Çoğu kişi, süt içmenin veya dondurma yemenin soğuk algınlığı ve boğaz ağrısı semptomlarını azdıracağına inanır. Bunun doğruluk payı var mıdır?
Burnunuz tıkalı, gözlerinizden yaşlar akıyor, başınız ağrıyor… Canınız bir şey yemek bile istemiyor. Bu durumda herkes yemeniz ve kaçınmanız gereken yiyecekler listesini sıralayabilir size. Ama bazıları da en başta süt ürünlerinden kaçınmanızı tavsiye edilir.
Bazıları dondurma, peynir ve hepsinden önemlisi sütten kaçınmak gerektiğini vurgular. Buna gerekçe olarak da sütün mukus (balgam) salgısını artıracağı söyleniyor. Peki, gerçekten öyle midir?
Mukus bazılarına mide bulandırıcı gelebilir, ama vücudumuzda önemli bir işlevi vardır. Mukus, nefes borusu, akciğerler, yemek borusu ve mide gibi vücudumuzun önemli dokularının üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturur. Yani ona ihtiyacımız vardır. Ama fazlasını da istemeyiz, özellikle soğuk algınlığı gibi bir durumda zaten normalden fazla salgılanıyorsa.
Süt ile mukus salgısı arasında bir bağlantı olduğu fikri yüzyıllardır var olan bir düşünce. Çin'in geleneksel bitkisel ilaçlarında da rastlanır bu iddiaya, yüzyıl hekimi Musa İbn Meymun'un yazılarında da. 'te yapılan bir araştırmada insanların yüzde 58'inin buna hala inandığı, bazılarının doktorlarından bunu duydukları belirlendi.
Bunun etkisini göstermesi için fazla süt tüketmek de gerekmiyor. 'te yapılan bir araştırmada insanların üçte ikisi, bir bardak süt içtikten sonra boğazlarındaki mukus miktarında artış hissettiklerini söylemişti.
Bu durumu süt alerjisinden ayırmak gerekir. Az sayıda insanda kusma, kaşıntı ve nefes alma güçlüğü gibi belirtilerle ortaya çıkan bir süt alerjisi olabilir. Bu sütteki laktozu sindirmek için gerekli enzimlerden yoksun insanların laktoz alerjisinden farklıdır. Bu insanlar süt içtikten sonra şişkinlik, bulantı ve ishal gibi belirtiler gösterir.
Sütün mukus artışına neden olup olmadığını tespit etmek için Güney Avustralya'da bir hastanede bir deney yapılmıştı. Araştırmacılar deneğin bir kısmına inek sütü, bir kısmına soya sütü verdi. Bu ayrımı gizlemek için sütler kakao ve nane ile ısıtıldı. İnek sütü içenlerin bir kısmı, sütü içtikten sonra tükürüklerinde koyulaşma ve boğazlarında bir tabaka oluşumu, aynı zamanda yutma güçlüğü hissettiklerini söyledi.
Fakat plasebo etkisi amacıyla verilen soya sütünü içenlerin bir kısmı da aynı şikayette bulunmuştu. Süt ile mukus arasında önceden bir bağ kuran insanlarda bu hisleri ifade etme oranı biraz daha yüksekti. Fakat bu araştırma istatistiksel önem taşıyacak kadar geniş çaplı sayılamazdı.
Üstelik bu araştırmaya katılanlarda soğuk algınlığı da yoktu. Peki, burun ve boğaz tıkanıklığı gibi şikayetler zaten varsa sütün bu semptomları ağırlaştırıcı etkisi olabilir miydi? Şu anda yemek yiyorsanız bundan sonraki kısmı okumanızı tavsiye etmem.
Bu araştırmada katılımcılara bilerek soğuk algınlığı virüsü bulaştırılmış ve onlardan tıkanıklık belirtileri varsa bunu kaydetmeleri ve burunlarından çıkan sümüğü tartmaları istendi. Süt ile mukus arasında bir bağlantı olduğu bilgisine sahip olanlar daha fazla tıkanma şikayetinde bulunmuş, ama burun salgılarında herhangi bir artış kaydedilmemişti. Süt içenlerin mukus salgısında bir artış olmamıştı.
