süleymancılar neden hacca gitmez / KADININ TEK BAŞINA HACCA GİTMESİ | Sorularla İslamiyet

Süleymancılar Neden Hacca Gitmez

süleymancılar neden hacca gitmez

Süleymancılar'dan skandal vaaz:

(Lütfen bu vaazı dinler ve bu haberi okurken şunu düşünün: Acaba bu konuşmayı bir İlahiyatçı, Diyanet Personeli veya bir İmam Hatipli yapsa idi hurafelerin İmamı olan Rabbani'nin izinden giden yıkıcı cemaatler ne yapardı acaba? Emin olun o şahıs üzerinden tüm İmam Hatip, İlahiyat ve Diyanet camiası bombardıman edilir. Ne sapıklığı kalırdı ne de dinsizliği)

SuperHaber’in verdiği bilgiye göre Yukarı Dudullu, Mehmet Akif Mahallesi'ndeki Hazreti Ebubekir Camii Erkek İptidai yurdunda Cuma namazı öncesi vaaz yapan vaiz, skandal cümlelerle gündeme oturdu.

“Süleymancılar Yurdunda Tüm Hocalara Talimat Verildiği İddiası” başlığı ile verilen haber maalesef erişim engeline takıldı. 

MAHKEMELER BU KONUDA DİYANET’İ BİLİRKİŞİ TAYİN ETMEDEN NASIL KARAR VEREBİLİYOR?

Daha önce de Süleymancılarla ilgili olarak yaptığımız bazı haberler yine herhangi bir şahsı hedef almamamıza, isim belirtmememize, iftira ve yalan beyanda bulunmamamıza rağmen erişim engeline takılmıştı. 

Oysa devletin alkol, uyuşturucu ve kumara karşı gençliği koruma görevi olduğu gibi alkol ve uyuşturucudan da tehlikeli olan gerek İslami gerekse İslam karşıtı adı ne olursa olsun toplumu bölen, birbirine düşman eden, aklı gideren, yalan yanlış bilgiler veren gruplara karşı da tedbir alma görevi bulunuyor.

Bunun en açık örneği, terör örgütleri ve İslam adı altında kendini kamufle eden Fetullahçı Terör Örgütü idi.

Zamanında mahkemeler,Fetullahçılara karşı yayın yapan medyayı özel ve tüzel kişiliğe saldırı babından cezalandırıp susturdu. Lakin gün geldi devran döndü ve anlaşıldı ki bu konuda medya ve bu kirli yapıyı deşifre edenler haklı, bu konuda karar veren mahkemeler ise verdiği kararlarda haksız çıktı.

Mahkemeler malumdur ki bilgi alanları dışında açılan davalarda bilirkişi tayin ederek o konuda karar verirler. 

İslam adı altında teşkilatlanan gruplar ile ilgili olarak açılan davalarda da mahkemelerin fevri kararlar vermek yerine bilirkişi tayin edilecek olan Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gelecek cevaba göre içtihatta bulunmaları gerekir.

Bu tür konular mahkemelerin ihtisas alanına girmediği için bir hakimin gelen müracaata bakıp karar vermeden önce Diyanetten bilirkişiliğine müracaat etmesi en doğru yol olsa gerektir.


İlgili haber sözü edilen adreste ismi de açıklanmış bir vaiz. Ve bu vaiz İslam’a aykırı bir konuşma yapar ve daha önce de belirttiğimiz gibi bu cemaat bünyesine aldığı öğrencileri de aynı şekilde İslam’a ve bilime ters bilgilerle donatıp saptırırken bunu deşifre eden haberlerin engellenmesi hangi hukuk mantığı ile izah edilebilir?

SÜLEYMANCILAR CAMİYE NEDEN GİTMİYORDU?

Her ne kadar Süleymancılar açık açık bir açıklama yapmasa da camiye gitmeyip kendi yurtlarında Cuma namazı kılmalarının nedeni olarak, “Türkiye’yi darü’l-harp, Diyanet’i de küfür devletinin bir kurumu olarak görüp Diyanet personelinin ardında namaz kılınamayacağı”na dair cemaat içi kimin, hangi yetki ve delile dayanarak verdiği bilinmeyen bir fetvaları var.

