezunlarımız, özel sektör, kamu kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarında çeşitli pozisyonlarda çalışabilir veya akademik kariyer yapabilirler.
Sosyoloji mezunları için kamu sektöründe Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler, Sağlık, Adalet, Tarım, Milli Eğitim, Kültür ve Turizm, Gençlik ve Spor ve İçişleri gibi çeşitli bakanlıklar; Bölgesel Kalkınma Ajansları, TÜBITAK, YÖK, TRT, Türkiye İstatistik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ulusal Ajans, Türk Patent Enstitüsü, gibi kurumlar ve belediyeler istihdam olanakları sunarlar. Özel sektörde ise medya, reklamcılık, halkla ilişkiler, insan kaynakları, pazarlama, araştırma, danışmanlık, strateji geliştirme alanlarında faaliyet gösteren şirketler sosyologlar için istihdam olanakları sunan kurumlardır. Diğer yandan hem ulusal ve uluslararası düzeyde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları hem de Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletlere bağlı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü gibi kuruluşlar ve Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası, Uluslararası Çalışma Örgütü, Gıda ve Tarım Örgütü ve Uluslararası Göç Örgütü gibi uluslararası kuruluşlar sosyologlar için kariyer imkânları sunarlar.
Akademik kariyer yapmak isteyen sosyoloji mezunları, yüksek lisans ve doktora eğitimlerine sosyoloji disiplininde devam edebilecekleri gibi sosyal bilimlerin diğer pek çok alanında da devam edebilirler. Sosyoloji lisans eğitimi farklı sosyal bilim alanlarına geçişi mümkün kılar.
İEU Sosyoloji Mezunlarının Kariyerleri
Mezunlarımızın çalışmakta olduğu kurum ve kuruluşlardan bazıları şöyledir:
ERA Recruitment & Outplacement Agency, IKEA, Antalya Akev Üniversitesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Pozitif Yaşam Derneği, Webhelp Türkiye, Özel Bostanlı Dipol Aile Danışmanlık Merkezi, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği, Delphi Technologies, Medical Park İzmir Hastanesi, Janoschka Silindirleri San. ve Tic. A.Ş., Ekvator Enerji, PsikoBornova Aile Danışma Merkezi, TGS-İzmir Adnan Menderes Havalimanı, Akdeniz Üniversitesi, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı.
Mezunlarımızın yüksek lisans veya doktora öğrenimi gördükleri üniversitelerden bazıları şunlardır:
Frankfurt Goethe University, Gran Sasso Science Institute, University of Minnesota, University of Lund, Koç Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Justus Liebig Universität, University of Siegen, University of Tampere, University of Plymouth.
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, Türkiye’nin ilk ve en köklü sosyoloji kürsüsüdür. Kurulduğu günden bu yana, Ziya Gökalp’ten Hilmi Ziya Ülken’e, Baykan Sezer’den akademik faaliyet ve üretimlerini hâlihazırda bölüm bünyesinde yürüten mevcut öğretim üyelerine, daima geçmişi güncelle birleştirmek suretiyle dünümüzü, bugünümüzü ve geleceğimizi aydınlatan pek çok ciddi akademik ürün ve yaklaşım ortaya koyma başarısı gösteriyor. Yeni dönemde güncellenen zengin müfredatı ve güçlü kadrosuyla birlikte sosyoloji bölümünden mezun olan öğrencilerin donanımlı bir şekilde her sektörde istihdam edilmesine yönelik detayları ve bu bölümü sizlere daha iyi tanıtabilmek için İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun ile konuştuk.
