Halk arasında strese bağlı görme kaybı yapan hastalık veya strese bağlı görme noktası ödemi olarak bilinen SSR hastalığı, retina tabakasının altında sıvı birikimini ifade eder. Hastalık genelde görme noktasını ( makula, fovea ) etkileyip merkezi görmeyi bozduğu için ‘Santral’ Seröz Retinopati olarak isimlendirilmiştir. Santral Seröz Retinopati isminin kısaltılmış hali SSR’dir. Bu hastalık ayrıca Santral Seröz Koryoretinopatidir (SSKR) olarak da adlandırılmaktadır.
SSR hastalığının kesin nedeni belirlenememiştir. Fakat hastalığın retinanın dış kısmını besleyen damarları içeren koroid tabakasındaki basınç artışına ikincil retina pigment epitelinde bozulmaya bağlı oluştuğu düşünülmektedir. Retina pigment epitelindeki bozulma retina altında sıvı birikimine yol açar. Stresli bireylerde stresi düzenleyen hormonlardan biri olan kortizonun (steroid) seviyesinde artışın ve kortizon salınımının düzenlenmesinde bozukluğun hastalığın oluşumuna katkı sağladığı düşünülmektedir. Ayrıca kortizon (steroid) içeren hap, krem, burun spreyi kullanan veya kortizon (steroid) içeren serum ve iğne tedavisi alan kişilerde de Santral Seröz Koryoretinopati daha sık görülür.
SSR, 20 ile 80 yaş arası tüm bireylerde görülebilir ancak en sık olarak yaş arası erkeklerde görülür.
SSR hastalığının gelişimi için en önemli risk faktörü kişilik yapısıdır. Stresli ve mükemmeliyetçi kişilerde bu hastalığın görülme oranı daha yüksektir. Bu yüzden çoğu hasta tarafından strese bağlı görme noktasında sıvı birikimi olarak bilinir. Erkekler kadınlara göre en az 3 kat daha fazla risk taşırlar. Göz hastalıkları uzmanı Doç. Dr. M. Giray Ersöz’ün Santral Seröz Retinopati hastalarında gerçekleştirdiği ve dünya tıp literatüründe bu hastalıkta yapılmış en büyük vaka kontrol çalışmasında SSR hastalığı için risk faktörleri erkek cinsiyet, A tipi kişilik (mükemmelliyetçilik, stres), kortizon (steroid) içeren ilaç kullanımı, sigara, hamilelik ve hipermetropi olarak bulunmuştur. Ayrıca uykusuzluk, uyku apnesi ve aşırı kafein tüketimi de Santral Seröz Koryoretinopati gelişimini tetikleyebilir.
SSR hastaları en sık olarak görme azalması şikayeti ile doktora başvururlar. Fakat yamuk görme, dalgalı görme, bulanık görme, merkezde kör nokta oluşması, cisimlerin olduğundan küçük gözükmesi ve renklerin soluk görülmesi şikayetleride oluşabilir.
SSR hastalığında görme noktasındaki sıvı genellikle 3 ay içerisinde kendiliğinden kaybolur. Santral Seröz Koryoretinopati, hastaların 1/3’ünde ataklar ile ilerler. Retina altında sıvı toplandığı andan itibaren görme hücrelerinde kayıp başlar. Göz hastalıkları uzmanı Doç. Dr. M. Giray Ersözün yaptığı başka bir çalışmada SSR hastalarında görme noktasındaki sıvı 3 ay içinde kaybolmazsa görme fonksiyonlarında fark edilebilir düzeyde kalıcı azalma oluşmaya başladığı gösterilmiştir. Ayrıca her yeni atak görme keskinliğini biraz daha düşürür. Hastalık Kronik Santral Seröz Koryoretinopati halini alırsa görme keskinliğinde kalıcı olarak çok ciddi azalma olabilir.
SSR hastalığı tanısı için rutin göz muayenesini takiben damlalı göz dibi ( göz arkası ) muayenesi yapılır. Ek olarak Santral Seröz Retinopatiden (SSRden) şüphelenilen hastalara göz tomografisi olarak bilinen, ışık dalgaları kullanarak retinanın görüntülenmesini sağlayan ve hiçbir yan etkisi olmayan optik koherens tomografi (OCT) uygulanır. Ayrıca Santral Seröz Koryoretinopati tedavisi uygulanması gereken hastalara Floresein Anjiografi ve İndosiyanin Yeşili Anjiografi yapılması gerekmektedir.
SSR hastalığı kendiliğinden düzelebilen bir hastalıktır. Hastadan kortizonlu ilaç kullanıyorsa bırakması ve stresten uzak durması istenir. Fakat retina altındaki sıvı 3 ay içinde kaybolmazsa tedavi edilmesi gerekir. Sıvının aylık takiplerde artması durumunda veya hastanın mesleği gereği (pilot vs) 3 ay beklenmeden de tedavi uygulanabilir. Santral Seröz Koryoretinopati tedavisinde en etkili olan yöntemler Fotodinamik tedavi ve Subthreshold (Mikropals, Pascal EPM vb) Lazerdir. Ne yazık ki fotodinamik tedavi için kullanılan vertaporfirin maddesinin üretimi tüm dünyada durmuş durumda. Bu yüzden şu anda Santral Seröz Koryoretinopati tedavisinde subthreshold lazerler birinci tedavi seçeneği olmuştur. Göz içi iğne tedavileri, göz damlaları ve haplar sadece bazı özel durumlarda SSR hastalığının tedavisinde kullanılabilir.
Göz hastalıkları uzmanı Doç. Dr. M. Giray Ersöz literatürde Santral Seröz Retinopati (SSR) hastalığı ve bu hastalığın içinde bulunduğu Pakikoroid Spektrumu konusunda en çok çalışma yapan doktorlardandır. Ayrıca dünya tıp literatüründe Santral Seröz Retinopati (SSR) hastalığında gerçekleştirilmiş en büyük vaka-kontrol çalışmasına imza atmıştır. Bu çalışma en saygın göz hastalıkları dergilerinden biri olan British Journal of Ophthalmology’ de yayınlanmıştır. Akademik çalışmaların yanısıra Doç. Dr. M. Giray Ersöz Santral Seröz Retinopati hastalarının tanı, takip ve tedavisini de yapmaktadır.
Bazı SSRI'lar sosyal anksiyete bozukluğu (SAB) için etkilidir, ancak semptomlar üzerindeki etkileri her zaman belirgin değildir. Terapiye rağmen kaygı durumunun hala devam etmesi durumunda kullanılabilirler. Paroksetin, sosyal anksiyete bozukluğu için onaylanan ilk SSRI'dır. Paroksetinin ardından sertralin ve fluvoksamin de FDA tarafından SAB'nin tedavisi için onaylanmıştır. Esitalopram ve sitalopram onaylanmamış olmalarına rağmen SAB'nin tedavisinde başarıyla kullanılmaktadırlar. Fluoksetin, SAB'nın tedavisi için plasebo ile aynı etkiye sahip olduğundan kullanılmamaktadır.[5]
Tedavisiz iyleşme ihtimali vardır.
Vakaların yaklaşık% 95inde, SSR, bulguların ilk geliştiği tarihten itibaren hafta içinde tedavi olmadan tamamen kendiliğinden düzelebilir. Bu nedenle, SSRnin çoğunda tedaviye gerek yoktur. SSR ilk tesbit edildiğinde genellikle izlenmesi önerilir: Hasta aylık bir süre boyunca yakından takip edilerek Retina altındaki sıvının azalıp azalmadığı kontrol edilir. Sıvıda azalma tesbit edilirse hafta içerisinde tamamen iyleşme olacağı düşünülür.
Bununla birlikte, bazı durumlarda, tedavi önerilebilir. Sıvının dağılması 12 haftadan daha fazla sürüyorsa ve özellikle görme düzelmiyorsa tedavi önerilir. Sıvı uzun süre retinanın altında kalırsa retina altındaki skar dokusu gelişme riski büyük ölçüde artar. Görmede kalıcı hasara neden olan bu skar dokusudur. Tedavi tgerektiren diğer bir neden, hastada tekrarlayan SSR atakları olmasıdır. SSR geçtiğinde dahi hastaların% 20sinde nüks görülecektir. Nüks sıklıkla başlangıçtaki olaydan daha hafif olsa da, sıvı art arda biriktiğinde, skar dokusu riski artar. FAF muayenesi, skar dokusuna neden olabilen geçirilmiş SSR ataklarının gösterilmesinde son derece yararlıdır. Tedavi gerektiren diğer nedenler, olağandışı miktarda sıvı mevcut olması ya da genellikle mesleki nedenlerle görmenin daha hızlı düzelmesine ihtiyaç duyulan, görme düzelmesi için 12 hafta bekleyemeyecek hastalardır.
SSR risk faktörlerinin kontrolü de önemlidir. Mümkünse steroid burun spreyleri veya yüz kremleri kullanılmasının durdurulması önerilir. Stres yönetimi ve tansiyon kontrolü de yararlı olabilir. Çok nadir durumlarda optik sinir çukuru (optik pit) mevcutsa, bunu düzeltmek için cerrahi seçenekler düşünülebilir.
Laser Tedavisi
Santral seröz retinopatinin tedavisi, flöresein anjiyografi, OCT taramaları ve mikroperimetri gibi diagnostik test yöntemleri aracılığıyla ilerlemenin izlenmesine bağlıdır. Bir hastanın SSRsi yeterince hızlı iyileşmezse, göz hekimi doğal iyileşme hızını artırmak için mikropuls lazer kullanabilir, böylece retina merkezi makula ve foveada zarar oluşması minimize edilmeye çalışılır.
SSRnin lazerle klasik tedavi yönetimi, RPE olarak bilinen retinanın alt katmanında kaçağa neden olan odak noktalarına, yüksek termal enerjili lazer uygulamasıdır. Lazer tedavisinin amacı, lazer fotokoagülasyon kullanarak sızıntı yapan kan damarını koterize etmek ve kaçak miktarını azaltmaktır. Bu genellikle başarılı olsa da, retina içinde görme problemlerine neden olabilecek bir skar gelişimine neden olur.
Yakın zamanda, RPE fokal sızıntısının net bir şekilde tanımlanmasını gerektirmeyen daha yeni mikro-puls lazer teknolojisi kullanılmaya başlanmıştır. Bu uygulama, retina sızıntısını retinaya herhangi bir zarar vermeden durdurmayı başarmanın avantajına sahiptir ve hekiminiz tarafından SSRyi tedavi etmek için tercih edilen yöntemdir.
CSRli hastalarda lazer tedavilerinin erken kullanılmasıyla, merkezdeki sıvı sızıntısının daha erken çözülmesi sağlayabilir, bu da sızıntının süresini ve kalıcı görsel hasar olasılığını azaltır. Lazer tedavisinin hastalığın tekrarlama riskini azaltmadığının bilinmesi önemlidir.
Göz içi iğne tedavisi
SSR tedavisinde başvurulan diğer bir alternatif, anti-VEGF ilaçların göz içerisine enjeksiyonunudur.
Santral Seröz Retinopati nedir? ( SSR nedir? )
Kısaltılmış ismi SSR olan Santral Seröz Retinopati, retina tabakasının altında sıvı birikimini ifade eder. Hastalık genelde görme noktasını ( fovea ) etkileyip merkezi görmeyi bozduğu için ‘Santral’ Seröz Retinopati olarak isimlendirilmiştir. Retina altındaki sıvının kaynağı koroid dokusu olduğu için hastalığın bir diğer ismi Santral Seröz Koryoretinopatidir.
Santral Seröz Retinopati’nin nedeni nedir?
Santral Seröz Retinopati’nin kesin nedeni belirlenememiştir. Hastalığın retinanın dış kısmını besleyen damarları içeren koroid tabakasındaki basınç artışına ikincil retina pigment epitelinde bozulmaya bağlı oluştuğu düşünülmektedir. Retina pigment epitelindeki bozulma retina altında sıvı birikimine yol açar.
Santral Seröz Retinopati kimlerde görülür?
SSR, 20 ile 80 yaş arası tüm bireylerde görülebilir. En sık yaş arası erkeklerde görülür.
Santral Seröz Retinopati gelişimi için risk faktörleri nelerdir?
SSR gelişimi için en önemli risk faktörü psikolojik strestir. Bu yüzden çoğu hasta tarafından strese bağlı görme noktasında sıvı birikimi olarak bilinir. Erkekler kadınlara göre en az 3 kat daha fazla risk taşırlar. Santral Seröz Retinopati için bildirilmiş diğer risk faktörleri ise şöyledir;
1. A tipi kişilik
2. Kortizon içeren ilaç kullanımı
3. Sigara
4. Uyku apnesi
5. Hamilelik
6. Uykusuzluk
7. Hipertansiyon
8. Aşırı kafein tüketimi
Santral Seröz Retinopati’nin belirtileri nelerdir?
Santral Seröz Retinopati hastaları yamuk görme, dalgalı görme, bulanık görme, merkezde kör nokta oluşması, cisimlerin olduğundan küçük ve uzakta gözükmesi ve renklerin soluk görülmesi şikayetleri ile başvurabilirler.
Santral Seröz Retinopati kalıcı görme kaybı yapar mı?
Santral Seröz Retinopati’de görme noktasındaki sıvı genellikle 3 ay içerisinde kendiliğinden kaybolur. SSR, hastaların 1/3’ünde ataklar ile ilerler. Retina altında sıvı toplandığı andan itibaren görme hücrelerinde kayıp başlar. Görme noktasındaki sıvı 3 ay içinde kaybolmazsa görme fonksiyonlarında fark edilebilir düzeyde kalıcı azalma oluşmaya başlar. Ayrıca her yeni atak görme keskinliğini biraz daha düşürür. Hastalık Kronik Santral Seröz Retinopati halini alırsa görme keskinliği kalıcı olarak ciddi azalma olabilir.
Santral Seröz Retinopati tanısı nasıl konulur?
Santral Seröz Retinopati tanısı için rutin göz muayenesini takiben damlalı göz dibi ( göz arkası ) muayenesi yapılır. SSR’den şüphelenilen hastalara göz tomografisi olarak bilinen, ışık dalgaları kullanarak retinanın görüntülenmesini sağlayan ve hiçbir yan etkisi olmayan optik koherens tomografi (OCT) uygulanır. Ayrıca SSR tedavisi uygulanması gereken hastalara Floresein Anjiografi ve İndosiyanin Yeşili Anjiografi yapılması gerekmektedir.
Santral Seröz Retinopati tedavisi nedir?
SSR kendiliğinden düzelebilen bir hastalıktır. Hastadan kortizonlu ilaç kullanıyorsa bırakması ve stresten uzak durması istenir. Fakat retina altındaki sıvı 3 ay içinde kaybolmazsa tedavi edilmesi gerekir. Santral Seröz Retinopati tedavisinde en etkili olan ve kliniğimizce de tercih edilen yöntem Fotodinamik tedavidir. Floresein Anjiografi ve İndosiyanin Yeşili Anjiografi ile belirlenen odaklara Fotodinamik tedavi uygulanır. SSR hastalığında nüks sıklığını azaltan tek yöntem de yine Fotodinamik tedavidir.