Yani süt ürünleri ile mukus salgısı arasında doğrudan bir bağa işaret eden güçlü veriler bulunmuyor. Fakat bazı insanlar süt içtikten sonra rahatsızlık duyabiliyor. Bunun belki de mukus ile bir ilgisi yoktur. Süt bir sıvı çözeltisidir (emülsiyon); tükürük ile karıştığında zerrecikler birbirine tutunarak topaklanma oluşturabilir. Soya sütü de emülsiyon olduğu için aynı şeye yol açıp ağız tadını değiştirebilir. Bu etkiler öyle olmadığı halde mukus ile bağlantılıymış gibi algılanabilir.
Peki, bu durum neden bazı insanlarda ortaya çıkıyor da bazıları etkilenmiyor? Ayrıca dondurmanın bu etkiyi göstermemesi, daha fazla mukus salgısına yol açmaması gerekiyor. Dondurma soğuk olduğu için hastayken insanı daha da üşütür mü? Soğuk yiyecekler başlangıçta mideyi soğutabilir, ama kısa bir süre sonra sindirim süreci başladığında ortaya çıkan ısı bunu giderir.
O halde, eğer soğuk algınlığınız varsa ve canınız istiyorsa dondurma yiyip süt içebilirsiniz. Bunun hastalığınıza bir yararı olmaz, ama zararı da olmaz.
Yayınlanma:
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel ateş yükseldiğinde hemen paniğe kapılmamak gerektiğine dikkat çekerek, “Ateş vücudun bağışıklık sistemine bir yanıtıdır, bir başka deyişle vücudumuz zararlı mikroorganizmalarla savaşmak için ateşi yükseltiyor. Yüksek ateşin ve/veya eşlik eden havalenin beyne kalıcı zarar vermesi için altta menenjit veya ensefalit gibi ağır bir tablo olması gerekiyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı ateşli havalelerde ise kalıcı bir hasar olmuyor” diyor.
Ancak çocukların ateşi yükseldiğinde ebeveynlerin yine de doğru müdahalede bulunmaları çok önemli, çünkü hatalı davranışlar sonucunda hipotermi, havale ve ilaç zehirlenmesi gibi tablolar gelişebiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel çocuklar ateşlendiğinde ebeveynlerin kaçınmaları gereken 8 hatayı anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Hata: Soğuk suyun altında tutmak
Doğrusu: Ateşi yükseldiğinde çocuğu soğuk veya buzlu suyun altında tutmak çok tehlikeli. Soğuk suda ısı vücut içinde kalıyor ve bunun sonucunda ateş daha da yükseliyor. Ayrıca grip veya zatürre gibi enfeksiyonlara yakalanma riski artıyor. Dolayısıyla su ne sıcak, ne de soğuk olmalı.
Hata: Ateşi hızla düşürmek
Doğrusu: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel yüksek ateşi hızla düşürmenin de doğru olmadığını belirterek, “Çünkü ateşi hızlı düşüren ilaçlar hipotermiye, bir başka deyişle vücut ısısının aniden düşmesine yol açabiliyor. Ayrıca fazla ilaç tüketimi ilaç zehirlenmelerini tetikleyebiliyor” diyor.
Hata: Antibiyotik kullanmak
Doğrusu: “Her ateşli durumda antibiyotik kullanılması doğru değil” uyarısında bulunan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Çünkü ateş diş çıkarma, aşı sonrası veya sıcak ortamda kalmaya bağlı da gelişebiliyor. Ayrıca enfeksiyonların büyük bir kısmı antibiyotik tedavisinin etkili olamadığı viral enfeksiyondan kaynaklanıyor. Bu tür durumlarda antibiyotik tedavisi fayda etmeyeceği gibi, vücutta antibiyotik direncinin gelişmesine ve çocuğun bağırsak florasının bozulmasına neden olabiliyor. Bağırsak florası bozulursa hastalıklara karşı direnç azalıyor, ileri yaşlarda otoimmün (romatizmal hastalıklar, ülseratif kolit, multipl skleroz vs) hastalıklara yakalanma riski artıyor”
Hata: Vücudu susuz bırakmak
Doğrusu: Dr. Özlem Altay Yücel vücudu susuz bırakmanın da ateşin düşmesini önlediğini hatırlatarak, “Su tüketimi veya sıvı kaybı varken damar yolundan sıvı vermek, zararlı mikroorganizmaların azalmasına, bağışıklığın artmasına ve damarların genişleyerek ateşin düşmesine katkı sağlıyor. Bu nedenle ateşli durumlarda çocuklarda su tüketimi mutlaka artırılmalı” diyor.
Hata: Kalın giydirmek
Doğrusu: Sıcak ateşi daha da yükselterek havaleyi tetiklediği için çocuğunuzu kalın giydirmeyin ve vücudunu sıcak tutmayın. Ateşin derecesine göre üstünü inceltin. Örneğin üzerinde ince bir atlet-bez kalabilir. Ateş yükselip 40 dereceye ulaşırsa tamamen soyun ve ılık duş aldırın. Ateş hafifken çocuğun titremeye başlaması ateşin aniden yükseleceğinin habercisi oluyor. Bu durumda oda ısısını yükseltmeyin, çünkü vücut ısısının yükselmesi nedeniyle ateşli havale riski artıyor. Oda ısısını derece arasında tutmaya dikkat edin.
Hata: Alkol içeren suyla kompres yapmak
Doğrusu: “Yüksek ateş olduğunda eklem yerlerine alkollü su veya aspirin eritilmiş suyla kompres yapılmasını da önermiyoruz” diyen Dr. Özlem Altay Yücel sözlerine şöyle devam ediyor: “Çünkü bu maddeler ciltten emilerek, özellikle küçük bebeklerde zehirlenmelere yol açabiliyor. Ayrıca sirkeli suyun da yüksek ateşte iyi geldiğine dair bir kanıt yok. Eklem yerlerine ılık suya batırılmış bezlerle kompres yapabilirsiniz”
Hata: Hatalı ilaç kullanmak
Doğrusu: Ateş düşürücü olarak aspirin kullanmak da ebeveynlerin kaçınmaları gereken bir başka önemli hatayı oluşturuyor. Bunun nedeni ise aspirinin bazı ateşli hastalıklar sırasında Reye sendromu denilen ve karaciğer yetmezliğine (karaciğer enzimlerinde yükseklik ve şuur kaybı) kadar gidebilen bir tabloya yol açabilmesi. Bunun yanı sıra ibufen içeren ilaçlar da 6 ay altındaki bebeklerde açık olan bazı kalp damarlarında kapanma yapabildiği için kullanılmamalı. Bu ilaçlara ancak doktora danışılarak ve acil durumlarda, yani hemen doktora gidilemeyecekse veya ateşe eşlik eden ciddi bir durum yoksa-evde saatlik takip sırasında başvurulabilir.
Hata: Zor sindirilen gıdalarla beslemek
Doğrusu: Yüksek ateşte yapılan bir başka önemli hata ise çocuğu yağlı ve zor sindirilen gıdalarla beslemek oluyor. Vücut mikroplarla savaşırken zor sindirilen besinleri parçalamakta güçlük çekiyor ve bu işlevini yerine getirirken metabolizmanın hızlanması nedeniyle ateşi düşürmek zorlaşıyor. Çocuklar ateş sırasında genelde iştahsızlık oldukları için her zaman tükettiği besinlerde ısrar etmeyin; devam sütü, yoğurt, ayran ve çorba gibi sıvı gıdalarla besleyin.
YÜKSEK ATEŞ NE ZAMAN TEHLİKELİ?
Yüksek ateşte ebeveynlerin en çok merak ettikleri konu, “ Ne zaman doktora başvurmalıyız?” oluyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “ yaş arasındaki bebeklerde fazla beklemeden mutlaka doktora başvurmak gerekiyor. Bir yaşından sonra ise çocuğun ateşi 39 dereceyi buluyorsa veya ateşe eşlik eden aşırı halsizlik-iştahsızlık, öksürük, ishal ve kusma gibi sıvı kaybettiren bir durum varsa hiç beklemeden hastaneye başvurulması çok önemli”
AltayBakırköyÇocukGripuygulamayoğurt
Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri Pediatri Bölümü Uzmanı Dr. Melih Çetinkaya, çocuklarda ateş ve ateşi düşürme metotları hakkında ailelere uyarılarda bulundu.
Ateşin, enfeksiyon hastalıklarında çocuk için bir savunma mekanizması olduğunu ailelerin unutmaması gerektiğini vurgulayan Çetinkaya, “38 derecenin üzerindeki ısıya yüksek ateş denirse de ısının yükselişi ciddi bir hastalık belirtisi olmayabilir” ifadelerini kullandı.
Çetinkaya, 37,5 derecenin üzerinde de ateşin yükselebileceğini düşünerek dikkatli olunması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Kulak, dil altı, cilt, popo ve koltuk altı ateş ölçme noktalarıdır. Koltuk altı ölçümleri diğer ölçümlere göre 0,5 derece daha düşüktür. Ateş kendi başına bir hastalık olmaktan ziyade, bir hastalık belirtisidir. Her çocuğun ateşi çıkar. Bu, vücudun savunma mekanizmasıdır. Önemli olan çıkan ateşi kontrol altında tutmaktır. Çocuk ateş nedeniyle titrer. Aile 'eli ayağı buz gibi başı yanıyor çocuğumun' der. Bu tamamen ateşin doğası ile ilgili bir durumdur. Kan dolaşımının fazla olduğu baş ve vücut kısmı daha sıcak, kan dolaşımının az olduğu el ve ayaklar soğuk olacaktır.”
YAPILMASI VE YAPILMAMASI GEREKENLER
Çocuğunun ateşi olduğundan şüphelenen ailelerin ilk olarak ölçüm yapması gerektiğine değinen Çetinkaya, 20 dakika sonra ateşin değişip değişmediğinin kontrol edilerek tekrar ölçüm yapılması gerektiğine dikkati çekti.
Ateşi yüksek olan çocuğun yatırılması ve oda serinse bile giysilerinin çoğunun çıkarılması gerektiğini anlatan Çetinkaya, ateşi olan bir çocuğun ancak ince bir çarşafla örtünmeye ihtiyacı olduğunu, derece ateşi olan çocuğun bütün vücudunun ılık su ile ıslatılmış süngerle silinerek ateşinin düşürülebileceğini anımsattı.
Dr. Çetinkaya, çocuğun ateşinin 39 derecenin altına düşene kadar ölçülmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Hiçbir zaman bu iş için soğuk su kullanmayın. Soğuk, kan damarlarını büzüştüreceği için ısıyı düşürmek yerine yükseltecektir. Yapılan uygulamalar bir netice vermezse, doktor kontrolünde ateş düşürücü şurup verin. Çocuğunuzun belirli aralıklarla az miktarlarda da olsa sıvı şeyler içmesini sağlayın. Ateş düşürmek için asla kolonya, alkol, sirke ve buz kullanmayın. Bunlar damarları ani olarak büzer ateş hemen düşer gibi olur. Sonrasında ise damarlar genişler ve ateş çok daha fazla yükselir. Özellikle küçük bebeklerde havale riskini artırır.”
Ebeveynlerin kukusuz en büyük kabusu yüksek ate. Vücut scaklnn santigrat derecenin üstüne çkmas çocuun ateli olmas anlamna gelir. Çounlukla souk k günlerinde hasta olan çocuklarn bu durumu panik oluturabilir ancak soukkanl olmay baarmalsnz. Yüksek atee ne iyi gelir? sorusuna yardmc olabilecek doal yöntemleri derledik.
Atei düürmek için kullanlan en yaygn yöntemlerden birisidir. Bu yöntem için, souk musluk suyuyla bir havluyu slatn ve fazla suyu sktktan sonra kask, koltuk alt, ayak, el gibi ksmlar havluyla ovun. Havluyu tekrar slatp fazla suyunu sktktan sonra alnn üzerinde bekletin. Bu ilemi günde birkaç defa veya ate düene kadar tekrarlayn. Souk bask ileminde skça yaplan hatalardan birisi de buzlu su kullanmaktr. Bu ilem için buzlu su kullanmayn.
Elma sirkesi, vücut scakln çeker ve vücudun pH deerini dengeleyerek yüksek atei hzl bir ekilde düürür. Ayrca yüksek mineral içerii sayesinde vücudun kaybettii mineralleri yerine koyar. Elma sirkesinin kullanm hem yetikinler hem de çocuklar için uygundur. Eit miktarda elma sirkesi ve suyu bir kaba koyun. Daha sonra bir çift çorab bu karma daldrn. Çoraptaki fazla svy sktktan sonra ayanza giyin ve kuruyana kadar bekletin. Bu ilemi ateiniz düene kadar, mümkün olduunca tekrarlayn.
Krem tartar, vücudunuzun alkali orann yükselterek bakteri üremesini engeller. Bu yöntem, viral kaynakl atelenmeler için son derece etkilidir. Bir çay ka krem tartar, yarm çay ka limon suyu, yarm su barda lk su ve yarm tatl ka bal bir kasede kartrn. Karm köpürene kadar kartrdktan sonra bir tatl ka kadar için. Bu yöntemi atei düürmek için aralklarla tekrarlayn.
Fesleen veya dier adyla reyhan çaynn antibakteriyel, antibiyotik ve antiinflamatuar özellikleri vardr. Bir tatl ka fesleeni yarm çay ka karabiber ile birlikte 1 bardak scak suyun içine atp, birkaç dakika demlenmesini bekleyin. Demlenen karm süzüp tatlandrmak için biraz bal ekleyin ve için. Yüksek ateten kurtulana kadar kez bu çaydan için.
Sarmsan baklk sistemini güçlendirdii ve virüslerle savat biliniyor. Sarmsak, antiviral özelliiyle yüksek ateten kurtulmanza da yardmc oluyor. Bir bardak scak suya 1 di kylm sarmsak ekleyin ve birkaç dakika demlenmesini bekleyin. Karm süzdükten sonra yava yava yudumlayarak için. Bu karm yüksek ateten kurtulana kadar içmeye devam edin.
Bakl artran ve C vitamini deposu olan kekii, sade kullanabileceiniz gibi mercankök yapraklar da ekleyebilirsiniz. 1’er çay ka kekik ve mercankök yapran 1 bardak kaynar suya ekleyin ve 20 dakika demlenmesini bekleyin. Çay süzüp lk olarak için. Etkili bir rahatlama için bu çaydan günde birkaç kere için.
Kuru üzüm, vitaminler, mineraller, elektrolitler ve antioksidanlar bakmndan zengindir. Bu özellikleriyle, yüksek atei ksa sürede düürür. Yarm fincan kuru üzümü ince bir ekilde kyp 1 su barda suya ekleyin ve yarm fincan su kalana kadar kartrarak kaynatn. Karm ateten alp soumaya brakn. Karm lk olarak için. Günde birkaç kez tekrarlamak en iyi sonuçlar almanz salar.
Bu kök, terlemenizi salayarak ateinizi ksa sürede düürür. Melekotu köklerini küçük parçalar halinde kestikten sonra kaynar suya ekleyin ve demlenmesini bekleyin. Karm demlendikten sonra tatlandrmak için bal ekleyerek için. Bu çay ateiniz düene kadar günde kere için.
Patates, enfeksiyon kaynakl atein düürülmesi için kullanlr. Ayn zamanda hamilelik döneminde atelenen kadnlarn kullanmas için de uygundur. Patatesi ince dilimler halinde kesip sirkenin içine yatrn ve 10 dakika bekletin. Daha sonra, uzanp patates dilimlerini alnnza yerletirin ve patateslerin üstüne bir bez örtün. 20 dakika bu ekilde bekleyip ardndan kaldrn. Vücut scakln yeteri kadar düürmek için bu ilemi günde 2 kez tekrarlayn.
Zerdeçal, curcumin maddesi bakmndan zengin olmasyla baklk sistemini güçlendirir. Antiviral ve antioksidan etkiye sahip olan güçlü bitkilerden birisidir. Bu yönüyle atei düürürken komplikasyonlar da önler. Yarm çay ka zerdeçal, çeyrek çay ka karabiber tozu ile 1 su barda scak sütün içine ekleyin ve iyice kartrn. Yüksek ateten kurtulmak için günde 2 kez içmek yeterlidir.
Kaynak
Kaynak
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