Bunun yanısıra Diyanet imamının, “Akılcı, mealci, hadis inkarcısı, şii, Seyit Kutup ve Mevdudi gibi kafir gördükleri kişilerin tefsirini okudukları, maaşlı namaz memuru gördükleri, bid’at ehli olduğu, namaz dışında örnek bir hayata sahip olmadıkları..” gibi pek çok yafta ile tabanlarını kandırıp Cuma namazına gitmelerine engel oldukları biliniyor.

ALLAH'I GÖRDÜĞÜNÜ İDDİA EDEN İMAMI RABBANİNİN MÜRİTLERİ ALİHAN KURİŞ'İ ELBETTE PEYGAMBER İLAN EDER

Süleymancıların Kur'an'ı yüzünden okuduğu ama anlamına dönüp bakmadıkları biliniyor. Kur'an'ı okumakla birlikte dini yaşam İmamı Rabbani'nin Mektubat adlı zırvalarına dayanıyor. 

İmamı Rabbani, Mektubat'ında "Allah'ın görülebileceğini, Allah'ı kadın suretinde ve organlarında gördüğü, arşı ala'da gezindiği, kendi ve başkalarının makamını görebildiği, abdest suyunu müritlerine içirdiği" gibi pek çok saçmalıklardan söz ediyor. 

İnsanın akıl hocası Allah'ı gördüğünü iddia eden İmamı Rabbani olur da talebesi Süleymancılar Alihan Kuriş'i peygamber ilan etmişse bunda yadırganacak pek de bir taraf yok. Tencere kapak misali


Lakin bu son Cuma namazı vaazı, bizim ne kadar haberlerinizde haklı olduğumuzu gösterdi. 

Süleymancılar, İslam adı altında Süleymancılık adında bir atalar dini yaşıyor. Görüntü de yaşadıkları din, İslam olsa da Kur’an ve sünnet ile çelişen ve sorgulanmayan yönleriyle Süleymancılık artık İslam’a hizmet edilen bir yer olmaktan öte artık bir atalar dinine dönüşmüş durumdadır.

Diyanet’e dil uzatan Süleymancıların Cuma namazında milleti nasıl zehirlediği bu son vaaz ile de ortaya çıkmış oldu.

ALİHAN KURİŞ PEYGAMBER İLAN EDİLİYOR

Bu vaazı veren cemaate liderlik yapacak kadar iddialı biri olarak kürsüye çıkmış durumda. Kürsüde oturanın konuşmasına bakıldığında cemaatte verilen eğitim ve tabi olanların ilmi seviyeleri hakkında dinleyene ipuçları veriyor.

İşte o skandal konuşmanın metni:

“Hz.Üstazımız der, Enbiyanın tasarrufu vardır kıymetli kardeşlerim. Hatta ve hatta bir şey daha sizlerle paylaşmakta sakınca görmüyorum. Ahir zamanda İsa aleyhissselamınnüzlundan bahsediliyor. Hadisi şeriflerde zaman zaman bunu ehli olanda konuşuyor olmayan da konuşuyor. Televizyonda vesairede bunları duyuyoruz. Ahir Zamanda İsa aleyhisselam nüzul edecek. Evet Büyüklerimizden bir tanesinin ifadesi de bu yönde idi. İsa aleyhisselamınnebilik tasarrufu ahir zamandaki varisi Rasule verilecek. Enbiyaullahtan olan o zata verilecek, buyurmuşlardı. Yani arif olan anlar. aslında konuşmakta istemiyorum bu gibi şeyleri. Arif olan kardeşlerimiz zaten sizlerde anladınız. Şu an da başımızdaki Alihan beyabimizin üzerinde bir hazreti üstazımızın tasarrufu var. Bir de diğer tasarruf var. Kıymetli kardeşlerim iki tane nebi(kitap verilmemiş peygamber) tasarrufuyla bu hizmetler kıyamet sabahına kadar gidecek.”

KISACIK VAAZDA DAHİ YAPILAN BARİZ HATALAR

•    Bu konuşma, sıradan bir kimsenin ettiği sözler olmayıp kürsünün kendine layık görüldüğü ve sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla da bu işi yıllarca yapan bir kimsenin konuşması olması yönüyle "dil sürçmesi, irticali hitap hatası" olarak değerlendirilemez. Bu konuşma Süleymancıların İslam dışında atalar dini yaşadıklarının en büyük kanıtıdır. 