​
Sosyoloji Bölümü Kurucu Bir Bölümdür
Türkiye’de sosyolojinin üniversite düzeyinde ilk kez İstanbul Üniversitesi ile gündeme geldiğini ve müfredatının yılında Ziya Gökalp ile başladığını anlatarak sözlerine başlayan Prof. Dr. Coşkun, “İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öncelikle kurucu bir bölümdür. Buradan yetişen hocaların özellikle sonrasında yetiştirdiği öğrencilerle birlikte anaç ve kurucu bir bölümdür. Bu anaçlığıyla Türk üniversite sistemindeki insan kaynakları oluşumunun önemli bir zemini ve mecrası olmuştur. Yaklaşık yıla yakın bir dönemden söz ediyoruz. Bu tarih içerisinde olağanüstü zengin bir eser birikimi bulunuyor. Türkiye’nin en köklü Sosyoloji Dergisi de yine Edebiyat Fakültesindedir.†dedi.
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi’nin, ’da 6 sayısının savaş şartlarında Ziya Gökalp tarafından çıkartıldığını vurgulayan ve bu bakımdan derginin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Coşkun, savaş şartlarında dahi bilim öğretmeye çabalayan Ziya Gökalp aracılığıyla Batı sosyolojisiyle ilişki kurmuş metinlerin, yayınlandığı anda Osmanlı Türkçesine çevrilmesi ve okunmasının söz konusu olduğunu belirtti. Prof. Dr. Coşkun, “Bu arada, dışarıya yetişmek üzere öğrenci gönderilmesinde Gökalp’in öncülüğünü ve kuruculuğunu önemsemek lazım. Ziya Gökalp’in rolü kuruculukla sınırlı değildir. O günkü Darülfünunda, Gökalp’in öğrencilere sahip çıkılması ve fakülteye ilişkin alanlara insan yetiştirilmesine yönelik tespitleri ve ön görüleri vardır. Güçlü isimler yetişti. Mehmet İzzet, Türk Sosyolojisinin güçlü bir ismidir. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, pedagoji sahasında yani eğitim bilimleri alanında yetişmiş olmasına rağmen Türk sosyolojisine ciddi katkıları olmuş bir isimdir.†dedi.
Fuat Köprülü’nün dahi Ziya Gökalp’in öğrencisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “Cumhuriyet döneminde üniversiteye yetişmiş insan kaynaklarını oluşturmak üzere yurt dışına öğrenci gönderme politikası Osmanlı’dan intikal eden bir politikadır. Yurt dışına gönderilen öğrenciler geri döndüğünde ikinci bir kuşağın başlaması söz konusudur. Burada Hilmi Ziya Ülken gibi güçlü isimlerin Türk sosyolojisinde öne çıktığını görüyoruz.†dedi. ’lı yıllarda Türk sosyolojisinin atağa geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “Hilmi Ziya Ülken ile birlikte Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü tekrar bağımsız olarak ve güçlü bir şekilde kendini kurar. Hilmi Ziya Ülken, güçlü bir kadro kurar ve dergiye tekrar başlar; sosyal araştırmalara girişir. Türk modernleşmesi, Türk düşünce tarihi, Türk tarihi ve toplumu konusunda güçlü çalışmalar ortaya koyar, güçlü bir kadro yetiştirir.†dedi. Aynı zamanda derginin, bölümü uluslararası bir camiaya açtığını ifade eden Prof. Dr. Coşkun, “’li yıllarda Uluslararası Sosyoloji Kongresi’nin Hilmi Ziya Ülken başkanlığında Türkiye’de toplanması söz konusu olur. İhtilali sonrası üniversitede yaşanan tatsız bir hadiseyle üniversiteden çok sayıda öğretim üyesi tasfiye edilir. Bunların başında en fazla hasar gören İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesidir. Sosyoloji Bölümünden de Hilmi Ziya Ülken uzaklaştırılır.†dedi.
Bölümün Tarihi, Uzun Dönemde Zengin, Güçlü ve Üretken Bir Tarihtir
’lı ve 70’li yıllarda Cahit Tanyol’un, Türk sosyolojisinde cereyan eden tartışmalara katılmış güçlü bir isim olduÄŸunu kaydeden Prof. Dr. CoÅŸkun, sonrasında Prof. Dr. Baykan Sezer’in bölüm baÅŸkanı olduÄŸunu söyledi. Prof. Dr. CoÅŸkun, sözlerine şöyle devam etti: “Kısaca ÅŸunu söyleyebilirim. Bölümün tarihi uzun dönemde zengin, güçlü ve üretken bir tarihtir. Bu zenginliÄŸe ilave etmemiz gereken baÅŸka bir husus var. Tarih önemlidir, zenginlik önemlidir ancak tarih tek başına bir güç kaynağı deÄŸildir. Güncel ve çaÄŸdaÅŸla ilgili yeni sorunlar karşısında bir tavır, tutum geliÅŸtirilebildiÄŸi ölçüde tarihsel tecrübeyi bu iliÅŸkiyi kurmada temel kıldığında ve bugünle bir etkileÅŸim yakalandığında tarih sizin için anlamlıdır.â€
Zengin İçerik ve Güçlü Bir Kadro
Yeni dönemde Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünün, sadece tarihsel zenginliÄŸin gücü ve birikimiyle deÄŸil, o günkü birikimle bugün arasında iliÅŸki kurma anlamında atılımlar yaptığını belirten Prof. Dr. CoÅŸkun, “Bölümümüz kendisini güncellemekte ve çaÄŸdaÅŸlaÅŸtırmakta. Bu anlamda birinci iÅŸ müfredatın güncelleÅŸmesidir. Bu yıl çok önemli bir teÅŸebbüste bulunduk. Birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarda istatistiklerden baÅŸlayarak tüm araÅŸtırma yöntemleri konusunu çok zengin bir içerik ve güçlü hocalarla ele alma kapasitesi geliÅŸtirdik. Doç. Dr. Murat Åentürk ve Dr. Öğr. Ãœyesi TuÄŸba TopçuoÄŸlu, bu iki ismin etrafında müfredatta araÅŸtırma yöntemlerini güçlü bir ÅŸekilde yeniledik, içerik oluÅŸturduk. Öğrencilerimiz birkaç yıl içerisinde Sosyoloji Bölümünü tamamladıklarında, insan kaynakları sektöründen, araÅŸtırma ve saÄŸlık sektörüne kadar yöntem ve araÅŸtırma araçlarını kullanabilen donanımlı mezunlar olacaklar.†dedi.
“Sadece En Ä°yiler Doktora Programına Geçebilirâ€
Sosyoloji AraÅŸtırma Merkezi hakkında bilgi veren Prof. Dr. CoÅŸkun, “Lisans öğrencilerimiz projelere dâhil olabiliyor. Sadece veri giriÅŸinde deÄŸil, bizzat sahanın koordine edilmesine kadar buradaki projelere katılıyorlar. Aynı zamanda lisanstaki bu günceli yakalama çalışmalarımızı lisansüstüne de çıkardık. Åu anda Sosyoloji Yüksek Lisansı, Kent Çalışmaları Yüksek Lisansı, Siyaset Sosyolojisi Yüksek Lisansı ve Göç Çalışmaları Yüksek Lisansı var. Bütün bunlarla, Türkiye’nin deÄŸiÅŸen dinamiÄŸine uygun; kentin ciddi bir ÅŸekilde merkezde olmasına baÄŸlı olarak, bir çalışma programı geliÅŸtirdik.†dedi. Türkiye’de ilk defa doÄŸrudan uzmanlaÅŸmaya yönelik farklı üniversitelerden katkılarla zengin bir kadro oluÅŸturduklarını ifade eden Prof. Dr. CoÅŸkun, “Türkiye bir göç coÄŸrafyası. Biz bunu fark ettik ve bu alanda insan yetiÅŸtirmeye katkı saÄŸlamak üzere Göç Yüksek Lisans Programını geliÅŸtirdik. Buradan sadece en iyiler doktora programına geçebilir. Bölüm sadece kendini besleyen bir mekanizma olarak tasarlanmadı. Türkiye’nin tüm insan zenginliÄŸini, bilimsel motivasyonu yüksek arkadaÅŸları çekmek üzere tasarlandı. Sadece Ä°stanbul Ãœniversitesinden mezun olanları deÄŸil Türkiye’nin farklı üniversitelerinden mezun olan genç, enerjik, bilim motivasyonu yüksek insan kaynağını çekmek üzere tasarlandı. Bu noktada Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü lisansüstü programlarında açık bir bölümdür. Güçlü bir lisansüstü programımız var.†dedi.
​“Gönüllü Akademisiâ€, “Daha Ä°yi Atölyeleri†ve “Çevrim İçi Atölyelerâ€
Öğrencilerin müfredat dışı etkinliklerle beslenmesini merkeze aldıklarını belirten Prof. Dr. Coşkun, “Sosyoloji Günleri, Çarşamba Toplantıları gibi farklı faaliyet alanları ürettik. Bunun dışında Sosyoloji Araştırma Merkezi bünyesinde öğrencilerimizin yeni araştırma sahalarını tanımaları amacıyla ‘Hizmet İçi Eğitim Çalışmaları’ ve yeni açılan araştırma alanlarının farkında olma ve izleme üzerine düzenlenen ‘Araştırma Deneyimleri Toplantısı’ var. Bunlar parlak lisans talebeleriyle bir etkileşim yakalamaya yönelik çalışmalar. Burada özellikle bir gönüllülük alanı açtık biz. Bu gönüllülük alanıyla birlikte İstanbul Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Sosyoloji Araştırma Merkezi’nin birlikte geliştirdiği bir ‘Gönüllü Akademisi’ oluşturduk.†dedi. Akademiye her sene başvuruların açıldığını ve on haftalık eğitimler ile öğrencilere gönüllülüğü kazandırma adına atölyeler, konferanslar düzenlendiği bilgisini veren Prof. Dr. Coşkun, “Gönüllü Akademisi öğrencilere yeni sorumluluk alanları, yeni tartışma alanları ya da kendisini ortaya koyabileceği, kendisini gerçekleştirebileceği alanları açmaya yönelik faaliyet sağlıyor.†dedi. Öğrencilerin daha fazla donanımlı hâle gelmesine yönelik ‘Daha İyi Atölyeleri’ program dizisini gerçekleştirdiklerini söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “ haftalık seminerler düzenliyoruz ve 20 öğrenci alıyoruz. ‘Temel Akademik Becerileri Geliştirme Atölyesi’ düzenledik burada. Öğrencinin düşünme, yazma, okuma, tartışma, kendisini anlatma sunum tecrübesini geliştirme anlamında besleyici bir atölye tamamladık. Burada, nasıl verimli okuruz, yazarız, çalışırız veya öğrenmeyi nasıl verimli kılarız ve yaratıcılık gibi başlıklardan hareket ettik. Bu anlamda Daha İyi Atölyeleri daha yüksek bir çıkış yakaladı. Bölüm sosyal medya hesaplarında da büyük etkileşim aldı.†dedi. “Sanal ortamın zenginleşmesi, dinamik hâle gelmesi ve buraya yönelik içerik üretiminin artması adına bizim öğrencimizin üretkenliğini beslemek ve geliştirmek, donanımlı kılmak anlamında bir “Çevrim İçi Atölyeler†oluşturduk,†diyen Prof. Dr. Coşkun, sözlerine şöyle devam etti: “Burada esas amacımız video üretimini sağlayıcı, öğrencinin yeteneklerini geliştirici bir program geliştirmek. İşin özüne odaklanmak istedik. Önce çok iyi bir ressam öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ahmet Albayrak hocamızı davet ettik. Bir resim nedir, bir resmi resim kılan nedir, ışık, gölge, ressamın dünya kavrayışı gibi konuları ele aldık. Bütün bu içerik üretme, video üretimi; tarihin, edebiyatın, kültürün bilgisiyle kurulacak ilişkinin önemine dairdi. Daha sonra bir arkadaşımız bir resim en iyi şekilde nasıl hikâye edilir, hikâye anlatıcılığı nasıl olur konusunu anlattı. Ethem Özışık arkadaşımız bir senaryo nedir, nasıl yazılır konusunu ve daha sonra bir arkadaşımız video üretimini ve sonrasında nelerin yapılacağını anlattı.†dedi.
​Sosyoloji Bölümü, Aidiyetin Yüksek Olduğu Bir Bölüm Olarak Öne Çıkıyor
Bu faaliyetlerle birlikte temel akademik becerilerinden başlayarak araştırma yöntemlerinden, biçim alanlarından her düzeyde öğrencinin 4 yıl içerisinde Sosyoloji Bölümü mezunu olarak her sektörde donanımlı vaziyette yer alacağını vurgulayan Prof. Dr. Coşkun, “Sosyoloji Bölümü olarak fazlasıyla öğrenci dostu bir bölümüz. Bu öğrenci odaklılığımız açık iletişimi merkeze alan bir yapıda. Bu anlamda öğretim üyesinin her aşamada 24 saat ulaşılabilirliğini test etmişizdir. Öğrenci memnuniyetimiz yüksektir. Kapı kapalı değildir. Öğrenci ne zaman isterse hocasına ulaşabilir. Bu anlamda açık iletişimin, dostluk ikliminin olduğu, aidiyetin yüksek olduğu bir bölüm olarak öne çıktığımızı söyleyebilirim.†dedi. Sosyoloji bölümünün görünür yüzü olarak sosyal medyada ciddi bir performans yakaladığını söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “Bir bölüm hesabı olmasının ötesinde bir kapasite yaratmıştır. Yüksek bir takipçi sayısı vardır. Bu takipçi sayısına ulaşmada öncelikle kendi işine odaklandı, birinci iş bu. İkincisi buna uygun içerik üretti. Sosyoloji Bölümü hemen her gün sosyolojiyle ilgili, Türk kültürü ve düşünce hayatıyla ilgili, tarihsel çağdaş sorunlarla ilgili, araştırma alanlarıyla ilgili içerik üretmektedir. Günde bir defa zincir düzeyinde bir paylaşım yapılmakta, bu da ister istemez Türk sosyoloji kamusunun, Türk düşünce kamusunun İstanbul Üniversitesi sosyologlarına ilgisini getirdi. Hesap canlı takipçileriyle etkileşim yakalayan bir hesap olarak karşımıza çıkıyor. Bunu da sürdüreceğiz.†dedi.
“Uluslararası Editörler ile Çalışıyoruzâ€
Öğrencinin bölüme geldiÄŸi andan itibaren üniversiteyi en iyi biçimde nasıl deÄŸerlendirebileceÄŸine iliÅŸkin bir ‘Kılavuz KonuÅŸmalar Dizisi’ oluÅŸturduklarına deÄŸinen Prof. Dr. CoÅŸkun, sözlerine şöyle devam etti: “Mesela bir dili nasıl öğrenebiliriz? Gerek dil bilimi, gerek sektörle iliÅŸki üzerinden uzmanları konuÅŸturuyoruz, video kaydı oluÅŸturuyoruz. YouTube’da ve sosyal medyada paylaşıyoruz. Kariyer alanına yönelik olarak da öğrencilerimizin nasıl iÅŸ bulacağı ve nelere dikkat etmesi gerektiÄŸiyle ilgili bir seri ürettik. Birinci hedefimiz bölümün üretkenliÄŸini, üretkenlik kapasitesini artırarak Türk sosyolojisinde bir dil oluÅŸumunu saÄŸlamaya yönelik. Son beÅŸ yıldır uluslararasılaÅŸma konusunda önemli bir teÅŸebbüsümüz var. Bu mecra Sosyoloji Bölümü Dergisi. Bu dergide son sayıdır uluslararası editörler ile çalışıyoruz. Uluslararası katılıma açık bir çalışma içerisindeyiz. UluslararasılaÅŸmanın birinci zemini dergi. Bundan sonraki adımı uluslararası paydaÅŸlar ile gerçekleÅŸtireceÄŸimiz çalışmalar ve ortak projeler olacak. Bunun hazırlıkları da sürüyor. Åu anda ürettiÄŸimiz atıf kapasitesi ile önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bizim atıf indexlerinde de yer alacağımızı düşünüyorum. Ayrıca öğrenci kulüplerimiz, Sosyoloji Kulübü, Åehir ve Toplum Kulübü, Ekoloji kulübü ve Kültürler Arası EtkileÅŸim Kulübü çok aktiftir ve güzel iÅŸlere imza atıyorlar.â€
Sektörlerde Sosyologlar Öne Çıkmaya Başladı
Kriz dönemlerinde özellikle sosyoloji bölümlerine iliÅŸkin tercihlerde bir azalma yaÅŸandığını söyleyen Prof. Dr. CoÅŸkun, bunun nedeninin sosyoloji bölümünün ‘kısa dönemde bir meslek kazandırmaz’ algısıyla ilgili olduÄŸunu ifade etti. Prof. Dr. CoÅŸkun, şöyle devam etti: “Bu algı geçmiÅŸte de böyleydi. Sadece kuramsal, belli bilgilerin öğretildiÄŸi ve aktarıldığı bir alan olarak, dünyayı kavrama biçiminin anlatıldığı yani doÄŸrudan, size somut bir meslek kazandırmaz kabulü olan bir ÅŸey. Türkiye’de özellikle sonrasında ciddi bir ÅŸekilde ülkenin dışarıya açılması çok farklı alanlarda donanımlı insan ihtiyacını ortaya çıkarttı. Türkiye’de uluslararası yetenek kıtlığı rakamlarında 5. Sırada; ’da ise 6. sırada. Bu yetenek kıtlığı ne demektir? Siz iÅŸ arıyorsunuz, %24’e varan genç iÅŸsiz söz konusu ancak siz üniversite olarak öğrencilerinizi donanımlı kılmamışsınız. Piyasanın ve kamunun belli sektörlerde ihtiyaç duyduÄŸu insanı yetiÅŸtirememiÅŸsiniz ve öğrenci iÅŸ bulamıyor. Böyle bir çeliÅŸkimiz var. Dolayısıyla sosyoloji size bir meslek kazandırmaz algısı var. Bu tamamıyla yanlış.â€
Sosyoloji Mezunlarının İstihdam Sorunu Olmayacak
Çok farklı sektörlerde artık sosyologların istihdam edildiÄŸini söyleyen Prof. Dr. CoÅŸkun, “Düne kadar insan kaynakları ÅŸirketlerinin merkezlerinde daha çok endüstri mühendisleri, psikologlar vs. söz konusuyken artık sosyologlar hatta antropologlar devreye girdi. Dolayısıyla medya, kamu, saÄŸlık sektörü, saÄŸlık sisteminin yönetimi, insan kaynakları, sanat sektörünün yönetimi gibi çok ciddi alanlarda sosyologlar öne çıkmaya baÅŸladı. Dolayısıyla biz de müfredatımızı buna göre güncelledik.†dedi. Prof. Dr. CoÅŸkun, bölüme gelecek birinci sınıf öğrencilerine ise ÅŸu mesajı verdi: “EÄŸer siz birinci sınıftan itibaren bölümün hakkını verirseniz, derslere devam ederseniz, buradaki eÄŸitimin hakkını verirseniz, uygulamalı çalışmalara katılırsanız, müfredat dışı etkinlikler ile kendinizi beslerseniz Ä°stanbul Ãœniversitesi Sosyoloji mezunu olarak istihdam sorununuz kalmaz. Çünkü nitelikli, donanımlı bir mezun olarak baÅŸlayacaksınız her alanda. Sadece bir öğretmenlik kapısında görev almanın ötesinde çok ciddi bir biçimde zengin bir mesleki alan yelpazesi söz konusu. Bunun için bu dört yılı çok ciddi bir ÅŸekilde deÄŸerlendirmeniz gerekiyor. Siz çalışın biz yanınızdayız.â€
Haber: Hande Nur Ocak
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü