Albümin, kanınızda bulunan çok sayıda farklı proteinden biridir. Vücudunuz gerçekleştireceği çoğu fonksiyon için proteine ihtiyaç duymaktadır. Ancak bu proteinlerin kanda bulunması gerekir. Düzgün çalışan bir böbrek kanınızdan idrara albümin geçişini engeller. İdrarınızda albümin (protein) bulunduğunda buna “albüminüri” veya “proteinüri” denir.
Basit bir idrar testi ile kanda protein varlığı araştırılabilir. Sizden "numune kabı" adı verilen temiz bir kaba küçük tuvaletinizi yapmanız istenecektir. Testi yapmak için sadece az miktarda idrarınız gereklidir. İdrarın bir kısmı, idrara yerleştirilen ince, plastik bir şerit olan bir ölçüm çubuğu ile hemen test edilir. Geri kalanı mikroskop altında incelenir ve ACR (albümin-kreatinin oranı) adı verilen bir testin yapıldığı bir laboratuvara gönderilir. ACR, idrarınızda albümin olup olmadığını gösterir. İdrarınızdaki normal albümin miktarı 30 mg/g'dan azdır. GFR sayınız 60'ın üzerinde olsa bile 30 mg/g'ın üzerindeki herhangi bir şey böbrek hastalığınız olduğu anlamına gelebilir.
Böbreklerinizin ana işlerinden biri kanınızı filtrelemektir. Böbrekleriniz, protein gibi vücudunuzun ihtiyaç duyduğu önemli şeyleri kanınızda tutar. Ayrıca atık ürünler ve ekstra su gibi vücudunuzun ihtiyaç duymadığı şeyleri de ortadan kaldırırlar.
Böbrekler sağlıklıysa, idrarınızda çok az protein olmalı - hatta hiç protein bulunmamalıdır. Ancak böbrekleriniz hasar görürse, protein böbreklerden idrarınıza "sızabilir".
Albüminüri böbrek hastalığının erken bir belirtisi olabilir, ancak doktorunuz albüminürinin yeterince su içmemek gibi başka bir nedenden kaynaklanmadığından emin olmak için sizi tekrar kontrol edecektir. Doktorunuz böbrek hastalığınız olduğundan şüphelenirse albümin testi tekrarlanacaktır. Üç ay veya daha uzun sürede üç pozitif sonuç böbrek hastalığının bir işaretidir.
Ayrıca GFR'yi tahmin etmek için size basit bir kan testi verilecektir. GFR, glomerüler filtrasyon hızı anlamına gelir. GFR değeri, böbreklerinizin ne kadar iyi çalıştığını belirlemeye yardımcı olur.
Ayrıca aşağıdakiler de yapılabilir:
Böbrek hastalığı riski yüksek olan kişiler, bir doktor tarafından gerçekleştirilecek rutin kontrollerin bir parçası olarak bu testi yaptırmalıdır. Aşağıdaki durumlara sahip kişiler ise böbrek hastalığı açısından yüksek risk grubundadır:
Eeğr böbrek hastalığı doğrulanırsa, doktorunuz bir tedavi planı oluşturacaktır. Ayrıca nefrolog adı verilen özel bir böbrek uzmanına görünmeniz gerekebilir. Tedaviniz şunları içerebilir:
İdrarda protein kaçağı, normalde idrarda bulunması gerekmeyen proteinin idrarla atılması durumudur. Normalde, böbrekler vücuttaki fazla su, atık ve diğer maddeleri idrar yoluyla uzaklaştırırken, kan damarlarında bulunan proteinleri geri emer ve yeniden dolaşıma sokarlar. Ancak bazı durumlarda böbreklerin filtreleme mekanizmaları zarar görebilir veya işlev bozukluğu yaşayabilir, bu da proteinlerin idrarla atılmasına yol açabilir.
İdrarda protein kaçağına neden olan birkaç faktör bulunmaktadır:
İdrarda protein kaçağı, idrar testi yoluyla teşhis edilir. Normalde idrarda çok az miktarda protein bulunabilir, ancak belirli bir eşiği aşan protein miktarı anormal kabul edilir. Protein kaçağı olan kişilerde, tedavi altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Tedavi, altta yatan böbrek hastalığının yönetimi, kan basıncının kontrolü, diyabetin iyi kontrolü ve gerekirse ilaç tedavisi gibi yöntemleri içerebilir.
İdrarda protein kaçağı belirtileri, genellikle proteinüri olarak adlandırılan durumun kendisiyle ilişkilendirilen belirtilerdir. Bunlar şunları içerebilir:
Protein kaçağı belirtileri, altta yatan nedenlere ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Eğer protein kaçağına işaret eden herhangi bir belirti fark ederseniz, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir. Sadece belirtilerle teşhis koymak yerine, bir doktorun doğru bir teşhis yapabilmesi ve uygun tedavi yöntemlerini önerebilmesi için profesyonel tıbbi değerlendirme gereklidir.
İdrarda protein kaçağı tedavisi, altta yatan nedenlere ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi, protein kaçağına yol açan temel sorunu hedef alır ve böbrek fonksiyonlarını korumayı, protein kaçağını azaltmayı veya durdurmayı amaçlar. İşte yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemlerinden bazıları:
Tedavi planı, bireysel olarak belirlenmelidir ve bir nefrolog veya uzman bir doktor tarafından yönlendirilmelidir. Altta yatan hastalığın türüne, protein kaçağının şiddetine ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak tedavi yöntemleri ve ilaçlar değişiklik gösterebilir.
Soru 1: İdrarda protein kaçağına ne sebep olur?
Cevap: İdrarda protein kaçağına birçok neden olabilir. Bunlar arasında böbrek hastalıkları (glomerülonefrit, nefrotik sendrom), diyabet, yüksek kan basıncı, enfeksiyonlar, iltihaplanmalar, bazı ilaçlar ve bazı kanser türleri yer alabilir.
Soru 2: İdrarda protein kaçağı belirtileri nelerdir?
Cevap: İdrarda protein kaçağı belirtileri arasında bulanık veya köpüklü idrar, sık idrara çıkma, idrarda renk değişikliği, ödem (şişlik), yorgunluk ve halsizlik sayılabilir.
Soru 3: İdrarda protein kaçağı nasıl teşhis edilir?
Cevap: İdrarda protein kaçağı teşhisi idrar testleriyle yapılır. Genellikle 24 saatlik idrar toplama testi veya idrarın protein-kreatinin oranının ölçümü gibi testler kullanılır.
Soru 4: İdrarda protein kaçağı nasıl tedavi edilir?
Cevap: İdrarda protein kaçağı tedavisi, altta yatan nedenlere bağlıdır. Tedavi, altta yatan hastalığın yönetimi, kan basıncının kontrolü, ilaç tedavisi, diyet düzenlemeleri ve gerektiğinde semptomatik tedaviyi içerebilir.
Soru 5: İdrarda protein kaçağı geçici mi yoksa kalıcı mı olabilir?
Cevap: İdrarda protein kaçağı hem geçici hem de kalıcı olabilir. Geçici protein kaçağı, enfeksiyonlar, fiziksel aktivite veya stres gibi geçici faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Kalıcı protein kaçağı ise genellikle böbrek hastalıkları gibi kronik durumların bir belirtisidir.
Soru 6: İdrarda protein kaçağı ciddi bir durum mudur?
Cevap: İdrarda protein kaçağı, altta yatan nedenlerin ciddiyetine bağlı olarak farklılık gösterir. Bazı durumlarda, protein kaçağı hafif ve geçici olabilirken, diğer durumlarda böbrek hasarının belirtisi olabilir. Bu nedenle, protein kaçağı teşhis edildiğinde, bir doktora danışmak ve altta yatan nedenin değerlendirilmesi önemlidir.
Okunma
Tam idrar testi analizi üriner sistem hastalıklarını göstermede en önemli testlerden biridir. Aynı idrar testi gibi idrar sedimenti inceleme de idrar analizinin çok önemli bir koludur.
Tam İdrar testinin (TİT) sabah ilk idrardan yapılması uluslararası kılavuzlarca önerilmektedir.
24 saatlik idrarda bakılan tetkikler birçok hastalığın tanısında kullanılmaktadır. 24 saatlik idrarı toplamak hataya açık bir durumdur. Fazla ya da az toplanabilir. Hastaya doğru tarif yapılarak hatalar azaltılabilir. Örneğin hasta uyandığında sabah 7 de ilk idrarını tuvalete yapmalı, daha sonra gün boyunca ve ertesi sabaha değin gece boyunca olan tüm idrarını ve ertesi sabah ilk idrarını en az 2,5 litrelik bir idrar kabında toplamalıdır. Egzersiz ilişkili protein kaçağı, idrarda kan hücresi görülmesi ve silendir formasyonunu arttırabileceği için 24 saatlik idrar toplama esnasında ağır egzersiz yapılmaması önerilir. Adet döneminde de kadınların 24 saatlik idrar toplamaması gerekmektedir.
İdrar kültürü ve idrar sedimenti değerlendirmesi için özellikle sabah ilk idrarın orta akımı gerekmektedir.
İdeal idrar kabı temiz ve kapasitesi en az 50 ml olmalıdır. İdeal çalışma örnek alındıktan sonra 3 saat içerisinde örneğin çalışılmasıdır.
RENK
İdrarın içerdiği ürokrom konsantrasyonuna göre değişmek üzere normal rengi soluk, açık sarıdan koyu sarıya kadar değişebilmektedir.
İdrar renginde sık renk değişikliklerine yol açan durumlar hematüri, hemoglobinüri ve myoglobinüri (pembe, kırmızı, kahverengi veya koyu kahverengi), karaciğer ve safra yolları hastalıklarında oluşabilen bilirubinüri (koyu sarıdan kahverengine değişen), ürat kristalleri (pembe idrar), idrar yolu enfeksiyonları (Klebsiella spp., Proteus mirabilis, Escherichia coli, Providencia) veya kalıcı idrar sondası olan hastalarda Enterococcus spp.’ A bağlı , şilüri (beyaz süt kıvamında idrar), porfirinüri (idrarda porfobilinojen atılımına bağlı), alkaptonüri (kırmızı idrarın beklemeyle siyaha dönmesi) durumlarında ortaya çıkabilir.
İdrarda renk değişikliğine yol açan ana ilaçlar: rifampin, fenazopiridin grubu (Sarıdan turuncu ve kırmızıya değişebilen ), desferroksamin (pembemsi idrar), fenitoin (kırmızı idrar) klorokin ve nitrofurantoin (kahverengi idrar) triamteren, propofol (yeşilimsi renk), metilen mavisi (mavi idrar), metronidazol, metildopa, imipenem (bekledikçe koyulaşan idrar)
Yiyeceklerden sık renk değişikliği yapanlar ise pancar (kırmızı idrar), senna (sarıdan kahverengine ) ve raventtir. (rhubarb) (kırmızı idrar)
BULANIKLIK
Normal idrar şeffaftır (transparan, ışığı geçirir). İdrarın bulanıklığı herhangi bir partikülün özellikle de hücrelerin, kristallerin ve bakterilerin daha yoğun olmasına bağlı oluşabilir. En sık idrarı bulanık hale getiren durumlar ise idrar yolu enfeksiyonu, ağır hematüri ve genital sekresyonlardır. Ancak idrarın şeffaf olması tek başına idrar örneğinin patolojik olmadığını söylemek için yeterli bir kriter değildir.
KOKU
İdrar kokusundaki değişiklik bazı gıdaların tüketilmesine bağlı değişebilir. Ayrıca idrar yolu enfeksiyonu ya da bazı metabolik hastalıklara özel kokular eşlik edebilir (fenilketonüri, izovalerik asidemi, hipermetiyonemi).
DANSİTE
Aynı volümdeki suya göre idrarın ağırlığı anlamına gelir. Genelde striple ölçülür ve strip esas olarak idrardaki iyonik konsantrasyonu ölçer. Normal idrar dansitesi g/ml aralığındadır. aralığı belirgin olarak idrarın dilüe olması anlamına gelir ve genelde aşırı su alımı ya da diabetes insipitus hastalığına eşlik eder. İdrar dansitesinin olması izostenürik idrar anlamına gelir ve genelde idrar konsantrasyon becerisinin bozulduğu akut tübüler nekroz ya da kronik böbrek hastalığına eşlik edebilir. g/ml gibi değerlerse ekstrensek osmotik ajan ya da idrarda radyokontrast madde atılımı ile bir arada olabilir.
pH
İdrarın asiditesini, dolayısıyla idrardaki H+ iyon varlığını gösterir. İdrar stribi ile tanımlanan özelliklerden biridir. pH ,0 aralığını ölçebilir. Duyarlılığı 0,5 intervallerinde olduğu için çok hassas bir metod değildir. Düşük pH genelde kandaki metabolik asidoza (asit yükü), yüksek protein alımına ve volüm eksikliğine işaret eder. Yüksek idrar pH’ı ise vejeteryan diyet, renal tübüler asidoz ve idrarda üreaz pozitif mikroorganizmalarla enfeksiyonda üreden amonyak üretilen duruma işaret edebilir.
HEMOGLOBİN
İdrarda eritrosit varlığını (alyuvar, kırmızı kan hücresi) indirekt olarak gösterir. Yanlış negatiflik yüksek dansite ya da yüksek C vitamini düzeyine bağlı oluşabileceği gibi yanlış pozitiflik de myoglobinuri ya da psödoperoksidaz aktivitesine sahip Enterobacter, Staphyloccoccus, Streptococcuslara bağlı enfeksiyonlarda da gelişebilir.
GLUKOZ
Kan glukozu mg/dl yi geçtiğinde idrarda glukoz pozitifliği görülebilir. Yanlış negatiflik idrar yolu enfeksiyonu ya da idrarda askorbik asit varlığında; yanlış pozitiflik ise okside edici ajanlar ve asit yükü fazla olan idrarda görülebilir.
PROTEİN
Uluslararası KDIGO kılavuzuna göre idrarda protein atılımı 24 saatlik idrarda mg üstü olarak tanımlanmıştır. İdrardaki proteini ölçmek için üç farklı yaklaşım mevcuttur.
Albumin
Tam idrar testlerinde ölçülen protein albümindir. İdrardaki protein atılımını strip üzerinde pH duyarlı bir ölçümle sunar. Sonuç negatiften, ++++ (4 pozitif)’ e giden bir skalada sunulur.
24 Saatlik Protein Atılımı
İdrarda protein atılımını gösteren altın standart testtir. Kişilerin bir sabahtan diğer sabaha değin tüm idrarlarının toplanarak içerisindeki toplam protein miktarının ölçülmesi ile değerlendirilir. Normal miktar günde mg altında proteinin idrarla atılmasıdır.
Spot İdrarda Protein/Kreatinin Ve Albumin/Kreatinin Oranı
Erken sabah idrarında ölçülen spot idrar protein/kreatinin oranı 24 saatlik ölçüme bir alternatif oluşturmaktadır. Normal miktar günde mg altında proteinin idrarla atılmasıdır. Sonuçlar büyük oranda 24 saatlik idrar sonuçları ile korelasyon gösterse de özellikle kas kitlesi düşük olan ileri yaş ve kadın hastalarda idrarla kreatinin atılımı değişebileceğinden sonuçlar değişebilir. KDIGO kılavuzlarına göre özellikle kronik böbrek hastalığı olan hastalarda ilk ölçümde protein/kreatinin oranındansa; albümin/kreatinin oranına bakılması önerilmektedir. Çünkü albümin atılımı özellikle böbrek hasarını göstermede daha hassas bir metoddur. Ancak bazı özel böbrek hastalıkları durumunda (tübülointerstisyel hastalık, monoklonal gamopatiler) Albumin kreatinin oranı da yanlış negatif sonuçlar verebilir. Normal olarak albümin atılımı günde 30 mg’ın altındadır.
LÖKOSİT ESTERAZ
İdrarda lökositlerin (akyuvar) bulunduğunun göstergesidir. Düşük idrar yoğunluğu, idrar pH değeri yüksekliği, idrar örneğinin değerlendirilmesinde gecikme olması durumunda lökosit esteraz pozitif olabilirken lökositler parçalanabileceği için lökositler görülmeyebilir. Yanlış negatif değerlendirmeler ise yüksek miktarda C vitamini alımı, idrarda yüksek glukoz ve protein olması (>5g/l), sefalotin, tetrasiklin, sefalexin veya tobramisin gibi antibiyotik kullanımlarına bağlı olabilir. Yanlış pozitif sonuçlar ise idrar koruyucu olarak formaldehid kullanımında, imipenem, meropenem veya klavulonat antibiyotikleri kullanımında oluşabilir.
NİTRİT
İdrarda nitrit varlığı nitrat redüktaz aktivitesine sahip bakterilerin idrardaki nitratı nitrite çevirmesi sayesinde olmaktadır. Bu bakteriler genellikle gram negatif bakterilerdir (psödomonas ve enterokok grubu hariç). Yanlış negatif sonuçlar özellikle vejetaryen diyetle az miktarda nitrat içeren gıdaların alınması, yanlış pozitiflik ise anormal idrar rengi olan durumlarda gözlenmektedir.
KETON
İdrardaki keton dipstick ölçümü asetoasetat ve asetonu ölçer. (Beta hidroksibütiratı ölçmez. ) İdrarda keton uzayan açlık, kusma, diabetik ketoasidoz ve uzun süreli egzersiz durumunda oluşmaktadır.
ERİTROSİTLER (RBC, Red blood cell, Kırmızı kan hücreleri, Alyuvarlar)
Santrifüj edilmiş sabah ilk idrarda mikroskopta x’lük büyütmede her sahada 5’ten fazla eritrosit olması anormaldir. Genellikle böbrek taşına bağlı olabileceği düşünülse de böbrek kistlerinden, kadınlarda menstrual döngüye ve ürogenital sistem tümörlerine kadar değişen birçok farklı klinik duruma eşlik edebilir.
LÖKOSİTLER (WBC, White blood cell, Beyaz kan hücreleri, Akyuvarlar)
Santrifüj edilmiş sabah ilk idrarda mikroskopta x’lük büyütmede her sahada 3’ten fazla lökosit olması anormaldir. Lökositler idrar yolu enfeksiyonu ve diğer böbrek hastalıkları ile ilgili olabilir. İdrarın kontaminasyonu da (idrarın başka vücut bölgelerine değerek alınması) idrarda lökosit fazlalığının bir göstergesi olabilir.
EPİTEL HÜCRELERİ
Renal tübüler, transizyonel epitel hücreleri (üroepitelyum) ve skuamöz epitel hücreler idrarda görülebilir. Mutlak bir hastalığı göstermezler. Diğer klinik süreçlerle birlikte değerlendirilmelidir.
SİLENDİRLER
Böbrekte fonksiyonel sahalardan biri olan distal tübülde oluşan Tamm Harsfall glikoproteinin ana yapısını oluşturduğu silindire benzeyen yapılardır. İçerdiği maddelerin adlarına göre adlandırılırlar. Hyalen, granüler, eritrosit, lökosit, epitelyal, yağ ve mum silendirler en sık karşılaşılanlarıdır. Her silendir farklı klinik durumu gösterebilir. Hyalen ve granüler silendirler her zaman bir hastalığı göstermeyebilir. Diğer silendirler ise genellikle bir böbrek hastalığına işaret edebilir.
KRİSTALLER
Böbrek taş hasalığı veya bazı kalıtsal hastalıklarda tanıya yardımcı olabilirler. İdrarda en sık görülen kristaller kalsiyum okzalat (en sık), triple fosfat (strüvit), magnezyum amonyum fosfat, ürik asit ve sistin kristalleridir.
ORGANİZMALAR
İdrar normalde sterildir (mikroorganizma içermez). Ancak bakteri, mantar, parazit ve virüslere bağlı enfeksiyon durumlarında idrarda bulunabilirler. Bazen de genital enfeksiyonlar olduğu zamanlarda da idrarda mikroorganizmalar gözlenebilir. İdrar kültürü ve özel testlerle idrarda hangi mikroorganizmanın bulunduğu ortaya çıkarılabilir.