•    Süleyman Hilmi Tunahan vefat ettiği halde hayatta ve hala kendisi ile iletişimde bulunulduğuna dair bir havada haberler veriliyor. Oysa vefat eden bir kimse Peygamber de olsa dünya ile irtibatının kesildiğine dair ayetler herkesin malumu. Konu ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyenler, Musab Seyithan adlı yazarımızın, “Paralel Yapı Çökertilirken Birilerince Paralel Din Yeniden Hortlatılıyor” başlıklı yazısına bakabilirler.

•    Süleyman Hilmi Tunahan ve seafoodplus.info vefat etmeleri sonrasında tasarruflarının devam ettiği iddia ediliyor. 

•    Hristiyanların hurafi yaklaşımlarına uygun olarak Hz. İsa’nın tekrar dünyaya geleceği belirtiliyor. Oysa Hz. İsa’nın nüzulü ile  Kur’an’da bu görüşü destekleyen tek bir ayet dahi bulunmazken rivayet edilen hadisler ise sıhhat noktasında sorunlu..

•    Hz. İsa’nın nüzulü ile ilgili sıhhati sorunlu hadislere vurgu yapılırken uç bir yorumla seafoodplus.info’nın gelmeyip nebilik tasarrufunun ehli beytten birine verileceği söylenmekle sorunlu hadislerin pabucunu dama atacak mantık hataları dolu bir içtihatta bulunuluyor.

•    At yarışçısı Alihan Kuriş, ehli beytten ilan edilerek duygu sömürü yapılıyor.

•    Alihan Kuriş Nebi ilan ediliyor.

•    Süleymancılara kimlerin hangi mantıkla lider tayin ettiği Alihan Kuriş’in liderliği, yapılan tüm mantıksal ve kaynaksal hatalara rağmen kendisi ve onu atayanlar kutsallaştırılıyor.

•    Ve işin ilginç tarafı kim bu ÖLMÜŞ Süleyman Hilmi Tunahan ile görüşüp bu saçmalıkları alan muhterem zevat?​

•    En iyisini Allah bilir lakin bu konuşmayı yapan ve dinleyenler ile bu konuşmaya hak vererek tepki vermeyen Müslümanların son peygamber ile ilgili ayetleri inkar ile dinden çıkma durumları dahi bulunuyor. 

BU CEMAATE KARŞI DİYANET BAŞTA  OLMAK ÜZERE DEVLETİN YETKİLİ KURUMLARI TEDBİR ALMALIDIR

Süleymancılar cemaatinin bid’at ve hurafelerle örülü bir dini anlayışı hakim kılma adına hizmet adı altında kendilerine emanet edilen çocukları tıpkı FETÖ gibi zehirlediği orta da iken devletin yetkili organları hala bu teşkilatı zararlı bir organ olarak ilan edip bu teşkilatın çalışmalarına son verme adına hala neyi beklemektedir. 

Kaynak: seafoodplus.info

KADININ TEK BAŞINA HACCA GİTMESİ

Hanefîler, Hanbelîler ve diğer mezheplerden bazı imamlar, kadına haccın farz olabilmesi için kendisiyle hacca gitmeyi kabul eden kocanın ya da başka bir mahreminin bulunmasını şart görürler. Delilleri de bir çok sahâbiden rivayet edilen su hadîs-i şeriftir: "Allah`a ve Ahiret gününe inanan hiçbir kadının, yanında mahremi yokken sefer müddeti yola çıkması helâl değildir" ( Buhârî, savm 67; Müslim, hac ; Ebû Dâvûd, menâsik 2; Tirmizî, radâ 15)

Imâm-i Şâfî ve Mâlik ise mahremin bulunmasını şart olarak görmezler. Onlar da delil olârak şu âyet-i kerime`yi gösterirler: "Beytullah`ı haccetmek, ona yol bulabilenler için, insanlar üzerinde Allah`ın bir hakkıdır." (3/97) Bu âyet; mahremi olan ya da olmayan diye ayrılmamıştır (umumidir). Binaenaleyh, maddi imkânı ve en az iki güvenilir kadın arkadaşı bulunan kadın da farz olan haccına gitmelidir derler. Umre de onlara göre vâcip olduğundan, bir defaya mahsus olmak üzere kadın, aynı şekilde umreye de gidebilir. ( Ibn Rüsd, Bidâye I/)

Ama bir defa hac ve umre yapan bir kadın, hiçbir mezhebe göre, mahremi olmaksızın ne hacca ne de umreye gidebilir. Böyle bir kadının gayesi sevap kazanmak ise, önünde iki yol vardır :

1. Hacca sarfedeceği parayı, Islâm için yapılmakta olan akıllıca çalışmalara, okuyan talebeye vermek.

2. Kendisiyle evlenebilecek birisi ile ciddî ve kalıcı bir şekilde nikâhlanmak.

Hanefî ve Hanbelîlere göre ise, beraberinde mahremi olmayan kadın hiçbir surette hacca gidemez. Çünkü, âyette geçtiği üzere, kadının oraya yol bulabilmesi, mahreminin bulunmasına bağlıdır Söz konusu hadis bu âyetin umumundan, mahremi bulunmayan kadınlar istisna etmiştir. Umre ise, Hanefilere göre zaten vâcip değildir. ( Bk. Ibn Rüsd, agk. el-Cezirî, el-Fikh, ale`I-mezâbhii`I-erba`a I/; Şâfiî, el-Um N/ Hatîp Sirbînî, Mugni`I-muhtâc I/)

HABERLER

Dernek, vakıf ve yurtlar kurarak örgütlenen Süleymancılar cemaati ile ilgili bilinen bir gerçek de Cuma ve vakit namazları için Diyanet’in camilerini boykot etmiş olmalarıdır.

Diyanet’e düşman cemaat olarak isim yapmış Süleymanlı cemaati, bıyık şekilleri, mavi takkeleri ve kendilerine has rabıta yöntemleri ile diğer cemaatlerden ve toplumdan kendilerini tamamen ayırmışlar.

CAMİYE GİTMEYEN CEMAAT

Müslüman toplumda ayrı bir ekol yaratan ve kendilerinin oluşturduğu kurallar, ritüeller ile diğer Müslümanlardan farklı bir profil çizen Süleymancılar Diyanet’in camilerine gitmez, İmam Hatip Okulları’nı tasvip etmezler.

Süleymancılar, Diyanet ve İmam Hatip’leri düşman ilan etikleri için, Diyanet’in camisine gitmez ve İmam Hatip mezunu imamların arkasında namaz kılmazlar.

Süleymanlı talebeleri nerede olursa olsun mutlaka kendilerine ait bir yurt veya kursta Cuma namazı kılarlar. Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış binden fazla yurt ve yüzlerce dernek ve vakıfları olduğu için, kendi imamlarının arkasında ve kendi mekanlarında namaz kılarlar.

NEDEN YILIN SON CUMA’SI CAMİYE GİDERLER?

Bütün yıl caminin kapısını açmayan Süleymancılar, yılın son Cuma’sı camilere gitmeyi ihmal etmezler.

Ancak yılın sonunda camiye gitmelerinin amacı Cuma namazı kılmak değil, ticaret yapmak içindir.

Süleymancılar, Fazilet Neşriyat tarafından basılan “Fazilet Takvimi” satışı için cami önlerini yılın son günlerinde mesken tutarlar.

Eğitimci-Yazar ve sitemizin yazarlarından Sait Çamlıca da bu konuyu sosyal medya hesabından paylaşarak gündeme getirdi.

Çamlıca, “Cuma namazlarını hep kendi yurtlarında kılan Süleymancılar, Caminin kapısında kendi takvimleri olan Fazilet takvimini satmak için, genelde yılın son cumasında camiye gelirler.” İfadelerini paylaştı.

 

saitJPG

 

Diyanet camilerini boykot eden Süleymancılar, para kazanmak, ticaret yapmak için camilere gidiyor.

Süleymancılar cemaatinin paraya olan zaafı bilinen bir gerçek. Para için her fırsatı değerlendiren cemaat için yıllar önce Hakikat Yayınları sahibi Ömer Öngüt şu cümleleri kullanmıştı.

“Dinleri Süleymancılık, İmanları Para, Has Huyları Gasp, Meslekleri de Dilencilik Olan cemaat”

Öngüt, bu sözlerini yazdığı “Süleymancılığı iç yüzü” adlı kitabının kapağında kullanmıştı.

FAZİLET TAKVİMİ

Süleymancıların neşrettiği takvim, bir takvimden öte propaganda aracı olarak kullanılıyor.

Düşüncelerini, görüşlerini ve propagandalarını bu takvim yapraklarına işliyorlar.

Propaganda ama kara propaganda.

Geçtiğimiz yıl Kağıthane’de ruhsatsız olduğu için yıkılan yurt binasını da takviminde kullanarak, Devlet karşıtı yalan ve mesnetsiz ifadeler kullanmışlardı.

 

seafoodplus.info

Etiketler :Süleymancılar, tarikat, cemaat, Cami, Cuma namazı

Süleymancılardan skandal video: Alihan Kuriş 2 peygamber yetkisine sahip

Sual: Hanefi mezhebindeki bir kadın, mahremi yoksa, Şafiî mezhebini taklit ederek hacca gidemez mi?
CEVAP: Hanefî mezhebinde, kadının mahremsiz sefere çıkması, sözbirliği ile haramdır. Şafiî mezhebinde, kadının mahremi olmadan, emin kadınlarla birlikte, yalnız hacca gitmesi câizdir. Hanefî kadın, Şafiiyi taklit ederek, böyle hacca gidemez. Çünkü, mezhep taklidi, ancak emir olunan bir iş yapılırken, meşakkat, sıkıntı olduğu zaman, bu sıkıntıdan kurtulmak içindir. Mahrem bir erkeği bulunmayan kadının hacca gitmesi emir olunmadı ki, Şafiiyi taklit etmesi lâzım olsun. Yani, mahremi olmayan kadına hacca gitmek farz olmaz.

Sual: Bazı kimseler, “Şafii’de kadınlar, başka kadınlarla hacca gidebildiği için Hanefi kadınlar da, yanında mahrem bir erkek olmadan, Şafii’yi taklit ederek hacca gidebilir” diyorlar. Bir kadın, mahremsiz hacca gidebilir mi?
CEVAP
Bir kadın, mahremsiz hacca gidemez. Ancak ebedi mahrem akrabasından fâsık ve mürted olmayan akıl baliğ veya mürâhık bir erkekle kocası ile beraber hacca gidebilir. Hadis-i şerifte, (Kadın, yanında bir mahremi olmadan hacca gidemez) buyuruldu. (Bezzar)

Hanefi mezhebinde olan kadınların Şafii mezhebini taklit ederek mahremsiz hacca gitmeleri caiz değildir. Bir Hanefi’nin Şafii mezhebini taklit etmesi, ancak bir farzı yaparken veya haramdan sakınırken karşılaştığı sıkıntıdan kurtulması için caiz olur. Caiz olduğu zaman da, taklit edilen mezhebin o husustaki bütün şartlarına uymak lazım olur. Haccın hepsini Şafii mezhebine göre yapmaları lazım olur. Kadının mahreminin hac yolunda ölmesi, Şafii’yi taklit etmesi için özür olur.

Erkeksiz kadın hacca gidemez. Giderse, haccı sahih olur ise de, haramdır. Erkeği ile gidince de, otelde, tavafta, say’da ve taş atarken, erkekler arasına karışması haccın sevabını giderdiği gibi, büyük günaha da girer. Ebedi mahrem erkeği bulunmayan kadın, ihtiyarlayınca, göremez olunca veya iyi olmayacak bir hastalığa yakalanınca, yerine vekil gönderir. Daha önce göndermez.

Sual: Bazıları, 3 kadının bir arada hacca gidebileceğini söylüyorlar. Dinimizde böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Dinimizde böyle bir şey yoktur. (Üç kadın hacca gider) demek dinimize aykırıdır. Kadınlar ne kadar çok olursa olsun, Hanefi’de mahremsiz hacca gidemez.

Sual: Bir kadın, eniştesi veya kayınbiraderi ile, uzun yola çıkabilir mi ve hacca gidebilir mi?
CEVAP
Enişte ve kayınbirader, mahrem akraba olmadığı için bunlarla yalnız kalmak günah olduğu gibi uzun yola gitmek de caiz değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allah’a ve ahirete inanan bir kadının, yanında babası veya oğlu veya kocası veya erkek kardeşi veya bir mahremi olmadan üç günlük ve daha fazla bir yola gitmesi helal olmaz.) [Buhari]

(Kocası veya mahremi olmayan müslüman bir kadının hacca gitmesi helal olmaz.) [Taberani]

Ancak bir zaruret veya ihtiyaç olunca, mesela mahrem kimse bulamayıp sefere de çıkmak lazım olunca, yanında mahrem erkekleri bulunan saliha hanımlarla beraber gitmek caiz olur. Fâsık akraba yerine, salih olan yabancılar tercih edilir. Salih kimse, insanın düşmanı bile olsa, haram işlemekten korktuğu için malımıza, canımıza, ırzımıza zarar vermez. Seferde olan bir hanım ise, yanında mahrem akrabası olmasa da, beyinin ikamet ettiği yere gelebilir.

Sual: Geçen sene bazı şirketler, kadınlar beraber olunca fizana da gidebilirler diyerek bizi hacca götürdüler. Uygun oldu mu?
CEVAP
Hayır. Peygamber efendimiz gidemez buyuruyor. Yanlış yapmışsınız, tevbe etmeniz gerekir.

Sual: Kadın Almanya’dan Türkiye’ye yalnız gidebiliyor da hacca niye gidemesin?
CEVAP
Bir kadın, zaruretsiz kilometreden uzağa gidemez. Giden varsa günah işliyor demektir. Fakat götürecek kimsesi yoksa veya gidecek durumda değilse, yani bir zaruret durumu varsa, uçakta veya otobüste salih kimseler varsa, onlarla sefere çıkabilir; fakat hacca, umreye yine gidemez

Sual: Dul bir kadının hacca gidebilmesi için bir erkekle nikahlanması dinimizde var mıdır?
CEVAP
Öyle bir şey yok. Hacca gidebilmek için biri ile evlenmek gerekmez. Ama illa gideceğim derse, dul bayan, boşanma hakkı kendi elinde olmak üzere nikah yapabilir, muvakkat nikah değil. Normal nikah yapabilir. Gelince kocasını boşayabilir. Boşamak üzere nikah olmaz. Normal nikah yapılır, hacdan gelince boşanır veya boşanmaz onun bileceği iş.

Sual: Dul bir kadın, amcası veya dayısı ile nikahlanıp hacca gidebilir mi?
CEVAP
Amcası, dayısı onun ebedi mahrem akrabasıdır, babası gibidir. Beraber gidebilirler. Amca ile dayı ile evlenilmez. Evlenen kâfir olur.

Sual: Annem, hacca gidince, kalabalıktan dolayı, haram işlememek için tavaf yapamazsa, orada beni vekil edebilir mi?
CEVAP
Vekil edemez. Haram işleyerek de tavaf yapmaz. Bir yolunu bulmalıdır. Bulamazsa ben hac etmeden ölürsem yerime vekil gönderin diye vasiyet eder.

Sual: Yaşlı kadın, yaşlı ve salih erkekle umreye de gidebilir mi?
CEVAP
Sefere gider, umreye gidemez.

Sual: Hacda haram işlemeden haccedemiyen kadın, ne yapar?
CEVAP
Haram işlemeden hac yapmaya çalışır. Haram işlemeden hac yapamazsa, vasiyet etmelidir. Şöyle vasiyet yapabilir:
(Ölene kadar hacca gidemezsem, yerime vekil gönderin.) [Ukud-üd-dürriyye]

Sual:
Hanımın nisabın üstünde bileziği var. Hacca gitmesi farz mıdır?
CEVAP
Parası olmak kâfi değildir. Hacca götürüp getirecek mahreminin bulunması da şarttır.

Sual: Kadınlar ihrama girdikleri elbiseyi, ihramdan çıkıncaya kadar çıkarmamaları mı gerekiyor, mesela otelde iken başları açık durabilirler mi?
CEVAP
Durabilirler.

Sual: Muayyen hâli yüzünden ziyaret tavafını yapamayan kadın ne yapar?
CEVAP
Temizlendikten sonra yapar.

Sual: Hayzlı veya nifaslı kadın tavafı, sa’yi temizlenince, ömrünün sonuna kadar senenin herhangi bir ayında yapabilir mi?
CEVAP
Evet. Fakat geciktirmemelidir.

Sual: Hac yolcuğunda, kadınların erkeklerin yanında abdest almaları uygun mudur?
CEVAP
Harama önem vermemek çok tehlikelidir. Başkasının yanında, avret yerini açmadan su ile istinca yapamayan kimse, pislik fazla olsa bile, su ile istincadan vaz geçer. Avret yerini açmaz. Namazı öyle kılar. Açarsa, haram işlediği için fâsık olur.

Tenha bir yer bulununca su ile istinca yapar ve namazını iade eder. Gusledecek kimse de tenha yer bulamazsa, teyemmüm eder. Çünkü bir emri yapmak, bir haram işlemesine sebep olursa, haram işlememek için, o emir terk edilir, yapılmaz. (Redd-ül Muhtar)

Sual: Dul bir kadının mahremleri yoksa hacca mahremsiz gidebilir deniyor. Bir de hacda tavaf ederken kalabalıktan sıkışma oluyor, kadın erkek birbirine dokunsa da, zaruret olduğu için haram olmaz deniyor. Ayrıca hacda kadın yabancı erkeklerin yanında kollarını açarak abdest alabilir, necaset varsa temizleyebilir, hacda günah olmaz diyorlar. Bunlar doğru mudur?
CEVAP
Hiç biri doğru değildir. Çünkü haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce gelir. Bir hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Her günah, Allahü teâlâya isyan olduğundan, büyüktür; fakat bazısı, bazısına göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihanın nafile ibadetlerinden daha sevabdır, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmaksa farzdır. (Rıyad-un-nasıhin) Haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır. Haram işleyerek farz yapılmaz. Farz ile haram bir araya gelince, yani farzı işlerken haram işlemek mecburiyeti olunca, haram işlememek için farz tehir edilir.

Sual: Bayan bir yazar, (Mahrem erkek akrabası olmadan kadın niye hacca gidemez ki? Âdetli iken niçin harem-i şerife giremez ve tavaf edemez ki? Mevlüt efendi, mazeretli kadının Kâbe’yi tavaf edemeyeceğini söylüyor. Tanrı tavaf hakkını yalnız erkeğe verecek kadar adaletsiz midir? Diyelim ki kadın, hac esnasında regl oldu, ertesi sene gidince yine regl oldu, ne olacak?) diyor. (Dinin emrini bildirenlerin hepsinin psikologa ihtiyacı var) diyor. Buna nasıl cevap vermeli?
CEVAP
Önce günlük işlerden örnek verelim:
Türkiye’de oy kullanma yaşı 18’dir. Milletvekili seçilme yaşı 18’dir. Şimdi 17 yaşındaki bir gencin, (18 yaşındaki gençler, oy kullanıyorlar da, ben niçin oy kullanamıyorum. Ben niye milletvekili adayı olamıyorum. Bu ne adaletsizlik) demeye hakkı var mıdır? Bir avukatın, (Bana niçin doktorluk yaptırmıyorlar) demesi, bir doktorun da, (Bana niçin avukatlık yaptırmıyorlar. Böyle adalet olmaz) demesi normal midir? Asıl böyle diyenler psikologluk değil midir? Birçok ülke, pasaportu olmayan kimseyi, geri çeviriyor, ülkesine koymuyor. Pasaportsuz birinin, (Herkes gidiyor, beni niye koymuyorlar? Bu ne adaletsizlik) demesi elbette yanlıştır.

Dinin sahibi de Allahü teâlâdır. Kuralları koyan Odur. Kur’an-ı kerimi gönderen Odur. Kur’an-ı kerimi hadis-i şerifleriyle açıklayan Onun Peygamberidir.
En büyük Peygamberi Muhammed aleyhisselam buyuruyor ki:
(Allahü teâlâya ve ahiret gününe inanan bir kadının, yanında babası veya oğlu veya kocası veya erkek kardeşi veya bir mahremi olmadan üç günlük ve daha fazla bir yola gitmesi helal olmaz.)
[Bu hadis-i şerifi, büyük hadis âlimlerinden imam-ı Buhari hazretleri bildirmektedir.]

(Kocası veya mahremi olmayan müslüman bir kadının, hacca gitmesi helal olmaz.)
[Bu hadis-i şerifi, büyük hadis âlimlerinden imam-ı Taberani hazretleri bildirmektedir.]

(Kadın, yanında bir mahremi [nikah düşmeyen erkek akrabası] olmadan hacca gidemez.)
[Bu hadis-i şerifi, büyük hadis âlimlerinden imam-ı Bezzar hazretleri bildirmektedir.]

Bayan yazar bunları bilmeyebilir. Bilmediği de meydandadır. Bilmediği konuları ele alıp da, bilenlerin yanında gülünç duruma düşmesi akıl kârı mıdır? Regl olan bir kadının namaz kılmaması, oruç tutmaması ve tavaf yapmaması Mevlüt efendinin düşüncesi değildir. Kadının muayyen özürlü iken Harem-i şerife girememesi de, şu veya bu yazarın fikri değildir. Bunlar Allah’ın bildirdiği hükümdür. Bunları kimse değiştiremez. Pasaportsuz yabancı bir ülkeye gidilemediği gibi, temiz, abdestli olmayan da Harem-i şerife giremez.

Bu konuda Allah’ın sevgili Peygamberi buyuruyor ki:
(Hayzlı [regl, âdetli olan] kadın namaz kılamaz.)
[Bu hadis-i şerifi, büyük hadis âlimlerinden imam-ı Ebu Davud hazretleri bildirmektedir.]

(Kâbe’yi tavaf etmek, namaz kılmak gibidir. Namaz kılarken abdestli olmak gerektiği gibi, Kâbe’yi tavaf ederken de abdestli olmak gerekir.)
[Bu hadis-i şerifi, büyük hadis âlimlerinden imam-ı Tirmizi hazretleri bildirmektedir.]

(Cünüp ile hayzlı veya nifaslı kadına mescide, camiye, harem-i şerife girmek helal olmaz.)
[Bu hadis-i şerifi, büyük hadis âlimlerinden imam-ı Muhammed ibni Mace hazretleri bildirmektedir.]

Kadın, tavaf ederken regl olursa, en fazla on gün bekler. Temizlenince tavaf eder. Ertesi sene gelmesine gerek yoktur. Telbiye sırasında sesini yükseltmemesi de yine dinimizin emridir.

Şafii’de mahremsiz hac
Sual:
Şafii mezhebinde, kadınlar, mahremsiz nafile hacca ve sefere gidemez mi?
CEVAP
Evet, gidemezler. Sadece farz olan hacca, kadınlarla birlikte gidebilirler; ama Hanefiler Şafii’yi taklit ederek gidemez.

Kadın ve hac
Sual:
Bir erkek, yanında mahremi yoksa, karısının hacca gitmesine mani olabilir mi?
CEVAP
Evet, yanında mahremi olmadan gidiyorsa mani olabilir, mahremi varsa mani olamaz. Kadın, kocasını dinlemeyip mahremsiz giderse, günah işlemiş olursa da, haccı tahrimen mekruh olarak caiz olur. (İbni Abidin)

Kadının yanında kocası veya mahremi olmadan seferi uzaklıktaki bir yerden hacca gitmesi tahrimen mekruhtur. Bir kavle göre de hiç caiz değildir. (Kuduri - Mec. Zühdiye)

Erkek, karısının yanında mahremi olsa da, umreye gitmesine mani olabilir.

Hacca gitmek için evlenmek
Sual:
Hacca gidip gelecek kadar parası olup da, mahremi olmayan kadının, kendisini hacca götürsün diye, bir erkekle evlenmesi gerekir mi?
CEVAP
Bu hususta İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Evlenmekle kadının maksadı hâsıl olmaz. Evlenince erkek karısını hacca götürmeyebilir. Genelde kocası kadına uymaz, böylece kadın zarar görebilir. Bu bakımdan hacca gidebilmek için bir erkekle evlenmek gerekmez. (Redd-ül-muhtar)

Sual: Yanında erkek mahremi olmayan bir kadının hacca gitmesi dinimiz açısından uygun mudur?
Cevap: Yanında erkek mahremi olmayan kadın hacca gidemez. Giderse, haccı kabul olur ise de, haramdır. Mahremi ile gidince de, otelde, tavafta, sa'yde ve taş atarken, erkekler arasına karışması haramdır ve haccın sevabını giderdiği gibi, büyük günaha girer. Ebedi mahrem erkeği bulunmayan kadın, ihtiyarlayınca, göremez olunca veya iyi olmayacak bir hastalığa yakalanınca yerine vekil gönderir. Daha önce göndermez.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir